> Engeloji : Engelli Farkındalığı

Translate

Engelli Farkındalığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Engelli Farkındalığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Temmuz 2022 Pazartesi

HER YOL BİTTİ

Ardahan Belediye Başkanının bir vatandaşla olan diyaloğu haber oldu. 

Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir kaldırım çalışmalarını denetlediği sırada bir vatandaş 'Engelli yolu ne olacak?' diye sorunca;
“Her yol bitti, engelli kaldı. Biz engellilerin elinden tutar götürürüz” 
diye cevap veriyor.  

Bu cevap üzerine gerek basında gerek sosyal medyada tepkiler gösterildi. Partisini yazmıyorum. Bu konuda parti gözetmiyorum. Daha önce de bu gibi sözlerle yapılan yanlışları, engelli farkındalığından uzak kişileri yazdım. Kim yaparsa hatalıdır, yanlıştır, empatiden uzaktır. (Bakınız: Hata Kimde?)

Belediye Başkanının özür dilemesi istenmiş. Bunun özrü olur mu?  İyi de özür dilese ne olur. Dilemese ne olur. Zihniyet bu olduktan sonra özür dilemesi çok anlamsız kalır. Belki de diledi okumadım.

Gelelim cümleye, "Her yol bitti, engelli kaldı..." Bu cümle engellinin ihtiyacının görmezden gelindiğinin en önemli kanıtıdır. "Her yol bitti" diyerek kendini bitirmiştir! Halka hizmet etmek için göreve gelen bir belediye başkanı bunu diyebilir mi? Halka hizmet etmek mi istemiyor? Engelliyi halktan mı saymıyor? Hangisi?

Her yol biter mi bitmez mi bilinmez ama her an her yol engele, engelliye çıkabilir. Herkesin her an bu yola ihtiyacı olabilir. Bu unutulmasın...

 
ALİYE YÜCEL

25 Nisan 2022 Pazartesi

ETİ CİN İLE İŞARET DİLİ


"Eti Cin" çok sevilen bir bisküvi çeşididir. Geçtiğimiz gün televizyonda bir sosyal sorumluluk projesine imza attığını gördüm. “Eti Cin ile işaret dili öğreniyoruz, birlikte gülümsetiyoruz!” sloganıyla dijital platformlarda işaret dili öğretmeye başlamış.

Hazırlanan tanıtım bülteninde yazdığına göre; gülümsemenin sembolü olan Eti Cin ile işaret dilinde farkındalık yaratılması amaçlanırken, gülümsemenin kapsayıcılığını artırarak herkesi gülümsemeye davet ediliyor.
 
Eti Cin, marka sembolü “gülümsemenin etkisini “işaret dili” ile herkesin hayatının bir parçası yaparak farkındalık yaratıyor.

“Eti Cin ile işaret dili öğreniyoruz, birlikte gülümsetiyoruz!” mesajının farklı senaryolarda işlendiği ve dijital mecralarda yayınlanacak olan öğretici içerik serisiyle işaret dili konusunda duyarlılığın artırılması hedefleniyor.

 
Yıl boyunca sürecek kampanya kapsamında TV iletişiminde de duyarlılığın artırılması amacıyla sağ alt köşede oluşturulan “turuncu alan” içerisinde Cin karakteri reklam filmini işaret dilinde anlatıyor. “Eti Cin ile İşaret Dili Öğreniyoruz” duyuru filmi, YouTube içerik videoları ve televizyonlarda yayınlanıyor. 

YouTube içerik videolarında Eti Cin karakteri ve influencerlar ile yeni bir dil öğrenme deneyiminde olduğu gibi günlük hayatta kullanılan kalıpları ve cümleleri işaret dili ile eğlenceli bir şekilde aktarıyor.
Televizyon reklam filminde ise sağ alt köşede Eti Cin karakteri işaret dili ile jingle ve dış sesi tercüme ediyor. 

Ayrıca; Eti çalışanlarına da işaret dili eğitimi verilerek farkındalığın kuruluş içerisinde de oluşmasını sağlıyor. 

