> Engeloji : Bedensel Engelli

Translate

Bedensel Engelli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bedensel Engelli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2023 Çarşamba

GAZZE'DE ENGELLİ OLMAK


Bir süredir gündem malum Gazze ve Filistin... Orayı düşünürken, orada yaşayan engellileri de ayrıca dert ediyorum. Bu nedenle ilgili haberleri okumaya çalışıyorum. Engelsiz insanlar için bile çok zor şartları olan bölge, engelliler için ne haldedir tahmin edebiliyorum.

Binalar, sokaklar ve caddelerdeki ağır yıkım nedeniyle tekerlekli sandalye ve diğer yardımcı cihazları kullanarak yürüyen bedensel engelliler, bırakın kaçmayı, kilometrelerce yürümeyi, molozların arasında bir kaç metre bile yol alamayabilir. Çevresel engellerin yürümeyi ne derece zorlaştırdığını çok iyi biliyorum.


Elektriğin olmaması, asansörlerin çalışmaması anlamına geliyor ve yüksek binalarda yaşayan bedensel engellilerin evlerinden çıkmalarını imkansız hale getiriyor. Bir kısmı bu yüzden hayatını kaybetmiş olmalı... 

İşitme ve görme engellilerin, tahliye emirlerini duyma görme ve bilme olasılıklarının düşük olduğunu, özellikle etkili uyarıların olmaması nedeniyle saldırılardan kaçmakta zorluk yaşadıkları anlıyoruz. 

Zihinsel engelli kişiler ise; akrabalarına veya kurtarma görevlilerine nerede olduklarını maalesef anlatamaz, bildiremezler. 

Bir çok engelli kişi diyelim ki hayatını kaybetmedi; yiyecek, su ve diğer temel ihtiyaçların ne zaman tükeneceği konusunda korkusu ve endişesi ile yaşamaktalar... 

Saldırılarda yeni engelli olanlara gelince, onları düşünmek bile istemiyorum. Çatışmalardan kaçmaya çalışan Filistinliler için engelli yaşamak başlı başına etkili bir ölüm olabilir. 

ALİYE YÜCEL

14 Kasım 2023 Salı

ENGEL DEĞİL!


Zaman zaman "Engelli Mahremiyeti" konusunda çalışmalar yaptığımızı ve aynı adla bir Instagram (@engellimahremiyeti) hesabında paylaşımlar yaptığımızı yazıyorum.

Üç haftadır "Engelli olmanız hayatın keyfini çıkarmanıza engel değil!" başlığı altında paylaşımlar hazırladık. İlk iki paylaşımlar ilgi gördü. Bu nedenle burada da yazmak istedim. 

İlk paylaşım bedensel engelliler, daha doğrusu tekerlekli sandalye kullananlar içindi:

"Engelli olmanız hayatın keyfini çıkarmanıza engel değil!" 

Tekerlekli sandalye ile merdivenden inemezsiniz. Ancak sandalyeniz varsa; otobüslerde, lokantalarda, piknik yaparken sandalye aramazsınız!

İkinci paylaşım görme engelliler içindi: 

"Engelli olmanız  hayatın keyfini çıkarmanıza engel değil!" 

Görme engeliyseniz bu karanlıkta yol bulmanız için sorun olmaz! Hatta evde elektrikler kesildiğinde gören kişilere rehberlik dahi yapabilirsiniz! 

Yarın da işitme engelliler için şu paylaşımı yapacağız: 

"Engelli olmanız hayatın keyfini çıkarmanıza engel değil!" 

İşitme engelli iseniz; konuşmaları duyamaz, iletişimde zorluklar yaşayabilirsiniz ama kalpten gelen duyguları anlayabilir, gürültülü ortamlarda kitap okuyabilirsiniz! 

Engelli ve engellilik konularında farkındalık meydana getirecek bilgiler paylaşmaya devam ediyoruz. Takip edebilirsiniz.   


ALİYE YÜCEL



12 Eylül 2022 Pazartesi

LCW'DEN ENGELLİLER İÇİN "LCW LIMITLESS"


Ünlü giyim firması LCW firmasıyla tanışmam uzun yıllar öncesine dayanıyor. TGRT'de çalışırken hazırladığımız "Vitrin" programına katılmışlardı. Firmaya aşina olunca sonra da müşterisi oldum. Çünkü tarzım olan kıyafetleri orada uygun fiyata buluyorum.
 
Bloguma LCW'yi yazmamın nedeni ise engelliler için ürettikleri... Firma, 2017 yılında "LCW Sense" adı verilen uygulama ile görme engellilerin hayatını kolaylaştırmışlardı. "LCW Sense" ile mağazalarda satılan ürünlerin özellikleri barkod okuma teknolojisi ile sesli olarak duyulabiliyor. Bunun için akıllı telefonların kamerası kullanılıyor. Ücretsiz olarak cep telefonlarına indirilebilen bu uygulama ile görme engelliler giysiler hakkında çeşitli bilgileri kolaylıkla öğrenebiliyorlar. Giysinin rengi, kumaş türü, deseni, beden ölçüsü, yıkama talimatları, fiyatı, ürünün peşin veya taksitli fiyatları da verilen bilgiler arasında...
 
LCW, şimdi de bedensel engelliler için kıyafetler hazırlamış. İnternet sayfalarına girince bedensel engelliler için hazırladıkları kıyafetlere rastladım. "Sınırları Aşan Fonksiyonellik" sloganıyla LCW Limitless Koleksiyonu’nun ürünleri yer alıyor. Bu ürünler giyinirken yaşanılan zorluklar göz önüne alınarak tasarlanmış. Rahat ve kolay giyinme sağlamak için tasarlanan LCW Limitless koleksiyonundaki kıyafetleri inceledim ve bedensel engellilerin kullanımına uygun önemli kolaylıklar gördüm. 

Erkek ve kadın tişörtlerinin omuzunda cırt  bantlar var. Bu giyinme kolaylığı sağlıyor. 

Gömleklerin önündeki ve manşetlerindeki düğmelerin altında cırt bantlar bulunuyor. Bu sayede kapanıyor ve düğme iliklemekle uğraşmadan kolayca giyiliyor. 

Pantolonların diz kısmında düşme ve çarpma ihtimaline karşı dizin korunmasını sağlayan padding var. 

Kadın jean pantolonlarının paçalarından diz kısmına kadar açılan fermuar var. 

