> Engeloji

Translate

16 Haziran 2019 Pazar

KUSURSUZ KULAK BAGER



Geçtiğimiz günlerde Bager Çalışçı'nın haberini okumuştum. Bager, doğuştan görme engelli 7 yaşında küçük bir çocuk... Onun haber olmasını sağlayan ise doğuştan kusursuz bir kulağa (absolut kulak) sahip olması... Muş'ta yaşayan Bager, duyduğu her sesi notaya dökebilme yeteneğine sahip. Kusursuz Kulak, geçtiğimiz günlerde köyünde bir konser vermişti. O konser çok dikkat çekmiş, medyaya yansımıştı.

Bager Çalışçı, kendisi gibi görme engelli müzik öğretmeni Caner Keser, sayesinde piyano çalmayı öğrenmiş... Öğretmeni yetenekli öğrencisinin köy çocuklarına konser vermesi için bir çalışma yapmak istiyor. Diğer öğretmenler ve Bager'in ailesi de ona destek veriyor. Muş'a 55 kilometre uzaktaki Ağartı Köyü kırsalına piyano getiriliyor ve konser ortamı oluşturuluyor. Böylece Bager, okul arkadaşlarına piyona ile klasik müzik dinletiyor. İlk konserini kendi köyünde veriyor. Bu konserin ardından ona medyadan destek geliyor.

Babası Mehmet Çalışçı konserin ardından "Bager, dünyaca ünlü piyanist Fazıl ile tanışmak için konserine gitmek istiyor. Oğlum doğadaki tüm sesleri notaya dökebiliyor. Bir hayırseverin hediye ettiği piyanoyla bir yıldır kendini geliştiriyor. Görme engelli olduğu için müzik onun her şeyi oldu. Diğer çocuklar gibi dışarıda koşuşturup oynayamıyor, onun hayatı ve gözleri piyanosu. Kendi müzik dünyasında yaşıyor. Bager'in profesyonel bir piyanist olması için müzik eğitimi alması lazım çünkü Muş'ta bu anlamda çok ciddi sıkıntılar çekiyoruz" diyordu.


Babasının anlattıklarına göre onun bir hayali vardı. Ünlü piyanist Fazıl Say'ın konserine gitmek ve onunla tanışmak... Bager'in bu hayalini okuyunca; Fazıl Say bunu görür ya da duyarsa mutlaka ona olumlu bir cevap verir ve çağırır diye düşünmüştüm. Haklı çıktım. Öyle de oldu. Kusursuz Kulak Bager, Fazıl Say ile buluşacak... Fazıl Say onu, 30 Haziran'da İstanbul'da Lütfi Kırdar Anadolu Auditorium'da Şanghay Filarmoni Orkestrası ile vereceği konserine  davet etti. Babası ve öğretmeni Bager'le birlikte gidecek...

Babası bu davet için "Bager'in hayali olan Fazıl Say ile bir araya gelecek olmasından dolayı çok mutluyuz. Usta sanatçı bize kayıtsız kalmadı ve sosyal medya hesaplarından bizi paylaşarak duygulandığını aktardı. Ben şahsım adına Sayın Say'a çok teşekkür ediyorum" diyor. Öğretmeni ise: "Bager'in en büyük hayali dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say ile tanışmaktı. Sayın Fazıl Say'ın Bager'in haberini izledikten sonra sosyal medya hesaplarından duygularını iletmesi, hatta ağladığını belirtmesi bizi hem duygulandırdı hem de gururlandırdı" diye sevincini dile getiriyor.  

Nadir görülen bir yeteneğe sahip Bager şimdi Fazıl Say ile tanışacak. Onun akademik düzeyde bir müzik eğitimi alması gerekiyor. Bager ismi; kasırga, bora, fırtına, poyraz, sert esen rüzgar gibi anlamlara geliyor. İyi bir eğitim alırsa müzik alanında adına yaraşır şekilde bir yer edineceği kesin... Bakalım kimlerden ve nasıl bir eğitim desteği alacak. Ona gerekli destek verilirse, Türkiye ve dünya çapında adını duyuran bir müzisyen olacağından şüphe yok.

