> Engeloji

Translate

11 Mart 2018 Pazar

2018 PARALİMPİK OYUNLARI


2018 Paralimpik Oyunları (Engelli Olimpiyatları) geçtiğimiz cuma günü başladı. Oyunlar, 9 - 18 Mart tarihleri arasında yapılacak. Paralimpik Oyunları, çeşitli engel gruplarından sporcuların katıldığı ve farklı sporların yapıldığı bir etkinliktir. Orijinal haliyle “Paralympic” kelimesi İngilizce engelli anlamına gelen “Paralyzed” ve “Olympic” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Paralimpik Oyunları Yaz ve Kış Oyunları olmak üzere olimpiyatların bitmesinden iki hafta sonra yine olimpiyatların yapıldığı ülkede oluyor.

Paralimpik Oyunları'nın fikir babası Sir Ludwig Guttman’dır. Nörolog olan Doktor Guttman, Stoke Mandeville Hastanesi'nde felçli genç gazilerle ilgileniyordu. Onlara bakarken sporun genç gaziler için ne kadar önemli olacağını düşünmüştü. Guttman, The Stoke Mandeville Hastanesi'nde, tekerlekli sandalyedeki engellilerin rehabilitasyonu için sportif aktiviteler düzenlemiş ve böylece bu engelliler sporunun tarihsel başlangıcı olmuştu.

Guttman’ın düzenlediği 1. Stoke Mandeville Tekerlekli Sandalye Oyunları, 1948 Londra Olimpiyat Oyunlar ile aynı tarihte yapılmıştır. 2. Dünya Savaşı gazilerinin katılımıyla düzenlenen bu organizasyon, dört yıl sonra Hollandalı sporcuların katılımıyla uluslararası olmuş; engelli sporcular için olimpik stildeki ilk organizasyon ise 1960 yılında Roma Olimpiyatları’nın ardından yapılmıştır. Paralimpik Oyunları, 2008 yılında olimpiyatlardan sonra uluslararası ikinci büyük spor yarışması haline gelmiştir.


Sir Ludwig Guttman, BBC’ye verdiği bir röportajında “Yarım felç ya da baştan aşağısı felç olma gibi ciddi bir engelle karşılaşan bir insanın ruhu da bundan etkilenir. Bu olumsuz psikolojik etkiden kurtulmak için spordan iyisi olamaz. Spor aklı çalıştırır, özgüveni arttırır, itibar kazandırır, dostluk bağlarını güçlendirir. Bu dört unsur da engelli insanı, engelsizlere eşit kılar…” diyerek sporun engellilere yaptığı olumlu etkiyi çok güzel anlatmıştır.

Paralimpik Oyunları, bu yıl Güney Kore'nin  PyeongChang şehrinde yapılıyor. Oyunlara 100 ülkeden 700'e yakın sporcu katılıyor. Bu yıl önceki yıllara göre daha fazla kadın sporcu katılacağı belirtiliyor. Sporcular; Alp Disiplini, Artistik Buz Pateni, Biatlon, Bobsleigh, Buz Hokeyi, Curling, Kayakla Atlama, Kayaklı Koşu, Kısa Mesafe Sürat Pateni, Kızak, Kuzey Disiplini, Serbest Stil Kayak, Skeleton, Snowboard ve Sürat Pateni gibi bir çok branşlarda yarışacaklar.

Türkiye'nin Paralimpik Oyunlarına katılıp katılmayacağını, katılırsa kimlerin katılacağını merak ettiğim için araştırdım. Ülkemizi Milli Kayakçımız Mehmet Çekiç'in tek başına temsil edeceğini öğrendim. Bedensel engelli olan kayakçımız ayakta slalom ve dev slalom  branşlarında yarışacak. Fransa'da yaşayan Mehmet Çekiç hazırlıklarını Erciyes Kayak Merkezi'nde yapmış. Çekiç, ilk kez katıldığı Soçi Paralimpik Kış Oyunları'nda kazanamadığı madalyaya Güney Kore'de ulaşmak istiyor. Biz de onun bu isteğinin kabul olmasını ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmesini dileriz. 

ALİYE YÜCEL

4 Mart 2018 Pazar

ENGELSİZ ÜNİVERSİTELER



Geçtiğimiz günlerde üniversiteye gitmek isteyen engelli öğrencileri ilgilendiren güzel bir haber gördüm. Engellilerin eğitme tam, etkin ve eşit katılımını sağlamak için başarılı çalışmalar yapan üniversiteler Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından ödüllendirilecekmiş. Böyle olunca da üniversiteler engelliler için uygun hale getirilecek. Bu haberi görünce fakültede okurken yaşadığım zorluklar bir bir gözümün önünden geçti. Herkes sınavları nasıl vereceğini düşünürken, ben bir binadan diğer binaya nasıl gideceğimi ve çıkacağım merdivenleri düşünürdüm.

Üniversiteler, "Engelsiz Üniversite Bayrakları" ve "Engelsiz Program Nişanları" alabilmek için YÖK'e başvuracaklar. Böylece her üniversite engelsiz hale gelmek için çeşitli çalışmaları yapacak. Engellilerde tercihlerini yaparken, puan, farklı bir şehir gibi konuların yanında bir de erişimi düşünmek zorunda kalmayacaklar. Bu onlar için ne büyük bir özgürlük... YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan bu konuyla ilgili uzun  açıklamalarda bulunmuş...

Tufan: "Zaten standartların hepsinin yapılıyor olması lazım. Üniversitelerin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Erişilebilirlik Belgesi'ni almış olmaları ya da TS 9111 standartlarına uygun olmaları lazım. Ancak eğitim ve sosyokültürel faaliyetlere erişim de bizim için çok önemli. Biz üniversitelerimizi teşvik etmek istiyoruz. Engelli öğrencilerimizin hayatı kolaylaşsın istiyoruz. Bir de aileler ve öğrenciler tercih yapacakken, engelliler konusunda çalışmalar yapan üniversite ve fakülteleri bilsinler istiyoruz..." diyor. 


Engelsiz üniversiteler için; üniversite kampüslerinde ve fakültelerde engelli öğrencilerin tek başlarına, yardım almadan hareket etmeleri için engelli çalışma gurubu ile birlikte olması gereken standartlar tespit edilmiş... Değerlendirme sonrasında ödüllendirilecek üniversiteleri belirlenecek. "Engelsiz Üniversite Bayrakları" 3 kategoride verilecek. "Mekanda Erişebilirlik" sağlayanlara turuncu, "Eğitimde Erişilebilirlik" sağlayanlara yeşil, "Sosyokültürel Faaliyetlerde Erişilebilirlik" sağlayanlara da mavi bayrak verilecek.

Bayrak almak için gerekli standartları sağlayamayan ama bu yolda iyi çalışmaları olan üniversitelerin de adaylıkları açıklanacak. Değerlendirme sonrası kriterlere göre en az 75 puan alan üniversiteler bayrak alacak. 50 ile 75 puan arasında kalanları da bayrak adayı üniversiteler olarak açıklanacak. Farklı engel grupları tarafından erişilebilir olan bölüm ve programlar "Engelsiz Program Nişanı" ile ödüllendirileceğini söyleyen Tufan bu konu ile ilgili şöyle bir örnek veriyor: "Görme engellinin İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne adaptasyonu ile işitme engellininki farklı. Dolayısıyla farklı engel gruplarına programlarını erişilebilir kılan bölümlere yaptıkları çalışmalar doğrultusunda bu nişanı vereceğiz..."