Erkek jean pantolonlarının yan dikişlerinde gizli cırt bantlar var. Bu sayede düğme açma kapama ihtiyacı duymadan kolayca giyiliyor. Pantolonun arka bel uzunluğu ön kısmından daha uzun ve böylelikle kişi oturduğunda arkadan belinin açılması engelleniyor. Rahatça oturabiliyor. Ayrıca yanlarında çekme ipleri bulunuyor ve bu iplerle pantolon kolaylıkla yukarı çekilebiliyor. 

Klasik jean pantolonların ön ağ kısmında fermuar yerine gizli cırt bantlar var. Kolayca kapatılabiliyor. 

Kargo pantolonda diz üstünde tutma kemerleri var. Bu da kolaylıkla giyinmeyi ve bacağı çekebilmeyi sağlıyor. 

Pantolonların belleri lastikli ve pantolonlar kolaylıkla giyiliyor. 

Bedensel engellilere hareket özgürlüğü sunan bu kıyafetlere çok büyük ihtiyaç var. Yabancı ülkelerde bu tür kıyafetleri görünce bizde de olmalı derdim. LCW yaptı. Umarız bu diğer tüm diğer markalara da örnek olur. Giyim firmaları bu tür kıyafetler tasarlar. Çeşitler çoğalır. 

ALİYE YÜCEL


27 Haziran 2022 Pazartesi

PLAJLARA ERİŞİM

Yaz demek tatil demek, deniz demek. Engelliler de tatil yapmak ve denize girmek istiyor. Ancak pek çok tesis engellilere uygun değil maalesef. Tekerlekli sandalye kullanan engelliler her yere erişim sağlayamıyor. Özellikle sahillere ve plajlara...

Son yıllarda engelsiz turizm, engelsiz tatil, erişilebilir tatil adı altında bazı çalışmalar yapılıyor. Ancak, engelliler için ayrı bir tesis yapmak, engelli ve engelsiz kişilerin birbirlerinden daha da yabancılaşmasına yol açıyor. Önemli olan engellilerin de herkesle aynı ortamda tatil yapıyor olması...

Böyle örnek bir çalışma Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapıldı.  291 kilometrelik sahil şeridinde düzenleme çalışmaları yapılıyorken engelliler de unutulmadı ve plajlara engelli rampaları yerleştirildi.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Altınkum’dan Yağcılar’a, Ayvalık’tan Altınoluk’a kadar Büyükşehir Belediyesi sorumluluğundaki bütün mavi bayraklı plajlara engelli rampaları yerleştirildi. 

Ekipler son olarak Edremit Altınkum, Yağcılar ve Ayvalık Birlik Ortopedik Engelliler Derneği’nde engelli rampası çalışmasını tamamladı. Yürüyüş yollarını ve iskeleleri de onaran ekipler, plajları engellilere de hazır hale getirdi.

Kaynak: DHA

ALİYE YÜCEL 


30 Mayıs 2022 Pazartesi

ENGELLİLER VE GOLF


Engellilerin bir çok spor dalını yapabildiğini ve başarılar elde ettiğini biliyoruz. Peki golf de yapabilirler mi? Evet, yapıyorlar. Bedensel engeli Mehmet Kazan bunlardan biri... Kazan, son oalarak 2022 German International Men and Ladies Disabled Championship'de yarıştı.

Avrupa Engelliler Golf Birliği'nin organize ettiği 2022 German International Men and Ladies Disabled Championship Almanya'da yapıldı. Organizasyonda, Türkiye'yi Engelliler Golf Milli takımı sporcuları Mehmet Kazan ve Ahmet Özyazıcı temsil etti.


Almanya'nın Baden kentinde düzenlenen müsabakada İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Şili, Almanya ve Türkiye'den toplamda 51 sporcu mücadele etti. 

Oynanan müsabakaların sonunda "Erkekler Gross" ve "Erkekler Net" kategorilerinde ikinci olan Mehmet Kazan iki kupanın sahibi oldu. 
Milli sporcumuz Kazan, daha önce de bir çok başarıya ve şampiyonluğa imza atmıştı.

Bir diğer milli sporcu Ahmet Özyazıcı ise "Erkekler Gross" ve "Erkekler Net" kategorilerinde 18'inci oldu. 

Kaynak: DHA

ALİYE YÜCEL 

17 Mayıs 2020 Pazar

KIŞLALAR EKSİK KALDI



Her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında Engelliler Haftası'nda çeşitli kurum ve kuruluşlar engellilere yönelik etkinlikler düzenleniyordu. Engelliler konusuna dikkat çekiliyor ve duyarlılık sağlamak için çalışılıyordu. Bu yıl koronavirüs (kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan yasaklar nedeniyle bunların birçoğu yapılamadı. Medyada da bu konu ile ilgili çeşitli haberler yapıldı, sosyal medyada çeşitli paylaşımlar oldu.

Engelliler Haftası’nda yapılan etkinliklerin en anlamlılarından biri de “Engelli Vatandaşlar İçin İsteğe Bağlı Temsili Askerlik Uygulaması'dır. Türk Silahlı Kuvvetleri her yıl bu uygulamayı gerçekleştiriyor. Çeşitli engelleri nedeniyle askerliğini yapamayanlar kişiler bir günlüğüne de olsa askerlik yapıyor, bu heyecanı yaşıyorlar. Bu yıl koronavirüs (kovid-19) salgını nedeniyle Temsili Askerlik uygulaması da yapılamadı.

Bu yıl yapılamayan temsili askerlik uygulaması için Milli Savunma Bakanlığı bir açıklama yaptı. Temsili askerlik bekleyen gençlere bir paylaşım yaparak mesaj gönderdi. Bu açıklamada “Siz olmayınca kışlalarımız eksik kaldı” ifadesi yer alıyor. Açıklamada koronavirüs (kovid-19) salgını geçtikten sonra temsili askerlik hizmeti için kışlalara davet edileceği bildirildi. Paylaşımda ayrıca “Engelleri hep birlikte aşacağız” deniliyor.


Temsili askerlik uygulaması dünyada sadece ülkemizde yapılıyor. Milli Savunma Bakanlığı'nın yaptığı bu çalışma engelliyi çevre ile uyumlu bir hale getirmek açısından oldukça anlamlı bir uygulama… Askere gidemeyen zihinsel, bedensel, görme ve işitme engellilerin böyle bir etkinliğe katılması onlar için moral kaynağı oluyor. Bu aynı zamanda ailelerine de büyük mutluluk ve gurur veriyor.

