> Engeloji

Translate

23 Haziran 2019 Pazar

ENGELLİLERİ KORUMA KARARI



Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, tarihinde ilk kez silahlı çatışma ve insani kriz bölgelerinde yaşayan engelli kişilerin korunmasına yönelik bir karar aldı. Polonya ve İngiltere'nin Birleşmiş Milletler daimi temsilciliklerinin girişimiyle sunulan engelli kişilerin korunmasına yönelik karar, geçtiğimiz perşembe günü Güvenlik Konseyi'nde yapılan oturumda oylandı. Tasarı tüm Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin onayını alarak kararlaştırıldı.

Bu kararda taraflar, engelli sivillerin şiddetten ve istismardan etkilenmemesi için adım atmaya, ayrıca da engelli kişilerin insani yardımlar ile diğer desteklere ulaşabilmesini sağlamaya çağrılıyor. Ayrıca, üye devletler de silahlı çatışma durumlarında engelli kişilere engellerine bakılarak ayrımcılık yapmamalarına ya da bu kişileri marjinalleştirmemeleri konusunda uyarılıyor. Söz konusu karar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarihinde bu konuda alınmış ilk karar olma özelliği taşıyor.

Geçtiğimiz nisan ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından yapılan toplantının gündeminde Suriye'deki insani yardım çabaları vardı. Engelli Suriyeli Mülteci Nujeen Mustafa Güvenlik Konseyi Toplantısına katılmıştı. Birleşmiş Milletler Acil Yardım Koordinatör Yardımcısı Ursula Mueller, Suriye'deki son insani yardım çalışmaları ile ilgili 15 üyeli konseye çeşitli bilgiler vermiş, Suriye'deki engellilerin durumuyla ilgili endişelerini aktarmıştı.


Ursula Mueller: "Suriye'de iç savaşın mağduru engellileri korumak ve çeşitli ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak için elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız" dedi. Acil Yardım Koordinatör Yardımcısı, bu açıklamalardan sonra konsey üyelerine engelli Suriyeli mülteci Nujeen Mustafa'yı tanıttı. Nujeen tekerlekli sandalyesiyle toplantıya geldi ve konsey üyelerine hitaben bir konuşma yaptı.

Beyin felci nedeniyle engelli olan 18 yaşındaki Nujeen Mustafa, Suriye'deki engellilerin yaşadığı zorlukları konseye aktardı. Genç kız, Suriye'de iç savaş sırasındaki yaşadıkları kötü günleri o zaman küçük bir çocuk olduğu için çocuk gözüyle anlattı. Yaşadıkları Halep'ten 2014 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç ediyorlar. Gaziantep'e geliyor ve burada kiraladıkları evde bir süre kalıyorlar. Nujeen Mustafa, Suriye'den kaçarken tekerlekli sandalyesi olmadığı için ağabeylerinin sırtında çok zorlu bir yolculuk yaptığını anlatıyor.

Genç kız daha sonra ablasıyla birlikte bir yolculuk yaparak 3500 kilometre kat ediyor ve Almanya'ya gidiyor. O konuşurken Güvenlik Konseyi salonunda duygusal anlar yaşanıyor. Anlıyoruz ki uluslararası toplumun savaş alanlarındaki ve insani krizlerdeki engellilerin korunmasını sağlamak için alınan bu kararın kabul edilmesinde Nujeen Mustafa'nın oturuma katılımının etkisi olmuştur. Birleşmiş Milletler üyeleri gözlerinin önündeki mağduru görmemezlikten gelemedi.

ALİYE YÜCEL

16 Haziran 2019 Pazar

KUSURSUZ KULAK BAGER



Geçtiğimiz günlerde Bager Çalışçı'nın haberini okumuştum. Bager, doğuştan görme engelli 7 yaşında küçük bir çocuk... Onun haber olmasını sağlayan ise doğuştan kusursuz bir kulağa (absolut kulak) sahip olması... Muş'ta yaşayan Bager, duyduğu her sesi notaya dökebilme yeteneğine sahip. Kusursuz Kulak, geçtiğimiz günlerde köyünde bir konser vermişti. O konser çok dikkat çekmiş, medyaya yansımıştı.

Bager Çalışçı, kendisi gibi görme engelli müzik öğretmeni Caner Keser, sayesinde piyano çalmayı öğrenmiş... Öğretmeni yetenekli öğrencisinin köy çocuklarına konser vermesi için bir çalışma yapmak istiyor. Diğer öğretmenler ve Bager'in ailesi de ona destek veriyor. Muş'a 55 kilometre uzaktaki Ağartı Köyü kırsalına piyano getiriliyor ve konser ortamı oluşturuluyor. Böylece Bager, okul arkadaşlarına piyona ile klasik müzik dinletiyor. İlk konserini kendi köyünde veriyor. Bu konserin ardından ona medyadan destek geliyor.

Babası Mehmet Çalışçı konserin ardından "Bager, dünyaca ünlü piyanist Fazıl ile tanışmak için konserine gitmek istiyor. Oğlum doğadaki tüm sesleri notaya dökebiliyor. Bir hayırseverin hediye ettiği piyanoyla bir yıldır kendini geliştiriyor. Görme engelli olduğu için müzik onun her şeyi oldu. Diğer çocuklar gibi dışarıda koşuşturup oynayamıyor, onun hayatı ve gözleri piyanosu. Kendi müzik dünyasında yaşıyor. Bager'in profesyonel bir piyanist olması için müzik eğitimi alması lazım çünkü Muş'ta bu anlamda çok ciddi sıkıntılar çekiyoruz" diyordu.


Babasının anlattıklarına göre onun bir hayali vardı. Ünlü piyanist Fazıl Say'ın konserine gitmek ve onunla tanışmak... Bager'in bu hayalini okuyunca; Fazıl Say bunu görür ya da duyarsa mutlaka ona olumlu bir cevap verir ve çağırır diye düşünmüştüm. Haklı çıktım. Öyle de oldu. Kusursuz Kulak Bager, Fazıl Say ile buluşacak... Fazıl Say onu, 30 Haziran'da İstanbul'da Lütfi Kırdar Anadolu Auditorium'da Şanghay Filarmoni Orkestrası ile vereceği konserine  davet etti. Babası ve öğretmeni Bager'le birlikte gidecek...

