> Engeloji : 2019

Translate

29 Aralık 2019 Pazar

MAMA CAX'IN ÖLÜMÜ



Daha önce ünlü model Mama Cax ile ilgili bir yazı yazmıştım. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybettiğini öğrendim. Cax, sıradan bir model değildi. Küçük yaşta kansere yakalanmış, kanseri yenmiş ama bacağını kaybetmişti. Ancak o yılmamış, modellik yapmıştı. Protez bacağıyla moda dünyasının engellerini yıkmış, pek çok engelliye ümit aşılamış ünlü bir moda ikonu ve bloggerdi. Çok ilginç bir hayat hikayesi vardı.
    
Mama Cax, 1989 yılında Brooklyn'de doğmuş. Montreal ve Haiti'de büyümüş. Ona daha 14 yaşında iken kemik ve akciğer kanser teşhisi konmuş. Üstelik 3 haftalık bir ömrünün olduğu söylenmiş. Çocuk yaştaki biri için büyük bir travma yaşamış. Geçirdiği ameliyat sonrasında sağ bacağı kalçasından itibaren kesilen Cax, ampute bacağına takılan protez bacağı ve kol değnekleri ile yürümeye başlamış... Daha 17 yaşında iken Kosta Rika'ya gitmiş. Seyahat etmeyi çok sevdiği için o günden sonra tam 5 kıtada 20 ülkeyi gezmiş...

Cax, modelliğinin yanı sıra aynı zamanda çok tanınan bir bloggerdi. Kendi adının taşıyan blogunda önce seyahatlerini yazıyordu. Daha sonra modaya yer vermeye, yediklerini, içtiklerini ve yaşadıklarını yazmaya başlamıştı. Birçok markanın da ilham kaynağı olmuştu. Blogunda ve sosyal medyada da pek çok takipçisi vardı. Her gün farklı bir protez bacakla bir fotoğraf paylaşıyordu. Renkli ve desenli protezleri öyle etkileyici ve çarpıcıydı. Görülmeye değerdi. 


Genç kadın, pek çok kişinin umutsuzluğa düşeceği durumu karşısında oldukça metanetliydi ve yaşama sevinci ile hayata dört elle sarılmıştı. Moda dünyasında protez bacaklı bir mankenin yer alması farkındalık açısından oldukça etkili olmuştu. Mama Cax, "Yaralar, izler... Onlardan ne kadar nefret etsek de gün sonunda hala bir parçamızdır ve hikayemizi ancak onlarla anlatabiliriz…" diyordu.

Ünlü model bir röportajında ise "Bu dünyanın daha fazla bloggera ihtiyacı yok ama farklı deneyimler içeren bloggerlara ihtiyaç var…" diyerek farkını ortaya koymuştu. Bana göre de bedensel engelli bir kadın olarak onun seyahat blogunun olması da çok ilginç gelmişti ve engelliler için çok ilham verici olduğunu düşünmüştüm. Bloguna zaman zaman bakıyor. Paylaştıklarını görüyordum.

Mama Cax, birçok insanın tedavilerini karşılayamadığını ve engelleri yüzünden ayrımcılığa maruz kaldığını biliyordu. Bu yüzden de şanslı olduğunu düşünüyordu. Engellilerin dünyanın pek çok yerinde politik olarak ve sosyal anlamda dışlandığını görüyor ve bu nedenle "Farklı bir pozisyonda olduğumu görüyorum. Bir gün engellileri savunacağım…" diyordu. Savunuyordu da… Yaşasaydı yine engellilere rol model olacak ve onları savunmaya devam edecekti. Ancak hayat bu… Ömrü bu kadarmış… Otuz yaşında aramızdan ayrıldı.

ALİYE YÜCEL

22 Aralık 2019 Pazar

PARA BADMİNTON TÜRKİYE ŞAMPİYONASI



Para Badminton Türkiye Şampiyonası, 19-21 Aralık tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. Antalya’nın Kemer ilçesinde gerçekleşen şampiyonaya 19 il ve 24 kulüpten toplam 57 sporcu katıldı. Şampiyonada yapılan mücadeleler kadınlar ve erkeklerde tekler, çiftler ve karışık çiftler olmak üzere farklı kategorilerde yapıldı.  Para Badminton Türkiye Şampiyonası’nda ilk dörde giren sporculara madalya verildi.

Badminton (tüytop), raket ve bir tür tüylü topla oynanan tenise benzeyen bir oyundur. Badminton kaz tüyünden yapılan bir top ve raketle oynanır. Topun file üzerinden rakip alana atılması ve geri dönmesini sağlamak amacına dayanan bir spor dalıdır. Para Badminton ise bedensel engellilerin oynadığı badminton çeşididir. Sporcuların bedensel özellikleri önemli değildir. Farklı bedensel engellere sahip kişiler de badminton oynayabilir.

Bedensel, işitme ve zihinsel engelliler engel durumlarına göre farklı kurallarla badminton sporunu yapabilirler. Bedensel engellilerde badmintonda klasik badminton karşılaşmalarından farklı olarak sporcular tek, çift ve karışık olmak üzere üç kategoride de yarışabilirler. Bu uygulama engelli sporcuların daha çok yarışabilmesini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Kadın ve erkeklerin beraber oynadığı nadir sporlardan biridir.


Bedensel engellerde badminton müsabakaları; Tekerlekli Sandalye Badminton, Ayakta Oynanan Badminton ve Cüceler olmak üzere üç ana sınıflandırma üzerinden düzenlendirilir. Onlarda kendi içinde çeşitlere ayrılırlar. Bedensel engellerde badminton yarışmaları kapalı alanlarda oynanır. Ayakta Oynanan ve Cüceler sınıflandırmalarında müsabakalar için her türlü saha zemin uygun olabilir. Tekerlekli Sandalye Badminton'da ise yumuşak veya tekerlekli sandalyenin hareketini engelleyecek bir yüzey olmaması gerekir. Sınıflandırmalara göre saha ölçüleri ve verilen puanlamalar farklılıklar gösterir.