Askerlik, birçok engelli ve aileleri için ukde olan bir durum… Oğullarının askerliğini görmek isteyen anne ve babalar bir gün için de olsa onları asker kıyafetleri ile görmenin sevincini yaşıyorlar. Bazıları tekerlekli sandalyeyle, bazıları beyaz bastonla, bazıları de kol değnekleri ile gidiyor. Törene katılıyor ve katılım belgesi alıyor. Daha sonra aileleriyle “askerlik hatırası” fotoğrafı çektiriyorlar.

Milli Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamadaki sözler oldukça etkileyici… “Siz olmayınca kışlalarımız eksik kaldı” diye açıklanmış… Engellilerin bu yıl orada bulunamamasının eksikliği bu şekilde anlatılmış… Bu uygulama ile temsili askerlik yapmayı düşünen engelliler gidemediği için üzülmüş olsalar da “Siz olmayınca kışlalarımız eksik kaldı” sözü onlara çok iyi gelmiş, yüreklerini ısıtmıştır. Bundan eminim…

ALİYE YÜCEL

22 Aralık 2019 Pazar

PARA BADMİNTON TÜRKİYE ŞAMPİYONASI



Para Badminton Türkiye Şampiyonası, 19-21 Aralık tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. Antalya’nın Kemer ilçesinde gerçekleşen şampiyonaya 19 il ve 24 kulüpten toplam 57 sporcu katıldı. Şampiyonada yapılan mücadeleler kadınlar ve erkeklerde tekler, çiftler ve karışık çiftler olmak üzere farklı kategorilerde yapıldı.  Para Badminton Türkiye Şampiyonası’nda ilk dörde giren sporculara madalya verildi.

Badminton (tüytop), raket ve bir tür tüylü topla oynanan tenise benzeyen bir oyundur. Badminton kaz tüyünden yapılan bir top ve raketle oynanır. Topun file üzerinden rakip alana atılması ve geri dönmesini sağlamak amacına dayanan bir spor dalıdır. Para Badminton ise bedensel engellilerin oynadığı badminton çeşididir. Sporcuların bedensel özellikleri önemli değildir. Farklı bedensel engellere sahip kişiler de badminton oynayabilir.

Bedensel, işitme ve zihinsel engelliler engel durumlarına göre farklı kurallarla badminton sporunu yapabilirler. Bedensel engellilerde badmintonda klasik badminton karşılaşmalarından farklı olarak sporcular tek, çift ve karışık olmak üzere üç kategoride de yarışabilirler. Bu uygulama engelli sporcuların daha çok yarışabilmesini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Kadın ve erkeklerin beraber oynadığı nadir sporlardan biridir.


Bedensel engellerde badminton müsabakaları; Tekerlekli Sandalye Badminton, Ayakta Oynanan Badminton ve Cüceler olmak üzere üç ana sınıflandırma üzerinden düzenlendirilir. Onlarda kendi içinde çeşitlere ayrılırlar. Bedensel engellerde badminton yarışmaları kapalı alanlarda oynanır. Ayakta Oynanan ve Cüceler sınıflandırmalarında müsabakalar için her türlü saha zemin uygun olabilir. Tekerlekli Sandalye Badminton'da ise yumuşak veya tekerlekli sandalyenin hareketini engelleyecek bir yüzey olmaması gerekir. Sınıflandırmalara göre saha ölçüleri ve verilen puanlamalar farklılıklar gösterir.

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Arif Ümit Uztürk şampiyona öncesi yaptığı açıklamada: “Badminton branşı daha önceki dönemlerde paralimpik özellik taşımıyordu. 2020 yılında International Paralimpik Komitesi’nin almış olduğu kararla paralimpik spor dalı olarak kabul edildi. Tokyo’da ilk defa badminton branşında yarışmalar yapılacak. Biz yaklaşık 15 yıldır zaten badminton branşında faaliyet gösteren bir federasyonuz. Olimpiyatlardaki hedefimiz, 2016 yılında Rio’da 2 altın madalya almıştık. Altın madalya sayısı çok önemli bu tür oyunlarda... Şimdi madalya sayısını arttırma hedefimiz var…” diyor. 

Türkiye’de engellilerin oynadığı para badminton sporu on yıl önce 2009 yılında Ankara’da başlamıştır. Para Badminton Milli Takımımız, uluslararası bedensel engelliler badminton müsabakalarında şampiyonluklar ve çeşitli dereceler elde etmiştir. Milli Takımızın 2020 Paralimpik Oyunları’nda her kategoride derecelere girip madalyalar alması temennisiyle…

ALİYE YÜCEL

2 Haziran 2019 Pazar

YAZ GELDİ



Yaz geldi. Yaz demek bir çok insan için tatil demek... Engellilerin de herkes gibi tatil yapmaya ihtiyacı var. Ancak gidilecek ve kalınacak tesisler onlara uygun değil. Son yıllarda bazı tesislerde düzenlemeler olmaya başladı. Ama bunların birçoğu engellilerin ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmuyor. Karşılayan yerlerinde da bazı alanları engellilere uygun değil. Çok az tesis engellilere kalabileceği düzenlemelere sahip…

Son yıllarda engelsiz turizm, erişilebilir tatil, engelsiz tatil gibi çalışmalar yapılıyor. Ancak engelliler için ayrı bir tesis yapmak, engelli ve engelsiz kişilerin birbirlerine daha da yabancılaşmasına yol açıyor. Önemli olan engelli ve engelsiz herkesin aynı ortamda tatil yapması... Kültür ve Turizm Bakanlığı, engellilerin daha rahat konaklayabilmesi için düzenleme yapan tesislere “Herkes İçin Erişilebilirlik Belgesi” veriyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan tesislerde giriş, merdivenler, odalar, yemekhaneler, havuz, tuvaletler ve banyolar gibi her alanda engelli bir kişinin tek başına özgürce tatil yapabileceği şartlar sağlanıyor.

Turistik tesislerin engellilere göre düzenlenmesi denilince, bedensel engelliler için düzenlenmiş odalar akla geliyor. Bu tamam... Bedensel engellilerin  rahat kalabileceği odalar, hareket edebileceği alanlar ve denize girebileceği sahiller gerekiyor. Ancak diğer engel gruplarının da farklı ihtiyaçları var.  İşitme engelliler için işaret dili bilen bir personel... Görme engelliler için de; hissedilebilir zeminler, ses uyarıcıları ve Braille alfabesiyle yazılmış broşür gibi...