Babası bu davet için "Bager'in hayali olan Fazıl Say ile bir araya gelecek olmasından dolayı çok mutluyuz. Usta sanatçı bize kayıtsız kalmadı ve sosyal medya hesaplarından bizi paylaşarak duygulandığını aktardı. Ben şahsım adına Sayın Say'a çok teşekkür ediyorum" diyor. Öğretmeni ise: "Bager'in en büyük hayali dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say ile tanışmaktı. Sayın Fazıl Say'ın Bager'in haberini izledikten sonra sosyal medya hesaplarından duygularını iletmesi, hatta ağladığını belirtmesi bizi hem duygulandırdı hem de gururlandırdı" diye sevincini dile getiriyor.  

Nadir görülen bir yeteneğe sahip Bager şimdi Fazıl Say ile tanışacak. Onun akademik düzeyde bir müzik eğitimi alması gerekiyor. Bager ismi; kasırga, bora, fırtına, poyraz, sert esen rüzgar gibi anlamlara geliyor. İyi bir eğitim alırsa müzik alanında adına yaraşır şekilde bir yer edineceği kesin... Bakalım kimlerden ve nasıl bir eğitim desteği alacak. Ona gerekli destek verilirse, Türkiye ve dünya çapında adını duyuran bir müzisyen olacağından şüphe yok.

ALİYE YÜCEL

9 Haziran 2019 Pazar

ENGELSİZ DİJİTAL DÜNYA



Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Sağlık Bilişim ve Teknoloji Derneği (SABİT) ve Bilişim İletişim ve Teknoloji Akademisi (BİTA) iş birliğiyle önemli bir sempozyum düzenleniyor. "Engelliler ve Yaşlılarda Dijital Dönüşüm Sempozyumu - Engelsiz Dijital Dünya" adı verilen etkinlik; 19 Haziran 2019 tarihinde ve Saray Engelsiz Yaşam Merkezi'nde yapılacak.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı himayesinde yapılacak Engelliler ve Yaşlılarda Dijital Dönüşüm Sempozyumu'nun amacı kısaca; yaşamın her alanını erişilebilir hale getirmek... Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Op. Dr. Orhan Koç; etkinliğin amacına ulaşabilmesi, farklı çözümlerin tartışılabilmesi ve gündeme taşınabilmesi için tüm paydaşları Engelsiz Dijital Dünya sempozyumuna katılıma davet ediyor.

Engelli ve yaşlıların; günlük hayatta, eğitim, ekonomik ve sosyal hayatta gelişen teknolojiden yararlanabilmelerinin önemine değinen Koç: "Hareket kısıtlığı olan bireyler evlerinden bilgisayar ve internet kullanımıyla; öğrenebilmekte, çalışabilmekte, hizmetlere ulaşabilmekte ve sosyal etkileşime sahip bağlantılar aracılığıyla da arkadaşları ve aileleriyle iletişim kurabilmekteler. e-Ticaret, e-Devlet, ulaşım, kamu hizmetleri, sağlık hizmetleri ve kültürel hayata yönelik uygulamalar ve hizmetlere de erişebilmekteler" diyor.


Sempozyum için bildiriler; web sitesi eyddsempozyum.com üzerinden online olarak gönderilecek. e-mail ve posta yolu ile gönderilenler ise kabul edilmeyecek. Bu bildirilerin; sempozyum konuları ile ilgili, bilimsel gelişmeye katkıda bulunulabilecek özellikte olması ve sonuç mesajı vermesi isteniyor. Ayrıca; gönderilen bu bildiriler e-bildiri kitabında yayınlanacağı için yazım hatalarının da olmaması gerekiyor. Bildirilerin son gönderim tarihi 10 Haziran olacak.
 
Sempozyumun sonunda dijital dünyada engellilerin hayatını kolaylaştıran ve yaşam kalitelerini arttıran uygulamaların teşviki ve ortaya çıkarılması için ilk defa gerçekleştirilecek olan ödüllü bir yarışma da var. Yarışmanın sonucunda Engelsiz Dijital Dünya İnovasyon Ödülü verilecek. Ödüller; Tasarım Ödülleri, Bilişim Ödülleri, Teknoloji Ödülleri ve Gönüllülük ve Öncü Hizmet Ödülleri olmak üzere  dört farklı kategoride 11 kişilik Seçici Kurul tarafından değerlendirilecek. Sonuçlar 19 Haziran tarihinde sempozyumda ilan edilecek.

Teknoloji, bilişim ve dijital yeniliklerin bir çoğu engelsiz tüketicilere yönelik olarak yapılıyordu. Ancak günümüzde bu durum değişiyor. Teknoloji, bilişim ve dijital yeniliklerde artık engelliler de düşünülüyor. Bunun sonucunda engellilerin hayatı kolaylaşıyor. Sosyal hayata katılımları, iletişimleri, hareketlilikleri ve bağımsız olarak yaşam becerileri de artıyor. Bu nedenle Engelsiz Dijital Dünya sempozyumu engellilerin hayatına önemli bir katkı sağlayacak. Sempozyumun sonuçlarını merakla bekliyor, katılımın yoğun olması diliyorum.


ALİYE YÜCEL

2 Haziran 2019 Pazar

YAZ GELDİ



Yaz geldi. Yaz demek bir çok insan için tatil demek... Engellilerin de herkes gibi tatil yapmaya ihtiyacı var. Ancak gidilecek ve kalınacak tesisler onlara uygun değil. Son yıllarda bazı tesislerde düzenlemeler olmaya başladı. Ama bunların birçoğu engellilerin ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmuyor. Karşılayan yerlerinde da bazı alanları engellilere uygun değil. Çok az tesis engellilere kalabileceği düzenlemelere sahip…

Son yıllarda engelsiz turizm, erişilebilir tatil, engelsiz tatil gibi çalışmalar yapılıyor. Ancak engelliler için ayrı bir tesis yapmak, engelli ve engelsiz kişilerin birbirlerine daha da yabancılaşmasına yol açıyor. Önemli olan engelli ve engelsiz herkesin aynı ortamda tatil yapması... Kültür ve Turizm Bakanlığı, engellilerin daha rahat konaklayabilmesi için düzenleme yapan tesislere “Herkes İçin Erişilebilirlik Belgesi” veriyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan tesislerde giriş, merdivenler, odalar, yemekhaneler, havuz, tuvaletler ve banyolar gibi her alanda engelli bir kişinin tek başına özgürce tatil yapabileceği şartlar sağlanıyor.