ALİYE YÜCEL

9 Haziran 2019 Pazar

ENGELSİZ DİJİTAL DÜNYA



Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Sağlık Bilişim ve Teknoloji Derneği (SABİT) ve Bilişim İletişim ve Teknoloji Akademisi (BİTA) iş birliğiyle önemli bir sempozyum düzenleniyor. "Engelliler ve Yaşlılarda Dijital Dönüşüm Sempozyumu - Engelsiz Dijital Dünya" adı verilen etkinlik; 19 Haziran 2019 tarihinde ve Saray Engelsiz Yaşam Merkezi'nde yapılacak.

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı himayesinde yapılacak Engelliler ve Yaşlılarda Dijital Dönüşüm Sempozyumu'nun amacı kısaca; yaşamın her alanını erişilebilir hale getirmek... Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Op. Dr. Orhan Koç; etkinliğin amacına ulaşabilmesi, farklı çözümlerin tartışılabilmesi ve gündeme taşınabilmesi için tüm paydaşları Engelsiz Dijital Dünya sempozyumuna katılıma davet ediyor.

Engelli ve yaşlıların; günlük hayatta, eğitim, ekonomik ve sosyal hayatta gelişen teknolojiden yararlanabilmelerinin önemine değinen Koç: "Hareket kısıtlığı olan bireyler evlerinden bilgisayar ve internet kullanımıyla; öğrenebilmekte, çalışabilmekte, hizmetlere ulaşabilmekte ve sosyal etkileşime sahip bağlantılar aracılığıyla da arkadaşları ve aileleriyle iletişim kurabilmekteler. e-Ticaret, e-Devlet, ulaşım, kamu hizmetleri, sağlık hizmetleri ve kültürel hayata yönelik uygulamalar ve hizmetlere de erişebilmekteler" diyor.


Sempozyum için bildiriler; web sitesi eyddsempozyum.com üzerinden online olarak gönderilecek. e-mail ve posta yolu ile gönderilenler ise kabul edilmeyecek. Bu bildirilerin; sempozyum konuları ile ilgili, bilimsel gelişmeye katkıda bulunulabilecek özellikte olması ve sonuç mesajı vermesi isteniyor. Ayrıca; gönderilen bu bildiriler e-bildiri kitabında yayınlanacağı için yazım hatalarının da olmaması gerekiyor. Bildirilerin son gönderim tarihi 10 Haziran olacak.
 
Sempozyumun sonunda dijital dünyada engellilerin hayatını kolaylaştıran ve yaşam kalitelerini arttıran uygulamaların teşviki ve ortaya çıkarılması için ilk defa gerçekleştirilecek olan ödüllü bir yarışma da var. Yarışmanın sonucunda Engelsiz Dijital Dünya İnovasyon Ödülü verilecek. Ödüller; Tasarım Ödülleri, Bilişim Ödülleri, Teknoloji Ödülleri ve Gönüllülük ve Öncü Hizmet Ödülleri olmak üzere  dört farklı kategoride 11 kişilik Seçici Kurul tarafından değerlendirilecek. Sonuçlar 19 Haziran tarihinde sempozyumda ilan edilecek.

Teknoloji, bilişim ve dijital yeniliklerin bir çoğu engelsiz tüketicilere yönelik olarak yapılıyordu. Ancak günümüzde bu durum değişiyor. Teknoloji, bilişim ve dijital yeniliklerde artık engelliler de düşünülüyor. Bunun sonucunda engellilerin hayatı kolaylaşıyor. Sosyal hayata katılımları, iletişimleri, hareketlilikleri ve bağımsız olarak yaşam becerileri de artıyor. Bu nedenle Engelsiz Dijital Dünya sempozyumu engellilerin hayatına önemli bir katkı sağlayacak. Sempozyumun sonuçlarını merakla bekliyor, katılımın yoğun olması diliyorum.


