> Engeloji : 1.12.2014 - 1.01.2015

Translate

28 Aralık 2014 Pazar

AKIL OYUN EDERSE


Orijinal ismi A Beautiful Mind olan Akıl Oyunları filmini pek çok kişi seyretmiş ya da adını duymuştur diye tahmin ediyorum. Filmde Nobel Ekonomi Ödüllü ünlü matematikçi John Forbes Nash'ın hayatı ve dolayısıyla şizofreni hastalığı anlatılıyordu. Nash'ı dünyaca ünlü Avustralyalı oyuncu ve yönetmen Russell Crowe başarıyla canlandırmıştı. 2002 yılında gösterime giren filmi Ron Howard yönetmiş ve iki dalda Oscar almıştı.

Russell Crowe, ülkemizde çektiği yeni filmi Son Umut'un galası için geldiğinde TV 8'de bir programa katıldı. Bu programda Gladyatör'den, Cinderella Man'a kadar pek çok filminden bahsedildi. Bu filmlerle ilgili sorular soruldu. Bir soru da Akıl Oyunları filmi için geldi. Bu soru bu filmdeki şizofreni hastasını nasıl bu kadar başarıyla canlandırdığı oldu. Russell Crowe, bu konuda profesyonelliğini gösterdi. Şizofreni hastalarının videolarını izlediğini ve onların karakteristik 21 vücut hareketini öğrenip öyle hazırlandığından bahsetti. Böylece John Forbes Nash rolünü nasıl oynadığını açıkladı.

John Forbes Nash, 1928 yılında doğmuş ve halen hayattadır. 1994 yılında Oyun Teorisi ile Nobel Ekonomi Ödülü'nü almıştır. İlginç olan taraf şudur ki, Oyun Teorisi'ni 21 yaşında doktora tezi olarak sunmuş ve 45 yıl sonra ödül almıştır. Nash, genç yaşta gizli bir görevde profesör olarak çalışmaya başlamış, soğuk savaşta şifre çözücü olarak çalışmıştır. Çarpıcı fikirleri ile matematik alanında önde gelen isimlerden biri olarak görülmüştür. 30 yaşından önce eşi Alicia Larde ile evlenmiş ve bir çocuğu olmuştur.


John Forbes Nash, öğrencilik yıllarından itibaren hayaller görse de normal bir şekilde hayatını sürdürmeye çalışmıştır. Kendisi fark etmese de arkadaşı sayesinde hasta olduğu ortaya çıkmış ve paranoid şizofreni hastası olduğu anlaşılmıştır. Bu arada hastanede kalması gerekse de eşi ve kendisi istememiştir. Bu hastalıkla baş etmesinde ki en büyük destek eşinden gelmiştir. Ödülünü de ona ithaf etmiştir. Nash, dünyayı dolaşıp Oyun Teorisi hakkında konferanslar vermiştir. 2012 yılında Türkiye'ye de gelmiştir.

Akıl Oyunları, süresi iki saati aşsa da ilgiyle seyredilecek bir film... Film sayesinde şizofren birini ve şizofreni hastalığını bir ölçüde öğrenmiş oluyoruz. Psikolojik engellilik çevre açısından en zor engellilik türlerinden biridir. Çünkü çoğu zaman hasta yaptıklarının ve davranışlarının farkında değildir. Ama ailesi ve çevresi bundan büyük ölçüde etkilenir. Filmin belki de en umut verici yönü bu hastalığın tedavi edilebileceği ve şizofren birinin de büyük başarılara imza atabileceğini göstermesidir.

Akıl Oyunları yani A Beautiful Mind aynı adlı kitaptan senaryolaştırılmıştır. Türkiye olarak yabancı film isimlerini çevirme konusunda hangi noktadayız bilemem. Kimi çok başarılı buluyor, kimi de başarısız... Bazı filmlerin Türkçe isimleri uygun olmayabilir. Ama ben A Beautiful Mind isminin Akıl Oyunları olarak çevirisini çok başarılı bulmuştum. Psikolojik engelliliği çok güzel anlatıyor. Çünkü bu hastalıkta, akıl insana gerçekten oyun ediyor! Kişi de bu duruma gelebiliyor ve böyle davranıyor. Yoksa bütün bu davranışları ve yaptıkları nasıl açıklanabilir ki? Allah hepimizi nefsin ve aklın oyunlarından korusun.


ALİYE YÜCEL

21 Aralık 2014 Pazar

STELLA YOUNG'UN ANISINA 2


Geçen hafta Engelli Aktivist, komedyen ve gazeteci Stella Young'tan bahsetmiş ve "Onunla ilgili yazacaklarım bitmedi. Haftaya..." demiştim. Engelliliği bu kadar kolay kabullenen, büyük bir özgüven sahibi ve bu konuda mizah yapabilen bu kadınla ilgili yazmak istediğim çok şey var. Bence çok farklı, çok özel biri... Bu farkındalığa nasıl ulaşmışsa artık, insan keşke bütün konuşmalarını dinleyebilseydim ve tanışma imkanım olsaydı diye düşünüyor. 