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Arif Ümit Uztürk şampiyona öncesi yaptığı açıklamada: “Badminton branşı daha önceki dönemlerde paralimpik özellik taşımıyordu. 2020 yılında International Paralimpik Komitesi’nin almış olduğu kararla paralimpik spor dalı olarak kabul edildi. Tokyo’da ilk defa badminton branşında yarışmalar yapılacak. Biz yaklaşık 15 yıldır zaten badminton branşında faaliyet gösteren bir federasyonuz. Olimpiyatlardaki hedefimiz, 2016 yılında Rio’da 2 altın madalya almıştık. Altın madalya sayısı çok önemli bu tür oyunlarda... Şimdi madalya sayısını arttırma hedefimiz var…” diyor. 

Türkiye’de engellilerin oynadığı para badminton sporu on yıl önce 2009 yılında Ankara’da başlamıştır. Para Badminton Milli Takımımız, uluslararası bedensel engelliler badminton müsabakalarında şampiyonluklar ve çeşitli dereceler elde etmiştir. Milli Takımızın 2020 Paralimpik Oyunları’nda her kategoride derecelere girip madalyalar alması temennisiyle…

ALİYE YÜCEL

15 Aralık 2019 Pazar

LEGO KOL


Legoyu bilmeyen, legoyu sevmeyen, legoyla oynamayan çocuk yok gibidir. Lego ile evler, kaleler, arabalar, gemiler ve burada sayamayacağımız birçok şey yapılmıştır. Peki legodan protez (takma) kol yapılabilir mi? Evet yapılmış… İspanya’da yaşayan David Agullar, legolardan kendine protez bir kol yapmış. Şimdi 19 yaşında ve biyomühendislik öğrencisi olan David, sağ kolu olmadan dünyaya gelmiş...

Lego parçaları David için bir oyuncaktan daha fazlası olmuş… Yatağının altında duran legolarla sabahın erken saatlerinde ilginç bir araba, uzay aracı ya da farklı gibi şeyler yapıyor ve ailesini şaşırtıyormuş… Bir gün kendine kol yapmayı düşünmüş ve ilk protez kolunu dokuz yaşında iken yapmış. Ancak bu ona yetmemiş. Daha iyisini yapmak istemiş. Normal bir kolun çalışma prensibini uygulamak istemiş. Dirseğin bükülmesi ve hareket etmesi gibi… Lego setinin yanı sıra olta ipi ve gitar teli de kullanmış… Neyin ne iyi olacağını anlamak için defalarca söküp, tekrar tekrar yapmış.

Yaptığı tasarımları kendi ihtiyaçlarına uyarlamak için çok fazla deneme yapmış. Protezini zaman içinde geliştirmiş. Bugüne kadar dört protez kol yapmış. Her birini yapmak için tek bir lego seti kullanmış. İlk kolunu helikopterden, ikincisini bir uçaktan, üçüncü ve dördüncüsünü de vinçten yapmış… Son yaptığı beş parmağıyla normal kola benzetmiş. Ancak parmakları bağımsız hareket edemiyor. Yeniden yapacağı kolda ise parmakları da hareket ettirmeyi düşünüyor. Kapıları açmak, bir şeyleri eline alabilmek için…



Genç adam, legolarla protez kol yapmaya giden hikayesini kısaca şöyle anlatıyor: “Çocukken diğer insanların önüne çıkmak beni çok geriyordu. Çünkü farklıydım. Ama bu benim hayallerime inanmamı engellemedi” diyor. Sonra da “Kendimi aynada diğerleri gibi görmek istedim, iki elli olarak…” diye ilave ediyor. Tek kol ile doğmak onun için fark etmemiş, her zaman çok bağımsızca hareket etmiş ve yaptığı şeyin en iyisini yapmış.

David, tüm dünyada teknoloji geliştiği için protezlerin de geliştiğini ancak herkesin bu protezlere ulaşamadığını düşünüyor. Çünkü, bir kullanıcıya uygun verimli bir protez için sürekli ölçüm, donanım ve testler gerekiyor. Bunun içinde maddi imkanların olmasının şart olduğunu söylüyor. Kendi de bu konuda zorluk çektiği için ihtiyaç sahiplerine de ucuz robotik kol yapmak istiyor.  Eski bir protezi alıp yeni bir kişiye uyarlamak için protez uzmanı veya biyomühendislik gerektiriyor. David Agullar şu an bunun üzerine çalışıyor.

Çok şanslı olduğunu düşünen David; ailesi, öğretmenleri ve arkadaşlarının desteği ve sevgisi sayesinde engelinin üstesinden geldiğini söylüyor. Engeli onda bir farkındalık sağlamış. Kolunun eksikliği onun herhangi bir engelin üstesinden gelmesini, yeteneğini keşfetmeye ve sınırlarını zorlamaya teşvik etmiş. Engelli olduğunu düşünmüyor. Kendisini "engelli" kelimesi ile özdeşleştirmiyor. Farklı olduğunu düşünüyor bunun da kötü bir şey olmadığına inanıyor. Kendisinin lego setiyle kol yapabildiğini her engellinin de farklı yetenekleri olduğuna inanıyor.

ALİYE YÜCEL

8 Aralık 2019 Pazar

TEKERLEKLİ SANDALYE CURLİNG DÜNYA ŞAMPİYONASI’NIN ARDINDAN



Tekerlekli Sandalye Curling (Körling) B Klasman Dünya Şampiyonası, 27 Kasım - 2 Aralık tarihleri arasında düzenlendi. Dünya Curling Federasyonu (WCF) tarafından düzenlenen şampiyona bu yıl Finlandiya’nın Lohja kentinde yapıldı. Şampiyonada Curling Milli Takımımız da mücadele etti. 3 galibiyet ve 3 mağlubiyet elde eden millilerimiz bir üst tura çıkamadı ve şampiyonaya veda etti.

