> Engeloji : 1.01.2019 - 1.02.2019

Translate

27 Ocak 2019 Pazar

KAÇ KİŞİ BUNU YAPABİLİR?



Engellilik ve engellilerle ilgili bir çok haber yapılıyor. Ben de her gün bu haberleri takip edip, okumaya çalışıyorum. Bazısı gerçekten dikkatimi çekiyor. Geçtiğimiz gün böyle bir habere rastladım. Haberde; Amerika'nın Ohio eyaletinde yaşayan bir adamın evlat edindiği engelli çocukları için tekerlekli sandalye erişimine uygun iglo (Eskimo evi) inşa ettiği yazıyordu. Haberde Gregg Eichhorn ve eşi Katie'nin tam dokuz engelli çocuğu evlat edindiğinden de bahsediliyordu.

Gregg, kar yağdığında bir hafta sonu ailesiyle birlikte karın tadını çıkarmak istiyor. Kar üzerinde bütün çocuklarının içinde oynayabileceği bir yer yapmaya karar veriyor. Çünkü, oğlu Elijah ve kızı Zahara tekerlekli sandalyede olduğu için karda oynamakta zorluk çekiyorlar. Daha önce de bir iglo yapan adam, kız kardeşi Sarah ve çocuklarının yardımıyla içerisinde küçük bir iglo olan iki katlı engelli erişimine uygun bir yer yapıyor. Böylece bütün çocukları karda oynamanın keyfini çıkarıyorlar.

19 yaşında olan Zahara, Uganda'dan evlatlık alındığı için hiç kar görmemiş. Kar görmek onu şaşırtıyor ve etkiliyor. İgloyu görünce mutlu oluyor. Gregg'in yakın arkadaşı Dan Thoms; Elijah ve Zahara'nın iglodaki fotoğraflarını çekiyor. Bu fotoğrafları sosyal haber sitesi Reddit'te yayınlıyor. Bu paylaşımlar çok dikkat çekiyor ve beğeniliyor. Gregg Eichhorn ve ailesi güzel yorumlar alıyor. Gregg, hikayenin yayılmasından dolayı mutluluk duyuyor.


Gregg bu konu hakkında "The Mighty" isimli engellilere destek grubuna "Tekerlekli sandalyenin içeri girebileceği, böylece Elijah ve Zahara'nın da kardeşleri gibi oynayabileceği bir iglo yapmaya karar verdik. Ailemiz, bütün çocuklarımızı her türlü aktiviteye dahil ediyor. O günle ilgili sıra dışı bir olay yoktu aslında..." diye bir açıklama yapıyor. Gregg'in bu yaptığı çok takdir edilse de o bu yaptığının ailesi ile eğlendiği çok normal bir gün olduğunu söylüyor.

Gregg ve Katie'nin engelli çocukları evlat edinme hikayeleri çok ilginç... Engelli çocukları evlat edinme istediklerinde her engelli çocuğu evlat edinemeyecekleri biliyorlar. Bu nedenle koruyucu ebeveynlik lisansı alıp, beklemeye başlıyorlar. Bir gün, bir iki hafta içinde ölecek çok hasta bir erkek bebeğin haberini alıyorlar. İlk olarak hayatta kalma şansı az olan bu bebek Elijah'ı evlat ediniyorlar. Onların sevgisi ve ilgisi sayesinde hayatta kalıyor. Elijah, şimdi 11 yaşına gelmiş. Gregg, Elijah ile ilgili olarak, "Onsuz bir hayat düşünemiyorum. O beni daha iyi bir insan yaptı ve hatta bana engelli çocukları evlat edinmem gerektiğini bile öğretti..." diyor.

Gregg Eichhorn, tekerlekli sandalye erişimine uygun bir iglo yaptığı için takdir topluyor. Bu yaptığı haber oluyor. Oysa asıl takdir edilmesi gereken dokuz engelli çocuğu evlat edinmesi değil mi? Gregg "Yetim olan engelli (tüm tıbbi ve özel ihtiyaçları olan) çocukları kabul ediyoruz. Çünkü onlar ev bulmakta zorlanıyorlar..." diyor. Bundan da mutluluk duyuyorlar. Biliyoruz ki engelli çocuklara bakmak koşulsuz bir sevgi ve büyük bir özveri gerektirir. Kaç kişi bu kadar yüce gönüllü olabilir? Kaç kişi bunu yapabilir? Bu yüzden Gregg ve eşi Katie en büyük takdiri ve alkışı hak ediyorlar.