ALİYE YÜCEL

27 Şubat 2022 Pazar

ALGILAR DEĞİŞİYOR


Dünyaca ünlü bir marka olan Victoria's Secret her yıl adından uzun süre bahsettiriyor. Victoria's Secret modeli olmak kolay değil. Güzellik algısı nedeniyle son dönemde tepki gören marka, tarihte ilk kez down sendromlu bir modelle çalıştı. 

New York Moda Haftası'nda podyuma çıkan ve dikkat çeken down sendromlu model Sofia Jirau, Victoria's Secret'in ürünleriyle poz verdi. Sofia, böylece Victoria's Secret kampanyasında yer alan ilk down sendromlu model olarak tarihe geçti.

25 yaşındaki Sofia Jirau, 2019 yılında Porto Riko'da modellik kariyerine başlıyor. Ünlü modelin 'I love it' sözünden yola çıkarak "Alavett" adlı çevrimiçi bir mağazası var.


Down sendromlu ilk Victoria's Secret modeli Instagram hesabından: "Hayal ettim, çalıştım ve bugün bir rüya gerçek oldu. Sonunda sana büyük sırrımı söyleyebilir miyim? Down sendromlu ilk Victoria's Secret modeliyim!" diye paylaşım yapıyor ve firmaya teşekkür ediyor.

Son dönemde güzellik kalıplarının dışına çıkan marka, daha önce de vitiligo, nedeniyle derisi lekeli ve siyah - beyaz karışık bir tene sahip olan Winnie Harlow (Blogumda Bakınız: Güzellik Algısını Değiştiren Model) ile çalışmıştı. 

Kusur ya da eksiklik gibi görünen durumlar bazen avantaj olabiliyor. Winnie Harlow ve Sofia Jirau gibi modellerin dünya moda endüstrisinde adlarından söz ettirmeleri engelli farkındalığı açısından çok değerli. Onlar böylece kuralları yıkıp, algıları değiştiriyorlar.

ALİYE YÜCEL

20 Şubat 2022 Pazar

ENGELLİ AKTÖR



Arthur Hughes, Royal Shakespeare Company tarihinde Shakespeare'in 3. Richard rolünü oynayan ilk engelli aktör olarak seçildi. Yapım, 23 Haziran - 8 Ekim 2022 tarihleri ​​arasında Royal Shakespeare Theatre'da olacak ve Gregory Doran tarafından yönetilecek.

İngiliz aktör Arthur Hughes, 1992 doğumlu. Televizyon dizisi The Innocents'da Ryan McDaniel ve BBC Radio 4 dizisi The Archers'daki Ruairi Donovan rolleriyle tanınıyor. Sahne gösterileri arasında Londra'daki Park Theatre'daki La Cage aux Folles'daki Laurent rolü ve The Solid Life of Sugar Water with Graeae'deki Phil rolü de var. 

Ünlü oyuncu, Aylesbury Gramer Okulu'nu bitirmiş ve 2013 yılında da Royal Welsh College of Music & Drama'dan mezun olmuş.  



Arthur Hughes'in engeli radyal displazi. Radyal displazi; genellikle bir organın ya da dokunun doğumsal olarak biçim bozukluğudur. Hughes'in de sağ kolunu etkileyen radyal displazisi var. 

Hughes, 3. Richard rolü ile ilgili olarak, "Bu gerçek bir rüya. Yalnızca RSC'de bu baş rolü oynamaktan değil, aynı zamanda bu oyunun önemli bir yapımında engelliliği merkeze almaktan heyecan duyuyorum. Ne yazık ki birçok oyunda başrollerde engelli karakteri bulmak çok nadirdir. Umarım bu yapımla, engelli yeteneklerin de gündemde olmayı hak ettiğini kanıtlarız..." diyor.

Film sektöründeki engellilikle ilgili sorunlar konusuna bir çözüm önerisi olarak engelli rollerinin mümkün olduğunca engelli oyuncular tarafından canlandırılması olmalıdır. Ama maalesef olmuyor. Burada ise engeli olmayan bir rol için engelli bir oyuncu yer alıyor. Bu oldukça sevindirici bir gelişme...

