> Engeloji : 1.08.2019 - 1.09.2019

Translate

25 Ağustos 2019 Pazar

GERÇEK BİR HİKAYE: THE ACT


Sıkı bir yabancı dizi izleyicisi değilim. Ama zaman zaman oyuncuları ya da konusu ile ilgimi çeken diziler oluyor. Hele de yazın televizyonda seyredilecek bir şey olmayınca izliyorum. Bu yıl yayınlanan "The Act" bunlardan biri... Dizideki fotoğrafta tekerlekli sandalyedeki genç kızı görünce seyretmeden olmazdı. "The Act", Munchausen by Proxy sendromlu bir anne ve kızının hikayesini anlatıyor. Dizi, Netflix gibi internet üzerinden video yayın hizmeti veren web bir sitesi olan Hulu'da yayınlanıyor. Hulu'nun  yeni suç dizisi The Act'in en önemli özelliği gerçek hayattan alınması... 

Munchausen by proxy sendromu (MBPS) özel bir çocuk istismarı durumu... İlk kez 1977'de Meadow tarafından tanımlanmıştır. Anne ya da koruyucu kimse çocukta bir hastalık varmış gibi yapmakta ya da hastalık semptomlarını kendi uydurmaktadır. Böylece "sözde hasta" olan çocuğu doktora götürmektedir. Anneler, çocuğun her zaman yanında olabilmek için onun hasta olmasına ihtiyaç duyuyor, çocukları sevgi adı altında kendine muhtaç ediyorlar. Bu kişiler herkesin güvenini kazandıkları ve çocuğun en yakınında oldukları için şüphelenmek, suçlamak zor. Bu durumda yakalanmaları da imkansız gibi... Böyle bir hastalık varlığını bilmek, tanı koymak güç... Belki de ancak çocuğun başına bir şey geldiğinde anlaşılır olması en korkuncu...

The Act'ın konusuna gelirsek şöyle: Aşırı koruyucu bir anne olan Dee Dee Blanchard, tekerlekli sandalyedeki küçük kızı Gypsy Rose'u ağır hastalıklar, evsizlik ve Katrina kasırgası gibi bir çok güçlüğe karşı korumuştur. Biz yeni geldikleri şehirdeki yeni yaşantılarını izlerken annenin hiç kimsenin görmediği hastalıklı, karanlık ve korkutucu yüzünü de görmeye başlıyoruz. Gypsy Rose annesinin en yakın arkadaşı olmadığını ve ona yaptıklarının anladığı zaman işler değişiyor. Annesiyle arasındaki zarar veren ilişkiden kurtulmak isterken bir cinayet ortaya çıkıyor...



Dizi 8 bölüm halinde yayınlandı. Dizide anne Dee Dee Blanchard'ı ünlü oyuncu Patricia Arquette, kızı Gypsy Rose'u ise genç oyuncu Joey King canlandırıyor. Diğer rollerde ise Calum Worthy, Betty Lynn Allison, Steve Coulter ve Juliette Lewis yer alıyor. Patricia Arquette ve Joey King rollerinde çok başarılılar. Joey King'in oyunculuğuna hayran kalıyorsunuz. Patricia Arquette'de ise nedense hep Hülya Avşar'ı gördüm. Yerli versiyonu çekilirse o oynamalı diye düşündüm. Bu arada anne ve kızının hikayesi anlatan 2017 yılında HBO'da yayınlanan "Mommy Dead and Dearest" isimli bir belgesel de var.

Diziyi izlerken bir çok sahnede irkilmemek imkansız. Çok sarsıcı ve rahatsız edici... İnsan bir an bu sahnelerin bir çoğunun gerçekten yaşanmış olduğuna inanamıyor. İnanmak istemiyor. Gerçek hayatın bir dizi senaryosundan çok daha kötü ve korkunç olması gerçeği insanı derinden sarsıyor. "Dizi bu... Film işte..." diyerek kendinizi rahatlatamıyorsunuz. Diyelim ki dizide bazı sahneler abartıldı. Ama bir gerçek var ortada...

Annenin yıllar boyunca kızına yaptıklarına şaşırıp kalmamak mümkün değil. Dee Dee'nin kızının üzerinden çeşitli kişi ve kuruluşlardan para yardımı alması, çevredeki herkese hatta doktorlara bile hasta olduğunu düşünmeye ikna etmesi, gereksiz tedavilere tabi tutması, başını daima traş etmesi, yemek yemeğe bir engeli olmasa da karnından tüple beslemeye zorlaması, zekasında problem olmadığı halde öyleymiş gibi yansıtması, yürüyebildiği halde hayatının tekerlekli sandalyede geçirmesini istemesi inanılır gibi değil. Bu nasıl bir anne diye düşünüp dehşete düşüyorsunuz.