Millilerimiz şampiyonanın ilk maçını Polonya ile yaptı ve Polonya’yı 8-4 yendi. Japonya’yla yaptığı maçı da 8-6 kazandı. Ancak İsveç’e 12-8, Kanada’ya 10-3 ve İtalya’ya 10-1’lik skorlarla yenildi. Türkiye milli takımı, 6. maçında ev sahibi Finlandiya’yı 8-2 yenmesine rağmen, ilk üç sırada yer alan takımların A klasmanına yükseleceği şampiyonada bir üst tura yükselemedi ve şampiyonayı noktaladı.

Tekerlekli Sandalye Curling B Klasman Dünya Şampiyonası’na Türkiye’yle beraber toplamda 15 ülke katıldı. Bu ülkeler; Amerika, Kanada, Çekya, Danimarka, İngiltere, Almanya, Macaristan, İtalya, Japonya, Polonya, Slovenya, İsveç, Litvanya ve ev sahibi Finlandiya’ydı. Tekerlekli Sandalye Curling Milli Takımımızda; Züleyha Bingöl, Kenan Coşkun, Savaş Şimşek, Turan Akalın ve Deren Özgen yer aldı.


Curling, bir buz pistinin üzerinde stratejik hamlelere dayalı bir spor olduğu için “Buzun Satrancı” diye anılıyor. Curling, dikdörtgen bir buz pistinde 4 kişiden oluşan takımlar halinde oynanıyor. Oyunun amacı granitten yapılmış dairesel taşı buz üzerinde kaydırarak “ev” adı verilen hedefin merkezinde durdurmaktır. Ev, iç içe geçmiş halkalardan meydana gelir. Hangi takım evin merkezine en yakın şekilde taşları ulaştırırsa o oyunun galibi olur.

Curling, Türkiye’de çok bilinmese de dünyada bilinen ve izleyicisi olan bir spor dalı… Zor bir spor olarak kabul edilen curling, bedensel engelliler tarafından da yapılıyor. Bedensel engelliler bu sporu yapmak istedikleri taktirde tekerlekli sandalyeyle oynayabilmeleri için özel ekipmanlar bulunuyor. Tekerlekli Sandalye Curling, paralimpik oyunlarının da en yeni spor dallarından biri... Paralimpik oyunlarına 2006 yılında dahil edildi.

Türkiye’de ilk Tekerlekli Sandalye Curling Takımı 2014 yılında Erzurum’da kuruldu. Geçirdikleri kazalar nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren gençler, Tekerlekli Sandalye Curling Takımı’nı kurdular. Önceleri Türkiye’de başka bir takım olmadığı için yurtdışında düzenlenen müsabakalara katıldılar. 2016 yılında da Finlandiya’da dünya şampiyonası elemelerinde yer aldılar. Şampiyonaya katılmaya hak kazandılar ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiler.

ALİYE YÜCEL

1 Aralık 2019 Pazar

3 ARALIK GELDİ



İşte bir 3 Aralık günü daha geldi. 3 Aralık günü engelliler için özel bir gün… Her yıl, 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü ile ilgili bir şeyler yazıyorum. Bunlar üç aşağı beş yukarı aynı şeyler oluyor. Engelli, engellilik ve engelli farkındalığı adına açtığım blogumda bu konuyu, Uluslararası Engelliler Günü’nü yazmadan olur mu? Aynı şeyler, tekrar cümleler, benzer dilekler olsa da…

Birleşmiş Milletler, 1992 yılında 3 Aralık gününü Uluslararası Engelliler Günü (International Day of Disabled Persons) olarak ilan etti. Bu karadan sonra da Birleşmiş Milletler İnsan Haklar Komisyonu, 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildiri ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün tanınmasını istedi. Böylece ilk kez 1993 yılında 3 Aralık Günü Uluslararası Engelliler Günü olarak kabul edildi, anıldı ve kutlandı.

Uluslararası Engelliler Günü’nün amacı; engellilerin topluma kazandırılması, engellilerin sorunlarına çözüm bulunması, engelli haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanmasıdır. Dünyada yaklaşık bir milyar engelli yaşadığı  varsayılmaktadır. Ancak iletişim nedeniyle ulaşılamayan engellilerin de olduğu tahmin edildiği için bu rakamın daha da fazla olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle 3 Aralık günü önemlidir.



2019 Uluslararası Engelliler Günü’nün teması “The Future is Accessible” yani; “Erişilebilir Gelecek”. Bu tema; insanların önündeki engellerin olmadığı bir geleceğe bakmamızın gerektiği anlamına geliyor. Erişilebilir bir geleceğe yönelik çalışmak, var olan engellerin üstesinden gelmek için çabalamak ve engellinin dışlanmayacağı bir gelecek sağlamak engelli ve engelsiz herkesin sorumluluğundadır.

Engeller farklı farklıdır. Her engellinin farklı gereksinime ihtiyacı vardır. Bazılarının yürüyebilmek için tekerlekli sandalyeye ihtiyacı vardır, bazılarının gezebilmek için beyaz bastona ihtiyacı vardır. Bazılarının iletişim için farklı gereksinimleri vardır. Engelli kişilerde eğitimlerine göre kolaylıkla iş bulabilmeli, engelli çocuklar ayrımcılık olmadan eğitim alabilmeli, mimari engellerin olmadığı şehirler planlanmalıdır… Engelliler de herkes gibi eşit haklara sahip olarak yaşayabilmelidir. Bütün bunlara sahip olmak her engellinin hakkıdır. 

Engellileri bir tek gün hatırlamak, sorunlarını bir tek gün görmek yeterli değil. Her alanda ve el birliği ile çalışmalar yapılmalıdır. Hep birlikte insanların yolunda duran engellerin artık olmadığı bir geleceğe bakmalıyız. Gördüğümüz her yerde engelleri kaldırmak için çalışmalıyız. Erişilebilir bir geleceğe yönelik çalışmak herkesin sorumluluğunda olmalıdır. Engellerin olmadığı bir dünya, engellerin olmadığı bir gelecek hayal değildir.