Turistik tesislerin engellilere göre düzenlenmesi denilince, bedensel engelliler için düzenlenmiş odalar akla geliyor. Bu tamam... Bedensel engellilerin  rahat kalabileceği odalar, hareket edebileceği alanlar ve denize girebileceği sahiller gerekiyor. Ancak diğer engel gruplarının da farklı ihtiyaçları var.  İşitme engelliler için işaret dili bilen bir personel... Görme engelliler için de; hissedilebilir zeminler, ses uyarıcıları ve Braille alfabesiyle yazılmış broşür gibi...



Engelliler için yapılacak düzenleme ve uygulamaların maliyetinin yüksek olacağı düşünülüyor. Ancak uzun vadede kar olacağı unutuluyor. Herkes gibi engellilerde rahat hareket ettiği ve alıştığı ortama tekrar gelmek isterler. Ayrıca; engelliler için yapılacak bazı düzenlemelerin yaşlıların hayatını kolaylaştırıyor. Çünkü birçoğu hareket zorluğu yaşıyorlar. Dünyada yaşlı nüfusun arttığını düşünürsek yapılan düzenlemeler onlara içinde faydalı oluyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı; "Engelli Dostu" tesislere “Herkes İçin Erişilebilirlik Belgesi" veriyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan tesisler engellilerin daha rahat konaklayabilmesi için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Bu düzenlemeler tesislere girişten başlıyor. Merdivenler, odalar, yemekhaneler, havuz, tuvaletler ve banyolar gibi her alanda devam ediyor. Böylece bir engellinin de tek başına tatil yapabileceği şartlar sağlanıyor.

Her yerde engellilere uygun otel, motel ve pansiyon ve tesisler olması gerekiyor. Özellikle de tatil yörelerinde... Çünkü, tatil için gidilecek yerde rahat hareket edemeyeceğini, zorluk çekeceğini bilmek caydırıcı bir durum... Tatilde dinlenmek yerine zorluk çekmek kim ister. Engellilerde hayatın her alanında aynı şartlarda yararlanmalıdır. Turizm de bu alanlardan biri... Bu nedenle  bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Herkes için erişilebilir bir tatil için gerekli çalışmalar devlet ve özel sektör iş birliği içinde olmalı...

ALİYE YÜCEL

26 Mayıs 2019 Pazar

NADİR HASTALIKLARA ÖZEL MERKEZ



2000 kişinin birinden daha az kişide görülen hastalıklara "Nadir Hastalıklar" adı veriliyor. Sağlık Bakanlığı; ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz), SMA (Spinal Müsküler Atrofi), DMD (Duchenne Musküler Distrofi), MS (Multipl Skleroz) gibi nadir hastalıkların tedavideki sıkıntılarını ortadan kaldırmak için harekete geçti. Bakanlık, nadir hastalığa yakalanmış kişilere uzmanlaşmış birimlerden hizmet alabilmesi amacıyla 12 ilde tam donanımlı 14 merkez açılmasını planlıyor.

Hastalıklar "nadir" adını alıyor ancak maalesef ki Türkiye nadir hastalıkların çok yaygın olarak görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor. Nadir hastalıkların bir çoğunun sebebi genetik olduğu biliniyor. Ülkemizde de evliliklerin bir kısmı akraba evliliği... Böyle olunca genetik ve genetik geçişli hastalıklar çok yaygın... Hatta Avrupa ve Amerika'dan da çok daha fazla sayıda nadir hastalık taşıyan kişi bulunuyor.

Bu kadar yaygın olunca, tanı ve tedavi güçlüğü nedeniyle Sağlık Bakanlığı nadir hastalıklar için harekete geçti. Hastalıkların bir çoğu metabolik, genetik, ilerleyici ve ölümcül olabiliyor. Nadir hastalıklar, erken tanı ve tedavi olmadığı durumda ilerliyor, kronikleşiyor ve hayatı tehdit ediyor. Nadir hastalıklarla ilgili sadece hekimler yeterli olmuyor. Konularında uzmanlaşmış hemşire, diyetisyen, laborant gibi çeşitli personel de gerekli oluyor. 


Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Gündüz; Nadir Hastalıklar Araştırma Komisyonu'nda tanımlanmamış 6 binin üzerinde nadir hastalık bulunduğunu, ülkemizde 5 ile 6 milyon bu hastalıktan muzdarip  olduğunu ve bunun nedeninin % 20 ile % 25'inin akraba evliliği, % 80'inin genetik olduğunu açıklıyor. Gündüz: "Asıl problem tanı güçlüğü. Erken tanı çok önemli. Özel beslenme tedavileri var, diyet tedavileri var. Bazılarında organ transplantasyonu, eksik enzim yerine konulması ya da gen tedavileri..." diyor.

Doç. Dr. Mehmet Gündüz,SMA hastalığı ile ilgili olarak belki önümüzdeki bir ya da iki yıl içinde, belki önümüzdeki yıl gen tedavisi gelecek ve enzim yerine koymaktan, ilaç tedavisinden kurtulacakları örneğini veriyor. Yapılan açıklamalara göre; ileri teknolojik cihaz ve nöroloji, genetik, metabolizma ve diğer birkaç branş bir arada olacak. Böylece teşhis ve hastanın her şeye ulaşması kolaylaşacak.

Bu 14 merkezin açılması hastalar için çok faydalı olacağı kesin. Çünkü bu hastalıklar için özel bir takip gerekiyor. Bu takiplerinin ayrı ayrı yerlerde olması hasta ve yakınları açısından büyük zorluk taşıyor. Tanı, tedavi ve takiplerin aynı merkezde olması büyük kolaylık ve fayda sağlayacak. Nadir hastalıklar merkezlerinin 12 ilde açılacağı açıklanmış... Bu da bize sadece bir kaç büyük şehirle sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Bu merkezlerin bir an önce hayata geçirilmesi diliyoruz.