Young, Osteogenesis İmperfecta (Cam Kemik Hastalığı) hastası olarak dünyaya gelmiş. Kemiklerde kolayca kırılmalara yol açan bu genetik hastalık nedeniyle hayatını tekerlekli sandalyede sürdürmüş. Böyle bir durumda aile çok önemli... O daima yanında olan bir aileye sahipmiş. 15 yaşında iken yerel halktan biri onun Toplumsal Başarı Ödülü için aday gösterilmesini istemiş. Bunun üzerine ebeveynlerinin cevabı da:  "Çok hoş! Ancak bariz bir problem var. Kızımız hiç bir şey başarmadı ki..." olmuş.

Burada engelliye bakışta ailenin önemini görüyoruz. Anne ve babası çok haklı... Okula gitmiş, güzel notlar almış, okul sonrası annesinin kuaför salonunda bulunmuş ve dizilerini seyrederek zaman geçirmiş... Yaptıkları arasında sıradan şeyler dışında hiçbir şey yok. Engelini bir kenara bırakırsak, başarı sayılabilecek bir şey yapmamış... Ailesi de onu öyle kabul etmiş, normal yaşantısını sürdürmesinde bir olağanüstü durum görmemiş. Bu da Stella'ya özgüven olarak geri dönmüş...


Engelliler hakkındaki bazı yargılar Stella Young'a çok saçma gelmiş... Söylenenleri anlamsız bulmuş. Bir konuşmasında "Hayattaki en büyük engel kötü bakış açısıdır" cümlesini ele alıp: "Bu cümle beş para etmez. Çünkü gerçek değil ve engelli sosyal modeline aykırı. (Doğru cümleler şunlar:) 'Hiç bir gülümseme merdivenleri rampaya dönüştüremez!' " Bu konuşması (gülüşmeler ve alkışlar eşliğinde) şöyle devam ediyor: " 'Televizyon ekranına gülerek, duyma engelli bir insan için kapalı olan altyazıyı görünür kılamazsınız!' ve 'Kitapçıda saatler geçirmeniz ve etrafa pozitif sinyaller vermeniz o kitapları kabartma harfli (Braille Alfabesiile yazılan) kitaplara dönüştürmeyecektir!' " diyor. Farkındalığını görebiliyor musunuz?

Stella Young, pek çok engelli gibi engelli olmanın özel değil, normal kabul edildiği bir dünyada yaşamak istiyor. 15 yaşında kız çocuğunun yatak odasında Buffy the Vampire Slayer seyretmesinin bir şeyleri başarmak kabul etmediği bir dünyada yaşamak istiyor! Engelli birinden, sabah yataktan kalktığı ve ismini hatırladığı için tebrik edilmediği (beklentinin bu kadar düşük olmadığı) bir dünya istiyor! Melbourn'de bir lisede öğrencilerin, öğretmeninin tekerlekli sandalye kullandığını göründüğünde şaşırmadığı bir dünyada yaşamak istiyor!

Engellilerin ilham olarak gösterilmesine karşı çıkan küçük dev kadın, kendisinin engellilerden sürekli bir şeyler öğrendiğini, çünkü zekice fikirleri olduğunu belirtiyor. Ancak öğrendiklerinin birbirlerinin gücünden ve sabrından olduğunu, bedenlerinden ya da rahatsızlıklarından olmadığını açıklıyor. Söylediklerinin hepsi çok etkileyici, hepsi insanı düşündürüyor. Son olarak yine onun bir sözüyle bitirmek istiyorum. Şöyle diyor: "Engeller sizi özel kılmaz. Düşüncelerinizi sorgulamak sizi özel kılar!" Ne muhteşem değil mi?

ALİYE YÜCEL



14 Aralık 2014 Pazar

STELLA YOUNG'UN ANISINA


Engelli Aktivist, komedyen ve gazeteci Stella Young, geçtiğimiz hafta (6 Aralık 2014) 32 yaşında hayatını kaybetti. Bu küçük dev kadının fotoğraflarını hep görüyordum. Yaptığı bir konuşmayı izlemiş, çok etkilenmiştim. Her söylediğini yazmak istiyordum. Maalesef ölünce yazabiliyorum. Stella Young'un engele ve engelliye bakışı çok etkileyici, farklı ama olması gereken gibi... Her cümlesi insanı sarsıyor. Söylediklerinin hepsinin altına imzamı atmak isterdim.

