> Engeloji : Engeloji

Translate

Engeloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Engeloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mart 2024 Salı

ALIŞTIĞIMIZ GAFLAR


Dünyaca ünlü pop yıldızı Madonna, şarkı söylerken konserinin ön sıralarında oturan bir dinleyicisinden ayağa kalmasını istiyor. Kalkmayınca oturuyor diye kızıyor. Oysa bu seyirci engelli bir kişi... Madonna, böylece büyük bir gafa imza atıyor.

Madonna'nın kalabalıktan birini ayağa kalkmadığı için azarladığı bu video sosyal medyada paylaşılıyor. Videoda ünlü şarkıcının, doğrudan dinleyicisini işaret ederek, "Orada oturarak ne yapıyorsun?" diye sorduğu ve ikinci kez "Oturarak ne yapıyorsun?" diye tekrarladığı görülüyor. 

Madonna, seslendiği kişiyi daha iyi görebilmek için sahnede ileriye doğru yürüyor ve kalabalığın tepkisini çekiyor. Ünlü şarkıcı bu sırada konuştuğu seyircinin tekerlekli sandalyede olduğunu  fark ediyor "Ah, tamam. Politik olarak yanlış oldu. Bunun için üzgünüm. Burada olduğuna sevindim" diye özür mahiyetinde bir konuşma yapıyor.

Ancak, Madonna'nın önyargılı bu çıkışı sosyal medyada çok tepki alıyor. Birçok sosyal medya kullanıcısı Madonna'ya yönelik öfkesini dile getirerek, söylemleri için onu eleştiri yağmuruna tutuyor.

Bu tür durumlarla karşılaşmayan engelli çok azdır. Engelliler bu gaflara alışıktır. Ben de defalarca bu tür şeylerle karşılaştım. Otobüste "Sen gençsin kalk, ben oturacağım" diyen de oldu. "Sol elinle yeme..." diyen de... 

Kaynak: NTV

ALİYE YÜCEL

4 Mart 2024 Pazartesi

CANNES ÖDÜLÜ ENGELLİ ROLÜNE

Kuru Otlar Üstüne filmini Merve Dizdar, Cannes'da En İyi Kadın Oyuncu olduğu için merak ediyor ve seyretmek istiyordum. Süresine bakınca (197 dakika) vazgeçecektim. Ama merakım ağır bastı. 

İyi ki de öyle olmuş... Bir de ne göreyim? Filmde bir engelli hikayesi var! Merve Dizdar yani Nuray, patlama sonucu bir bacağı ampute olan biri... Spoiler vermek istemiyorum. Ama bunu yazmadan da edemedim. Bu arada Merve Dizdar, 76. Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü bir engelli rolüyle almış biliyor muyduk? Bunu yazan oldu mu? Yok...

Film, usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın... Filmin senaryosunu Nuri Bilge Ceylan, Ebru Ceylan ve Akın Aksu ile birlikte yazmışlar. Oyuncular ise; Deniz Celiloğlu (Samet), Merve Dizdar (Nuray), Musab Ekici (Kenan), Ece Bağcı (Sevim), Erdem Şenocak (Tolga), Yüksel Aksu (Vahit), Münir Can Cindoruk (Feyyaz), Onur Berk Arslanoğlu (Bekir), Yıldırım Gücük (Mustafa), Nail Cengiz Bozkurt (Emin).

Filmde toplumsal ve sosyal bir çok konu ele alınmış. Bunlarla ilgili bir çok yazı kaleme alınmıştır. Ben her zamanki gibi engelli ve engelli farkındalığı yönünden ele aldım. Nuray (Merve Dizdar), engelli biri; engelli bir öğretmen, engelli bir kadın olarak karşımızda... 

Engellilikle ilgili öyle etkili cümleler var ki, film yeni seyretmeyen çoktur diye yazmamalıyım diye düşündüm. Ama hepsini buraya yazmak isterdim. Seyretmeyecek olanlar okusun diye. 

Bir engelli olarak duygularını ve düşünceleri çok iyi anladım. Aynı durumu yaşayanlar aynı duygu ve düşüncelere sahip oluyor. Bazılarının altına imzamı atarım. 

Engelli kadın ve engelsiz erkek ilişkisi de ilginç bir biçimde anlatılıyor. Ne açıdan baktıkları gözler önüne seriliyor. Engellilerin filmlerde olumlu, daha doğrusu normal sunumu beni sevindiriyor. Bir farkındalık ortaya konuluyor. Böylece engelliye bakış yavaş yavaş değişir diye umuyorum. 

ALİYE YÜCEL

11 Ekim 2023 Çarşamba

BLOGUM 12 YAŞINDA


Bloguma 12 yıl önce 11 Ekim tarihinde yazmaya başlamıştım. Bu nedenle yazımı her yıl olduğu gibi bloguma ayırdım. Başlarken bu kadar yıl yazacağımı düşünmemiştim. Canımı annemi kaybettiğim yıl hariç her hafta mutlaka bir post koydum.

Her yıl aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Engelli, engellilik, engelli farkındalığı ile ilgili yazmaya devam etmek istiyorum. Okuyan herkese çok teşekkür ediyorum.

ALİYE YÜCEL



 

7 Kasım 2022 Pazartesi

SAĞLAMCI OLMAYIN!