ALİYE YÜCEL 



23 Ocak 2022 Pazar

ÖZEL DEĞİLİM


Niya Esperanza isimli kadın ünlü bir sosyal medya fenomeni. Genç kadının erkek arkadaşı Jake ise görme engelli... Jake, küçük yaşta göz kanseri nedeniyle gözlerini kaybetmiş. Niya, onunla birlikte olmanın olumlu yanlarını şöyle sıralıyor:

"Onunla buluşacağım zaman dış görünüşüm konusunda hiçbir endişem olmuyor! Nasıl göründüğümün bir önemi yok.

Asla başka kadınlara bakmıyor! Kıskanmama gerek kalmıyor! 

Ona aldığım hiçbir hediyeyi saklama ihtiyacı hissetmiyorum. Çünkü ben söylemediğim sürece bilmiyor, aramıyor.

Onunla video ya da fotoğraf çekildiğimi söylemek zorunda kalmıyorum. Böylece nasıl gözüktüğünü bilmediği için sildirmeye çalışmıyor.

Araba kullanamıyor, hep ben sürüyorum..." 

Niya, esprili bir dille Jake ile ilişkisini anlatıyor ve herkesi şaşırtıyor. Genç kadının bu söylediklerini okuduktan sonra merak edip sosyal medya hesabından paylaşımlarına baktım. Çok ilginç ve engelli farkındalığı adına güzel paylaşımları var. Bunların arasından biri beni etkiledi ve yazmak istedim.

"Niya ve Jake, bir gün yaşlı bir kadınla karşılaşıyor ve konuşmaya başlıyorlar. Kadının torununun da görme engelli olarak doğmuş olduğunu öğreniyorlar. Jake gibi birini görmek kadına umut veriyor.

Kadın; Niya'ya "Jake ile olduğu için çok iyi ve olgun biri olduğunu..." söylüyor. Niya buna şaşırıyor. 


Ve sonra bu konu ile ilgili açıklama yapıyor:

"Gerçek şu ki, yaşlı kadın benim hakkımda hiçbir şey bilmiyordu ama kör birinin bir kız arkadaşı olabileceğini görmek ona umut verdi. Ona umut verebildiğimiz için çok mutluyum. Ama düşüncesi yanlış... Bu zorlama ve mecburiyet değil ki... Bunun için onu suçlamıyorum. Bence bu çok daha büyük bir soruna işaret ediyor. Toplumumuzun engelliliğe bakış açısını gösteriyor.

Körlük, Jake ile olan ilişkimin bir parçası olsa da, tamamı değil. Jake'e aşık olduğum için özel değilim. Jake'in görme engelli olması sadece bir fark. Zorluklar var ama aynı zamanda hayatımda pek çok inanılmaz olumlu şeylere yol açan biri. Jake sayesinde daha iyi bir insanım.

Farklılıklarla dolu sayısız ilişki vardır ve biz genellikle bu ilişkilere “Oh, senden farklı biriyle çıkmak için harikasın ya da olgunsun…” demeyiz. Neden olmasın ki? Bunu dememizi sebebi derinlerde bu farklılığın kötü bir şey olduğunu düşündüğümüz anlamına gelir.

Bir toplumda, herkes adil bir şansa sahip olmalı... Daha adil bir dünya için savaşmalı ve çalışmalıyız. Ancak çoğu zaman bu durumlarda engelli insanlar dışarıda bırakılıyor.

Engelli olan kişilere asgari ücretin altında ödeme yapmak hala yasaldır. Engelli birinin evlenmesi, sağlık hizmetlerini kaybetmeleri anlamına gelebilir. Engelliler topluluğundaki işsizlik gülünç derecede yüksektir (engelli olmayan işçilerle karşılaştırıldığında). Binalar hala erişilebilir değil. Büyükannenin biraz umuda ihtiyacı olmasına şaşmamalı...

Toplumumuzda pek çok şey, engellilerin daha az olduğunu söylemeye devam ediyor. Ya da engelliliğin bir sorun olduğunu. Ancak engelli birine onurlu ve eşit bir şekilde davranmak harika bir şey olmamalı. Norm olmalı. Engelli biriyle çıkmak için özel değilim. Ben iyi biri değilim. Engelli insanlara tipik olarak davranış şeklimiz kötü..."