ALİYE YÜCEL

24 Kasım 2019 Pazar

KIRMIZI BEYAZ BASTON

Görme engellilerin beyaz baston kullandığını biliyorsunuz. Peki bir kişi kırmızı - beyaz bir baston kullanıyorsa o kişinin ayrıca işitme engelinin de olduğunu biliyor muydunuz? Kırmızı - beyaz renkli baston hem görme hem de işitme engelli olan yani her iki engeli de olan kişiler tarafindan kullanılıyor. 

Türkiye'de çok bilinmese de dünyadaki birçok ülkede yaygın... Bir gün bir yerde kırmızı - beyaz bastonlu birine rastlarsanız bunu hatırlayın. 

ALİYE YÜCEL 

17 Kasım 2019 Pazar

DOWN SENDROMLU OYUNCULAR



Mahsun Kırmızıgül'ün senaryosunu yazdığı, yönettiği ve oynadığı Mucize filmini blogumda yazmış ve"Bu engelli hikayesinin devam filmi de olsa..." demiştim. Sonra Mucize 2'nin çekildiği haberi geldi. Onu da konu alan bir yazı yazmıştım. Filmle ilgili bir çok haber yapıldı. Bunları ilgi ile takip ediyorum. Şimdi de "Mucize 2: Aşk" filminde down sendromlu çocuklara rol verdiği haberi yapıldı. Üstelik tam 147 down sendromlu çocuğa... 

Ünlü yönetmen, down sendromlu çocuklara rol vermesiyle ilgili olarak: “Türkiye’nin her bölgesinden Sivil Toplum Kuruluşları’yla görüştük ve sonunda Ulusal Down Sendromu Derneği’ne ulaştık. Böyle bir film için kapılarını çaldığımızda, yöneticiler ve aileler canla başla yanımızda oldular. Cem Ajans’ın İzmir şubesinde ön kayıt oluşturup, özenli bir çalışmayla 23 ilden katılım sağlandı. Toplam 147 down sendromlu çocuğumuz, projemizde rol üstlendi” diye açıklama yaptı.

Mahsun Kırmızıgül, down sendromlu çocukların sayesinde film setinin eğlenceli bir ortama dönüştüğünü söyleyerek “Bütün oyuncularımız, onların sayelerinde güzel vakit geçirdi ve çok mutlu oldular. Bir sahne sonunda çocuklar, derneğin gönüllü üyesi Barış Çağlayan’a “Bir çikolatayı hak ettik, değil mi?” diye sormaları, sette kahkaha tufanına yol açtı. Derneğimize, çocuklarımıza ve ailelerine sonsuz teşekkürlerimizi sunarız” diyor.

Mucize 2: Aşk’ta birbirinden ünlü oyuncular yer alıyor. Filmin başrollerinde; Mert Turak, Biran Damla Yılmaz, Fikret Kuşkan, Erdal Özyağcılar ve Şenay Gürler oynuyor. Diğer rollerinde ise; Meral Çetinkaya, Sinan Çalışkanoğlu, Suna Selen, Eren Hacısalihoğlu ve Erol Aksoy var. Filmde ayrıca 7500 yardımcı oyuncunun yer aldığı açıklanmış. Unutmayalım filminde Mahsun Kırmızıgül’de rol alıyor.

Mucize filminin hikayesinin gerçek hayattan alındığı öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Böyle bir engelli hikayesinin gerçek olması beni derinden etkilemişti. Mucize’de Mert Turak (Aziz) spastik engelli bir genci canlandırıyordu. Devam filminde Aziz’in neler yapacağını çok merak ediyorum. Ayrıca; down sendromlu oyuncuların filmdeki rollerini ve sahnelerinin nasıl olacağını da merak etmemek elde değil.

Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği ve oynadığı Mucize 2: Aşk’ta engelli birinin hayatını anlatılıp şimdi de down sendromlu oyuncular yer alınca film sosyal sorumluluk projesine benzetiliyor. Film engellilere ve öğretmenlere adandığı açıklandı. Daha önce 1 Mart 2019 tarihinde vizyona gireceği söylenen film. O tarihte vizyona girmedi. Şimdi 6 Aralık 2019 tarihinde vizyonda olacağı açıklanıyor. Mucize’nin başarısı malum… Bakalım Mucize 2: Aşk nasıl bir başarı elde edecek.


ALİYE YÜCEL

10 Kasım 2019 Pazar

ENGELLİYİ YUHALAMAK

Haberi duymusunuzdur. Aksaray'da bir ilkokulda eğitim gören otizmli çocukların sınıflarının kapatılması isteyen veliler çocukları yuhaladı. Olay Aksaray Mehmetçik İlkokulu'nda meydana geldi. 
Veliler, aynı okulda  eğitim gören diğer  öğrencilerin velileri okulun çıkış saatinde toplanarak bu eylemi gerçekleştirdi. Bu olay doğal olarak büyük tepki gördü. Aksaray Valiliği'nden de açıklama geldi. Milli Eğitim Bakanlığı, olayla ilgili soruşturma başlattı.
İşin ilginç yanı bu skandal olaya okul müdürü de ortak. Velilerin, otizmli çocukların kendi çocukları ile aynı okulda eğitim görmesine karşı çıktığı ve okul müdürünün de bu eylemi desteklediği ortaya çıktı.
Otizmli öğrencinin velileri ise otizmli çocukların dışlandığını, onların diğer öğrencilerden farklı yerde yemek yediğini ve eğitim gördüğünü, giriş çıkış yerlerinin bile farklı olduğunu belirterek yine de bu eylem yaptıklarını belirtti.
Çocuklarının ellerinden tutup “otizmli çocukları istemiyoruz” diyerek slogan atan aileler çocuklarını düşünüyor olamazlar. Çünkü  böyle bir olayı yaparak onlara en büyük zararı verdiler.
Utanç verici... Bu durumda kendi çocukları da olabilirdi. Çocuğa karşı eylem olabilir mi? Engelli çocuğa karşı eylem yapılabilir mi?