Geçen haftaki yazımda "Sağlamcılık" (Ableism) konusundan bahsetmiştim. Sağlamcılığı anladığınıza göre bu konuda neler yapabilirsiniz? Hayatınızdaki sağlamcı davranışlardan nasıl kaçınabilirsiniz? Şimdi de bu konudan bahsetmek istiyorum. 


Konuşmalarınızda engellileri küçümseyen dil kullanmayı bırakın.

Engellilerle alay etmeyin, onları küçümsemeyin.

Binalardaki erişilebilirlik konusunda duyarlı olun.

Eğer işverenseniz, mecburi oranlar yerine daha fazla engelliyi işe alın.

Engellilerin diğer insanlardan daha az değerli olduğu fikrini unutun.

Engellilerin erişemeyeceği bir yere gittiyseniz, mümkünse oradaki yetkili ile konuşun.

Engellilere ayrılan park yerlerine asla park etmeyin.

Engelli öğrencilerin ayrı okuması fikrinden vazgeçin.

Web sitelerinin erişilebilir olması gerektiğini unutmayın.

Tekerlekli sandalyeli kullananları zor durumda bırakmamak için gerekirse asansör yerine merdiven kullanın.

Engellilerin hasta ya da mutsuz olduğunu düşünmeyin.

Engellilerin başkalarına ilham vermek için orada olmadığını bilin.

Engelli yazarları ve aktivistleri sosyal medyada takip ederek, makalelerini okuyarak bu konuda bilgi sahibi olun.

Ve Engeloji'yi okuyun! 

ALİYE YÜCEL

18 Ekim 2022 Salı

BLOGUM 11 YAŞINDA

Bloguma 2011 yılında Ekim ayında bir salı günü başladım. Bir yıl hiç yazamadım. Onun dışında her hafta engelli, engellilik ve engelli farkındalığı adına bir yazı paylaştım. 

ALİYE YÜCEL 


6 Haziran 2022 Pazartesi

TEKERLEKLİ SANDALYEDEKİ GÜLŞEN

Şarkıcı Gülşen son günlerde gündemde... Sahnede giydiği kıyafetler çok eleştiriliyor. Ama ben onunla ilgili olarak bu konuda değil, bir törene nasıl gittiğini yazmak istiyorum. 

Geçtiğimiz günlerde Elle Style Awards "Yılın Stil İkonu Ödülü"nü alan Gülşen, ödül gecesine bir tekerlekli sandalye ile katılıyor. Sonra da Bülent Ersoy'u taklit edip, onu anarak "Otriş giyip Bülent Ersoy'dan neyim eksik demez mi?" notunu Instagram hesabından paylaşıyor. 

Gülşen'in bu paylaşımı dikkat çekiyor. Görüntülerinin ardından YouTube kanalında bir programına telefonla bağlanan Engelsiz Yaşam Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Edip Önder konu ile ilgili olarak; "Bülent Hanım'ın rahatsızlığı nedeniyle tekerlekli sandalye kullanması gayet insani bir durum. Ancak Gülşen'in bu davranışı takındığı bu tavır, engelli kardeşlerimizi rencide eden bir durum ve engelli kardeşlerimizi son derece yaralamıştır. Bunu vakıf yönetimindeki arkadaşlarla, Tayyar Bey de vakıfta hep birlikte değerlendireceğiz. Sonuçta biz toplumda önünde engel olan herkes adına bir şeyler yapmaya ve kamu yararı sağlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla engelli kardeşlerimizi rencide eden bu duruma karşı da hukuki bir yola girebilir miyiz vakıf olarak değerlendirip yola çıkabiliriz" diye bir açıklama yaptı.

Gülşen'in tekerlekli sandalye ile yaptığı paylaşım sosyal medyada da gündem oldu, ele alındı. Bazıları "Ne var bunda?" derken bazıları ise rahatsızlığı belirtti. Şarkıcı konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı. 

Engelsiz Yaşam Vakfı bu konuda hukuki bir süreç başlatırlar mı? Gülşen bu davranışı neden, niçin yaptı? Bu konu ile ilgili bir açıklama yapar bilemiyoruz. Bekleyip görelim. 

ALİYE YÜCEL

23 Mayıs 2022 Pazartesi

DUYGUSAL TÜKENMİŞLİK


Çok iyi bildiğim bir şey var ki, engelliler fiziksel zorluktan daha çok duygusal zorluk yaşarlar. Çok engelli tanıyan ve engelli biri olarak tespitimde yanılmadığıma emindim. 

Engelliler Haftası'nda çok sevdiğim ve görüşlerine değer verdiğim Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan'dan da böyle bir açıklama duydum. Sayın Tarhan, engellilerin fiziksel tükenmişlikten çok duygusal tükenmişlik yaşadıklarını açıklıyor ve engellilerle ilgili çok değerli tespitlerde bulunuyor. Okuduğum da bazı görüşlerinin blogumda yer almasını istedim. 

Ünlü psikiyatrist, engellilerle iletişim konusunda yapılan yanlışlığı şu sözlerle anlatıyor: “Bir engelli ile karşılaşıldığında ilk anda engelinden bahsedilmesi eksi ile başlanmasına neden oluyor. Yanlış bir iletişimle başlanılıyor..." 