Verilen bilgiye göre; üniversitelerin kazandığı bayraklar 3 yıl geçerli olacak. Bu sürenin sonunda üniversitelerin başvuracağı yıla ait ölçütlere göre tekrar başvuracaklar. Başvuru olmazsa bayrak kaldırılacak. Yükseköğretim kurumları, değerlendirilmesini istedikleri fakülte ve kampüsleri için "mekanda", "eğitimde" ve "sosyokültürel faaliyetlerde" erişilebilirlik kategorilerinde başvuruda bulunacaklar. Birden fazla fakülte ve kampüs için ve birden fazla kategoride başvurabilecekler. Başvurular 12-19 Mart'ta "yoksis.yok.gov.tr" internet adresinde yer alan form üzerinden alınacak. "Engelsiz Üniversite Ödülleri" ise 9 Mayıs'ta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. Bakalım hangi üniversiteler bayrak kazanacak?

ALİYE YÜCEL

25 Şubat 2018 Pazar

KARDEŞİM OZİ BİZDEN BİRİ



Zaman zaman blogumun "İstatistikler" bölümüne bakıyorum. "Trafik Kaynakları" bölümünde "Ekşi Sözlük" üzerinden bloguma girildiğini gördüm. Kardeşim Ozi ile ilgili bölümde Ekşi Sözlük Yazarı "Lovefly" tarafından; "İnsanın içinde ifşa etme isteği yaratan anne tarafından şikayet edilen karakter..." diye başlayan  bölümde Habertürk'ün bu konu ile haberinin linki ve şikayet eden kadının yaptığı yanlışı anlatan bir kaç cümle yazılmıştı. Sonra, bir de şu siteye göz atın diyerek blogumun ve "Barbie ve Tekerlekli Sandalyedeki Arkadaşı" postumun linki verilmişti.

Spoiler olarak da; bu tür çizgi film ve oyuncakların faydalı olduğuna işaret eden yazımın bir bölümü "İşte Becky, çocuğu engelliliğin bir çeşidi olan ortopedik engellilikle tanıştırıyor. Bu hoş bir durum değil mi? Böyle bir bebekle oynayan çocuk tekerlekli sandalyede birini görse yadırgar mı? Engellilik kavramını ve engelli gerçeğini öğrenmez mi? Ayrıca, tekerlekli sandalyedeki çocuklar için de tıpkı onlar gibi bir bebek olması çok uygun bir durum değil mi?" bölümü yazılmıştı.

Ekşi Sözlük'te bu yazılanları görünce Kardeşim Ozi'yi çok merak ettim. Bir bölümümü izledim. Kardeşim Ozi, TRT Çocuk'ta yayınlanan bir çizgi film... Çizgi filmin kahramanı Ozi (Ozan) down sendromlu küçük bir çocuk. Annesi, babası, ablası ve dedesi ile yaşıyor. Ailesi onu ablasından farklı görmüyor. Konuşmalarında yarım cümleler kuruyor. Görünüşü farklı... Ozi maceraları ile down sendromuna dikkat çekiyor, down sendromu için bir farkındalık ortaya koyuyor. Daha önce de Minika Çocuk televizyonunda Punky isimli bir çizgi film yayınlanıyordu. Punky de down sendromlu bir kız çocuğuydu.


Down sendromuna dikkat çeken Kardeşim Ozi'yi, bir anne şikayet etmiş... Anne: "TRT Çocuk'taki Ozi karakteri Zombi gibi. 30 yaşında kadınım ben bile korkuyorum. Allah aşkına şu karakterleri daha sevimli çizin. Sizin hiç mi çocuğunuz, yeğeniniz, komşu çocuğunuz yok, hangisi Ozan'a benziyor? Böyle bir surat, böyle bir vücut olur mu? Kafa vücuda yapışmış boyun yok, konuşma bozukluğu da var. Sizin yüzünüzden kızımda konuşma bozukluğu olacak" diyerek sosyal medya üzerinden yayının durdurulması için şikayetçi olmuş.

Kardeşim Ozi'yi şikayet eden bu anneye ne demeli bilemedim. "Bu tahammülsüzlük niye?" diye sormak isterdim. Bunun niye yapıldığını bile anlamamış. Çocuklardan önce ebeveynler eğitilmeli galiba... Eminim ki çocuğu Ozi'den olumsuz etkilenmez. Çocuk, Ozi'nin farklı olduğunu görüp sorabilir. Ona uygun bir dille down sendromunun ne olduğu anlatılır ve böylece engelli farkındalığı öğrenebilir. Bu nedenle böyle bir karakterin olması çocuklar için oldukça faydalı. Bu anneye; hem uzmanlardan hem de sosyal medyadan "bilinçsizlik ve cehalet" diye büyük tepki gelmiş...

Unutmayalım; down sendromu genetik bir farklılık... Normal bir insanda 46 kromozom bulunurken onlarda 47 kromozom bulunuyor. Down sendromlu çocukların karakteristik özellikleri vardır. Diğer çocuklara göre yavaş öğrenirler. Problem çözmede ve karar vermede zorlanabilirler. Özel eğitim ve fizik tedavi görmeleri gerekebilir. Ancak günlük yaşantılarını sürdürmek için gereken pek çok şeyi öğrenebilirler. Pek çok işi başarabilirler. Down sendromlu çocukların çeşitli yetenekleri vardır. Normal çocuklarla iletişim kurup, onlarla oynayabilirler. Ozi gibi karakterler down sendromunu ve engelli farkındalığını çocuklara öğretiyor. Bu nedenle bu tür çizgi filmleri şikayet etmek yerine, artmasını istemeliyiz.

ALİYE YÜCEL

18 Şubat 2018 Pazar

ALO 183



Alo 183, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde hizmet veren bir sosyal destek hattıdır. Alo 183 Çağrı Merkezi'nde; aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilere yönelik bakanlığın verdiği hizmetler hakkında bilgilendirme ve yönlendirme yapılır. İleri teknoloji ile donatılan çağrı merkezi, hizmetlere erişimde de önemli kolaylıklar sağlıyor. Türkiye'nin her yerinden ücretsiz olarak aranılabiliyor. Hat aracılığıyla vatandaşlarda gelen çağrılar 7 gün 24 hizmet veriliyor.

Aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilerin yanı sıra  ayrıca; ihmal, istismar ve şiddet vakaları veya töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için tedbir mahiyetindeki ihbarlarda alınmakta olup, durumun aciliyetini göz önünde tutularak, vakanın bulunduğu ilin acil müdahale ekip sorumlusuna ve veya kolluk kuvvetlerine bildirilerek müdahale edilmesi sağlanıyor.

