> Engeloji : ELSİZ - AYAKSIZ HATTAT

Translate

16 Eylül 2012 Pazar

ELSİZ - AYAKSIZ HATTAT


Hüsn-ü Hat, adı üstünde güzel yazı sanatı… Bir hat yazısına baktığımız zaman bir kalemden böylesine güzel bir yazının çıkması büyük bir hayranlık uyandırır. Deneyimin olduğu için biliyorum... Hat sanatı; yetenek, büyük bir sabır, özen isteyen, incelikli bir sanattır. Bir çırpıda, hatasız yazmak ve her gün çalışmak gerekir. Bir süre bırakınca o da seni bırakır! Yazmakta oldukça zordur… O öyle normal bir kalem ya da fırça tutmaya da benzemez…
Peki, bu güzel yazıyı yazan kimsenin, bir de her iki eli de yoksa? Çok zor, hatta imkansız gibi… Ama böyle biri var! Hattat Mehmet Efendi hem elsiz, hem ayaksız imiş! Her iki el ve ayağı bileklerinden itibaren olmadığı için “Elsiz - Ayaksız” (Bidest-ü Bipa) adıyla da tanınmış... Ayaklarının olmaması bir hattat için problem değil. Ancak ellerinin olmaması insanı hayrete düşürüyor.
1600’lü yıllarda yaşayan Mehmet Efendi bir hastalık sonucu ellerini ve ayaklarını kaybetmiştir. Bolulu olan Mehmet Efendi geçimini temin etmek için Bolu’dan İstanbul’a göç eder... İstanbul’da yolu hattat Suyolcuzade’den ders alan öğrencilerin yanına düşer, onları görünce duygulanır ve yaşlı gözlerle bakıp “Ahhh! Ahhh” çeker... Bunun üzerine Suyolcuzade Mustafa Eyyubi Efendi, bu elsiz, ayaksız kişiyi görünce çok etkilenip önce  “Ya! Rabbi! Bu garip şahısta istidat var. Ama ne el var, ne ayak… Nasıl yardımcı olabilirim ki…” diye düşünür…  Daha sonra Bolulu Mehmet Efendi’nin yanına gelip; elleri olmadığı için kamış kalemi onun, iki bilek kemiği arasına yerleştirip nasıl yazılacağını gösterir… Böylece Mehmet Efendi,  o haliyle büyük bir gayretle hat yazmaya başlar; çalışıp, döneminin sayılı hattatları arasında yer alır. Hatta bir En’am-ı Şerif (Dua Kitabı) bile yazar…


Bu ilginç durum dönemin padişahı 4. Mehmet’in kulağına kadar gelir. Padişah 4. Mehmet, Bolulu Mehmet Efendi’yi huzuruna çağırır ve ondan gözünün önünde bir yazı yazmasını ister. Mehmet Efendi, bilek uçlarıyla hokkasını ve kalemini çıkartıp, kalemi bileklerinin arasına alıp; hiç aksatmadan, mükemmel bir yazı yazar. Yazıyı gören padişah ve yanındakiler hayrete düşerler... Daha önce yazmış olduğu En’am-ı Şerif’i de padişaha takdim edince; 4. Mehmet onu takdir eder ve kendisine yüksek bir maaş bağlar…
Hat sanatında el kıvraklığı çok önemlidir. Elleri olmayan bir kimse, kalemi iki bileği arasında tutup nasıl yazar? Üstelik hattın; şimdiki kalemlere benzemeyen ucu olan bir kalemle, sık sık bir mürekkep hokkasına batırılarak, ayrıca da harflerin güzelliğini sağlayan incelik ve kalınlıkların kalemin tutuş şeklinden çıktığını düşünürsek Mehmet Efendi’nin ne muazzam bir iş başardığını anlarız. Elsiz biri hattat, üstelik hatırı sayılır bir hattat olabiliyorsa; ben bunu yapamam demek ne büyük bir yanılgıdır… 
Hat tarihimizin en ilginç hattatlarından biri olan Bolulu Mehmet Efendi eserlerini “Bidest-ü Bipa” yani “Elsiz - Ayaksız” diye imzalamıştır. Sülüs-Nesih hattı ile yazdığı bir eseri (yukarıdaki ilk fotoğrafta görülen yazı) Topkapı Sarayı Milli Kütüphanesi’nde “Güzel Yazılar Albümü” 321 numaralı sırada kayıtlıdır. Topkapı Sarayı Milli Kütüphanesi’ni gezdiğimizde bu eseri görürsek, ne büyük gayretle ve nasıl yazıldığını unutmayalım…
ALİYE YÜCEL

1 yorum:

  1. aklımın erdiği kadarıyla heşey kafada bitiyor
    hattatlık sabırişi amam bizlere allahuteala yeterince sabır veriyor mekmet efendideki sabır peygamber efendimizin sabrındanmış olmayan elleri
    dert görmesin nur içinde yatsın sizinde kaleminize sağlık sizdenherzaman bilgi alıyor aydınlanıyoruz sizde hakkınızı helal ediniz

    YanıtlaSil