ALİYE YÜCEL



3 Kasım 2019 Pazar

CÜCE GÖRÜNÜMLÜ DEV OYUNCU



Emmy Ödülleri bu yıl da sahiplerini buldu. Geçtiğimiz eylül ayında yapılan ödül töreninden bu yana yazmak istediğim bir oyuncu var. Peter Dinklage, “Game of Thrones” dizisindeki “Tyrion Lannister” rolü ile 4. kez drama dalında en iyi yardımcı oyuncu ödülünü kazandı. Ünlü oyuncu, aldığı bu ödülle aynı zamanda Emmy Ödülleri tarihinde kategorinin en çok ödül alan ismi de oldu. Peter Dinklage’in en önemli özelliği “akondroplazi” ile doğmuş olması…

Akondroplazi, bildiğimiz cücelik denilen durumdur. Akondroplazi, gendeki (FGFR3 geni) bir anormallikten kaynaklanan kalıtsal bir cücelik tipidir. Doğum sırasında boy normaldir. Çocuk büyüdükçe yaşıtlarından boy olarak geri kalır. Gövde normal büyüklükte olurken kol ve bacaklar anormal derecede kısadır. Baş ise normalden büyük olur. Dünyada ve Türkiye’de akondroplazi yani cüce olan birçok oyuncu var.  Peter Dinklage de en başarılılarından biri…

1969 yılında New Jeysey’de dünyaya gelen Peter Dinklage, film, dizi ve tiyatro oyuncusu.  Aynı zamanda seslendirme de yapıyor. “Game of Thrones” dizisinde Tyrion Lannister rolünü büyük bir başarıyla oynuyor. Dizinin her bölümde ne yapacağı büyük merak uyandırıyor. Birçok kişi diziyi onun için seyrettiğini belirtiyor. Seyreden herkesin ortak yorumu ise o olmadan dizinin eksik olacağı yönünde… 1,35 metre boyuyla cüce görünümlü dev oyuncu olduğu söyleniyor.


2005 yılında tiyatro yönetmeni Erica Schmidt ile evlenen oyuncunun iki çocuğu var. Mutlu bir aile yaşantısı olan Peter Dinklage’nin gerçek hayatında çok eğlenceli olduğu biliniyor. Durumu ile ilgili olarak “Küçükken bu sorunun beni incitmesine izin verdim. Bir ergen olarak acı çekiyordum ve öfkeliydim. Yaşlandıkça büyürsün ve bunun sadece bir mizah anlayışı olduğunu kabul ettim. Bu artık benim sorunum değil, onların sorunu…” diyerek farkını ortaya koyuyor. 

“Game of Thrones” dizisi ve Peter Dinklage için yazılan bir bilgiye göre; dizinin yapımcıları dizideki her karakter için alternatif bir oyuncu ayarlamış ancak Peter Dinklage için alternatif bir oyuncu bulamamış. Yani dezavantaj görülen durumu onu için büyük şans olmuş… Bu roldeki başarısıyla bazı algıları da değiştirmiş olduğu tahmin etmek zor değil. Engelli ya da dış görünüşü farklı olan bu nedenle dışlanan, küçümsenen, alay edilen kişilere bakışı değiştiriyor.

Peter Dinklage, dizinin bir bölümünde Tyrion Lannister rolündeki kendisi için “dünyanın en ünlü cücesi” olduğunu söylüyor. Haklı olduğu kesin… Peter Dinklage, televizyon tarihinde 4. kez ödül olan tek oyuncu…  Bu çok önemli bir başarı… Kısa boyu başarısına engel olmamış. Cüce olduğu için belki de küçümsenen, alay edilen, dışlanan biri; aldığı bir rol ile kendisine hayran bırakabiliyor. Bu da bize insanın boyunun, tipinin, görünüşünün başarılı olmak için engel olmadığının en büyük göstergesi oluyor.

ALİYE YÜCEL

27 Ekim 2019 Pazar

"UMRE" ÖDÜLLÜ BİLGİ YARIŞMASI

Diyanet İşleri Başkanlığı görme ve işitme engelliler için ödülü umre olan bir bilgi yarışması düzenliyor. Bilgi yarışması için başvurular, 28 Ekim'e kadar il müftülüklerine yapılabilecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı bu konu ile ilgili, "Başkanlık tarafından Kur'an kurslarında şu an eğitim gören veya önceki yıllarda eğitim görmüş işitme ve görme engelli öğrencilere yönelik "İşitme ve Görme Engelliler Arası Kur'an-ı Kerim ve Dini Bilgiler Yarışması" düzenlenecek" diye açıklama yaptı. 

Başkanlık bu yarışmanın amacını "Görme ve işitme engellilerin dini bilgilerini geliştirmek, Kur'an-ı Kerim'i okumaya teşvik etmek, inanç esasları ve Siyer-i Nebi konularında bilgilerini artırmak" olduğunu açıkladı.

Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Kur'an kurslarında eğitim görmüş veya halihazırda bu kurslarda eğitime devam eden yüzde 55 ve üzeri işitme engelli ya da yüzde 61 ve üzeri görme engelli kursiyerler katılabilecek. 

Yarışmaya 12 yaşından büyük, Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olmayan, önceki yıllarda düzenlenen yarışmaların herhangi birinde ödül kazanarak umreye gitmemiş engelliler girebilecek. 

Yarışma, 30-31 Ekim'de il müftülüklerince gerçekleştirilecek. Yarışma görme engelliler için; Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma, ezber ve temel dini bilgiler,  işitme engelliler için ise Kur'an-ı Kerim okuma, ezber ve temel dini bilgiler alanlarında yarışacak. 

ALİYE  YÜCEL 

20 Ekim 2019 Pazar

SELMA BLAIR MS OLUNCA



"Amerikalı oyuncu Selma Blair'e Multiple Skleroz (yani kısa adıyla MS) teşhisi konuldu" haberini geçtiğimiz yaz öğrenmiştim. Ünlü oyuncu MS'e yakalandığını sosyal medya hesabından paylaşmış bu durumu haber olmuştu. Doksanlı yıllarda bir çok film ve dizilerde yer alan oyuncu, en çok "Bu Nasıl Sarışın" (Legally Blonde) filmi ile tanınıyor. Ancak o ülkemizde de verilen "Selma" ismi nedeniyle benim hatırımda...