ALİYE YÜCEL

20 Ocak 2019 Pazar

MEDYAYA ERİŞİM



Engellilerle ilgili çalıştayları bloguma yazmasam da takip etmeye çalışıyorum.  Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından gerçekleştirilen "Sağırların, İşitme ve Görme Engellilerin Görsel, İşitsel Medya Hizmetlerine Erişiminin İyileştirilmesi Çalıştayı" 26 Aralık 2018 - 7 Ocak 2019 tarihleri arasında  yapıldı. Üç ayrı çalışma grubu tarafından yürütülen çalıştayın sonucunda engellilerin medya hizmetlerine erişimini iyileştireceği düşünülen ilkeler, uygulamalar ve talepler "Çalıştay Sonuç Bildirisi" olarak kamuoyuyla paylaşıldı.

Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde düzenlenen programın açılış konuşmasını RTÜK Başkanı ve Çalıştay Koordinatörü Prof. Dr. İlhan Yerlikaya yaptı. Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, engellilere yönelik düzenlemelerin, hayatlarını kolaylaştırmak açısından çok önemli olduğunu ve yapılacak düzenlemelerin yalnızca eğitim, sağlık gibi alanlarla sınırlı kalmamasını gerektiğini belirterek: "Medya alanında engellilere yönelik gerekli  iyileştirmelerin yapılması lütuf değil bir haktır" dedi.

Yerlikaya, RTÜK'ün engellilerin yayın hizmetlerine erişimlerinin iyileştirilmesi için ilk adımın 2007 yılında "Özürlülerin Televizyon İzleme ve Dinleme Eğilimleri Kamuoyu Araştırması" ile atıldığını, 2011 yılında da bu konuda ilk yasal düzenlemenin yapıldığını, "Yayın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" değişikliğinin 2014 yılında yürürlüğe girdiğini; düzenleme uyarınca dizi, film ve haber programlarında engellilere yönelik alt yazı hizmetlerinin zorunlu hale geldiğini açıkladı.


Çalıştayda; başta engelliler olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, ulusal yayın kuruluşları temsilcileri, dijital platform işletmecileri, kamu kurumları temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla 3 ayrı çalışma grubu oluşturuldu. İşaret Dili, Ayrıntılı Alt Yazı ve Sesli Betimleme konuları özelinde Üst Kurul'da çeşitli toplantılar gerçekleştirerek, engellilerin yayın hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak bir dizi madde hakkında görüş birliğine varıldı.

Ana haber bültenleri ve olağanüstü durum haberlerinin işaret diliyle verilmesinin, haberde yansıtılan bilgi veren spotların ekrandaki haberi açıklayacak şekilde olmasının, görme engelliler için bültenlerde sadece görsel içerikle verilen hava durumu ve mali piyasalar gibi bilgilerin de seslendirilmesinin istendiği belirtildi. Gündüz kuşağındaki çok izlenen yayınlarda işaret dili çevirisinin olmasının, bant yayınlanan çok izlenen programın ilk yayınını takiben tekrarında 48 saat sonraki yayınında; ayrıntılı alt yazı, işaret dili ve sesli betimleme olmasının beklendiği açıklandı.

Engelliler, bazı alanlarda hizmet almakta zorlanıyor. İşte bu alanlardan biri de medya hizmetleri. Oysa medyadaki her türlü hizmetin  engellilerin de erişimine uygun hale gelmesi gerekiyor. Bu çalıştay, işitme ve görme engellilerin yayın hizmetlerine erişimini kolaylaştırılması amacıyla yapıldı. Çalıştayda görüşülen, konuşulan, ele alınan konuların ve eksik olan hizmetlerin bir an önce hayata geçirilmesi dileğiyle...


ALİYE YÜCEL


13 Ocak 2019 Pazar

HANNAH İLE SHANE



Bir varmış bir yokmuş... Bundan çeyrek asır önce Amerika'da Shane adı verilen bir bebek dünyaya gelmiş... Bu bebek, SMA (Spinal Müsküler Atrofi) adı verilen bir hastalıkla doğmuş... Shane Burcaw, hiç yürüyememiş ve hayatını tekerlekli sandalyede sürdürmeye başlamış... Gel zaman git zaman Shane büyümüş, genç bir adam olmuş. Günlerden bir gün, hayatını anlatan bir belgeseli seyreden Hannah Aylward isimli genç kızdan bir mail almış....