ALİYE YÜCEL

19 Mayıs 2019 Pazar

İŞKUR'UN ENGELLİ İSTİHDAMINA KATKISI



Engellilerin en önemli sorunlarından biri istihdam...  İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) engellilerin istihdamı konusunda çok önemli destekler veriyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, engelliler konusunda yapılan çalışmalar hakkında Anadolu Ajansı muhabirine bilgiler verdi. Bakan; İŞKUR ile 388 bine yakın engellinin işe yerleştirdiğini açıkladı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı İŞKUR'un engellilerin istihdamı konusunda yaptığı çalışmalar konusunda önemli açılamalarda bulundu. Bakan, bu konu ile ilgili olarak "İŞKUR vasıtasıyla 2002 yılından 2019 Nisan ayı sonuna kadar 387 bin 915 engellinin işe yerleşmesine aracılık ettik. Geçen yıl 14 bin 930, Nisan sonu itibarıyla da 4 bin 515 engelli vatandaşımız işe yerleştirildi" diye açıkladı.

Bakan Selçuk; engellilerin istihdamının arttırılması ve rehabilitasyonlarının sağlanmasına yönelik düzenlenen mesleki eğitim kurslarından 2002 Ocak tarihleri ile 2019 Nisan tarihleri döneminde 41 bin 105 engellinin yararlandığını belirti. Bakan ayrıca; 2012 yılında istihdam edilen iş ve meslek danışmanlarının, 580 bin engelliyle 1 milyon 266 bin bireysel görüşme gerçekleştiği açıkladı.

İŞKUR engelliler için bir istihdam sağlamak adına öncelikle kaydını alıyor. İŞKUR'un bu hizmetinden faydalanmak isteyenler, çalışma gücünün % 40'ından fazlasını kaybettiğini yetkili sağlık kuruluşlarından alacakları sağlık kurulu raporu ile belgeleyenlerin kurumca kayıtları yapılıyor. Eğer raporda çalışamaz ibaresi varsa engellinin kaydı alınmıyor.


Kendi işini kurmak isteyen engellilere de zaman zaman hibe desteği veriyor.  Engellilerin işe uyumlarını ve istihdamlarını sağlayacak projelere destek veriyor. Hem de bu destek karşılıksız oluyor. Engelli raporu bulunanlar, ikamet ettikleri yerde uygulanmak üzere İŞKUR'a proje sunabiliyor. Girişimcilik eğitimi alan veya kuracağı meslekte eğitim almış engelliler İŞKUR'a sunacakları projelerde hibe desteği alabiliyor.

İŞKUR işe yerleştirmenin yanı sıra; iş ve meslek danışmanlığı kapsamında; mesleki yönlendirme, iş gücü yerleştirme kurslarına yönlendirme, işe uyum desteği, işverenlere danışmalık hizmetleri veriyor. Böylece; işsizlik süresinin kısalması, istihdam ve verimliliğinin artması ve istihdamda devamlılığın sağlanması amaçlanıyor.

İŞKUR'un, mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyon faaliyetleri kapsamında düzenlediği çeşitli kursları vardır. Böylece işsizlikten en fazla etkilenen ve bu nedenle iş gücü piyasasında dezavantajlı olarak görülen engellileri iş piyasasında ihtiyaç duyulan mesleklerde yetiştirerek istihdam edilmelerini arttırmaya çalışmaktadır.

İŞKUR engelli istihdamının dışında; çeşitli kurum ve kuruluşlar ile yaptığı iş birliği açılan kurslar, engelli girişimcilerin İŞKUR desteğiyle iş yeri sahibi olduğunu görüyoruz. Kurumun engelli istihdamına yönelik destekleri artarak sürüyor. İşe yerleştirmek kolay bir şey değil. Hele de engelli eleman olunca... Bu nedenle İŞKUR'un çalışmaları çok önemli...

ALİYE YÜCEL

12 Mayıs 2019 Pazar

BU HAFTA BİZİM



10 Mayıs ile 16 Mayıs arası Engelliler Haftası'dır. Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelerde, engelliler hatırlanır. Bu hafta engelli ve engellilik konusuna dikkat çekmek içindir. Bu haftayı "Engelli Farkındalığı Haftası" olarak görüyorum. Bu haftada yapılacak en önemli etkinliğinde engelli farkındalığının oluşturulması için çaba harcamak olduğuna inanıyorum. Bunun için de;  engellilerle empati kurmak, dünyaya onlar gibi bakmak gerekir.

Farklı engel grupları var. Süre bir hafta olunca her gün farklı bir engel grubuna tahsis edilmiş:
10 Mayıs: Engelliler Haftası'nın Açılışı,
11 Mayıs: Görme Engelliler Günü,
12 Mayıs: İşitme ve Konuşma Engelliler Günü,
13 Mayıs: Ortopedik Engelliler Günü,
14 Mayıs: Zihinsel ve Ruhsal Engelliler Günü,
15 Mayıs: Güçsüz, Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü,
16 Mayıs: Engelliler Haftası'na Genel Bakış.


Bu haftanın amacı; engellilerin topluma kazandırılması, engelli farkındalığının oluşması, insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanmasıdır. Bu nedenle, engelliler konusunda dikkat çekmek ve duyarlılığı sağlamak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Medyada da bu konu ile ilgili çeşitli haberler yapılıyor. Engellilerin hayat şartlarını iyileştirme için yapılanlardan bahsediliyor. Bu yeterli olmuyor. Bir faydası da yok. Çünkü engellilerin sorunları, sıkıntıları devam ediyor.