1972 yılında doğan Selma Blair'in MS olduğunu öğrendiğimde röportajlarına ve söylediklerine baktım. Ünlü oyuncu hastalığı ile ilgili bazı belirtileri fark ediyor. Ancak önemsemiyor ve ciddiye almıyor. Daha sonrasında ise durumu kötüleşiyor. MS hastalığının çok çeşitli belirtileri oluyor. Bu belirtileri kişiden kişiye göre de değişiyor. Kişiler bazen bazı belirtileri önemsemiyor ve doktora da gitmiyor. Bu nedenle de çoğu zaman geç teşhis ediliyor. Selma Blair'in de öyle olmuş...

Multiple Skleroz; beyin ve omurilikteki sinir sisteminde meydana gelen bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğu ve merkezi sistemini tahrip ettiği için beyinden sinirlere verilen mesajlar ya iletilemez ya da yanlış bölgeye gider. Böylece beyindeki; görme, yürüme, konuşma gibi çeşitli vücut fonksiyonlar kontrol edilemez hale gelir. İzlediğim videolarında oyuncuda da  titreme, denge bozukluğu ve konuşma bozukluğu var. Blair'in hastalığının ilerlediği görülüyor.


Doğuştan ve küçük yaşta engelli olmak ile sonradan engelli olmak arasında büyük fark var. Doğuştan ve küçük yaşta olunca bazı şeyleri bilmiyorsun ve yapabildiklerin sana yetebiliyor. Sonradan engelli olunca ise kolaylıkla yaptığın, yaparken üzerinde düşünmediğin şeyleri yapamaz oluyorsun. Bu durum; zorluk, üzüntü yanında şaşkınlık da meydana getiriyor. Selma Blair de öyle bir durumda... Durumuyla ilgili çok samimi açıklamalarda bulunuyor.

Selma Blair, doktor ilk teşhisi koyduğunda ağlıyor. Bunun panikten kaynaklanan değil de kontrolünü kaybedeceği bir vücudu olacağını bildiği için akıttığı göz yaşları olduğunu söylüyor. Bir röportajında "Ben devre dışıyım! Bazen düşüyorum. Elimdekileri düşürüyorum. Hafızam sisli... Sol tarafım bozuk bir takip cihazından yön soruyor! Ama yapıyorum... Gülüyorum ve tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum. Ancak elimden geleni yapacağım..." diyerek durumunu ve yaşadığı zorlukları anlatıyor. 7 yaşında bir oğlu olan oyuncu, ailesi ve dostlarının desteği ile moral bulduğunu söylüyor.

Ünlü oyuncu, yürümekte zorlandığı için baston yardımıyla yürüyor. Oscar törenine de özel bastonuyla gidiyor. Blair, kendi gibi MS hastası olanlarla ilgili olarak "Kronik hastalıkları olanlardan ve MS hastalarından çok şey duydum. Korkuyorlar ve ne zaman daha kötüye gideceğini bilmiyorlar. Bu insanların tecrit olduğunu görüyorum..." diyor ve  MS teşhisi konulduğundan bu yana kronik hastalık ve MS hastalığını taşıyanların savunuculuğunu yapıyor. Eminim ki onun desteği bu hastalığı taşıyanlar için bir teselli ve umut oluyor.


ALİYE YÜCEL

13 Ekim 2019 Pazar

ENGELLİ DOSTU PROGRAMLAR



Radyo, Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından yapılan düzenlemeyle medya hizmet sağlayıcılarına 6 ay içinde engelli dostu programların yayın sürelerinin aylık yayın sürelerinin en az yüzde 10'una ulaştırma şartı getirildi. RTÜK'ün hazırladığı "Sağırların, İşitme ve Görme Engellilerin Yayın Hizmetlerine Erişiminin İyileştirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" Resmi Gazete'de geçtiğimiz hafta yayımlandı.

Yönetmelikte, engelli dostu programların yayın sürelerinin aylık yayın sürelerinin en az yüzde 10'una ulaştırma şartının dışında başka şartlarda bulunuyor. Medya hizmet sağlayıcıları haftada en az iki akşam kuşağı programını ve ana haber bültenlerinden birini işaret diliyle yayınlayacak. Ayrıca hava ve yol durumu, güncel piyasa, döviz ve skor durum ekranları da seslendirilecek.

Ana haber bültenleri hariç haftada en az iki akşam kuşağı programının engelli dostu program olarak yayınlanması zorunlu oldu. "Nereden bileceğiz?" derseniz. Engelli dostu programların yayınlanacakları gün ve saati ile alt yazı, işaret dili, sesli betimleme türlerinden hangisiyle yayınlanacağı yayın tarihinden en az bir gün önce kamuoyuna duyurulacak. Program tanıtımlarında da  çeviri türü bilgisi mutlaka bulunacak.


Medya hizmet sağlayıcıları, İfade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması amacıyla ana haber bültenlerinden birini işaret dili ile yayınlayacaklar. Üstelik işaret dilinin yanı sıra ayrıntılı alt yazı ve sesli betimleme kullanılsa bile bu bültenler engelli dostu yayın oranlarının hesaplanmasında dikkate alınmayacak. Kamu spotlarında ayrıntılı alt yazı, işaret dili, sesli betimleme çeviri türlerinden en az biri bulunacak. Koruyucu sembol sisteminde kullanılan semboller de seslendirilecek.

Ayrıntılı alt yazı, işaret dili, sesli betimleme çeviri türlerinin üçünün birlikte ya da biri sesli betimleme olmak üzere iki çeviri türünün birlikte aynı engelli dostu programda kullanılırsa her bir çeviri türünün süresi ayrı ayrı değerlendirilecek. Yayın sürelerinin hesaplanmasında saat 02.00 ile 06.00 arasında yayınlanan engelli dostu programlar ise dikkate alınmayacak. TRT de üst kurula bildirdiği en az üç kanalında bu yönetmeliğe uygun yayın yapacak.
  