Engellilerle yaklaşımı ise: “Otomatik stereotipi dediğimiz otomatik yanlış tepkiler ve davranışlar var. Engelli bireylere şefkatle yaklaşırken onları kötü hissettirmek gibi yaklaşımlar var. İşte bunlar engellileri çok rencide ediyor. Engellilikten çok bunlar onlar için incitici ve kırıcı oluyor. O nedenle engellilikten ne anladığımızı bilmemiz gerekiyor. Biz genellikle engelli olmayı bir hastalık ve sakatlık gibi görüyoruz. Aslında engellilik bir farklılıktır. Onun için İngilizcede fizibilite deniliyor. Farklı olarak yeti yitimi olarak tanımlanıyor. Türkçedeki söylemi de yeti yetimidir. İnsanın belli bir şekilde bazı yetilerinin yitirilmiş olması yani o kişinin engellenmiş olması vardır” diye açıklıyor.

"Engelliliğin, insan hayatına engel olduğunu düşünmek gerçekçi değil!" diyor ve ünlü fizikçi Stephen Hawking’i örnek göstererek engelli olmanın insan hayatına engel teşkil etmediğini ve engelliliğin "evrendeki mükemmelliğin bir parçası" olduğunu söylüyor. Bu çok anlamlı bir açıklama değil mi?

Engeli olmayan bireylerle ilgili görüşü de şu yönde "İnsan engelliliği veya engelli insanları kendinden çok uzak, uzakta bir sorun gibi düşündüğü zaman engellilere karşı zihinsel bir körlük oluşuyor...” diyor. 

Tarhan, “Öz duyarlılıklarını geliştiren engelli bireyler diğer engellileri daha iyi anlıyorlar, empati yapabiliyorlar. Toplumsal hayata uyum sağlamasına ve kişinin günlük ihtiyaçlarını karşılamasında destek olabilecek kişiler daha çok ortaya çıkıyor..." diyerek engelli bireyler için öz duyarlılığın önemli olduğunu ifade ediyor.

Engellilerin en büyük korkuları için de; “Engelli bireyleri en çok yalnızlık korkutuyor. Fiziksel tükenmişlikten çok duygusal tükenmişlik yaşayabiliyorlar. Engellilere yapılacak en büyük yardım, sessiz yapılan iyilikler, görünmeyen yardımlardır ve rastgele iyiliklerdir...” diyen Tarhan'ın açıklamalarının tamamını okumanızı isterim. Engelli, engelsiz herkese yol gösterecek eminim...

Kaynak: 

https://www.winally.com/2022/05/fiziksel-tukenmislikten-cok-duygusal-tukenmislik-yasiyorlar/

ALİYE YÜCEL

25 Nisan 2022 Pazartesi

ETİ CİN İLE İŞARET DİLİ


"Eti Cin" çok sevilen bir bisküvi çeşididir. Geçtiğimiz gün televizyonda bir sosyal sorumluluk projesine imza attığını gördüm. “Eti Cin ile işaret dili öğreniyoruz, birlikte gülümsetiyoruz!” sloganıyla dijital platformlarda işaret dili öğretmeye başlamış.

Hazırlanan tanıtım bülteninde yazdığına göre; gülümsemenin sembolü olan Eti Cin ile işaret dilinde farkındalık yaratılması amaçlanırken, gülümsemenin kapsayıcılığını artırarak herkesi gülümsemeye davet ediliyor.
 
Eti Cin, marka sembolü “gülümsemenin etkisini “işaret dili” ile herkesin hayatının bir parçası yaparak farkındalık yaratıyor.

“Eti Cin ile işaret dili öğreniyoruz, birlikte gülümsetiyoruz!” mesajının farklı senaryolarda işlendiği ve dijital mecralarda yayınlanacak olan öğretici içerik serisiyle işaret dili konusunda duyarlılığın artırılması hedefleniyor.

 
Yıl boyunca sürecek kampanya kapsamında TV iletişiminde de duyarlılığın artırılması amacıyla sağ alt köşede oluşturulan “turuncu alan” içerisinde Cin karakteri reklam filmini işaret dilinde anlatıyor. “Eti Cin ile İşaret Dili Öğreniyoruz” duyuru filmi, YouTube içerik videoları ve televizyonlarda yayınlanıyor. 

YouTube içerik videolarında Eti Cin karakteri ve influencerlar ile yeni bir dil öğrenme deneyiminde olduğu gibi günlük hayatta kullanılan kalıpları ve cümleleri işaret dili ile eğlenceli bir şekilde aktarıyor.
Televizyon reklam filminde ise sağ alt köşede Eti Cin karakteri işaret dili ile jingle ve dış sesi tercüme ediyor. 

Ayrıca; Eti çalışanlarına da işaret dili eğitimi verilerek farkındalığın kuruluş içerisinde de oluşmasını sağlıyor. 

ALİYE YÜCEL

27 Mart 2022 Pazar

SESSİZ OLMAK



Korku filmleri tercihim değilse de Hush (Sessiz) filminin tanıtımında "İşitme engelli bir yazar..." cümlesini görünce seyretmek istedim. Hush, 2016 ABD yapımı orta düzeyde bir korku - gerilim (slasher) filmi...