Son yıllarda engelliler adına iyi gelişmelerde oldu. Engellilere yönelik olumlu yasalar çıktı. Ancak engellilerin sıkıntıları devam ediyor. Eğitim, mimari engeller, istihdam ve engellilere yönelik yanlış bakış açısı gibi... Sorunların hala devam etmesinde en büyük etken yanlış bakış açısı. Engelliye bakış açısının değişmesi gerekiyor. Engelliye doğru bakış küçük yaşta kazandırılır. Bu nedenle anne, baba ve öğretmenlere büyük iş düşüyor. Çocuk engelliye acımamayı, küçümsememeyi, alay etmemeyi öğrenmelidir. Büyüdüğünde de engelliye ön yargı ile bakmamalıdır.

Engellilere ayrılmış hem bir gün (3 Aralık) hem de hafta var. Bu günlerde yazdıklarım da hemen hemen aynı şeyler oluyor. Belki bir kişi okur ve bir farkındalık oluşur umudunu taşıyor ve yazıyorum. El birliği ile her alanda bir şeyler yapılmalıdır. Engelli olmak diğer bireylerle beraber yaşamaya engel değildir ve olmamalıdır. Engellerin kalkması ve engelli farkındalığının artması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL

5 Mayıs 2019 Pazar

HORN ETKİSİ ÜZERİNE


"Halo etkisi" ya da "horn etkisi" kelimelerini duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da nasıl bir durum olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Halo ve horn etkileri bir çeşit ön yargıdır. Herkes bundan nasibini alır.

Halo etkisi; kişinin olumlu bir özelliği nedeniyle onunla ilgili olumlu düşünceye sahip olmaktır.  Halo etkisi ile güzel birinin aynı zamanda iyi huylu olduğunun sanılması ya da zengin birinin başarılı olduğunun düşünülmesi gibi...

Horn etkisi ise bunun tam zıttı bir kavramdır. Yani  bir kişinin sahip olduğu bir olumsuz özellikten yola çıkarak diğer özellikleri hakkında da olumsuz çıkarımlar yapmaktır. Örneğin; tembel birinin aynı zamanda yalancı olduğunun düşünülmesi ya da yoksul bir çocuğun pis olarak düşünülmesi...

Bir kişinin görünüşünde bir eksiklik olması insanların davranışlarını etkiliyor. Horn etkisine en çok engellilerin maruz kaldığını düşünüyorum. Çünkü, engelinden dolayı kişinin başarılı olamayacağı düşünülür. Hatta bazen kötü özellikleri olduğu bile düşünülür.

ALİYE YÜCEL



28 Nisan 2019 Pazar

LEGO, BRAİLLE ALFABESİNİ ÖĞRETECEK



Hemen hemen her çocuk Lego ile oynamıştır. Lego'nun çocukların hayatında çok önemli bir yeri vardır. Her ihtiyaç grubuna yönelik setler üreten Lego engelli bir oyuncak üretmiş ve bu ilk engelli figürünü Lego City'ye dahil etmişti. Ünlü oyuncak firması şimdi de görme engelli çocuklar için özel bir proje hazırlığında... "Braille Bricks" (Braille Tuğlaları) projesi ile görme engelli çocukların Braille alfabesini oyun yoluyla eğlenerek öğrenmelerini hedefliyor.

Braille Bricks projesi için şirkete 2011 yılında Danimarka Görme Engelliler Derneği ve 2017 yılında Brezilya menşeli Dorina Nowill Görme Engelliler Vakfı öneriler sunuyor. Böylece ortak bir çalışmaya başlanıyor. Braille Bricks, Braille alfabesindeki harflerin yanı sıra; sayıları, matematik sembollerini ve öğretim cihazlarını içerecek. Çocukların dokunarak yazma sistemini oyun yoluyla öğrenmelerini sağlayacak.

Braille Bricks projesinde kendisi de görme engelli olan Lego Group Sanat Yönetmeni Morten Bolde de var. Genetik bir göz hastalığı nedeniyle görüşünü kaybeden Bolde, danışman olarak görev yapıyor. Morten Bolde, Braille Bricks ile ilgili olarak; bu ürünün görme engelli bebekler ile görme engelli çocukların gelişimindeki etkisini görmek için harekete geçtiğini söylüyor. Hem öğrenciler hem de öğretmenlerden gelecek tepkilerin Braille Bricks için ilham kaynağı olduğunu  belirerek, aklındakileri hayata geçireceğini anlatıyor.


Lego, Braille Bricks'in yapım parçalarına ait ilk örnekleri yaparak bunları test etmeye başladı. Ancak, setin tamamlanmış hali 2020 yılında piyasaya çıkacak. Tamamı 250 parçadan oluşacak. Şirket, bir basın açıklamasında Braille Bricks'in mevcut Lego'nun geniş koleksiyonuna tamamen uyumlu olacağını açıkladı. Ürün ortak kuruluşlar aracılığıyla çeşitli kurumlara ücretsiz olarak dağıtılacak.

Görme engelli çocuklar; sesli kitaplar, bilgisayar programları sayesinde Braille alfabesiyle okumayı öğreniyor. Braille Bricks, Braille öğrenmeye eğlenceli bir yaklaşım olacak. Çocuklar; öğretmenleri, arkadaşları ve aile üyeleri ile birlikte oynayacak böylece de öğrenecekler. Ürünün Braille öğrenmeye olan ilgiye yardımcı olacağına inanılıyor. Ayrıca, görme engelli çocuklara yeni beceriler geliştirme fırsatı vereceği de umuluyor.

Yıllardır çocuklar için kaleler, evler, yarış arabaları, gemiler üreten Lego'nun çocukların gelişimine olumlu katkısı olduğu bir gerçek... Braille Bricks'in bugüne kadar düşünülmemiş olması ilginç... Bakalım Lego Braille Bricks Türkiye'ye gelecek mi? Eğer gelirse görme engelli çocuklar çok küçük yaşta Braille alfabesiyle tanışacak ve okumayı erkenden öğrenecekler. Bu da görme engellilerin eğitimi açısından çok önemli bir adım olacak...


ALİYE YÜCEL

21 Nisan 2019 Pazar

YETER Kİ OKUMAK İSTEYELİM



İstanbul Büyükşehir Belediyesi, engelliler için çeşitli hizmetler başlattı. Bu uygulamalar, Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü tarafından geçtiğimiz ay kutlanan Kütüphaneler Haftası (25-31 Mart) nedeniyle hayata geçirildi. Engellileri kitapla buluşturmak ve teşvik etmek için başlatılan bu uygulamalardan ilki, engellilerin istediği kitapların evlerine gönderilmesi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı 21 kütüphanede uygulanacak bu çalışma dünyada ilk kez yapılıyor.