Stella Young, 1982 yılında doğuştan bedensel engelli olarak dünyaya gelmiş. Hayatını tekerlekli sandalyede sürdürmüş. Anlattığına göre normal bir çocuk olarak yetiştirilmiş. Okula gitmiş, arkadaşlarıyla zaman geçirmiş, küçük kız kardeşleriyle kavga etmiş. Yani pek çok çocuk gibi büyümüş, engelli olması onu farklı kılmamış. Özgüveni öyle yüksek, kendisiyle öyle barışık ki  insan gıpta ediyor. Hayatı boyunca engele ve engelliye bakışın yanlışlığını anlatmış...

Stella Young, büyük bir salonda yüzlerce kişiye yaptığı  bir konuşmasında "Bir çoğunuzun gözünde engelli insanlar birer öğretmen, doktor ya da manikürcü olamıyor. Bizler gerçek bile değiliz. İlham olmak için buradayız. Aslında ben şu an bu sahnedeyim. Tüm bu konuşmayı tekerlekli sandalyede yapıyorum ve sizler benden size ilham olmamı bekliyorsunuz. Haksız mıyım? Değil mi? Bayanlar baylar, korkarım ki sizleri büyük hayal kırıklığına uğratacağım. Burada size ilham vermek için bulunmuyorum!" diyerek pek çok ezberi bozuyor.

İlham kaynağı olmak istemeyen ve bunu övgü olarak kabul etmeyen Stella Young, konuşmasında orada olmasının nedenini insanlara söylenen ve onlarında inandığı bir yalanı açıklamak için olduğunu söylüyor. Bu yalan, "Engelli olmak kötü bir şeydir. Engelle yaşamak sizi özel kılar." Doğrusu: "Engelli olmak kötü bir şey değil ve sizi özel  kılmaz." diyor. Sosyal medyanın son yıllarda bu yalanı propagandasını yaptığından şikayet ediyor.


"Hayatta tek engel kötü yaklaşımdır", "Özrünüz kabul edilmiyor", "Vazgeçmeden önce dene!" gibi bazı engelli fotoğraflarına yazılan sloganların yanlışlığını vurgulayarak: "Bunlar sadece bir kaç örnek, bunlar gibi daha çok resim var. Bilirsiniz işte, elleri olmayan kızın ağzında kalem tutarak resim çizdiğini görmüşsünüzdür. Karbon fiber protez bacakla koşan çocuğu görmüş olabilirsiniz..."  diyor. Bu tür fotoğrafların bir grup insanı diğer bir grubun çıkarı için yani; Engelli insanları, engelsiz insanların çıkarı için nesneleştirdiğini düşünüyor.

Stella Young'a göre bu fotoğrafların amacı ilham vermek, motive etmek... Böylece fotoğraflara bakanlar "Yaşamım ne kadar kötü olursa olsun daha kötü olabilirdi. Bu kişi ben olabilirdim..." diye düşünecekler. Engeli olmayanlar onlara bakacak, haline şükredecek ve endişelerine bakış açısı getirecekler. Bana göre de en büyük yanlış bu... Stella Young, "Evet engelli bir insan olarak hayatın bazı zorlukları var. Bazı şeylerin üstesinden geliyoruz. Ancak üstesinden geldiğimiz şeyler sizin düşündüğünüz şeyler değil... Bizleri engelli kılan şey bedenlerimiz ve hastalıklarımızdan ziyade daha çok toplumun kendisi... " diyor.

Ünlü aktivist engelli bedenini sevdiğini, yapması gerekenleri yaptığını ve onu en üst kapasite de kullanmayı öğrendiğini söylüyor. Engellilerin yaptığının da bu olduğunu, sıra dışı bir şeyler yapmadığını belirtiyor. "Bu fotoğrafları paylaşarak onları nesneleştirmek hak mıdır?" diye soruyor. Stella Young'un anlattıkları insanı derinden etkiliyor. Engele, engelliye böyle bakan bir kadının hayata erken veda etmesine üzülmemek elde değil. Kim bilir söyleyecek ne çok şeyi daha vardı. Bu arada benim de onunla ilgili yazacaklarım bitmedi. Haftaya...


ALİYE YÜCEL

7 Aralık 2014 Pazar

ENGELOJİ'DEN BAHSEDENLER


- A TV Müge Anlı
(20. Dakikadan Sonra...)
http://www.youtube.com/watch?v=1AhxJ3usLIo


- Milliyet - Ali Eyüboğlu

 - Fox TV - İsmail Küçükkaya
3 Saatlik programında (Çalar Saat) üç kez Engeloji'den bahsetti. 

- 24 TV Murat Çiçek (Günün Manşeti)
(Hemen Başında...) 


- Akşam Pazar Eki

Takip edebildiklerim bunlar... Umarım unuttuğum yoktur. Engeloji'den bahseden herkese katkılarından dolayı çok çok teşekkür ediyorum. Anlaşılmak çok güzel...


ALİYE YÜCEL