ALİYE YÜCEL

2 Haziran 2019 Pazar

YAZ GELDİ



Yaz geldi. Yaz demek bir çok insan için tatil demek... Engellilerin de herkes gibi tatil yapmaya ihtiyacı var. Ancak gidilecek ve kalınacak tesisler onlara uygun değil. Son yıllarda bazı tesislerde düzenlemeler olmaya başladı. Ama bunların birçoğu engellilerin ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmuyor. Karşılayan yerlerinde da bazı alanları engellilere uygun değil. Çok az tesis engellilere kalabileceği düzenlemelere sahip…

Son yıllarda engelsiz turizm, erişilebilir tatil, engelsiz tatil gibi çalışmalar yapılıyor. Ancak engelliler için ayrı bir tesis yapmak, engelli ve engelsiz kişilerin birbirlerine daha da yabancılaşmasına yol açıyor. Önemli olan engelli ve engelsiz herkesin aynı ortamda tatil yapması... Kültür ve Turizm Bakanlığı, engellilerin daha rahat konaklayabilmesi için düzenleme yapan tesislere “Herkes İçin Erişilebilirlik Belgesi” veriyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan tesislerde giriş, merdivenler, odalar, yemekhaneler, havuz, tuvaletler ve banyolar gibi her alanda engelli bir kişinin tek başına özgürce tatil yapabileceği şartlar sağlanıyor.

Turistik tesislerin engellilere göre düzenlenmesi denilince, bedensel engelliler için düzenlenmiş odalar akla geliyor. Bu tamam... Bedensel engellilerin  rahat kalabileceği odalar, hareket edebileceği alanlar ve denize girebileceği sahiller gerekiyor. Ancak diğer engel gruplarının da farklı ihtiyaçları var.  İşitme engelliler için işaret dili bilen bir personel... Görme engelliler için de; hissedilebilir zeminler, ses uyarıcıları ve Braille alfabesiyle yazılmış broşür gibi...



Engelliler için yapılacak düzenleme ve uygulamaların maliyetinin yüksek olacağı düşünülüyor. Ancak uzun vadede kar olacağı unutuluyor. Herkes gibi engellilerde rahat hareket ettiği ve alıştığı ortama tekrar gelmek isterler. Ayrıca; engelliler için yapılacak bazı düzenlemelerin yaşlıların hayatını kolaylaştırıyor. Çünkü birçoğu hareket zorluğu yaşıyorlar. Dünyada yaşlı nüfusun arttığını düşünürsek yapılan düzenlemeler onlara içinde faydalı oluyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı; "Engelli Dostu" tesislere “Herkes İçin Erişilebilirlik Belgesi" veriyor. Bu belgeyi almaya hak kazanan tesisler engellilerin daha rahat konaklayabilmesi için çeşitli düzenlemeler yapıyor. Bu düzenlemeler tesislere girişten başlıyor. Merdivenler, odalar, yemekhaneler, havuz, tuvaletler ve banyolar gibi her alanda devam ediyor. Böylece bir engellinin de tek başına tatil yapabileceği şartlar sağlanıyor.

Her yerde engellilere uygun otel, motel ve pansiyon ve tesisler olması gerekiyor. Özellikle de tatil yörelerinde... Çünkü, tatil için gidilecek yerde rahat hareket edemeyeceğini, zorluk çekeceğini bilmek caydırıcı bir durum... Tatilde dinlenmek yerine zorluk çekmek kim ister. Engellilerde hayatın her alanında aynı şartlarda yararlanmalıdır. Turizm de bu alanlardan biri... Bu nedenle  bunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. Herkes için erişilebilir bir tatil için gerekli çalışmalar devlet ve özel sektör iş birliği içinde olmalı...

