> Engeloji : 1.05.2015 - 1.06.2015

Translate

31 Mayıs 2015 Pazar

PROTEZ BACAKLI POP STAR


Viktoria Modesta, ünlü bir pop star ama herhangi pop star gibi değil. Kusursuz vücutlarıyla önde olanların aksine takma bacağıyla ipi göğüsleyen biri... Dünyanın ilk protez bacaklı pop starı... 1987 yılında doğan şarkıcının doğuştan gelen bir hasar sonucu bir bacağı gelişememiş ve bu nedenle dizinden aşağısı ampute olmuş... SSCB doğumlu şarkıcı aynı zamanda şarkı sözü yazıyor, DJ'lik ve modellik yapıyor.

Viktoria Modesta'nın doğumu sırasında sol bacağının sinirlerinde büyük hasar meydana geliyor. Böylece sol bacağı gelişemiyor. Bu nedenle küçük yaştan itibaren defalarca ameliyat geçiriyor. 12 yaşında iken ailesiyle birlikte İngiltere'ye yerleşen Modesta'nın ameliyatları orada da devam ediyor. Çok zor yıllar geçiren şarkıcı 20 yaşına geldiğinde pek çok ameliyata rağmen düzelmeyen sol bacağının dizinden aşağısını amputasyon operasyonu ile aldırıyor.

Operasyondan sonra protez bacakla yürümeye başlıyor. Bu duruma kolayca adapte olup hareket kabiliyetini kazanıyor. Şarkıcılığın yanı sıra model olan Viktoria Modesta müzik ve moda çalışmalarına devam ediyor. Modesta; müzik, moda ve görsel konularda her şeyle ilgilendiğini belirtiyor. Protezlerini de kendi tarzına uygun özel olarak hazırlatıyor. Öyle farklı ve ilginç protezleri var ki hepsi birer sanat eseri...


Şarkıcının ününe ün katan parçası "Prototype". Bu şarkının çok orijinal bir klibi var. Bu 6 dakikalık video klip Channel 4'te yayınlandıktan kısa bir süre sonra YouTube'da izlenme rekorları kırıyor. Klip kısa film tadında... Biyonik protez bacaklarıyla insanı şaşırtacak kadar hızlı ve bir o kadar da güzel dans ediyor. Klipte kullandığı kostüm ve protezler çok şık ve çarpıcı... ViktorModestaia , çok rahat ve kendinden emin bir kadın... Kesik bacağını protezi olmadan da çekinmeden sergiliyor.

Viktoria Modesta, "İnsanların; engellilere, bir organını kaybetmiş kişilere bakışlarını gözden geçirmesini hedefliyorum. Böyle bir şey herkesin başına gelebilir. Sağlam kişilerde hiç ummadıkları bir zamanda; bir kaza ya da başka bir şekilde vücutlarının bir parçasını kaybedip engelli hale gelebilirler... Engellilik üzerine yapılan sıkıcı etik tartışmaların miladı doldu. Engelliliğe farklı bir bakış açısı getiriyorum... Bu konuda ilerlemenin tek yolu tutku, hayranlık, merak ve imrenme..." diyerek bir farkındalık ortaya koyuyor.

Tüm dünyada pop starların fanları oluyor ve rol model olarak görülüyorlar. Viktoria Modesta da bunlardan biri... Bu durumda kendini kabul ettirmesi, özgüveni insanı etkiliyor. Şarkıcı engelliler ile ilgili önyargıları yıkıyor. Düşünüyorum da bizde böyle biri pop star olabilir mi? Düşünelim bakalım "protez bacaklı bir pop star"... İnsan vücudunun sesinden daha ön planda olduğu, fiziksel özelliklerin önemli olduğu bir alanda galiba çok zor. Türkiye için henüz erken!

ALİYE YÜCEL

24 Mayıs 2015 Pazar

ATLA TERAPİ


Ülkemizin çeşitli yerlerinde atla tedavi yapılan merkezler var. Geçtiğimiz günlerde bunlara bir yenisi daha eklendi. Türkiye Jokey Kulübü'nün (TJK) Veliefendi Hipodromu bünyesinde faaliyet gösterecek Atla Terapi Merkezi açıldı. Merkezin açılışında TJK Başkanı Yasin Kadri Ekinci, Genel Sekreter Necati Demirkol, engelli çocuklar ve aileleri bulundu.