Psikolojik, hukuki ve ekonomik alanlarda danışmanlık hizmetleri sunuyor. Faydalanılacak hizmet kuruluşları hakkında bilgi veriliyor. Merkeze gelen çağrılar; vatandaş temsilcisi, mevzuat uzmanı, mesleki uzman, saha koordinasyon uzmanı tarafından cevaplanıyor. Alo 183 ayrıca; işitme engelliler için işaret dili bilen görevliler, işitme engellilere görüntülü görüşme hizmeti veriyor. İşitme engelliler dışında konuşma engelliler de Alo 183'e ücretsiz mesaj gönderebiliyor. Talepler, ilgili personel tarafından değerlendiriliyor. Yine telefon veya kısa mesaj uygulaması ile vatandaşlara cevap veriliyor.


Engellilerin yasal hakları, eğitim, rehabilitasyon hizmetleri, engellilere yönelik istihdam çalışmaları, ulaşılabilirlik, engellilere verilen yardım ve bağlanan aylıklar, sağlık hizmetleri, engellilerin koruma altına alınması, Bakım Rehabilitasyon veya Engelli Yaşam Merkezleri'ne yerleştirilmesine ilişkin iş ve işlemlere ilişkin istek, tavsiye ve şikayetler değerlendirilerek gerekli bilgilendirme yapılmakta, vatandaşların hizmet alabilecekleri ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yönlendirilmesi sağlanıyor.

Alo 183 sosyal destek hattı 5 kategoride hizmet veriyor. Çocuk, Kadına Şiddete Hayır, Engelliler, Yaşlılar, Şehit Yakınları ve Gaziler. Geçtiğimiz yıl en çok engelli hizmetleri için aranmış, en çok engelli hizmetleri konusunda başvuru almış... Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Alo 183 Sosyal Destek Hattı'na geçen yıl 329 bin 698 çağrı ile ilgili işlem yapılmış, sorun teşkil eden konular çözüme kavuşturulmuş. Destek hattına en fazla engelli hizmetleriyle ilgili başvuru gelmiş...

Engelli hizmetlerindeki 90 bin 286 müracaat, ağırlıklı olarak evde bakım, engelli bakım ve rehabilitasyon merkezleri, engelli hakları, engelli istihdamı, indirimler, engelli kimlik kartlarında olmuş... Destek hattına en fazla engelli hizmetleriyle ilgili başvuru gelmiş olması, en çok engellilerin araması ilginç geldi. Acaba bunun nedeni nedir? Engelli sayısının çokluğu mu? Engellilerin sorunlarının çokluğu mu? Yoksa engellilerin sorunlarını çözmek için her çabayı göstermesi mi? Merak etmemek elde değil.

ALİYE YÜCEL

11 Şubat 2018 Pazar

BU TUVAL SENİN



Bağcılar Belediyesi ve Türkiye Beyazay Derneği iş birliği ile engelliler için resim yarışması düzenleniyor. "Bu Tuval Senin" isimli yarışmaya % 40 ve üzerinde engeli olan herkes katılabiliyor. Yarışma; yurdumuzda yaşayan, yaş ve engel gurubu ayrımı olmadan bütün engellilere açık olacak. Mülteci ve yabancı uyruklu engelliler de katılabilecek. Yarışmanın sponsorları: İSKİ, PTT ve Altınbaş Üniversitesi.

Yarışmacılar; eserini Bağcılar Engelliler Sarayı'na elden ya da posta ile teslim edecekler. Eserlerin tesliminde yarışmacıların; ad ve soyadlarını, engelli raporlarının fotokopilerini, kısa öz geçmişlerini, iletişim bilgilerini ve eserin adını bildirmeleri gerekiyor. Engelli raporu dışında engelli kimlik kartı gibi belgeler de kabul edilmeyecek. Ayrıca eserlerin uzun kenarlarının 100 cm'den uzun olmaması da gerekiyor.

Sloganı "Renklerin dünyasına sen de katıl" olan resim yarışması için belli bir konu belirlenmemiş. Konusu serbest. Yarışmacılar,  istedikleri resmi yaparken istedikleri malzeme ve tekniği kullanabilecekler. Her yarışmacı sadece bir eserle başvuracak. Bu resimlerin daha önce hiçbir şekilde yayınlanmamış ve hiçbir yarışmada eser sahibi bilinecek şekilde, ödül ile değerlendirilmemiş olması gerekiyor.


"Bu Tuval Senin" yarışmasının jüri üyeleri arasında dünyaca ünlü Ressam Ahmet Güneştekin de var. Eserleri küresel galerilerde çok beğenilen ve dünyaca ünlü sanatçımız, geleceğin ressamlarına önemli tavsiyelerde bulunacak. Diğer jüri üyeleri de tanınmış isimlerden oluşuyor. Demet Sabancı Çetindoğan, Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı ve Fatoş Sarıgül Altınbaş yarışmada jüri olacaklar.
  
Yarışmanın diğer yarışmalardan ayıracak en büyük özelliği Ressam Ahmet Güneştekin'in talebi doğrultusunda derecelendirmenin ilk üç ile sınırlı olmaması... Güneştekin, "İlk üç gibi bir derecelendirme olmamalı, yetenekli bulduğumuz tüm eser sahipleri ödüllendirilmeli. Mesele yeteneklilere ulaşmaksa eğer; katılımcılar, imkanı neyse onunla katılmalı..." diyerek jüriye katılmış. Yani yeteneği olan her eserin sahibi ödül alacak.

Eserlerin son teslim tarihi 30 Mart tarihi. Yetenekli görülen bütün eserler sergilenecek. Eserin sahipleri İstanbul'a davet edilecek ve ödüllendirilecek. Dereceye giren resimlerin her türlü yasal kullanım hakları ve telif hükümleri Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şubesine ait olacak. Ödül töreni 28 Nisan 2018 tarihinde Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı'nda yapılacak. Bu Tuval Senin, yetenekli engellileri ortaya çıkaracak. 

ALİYE YÜCEL

4 Şubat 2018 Pazar

GÖRÜNTÜLÜ SÖZLÜK: İŞARETÇE


İşaretçe, "görüntülü" bir Türk İşaret Dili sözlüğü. Site işitme engelli olmadığı halde işaret dilini kullanan ve seven Uludağ çifti tarafından hazırlanmış. Başak ile Serdar Uludağ, işaret dilini öğrenirken çeşitli zorluk çekmişler ve yaşadıkları bu zorluklar nedeniyle İşaretçe ortaya çıkmış... www.isaretce.com'a girince; Başak Uludağ'ı el, kol ve ağız hareketleriyle kelimeleri işaret diliyle anlatırken görüyoruz. Videolar, montaj ve kod yazılımı gibi çeşitli teknik işleriyle de eşi Serdar Uludağ ilgileniyor.

Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu Başak Uludağ, özel bir firmada pazarlama müdürü olarak çalışıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği mezunu Serdar Uludağ ise özel bir firmanın yazılım departmanı danışmanı... Onlar, birbirleriyle zaman zaman işaret diliyle konuşuyorlar. Başak Uludağ'ın ailesinde işitme engelli biri yokmuş, ancak çocukken Göztepe'de evinin olduğu yerde bulunan işitme engelliler ilkokulunun bahçesinde oynanan sessiz oyunlar onun işaret diline ilgi duymasına sebep olmuş...