Filmin konusu şöyle: İşitme engelli (dilsiz ve sağır) bir yazar olan Maddie (Kate Siegel), orman içerisindeki ıssız bir evde tek başına yaşamaktadır.  Ancak bir akşam yalnız olmadığını anlar, çünkü psikopat bir katil (eski sevgili) sinsice onu takip etmektedir.

Anlıyoruz ki Maddie, yazdığı kitabı bitirmek için daha rahat bir ortam olan sessiz sakin bir orman evini seçmiş. Böyle ıssız ve yalnız bir ortam olunca da filmde korkuya yönelik sahneler kaçınılmaz diye bekledim. Çok geçmeden de haklı olduğum ortaya çıktı. 

Film aynı mekanda geçiyor ve çok az oyuncu yer alıyor. Filmin yönetmeni Mike Flanagan ve başrol oyuncusu Kate Siegel evliler ve senaryosu da her ikisi tarafından yazılmış. Diğer rollerde ise; John Gallagher Jr., Michael Trucco, Samantha Sloyan, Emma Graves var.


Filmde başrol oyuncusunun işitme engelli olmasını anlamı ne bilemedim. Çünkü bağırsa bile kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde kimse duyamazdı. İşitme engelli olması bir tek sahnede anlam kazanıyor. Arkadaşının yardım çığlığını duymuyor. Ama bu sahne de çok elzem değil...

Başrol oyuncusunun işitme engelli olmasının bence filme bir katkısı yok. Seyrettikten sonra engelsiz biri de olabilirmiş fikri uyandırdı. Açıkçası işitme engelli bir rol varsa bunun daha anlamlı kullanılmasını bekledim. 

Duygu sömürüsü için mi işitme engelli bir karakter var diye düşünmeden edemedim. Yani acıma duygusu vererek filme bir katkı sağlamak amaçlı... "Aklımda deli sorular var" demiyorum. Sorum gayet mantıklı... Engellilere acımak maalesef bir önyargı. Bu filmde de bu amaçla kullanılmış olabilir.

Film uzun değil 81 dakika, korku filmi sevenler izleyebilirler. Hush, 2019 yılında Hindistan'da da "Kolaiyuthir Kaalam" ismiyle uyarlanmış. İlk fırsatta onu da izleyip karşılaştırmak istiyorum. 

ALİYE YÜCEL

12 Aralık 2021 Pazar

KIRILGAN




Son zamanlarda engelliler için de kullanılan "kırılgan" ve "kırılgan nüfus" terimlerine çok rastlıyorum. Düzenlenen bir panelde, sosyolojik bir açıklamada, bir araştırmada...

Kırılgan nüfus; genel nüfusa göre yoksulluk ve sosyal dışlanma riski yüksek olan gruplar olarak tanımlanıyor. 

Önceleri kadınlar, engelliler, çocuklar ve gençler ifade edilirken, son dönemlerde yaşlı ve göçmenlerin de bu söyleme dahil ediliyor.

Bu da beni çok rahatsız ediyor. Kırılgan nedir? Anlamına bakalım.
"Kolay ve çabuk kırılan.
Kolay ve çabuk gücenen"
Bu bir engelli için kullanabilecek bir terim midir?

Bir engelli olarak ve çok sayıda engelli kişi tanıyan biri olarak şunu söyleyebilirim ki çok yanlış bir kelime seçilmiş... 

Engelsiz bir kişiye en ufak bir eleştiri yapılsa bile alınıp kırıldığı halde engelliler görmüyorsa kör, bedensel engeli varsa topal, çolak vb. gibi kelimelerden rahatsız olmayabilir.

Diğer gruplar için de uygun görmediğim bu terimi engelliler için hiç uygun göremiyorum.

Hakkımızı aramak, bizi savunmak için yapılan çalışmalarda bu terimin kullanılması çok yanlış. 

ALİYE YÜCEL 

5 Aralık 2021 Pazar

BUNA DA ŞÜKÜR

 


3 Aralık Dünya Engelliler Günü geçti, gitti. Hemen hemen her yıl aynı şeyler söyleniyor, aynı şeyler oluyor. Ben yıllar önce "3 Aralık" Engelli Farkındalığı Günü'dür diye yazmıştım. Sosyal medyada pek çok kişi aynı şeyi kullandı. 

Evet... 3 Aralık engellileri fark etme günüdür. Empati kurup, dünyaya onlar gibi bakma günüdür. Hep beraber engelleri kaldırma günüdür.

Bir de bu gün kutlanmaz! Neyse ki bu konuda da benim gibi düşünen kişiler var. Bu konuda da "kutlamayalım", "kutlanmaz" gibi paylaşımlar yapıldı. 

Anlıyorum ki bir şeylerin farkına varılıyor galiba... Buna da şükür diyelim.  Bir sonraki "3 Aralık" gününe kadar farkındalığımızın artması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL 




28 Kasım 2021 Pazar

ENGELLİ FARKINDALIĞINA DAİR


İllüstrasyonları çok seviyorum. Hatta fotoğraf ve resimden daha çok. Sosyal medya hesabımda da en fazla paylaştığım illüstrasyonlar oluyor.