TJK Başkanı Yasin Kadri Ekinci, Türkiye nüfusunun 12,29'unun engelli olduğunu ve yaptıkları çalışmanın bir sosyal sorumluluk olduğunu belirterek "Engelli kardeşlerimizin yaşadığı sorunlar yalnız kendilerinin değil, hepimizin sorunudur. Biz de TJK olarak bu sorumluluğumuzun bilinciyle Atla Terapi Merkezi'ni hayata geçirdik. Tedavisine fizyoterapist raporuyla izin verilen tüm engelli çocuklar bu merkezden ücretsiz olarak yararlanabilecek..." dedi.

Türkiye Jokey Kulübü Genel Sekreteri Necati Demirkol ise; atla terapinin yani hipoterapinin Türkiye'de yeterince gelişmemiş bir tedavi şekli olduğunu belirterek "Atın yürüyüşündeki ritmik ve dinamik hareketler özellikle engelli bireylerde, birçok sistem ve duyunun uyarılmasına yardımcı olacaktır..." diyerek konuşmasını sürdürdü.
Hipoterapi ismi Eski Yunancada "At" anlamına gelen Hippos kelimesinden geliyor. 


Tıpta "Hipoterapi" adı verilen atla terapi yöntemi, atın çok boyutlu hareketlerini kullanarak, engelli çocukların duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişmelerine yardımcı olan alternatif ve tamamlayıcı bir tedavi yöntemi... Atla terapi hem zihinsel hem de bedensel engelli kişilerde; rehabilitasyon, ilaç ve cerrahi gibi tedavi yöntemlerin dışında onlara destek bir uygulama olarak yapılıyor. Atların hareket halindeki ritmik hareketleri vücut ısıları engelliler üzerinde çok olumlu etkiler yapıyor.

Atların tedavideki faydası daha MÖ 460 yıllarında fark edilmiş... Hipoterapinin; kasları normalleştirme, vücut dengesini sağlamak, baş ve gövde kontrolü, koordinasyon, konuşma, sosyalleştirme, psikolojide düzelmeler gibi pek çok faydaları bulunuyor. Atla terapi; Serebral Palsi (Beyin Felci), öğrenme bozuklukları, Otizm, Spina Pfida, zihinsel engellilik, işitme engellilik, Down Sendromu, görme engellilik, çeşitli ruhsal bozukluklar, Multiple Skleroz (MS), Spina Bifida, Parapleji, Kas Distrofisi, çeşitli felçler gibi pek hastalık ve engel grubunun tedavisinde kullanılıyor.

Veliefendi Hipodromu Atla Terapi Merkezinde; Apranti Eğitim Merkezi mezunu olan ve özel eğitim alan eğitmenler, özel çiftlikte yetişmiş 4 at, 1 atla terapi uzmanı ve 3 adaptif binicilik uzmanı bulunuyor. Merkez haftanın üç günü saat 10:30 ile 17:30 saatleri arasında ücretsiz olarak hizmet verecek. Atla terapinin ücreti, maliyetinden dolayı yüksek olduğu için bundan pek çok engellinin yararlanamayacağını düşünürsek, Türkiye Jokey Kulübü'nün ücretsiz yaptığı bu hizmet çok önemli... Engellinin engelini aşma yolunda yapılan her çalışma ise çok değerli...


ALİYE YÜCEL

17 Mayıs 2015 Pazar

EMPATİ


Engelliler Haftası'nda engelli hakların sağlanması, engellilerin topluma kazandırılması, engelli farkındalığının oluşması için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri,  bu yıl Engelliler Haftası (10-16 Mayıs) boyunca misafirlerini tekerlekli sandalyelerde ağırladı. Bu uygulama empati yapabilmek, tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren birini anlamak adına yapıldı.

Sloganı "Engelleri Aşmanın İlk Adımı Anlamak" olan projeyi; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı ve Engelliler Müdürlüğü ortaklaşa gerçekleştirdi. Florya Sosyal Tesisleri ve Dragos Sosyal Tesisi'ne gelen misafirler,  hazırlanan temsili tekerlekli sandalyelerde ağırlandı. Bu dikkat çekici uygulamanın benzerleri pek çok yerde yapılıyor. Böylece tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren kişilerle empati kuruluyor.

Yapılan bu proje bana izlediğim bir filmi hatırlattı. "Sen Olmak" filmini... 2007 yapımı kısa filmin başrollerinde Şevval Sam, Ömer Şahin ve  Asiye Dinçsoy oynuyor. Yönetmenliğini Tayfur Aydın'ın yaptığı film, 7. Ulusal Kısa Film Festivali'nde "En İyi Film" seçilmiş. 9 dakikalık kısa filmde tekerlekli sandalyedeki bir engellinin ve engelli yakınının neler yaşayabileceğini görüyoruz. Bu açıdan başarılı bir film... Şevval Sam, bu filmin senaryosunu çok beğenmiş ve hiç ücret almadan rol almış...