Bu arada gerçek hayatta Gypsy Rose, annesinin ölümünden ikinci derecede cinayet ile suçlanıp on yıl hapis cezası alıyor. Sevgilisi Nick ise ömür boyu hapse mahkum oluyor. Ruhsal sorunları olan Nick'in rehabilite edilmesi gerekiyordu. Bu kadar ceza almasını anlayamadım. Halbuki ona bunu yaptıran Gypsy on yıl alıyor. Hikaye çok şaşırtıcı... Gerçek olmasa "Böyle bir hikaye yazan bir senarist olabilir miydi acaba?" diye düşünüyor insan. Yabancı dizileri seviyorsanız mutlaka seyredin. Dizinin bu yılın seyredilmesi gereken dizilerinden biri olduğu kesin...

ALİYE YÜCEL  


18 Ağustos 2019 Pazar

6. HİS GÖRDÜKLERİNİZ DE ÖTESİNDE



Görme engelli üç katılımcının çektiği fotoğraflardan oluşan sergi, 16 Ağustos Cuma günü Muğla'nın Bodrum ilçesinde açıldı. "6. His Gördüklerinizin de Ötesinde" ismi verilen sergi; her üçü de hiç görme engelli olan, 72 yaşındaki Cengiz Orçun, 24 yaşındaki Tayfun Cura ve 10 yaşındaki Efe Beray Altın'ın çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Oldukça ilginç ve farklı bir sergi... Görmüyorsun; ışık, şekil ve renkler senin için bir şey ifade etmiyor. Ama fotoğraf çekiyorsun...

Doğuştan görme engelli olan Tayfun Cura ile Efe Beray Altın ve görme yeteneğini kaybeden Cengiz Orçun'un, hislerini ve duyma yeteneklerini kullanarak yakaladıkları anlardan oluşan serginin amacının; engellerin bir düşünceden ibaret olduğu, fırsat verildiğinde engelli bir bireyle sağlıklı bir birey arasında hiçbir fark olmadığı, somut olarak ortaya koymak ve bu yolla farkındalık meydana getirmek olduğu açıklanmış...

Fotoğraf sanatçısı Ömür Erdoğan, sosyal medya üzerinden başvuru aldıklarını ve bu projeyi hayata geçirdiklerini söylüyor. Görme engelli fotoğrafçılara, gönüllü eğitmenler Mine Kahraman, Tuncay Özdal ve Murat Aslankar eğitim vermiş. Projenin editoryal süreci ve medya ilişkilerini Berkem Temizel yürütüyor. Verilen eğitimler sonucunda hayata geçen projenin koordinatörlüğünü ise Özlem Şen yapıyor.

 
Özlem Şen, proje ile ilgili olarak; "Bir ışık belirdi ve bundan sonra da engelli bireylerin evlerine hapsedilmesi değil, hayatın içinde aktif olarak çalışması adına bir başlangıç olduğunu düşünüyorum" diyor. Ayrıca; yüzde yüz görme engelli bireylerin tamamen işitsel yetileriyle 6. hislerini kullanarak çalışmalar yaptıklarını, engellerin sadece beyinde ve yürekte olduğunu somut olarak kanıtladıklarını belirtiyor.
 
Projeye çektiği fotoğraflarla katılan Cengiz Orçun, Bodrum'un tanınmış kaptanlarından ve aynı zamanda müzisyen... 47 yıl önce görme yeteneğini kaybeden Orçun, ilçede emeği geçenlerin fotoğraflarını düşük enstantane hızıyla çektiklerini belirtiyor. Fotoğrafını çektiği kişiler arasında balıkçı, saat tamircisi ve terzinin olduğunu açıklıyor.

Cengiz Orçun, Tayfun Cura ve Efe Beray Altın'ın fotoğraflarının bulunduğu serginin medyada büyük ilgi gördüğü açıklandı. Engelliler için bir toplumsal sorumluluk projesi olan "6. His Gördüklerinizin de Ötesinde" sergisi 25 Ağustos Pazar gününe kadar Bodrum OASİS AVM'de olacak. 29, 30, 31 Ağustos tarihlerinde ise Yalıkavak Marina Brandroom'da gezilebilecek. Dilerim sergi, İstanbul'a da gelir ve buradaki fotoğraf severlerle de buluşur.

ALİYE YÜCEL

11 Ağustos 2019 Pazar

SPORCULARIMIZIN BAŞARISI




2019 IPC Para Atletizm Gençler Dünya Şampiyonası, 20 Temmuz - 04 Ağustos tarihleri arasında yapıldı. İsviçre'nin ev sahibi olduğu şampiyona Notvil şehrinde yapıldı. Para Atletizm Gençler Dünya Şampiyonası, Uluslararası Paralimpik Komitesi tarafından düzenleniyor. Şampiyonaya ülkemizden de sporcularımız katıldı.

Şampiyona öncesi bir açıklama yapan Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Asbaşkanı ve milli takım kafile başkanı Ensar Kurt "Amacımız dünya şampiyonlukları kazanmak ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek" diye açıklama yapmıştı . Gerçekten de öyle oldu. Şampiyonada madalya haberleri peş peşe geldi. Milli sporcularımız şampiyonada 6 altın, 2 gümüş ve 1 bronz olmak üzere 9 madalya kazandılar.