Uludağ çifti, sitelerinde; işaret dili öğrenmek de aynı dil öğrenmek gibi çok emek ve tekrar gerektiğini, kaynak bulmanın zor olduğunu belirtiyorlar. İşaret dili kurslarını ve işaret dili için hazırlanmış sözlükleri eleştiriyor. Onları yetersiz buluyorlar. Mevcut sözlüklerin ortak sorunlarını görüp onlara çözüm getirmek istiyorlar. Bu nedenle işaret dilini öğrenmek isteyenler için görüntüye dayalı bir site kurduklarını anlatıyorlar.


Onlar: "Bizim, işaret dilini öğrenirken yaşadığımız en büyük zorluk, tekrar etmek ya da hatırlamak istediğimiz işretleri kolayca anlayabileceğimiz bir kaynak bulmak oldu. Mevcut sözlükler ya görüntülü değildi ve bu nedenle işareti doğru anlamak kolay olmuyordu ya da benzer görüntülü sözlüklerin içerikleri tam değildi ve aradığımız kelimeler bulunamıyordu. Bu yüzden işaret dilini, "keşke tam istediğimiz gibi görüntülü, içeriği güncel, arama motoru esnek bir sözlük olsa" diye yakınarak öğrendik. Bir gün "bunu neden biz yapmıyoruz ki" dedik! İşte, İşaretçe böylelikle doğmuş oldu" diyorlar.

İşaretçe çok güzel hazırlanmış. Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu'nun en güncel Türk İşaret Dili sözlüklerini kaynak olarak kullanmışlar. İki kaynaktaki tüm kelimeler alınmış... En çok kelime onların sözlüğünde... Sitede 3500 kelime bulunuyor. Bu kelimeler arasında bir tek argo kelime yok. Merak edip aramak için argo bir kelimeyi yazdım, karşıma "Lütfen ağzımızı bozmayalım" uyarısı geldi! İşaretçe'de işareti aynı olan kelimeler "eş işaretliler" etiketiyle yer alıyor. Ayrıca diğer sözlüklerde bulunmayan "kategoriler" bölümü de bulunuyor.

Bu site, hem işitme engelliler için hem de işaret dili öğrenmek isteyenler için çok önemli bir kaynak. Onlar, her geçen gün daha iyi olmak ve büyümek için çabalıyorlar. Sözlük çok ilgi de görüyor. Uludağ çifti İşaretçe'yi hiç bir beklentileri olmadan, zaman ve imkanlarını kullanarak hazırlamışlar. Bundan herhangi bir kar amaçları da yok. Uygulama tamamen ücretsiz ve sitede hiç reklam da bulunmuyor. Bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorlar. Onları tebrik ediyor, herkes adına çok teşekkür ediyorum.


ALİYE YÜCEL                                                             

28 Ocak 2018 Pazar

GÖNÜLLÜLÜK VE GENÇLER


Bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Beyazay Derneği, 1988 yılından bu yana engelli ve engellilik konusunda çeşitli çalışmalar yapıyor. Engellilerin umut ışığı oluyor. Onların eğitim ve yaşam kalitelerini yükseltiyor. Yurt içinde ve yurt dışındaki pek çok şubesiyle engellilere hizmet veriyor. Dernek, hedeflerini her geçen gün büyütmeye devam ediyor.  Derneğin her şubesi önemli çalışmalara imza atıyor. İstanbul Şubesi de yaptığı etkili çalışmalara bir yenisini ekledi.

Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şubesi, "Engelli çalışmalarında ben de varım" diyen genç gönüllülere bir çağrı yaptı. Üniversite gençliğinin engellilerle ilgili çalışmalarda rol alması ve farkındalık kazanması amacıyla bir çalışma başlattı. Gebze Teknik Üniversitesi öğrencileri ile ortak bir projede buluşuldu. "Gençlerle El Ele Engelleri Aşalım" etkinliği düzenlendi.

Gebze Teknik Üniversitesi'nin gönüllü öğrencileri, Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şubesi'nin düzenlediği "Gençlerle El Ele Engelleri Aşalım" projesi kapsamında eğlenceli bir wokshop etkinliğine katıldılar. Ön yargılar olmadan tanışmalar, daha güzel bir Türkiye için aksiyon planları ile bavula neler sığdırabileceğiz gibi pratik çalışmalar ele alındı. Etkinlikte hep birlikte hem eğlenceli vakit geçirdiler, hem de farkındalık kazandılar.


Gönüllü gençlerin çalışmaları devam ettiği sırada etkinliğe İstanbul Milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakçı da katıldı. Derneğin çalışmalarına destek veren Kavakçı, gençlerin engelli çalışmalarında olmaları ve onları desteklemelerinin önemini anlatan bir konuşma yaptı. Gönüllü gençleri tebrik eden Ravza Kavakçı, onlarla kısa bir sohbette bulundu.

Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva ise etkinlikle ilgili olarak şunlar söyledi: "Üniversitelerimiz, liselerimiz kendi bünyelerinde oluşturacakları bu tarz kulüpler ile toplumsal farkındalık çalışmalarına mutlaka destek vermelidir..." Lokman Ayva ayrıca gençlerin her alanda öne çıkmasının önemine dikkat çekti.

Gönüllü çalışmalarında yer alan gençler ile birlikte "Beyazay İstanbul Gençlik Kulübü" oluşturarak farkındalık çalışmalarının renkli aktiviteler ile toplumun tüm kesimine yayılmasını amaçladığını belirten Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şube Başkanı Hanife Baykal "Amacımız Beyazay İstanbul Gençlik Kulübü'nü oluşturarak çalışmalara gençleri de dahil etmektir. Engelliler ile ilgili çalışmalar, toplumun tüm katmanlarına eşit olarak yayılmalıdır" diye açıklama yaptı.  Baykal, gönüllü çalışmalarında gençlerin rolünün büyük olduğunu vurgulayıp tüm gençleri sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya davet etti.
                                                         

ALİYE YÜCEL

21 Ocak 2018 Pazar

KARNE ALMAK İSTİYORUM


Engelli küçük kızın karne üzüntüsü haberini gördüğümde ister istemez bir empati kurdum. Haberde Mardin'in Artuklu ilçesinde yaşayan Fikriye Nur Esin'in karne alamamasının üzüntüsü anlatılıyordu. Engelli olan 9 yaşındaki Fikriye Nur, okula devam edememenin üzüntüsünü yaşamış ve bu bir haber yapılmıştı. Yarıyıl tatilinin başladığı ve öğrencilerin karne aldığı gün önemli bir haberdi bu... Okumak ve karne almak isteyen engelli bir çocuk...