Kütüphanelerden kitap istemek için önce "http://ataturkkitapligi.ibb.gov.tr" adresinden üye kaydı oluşturuluyor. Daha sonra "TC kimlik numarası, ad, soyad, adres" yazılıyor ve engelli raporu ile birlikte "kutuphanemuzeler@ibb.gov.tr" adresine mail gönderiliyor. Böylece sisteme kayıt işlemi tamamlanıyor. Kayıt tamamlandıktan sonra kitap istekleri  yine "kutuphanemuzeler@ibb.gov.tr" mail adresine yapılıyor. Bu aşamadan sonra ikamet adresine en yakın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı kütüphaneden anlaşmalı kargo ile istenilen kitap adrese geliyor.

Kitabı okuyup bitiren engelli aynı mail adresine kitabı teslim edeceğine dair yine bir mail gönderiyor. Kitap kurye tarafından evden alınıyor ve kütüphaneye teslim ediliyor. Bütün bu kargo işlemleri de ücretsiz oluyor. Engelliler okumak istediği kitabı kütüphaneye gitmeden kitabı temin edebiliyor. Bu uygulama ile engelliler; Türk ve dünya klasikleri, tarih, edebiyat, şiir, roman, araştırma-inceleme kitapları başta olmak üzere tam 475 bin 500 kitaba ulaşılabilecekler.


Bir uygulama da e-kitap arşivine erişim... İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin e-kitap arşivinde yaklaşık 22 bin kitap bulunuyor. Bu arşiv, İstanbul'daki engellilerin hizmetine açıldı. Bundan yararlanmak isteyen engellilerin Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü'nün internet sitesine "İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin e-kitap arşivine erişmek istiyorum" diye mail atmaları gerekiyor. Bu başvuru sonrasında özel bir şifre oluşturuluyor ve bu mail olarak onlara gönderiliyor. Böylece, engelliler bilgisayar, akıllı telefon ve tablet ile istedikleri zaman istedikleri kitabı ücretsiz olarak okuyabiliyorlar.

Bir diğer uygulama ise; "Okumak İçin Engel Yoktur" teması kapsamında engelsiz okuma saati programı... Bu uygulamada ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklar evlerinde ziyaret edilip okuma etkinliği yapılıyor. Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü'ne bağlı uzman personel engelli çocukların aileleriyle görüşüp randevu ayarlıyorlar. Evlere gidildiğinde de çocukların yaş gruplarına uygun kitaplar okunuyor. Ayrıca engelli çocuklara eğitim veren okullar ile irtibat kurularak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı kütüphanelere davet ediliyor.

Engellilere yönelik ücretsiz kargo sistemiyle ödünç kitap uygulaması, e-kitap hizmeti, evlerde ve kütüphanelerde kitap okuma uygulaması başlatılması çok değerli. Başka il ve ilçelerde yapılıyor mu,  yapılacak mı bilmiyorum. Ancak bu örnek çalışmaların her yerde olması gerekiyor. Engellilerinde hiç bir mazeret üretmeden kitap okumalı... Daha ne olsun? Tüm imkanlar ayağa kadar geliyor. Yeter ki okumak isteyelim.

ALİYE YÜCEL

14 Nisan 2019 Pazar

EVDE EĞİTİME DESTEK



Milli Eğitim Bakanlığı engelli çocuklar için çok önemli bir düzenlemeyi hayata geçiriyor. Yatağa bağımlı olan ya da farklı sağlık sorunları nedeniyle özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine gidemeyecek durumdaki engelliler için "evde eğitim" desteği geliyor. Engelli eğitimi adına çok gerekli bir adım olduğu kesin... Bu uygulama engelliler ve ailelerinin eğitim konusunda yaşadığı sıkıntılara büyük ölçüde çözüm olacak.

Bakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği'nde bir değişikliğe gidecek. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden eğitim alan engelli çocukların buralara gidemeyecek durumdakilerin evlerinde eğitim almalarına destek sağlanacak. Bu düzenleme ile bu merkezlere çeşitli nedenlerle devam edemeyen engelli bireylerin telafi eğitimlerini alabilmelerine de bir imkan olacak.

Bu uygulama olabilmesi için bir şart var. Engelli çocukların aileleri bulundukları ilçenin Rehberlik ve Araştırma Merkezleri'ne (RAM) raporlarıyla birlikte başvuracaklar. Onlar durumu değerlendirecek "evde eğitim alması gerekir" yönünde bir karar verilirse, aileler ile  özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri arasında bir protokol imzalanacak. Bu aşamadan sonra da Milli Eğitim Bakanlığı evde eğitim görecek engelli öğrenciler için katkıda bulunmaya başlayacak.


Milli Eğitim Bakanlığı, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine giden engelli öğrenciler için destek veriyor. Bu yıl özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine giden engelli öğrenciler için katma değer vergisi hariç olmak üzere bireysel eğitim için aylık 632 lira, grup eğitimi için ise aylık 177 lira destek verdi. Son şekli yakında verilecek taslak çalışmaya göre şimdi de evinden çıkamayan engellilerin eğitimi için de bu merkezlere benzer desteği sağlayacak.

Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinden eğitim alan engelli çocuklardan kuruma gidemeyecek durumda olanların evlerinde eğitim almalarının sağlayacak çalışmada sona gelinmek üzere... Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine gidemeyen engelli çocukların eğitim konusunda yaşadığı sıkıntılara çözüm bulunması aileleri de rahatlatacak. Öyle görülüyor ki, gidip gelme konusunda belki de çocuklarından daha çok zorlanan aileler rahat bir nefes alacak.