Engelliler için yapılacak düzenleme ve uygulamaların maliyetinin yüksek olacağı düşünülüyor. Ancak uzun vadede kar olacağı unutuluyor. Herkes gibi engellilerde rahat hareket ettiği ve alıştığı ortama tekrar gelmek isterler. Ayrıca; engelliler için yapılacak bazı düzenlemelerin yaşlıların hayatını kolaylaştırıyor. Çünkü birçoğu hareket zorluğu yaşıyorlar. Dünyada yaşlı nüfusun arttığını düşünürsek yapılan düzenlemeler onlara içinde faydalı oluyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı; "Engelli Dostu" tesislere “Herkes İçin Erişilebilirlik Belgesi" veriyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan tesisler engellilerin daha rahat konaklayabilmesi için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Bu düzenlemeler tesislere girişten başlıyor. Merdivenler, odalar, yemekhaneler, havuz, tuvaletler ve banyolar gibi her alanda devam ediyor. Böylece bir engellinin de tek başına tatil yapabileceği şartlar sağlanıyor.

Her yerde engellilere uygun otel, motel ve pansiyon ve tesisler olması gerekiyor. Özellikle de tatil yörelerinde... Çünkü, tatil için gidilecek yerde rahat hareket edemeyeceğini, zorluk çekeceğini bilmek caydırıcı bir durum... Tatilde dinlenmek yerine zorluk çekmek kim ister. Engellilerde hayatın her alanında aynı şartlarda yararlanmalıdır. Turizm de bu alanlardan biri... Bu nedenle  bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Herkes için erişilebilir bir tatil için gerekli çalışmalar devlet ve özel sektör iş birliği içinde olmalı...

ALİYE YÜCEL

30 Eylül 2018 Pazar

ONLAR ZİHİNSEL ENGELLİ DEĞİL


Ayşe Arman'ın "Bu nasıl vicdansızlık! Okullar 7 yaşındaki Serebral Palsili Can'ı almıyor" başlıklı yazısını görüp okuduğumda "Çok şükür ki bu yazı sayesinde pek çok kişi bir gerçeği öğrenecek..." diye düşündüm. Arman'ın bahsettiği Can, doğumu sırasında Serebral Palsili (Cerebral Palsy) yani Beyin Felci geçirmiş bir çocuk... Bedensel engelli ve elleri titriyor. Zekasında hiç bir problem yok. Yani zihinsel engelli değil. Ancak okullar onu almıyor. Çünkü, Serebral Palsililer yanlış tanınıyor.

Can, babasını kaybetmiş. Annesi ve ablaları onun eğitim alması için uğraşıyorlar. Tam 8 okula başvurmuşlar ama hiç biri almak istememiş. Başvurdukları her okul almamak için çeşitli bahaneler bulmuşlar... Veliler engelli çocukları istemedikleri için onların tepkilerinden çekiniyorlarmış! Ayrıca onu bir sorun olarak görüp, uğraşmak istemiyorlarmış... Yapılan röportajda Can'ın annesi "Bazı yöneticiler, fiziksel engelliyle zihinsel engelli arasındaki farkı bile bilmiyor. Buna eğitmenler de dahil..." diyor. Çok haklı... Evet, maalesef bilmiyorlar.

Serebral Palsi hastanın zeka düzeyiyle ilgili olmayan bir hastalıktır. Beyin ile vücuda giden sinyallerin tam olmaması nedeniyle istem dışı hareketler ortaya çıkar. Konuşurken kasılırlar, kekelerler, titrerler, yüzleri çeşitli ifadelere bürünür. Bu nedenle onları tanımayan kişiler tarafından zihinsel engelli muamelesi görürler. Bir insanın hareketlerinin yavaş, konuşmalarının bozuk olması, titremeleri onun zihinsel engelli olduğu anlamına gelmez. Normal zekaya sahip olabilirler. Ancak bunu düşünemiyorlar.


Serebral Palsili kişilere halk arasında “spastik” adı verilir. Serebral Palsililerin zeka engelli olduklarına dair var olan ön yargı nedeniyle, kendilerini doğru ifade etmeleri çok zordur. Spastik engelli birini tanıyanlar onun bir zeka sorunu olmadığını bilirler. O zaman mesele yoktur. Ama maalesef bunu bilmeyen kişiler öyle çok ki... İnsanların çoğu onları yanlış tanıyor. Toplum tarafından dışlanıyorlar, hor görülüyorlar ya da yok sayılıyorlar. Spastik engellilerden korkup kaçanlar bile olabiliyor. Oysa onlar zihinsel engelli değil. Gördüğü her engelliye zeka sorunu varmış gibi davranan kişiler en çok da onları incitiyor.

Spastik engelliler, pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında sıkıntı çekiyorlar. Okullara alınmıyorlar, veliler tarafından istenmiyorlar, arkadaşları tarafından dışlanıyorlar. Eğitim sisteminin onlara uygun olmaması nedeniyle performanslarını gösteremiyorlar. Oysaki beyin güçleri yerindedir, algı problemleri yoktur ve çok şey başarabilecek kapasitededirler. Spastikliğin bir akıl hastalığı veya zeka geriliği değil; sinir sistemi ve dolayısıyla kasların düzgün çalışmamasından dolayı ortaya çıktığını herkes bilmeli...

Serebral Palsililerin yanlış bilinmesi beni çok etkiliyor. Blogumda ve dolayısıyla kitabımda bu konu ile ilgili "Yanlış Tanınan Engelliler: Spastikler" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazımı herkesin okumasını isterdim. Çünkü bu konu engelli farkındalığı adına çok önemli bir sorun. Ayşe Arman, çok okunan bir yazar... Röportaj da Serebral Palsili çocuklarla ilgili çok çarpıcı gerçekler var. Bu nedenle gerçeği yani Serebral Palsililerin zihinsel engelli olmadıklarını bir çok kişi öğrenmiştir diye umut ediyorum.


ALİYE YÜCEL

22 Temmuz 2018 Pazar

İTİNAYLA BEDEN OLUMLAMA



Beden Olumlama Hareketi (Body Positive Movement) ile ilgili yazıları ilgi ile okuyorum. Bu yeni moda bir akım gibi görünse de bana göre yüzyıllardır var. En azından biz engelliler için... Biz bunu zaten yapıyorduk ama böyle dillendiremiyorduk galiba. Şişmanlar (obezler) buna öncülük etti. Beden  olumlama, önce şişman kişiler için başlasa da; daha sonra uzuvlarını kaybetmiş, bedeninde bir engeli olan yada görüntüsü ile normalin dışında olan insanlar için bir hareket haline geldi.