Bu hafta Nicholle Kobi'nin illüstrasyonlarını yazacağım. O da engelli mi diye sorarsanız hayır o engelli değil. Ancak engellileri çiziyor. Hem de çok güzel. Ben bunu engelli farkındalığına dair önemli bir çalışma olarak görüyorum.


İllüstratör Nicholle Kobi'ye engellilikle ilgili görselleri ararken rastladım. Kobi, Black Girl Magic (#blackgirlmagic) illüstrasyonlarıyla ünlü... Zaman zaman engellileri de çiziyor. Sosyal medya hesabında paylaşıyor. Özellikle tekerlekli sandalyede olanları...

Burada iki örnek veriyorum. Takip ettiğiniz takdirde siz de rastlayabilirsiniz.

ALİYE YÜCEL 


10 Ekim 2021 Pazar

BLOGUM 10 YAŞINDA


Blogum tam 10 yaşında...

Ne yazacağım bazen son güne kadar belli olmuyor. Gündemdeki bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap, duyduğum bir söz yazıma konu olabiliyordu. Ama ekim ayının ilk haftası konum hep belliydi. Konu blogumun doğum günü!  

Blogum "Engeloji" şimdi 10 yaşında... Tam 10 yıl önce bir ekim günü yazmaya başlamıştım. Blogum 1 Yaşında, 2, 3, ... ve Blogum 8 Yaşında diye her ekim ayında yazdım. Ancak geçen yıl, 9. yılda hiç yazamadım.
 
İki elim kanda olsa bile mutlaka her hafta mutlaka yazmaya çalışmıştım. Hiç aksatmamıştım. Bir işim çıktığında ya da bir yere gideceğimiz zaman ailemin "Bu hafta da yazma. Kalsın..." demelerine rağmen mutlaka bir yazı koymaya çalıştım. Ta ki annemin vefatına kadar... O günden sonra yazmadım. 

Evet. Tam bir yıl hiç yazamadım. Elim gitmedi derler ya... Her şey anlamsız geldi. Onu, canım annemi yazamadım. Ondan başka bir şey yazmak da saçma geldi. 

Ancak engelli ve engellilik hakkında söyleyeceklerim bitmedi. Bu nedenle artık uzun uzun olmasa da bir şeyler koymaya çalışıyorum. Bugün de blogumun 10. yılını yazmak istedim. Adıyla yaşasın!
 
ALİYE YÜCEL

19 Eylül 2021 Pazar

"1000 KİTAP" VE ENGELOJİ


"1000 Kitap" sitesini biliyor musunuz? Bu site, okuduğunuz kitapları ve onlardan alıntıları yazabileceğiniz bir platform. Kitapseverler için oldukça yararlı ve güzel bir site-uygulama...

Site tamamen kitaplarla ilgili... Şöyle ki; daha önce okuduğunuz kitapları, şu an okumakta olduğunuz kitabı, okumayı düşündüğünüz kitapları, kitap okuma hedef sayınızı, kitaplarla ilgili yorumlarınızı, alıntıları ve incelemeleri yazabiliyorsunuz. Bu kadarla da kalmıyor; kitaplar ve yazarlarla ilgili bilgiler, haberler, röportajlar ve fotoğraflar da yer alıyor.

Başkalarına kitaplarla ilgili bilgi verip, yol gösterirken kendi okuma arşivinizi de oluşturmuş oluyorsunuz. Araştırınca bu faydalı sitenin, 2012 yılında Hacı Seydaoğlu tarafından hazırlandığını öğrendim.


Benim "1000 Kitap" ile tanışmam ise kitabım Engeloji sayesinde oldu. Engeloji ile ilgili yazılanları okurken rastlanmıştım. Beğeniler beni mutlu etti. Okuyan kişiler oldukça faydalı yorumlar yapmışlar. Engeloji'nin ikinci baskısı ya da Engeloji 2 için beni teşvik etti.

Biliyorum ama geç kaldım ama sonunda ben de uygulamayı telefonuma indirdim, üye oldum, Engeloji hakkında paylaşım yapanları takip ettim ve oturup bu yazıyı yazdım. Her kitapseverin ve kitap okuyan herkesin bu siteye üye olup birikimlerini aktarması gerektiğini düşünüyorum. Belki de bir kişinin kitap okumasına vesile olursunuz. Ne güzel olur değil mi?

ALİYE YÜCEL

12 Eylül 2021 Pazar

BİR ÖNYARGI HİKAYESİ


Çalıştığım işyerinin yemekhanesinde arkadaşlarımla yemek yerken biri yanıma yaklaştı ve "Hal, hareket, tavır ve davranışlarınızla çok hanımefendisiniz. Bir de sol elinizle yemek yemezseniz çok iyi olacak..." dedi. 

Ben şaşkın şaşkın kendisine baktım. Ne desem diye düşünürken birden " İyi de benim sağ kolum sakat ama..." deyiverdim. Yüzünün aldı ifadeyi anlatamam. Ne diyeceğini şaşırdı. Yarım yamalak bir özür dileyerek hemen uzaklaştı.

Önyargı, eskilerin deyimiyle "peşin hüküm" bu işte; karşıdakinin durumunu bilmeden düşünce ve davranışını ortaya koymak... 