Engelli çocukların eğitiminin önemini söylemeye gerek yok. Ancak gerek mimari engeller, gerekse bireysel hareket zorluğu nedeniyle engellilerin evden çıkmasının zorluğu da ortada... Bu nedenle bu düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu durum yanlış anlaşılmasın. Bu verilecek eğitim fizik tedavi ya da özel eğitim değil. Bildiğimiz okulda alınan eğitim... Sadece okula gitmek yerine eve öğretmen gelecek ve dersleri öğretecek.  


ALİYE YÜCEL


7 Nisan 2019 Pazar

İLK ENGELLİ BELEDİYE BAŞKANI



Geçtiğimiz hafta ülkemizde yerel seçimler yapıldı. Türkiye'de ilk kez bir engelli belediye başkanı oldu. Avukat Turan Hançerli İstanbul'un Avcılar ilçesinde belediye başkanı oldu. Belediye Başkanı Hançerli, geçirdiği bir kaza sonucu iki kolunu kaybetmiş... Her ilin ve ilçenin belediye başkan adaylarını bilmek mümkün değil. Ancak engelli olması nedeniyle CHP'nin Avcılar Belediye Başkan Adayı Turan Hançerli'yi biliyordum. Sonucunu da merakla bekliyordum.

Turan Hançerli, 1975 yılında Tokat'ta dünyaya geliyor. 1993 yılında 18 yaşında iken buğday çekilen patoz makinesine kollarını kaptırıyor ve iki kolunu da kaybediyor. Her iki kollunda da protez kullanıyor. % 95 oranında engelli oluyor. Ancak bu durum onu eğitiminden ve başarısından alıkoymuyor. Önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitiriyor. Daha sonra da Bilgi Üniversitesi'nde ekonomi hukuku alanında yüksek lisansını tamamlıyor. Eğitim hayatından sonra aktif olarak avukatlık yapmaya başlıyor.
 
Hançerli, bu arada önemli görevlerde bulunuyor. İnsan Hakları Komisyonu üyeliği, Avcılar Belediye Meclisi üyeliği, Avcılar Belediye Hukuk Komisyonu üyeliği görevlerini yaptı. Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkan Yardımcılığı, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Hukuktan Sorumlu Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Ayrıca, engelli hakları, ayrımcılık ve örgütlenme konularında çalışmalar yaptı. Birleşmiş Milletler için engelli raporu hazırladı. Engelliler ve engelli dernekleri adına Danıştay ve yerel mahkemelerde gönüllü olarak davalar takip etti.


Seçim öncesinde "Belediyeyi kollarımla değil zekamla yöneteceğim..." diyen Hançerli, çalışmalarında halka; şeffaflık ve eşitlik vaat etti. Belediye meclisi toplantılarının gündemini önceden halkla paylaşacağını ve halktan öneriler alacağını söylemişti. Avcılar'ın çözüm bekleyen imar, konut, trafik, otopark gibi önemli sorunlarına yönelik çözümler ürettiğini açıklamıştı. Seçildikten sonra da belediyenin günlük gelir ve gider tablosunu internet sitesinden paylaşacağını, böylece belediyenin kasasına kaç para gelmiş, kaç para çıkmış hepsinin görüleceğini belirtip, farklı bir çalışmayı başlatacağını açıkladı. 

İlçesi Avcılar'ı çok seven Hançerli, "Avcılar bizim yönetimimizde engellilerin haklarının gözetildiği onların toplumsal hayata aktif biçimde katılacağı örnek bir ilçe olacak..." diyerek Avcılar'da yaşlı ve engellilerin erişilebilirlik sorununu çözeceği sözünü veriyor. Hançerli "Erişilebilirlik sorununu çözdüğümüz zaman yaşlılarımız ve engellilerimiz evlerine hapsolmayacak, halkın arasında sokaklarda olacak... Bu düzenlemeler sadece yaşlı ve engellilere değil, herkese iyi gelecek" diyor.

Türkiye'nin ilk engelli milletvekili Lokman Ayva olmuştu. Çabası ve çalışmalarıyla engellilerin de milletvekili olabileceğini göstermişti. Böylece ondan sonra da engelli milletvekilleri meclise girmişti. Şimdi de  Turan Hançerli, yapacağı başarılı ve örnek çalışmalarıyla engellilerin de belediye başkanı olmasının önünde hiç bir engel olmadığını bize gösterecek. Böylece bir sonraki seçimlerde daha çok sayıda engelli belediye başkanı adayı olacak. Bir çoğu da seçimi kazanıp hizmet edecekler eminim...


ALİYE YÜCEL  

31 Mart 2019 Pazar

YEREL SEÇİMLER VE ENGELLİLER



Bugün ülkemizde yerel seçimler yapıldı. Bu seçim sürecinde belediye başkan adayları bir çok vaatlerde bulundular. Gördük ki engellileri de unutmadılar. Pek çoğu engelsiz bir şehir yapacaklarını ve engellilere çeşitli hizmetler vereceklerini vurguladılar. Bazısı da engelli seçmenleri ziyaret etti. Biliyoruz ki il ve ilçe belediyelerinde engelliler için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Yapılan bu çalışmalar engelliler için büyük bir önem taşıyor. Ama yeterli değil.

Engelli haklarına göre belediyeler, engellilere uygun düzenlemeleri standartlara uygun yapmak zorundalar. Ama kamuya açık yerlerin çoğunun mimari planları engelsiz insanlar düşünülerek yapılmış ve engelliler hep göz ardı edilmiş. Sinema, tiyatro, alışveriş merkezleri, kafe ve restoran gibi yerlerin pek çoğunda rampa ve asansör yok. Üstelik çoğu kamu binalarında bile rampa ve asansör yok. Görme engelliler için hissedilebilir yüzey düzenlemeleri yok ya da yanlış yapılıyor. Kamuda işaret dili bilen kimse çok az.

Binalardaki; koridor, merdiven, rampa, asansör, tuvalet ölçülerinin ve zeminin bir kez daha gözden geçirilmesi gerekiyor. Konuya gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve gerekli düzenlemelerin mutlaka yapılması lazım. Kamu kurum ve kuruluş binaları, kamuya açık alanlar ve toplu taşıma araçları mutlaka engellilerin kullanımına uygun hale getirilmelidir. Konuyla ilgili en büyük görev de yerel yönetimlere düşüyor. Bu yüzden bu seçimler belki herkesten çok engellileri ilgilendiriyor. Engellileri etkileyecek.