Fikriye Nur, arkadaşları gibi okula gidememenin ve karne alamamanın üzüntüsünü yaşıyor ve "Herkes karne alacak ben alamayacağım..." diyerek üzüntüsünü dile getiriyor. Küçük kız daha sonra "Okulumu seviyorum. Benim arkadaşlarım olsun istiyorum. Ben okula gitmiyorum, eğer gitsem arkadaşlarım olurdu. Gazeteci olacağım çünkü gazeteciler çok iyi. Ne olur bana yardım edin. Çünkü ben engelliyim. Engelliyim diye beni kabul etmiyorlar..." diye anlatıyor. İlkokul 2. sınıfa kadar giden küçük kız, okulda yaşanan problem nedeniyle okuluna devam edememiş.

Annesi bu konu ile ilgili: "Öğretmeni kendisiyle engelli olduğu için ilgilenmiyordu. Kendisini okul müdürüne de şikayet ettik. Sürekli kendisine bağırıyordu. Bize "Kızınızı başka okula gönderin. Benim yanıma getirmeyin" diyordu. Bu yüzden okula gönderemedik bu yıl. Bütün çocuklar karne alacak. Kızım alamayacak. Karne almayı çok istiyordu. Engelli olduğu için okuldan geri kalsın istemiyorum. Onun da okumaya hakkı var. Eğer kızım engelli olmasaydı, gelip "neden okula göndermiyorsun" diyeceklerdi. Ama engelli olduğu için istemiyorlar onu. Tek istediğim vatana hayırlı bir evlat olsun. Cumhurbaşkanından bu konuda yardım bekliyorum" diyor.


Bu ailenin anlattığı... Diğer tarafta ise; İhlas Haber Ajansı'nın (İHA) telefonla ulaştığı okul yetkilileri ve öğretmenler ise bu iddiaları yalanlamışlar. Ne dediler, kendilerini nasıl savundular, sebebini ne diye açıkladılar. Bu konuda bilgi verilmemiş. Gerçek nedir? Kim haklı, kim haksız bilemeyiz. Ama ortada bir gerçek var ki o da küçük kızın okula gidemediği ve karne sevincinden mahrum kaldığı... Fikriye Nur da akranları gibi okula gidebilmeli ve eğitim almalı...

Engelli çocukların eğitim alması çok önemli... Bunun içinde "kaynaştırma eğitimi" var. Bu engelli öğrenciler için bir hak. Ancak bu nedense uygulamada bazen böyle olmuyor. Neden olmuyor anlamak zor. Bu olayda aile öğretmeni suçluyor. Bazı okullarda öğrenciler tarafından dışlanıyor. Bazen de öğrenci velileri engelli öğrencileri istemeyebiliyorlar. Eğitim almak isteyen engelli öğrencilerin ve ailelerinin işi oldukça zor. Kendilerini okula ve öğrencilere kabul ettirmek için uğraşmaları, savaşmaları gerekebiliyor.

Engelli çocukların kendi akranlarıyla birlikte eğitim alması; hem onlar, hem de diğer çocuklar için çok kazançlı bir durum. Ama görüyoruz ki bazen amacına ulaşamıyor. Bunun için bir şeyler yapılmalı... Bir çözüm yolu bulunmalı... Bir tek engelli çocuk bile eğitim hakkından mahrum kalmamalı... Kabul etmek gerekir ki bazı engelli çocuklar için özel bir eğitim ve çaba gerekebilir. Ama engelli çocuklar da engeli olmayan çocuklarla aynı okula gidebilir. Sadece bazı hareketleri kısıtlı diye ya da tekerlekli sandalyede diye bir çocuk neden ayrı bir okula gitsin ki?


 ALİYE YÜCEL


14 Ocak 2018 Pazar

ENGELSİZ ŞIKLIK


Ünlü dünya markası Tommy Hilfiger, engellileri düşündü ve onlar için özel bir koleksiyon hazırladı. Daha önce lüks markaların göz ardı ettiği engelliler için kıyafetler tasarladı. Geçtiğimiz yıl ekim ayında bu kıyafetler satışa sunuldu. Koleksiyonda; engelli yetişkin erkekler için 37, engelli yetişkin kadınlar için ise 34 farklı giysi bulunuyor. Engelliler için hazırlanan bu özel tasarımlar, onlara hem şıklık hem de büyük kolaylık sağlayacak türden...

Bu özel koleksiyon Tommy Hilfiger firmasının engellilere yönelik ilk koleksiyonu da değil. Marka, daha önce de "Runway of Dreams" adı altında engelli çocuklar için özel iki koleksiyon hazırlamıştı. Bu koleksiyonda, engelli kız ve erkek çocukların gereksinimini göz önünde bulundurularak hazırlanan çeşitli kıyafetler yer alıyordu. Moda, herkes içindir. Firma böylece modayı engelli çocuklar için de erişebilir bir hale getirmişti.

İşte; şimdi de yetişkin engelliler için; pantolon, gömlek, ceket, kazak, elbise gibi çeşitli kıyafetler hazırladı. Ayarlanabilir dikişler ve kolayca kapanan düğmeler, fermuarlar, mıknatıslar, cırt cırtlar var. Pantolonların bacak iç bölümleri kolaylıkla açılacak türden yapılmış. Gömlekler tek elle bile kolaylıkla giyilebilecek düğme ve manşetlere sahip, yaka kısımları ayarlanabiliyor. Bu özel kıyafetler; engelliler, aileleri ya da refakatçileri için büyük kolaylık sağlayacak.


Markasına ismini veren Tommy Hilfiger, engelliler için hazırlanan bu koleksiyonu için "modanın demokratikleşmesi" olduğunu söylüyor. Hilfiger; "Demokratikleşme ve kapsayıcılık her zaman markamın DNA'sının merkezinde yer alıyor. Bu koleksiyon bahsettiğim vizyonun önemli bir parçası. Güçlendirici ve engelleri aşmamızı sağlayan tasarımlar... Engellilerin günlük hayatını kolaylaştırmak için pratik detayları düşünülerek tasarlanan koleksiyonda toplam 71 parça bulunuyor..." diye koleksiyonunu anlatıyor.

Engelliler, pek çok alanda olduğu gibi giyim alanında da zorluk çekiyorlar. Çoğu zaman uygun kıyafet bulmakta güç olabiliyor. Çünkü engellilerin farklı ihtiyaçları oluyor. İhtiyacı karşılayacak olan kıyafetleri bulmak imkansız gibi... İşte bu koleksiyon, uygun kıyafet bulmakta zorlanan engelliler için çok önemli bir çalışma... Bu giysiler, tekerlekli sandalye kullananlar ve hareketleri zorluğu çekenler ve hareketleri sınırlı olan engelliler için çok faydalı olacak. Bu kıyafetler engellilerin günlük yaşantısını büyük ölçüde kolaylaştıracak.

Şık giyinmek herkesin hakkı... Tommy Hilfiger, "engelli giyimi" konusunda bir farkındalık oluşturması açısından önemli bir adım atmış oldu. Dünyada pek çok engelli bu kıyafetleri alıp giyecek ve böylece daha şık olacak. Umarız yapılan bu çalışma tüm dünya markalarına da ilham verir. Onlar da bu yoldan giderek engelliler için özel koleksiyonlar hazırlarlar. Çünkü buna ihtiyaç olduğunu biliyoruz.