ALİYE YÜCEL 

1 Ağustos 2021 Pazar

ENGEL SEBEBİM ÇOCUK FELCİ

Ne zaman küçük bir çocuk ağlasa, yıllar öncesine giderim. İçimde bir darlık hissederim. O küçük çocuğun yerine koyarım kendimi... Çocuk felcine yakalandığım günlere giderim... Ben de böyle ağlamış olmalıyım diye düşünürüm hep... Araştırıp okuduğuma göre büyük ağrı ve sancı veriyormuş çocuk felci... 

Çocuk felcinde (poliomyelit) önceleri; ateş, baş ağrısı, halsizlik, kusma, boyunda sertlik, kol ve bacaklarda ağrı oluşuyor... Daha sonra da hastalık etkeni olan virüs omuriliğe geçerek, orada kasların hareketlerini sağlayan sinir hücrelerini tahrip ediyormuş... 

Şimdilik bu kadar.... Bu konuyu yani engel sebebimin devamını uzun uzun yazacağım belki buraya belki de Engeloji 2'ye... 

ALİYE YÜCEL


25 Temmuz 2021 Pazar

CANIM ANNEM

Bugün annemi kaybedeli tam bir yıl oldu... Bir yıl hiç bir şey yapmak istemedim. Bloguma da yazamadım.  Yaptığım her şey anlamsız geldi çünkü.  Onu yazamadım. Ondan başka bir şey yazmak da çok saçma geldi. 

Ancak engelli ve engellilik hakkında söyleyeceklerim galiba bitmedi. Bu nedenle yazmalıyım diye düşünüyorum. Uzun uzun olmasa da... Zaman zaman yazmak istiyorum. 

ALİYE YÜCEL

7 Haziran 2020 Pazar

INSTAGRAM'DAN BİRKAÇ PAYLAŞIM



İnstagram'dan birkaç paylaşım...

@hix.52 (Hasan İnce)

Tarih: 30 Mayıs 2019 
ilk defa bir kitap önerisinde bulunacağım. Kitap hakkında düşüncelerimi yoruma bırakıyorum.

İnstagram hesabımda ilk defa bir kitap önerisinde bulunacağım; Engeloji... Engeloji, diplamasını almak için öğretmenlik stajını tamamlamak zorunda bırakılan fakat o dönem engellilere öğretmenlik hakkı verilmediği için bu güzel hayalini gerçekleştiremeyen meslektaşımız Aliye Yücel hocamın kitabı.
Engeloji ile çıkarığım Özel Eğitim dergime içerik oluştururken tanışmıştım. İlk olarak adı dikkatimi çekmişti. Engeloji ifadesine çok yabancıydım. Bu başlığın altında ise bir o kadar daha ilginç bulduğum ikinci bir başlık yer alıyordu; Kör Topal Giden Bilim...
Kitap hakkında ufak bir araştırma yaptım. Aliye Hocamın Engeloji'yi ''engeli ve engelliyi doğru anlama bilimi'' olarak tanımladığını gördüm. Bu doğrultuda yazığı kitapla da insanları bedensel eksikliklerine odaklanmak yerine, yeni bir bakış açısı getirmeyi hedefliyordu.
Yeterince ilginç bulduğum bu kitabın kapak tasarımını da çok beğenince alıp okumam kaçınılmaz oldu.
Engeloji- Kör Topal Giden Bilim; engelli farkındalığına dair bir kitap...
Her türlü engel, olumlu ve olumsuz yönleriyle ve birbirinden ilginç başlıklarla anlatılmış.
Okudukça toplum olarak birçok şeyi hiç bilmediğimizi ya da yanlış bildiğimizi gördüm. Daha sonra araştırmak üzere kendimce notlar aldım. Aldığım notların ilintili olduğu birkaç konu başlığını paylaşmak istiyorum:
Atasözü ve deyimlerde engelliler, Ders kitaplarında engelliler, Kas erimesi Hastası Luka'nın çok şey anlatan fotoğrafları, Çizgi film karakterlerinde engelli farkındalığı, Görme engelli Akunpunkturistler...
Bunun dışında toplumun her kesiminden örnekler vererek engellilerin hayatımızdaki yerinin algısını gözler önüne seriyor. Kitabın sayfaları arasında ilerledikçe aslında doğru bildiğimiz, normal karşıladığımız, belki de takdir ettiğimiz davranışların bilmeden engellileri incittiğine şahit oluyoruz.

Engellileri anlamak için engelli olmamıza gerek olmadığını, ''Engellileri Anlama Kılavuzu'' niteliğindeki bu kitabı okuyarak da çok öğrenebileceğimizi gördüm. Kitabı okuduktan sonra kendimi bir gözden geçirdim. Özel Eğitim öğretmeni olmam hasebiyle birçok öğrenci ve engelli arkadaşla bir araya geliyoruz. Bu birlikteliklerde onları üzecek söz ve davranışlarsa bulunup bulunmadığımı düşündüm. Düşününce hatırlanmıyor ama bundan sonra daha dikkatli olacağım. Kullandığım her cümleyi biraz daha tartarak kullanacağım. Engellilere saygı duymak, anlamak, yardımcı olmak gibi kavramların üzerinde daha sıkı düşünmeye başlayacağım. Hayatımızdaki engellerin ortadan kalkması için Aliye Yücel hocam bu eseri ortaya koymuş. Bir röportajında bir eser ortaya koymanın zorluğu hakkında bir şey söyleyemeyeceğini fakat okutmanın gerçekten zor olduğunu ifade ediyor. Mutlaka okunması gerektiğini düşündüğüm bu kitabın bilinip okunmasına ''karıncanın ateşe taşıdığı su misali'' bir katkıda bulunmak için bu paylaşımı yapıyorum.
Bu tür paylaşımların ve farkındalıklarımızın artması dileğiyle...

diyerek paylaşmış...