Bu açıklamadan sonra başka bir şeye yazmaya gerek var mı bilmiyorum?

ALİYE YÜCEL 


16 Ocak 2022 Pazar

NEYE GÜLELİM?


Her zaman uzun yazacağım diye bir kural yok. Bu kez ünlü yazar Nikolay Vasilyeviç Gogol'un "Bir Delinin Hatıra Defteri" kitabından bir cümle yazmak istedim. 

Çok şey anlatan bir cümle... Gogol: "Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte bir ruha gülelim..." diyerek insana bakışın nasılsın olması gerektiğini söylüyor. Bu arada engelli farkındalığı hakkında da bize yol gösteriyor.

Not: 
İllüstrasyon: Cristina Martinez 

ALİYE YÜCEL 

5 Aralık 2021 Pazar

BUNA DA ŞÜKÜR

 


3 Aralık Dünya Engelliler Günü geçti, gitti. Hemen hemen her yıl aynı şeyler söyleniyor, aynı şeyler oluyor. Ben yıllar önce "3 Aralık" Engelli Farkındalığı Günü'dür diye yazmıştım. Sosyal medyada pek çok kişi aynı şeyi kullandı. 

Evet... 3 Aralık engellileri fark etme günüdür. Empati kurup, dünyaya onlar gibi bakma günüdür. Hep beraber engelleri kaldırma günüdür.

Bir de bu gün kutlanmaz! Neyse ki bu konuda da benim gibi düşünen kişiler var. Bu konuda da "kutlamayalım", "kutlanmaz" gibi paylaşımlar yapıldı. 

Anlıyorum ki bir şeylerin farkına varılıyor galiba... Buna da şükür diyelim.  Bir sonraki "3 Aralık" gününe kadar farkındalığımızın artması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL 




28 Kasım 2021 Pazar

ENGELLİ FARKINDALIĞINA DAİR


İllüstrasyonları çok seviyorum. Hatta fotoğraf ve resimden daha çok. Sosyal medya hesabımda da en fazla paylaştığım illüstrasyonlar oluyor.

Bu hafta Nicholle Kobi'nin illüstrasyonlarını yazacağım. O da engelli mi diye sorarsanız hayır o engelli değil. Ancak engellileri çiziyor. Hem de çok güzel. Ben bunu engelli farkındalığına dair önemli bir çalışma olarak görüyorum.


İllüstratör Nicholle Kobi'ye engellilikle ilgili görselleri ararken rastladım. Kobi, Black Girl Magic (#blackgirlmagic) illüstrasyonlarıyla ünlü... Zaman zaman engellileri de çiziyor. Sosyal medya hesabında paylaşıyor. Özellikle tekerlekli sandalyede olanları...

Burada iki örnek veriyorum. Takip ettiğiniz takdirde siz de rastlayabilirsiniz.

ALİYE YÜCEL 


7 Kasım 2021 Pazar

İLHAM KAYNAĞI OLMAK YA DA OLMAMAK


Zaman zaman "Engelliler bir ilham kaynağı olmalı mıdır?" konusuna rast geliyorum. Buna net bir cevabım yok. Bu durumda daha önce iki bölüm halinde yazdığım Stella Young'ın bu konudaki görüşünü hatırlıyorum.

2014 yılında 32 yaşında hayatını kaybeden engelli aktivist, komedyen ve gazeteci Stella Young'a göre bu çok yanlış... Bu küçük dev kadın, yüzlerce kişiye yaptığı bir konuşmasında "Bir çoğunuzun gözünde engelli insanlar birer öğretmen, doktor ya da manikürcü olamıyor. Bizler gerçek bile değiliz. İlham olmak için buradayız. Aslında ben şu an bu sahnedeyim. Tüm bu konuşmayı tekerlekli sandalyede yapıyorum ve sizler benden size ilham olmamı bekliyorsunuz. Haksız mıyım? Değil mi? Bayanlar baylar, korkarım ki sizleri büyük hayal kırıklığına uğratacağım. Burada size ilham vermek için bulunmuyorum!" diyerek pek çok ezberi bozuyor. 