Havva Elmalı, 2 altın ve 1 gümüş, toplamda 3 madalya kazandı.1500 metre yarışında 5,29.32 derecesiyle dünya gençler rekorunu kırarak şampiyon oldu ve altın madalya aldı. 800 metrede yine dünya gençler rekorunu kırarak şampiyon oldu ve altın madalya kazandı. 400 metrede ise dünya ikincisi oldu ve gümüş madalya kazandı.



Muhsine Gezer, 400 metre yarışında 62,20 derecesi ile dünya şampiyonu ve 1500 metrede 5 dakika 11 saniye ile dünya şampiyonu ile 2 altın madalya kazandı.

Oğuz Türker, T20 kategorisinde 1500 metrede 4,16'lık derecesi ile dünya şampiyonu oldu ve altın madalya kazandı.

Eda Yıldırım gülle atmada 12,05 metre ile dünya şampiyonu oldu ve altın madalya kazandı.

Fatma Damla Altın uzun atlamada 5,02 metre ile dünya ikincisi oldu ve gümüş madalya kazandı.

Sevim Demircan, T20  kategorisi 400 metrede 64,79 saniyede koşarak dünya üçüncüsü oldu ve bronz madalya kazandı.

IPC Para Atletizm Gençler Dünya Şampiyonası'na 42 ülkeden 350'ye yakın sporcu katıldı. Milli takımımızın, dünyanın en genç atletizm milli takımı unvanına sahip olduğu açıklandı. Engelli sporcular ulusal ve uluslararası alanlarda oldukça başarılı oluyorlar. Özel sporcularımızın şampiyonada gösterdiği başarı çok gurur verici... Nice başarılara...

ALİYE YÜCEL

4 Ağustos 2019 Pazar

JAPONYA'NIN AĞIR ENGELLİ MİLLETVEKİLLERİ



Japonya'da geçtiğimiz ay yapılan seçimde, muhalefet partisinin adaylarından engelli iki milletvekili parlamentoya girdi. Engelleri ağır olan Yasuhiko Funago ve Eiko Kimura, geçtiğimiz gün ilk kez parlamentoya geldiler. Japonya parlamentosuna daha önce de engelli milletvekilleri girmişti, ancak onların engelleri bu kadar ağır değildi. Bu nedenle parlamentoda bazı problemlerle karşı karşıya kalındı.

Engelli vekillerinin rahat girip çıkmaları için parlamento binasına özel düzenlemeler ve rampa yapıldı. Yasuhiko Funago ve Eiko Kimura yapılan özel rampayı kullanarak, yataklı tekerlekli sandalyeleri ile meclisteki oturuma katıldılar ve diğer vekillerden büyük alkış aldılar. Milletvekillerinin seçilmesi Japonya'da "engellilerin temsiliyeti açışından" önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

61 yaşındaki Yasuhiko Funago'ya, 2000 yılında ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) yani motor nöron hastalığı teşhisi konulmuş. İlerleyen hastalığı nedeniyle bir çok uzvunu kullanamıyor. Funago, sadece bakıcısı veya bilgisayar yardımıyla iletişim kurabiliyor. Engelli milletvekili seçildikten sonra duygulandığını belirterek "Belki fiziksel anlamda zayıf görünebilirim. Ancak benim için ölüm kalım meselesi olduğu için diğerlerinden daha fazla cesaretim var" dedi.


54 yaşında olan Eiko Kimura ise, kısa adıyla SP denilen serebral palsili. Sağ eli dışında boynundan aşağısı felçli. Vücudunu hareket ettiremiyor. Çok küçük yaştan beri engelli olan Kimura, engelli kişilerin bir araya gelmesi, birleşmesi ve böylece topluma daha iyi katılımı konusunda çalışmalar yaptı. Eiko Kimura, parlamentoya gelmeden önce "Biz yardımcılarımız olmadan hiç bir şey yapamayız...", hatta "Katılamayız" diye açıklama yaptı.

Bunun üzerine üst meclis, engelli milletvekillerinin mecliste görevdeyken hizmetlerini finanse etmeyi kabul etti. İktidar ve muhalefet partili milletvekilleri arasında yapılan görüşmenin ardından; her iki milletvekilinin bilgisayarlarının, tıbbi ekipmanlarının meclis ve komite odalarına getirmelerine, kıyafet kurallarına uymayacaklarına karar verildi. Bakım görevlilerinin de onlarla birlikte eşlik etmelerine izin verildi.  

Japonya kabinesinden yapılan açıklamaya göre Japonya'da 9,63 milyon engelli var. Funago ve Kimura'nın da milletvekili olmasıyla engelliler adına bir çok önemli çalışmaların yapılacağını tahmin etmek zor değil. Funago ve Kimura'nın durumlarına bakılınca Türkiye'de milletvekili olma şansları olur muydu bilemiyorum. Biraz zor galiba. Ama olmalı... Çünkü her engel grubunun kendine göre zorlukları ve sorunları farklıdır. Bunları da ancak kendileri bilebilir.

ALİYE YÜCEL