Üniversitede okuyan Hannah mailinde; Shane'in konuşmalarından çok etkilendiğini, esprilerini beğendiğini ve onu çok tatlı bulduğunu yazmış... Shane, bu maili okuyunca çok mutlu olmuş. Kalbini hiç bu kadar hafif hissetmemiş, kalp atışları hızlanmış... "Bu kişiyi tanımam gerekiyor" demiş ve hemen bir cevap yazmış. İki genç mesajlaşmaya ve konuşmaya başlamışlar. Kısa bir süre de birbirlerine bağlanmışlar. Bu görüşmeler birbirlerine aşık olduklarını anlaya kadar sürmüş... Hannah, bir gün Shane'i ziyarete gelmiş...

Bu ziyaretten sonra aralarında mesafe olsa da ilişkilerini yürütmeye karar vermişler. Çünkü, Hannah eğitimine devam ediyormuş... Bir süre sonra da Minnesota'da beraber yaşama kararı almışlar. Birlikte yaşamaya başladıktan sonra; herkesi ilişkileri hakkında daha iyi bilgilendirmek ve engellilere umut vermek için hayatlarını sosyal medyada paylaşmayı düşünmüşler. YouTube'da videolarını, instagramda fotoğraflarını paylaşmaya başlamışlar... Gökten kaç elma düşmüş mü bilemeyiz, ama masal burada bitmemiş...



Yazdıklarım bir masal gibi değil mi? Ama bu masal değil, gerçek bir hikaye... Shane Burcaw 26, Hannah Ayward ise 23 yaşında 3 yıldır birlikteler... Geçtiğimiz yıl birlikte yaşamaya başlayan genç çift "Squirmy and Grubs" adını verdikleri YouTube kanalıyla pek çok kişiye sesleniyorlar. Yaptıkları videolarda gezdikleri yerleri ve günlük yaşantılarını en doğal halleriyle paylaşarak yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için uğraşıyorlar. Bu paylaşımlarda Hannah, Shane'in durumu ile ilgili komik yorumlarda bile bulunuyor. 

Shane'in hastalığına gelince; SMA, hareket sinir hücrelerinden kaynaklanan bir hastalık. Kas hareketlerini kontrol eden sinir sistemi tahrip oluyor kaslar zayıflıyor ve eriyor. Alışılagelen bir aşk olmadığı için insanların çoğu onların sevgisine inanmamışlar. Dışarı çıktıklarında gelen tepkiler için Shane: "Sakatlığım ve tekerlekli sandalyem yüzünden insanlar bizi erkek arkadaş ve kız arkadaş olarak görmekte zorlanıyorlar. İnsanlar bizi yolda gördükleri zaman Hannah'yı kız kardeşim, ücretli bakıcım hatta daha kötüsü annem olduğunu sanıyorlar. Bize baktıkları zaman Hannah'yı kız arkadaşım olarak görmek onlara zor geliyor" diye açıklama yapıyor.

Hannah ise kendini bakıcı gibi hissetmediğini, bunun bir zorunluluk olmadığını, gayet dürüst ve gerçek bir ilişki olduğunu söylüyor. İlham verici videolarıyla engelli olmanın aslında engel olmadığını anlatmak istiyorlar. Onlar, engelliliğin anormal olarak görülmesini istemiyorlar. Shane "Amacımız, engelliliği ve bizimki gibi ilişkileri normalleştirmek" diyor. Videoları pek çok engelliye umut olmaya devam ediyor. Bir SMA hastası yorumunda: "Ben de SMA hastasıyım. Onların ilişkilerini görmek ve benim içinde mümkün olabileceğine inanmak içimi ısıtıyor" diyor.

Hannah ve Shane engellilere yapılan olumsuz damgalanmayı ve önyargıları yıkmak istiyorlar. Engellilerin aciz olduğunu ve romantik ilişkilere değmez olduğunun yanlışlığını göstermeye çalışıyorlar. Onlar, gelen olumsuz yorumları umursamadan birlikte çok mutlular... Genç çift çocuk sahibi olmayı da düşünüyor. Ancak Hannah'nın okulunu bitirmesini bekliyorlar. Bazıları beyinleri yerine kaslarını güçlendire dursunlar, onların birliktelikleri çok güzel gidiyor.