Engellilerin, hizmet almakta zorlandığı alanlardan biri medya hizmetleridir.  RTÜK tarafından "Sağırların, İşitme ve Görme Engellilerin Görsel, İşitsel Medya Hizmetlerine Erişiminin İyileştirilmesi Çalıştayı", 26 Aralık 2018 - 7 Ocak 2019 tarihleri arasında düzenlenmişti. Üç ayrı çalışma grubu tarafından yürütülen çalıştayın sonucunda engellilerin medya hizmetlerine erişimini iyileştireceği düşünülen ilkeler, uygulamalar ve talepler "Çalıştay Sonuç Bildirisi" olarak paylaşılmıştı. Çalıştayda görüşülen, konuşulan, ele alınan konuların ve eksik olan hizmetlerin hayata geçirilmesinin ilk adımı atıldı.  Bu yönetmelikle engelliler televizyon yayınlarına daha kolay erişebilecekler.


ALİYE YÜCEL  


6 Ekim 2019 Pazar

BLOGUM 8 YAŞINDA



2011 yılı Ekim ayında blogumu açmış ve yazmaya başlamıştım. Tam 8 yıl oldu. Yılda bir kere bir haftayı bloguma ayırıyorum. "Engelli Hikayeleri" diyerek başladığım ve engelli farkındalığına dair yazılar yazdığım bloguma daha sonra kitabımın adını verdim. Adı "Engeloji" oldu. Engeli ve engelliyi doğru anlama bilimi... Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış tanınması beni bu konuda yazmaya zorladı. Konularım belli; engelli, engellilik, engelli farkındalığı...

İki elim kanda olsa bile mutlaka her hafta yazmaya çalıştım. Ne olursa olsun mutlaka zaman ayırdım. Aksatmadan her hafta mutlaka bir yazı yayınladım. Bugüne kadar 400'ün üstünde post oldu. Günde 100 ile 800 kişi bloguma giriyor. Ayda 5 bin civarında görüntülenme oluyor. Bu da beni mutlu ediyor. Toplam sayfa görüntülenme sayısı da 410 bini geçti. Engelli ve engellilik hakkında araştırma yapanlar bloguma rast geliyorlar.

Gündemdeki bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap yazıma konu olabiliyor. Her hafta konu bulamamanın sıkıntısını, bulmanın sevincini, yayınladıktan sonraki rahatlamayı, beğenilmesinin sevincini ve ziyaretçi sayısının her geçen gün artmasının mutluluğunu yaşadım. Bloga başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve ciddi bir okuyucu kitlesine ulaşacağımı düşünmemiştim.



Yazılarım hakkında yapılan güzel yorumlar beni mutlu ediyor. "İlk defa engellilik ve engellilerle ilgili doğru kurulmuş cümleler okudum.Y azınız için teşekkür ediyorum...", "Yazınızı okudum. Çok etkileyici. Farkındalık oluşturan bir yazı...", "Arama yaparken blogunuza rastladım, çok beğendim...", gibi güzel ve olumlu eleştiriler alıyorum. Anlaşılmak güzel şey...

Engeloji, temasal bir blog... Engelliyi, engelliliği ve engelli farkındalığını anlatmaya çalışıyorum. Bu kadar düzenli bir şekilde; moda, kadın, kozmetik, alışveriş ve magazin gibi konularda yazsaydım. Daha çok okunacak, daha çok ilgi görecekti. Bu kesin... Ama asıl isteğim engelli  farkındalığı meydana getirmek.. Bunları yazarken birilerinin sesi olmak istiyorum.
 
8  yıl içinde bloguma giren, okuyan, öneren, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, motive eden herkese çok teşekkür ediyorum. Engelli ve engellilik konularında anlatmak istediğim daha çok şeyin var olduğunu görüyorum. Bu nedenle bugünden sonra da yazmaya, bir şeyler paylaşmaya, engelli ve engelsiz herkese seslenmeye devam etmek istiyorum.

ALİYE YÜCEL                                       


29 Eylül 2019 Pazar

SAVANT SENDROMLU DAHİ RESSAM




Fox Tv'de yayınlanmaya başlayan "Mucize Doktor" dizisi otizm savant sendromlu ünlülere dikkat çekti. Otizm savant sendromlu kişiler dünyada çok az sayıda bulunuyor. Stephen Wiltshire de bu ünlülerden biri... Onun hikayesini yıllar önce öğrenmiştim. İstanbul'a gediğinde yazmak istemiştim. Ama olmadı. Şimdi otizm savant sendromu gündemde yer alınca bu sendromu taşıyan en ilginç yeteneğe sahip kişi olan Stephen Wiltshire'yi hatırladım.

Stephen Wiltshire, otizm savant sendromlu bir ressam... Sadece bir kez gördükten sonra bir manzarayı belleğine kaydedip, daha sonra çizebilme yeteneği ile tanınıyor. Fotoğrafik hafızasına kaydettiği bütün yapıları karakalem ile kusursuz bir şekilde çizebiliyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü fotoğrafik hafızasına sahip olan kişi olarak gösteriliyor. Stephen Wiltshire, "Yaşayan kamera", "insan kamera", "dahi ressam", "dahi bellek" gibi çeşitli isimlerle anılıyor.

Stephen Wiltshire, 1974 yılında Londra'da doğmuştur. 3 yaşında iken ona otizm (savant sendromu) tanısı konulmuştur. Sessiz bir çocuk çocukluk geçirmiş, kendi dünyasında yaşamıştır. Dil gelişimi olmadığı için çevresindekilerle çizerek iletişim kurmuştur. 5 yaşında resim yapmaya başlamıştır. 8 yaşında iken şehir resimleri çizmiştir. Öğretmenleri konuşmaya teşvik için resimden uzaklaştırmaya zorlayınca ilk kez konuşmuş ve konuştuğu ilk kelime "kağıt" olmuştur. 9 yaşında konuşmaya başlamıştır.