ALİYE YÜCEL

7 Ocak 2018 Pazar

ENGEL IRK KADAR GÖZ ÖNÜNDE


Maysoon Zayid; oyuncu, komedyen, senaryo yazarı ve yapımcı. Serebral palsili oyuncu olan Zayid'in adını duymuştum. Geçtiğimiz gün şu meşhur TED Konferansı'nda yaptığı konuşmasını izledim. Nasıl bir öz güven anlatamam. Öylesine kendisiyle barışık ki... Resmen kendiyle kendiyle dalga geçiyor. Hayran kalmamak elde değil. İnsana ilham veren bir konuşma... Seyretmeniz gerekir. Bu kadından çok etkilendim. Engele, engelliye bakışı tam olması gereken gibi...

Filistin asıllı Amerikalı Maysoon Zayid, 1974 yılında New Jarsey'de doğmuş. Doğum anında sereblal palsi geçirmiş. Ama durumu oldukça iyi. Yürüyebiliyor. Sadece titriyor ve titremesinin çok yorucu olduğu olduğunu söylüyor. "Sarhoş değilim. Ama beni doğurtan doktor öyleydi. Annemi altı farklı yerden altı kere kesmiş, bu arada zavallı ben de boğulmuşum. Sonuç olarak serebral palsi olmuşum, bunun anlamı sürekli titriyorum. Bakın. Bu çok yorucu, Shakira'nın Muhammed Ali'yle birleşimi gibiyim..." diyerek durumunu esprili bir biçimde açıklıyor.

Sereblal palsili kişilerin pek çoğu yürüyemiyor. Ancak Maysoon Zayid, yürüyebiliyor. Çünkü ailesi onun yürüyemediğine inanmamış... "Yapabilirsin" demişler ve yürüyebileceğine inanmışlar... Babası  5 yaşındayken ayaklarının üzerine ayaklarını koyarak yürürmüş. Bir de parayı sallayarak paraya doğru yürümesini sağlarmış... Üç ablası olan Zayid, onlar ne yapıyorsa yapıyormuş. Yerleri siliyorlarsa, o da silermiş. Ablaları devlet okuluna gittikleri için onu almayan eğitim sistemine dava açan ailesi onun da o okula gitmesini sağlamış...Yaz tatilleri genellikle babasının onu tedavi çabalarıyla geçmiş. Fizik tedavi yerine dans okuluna gitmiş. Topuklu ayakkabı giymiş ve topuklularla dans etmiş. Yoga yapmış... Ailesi her şeyi yapabileceğine inanıyormuş. Onun hayali ise oyuncu olmak ve "General Hospital" dizisinde oynamakmış.


Üniversiteye girmiş, bir burs almış. Tiyatro bölümünde herkes onu çok seviyormuş. Her sahne sergilediğinde profesörleri çok beğenseler de, ona hiç rol verilmemiş. Son sınıfta serebral palsili bir genç kızın hayat hikayesini anlatan bir oyun sergilenecekmiş... Sonunda bir rol kapacağını düşünmüş... Ancak rolü başkası almış. Nedeni öğrenmek için ağlayarak tiyatro bölüm başkanına sorduğunda ise, bazı numaraları yapamayacağını düşündüklerini söylemiş. O da "Af edersiniz ama, numaraları ben yapamazsam, asıl karakter de yapamaz" demiş. Kelimenin tam anlamıyla oynamak için doğduğu rolün palsisi olmayan bir oyuncuya verildiğini düşünmüş... "Tekerlekli sandalyedeki birisi nasıl Beyonce'yi oynayamazsa, Beyonce'de tekerlekli sandalyedeki birisini oynayamaz" diyor.

Üniversiteden sonra hayatta da aynı durum ile karşılaşmış. Hollywood'da da perdede engelli karakterleri, engelsiz oyunculara oynatırlar. Bir diziden teklif almayı beklerken anlamış ki; kilolu, etnik, engelli oyuncular seçilmiyor. Sadece mükemmel olanlar seçiliyor. Ama bu kuralın istisnası olduğunu anlamış... Whoopi Golberg, Roseanne Barr ve Ellen gibi ünlülerin ortak noktasının komedyen olduğunu fark ederek komedyen olmuş... Filmlerde, dizilerde oynamış, gösteriler yapmış... Yapmaya da devam ediyor. Çok çeşitli çalışmalar yapan sanatçı, Filistinli göçmen çocuklar için "Maysoon'un Çocukları" adını verdiği bir hayır kurumu da kurmuş.

Bir çok engelli gibi Maysoon Zayid de engelini başına gelen en kötü olgu, hayatındaki en vahim durum olarak görmüyor. "99 sorunum var, palsi bunlardan sadece birisi..." diyor. "Baskı olimpiyatları olsaydı, altın madalya kazanmıştım. Filistinli'yim, Müslüman'ım, kadınım, engelliyim ve New Jersey'de yaşıyorum..." diye ekliyor. Zayid, sosyal medyadan yakınıyor. Küçükken ve yetişkinken kimse onunla dalga geçmemiş... Ama şimdi internetten dalga geçenler oluyormuş. "Neden kıpraşıyor?", "Geri zekalı mı?" gibi yorumlar yazmışlar. Hatta yorum yapan biri engelini de unvanları arasına koymasını istemiş! Engelin ırk kadar göz önünde olduğunu düşünüyor. Engellilerin en büyük azınlık olduğunu ve eğlence dünyasında en az gösterildiğine inanıyor. Engelliler için birlikte daha pozitif bir imaj yaratılabileceğini umuyor.

ALİYE YÜCEL


31 Aralık 2017 Pazar

DÜNYADA ENGELLİ SAYISI ARTIYOR


2017 yılının son gününde bir istatistik konusunu ele almak istedim. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) raporuna göre; dünyada 1 milyardan fazla engelli olduğu açıklanmıştı. Yani dünya nüfusunun % 15'i... Az bir rakam değil. 720 milyon yetişkin kişi işlev güçlüğü yaşıyor. Şiddetli engellilik (omurilik felçlisi, görme engelli, şiddetli depresyon gibi) yaşayan yetişkin kişi sayısı da 190 milyon olarak belirtilmiştir.

Dünyada 93 milyon çocuk engelliden (0-14 yaş grubu), 13 milyonunun ağır engelli olduğu tahmin ediliyor. 59 ülkede yapılan araştırmaya göre, 18 yaş ve üzerindeki yetişkinler arasında engellilik oranı ortalama % 15,6 olduğu belirtilmiştir. Bu oran, yüksek gelirli ülkelerde % 11,8, düşük gelirli ülkelerde ise % 18'dir. 60 yaş ve üstü kişilerde engelli yaygınlık oranı ise; yüksek gelirli ülkelerde % 29,5, düşük gelirli ülkelerde ise 43,4 olduğu açıklanmıştır.
  
Engellilerin de eğitim almak en büyük haklarından biri... Ancak biliyoruz ki; engelli olmak eğitim almayı da büyük ölçüde engelliyor. İstatistikler de bunu doğruluyor. Rapora göre; 51 ülkede engelli erkeklerin % 50,6'sı, engelli olmayan erkeklerin % 61,3'ü ilkokul eğitimini tamamladığı kaydedilmiştir. Engelli kadınların ise % 41,7'si, engelli olmayan kadınların ise % 52,9'unun ilkokul eğimini tamamladığı bilgisine yer verilmiştir.