İlham kaynağı olmak istemeyen ve bunu övgü olarak kabul etmeyen Stella Young, konuşmasında orada olmasının nedenini insanlara söylenen ve onların da inandığı bir yalanı açıklamak için olduğunu söylüyor. Bu yalan, "Engelli olmak kötü bir şeydir. Engelle yaşamak sizi özel kılar." Doğrusu: "Engelli olmak kötü bir şey değil ve sizi özel kılmaz." diyor. Sosyal medyanın son yıllarda bu yalanı propagandasını yaptığından şikayet ediyor. 

'İlham pornosu' terimi de Stella Young ait... Yaptığı konuşmasında da bunun mantığını da açıklıyor. Bu terimi bilinçli bir şekilde kullandığı kesin... İlham olma durumunun, engelli insanlara zarar veren bilinçsiz bir önyargı biçimi olduğunu düşünüyor. Anlıyoruz ki bu durumda engelliler, engel olmayan kişiler yararına birer nesne oluyor. Engelsizler kendilerini engellilerle karşılaştırıyor.

Bir engelin gerçekten hangi durumlarda ilham kaynağı olacağı konusunda kafam karışık... Blogumda her türlü engeli ve engelliliği ele aldım. Belki ben de böyle bir algı meydana getiren yazılar yazdım. Ama bildiğim şu "engellinin başarısına şaşmak" diye bir durum var ki bu da engellinin yetersiz ve engelliden beklentinin düşük olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ilham olması bekleniyor. Stella Young'da itiraz ettiği bir durum.

Anlaşılan bu konu çok su götürür. Benim de bu konuda yazacaklarım bitmedi.

ALİYE YÜCEL

31 Ekim 2021 Pazar

EVET DEMEK Mİ?


Daha önce bahsetmiştim. Türkiye Beyazay Derneği'nde birlikte çalışmalar yaptığım arkadaşlarımla birlikte "Engelli Mahremiyeti" adıyla bir Instagram hesabımız var ve paylaşım yapmaya devam ediyoruz. Takip edenler bilir. Engelli ve engellilik konularında faydalı ve farkındalık meydan getirecek bilgiler paylaşıyoruz. 

Geçtiğimiz hafta; "Engelsiz insan engelli bir insan ile evlenirse onun bakıcısı mı olur?" sorusunu sorduğumuz bir paylaşım yaptık. Ben de kendi hesabımdan yorum istedim. Bir kaç kişi "Sevginin önemli olduğu..." şeklinde cevap verdi. Pek çok kişi ise soruyu okuyup geçti, cevaplamadı. Şimdi bu "evet" demek mi bilemedik. Halbuki bir şeyler yazmalarını beklerdim, ekipteki arkadaşlarım da bekledi. 

Anlaşılan evliliğe bakış hala eski Türk filmlerindeki ve "Sakatlık İzdivaca Mani" yazımda olduğu gibi... "Kör görmeye başlamadan, kötürüm de yürümeden olmaz!" 

ALİYE YÜCEL

10 Ekim 2021 Pazar

BLOGUM 10 YAŞINDA


Blogum tam 10 yaşında...

Ne yazacağım bazen son güne kadar belli olmuyor. Gündemdeki bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap, duyduğum bir söz yazıma konu olabiliyordu. Ama ekim ayının ilk haftası konum hep belliydi. Konu blogumun doğum günü!  

Blogum "Engeloji" şimdi 10 yaşında... Tam 10 yıl önce bir ekim günü yazmaya başlamıştım. Blogum 1 Yaşında, 2, 3, ... ve Blogum 8 Yaşında diye her ekim ayında yazdım. Ancak geçen yıl, 9. yılda hiç yazamadım.
 
İki elim kanda olsa bile mutlaka her hafta mutlaka yazmaya çalışmıştım. Hiç aksatmamıştım. Bir işim çıktığında ya da bir yere gideceğimiz zaman ailemin "Bu hafta da yazma. Kalsın..." demelerine rağmen mutlaka bir yazı koymaya çalıştım. Ta ki annemin vefatına kadar... O günden sonra yazmadım. 