Pek çok yerde kimsenin aklına engelliler gelmiyor. Eski binalarda engellilere uygun düzenlemelerin yapılmasının zor olduğunu anlıyoruz. Ancak yeni yapılan binalar için bunları yapmak çok daha kolay. Yurdun her köşesinde yeni binalar yapılıyor. Pek çok şehirde kentsel dönüşümler oluyor. Kentler planlanırken bunlar düşünülmeli ve yapılan yeni yerlerde engellilerin erişimine uygun olmayan binalara ruhsat verilmemelidir. Bu çok zor ve yapılamayacak bir uygulama değil...

Kazanan her belediye başkanı; engellilerin sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda hayata katılmalarını sağlayacak önlemler almalı, bu yönde çalışmalar yapmalıdır. Engelliye yapılan hizmetlerin yardım olarak görülmesi de en büyük yanlış olur. Bu hizmetler ve erişilebilirlik her engelli birey için gereklidir. Her vatandaş hizmetlerden eşit şekilde yararlanmalıdır. Bu durumda engellilere yapılanlar bir sosyal yardım değil, onların en büyük hakkıdır.

"Yerel yönetimlerin başarısı, engelliye verdiği değer ile ölçülür" dersek hiç yanlış olmaz. Umarız seçim sürecinde engelliler için verilen her türlü vaatler yerine getirilir. Kim kazanırsa kazansın, tüm belediyeler engelliler için bir şeyler yapmalı, onlara hizmet için yarışmalıdır. Böylece engelliler için daha yaşanılabilir şehirler meydana gelir. Umarız engelliler seçimden önce hatırlanan, daha sonra unutulan bir kesim olmaz.


ALİYE YÜCEL  

24 Mart 2019 Pazar

SALLY'NİN ŞANSI



Sally Whitney,  31 yaşında Brighton'da yaşayan genç bir kadın... 2008 yılında Sally'ye lupus (SLE) yada kelebek hastalığı teşhisi konuluyor. Bir bağışıklık sistemi hastalığı olan lupus, daha çok doğurganlık çağındaki kadınlarda görülüyor. Bağışıklık sisteminin vücut dokularına zarar vermesiyle ortaya çıkıyor. Kronik bir hastalık olan lupus; özellikle deri, eklemler, kan, böbrekler ve merkezi sinir sistemi olmak üzere vücudun farklı yerlerini etkiliyor. Açıklanamayan eklem ağrıları, deride ve özellikle de güneş gören yerlerde olan kızarıklar, ateş, kilo kaybı gibi belirtiler bu hastalığın habercisi oluyor.

Sally'ye lupus teşhisi konulduktan 4 yıl sonra da Ehlers-Danlos sendromu teşhisi konuluyor. Ehlers-Danlos sendromu da kalıtımsal bir hastalık... Hastalık; nazik bir deriye sahip olma, kolay doku zedelenmesi, yaraların iyileşmesinde gecikme, eklemlerin normalden fazla gevşek olması gibi durumlarla kendini gösteriyor. Genç kadın, bu iki hastalığın etkisiyle hayatını tekerlekli sandalyeyle sürdürmeye başlıyor. Sally, birkaç saat süren şiddetli nöbetler geçirdiğinden, her hareketinin izlemesi ve günlük işleri yapmasına yardım etmesi için bakıcılara ihtiyaç duyuyor.

Sally Whitney, 2015 yılında hayatını kolaylaştıracak yardımcı bir köpek almak istiyor. Ethan isimli bir hizmet köpeği buluyor. Ethan'ı aldıktan sonra artık hep yanında duracak bir bakıcıya ihtiyacı kalmıyor. Ethan ona her konuda yardımcı olmaya başlıyor. Çeşitli işlerini yaparken evde, alışverişte ve her yerde isteklerini yerine getiriyor. Köpeği onun eli ayağı oluyor. Genç kadın böylece özgürlük ve bağımsızlık kazanıyor. Yepyeni bir hayatı oluyor.


Sally, köpeği Ethan ile ilgili olarak: "Onsuz bir hayat hayal edemiyorum. Yatağımdan kalktığımdan yatağa girdiğim ana kadar o da bütün gün bütün gece benimle..." diyor. Anlattığına göre Ethan'ın yapabildiği pek çok farklı iş var. Sabahları banyoda yardım ediyor, kapıyı kapıyor, şampuan düşünce alıyor, havluyu veriyor. Giyineceği zaman dolabı açıyor, kıyafetleri veriyor. Gidip gelirken asansörü çağırıyor. Çamaşır yıkamasında yardım ediyor.

Ethan'ın kelime hazinesi oldukça fazla... Buzdolabından bile kapının koluna bağlı ipi çekerek, istenilenleri getirebiliyor. Hatta alışverişte ödeme yapabiliyor. Sally, bunu "Sadece "çanta" diyorum. Çantamı açıyor kartımı buluyor ve dizimin üzerine  atlıyor. Sonra "dokunma" diyorum. Ödemeyi yapıp bip sesini duyunca heyecanlanıyor. Fişi almasını istiyorum ve ağzıyla koparıp bana getiriyor. Bunu gören herkes etkilenip onu alkışlıyor..." diyerek anlatıyor.

Sally ile Ethan arasında çok güçlü bir bağ olduğu anlaşılıyor. Ethan, nöbetin erken işaretlerini tespit edebiliyor. Bunun üzerine yardım almak için koşarak Sally'nin hayatta kalmasına yardımcı oluyor. Bayıldığında yada düştüğünde eşi ve bakıcıdan yardım isteyebiliyor. Sally, Ethan sayesinde acizlikten kurtulup, kendisine güven duyan biri haline geliyor. Hayvanlar sahiplerini, sahipleri de onları çok severler. Aralarında daima özel bir bağ vardır. Bunu biliyoruz. Ama anladığımıza göre Ethan çok farklı... Böyle bir köpeğe sahip olmak herkese nasip olmaz. Bu nedenle Sally çok şanslı...


ALİYE YÜCEL