ALİYE YÜCEL

26 Mayıs 2019 Pazar

NADİR HASTALIKLARA ÖZEL MERKEZ



2000 kişinin birinden daha az kişide görülen hastalıklara "Nadir Hastalıklar" adı veriliyor. Sağlık Bakanlığı; ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz), SMA (Spinal Müsküler Atrofi), DMD (Duchenne Musküler Distrofi), MS (Multipl Skleroz) gibi nadir hastalıkların tedavideki sıkıntılarını ortadan kaldırmak için harekete geçti. Bakanlık, nadir hastalığa yakalanmış kişilere uzmanlaşmış birimlerden hizmet alabilmesi amacıyla 12 ilde tam donanımlı 14 merkez açılmasını planlıyor.

Hastalıklar "nadir" adını alıyor ancak maalesef ki Türkiye nadir hastalıkların çok yaygın olarak görüldüğü ülkeler arasında yer alıyor. Nadir hastalıkların bir çoğunun sebebi genetik olduğu biliniyor. Ülkemizde de evliliklerin bir kısmı akraba evliliği... Böyle olunca genetik ve genetik geçişli hastalıklar çok yaygın... Hatta Avrupa ve Amerika'dan da çok daha fazla sayıda nadir hastalık taşıyan kişi bulunuyor.

Bu kadar yaygın olunca, tanı ve tedavi güçlüğü nedeniyle Sağlık Bakanlığı nadir hastalıklar için harekete geçti. Hastalıkların bir çoğu metabolik, genetik, ilerleyici ve ölümcül olabiliyor. Nadir hastalıklar, erken tanı ve tedavi olmadığı durumda ilerliyor, kronikleşiyor ve hayatı tehdit ediyor. Nadir hastalıklarla ilgili sadece hekimler yeterli olmuyor. Konularında uzmanlaşmış hemşire, diyetisyen, laborant gibi çeşitli personel de gerekli oluyor. 


Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Gündüz; Nadir Hastalıklar Araştırma Komisyonu'nda tanımlanmamış 6 binin üzerinde nadir hastalık bulunduğunu, ülkemizde 5 ile 6 milyon bu hastalıktan muzdarip  olduğunu ve bunun nedeninin % 20 ile % 25'inin akraba evliliği, % 80'inin genetik olduğunu açıklıyor. Gündüz: "Asıl problem tanı güçlüğü. Erken tanı çok önemli. Özel beslenme tedavileri var, diyet tedavileri var. Bazılarında organ transplantasyonu, eksik enzim yerine konulması ya da gen tedavileri..." diyor.

Doç. Dr. Mehmet Gündüz,SMA hastalığı ile ilgili olarak belki önümüzdeki bir ya da iki yıl içinde, belki önümüzdeki yıl gen tedavisi gelecek ve enzim yerine koymaktan, ilaç tedavisinden kurtulacakları örneğini veriyor. Yapılan açıklamalara göre; ileri teknolojik cihaz ve nöroloji, genetik, metabolizma ve diğer birkaç branş bir arada olacak. Böylece teşhis ve hastanın her şeye ulaşması kolaylaşacak.

Bu 14 merkezin açılması hastalar için çok faydalı olacağı kesin. Çünkü bu hastalıklar için özel bir takip gerekiyor. Bu takiplerinin ayrı ayrı yerlerde olması hasta ve yakınları açısından büyük zorluk taşıyor. Tanı, tedavi ve takiplerin aynı merkezde olması büyük kolaylık ve fayda sağlayacak. Nadir hastalıklar merkezlerinin 12 ilde açılacağı açıklanmış... Bu da bize sadece bir kaç büyük şehirle sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Bu merkezlerin bir an önce hayata geçirilmesi diliyoruz.