Evet. Tam bir yıl hiç yazamadım. Elim gitmedi derler ya... Her şey anlamsız geldi. Onu, canım annemi yazamadım. Ondan başka bir şey yazmak da saçma geldi. 

Ancak engelli ve engellilik hakkında söyleyeceklerim bitmedi. Bu nedenle artık uzun uzun olmasa da bir şeyler koymaya çalışıyorum. Bugün de blogumun 10. yılını yazmak istedim. Adıyla yaşasın!
 
ALİYE YÜCEL

19 Eylül 2021 Pazar

"1000 KİTAP" VE ENGELOJİ


"1000 Kitap" sitesini biliyor musunuz? Bu site, okuduğunuz kitapları ve onlardan alıntıları yazabileceğiniz bir platform. Kitapseverler için oldukça yararlı ve güzel bir site-uygulama...

Site tamamen kitaplarla ilgili... Şöyle ki; daha önce okuduğunuz kitapları, şu an okumakta olduğunuz kitabı, okumayı düşündüğünüz kitapları, kitap okuma hedef sayınızı, kitaplarla ilgili yorumlarınızı, alıntıları ve incelemeleri yazabiliyorsunuz. Bu kadarla da kalmıyor; kitaplar ve yazarlarla ilgili bilgiler, haberler, röportajlar ve fotoğraflar da yer alıyor.

Başkalarına kitaplarla ilgili bilgi verip, yol gösterirken kendi okuma arşivinizi de oluşturmuş oluyorsunuz. Araştırınca bu faydalı sitenin, 2012 yılında Hacı Seydaoğlu tarafından hazırlandığını öğrendim.


Benim "1000 Kitap" ile tanışmam ise kitabım Engeloji sayesinde oldu. Engeloji ile ilgili yazılanları okurken rastlanmıştım. Beğeniler beni mutlu etti. Okuyan kişiler oldukça faydalı yorumlar yapmışlar. Engeloji'nin ikinci baskısı ya da Engeloji 2 için beni teşvik etti.

Biliyorum ama geç kaldım ama sonunda ben de uygulamayı telefonuma indirdim, üye oldum, Engeloji hakkında paylaşım yapanları takip ettim ve oturup bu yazıyı yazdım. Her kitapseverin ve kitap okuyan herkesin bu siteye üye olup birikimlerini aktarması gerektiğini düşünüyorum. Belki de bir kişinin kitap okumasına vesile olursunuz. Ne güzel olur değil mi?

ALİYE YÜCEL

12 Eylül 2021 Pazar

BİR ÖNYARGI HİKAYESİ


Çalıştığım işyerinin yemekhanesinde arkadaşlarımla yemek yerken biri yanıma yaklaştı ve "Hal, hareket, tavır ve davranışlarınızla çok hanımefendisiniz. Bir de sol elinizle yemek yemezseniz çok iyi olacak..." dedi. 

Ben şaşkın şaşkın kendisine baktım. Ne desem diye düşünürken birden " İyi de benim sağ kolum sakat ama..." deyiverdim. Yüzünün aldı ifadeyi anlatamam. Ne diyeceğini şaşırdı. Yarım yamalak bir özür dileyerek hemen uzaklaştı.

Önyargı, eskilerin deyimiyle "peşin hüküm" bu işte; karşıdakinin durumunu bilmeden düşünce ve davranışını ortaya koymak... 

ALİYE YÜCEL 

21 Ağustos 2021 Cumartesi

OYUN DEĞİŞTİRİCİ (GAME-CHANGER)

 


"We The 15" isimli topluluk, 1,2 milyar engelli için farkındalık yaratacak bir çalışma başlattı. 2030 yılına kadar 1 milyardan fazla engellinin yaşamını değiştirme için "Game-Changer" (Oyun Değiştirici) olarak tanımlanan küresel bir kampanya hazırladı.

"We The 15", dünya genelinde engellilerin kapsayıcılığını geliştirmek, farkındalık yaratmak ve ayrımcılığa son vermek istiyor. Bu nedenle, Uluslararası Paralimpik Komitesi'nden (IPC) Unesco'ya kadar bir çok organizasyon koalisyonunu bir araya getiriyor.