ALİYE YÜCEL

6 Ocak 2019 Pazar

ENGELLİ SURİYELİLER



Medyada çok yer alan engelli Suriyelileri hep merak ediyordum. Geçtiğimiz ay bu konuda bir araştırma yapıldığını gördüm. İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER), "Savaşın Engellileri: Engelli Yaşama Mahkum Edilen Suriyeliler" isimli bir rapor yayımlandı. Rapor, İNSAMER araştırmacısı Uzman Klinik Psikolog Ayşe Hümeyra Kutluoğlu Karayel tarafından kaleme alınmış.

Raporun "Giriş" bölümü: "Bu çalışmada genel olarak engellilik kavramı ve buna bağlı olarak 7 yılı aşkın süredir Suriye'de devam eden savaş ortamında, doğuştan veya sonradan oluşanların yanı sıra bombalamalar ve türlü işkenceler neticesinde gerçekleşen uzuv ziyanı ve engellilik konusu ele alınacaktır. Savaşın en kirli yüzlerinden biri olan bu durumdan günümüze binlerce Suriyeli muzdariptir" açıklamasıyla başlıyor.

Rapora göre; Suriye'de bugüne kadar 10 milyondan fazla kişi yerinden ayrılmak, 5,6 kişi de ülkesini terk etmek zorunda kalmış... Yurt dışına çıkanlardan 3,5 milyonu ülkemize gelmiş. Suriye'de 13,1 milyondan fazla kişinin yardıma muhtaç olduğu tespit edilmiş. Resmi açıklamalara göre 106 bini sivil olmak üzere 353 bin kişinin öldüğü savaşta hayatlarının sonuna kadar engelli bıraktığı çok sayıda Suriyeli var.

Yapılan araştırmada; engelli Suriyelilerin yaşadığı sorunlar çeşitli başlıklar altına toplanmış. Bunlar; sağlık sorunları, eğitim sorunları, psikolojik sorunlar, işsizlik ve ekonomik sorunlar, sosyal sorunlar... Bu sorunlar ön yargı ve ayrımcılık ile birleştiğinde engellilerin hayatları çok daha zor olmakta, toplumdan kopma ve psikolojik olarak ciddi travmalar meydana getirdiği açıklanmış... Ayrıca bundan sadece kendilerinin değil ailelerinin ve çevresindekilerin de etkilendiği belirtilmiş... Sorunların tespitinden sonra çözüm önerileri de tek tek ele alınmış...


Engelli Suriyelere ait resmi ve sağlıklı veri toplanamadığı için savaşın etkilerinin engellilik alanında tam olarak tespit edilemediği belirtilmiş. Ancak sahada yapılan görüşmeler ve gözlemlerin yanı sıra Suriyeli kuruluş olan Medical Education Council (MEC) başkanının verdiği bilgilere dayanarak bazı tespitlerde bulunulmuş... MEC Başkanı, üç yıl önce kurulmuş olan merkezde yüzlerce engelli Suriyeli hastanın tedavi gördüğü, bunların çoğunun felçli, bedensel engelli yada uzuv kaybı olan kişiler olduğunu belirtmiş...

Savaş sonucunda meydana gelen engelli olgusunun anlaşılması için, altı engelli ve aileleriyle vaka incelemeleri de yapılmış. Katılımcıların kişisel bilgileri sınırlı tutulmuş. Çalışmada ele alınan vaka incelemeleri ve birebir görüşmeler sınır şehri olan ve birçok Suriyelinin kaldığı Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde ve Suriye içinde İHH tarafından kurulmuş olan Rahmet köyünde yapılmış. Vaka incelemeleri konuyu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Örneğin: 42 yaşında bir hemşire bombardımanda yaralanmış, Türkiye'de defalarca ameliyat geçirmiş. Protezle zor da olsa yürüyor. Şimdi, Medical Education Council'de fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde çalışıyor...

Rapor "Engelli bireyler için oldukça zor geçen bu sürecin devlet eliyle ve resmi kurumlar tarafından sağlıklı, bilinçli ve toplumu da içine alacak bir şekilde yönetilmesi büyük önem arz etmektedir. Artık bir kriz olmaktan çıkıp süreç haline gelen Suriye savaşı neticesinde ülkemize gelen binlerce engelli Suriyelini yaşadığı sosyal, ekonomik, psikolojik, sağlık ve eğitim alanındaki sorunların çözümüne duyulan ihtiyaç giderek daha büyük bir aciliyet arz etmekte ve zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır" cümleleriyle sona eriyor.

ALİYE YÜCEL