Beden olumlama hareketi, kişiyi mutlu etme amacıyla bedenlerindeki kusurları kabullenmesini sağlamaya çalışma hareketidir. Temelde bedenin her türlü halinin belli bir standardı olmadan herkes tarafından kabul görmesini  istemektir. Şişman, zayıf, uzun, kısa, kolu olmayan, bacağı olmayan, orantısız vücutlu, bedeninde deformasyon olan, cildi problemli kısaca her şekil ve tipte olan bedenleri olduğu gibi kabul etmek gerektiğini ifade ediyor. Bizlere diretilen güzellik algısına karşı koyup bedenini kimseyle kıyaslamamak gerekiyor.

Sosyal medyada beden olumlama hareketinin sadece "şişman kadınlar" için olduğu gibi yanlış bir algı var. Halbuki kişinin kendi bedeniyle mutlu olması gerektiği savunan bir hareket olduğu için; her cinsiyeti, her türlü ten rengini ve bedensel engelliler gibi kabul görmek isteyen herkesi ilgilendiriyor. Bu akım çok hızla büyüyor. Sosyal medyada da çok yer alıyor. Ülkemizde ve dünyada bir çok kişi dayatılan güzellik anlayışının tersine çok çeşitli fotoğraflar paylaşıyor.


Bir insan bedeninden dolayı suçlanabilir mi? Dış görünüş bu kadar önemli mi? Kişinin bedeniyle ilgili kusur kimi ilgilendirir? Kişi bedenini her haliyle kabul etmesi gerekmez mi? Her beden güzel olmak zorunda mı? İnsanın değeri bedenin mükemmelliği ile ölçülür mü? gibi pek çok soru akla geliyor. Bedenin mükemmelliği insanın elinde olan bir şey değil. Öyle ise, değiştiremeyeceğimiz şeyleri dert etmenin de bir anlamı yok. İşte bu noktada beden olumlama devreye giriyor.

Skolyoz (omurga eğriliği) olan bir arkadaşıma bir tanıdığı "Ben saçımın bir yanı bile istediğim gibi olmazsa dışarı çıkamıyorum. Sen bu halinle nasıl dışarıya çıkıp dolaşabiliyorsun?" demiş... Soruya bakar mısınız? Arkadaşım bunu bana anlattığında çok şaşırmıştım. Nasıl mı çıkıp dolaşıyoruz? Biz engelliler kendimizi olduğu gibi kabul ediyoruz. Kimsenin bedeniyle kendimizi kıyaslamıyoruz. İşte bu kadar... Yani beden olumlamayı  şişmanlardan önce engelliler zaten yapıyordu.

Bedensel engelliler, dayatılan ideal vücut algısına karşı çıkmak durumundalar. Toplum tarafından ötekileşmeye karşı çıkıyorlar. Onlara önyargı ile yaklaşanları umursamamayı mecburen öğreniyorlar. Ayrıca, engelli bir bedenle de mutlu olabilirsin. Ama vücudu güzel olduğu halde, boyu biraz kısa olduğu için dert edinip, mutsuz olan kişiler var. Bu nasıl göründüğünden çok ne hissettiğinle ilgili... Bu akımın amacı kendiyle barışık olma durumu ise engelliler bunu pekala başarıyor.
  
ALİYE YÜCEL

11 Mart 2018 Pazar

2018 PARALİMPİK OYUNLARI


2018 Paralimpik Oyunları (Engelli Olimpiyatları) geçtiğimiz cuma günü başladı. Oyunlar, 9 - 18 Mart tarihleri arasında yapılacak. Paralimpik Oyunları, çeşitli engel gruplarından sporcuların katıldığı ve farklı sporların yapıldığı bir etkinliktir. Orijinal haliyle “Paralympic” kelimesi İngilizce engelli anlamına gelen “Paralyzed” ve “Olympic” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Paralimpik Oyunları Yaz ve Kış Oyunları olmak üzere olimpiyatların bitmesinden iki hafta sonra yine olimpiyatların yapıldığı ülkede oluyor.

Paralimpik Oyunları'nın fikir babası Sir Ludwig Guttman’dır. Nörolog olan Doktor Guttman, Stoke Mandeville Hastanesi'nde felçli genç gazilerle ilgileniyordu. Onlara bakarken sporun genç gaziler için ne kadar önemli olacağını düşünmüştü. Guttman, The Stoke Mandeville Hastanesi'nde, tekerlekli sandalyedeki engellilerin rehabilitasyonu için sportif aktiviteler düzenlemiş ve böylece bu engelliler sporunun tarihsel başlangıcı olmuştu.

Guttman’ın düzenlediği 1. Stoke Mandeville Tekerlekli Sandalye Oyunları, 1948 Londra Olimpiyat Oyunlar ile aynı tarihte yapılmıştır. 2. Dünya Savaşı gazilerinin katılımıyla düzenlenen bu organizasyon, dört yıl sonra Hollandalı sporcuların katılımıyla uluslararası olmuş; engelli sporcular için olimpik stildeki ilk organizasyon ise 1960 yılında Roma Olimpiyatları’nın ardından yapılmıştır. Paralimpik Oyunları, 2008 yılında olimpiyatlardan sonra uluslararası ikinci büyük spor yarışması haline gelmiştir.


Sir Ludwig Guttman, BBC’ye verdiği bir röportajında “Yarım felç ya da baştan aşağısı felç olma gibi ciddi bir engelle karşılaşan bir insanın ruhu da bundan etkilenir. Bu olumsuz psikolojik etkiden kurtulmak için spordan iyisi olamaz. Spor aklı çalıştırır, özgüveni arttırır, itibar kazandırır, dostluk bağlarını güçlendirir. Bu dört unsur da engelli insanı, engelsizlere eşit kılar…” diyerek sporun engellilere yaptığı olumlu etkiyi çok güzel anlatmıştır.

Paralimpik Oyunları, bu yıl Güney Kore'nin  PyeongChang şehrinde yapılıyor. Oyunlara 100 ülkeden 700'e yakın sporcu katılıyor. Bu yıl önceki yıllara göre daha fazla kadın sporcu katılacağı belirtiliyor. Sporcular; Alp Disiplini, Artistik Buz Pateni, Biatlon, Bobsleigh, Buz Hokeyi, Curling, Kayakla Atlama, Kayaklı Koşu, Kısa Mesafe Sürat Pateni, Kızak, Kuzey Disiplini, Serbest Stil Kayak, Skeleton, Snowboard ve Sürat Pateni gibi bir çok branşlarda yarışacaklar.