Kampanyanın lansmanı, 24 Ağustos'ta başlayacak olan ertelenmiş Tokyo 2020 Paralimpik Oyunları'ndan önce yapılacak.

Etkinliği bir sıçrama tahtası olarak kullanan IPC ve Uluslararası Engelliler İttifakı, "engelliler için farkındalığı artırmak, tutumları değiştirmek ve daha fazla fırsat yaratmak" için BM İnsan Hakları ve 500 kadar sanat, iş ve insan hakları örgütleriyle güçlerini birleştirdi.

Kampanya, Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünya nüfusunun % 15'ini yani 1,2 milyar kişiyi temsil edecek şekilde kuruldu. 

Bunun bir parçası olarak; IPC, Özel Olimpiyatlar, Invictus Oyunları ve Uluslararası Sağırlar Spor Komitesi, 2030 yılına kadar her yıl büyük bir spor etkinliği ve kampanya platformu olmasını sağlamak için ilk kez işbirliği yapacak.

Farkındalığın artması gerekiyor bu nedenle bu kampanya önemli bir çalışma... Başarıya ulaşması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL

12 Temmuz 2020 Pazar

ÇATLAK KÜP İLE AÇAN ÇİÇEKLER


Şimdi yazacağım hikayeyi pek çok kişi duymuştur, okumuştur. Ancak bu küçük hikayenin engelli farkındalığını çok etkili anlattığını düşünüyor ve blogumda da mutlaka bulunmasını istiyorum. Gelelim hikayeye:

Zamanın birinde bir çiftçi iki tane küp satın almış. Fakat sonradan farkına varacağı üzere birisinin altında bir çatlak varmış. Çiftçi boynuna dayadığı sopanın iki ucuna asılı olan bu küplerle dereden kasabadaki evine su götürüp bahçesini sulamak için kullanıyormuş. Sağlam küp tamamen su dolu olarak geliyor. Fakat çatlak küpten sürekli su sızıyor ve yolda akıyormuş. Bu nedenle çiftçinin bahçesi sadece sağlam küp ile sulanıyormuş. Bu da çatlak küpün kendini faydasız hissetmesine neden oluyormuş. Bir süre bu şekilde devam etmişler...

Sağlam olan küp gururlanıp, sürekli bu sızdıran küp ile alay ediyor ve dalga geçiyormuş: "Sahibimin bahçesi benim sayemde sulanıyor. Sen çatlak olduğun için bahçeye hiçbir faydan olmuyor..." deyip kahkahalar atıyormuş. Görevini yapamadığını düşünen çatlak ama gururlu küp bir gün dayanamayacak noktaya gelmiş ve sahibiyle konuşmuş: "Kendimden utanıyorum. Hiçbir işe yaramıyorum..." demiş ve çiftçiden kendisini çöpe atmasını istemiş. 


Çiftçi bunun üzerine gülümsemiş ve "Sen sağlam küpün dediklerine kulak asma... Sanırım geçtiğimiz yollarda kendi tarafına hiç bakmıyorsun. Gel seninle bir gezintiye çıkalım..." demiş. Kasabaya giden yola geri dönmüşler. Çiftçi, yoldaki çiçekleri çatlak küpe göstermiş: "Gördün mü? Seni boşuna taşımıyordum. Senin durumunu biliyordum. O tarafa tohumlar ektim. Senden toprağa dökülen sular ile bu çiçekler büyüdü. Sen sızdırmasaydın, yollarda böyle çiçekler açmayacaktı. Bu manzara senin eserin!" demiş.

Benim bu hikayeden çıkaracağım ders: "Herkesin bir kusuru ve eksik yönleri vardır. Hiç kimse kusursuz ve mükemmel değildir..." gibi bir çıkarım olmayacak. Bu hikayeden çıkardığım ders engelli farkındalığı adına... Yani, çatlaklarımız (engellerimiz); bizi, ailemizi ve çevremizi güzelleştiren, renklendiren bir etken olabilir. Bir de bu açıdan bakmanızı söylemek olacak. Bu durumumuzun; kimi, neyi, ne şekilde değiştirdiğini, güzelleştirdiğini biz bilemeyiz. Ama bakmalı ve görmeye çalışmalıyız. Belki bir yerlerde açan çiçekler vardır.  