ALİYE YÜCEL

19 Mayıs 2019 Pazar

İŞKUR'UN ENGELLİ İSTİHDAMINA KATKISI



Engellilerin en önemli sorunlarından biri istihdam...  İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) engellilerin istihdamı konusunda çok önemli destekler veriyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, engelliler konusunda yapılan çalışmalar hakkında Anadolu Ajansı muhabirine bilgiler verdi. Bakan; İŞKUR ile 388 bine yakın engellinin işe yerleştirdiğini açıkladı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı İŞKUR'un engellilerin istihdamı konusunda yaptığı çalışmalar konusunda önemli açılamalarda bulundu. Bakan, bu konu ile ilgili olarak "İŞKUR vasıtasıyla 2002 yılından 2019 Nisan ayı sonuna kadar 387 bin 915 engellinin işe yerleşmesine aracılık ettik. Geçen yıl 14 bin 930, Nisan sonu itibarıyla da 4 bin 515 engelli vatandaşımız işe yerleştirildi" diye açıkladı.

Bakan Selçuk; engellilerin istihdamının arttırılması ve rehabilitasyonlarının sağlanmasına yönelik düzenlenen mesleki eğitim kurslarından 2002 Ocak tarihleri ile 2019 Nisan tarihleri döneminde 41 bin 105 engellinin yararlandığını belirti. Bakan ayrıca; 2012 yılında istihdam edilen iş ve meslek danışmanlarının, 580 bin engelliyle 1 milyon 266 bin bireysel görüşme gerçekleştiği açıkladı.

İŞKUR engelliler için bir istihdam sağlamak adına öncelikle kaydını alıyor. İŞKUR'un bu hizmetinden faydalanmak isteyenler, çalışma gücünün % 40'ından fazlasını kaybettiğini yetkili sağlık kuruluşlarından alacakları sağlık kurulu raporu ile belgeleyenlerin kurumca kayıtları yapılıyor. Eğer raporda çalışamaz ibaresi varsa engellinin kaydı alınmıyor.


Kendi işini kurmak isteyen engellilere de zaman zaman hibe desteği veriyor.  Engellilerin işe uyumlarını ve istihdamlarını sağlayacak projelere destek veriyor. Hem de bu destek karşılıksız oluyor. Engelli raporu bulunanlar, ikamet ettikleri yerde uygulanmak üzere İŞKUR'a proje sunabiliyor. Girişimcilik eğitimi alan veya kuracağı meslekte eğitim almış engelliler İŞKUR'a sunacakları projelerde hibe desteği alabiliyor.

İŞKUR işe yerleştirmenin yanı sıra; iş ve meslek danışmanlığı kapsamında; mesleki yönlendirme, iş gücü yerleştirme kurslarına yönlendirme, işe uyum desteği, işverenlere danışmalık hizmetleri veriyor. Böylece; işsizlik süresinin kısalması, istihdam ve verimliliğinin artması ve istihdamda devamlılığın sağlanması amaçlanıyor.

İŞKUR'un, mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyon faaliyetleri kapsamında düzenlediği çeşitli kursları vardır. Böylece işsizlikten en fazla etkilenen ve bu nedenle iş gücü piyasasında dezavantajlı olarak görülen engellileri iş piyasasında ihtiyaç duyulan mesleklerde yetiştirerek istihdam edilmelerini arttırmaya çalışmaktadır.

İŞKUR engelli istihdamının dışında; çeşitli kurum ve kuruluşlar ile yaptığı iş birliği açılan kurslar, engelli girişimcilerin İŞKUR desteğiyle iş yeri sahibi olduğunu görüyoruz. Kurumun engelli istihdamına yönelik destekleri artarak sürüyor. İşe yerleştirmek kolay bir şey değil. Hele de engelli eleman olunca... Bu nedenle İŞKUR'un çalışmaları çok önemli...

ALİYE YÜCEL

12 Mayıs 2019 Pazar

BU HAFTA BİZİM



10 Mayıs ile 16 Mayıs arası Engelliler Haftası'dır. Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelerde, engelliler hatırlanır. Bu hafta engelli ve engellilik konusuna dikkat çekmek içindir. Bu haftayı "Engelli Farkındalığı Haftası" olarak görüyorum. Bu haftada yapılacak en önemli etkinliğinde engelli farkındalığının oluşturulması için çaba harcamak olduğuna inanıyorum. Bunun için de;  engellilerle empati kurmak, dünyaya onlar gibi bakmak gerekir.