Türkiye'nin Paralimpik Oyunlarına katılıp katılmayacağını, katılırsa kimlerin katılacağını merak ettiğim için araştırdım. Ülkemizi Milli Kayakçımız Mehmet Çekiç'in tek başına temsil edeceğini öğrendim. Bedensel engelli olan kayakçımız ayakta slalom ve dev slalom  branşlarında yarışacak. Fransa'da yaşayan Mehmet Çekiç hazırlıklarını Erciyes Kayak Merkezi'nde yapmış. Çekiç, ilk kez katıldığı Soçi Paralimpik Kış Oyunları'nda kazanamadığı madalyaya Güney Kore'de ulaşmak istiyor. Biz de onun bu isteğinin kabul olmasını ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmesini dileriz. 

ALİYE YÜCEL

10 Eylül 2017 Pazar

STEPTEMBER PROJESİ


Cerebral Palsy'li (Beyin Felci) kısa adıyla CP'li çocuklara destek olmak ve bireyleri spora yönlendirmek için yapılan Steptember Projesi 4 Eylül Pazartesi günü başladı. 9 ülkede eş zamanlı yürütülen proje 1 Ekim tarihine kadar sürecek. Türkiye temsilciliğini Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nın yaptığı Steptember Projesi'nde CP'li çocuklar için günde 10 bin adım atılacak ve onlar için bağış toplanacak. Bu bağışlar çocukların özel eğitim, tedavi ve rehabilitasyonlarında kullanılacak.

Projeye katılmak isteyen gönüllüler steptember.org.tr üzerinden; en fazla 4 kişi olmak üzere takımlarını oluşturup, kayıt oluyorlar. Daha sonra bağış hedeflerini belirliyorlar. Üyelik sonrasında içinde "adımsayar" da olan bir Steptember Kiti gönderiliyor. 4 Eylül'den 1 Ekim'e kadar her gün web sitesine girip attığınız adımlar yazıp, sosyal çevrenize de bağış yapmak çağrı yapabiliyorsunuz. Stemtember'e katılanlar yürümek dışında koşabilecek, bisiklete binebilecek, yüzebilecek ve dans edebilecek. Yapılan her türlü aktiviteleri otomatik alarak adım sayısına çeviren 40 ayrı etkinlik bulunuyor.

İsmini, Eylül (September) ve Adım (Step) kelimelerinin birleşmesinden alan Steptember projesi 2011 yılında Avustralya'da başlatılmıştır. Bu ilginç sosyal sorumluluk projesi ile CP farkındalığı ortaya koyuluyor ve yapılan bağışlarla da Cerebral Palsy'li çocuklara yardımlar yapılıyor. Toplanan bağışlarla onların özel eğitimine, hidroterapi ve fizyoterapi gibi masraflarına destek olunuyor. Ayrıca gönüllüler attıkları adım ve aktivitelerle de kendi sağlıklarına olumlu bir katkı sağlamış oluyorlar.


Cerebral Palsy, beyin ve beyincikte meydana gelen bir hasar sonucu ortaya çıkıyor. Cerebral Palsy doğum öncesi, doğum sırasında ve 3 yaşına kadar olabiliyor. Hamile iken olan sorunlar, hamilelikte kullanılan ilaçlar, düşük tehlikesi, annenin stresli bir hamilelik geçirmesi, yüksek ateşli hastalıklar, başa alınan darbeler, zor doğum, kordon dolanması ve kan uyuşmazlığı gibi pek çok etken CP'ye sebep oluyor. Beyin Felci (CP), geçiren kişilerde beyin ile vücuda giden sinyallerin tam olmaması nedeniyle istem dışı hareketler ortaya çıkar.

Cerebral Palsi, çocukluk çağında en çok görülen bedensel engellilik durumudur. Dünyada da 17 milyondan fazla CP'li kişi var. İstatistikler ülkemizde her 8 saatte bir CP'li bebeğin doğduğunu gösteriyor. Rakamlar oldukça yüksek. Bu nedenle  onlar için bir şeyler yapılmalı... Çünkü onların ömür boyu özel eğitim ve rehabilitasyona ihtiyaçları var. Bu hizmetlere kavuşabilmeleri ve sosyal hayatta yer almaları için onlara destek olmak gerekiyor. Onların yanında olmamız çok önemli...

Steptember Projesi, 1 Ekim Pazar günü bitiyor. Ancak bağış kampanyası Ekim ayı boyunca  da devam ediyor. Dünyada pek çok kişi ve şirket Steptember'e katıldı. Türkiye'den de katılanlar var. Ancak keşke ünlüler fanlarıyla birlikte bu sosyal sorumluluk projesine katılsalar ve adımlarını engelli çocuklar için atsalar. Özellikle de spor yapanlar... Günde 10 bin adım atmak hiç kolay değil. Ancak yürüdükçe engelli çocuklara faydalı olmak fikri oldukça güzel değil mi? Atılacak her adım onlar için bir umut...


ALİYE YÜCEL 

25 Aralık 2016 Pazar

BENİM HİKAYEM


25 Aralık doğum günüm... Benim hikayem bugün başladı. Bugün yazmayı düşündüğüm başka bir konu vardı. Ancak "25 Aralık" olunca kendi hikayemden bahsetmek istedim. Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğdum. Doğduğum yıllarda çocuk felci çok yaygın bir hastalıkmış... Ben de 9 aylık iken çocuk felci geçirdim. Bu nedenle bedensel (ortopedik) engelliyim. Çocukluğum ev, okul ve hastane üçgeninde geçti.  Ameliyatlar, doktor kontrolleri, fizik tedavi süreçleri...

Ailem benim için en büyük şans... Çok farklı karakterde olan annem ve babamdan ayrı ayrı konularda, ayrı ayrı güçler aldım. Annem, babam ve kardeşlerim bana hiç bir zaman engelli gibi davranmadılar. Eksikliklerimi gördüler ama hep artılarımı ön plana çıkardılar. Bu da beni daha güçlü yaptı. Böyle olunca çevreden gelen olumsuz etkilere aldırmamayı öğrendim. Ailem eğitim almam konusunda da maddi ve manevi desteği hiç esirgemedi.

Eğitim herkes için ilk şart... Ancak engelliyseniz bu çok daha önem kazanıyor. Sadece çalışan bir birey olmak için değil... Çevreye kendini kabul ettirmenin de bir yolu bu... Başarılı bir öğrenciydim. Tabii böyle olunca çevrede bir kabul görüyorsunuz, bu da bir özgüven sağlıyor... Özgüven çok önemli. Yoksa engelli olmak çok daha zor.