Engellilerin iş bulmakta zorlandığı ve işsiz kalmaları ihtimallerinin daha yüksek olduğu ve istihdam edilseler bile genellikle daha az kazanç elde ettikleri raporda da belirtilmiş. 51 ülkeden alınan sonuçlara göre;  istihdam oranları engelli erkeklerde % 52,8, engelli kadınlarda ise %19,6 olduğu bildirilmiştir. Engelli olmayan erkeklerde oran % 64,9, engelli olmayan kadınlarda ise % 29,9 olduğu belirtilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü'nün raporunda, engellilikle ilişkili dezavantajların aşılması için bazı öneriler de yer alıyor. Genel politikalara dikkat çekiliyor. Sistemlere ve hizmetlere erişimin sağlanması, ulusal engellilik ve eylem planı hazırlanması, gerekli ve yeterli finansman sağlanması, insan kaynağı kapasitesinin güçlendirilmesi, engelliliği anlama ve engelli farkındalığının arttırılması, engellilik üzerine araştırmaların güçlenmesi ve desteklenmesi gerekliliği vurgulanıyor.

Engellilik riskinin yaşlanmaya paralel olarak arttığı, dünya nüfusunun ise önceden görülmemiş bir hızla yaşlandığı vurgulanmış. Nüfusun yaşlanması ve kronik hastalıklardaki artış engelli sayısını da arttırıyor. Dünya nüfusu büyük bir hızla yaşlandığı için buna bağlı olarak engelli sayısı da artıyor. Dünya çapında; diyabet, kalp ve damar hastalıkları, akıl hastalıları da artıyor. Rapora göre bir ülkede engelliliğin izlediği seyrin, kronik sağlık durumlarının, çevresel faktörlerin, trafik kazaları, doğal afetler, savaş ve madde kullanımı gibi faktörlerden etkilendiği belirtiliyor. Son araştırmaların sonuçlarını bilmiyoruz ancak dünyada engelli sayısı artıyor. Umarız engelli sayısı değil  de engelli farkındalığı artar...

ALİYE YÜCEL 

24 Aralık 2017 Pazar

AH ŞU ÖN YARGI


Uzun yıllardır devam eden "Kim Milyoner Olmak İster?" yarışma programına farklı kesimlerden çok farklı kişiler katılıyor. Zaman zaman engelli yarışmacılar da katılıyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan fragmanında görme engelli bir yarışmacı olduğunu görünce seyretmek istedim. Maalesef o bölümü kaçırdım. Ancak çok merak ettiğim internetten bulup izledim. Görme engelli yarışmacı Ahmet Yıldırım'dı.

Ahmet Yıldırım, 5 yaşına kadar az görüyormuş daha sonra görme yeteneğini tamamen kaybetmiş. Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirmiş. Sonra İngiltere'de yönetim ve organizasyon masteri yapmış. Daha sonra yine İngiltere'de inovasyon ve girişimcilik alanında doktora yapmaya başlamış. Aynı zamanda bir ulaşım şirketinde inovasyon alanında çalışıyor. Tanıdığım bir çok görme engelli gibi, zeki, esprili ve güler yüzlü... Soruları, programın sunucusu Murat Yıldırım okudu. Ekranı görmediği ve soruları kendisi okumadığı halde soruları bir daha tekrarlatmadan bir bir cevapladı.

İzlemek için araştırırken; Ahmet Yıldırım'ın başarısı medyanın da ilgisini çekmiş olacak ki, haberleri yapıldığını gördüm. "Görme Engelli Yarışmacı İzleyenleri Ekrana Kilitledi" diye başlık atılmış. Ama nedense adı yazılmamış.. Haberlerin bir çoğunda sadece "Görme Engelli Yarışmacı" diye bahsediliyordu. Halbuki bir adı var. Bunu bulup yazmak çok mu zor? Bu kadar takdir ediyorsun, başarısını görüp haber yapıyorsun. Ama adı yerine "Görme Engelli Yarışmacı" olarak yazıyorsun. Neden? Anlamak zor.


Ahmet Yıldırım, başarılı bir yarışma çıkardı. "Hangi hayvanın vücudundaki kan basıncı diğerlerinden daha yüksektir?" sorusuna mantık yürütüp "zürafa" cevabını verdi. Böylece 125 bin liralık soruya kadar geldi. Cevabından emin olamadığı için çekilme kararı aldı. Yarışmadan 60 bin lira ile ayrıldı. Onun bu başarısına hiç şaşırmamak gerekir. Anlattığı üzere anlıyoruz ki, eğitim hayatı da oldukça başarılı bir şekilde geçmiş, halen de başarılı bir şekilde sürüyor.

Başarıları arasında yarışmadaki başarısı belki de son sıralarda...Tabii ki Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasındaki başarısı da küçümsenmemeli... Bu da önemli bir başarı (daha ilk sorularda elenen yarışmacılardan sonra)... Ancak "Aaa bu görme engelli ama soruları da biliyor" diye düşünmek bana anlamsız geliyor. Görme engelli olması onun başarılı olmasını engelleyecek bir unsur olamaz ki. Bu neden hep unutuluyor?

Görme engellilerin neler yaptığını, neleri başardığını gördüm, çok iyi biliyorum. Onların yaptığı bazı işleri ve bunun sonucu gelen başarıları görme engeli olmayan kişilerin yapamayacağını da çok iyi biliyorum. Her zaman yazıyor, söylüyorum. Benim şaşırdığım bunun bir türlü bilinmemesi... Bu konu da bir ön yargı olması... Görme engelliler ne sanılıyorsa? Yarışmalara katılıp soruları bilip, başarılı olunca neden şaşırılıyor? Böyle düşünmekten, bu ön yargıdan ne zaman vazgeçilecek?


ALİYE YÜCEL 

17 Aralık 2017 Pazar

PARK EDERKEN BİRAZ DİKKAT!


Geçtiğimiz günlerde engelli farkındalığına dair güzel bir haber vardı. Haberde engeli geçiş yerine arabasını koyan bir sürücüye ilginç bir ceza verildiği yazıyordu. Olay İzmir'in Konak ilçesinde gerçekleşmişti. Bir sürücü Kordon boyunda engelli geçiş yerine arabasını park ediyor. Videolarıyla çok sayıda izleyicisi olan Semih Uyulgan isimli Youtuber da engelli rampasına park eden bu arabayı post it adı verilen not kağıtlarıyla kaplıyor. Böylece tepkisini ortaya koyuyor. Arabanın her yeri not kağıtlarıyla kaplanırken, çevredekiler de buna destek veriyor.