Çizimlerinde usta bir perspektif ve farklı bir stili olduğu için bütün bunlar onun doğuştan bir kabiliyeti olduğunu göstermiştir. İngiltere'nin en başarılı çocuk sanatçısı ve kraliyet nişan ödüllerini almıştır. Çalışmaları dünya çapında duyulmuş, birçok televizyon programına konu olmuştur. Hakkında çeşitli kitaplar yazılmıştır. Londra'da kendi çalışmalarının bulunduğu bir galerisi vardır. İnanılmaz hafızası, olağanüstü resim yeteneği yanında bir de müzik yeteneği vardır.

Dahi Bellek, Londra'nın üzerinde bir helikopterle uçarak kuş bakışı resimlerini detaylı ve ölçekli olarak çizmiştir. Bu çizimde 12 tarihi yer ve 200 bina aslına uygun olarak çizilmiştir. Çizdiği bu çalışma tüm dünyada büyük ilgi gördü. Binlerce sanatsever bu eseri görmek için Londra'ya geldi. Londra'dan sonra Roma, Tokyo, Newyork gibi birçok şehri helikopter gezisinden sonra panoramik olarak tüm detaylarıyla her şeyi kağıda aktarmıştır. Wiltshire, 2014 yılında Palladium Tower'in açılışı için ülkemize de gelmiştir. İstanbul'un üzerinde 45 dakika boyunca helikopterle gezmiş ve İstanbul'u 5 günde, 4 metre uzunluğundaki dev bir tuvale detaylı olarak çizmiştir.

Dahi Ressam Stephen Wiltshire de dizide seyrettiğimiz Mucize Doktor gibi otizmli kişinin doğru bir eğitim verilince neler yapabileceğinin en güzel örneği... Bazen engellerin eksiklik değil de farklı bir yetenek ortaya çıkarabileceğini Stephen Wiltshire tanıyınca bir kez daha anlıyoruz. Bu arada insan, dünyada otizmli birçok kişinin doğru iletişim kurulamadığı için özel yeteneğini ortaya koyamadığını düşünmeden edemiyor.

ALİYE YÜCEL


22 Eylül 2019 Pazar

GÖNLÜMÜZÜN BİRİNCİSİ



Sümeyye Boyacı adını Türkiye'de bilmeyen yok. Sümeyye, 2018 yılında İrlanda'nın başkenti Dublin'de yapılan Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonası'nda kadınlar 50 metre sırtüstü S5 kategorisinde Avrupa Şampiyonu olmuş ve altın madalya kazanmıştı. Genç kız adını şimdi dünyaya da duyurdu. İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılan Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası'nda 50 metre sırtüstü kategorisinde 44.74'lük derecesiyle dünya ikincisi oldu ve gümüş madalya aldı.

Doğuştan her iki kolu olmayan Sümeyye 2003 doğumlu, henüz 16 yaşında... Kolları olmadığı halde  yüzmeyi seviyor, öğreniyor, bugünlere geliyor. Paralimpik yüzme yarışmalarında kolları olan yüzücülerle yarışıyor. Yani kulaç atanlarla birlikte yüzüyor ve bu büyük başarılar elde ediyor. Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası'ndaki yarışmada 3 salise farkla ikinci olmasıyla ilgili olarak "Ben kafamla dokunmak zorundaydım, rakibim elleriyle daha yukarıdan dokundu" diyor.

Milli sporcumuzun hayatında ilginç detaylar var. Avrupa Şampiyonu olduğunda yazmıştım. Küçük yaşta iken Sümeyye'ye kavanozda bir balık hediye ediliyor. Bu balık verilirken de sihirli bir cümle söyleniyor: "Bak balıkların da kolları yok. Ama yüzüyorlar, mutlular..." O röportajlarında "Yüzmek için kollara ihtiyaç yok, balıkların da kolları yok..." diyor. Küçük yaşında duyduğu bu cümle onu yüzmeye ve bu önemli  başarılara götürüyor.


Sümeyye'nin verdiği röportajlarını ve yapılan haberlerini okurken azmine, çabasına ve özgüvenine hayran kalmamak elde değil. Verdiği bir röportajda "Kollarım yok ama görünmeyen kanatlarım var" diyor. Küçükken hep kollarının çıkacağını düşünüyormuş. Annesi ona kollarının çıkmayacağını ve her şeyi ayaklarıyla yapabileceğini anlatmış. Öyle de olmuş. Yüzme dışında da pek çok şeyi ayaklarıyla yapabiliyor. İnanılması zor ama ayaklarıyla resim, ebru, yemek yapıyor ve dikiş dikiyor.

Milli sporcumuz Sümeyye, kendine gelen pek çok mesajda "Bizim gözümüzde asıl birinci sensin" dediklerini söylüyor ve ekliyor "Ben de aslında ikinci olduğuma inanamıyorum. Bana da sanki birinci olmuşum gibi geliyor..." diyor. Çok haklı ben de öyle düşünüyorum. Çünkü kolları olmadığı halde salise farkı ile kollarıyla yüzen birinin gerisinde kalıyor. İkinci olsa da o şampiyon ve bizim gönlümüzün birincisi...

Sümeyye Boyacı ikinci olmasıyla da çok önemli bir başarı elde etti. Bu başarısıyla Cumhuriyet tarihinde yüzmede ilk kadın dünya ikincisi oldu. Yaşı daha çok küçük, önünde uzun yıllar var. Bir çok başarı elde edecek. Bunu tahmin etmek zor değil. Onun şimdi ki hedefi ise 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları'nda olimpiyat şampiyonu olmak ve altın madalya almak. Azmine, çalışmasına ve başarılarına bakarsak bu onun için çok kolay olacak. Tebrikler Sümeyye, nice başarılara...

ALİYE YÜCEL