                                                        @maktass_ (Merve Uğur)

                                                     Tarih: 13 Şubat 2018 

Kitap Fuarı'ndaki güzel bir hediyeleşmenin sonucu şimdi minik kalplere ulaşmak. Çocuklarımızda farkındalık oluşturmaya vesile olduğunuz için çok teşekkürler Aliye Hanım. Emeğinize, kaleminize sağlık. 😊 

diyerek paylaşmış... 





                                                       Tarih: 4 Ocak 2019 

Merhaba. Yeni yıla girdik. Şimdiden 4 gün geçti bile. Nasılsın? İyi misin?😊
✨
Yeni yılın ilk paylaşımı olan çok özel bir kitapla geldim. Kitabı ilk defa bir yıl önce yazarın beni takip etmesiyle gördüm. O zaman alamamıştım. Yazarla küçük bir sohbetten sonra alacağıma söz vermiştim. Aradan aylar geçti ve ben Aralık ayında aldım. Ayın bitimine doğru okuyup bitirdim. Şimdi ancak paylaşıyorum😁
✨
Aliye Yücel Bursa doğumludur.9 aylıkken çocuk felci geçirmiş. Marmara Üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olmuş. Aslında öğretmen olarak eğitim alıpta -her engelli de olduğu gibi- engelli olduğu gerekçesiyle görevini yapmasına izin vermeyen adaletsiz bir sistemin kurbanı olmuş. Haliyle kendisi de medya sektörüne yönelmiş. Engellilere yönelik çeşitli dergilerde editörlük yapmış. TRT ve TGRT gibi kanallarda çeşitli görevlerde bulunmuş. 2010 yılından bu yana Beyazay Derneği ve İŞKUR’un ortak projesi engelli istihdamına yönelik Engelli Kariyerinde Değerlendirme Uzmanı olarak çalışmakta. Kişisel bir blog sayfası var. Ve hayatı hep engellilere yönelik projelerle geçmiş.
✨
Engeloji kitabı blogunda yazdığı yazılardan oluşuyor. 7 ayrı bölümden ve küçük alt başlıklardan oluşan kitapta her konu çok güzel işlenerek anlatılmış. Her türden engelli insanların maddi manevi bütün sorunlarını ele alarak bilgilendirmiş. Kitabın amacı belli. Engelsiz insanlara engellileri anlatmak, engellileri bir nebze olsun anlamak, aptal bakış açımızı değiştirmek ve farkındalık yaratmak amacıyla yazılmış bir kitap.
✨
Okudukça bilgilendim. Bazı şeyleri yaşadım gördüm.”Evet bu böyle”dediğim yerler oldu. Okudukça“aaa ben bu şekilde hiç düşünmemiştim”dedim. Hikayelerimde beğendiğim kitaptan alıntılar paylaştım. Yazarla sohbetlerimizde bana “Benim tek amacım var. insanların kitabı okuyarak farkındalık kazanmasını istiyorum”dedi. Gerçekten çok özenle yazılmış. Engellileri en iyi anlayan değerli bir insanın böylesi harika bir kitap yazması beni fazlasıyla mutlu etti. Siz hep yazın olur mu? İyi ki varsınız @aliyeyucel16 🙏
✨
Google’la “Engeloji veya Aliye Yücel ”yazarsan Hürriyetteki röportajı, Milliyetteki Ali Eyüpoğlu’nun yazısını okumalısın. Şiddetle kitabı öneririm. Okumalısın!!


diyerek paylaşmış...

Bu hafta İnstagram'da Engeloji'den bahseden paylaşımlara yer veriyorum. Blogumda kalsın ve kalıcı olsun istedim. Bunlar ilk aramalarda seçtiklerim. Beni tanımayan kişilerin paylaşımları... Daha pek çok paylaşım var. Gördüğümde ne kadar mutlu olduğumu söylememe gerek yok değil mi?

ALİYE YÜCEL

22 Mart 2020 Pazar

KORONA GÜNLERİNDE EMPATİ



Bu hafta başka bir konuyu ele almak istiyordum. Ama korona virüsü bizi esir aldı. Her yer de o… Okular tatil, alışveriş merkezleri ve pek çok işyerleri kapalı… 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı var. Böyle olunca da başka bir konuyu yazmak olmazdı. Yıllar sonra tarihe bakınca herkes virüsten kırılırken bunu mu yazılır denmemesi için korona virüsü ile ilgili yazacağım. Ama bambaşka bir açıdan…

Bloguma başladığım günden beri engelli ve engellilik konusundan başka bir konuyu ele almadım. Blogum “Engeloji” olunca güncel bir konuyu bile engellilikle ilgisi yoksa yazmadım. Yine öyle yapacağım. 