Arabanın hali görülmeye değer bir durumda... Sürücü (videoda yüzü kapatılmıştı) arabasının yanına gelince çok şaşırıyor. Önce arabasındaki not kağıtlarını sökmeye çalışıyor. Sonra da "Bunu siz mi yapıyorsunuz kardeşim? Verirsin plakayı çektirirsin arabayı..." diyor. Sonrada şoför tarafındaki kağıtları söküp arabasına binip oradan uzaklaşıyor. Umarız bu ona bir ders olmuştur. Arabasını bu halde görenlere de örnek olmuştur. Bu arada arabayı bu halde görenler bol bol fotoğraf çektirerek bunları sosyal medyada paylaşıyorlar.

Yapılan engelli farkındalığı adına etkili bir eylem. Fikir oldukça güzel. Ancak yapılan bu eylem orijinal değil. Bu olayın aynısı Brezilya'da engelli park yerine arabasını bırakan bir kişiye yapılmıştı. Brezilya'da bir sürücü, engeli olmadığı halde engellilere ayrılan yere otomobilini park ediyor. Bunu görenler arabanın üzerini baştan sona mavi çıkartmalarla kaplıyor ve üzerine de engelli logosu yerleştiriyor. Duyarsız sürücü geldiğinde arabasını tanınmaz bir halde buluyor. Büyük bir şok yaşıyor. 


Sürücü o haldeki arabasına biniyor, pencereler kaplı olduğu için göremiyor, çok öfkeleniyor. Hemen dışarı çıkıyor. Çıkartmaları sökmeye çalışıyor. Gelip geçenler ilgiyle seyrediyor. Bu cezayı hak ettiği için gülerek "Oh olsun" der gibi bakıyor. Böylece sürücü engelli yerine park etmenin cezasını çekiyor. Yaptığının yanlış olduğunu anlıyor. Yaptığına bin pişman oluyor. Brezilya ve Türkiye'de yapılan bu eylemler, engelli park ve engelli geçiş yerlerine arabaları bırakmanın yanlışlığı etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor.

Engelsiz kişiler, engelliler için yapılan geçiş rampalarının önüne ve engelli park alanlarına arabalarını park etmeye devam ediyor. Bunları görünce şaşırmamak mümkün değil. Engellinin geçeceği yolda araba park ettiği için yoluna devam edememesi, park yerine ihtiyacı olan engellinin yer bulamaması ve uzaklara park etmek zorunda kalması ne büyük bir engel... Bu niye yapılır ki? Bunun engellileri zor durumda bırakacağı ortada... Ancak maalesef yapılıyor. Bazı insanlar empatiden yoksun olabiliyor.

Engelliler için yapılan geçiş rampalarının önüne ve engelli yerine park etmenin yanlışlığını anlatmak için çeşitli farkındalık çalışmaları yapılıyor. Ancak engelliler için yapılmış olanlara park etmemek hassasiyeti insan olmakla ilgili... Vicdanla ilgili...  Empati yapabilmekle ilgili... Aslında şikayet edilirse cezası da var. Ama hiç yapılmasa da engelliler zor durumda kalmasa daha iyi değil mi? Park ederken biraz dikkatli olabilsek... İstenilen çok mu zor?


ALİYE YÜCEL                                                               


10 Aralık 2017 Pazar

ENGELLERİ AŞANLAR 2017


3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığı tarafından "Engelleri Aşanlar 2017" programı düzenlendi. Programda; eğitim, müzik, kültür, sanat, spor, yenilikçilik, sosyal sorumluluk ve erişebilirlik gibi çeşitli alanlarda ödüller verildi. Parti genel merkezinde düzenlenen programda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmanın ardından "Engelleri Aşanlar 2017" ödülleri sahiplerini buldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, programda yaptığı konuşmasında pek çok konuyu ele aldı. "Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyadaki pek çok toplumda engelliler bir yük olarak görülüp buna göre muamele görürken bizde tam tersine bir lütuf olarak kabul edilmiştir..." dedi. Engelli yada engelsiz olmanın değil insan ve adem olmanın önemli olduğunu söyledi. Yunus Emre'nin dizeleriyle "Yaradılanı severiz. Yaradan'dan ötürü" diyen bir medeniyetin, insanlar arasında ayrım yapmasının mümkün olmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı; her engellin doğuştan gelmediğine dikkat çekerek; Aşık Veysel gibi hastalık sebebiyle, Ampute Milli Takım Kaptanı Osman Çakmak gibi terörle mücadele sırasında, bazılarının iş veya trafik kazasında, bazılarının da başka sebeplerden daha sonradan engelli olabileceğini belitti. "Onun için önemli olan bu kardeşlerimizin engellerinin ne olduğu, nasıl olduğu değil bu kardeşlerimize nasıl baktığımızdır. Engelli kardeşlerimizin durumunu tıpkı erkek veya kadın olmamız gibi, tıpkı düz veya kıvırcık saçlı olmamız, tıpkı mavi veya kahverengi gözlü olmamız gibi olmamız gibi insani bir gerçek olarak kabul ettiğimizde diğer tüm sorunların kendiliğinden çözüm yoluna girdiğini görüyoruz..." diye konuşmasına devam etti.


Önemli olanın yapılan iyilik ve güzellik olduğunu belirten Erdoğan; "Engelli kardeşlerimize de tıpkı köken, inanç, dil, derimizin rengi gibi diğer farklılıklarımızın ötesinde insan gözüyle bakma anlayışını 7'den 70'e milletimizin tüm fertlerine kazandırmak zorundayız. Gerekiyorsa ilkokuldan itibaren çocuklarımıza bunun eğitimini vermeliyiz..." dedi. İlk engelliler kanunun 2005 yılında AK Parti'nin çıkardığını söyleyen Cumhurbaşkanı, engelliler için yapılan çalışmaları anlattı. 

Ödüller; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık tarafından verildi. Engelleri Aşanlar 2017'de ödül alanların isimleri şöyle;

Eğitim Alanı Birincilik Ödülü: Şeyma Sevim Saleh (Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni birincilikle bitiren görme engelli genç kız)
Kültür Sanat Birincilik Ödülü: Eşref Armağan (Görme Engelli Ressam)
Müzik Alanı Birincilik Ödülü: Yunus Yazar ("Beykoz'un Mozart'ı" adıyla tanınan otizmli genç)
Spor Alanı Birincilik Ödülü: Ayşegül Pehlivan (2017 Paralimpik Atıcılık Dünya Kupası birincisi bedensel engelli)
İkincilik Ödülü: Türkiye Kadın Golbol Milli Takımı,
Üçüncülük Ödülü: Avrupa Şampiyonu Ampute Futbol Milli Takımı,
Jüri Özel Ödülü: Ümithan Yılmaz (Bedensel Engelli Dijital Yaşam Koçu)
Yenilikçilik Ödülü: Lc Waikiki Firması (Görme engellilere kıyafet seçiminde "LCW Sence" adı verilen yardımcı mobil uygulaması nedeniyle...),
Sosyal Sorumluluk Ödülü: Turkcell,
Erişilebilirlik Ödülü: Türk Hava Yolları,
Engel Tanımayan Sivil Toplum Ödülü; Serebral Palsili Çocuklar Derneği (SERÇEV).

Ödül alanları gönülden tebrik ediyor, engellilerin her alanda başarılar elde etmesini diliyorum.


ALİYE YÜCEL