Sen Olmak, adı gibi başkası olmayı anlatıyor. Filmde; tekerlekli sandalyede bir adam İstanbul caddelerinde dolaşıyor ve tahmin edeceğiniz gibi karşısına pek çok engel çıkıyor. Merdivenler, kaldırımlar gibi... Sonra evine dönüyor. Bakıyoruz adam birden tekerlekli sandalyesinden kalkıyor ve yürüyor! Evde kendisini bekleyen karısının yanına geliyor. O an anlıyoruz ki; adam bunu empati için, engelli karısının neler hissettiğini anlamak için yapıyor.

Pek çok engelsiz kişi zaman zaman yürüyemeyen birini anlamak için tekerlekli sandalyeye oturuyor. Görme engelli birini anlamak için gözlerini bağlıyor. Böylece engelli kişinin yerine koyuyor, empati yapıyor. Empati yapabilmek karşımızdaki kişiye kuracağımız en anlamlı iletişim şekli... Empati, insan ilişkilerinin belki de en önemlisi... Başkalarının duygularını anlamaya çalışmak, onların bakışıyla bakabilmek, onların durumlarına göre davranmak çok insanca... Ama engelliyi anlamak için yeterli olur mu? İşte burası biraz tartışmalı...

Herkesin bildiği bir hikayedir. Nasrettin Hoca damdan düşünce çevresindekilerin "Hemen bir doktor çağıralım" sözüne, "Bana doktor değil. Damdan düşen birini çağırın. Damdan düşenin halini damdan düşen anlar..." demiş... Ancak empatiyi de bir kenara atamayız. Burada sadece empatinin yetmeyeceğini söylemeye çalışıyorum. "Peki öyle ise ne yapalım?" derseniz. Biri bizi engelliyor! Bu siz olmayın!

ALİYE YÜCEL



10 Mayıs 2015 Pazar

ENGELSİZ TÜRKİYE ÖDÜLLERİ VERİLDİ


Engellilerin yetenek ve üretim potansiyelleri konusunda toplumda farkındalığı arttırmak ve engellilerle birlikte yaşama kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla Bağcılar Belediyesi koordinatörlüğünde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör işbirliğiyle yürütülen “Birlikte Daha Güzel Kampanyası” kapsamında pek çok proje hayata geçiriliyor.

Son olarak da dün akşam muhteşem bir törenle "Engelsiz Türkiye Ödülleri" verildi. Bu ödüller engelli bireylerle birlikte yaşama kültürü konusuna katkıda bulunan kişi, kurum ve kuruluşları ödüllendirmek, ayrıca da yeni kişi, kurum ve kuruluşları teşvik etmek hedefiyle verildi. Bu yıl ilki düzenlenen program İnci Ertuğrul ve Burak Törün'ün sunumuyla Bağcılar Engelliler Sarayı’nda gerçekleştirildi.

Engelsiz Türkiye Ödülleri'ne uygun görülen adaylar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, gazeteci, yazar ve engelli yakınından oluşan jüri heyeti tarafından belirlendi. Değerlendirme kurulunda ben de vardım. Ancak orada olmayı çok istediğim halde sağlık sorunlarım nedeniyle ödül gecesine katılamadım. Benim adıma kardeşim katıldı. Ayrıca bir ödül de aldım!


Gecede 11 kategoride tam 55 ödül verildi. 2015 Ödül Kategorileri şöyle: Onur Ödülleri, Erişilebilirlik Faaliyetleri, Eğitim, Engelli İstihdamı, Televizyon, Gazete, Sinema Yönetmeni, Oyuncu, Gönüllü Destekçiler, Kültür Elçileri ve Spor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yüksek Mimar Şükrü Sürmen, İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, Milliyet Gazetesi'nden Ali Eyüboğlu, Türkiye Gazetesi'nden Fatih Selek, Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Baykal, Yönetmen Hakan Yonat, Mert Turak, Belçim Bilgin Erdoğan ve Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı ödül alan isimlerden bazıları...

Bu yıl ilk olması nedeniyle alt kurul tarafından önerilen ve değerlendirme kurulu tarafından kabul gören kişi, kurum ve kuruluşlar arasından seçildi. 2016 yılında yapılacak olan "2. Engelsiz Türkiye Ödülleri" ise başvuru esaslı yapılacak. Önce ödül temaları ilan edilecek, buna uygun olan kişi, kurum ve kuruluşlar da başvuru yapabilecekler. Kendi adıma önümüzdeki yıl bir de "Blog" kategorisi olmasını diliyor ve bu ödülü almak istiyorum.