İlk, orta ve lise öğrenimimi ilçemde, Mustafakemalpaşa'da tamamladım. Üniversite öğrenimi için İstanbul'a geldim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ilk tercihimdi. Oradan mezun oldum. Mezun olduğum yıllarda maalesef engellilere öğretmenlik hakkı verilmiyordu. Bu nedenle öğretmen olduğum halde, mezuniyet için gerekli olan stajımı yaptığım halde, mesleğimi  yapamadım.

Sevdiğim bir alan olduğu için medya sektöründe çalışmaya başladım. 1989 – 1990 yıllarında Kadın ve Aile Dergisi’nde editör olarak; 1991 – 1994 yılları arasında engellilere yönelik Yaşama Sevinci Dergisi’nde editör, yine engellilere yönelik hazırlanan ve TRT’de yayınlanan Her Şeye Rağmen programında yapım yardımcısı olarak çalıştım. Sonra TGRT'ye girdim.

TGRT'de uzun yıllar çalıştım. 1994 ile 2010 yılları arasında... Metin Yazarlığı, Yapım - Yönetim Yardımcılığı (Kadın ve Sağlık Programlarında), TGRT - Basın ve Halkla İlişkiler Basın Tanıtım Sorumlusu ve TGRT HABER Medya Sorumlusu olarak görev yaptım. 2010 yılından bu yana da Beyazay Derneği ve İŞ-KUR’un ortak projesi olan engelli istihdamına yönelik Engelli Kariyeri’nde Değerlendirme Uzmanı olarak çalıştım.

Bu arada engellilere yönelik çeşitli projelerde çalıştım. Danışmanlık yaptım. 2011 yılında yazmaya başladığım halen yazmaya devam ettiğim engelli ve engellilik hakkında yazdığım "Engeloji" isimli kişisel bir blogum var. Bu yazıyı okuduğunuza göre  biliyorsunuz! Ve aynı isimli bir kitabım var.

ALİYE YÜCEL

13 Kasım 2016 Pazar

OKULA RAHATÇA GİDEBİLMEK


Herkesin yaşadığı bir duygudur. Güzel bir şey karşısında bazen kendi yararınıza olmuş gibi sevinirsiniz. Geçen gün böyle bir duygu yaşadım. Haberde "Bedensel (fiziksel) engelli öğrencilerin okula gidişini kolaylaştırmak için asansörlü okul servisi aracı uygulaması başlatıldı" yazıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Valiliği işbirliği ile yürütülen uygulamayla bedensel engelli öğrenciler evlerinden okullarına, okullarından evlerine erişilebilirlik standartlarına uygun, kimsenin yardımı olmadan asansörlü servis araçlarıyla taşınacaklar.

Bu hizmetten şimdilik, Ankara Doğan Çağlar Ortopedik Engelliler İlkokulu, Ortaokulu ve Meslek Lisesi öğrencileri ile Çankaya Gökkuşağı Özel Eğitim Anaokulu, İlkokulu ve Ortaokulu öğrencileri yararlanmaya başlamış. Engelli öğrencilerin taşıtlarında koltuk sayısı azaltılıyor. Otomatik asansör sistemi, rampa ve güvenlik mekanizmaları bulunuyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Valiliği işbirliği ile yürütülen çalışmanın tüm Türkiye'de yaygınlaştırılması planlanıyormuş...

MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör, engelli öğrencilerin okullara daha kolay ve rahat bir şekilde ulaşabilmeleri amacıyla bu uygulamaya başladıklarını açıklıyor. Tekerlekli sandalyeyle servis aracına binmenin zor ve zahmetli olduğuna dikkat çeken Güngör, "Asansörlü servislerle örencilerimiz daha rahat bir şekilde servislere erişebilecek. Görevliler ve aileler çocuklarımızı tekerlekli arabayla servis aracına bindirmeye çalışıyordu. Çocuklarımızın servisten inmeleri de yine aynı şekilde çok zor bir süreçti..." diye anlatıyor. 


Haberi okurken okula gidip gelişlerimi düşündüm. Ne zorluklar yaşadım. Çoğu öğrenci sabah uyandığında o gün olacağı sınavı düşünür değil mi? Bense o gün okula gidip gidemeyeceğimi düşünürdüm. Okuldaki dersler, sınavlar kolaydı! Onları başarabilirdim. Ama ya arabamız çalışmaz da okula gidemezsem, diye çok korkardım. Bedensel engelli biri için ulaşım en büyük sorundur. Bu sorunun çözülmesi ise engelli için en büyük özgürlüktür.

Şimdi bu asansörlü okul servisi uygulaması sayesinde tekerlekli sandalye kullanan öğrenciler rahat ve güvenli bir şekilde okullarına gidip gelecekler... Tekerlekli sandalye ile başkalarının yardımıyla servislerine binerken zor anlar yaşayan öğrencilerin, artık yardımsız olarak servislerine binmeleri ne büyük bir rahatlık... Bunu yaşamayan bilemez. Bunu anlatmak ve anlamak zordur. Yaşamak lazım.

Bu haberi gören tekerlekli sandalye kullanan öğrenciler ne kadar çok sevinmiştir. Bu uygulama yapılamayacak ve zor bir şey değil. Her okula ve her güzergaha  böyle bir taşıt konulması gerekmiyor aslında... Bedensel öğrencileri tespit edip, sadece onların evlerinin bulunduğu güzergahların servislerinin böyle olması yeterli. Umarım bu güzel uygulama Türkiye genelinde de yaygınlaşır. Böylece tekerlekli sandalye kullanan öğrencilerin engeli kalkar.

ALİYE YÜCEL

13 Eylül 2015 Pazar

YENİ BİR STANDART: EURECERT


"Eurecert" adını hiç duydunuz mu? Eurecert, bir ekonomi terimi değil! Bir erişebilirlik terimi, bir standart. Bu terimi yapılan bir yapılan Erişilebilirlik Sertifika Projesi sayesinde duydum. Eurecert, başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde "Engelleri Aşan Hizmetler" için verilen kalite sertifikasının adı. Bağcılar Belediyesi ile Türkiye Beyazay Derneği Avrupa'da faaliyet gösteren Eukoba Derneği ile birlikte erişilebilirlik eğitimi verdiler.

Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı'nda sekiz gün süren bu eğitimde 27 katılımcı eğitim aldı. Bu eğitim hem teorik hem de pratik olarak verildi. Bu projenin en ilginç yönü katılımcıların engelli hale gelmesiydi. Uygulamalı olarak engelli oldular. Yani empati yeterli olmadı. Nasrettin Hoca'nın dediği gibi damdan düşerek, damdan düşenin halini anladılar. Katılımcılar, özel bir kıyafet (engel simülatörü) giyerek engelli hale geldiler. Böylece; bedensel engelli, görme engelli, işitme engelli oldular. Eğer bir engelli varsa da ikinci bir engeli yaşadılar.