Virüsün getirdiği bir durum var. Korona virüsü salgını dolayısıyla insanlar bu hastalıktan korunmak ve yakınlarını korumak için evde kalmaları gerekiyor. Bu durum için #evdekal, #evdekaltürkiye hashtagleri yapılıyor. İnsanlar dışarıya çıkmıyor, çıkamıyor…  Evde kalmaya başladılar, kalıyorlar da…


İnsanlar evde kalıyorlar kalmasına da… Dün bir bugün iki, sıkılmaya başladılar bile… Medyadan okuduklarımdan, konuştuğum kişilerden bunu anlıyorum. Anladım ki, her gün dışarıya çıkmaya alışan insanlar, iki gün üst üste evden çıkamayınca çok sıkılıyorlar. Oysa günlerce değil, aylarca, yıllarca evinden, odasından hatta hatta yatağından çıkamayanlar var. Bazı hastalar ve engelliler bu durumdalar… Onların dünyaları dört duvar…

Şimdi bu durumda şunu söylemek istiyorum. Canı sıkılanlar umarım evlerinden çıkamayan milyonlarca engelli için artık empati yapabilirler. Çünkü bu durum geçecek… Hastalığa yakalanmayan ya da yakalanıp atlatanlar için hayat devam edecek.  Korona virüsü, hayatta kalanlar için daha önce görmediği pek çok şeyi getirdi ve pek çok şeyi yaptırdı. Umarım evden çıkamayan kişiler için de empati yapmayı getirmiştir.

Bu konu ile ilgili yazacak yüzlerce cümlem var. Ama edebiyat yapmaya gerek yok. Maksadımı anlattım diye düşünüyorum. Evden hiç çıkamayanlar için empati yapmak, sonra da şükretmek gerekiyor.  Evde kalacağınız süre içinde belki daha çok kitap okuyacak, daha çok film seyredeceksiniz. İster ‘Kolera Günlerinde Aşk’i okuyun, ister ‘Kolera Günlerinde Aşk’i seyredin, ama korona günlerinde empati yapmayı sakın unutmayın!

Not: 
Allah yardımız olsun. Ülkemiz ve tüm dünya bu beladan bir an önce kurtulsun…

ALİYE YÜCEL

6 Ekim 2019 Pazar

BLOGUM 8 YAŞINDA



2011 yılı Ekim ayında blogumu açmış ve yazmaya başlamıştım. Tam 8 yıl oldu. Yılda bir kere bir haftayı bloguma ayırıyorum. "Engelli Hikayeleri" diyerek başladığım ve engelli farkındalığına dair yazılar yazdığım bloguma daha sonra kitabımın adını verdim. Adı "Engeloji" oldu. Engeli ve engelliyi doğru anlama bilimi... Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış tanınması beni bu konuda yazmaya zorladı. Konularım belli; engelli, engellilik, engelli farkındalığı...

İki elim kanda olsa bile mutlaka her hafta yazmaya çalıştım. Ne olursa olsun mutlaka zaman ayırdım. Aksatmadan her hafta mutlaka bir yazı yayınladım. Bugüne kadar 400'ün üstünde post oldu. Günde 100 ile 800 kişi bloguma giriyor. Ayda 5 bin civarında görüntülenme oluyor. Bu da beni mutlu ediyor. Toplam sayfa görüntülenme sayısı da 410 bini geçti. Engelli ve engellilik hakkında araştırma yapanlar bloguma rast geliyorlar.

Gündemdeki bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap yazıma konu olabiliyor. Her hafta konu bulamamanın sıkıntısını, bulmanın sevincini, yayınladıktan sonraki rahatlamayı, beğenilmesinin sevincini ve ziyaretçi sayısının her geçen gün artmasının mutluluğunu yaşadım. Bloga başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve ciddi bir okuyucu kitlesine ulaşacağımı düşünmemiştim.



Yazılarım hakkında yapılan güzel yorumlar beni mutlu ediyor. "İlk defa engellilik ve engellilerle ilgili doğru kurulmuş cümleler okudum.Y azınız için teşekkür ediyorum...", "Yazınızı okudum. Çok etkileyici. Farkındalık oluşturan bir yazı...", "Arama yaparken blogunuza rastladım, çok beğendim...", gibi güzel ve olumlu eleştiriler alıyorum. Anlaşılmak güzel şey...

Engeloji, temasal bir blog... Engelliyi, engelliliği ve engelli farkındalığını anlatmaya çalışıyorum. Bu kadar düzenli bir şekilde; moda, kadın, kozmetik, alışveriş ve magazin gibi konularda yazsaydım. Daha çok okunacak, daha çok ilgi görecekti. Bu kesin... Ama asıl isteğim engelli  farkındalığı meydana getirmek.. Bunları yazarken birilerinin sesi olmak istiyorum.
 
8  yıl içinde bloguma giren, okuyan, öneren, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, motive eden herkese çok teşekkür ediyorum. Engelli ve engellilik konularında anlatmak istediğim daha çok şeyin var olduğunu görüyorum. Bu nedenle bugünden sonra da yazmaya, bir şeyler paylaşmaya, engelli ve engelsiz herkese seslenmeye devam etmek istiyorum.

ALİYE YÜCEL