3 yıllık planlama kapsamında bu ödüllerin;  "Engelsiz Balkan Ödülleri", "Engelsiz Ortadoğu Ödülleri", "Engelsiz Türk Cumhuriyetleri Ödülleri" ve "Engelsiz Dünya Ödülleri" adı altında yurtdışında da düzenlenmesi planlanıyor. Engelliler alanında bu takdir ve teşvik çok değerli... Her alanda pek çok ödül verilirken Engelsiz Türkiye Ödülleri'nin bu zamana kadar verilmemiş olması ise çok şaşırtıcı...

ALİYE YÜCEL

3 Mayıs 2015 Pazar

YÜK DEĞİL ARKADAŞ!


Fotoğrafa bakınca bir engelli ve onu sırtında taşıyan birini görüyorsunuz. Bu benim için çok bilindik bir resim! Sanıyorum pek çok engelli de bu durumda yakınları tarafından taşınmıştır. Bu çok olağan bir durum… Ama fotoğrafın hikayesini okuyunca sıradan olmadığını anladım. Xie Xu, engelli arkadaşını sırtında taşıyor. Evet, ailesinden biri değil bir arkadaşı Zhang Chi’yi her gün okula götürüyor. Hem de tam 3 yıldır.

19 yaşındaki Zhang Chi, Muskuler Distrofi (kas erimesi) yüzünden ayağa kalkamıyor ve yürüyemiyor. 18 yaşındaki Xie Xu da okula giderken her gün arkadaşının kaldığı yurda uğruyor ve onu sırtına alarak okula götürüyor. Bu ilginç durum birilerinin dikkatini çekmiş ki pek çok fotoğrafı çekilmiş… Çin’in sosyal medya sitesi Sina Weibo’da paylaşılan bu fotoğraflar, İngiltere’nin internet sitesi Independent’te haber yapılmış... Böylece tüm dünya Çin’de yaşanan bu olayı öğrenmiş oldu.

Kas erimesi olarak bilinen Muskuler Distrofi kas hastalıklarının en ağır ve en sık görüneni… Hastalığın belirtileri 3 yaşından önce ortaya çıkıyor. Yürümede isteksizlik, hareketlerde azalma, koşma ve zıplama güçlük, düşmeler oluyor. Çünkü kaslarda kuvvet kaybı oluşuyor. Kişi 10 - 12 yaşlarında da yürüme yeteneğini kaybediyor. İşte Zhang Chi’n de bu hastalık nedeniyle kasları zayıflamış ve yürüme yeteneğini kaybetmiş…


Zhang Chi ve Xie Xu, Çin’in Xuzhou bölgesi Jiangsu eyaletinde Daxu Lisesi’nde okuyorlar. Okudukları Daxu Lisesi’nin Müdür Yardımcısı iki öğrencinin bu ilişkilerinin “etkileyici ve ilham verici” olduğunu söylüyor ve “Xie Xu aynı aileden olmadığı halde 3 yıldır arkadaşını taşıyor” diye ekliyor. Başöğretmenleri ise iki arkadaşın devamsızlığının olmadığını belirterek “Xie Xu sayesinde Zhang Chi bir tek dersini bile kaçırmadı. Xie Xu “Çin’in En Güzel Öğrencisi” seçildi. Arkadaşına bu yardımı yaparak diğer öğrencilere de iyi bir örnek oluyor” diyor.

Fotoğrafların anlattığına göre onlar sadece okula giderken değil. Her yer de beraberler. Xie Xu, yemeğe giderken ve diğer günlük işlerinde de Zhang Chi’ye yardımcı oluyor. Onlar gerçek birer dost… Ailesinden biri olmadığı halde, gönüllü olarak arkadaşını taşıması çok etkileyici… Bu güzel dostluk insanlığın bitmediğine dair umutlar veriyor. Bazıları Xie Xu’nun sırtındakini bir yük olarak görse bile anlaşılan o ki, o bunu öyle görmüyor. Ona göre sırtındaki asla bir yük değil, arkadaş!

Bu güzel tabloda üzücü bir durum var. O da lise eğitimlerinin sonuna gelmeleri… Lise bitince yolları ayrılacak gibi görünüyor. Her ikisi çok başarılı birer öğrenci olan Zhang Chi ve Xie Xu mutlaka yüksek eğitimlerine devam edecekler. Ancak isteseler de aynı okulları, hatta aynı şehirdeki okulları kazanmaları çok kolay değil… İşte bu yüzden belki ayrılacaklar… Dileğimiz hiç ayrılmamaları ve dostluklarının ömür boyu sürmesi… Bu zamanda böyle arkadaş; engelli, engelsiz herkesin başına…

ALİYE YÜCEL