Ortaklaşa gerçekleştirilen bu projede ilk kez erişilebilirlik kalite sertifikalandırma çalışması kapsamında görev alabilecek kişiler yetişti. Bu eğitim sonrası katılımcılar, Belgelendirme Yetki Sertifikası aldılar. Engelli olup; engelli gibi hareket ederek, engelli gibi hissederek mekanların engellilere uygunluğunu incelediler. Böylece bir mekanın engelliye uygun olup olmadığını anlayacak, eksikliklerin neler olduğunu, nasıl giderileceğini tespit edecek ve ona göre yönlendirecek... Erişilebilirliğini kontrol edip belgelendirme yapabilecekler.


Eurecert, Avrupa'daki tek bağımsız kalite kontrol kuruluşu. Eurecert Sertifikası; kanuni, tarafsız, bağımsız ve kendi içinde özel bir hukuk ile organize edilmiş sistem. Her alanda aranılan kaliteli, güvenilir hizmetlere; ürün ve yapılara ulaşmak için bu sertifika çok önemli. Eurecert kriterlerine göre incelenen mekanlar kanunların kriterlerine uygun oluyorlar. Yaptıkları hizmetlerin kalitesini Eurecert Sertifikası ile belgelendiren kurumlar da farklı ve rakiplerinin önünde oluyorlar.

Eurecert'in düşünce mimarı ve Eukoba (Avrupa Erişilebilirlik Yetki Merkezi) Genel Başkanı Patrick Dohmen yapılan bir röportajda şöyle diyor: "Eurecert, bir çok marka ve standardın birleştiği yerdir. Yani, kafa karıştıran bir çok standardı bir noktada birleştirdik ve ortak bir standart oluşturduk. Engelliler, çocuklar ve yaşlı insanlar için dünyayı öyle tasarlamalıyız ki, engelli engelsiz yaşanabilir ve kendilerinin karar verebileceği bir yaşamları olsun..."

Erişebilirlik denildiğinde akla hemen engelliler geliyor. Oysa herkes için kullanılabilecek bir kavram... Örneğin; yüksek bir basamak, bir engelli için olduğu kadar yaşlı, çocuk ve bebek arabası kullanan bir yetişkin için de sorun olabilir. Erişilebilirlik herkes için çok önemli... Ancak engelliler için ayrı bir önem taşıyor. Erişilebilirlik adına yapılan bazı uygulamalar engeli kaldırmaktan çok uzak... Örneğin; tekerlekli sandalye için yapılan bir rampa inip, çıkmak için hiç uygun olmayabiliyor. Biliyoruz ki erişilebilirlik tam anlamıyla anlaşılan bir kavram değil. Dileriz bu örnek çalışma ile bilinmeyen ve anlaşılamayan yönler tespit edilir. Sonra da yapılması gerekenler yapılır. Bu projede emeği geçen herkese teşekkürler...


ALİYE YÜCEL         


22 Mart 2015 Pazar

GAZZELİ ÖĞRETMEN


Reuters Haber Ajansı’nın Gazze’deki engelli öğretmenin fotoğraflarını dünya medyasına sunmasıyla Ahmed Savaferi’yi tanıdık. Ahmed Savaferi, 2008 yılında İsrail’in hava saldırısı sonucu her iki bacağını ve sol kolunu kaybetmiş… Tekerlekli sandalyede hayatını sürdürüyor. 25 yaşındaki Savaferi, öğretmen ve şimdi bir ilkokulda görev yapıyor. Tekerlekli sandalyesinde okula gidiyor ve öğrencilerine ders veriyor. Aynı zamanda da üniversitede eğitimine devam eden Savaferi, haziran ayında İslam çalışmalarıyla ilgili lisans diploması da alacak…

Gazze’deki çatışma ve bombardımanlarda pek çok kişi yaralanıyor. Bunun sonucu bazıları engelli hale geliyor. Bu nedenle Gazze pek çok engelli hikayesi barındırıyor. İşte iki çocuk babası Ahmed Savaferi de bunlardan biri… Reuters Haber Ajansı, onu bulup, bir gününü fotoğraflamış… Foto muhabiri Suayb Salem, çok güzel bir iş çıkarmış… Örnek bir hayatı, bir başarı hikayesini bu fotoğraflar sayesinde bütün dünya da öğrenmiş oldu. Fotoğrafların hepsi birbirinden çarpıcı ve etkileyici… Buraya koymak için seçimde zorlandım.


Bedensel (ortopedik) engellilerin özellikle de tekerlekli sandalye kullananların yaşadığı için en büyük zorluk merdivenler Ahmed Savaferi için de sorun olmuş… Tekerlekli sandalye ile her gün okuluna giden öğretmenin yaşadığı tek problem merdivenler… Üst katlara çıkıp, inebilmek için merdivenlerde öğretmen arkadaşları ya da okul görevlileri ona yardım ediyorlar. Tekerlekli sandalyesiyle birlikte onu çıkarıp, indiriyorlar. Objektiflere yansıyan böyle bir fotoğraf da var.

Gazze denilince akla savaş, çatışma ve karışıklık gibi ortamlar geliyor maalesef… Ancak hayat orada da devam ediyor. Bu yüzden eğitim de gerekli… Tahmin ediyoruz ki Gazze de öğretmen olmak zor, hele de engelli olarak öğretmenlik yapmak çok daha zor. Ama genç öğretmen bunu başarıyor. Objektife yansıyanlara göre Savaferi, öğrencilerini bahçeye çıkararak spor bile yaptırıyor. Her şeye rağmen eğitime, öğretmeye yönelik çabası çok değerli. Ahmed Savaferi engel tanımıyor. Bu yüzden ayrı bir takdiri hak ediyor.

Gazze’den gelen hep kötü haberlerin yanında böyle azim, umut ve başarı hikayesi insana çok iyi geliyor. Öğretmenlik başlı başına bir fedakarlık gerektiren bir meslek, bir de bu şartlarda yapabilmek gerçekten çok daha önemli. İnsan istedikten sonra yapamayacağı, her şartta başaramayacağı şey yok. Bunu bir kez daha görüyoruz. İşte Ahmed Savaferi de öğretmenlik yapıyor. Hem de bal gibi yapıyor…


ALİYE YÜCEL