Farklı engel grupları var. Süre bir hafta olunca her gün farklı bir engel grubuna tahsis edilmiş:
10 Mayıs: Engelliler Haftası'nın Açılışı,
11 Mayıs: Görme Engelliler Günü,
12 Mayıs: İşitme ve Konuşma Engelliler Günü,
13 Mayıs: Ortopedik Engelliler Günü,
14 Mayıs: Zihinsel ve Ruhsal Engelliler Günü,
15 Mayıs: Güçsüz, Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü,
16 Mayıs: Engelliler Haftası'na Genel Bakış.


Bu haftanın amacı; engellilerin topluma kazandırılması, engelli farkındalığının oluşması, insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanmasıdır. Bu nedenle, engelliler konusunda dikkat çekmek ve duyarlılığı sağlamak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Medyada da bu konu ile ilgili çeşitli haberler yapılıyor. Engellilerin hayat şartlarını iyileştirme için yapılanlardan bahsediliyor. Bu yeterli olmuyor. Bir faydası da yok. Çünkü engellilerin sorunları, sıkıntıları devam ediyor.

Son yıllarda engelliler adına iyi gelişmelerde oldu. Engellilere yönelik olumlu yasalar çıktı. Ancak engellilerin sıkıntıları devam ediyor. Eğitim, mimari engeller, istihdam ve engellilere yönelik yanlış bakış açısı gibi... Sorunların hala devam etmesinde en büyük etken yanlış bakış açısı. Engelliye bakış açısının değişmesi gerekiyor. Engelliye doğru bakış küçük yaşta kazandırılır. Bu nedenle anne, baba ve öğretmenlere büyük iş düşüyor. Çocuk engelliye acımamayı, küçümsememeyi, alay etmemeyi öğrenmelidir. Büyüdüğünde de engelliye ön yargı ile bakmamalıdır.

Engellilere ayrılmış hem bir gün (3 Aralık) hem de hafta var. Bu günlerde yazdıklarım da hemen hemen aynı şeyler oluyor. Belki bir kişi okur ve bir farkındalık oluşur umudunu taşıyor ve yazıyorum. El birliği ile her alanda bir şeyler yapılmalıdır. Engelli olmak diğer bireylerle beraber yaşamaya engel değildir ve olmamalıdır. Engellerin kalkması ve engelli farkındalığının artması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL

5 Mayıs 2019 Pazar

HORN ETKİSİ ÜZERİNE


"Halo etkisi" ya da "horn etkisi" kelimelerini duymuşsunuzdur. Duymadıysanız da nasıl bir durum olduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Halo ve horn etkileri bir çeşit ön yargıdır. Herkes bundan nasibini alır.

Halo etkisi; kişinin olumlu bir özelliği nedeniyle onunla ilgili olumlu düşünceye sahip olmaktır.  Halo etkisi ile güzel birinin aynı zamanda iyi huylu olduğunun sanılması ya da zengin birinin başarılı olduğunun düşünülmesi gibi...

Horn etkisi ise bunun tam zıttı bir kavramdır. Yani  bir kişinin sahip olduğu bir olumsuz özellikten yola çıkarak diğer özellikleri hakkında da olumsuz çıkarımlar yapmaktır. Örneğin; tembel birinin aynı zamanda yalancı olduğunun düşünülmesi ya da yoksul bir çocuğun pis olarak düşünülmesi...

Bir kişinin görünüşünde bir eksiklik olması insanların davranışlarını etkiliyor. Horn etkisine en çok engellilerin maruz kaldığını düşünüyorum. Çünkü, engelinden dolayı kişinin başarılı olamayacağı düşünülür. Hatta bazen kötü özellikleri olduğu bile düşünülür.

ALİYE YÜCEL