ALİYE YÜCEL

7 Haziran 2020 Pazar

INSTAGRAM'DAN BİRKAÇ PAYLAŞIM



İnstagram'dan birkaç paylaşım...

@hix.52 (Hasan İnce)

Tarih: 30 Mayıs 2019 
ilk defa bir kitap önerisinde bulunacağım. Kitap hakkında düşüncelerimi yoruma bırakıyorum.

İnstagram hesabımda ilk defa bir kitap önerisinde bulunacağım; Engeloji... Engeloji, diplamasını almak için öğretmenlik stajını tamamlamak zorunda bırakılan fakat o dönem engellilere öğretmenlik hakkı verilmediği için bu güzel hayalini gerçekleştiremeyen meslektaşımız Aliye Yücel hocamın kitabı.
Engeloji ile çıkarığım Özel Eğitim dergime içerik oluştururken tanışmıştım. İlk olarak adı dikkatimi çekmişti. Engeloji ifadesine çok yabancıydım. Bu başlığın altında ise bir o kadar daha ilginç bulduğum ikinci bir başlık yer alıyordu; Kör Topal Giden Bilim...
Kitap hakkında ufak bir araştırma yaptım. Aliye Hocamın Engeloji'yi ''engeli ve engelliyi doğru anlama bilimi'' olarak tanımladığını gördüm. Bu doğrultuda yazığı kitapla da insanları bedensel eksikliklerine odaklanmak yerine, yeni bir bakış açısı getirmeyi hedefliyordu.
Yeterince ilginç bulduğum bu kitabın kapak tasarımını da çok beğenince alıp okumam kaçınılmaz oldu.
Engeloji- Kör Topal Giden Bilim; engelli farkındalığına dair bir kitap...
Her türlü engel, olumlu ve olumsuz yönleriyle ve birbirinden ilginç başlıklarla anlatılmış.
Okudukça toplum olarak birçok şeyi hiç bilmediğimizi ya da yanlış bildiğimizi gördüm. Daha sonra araştırmak üzere kendimce notlar aldım. Aldığım notların ilintili olduğu birkaç konu başlığını paylaşmak istiyorum:
Atasözü ve deyimlerde engelliler, Ders kitaplarında engelliler, Kas erimesi Hastası Luka'nın çok şey anlatan fotoğrafları, Çizgi film karakterlerinde engelli farkındalığı, Görme engelli Akunpunkturistler...
Bunun dışında toplumun her kesiminden örnekler vererek engellilerin hayatımızdaki yerinin algısını gözler önüne seriyor. Kitabın sayfaları arasında ilerledikçe aslında doğru bildiğimiz, normal karşıladığımız, belki de takdir ettiğimiz davranışların bilmeden engellileri incittiğine şahit oluyoruz.

Engellileri anlamak için engelli olmamıza gerek olmadığını, ''Engellileri Anlama Kılavuzu'' niteliğindeki bu kitabı okuyarak da çok öğrenebileceğimizi gördüm. Kitabı okuduktan sonra kendimi bir gözden geçirdim. Özel Eğitim öğretmeni olmam hasebiyle birçok öğrenci ve engelli arkadaşla bir araya geliyoruz. Bu birlikteliklerde onları üzecek söz ve davranışlarsa bulunup bulunmadığımı düşündüm. Düşününce hatırlanmıyor ama bundan sonra daha dikkatli olacağım. Kullandığım her cümleyi biraz daha tartarak kullanacağım. Engellilere saygı duymak, anlamak, yardımcı olmak gibi kavramların üzerinde daha sıkı düşünmeye başlayacağım. Hayatımızdaki engellerin ortadan kalkması için Aliye Yücel hocam bu eseri ortaya koymuş. Bir röportajında bir eser ortaya koymanın zorluğu hakkında bir şey söyleyemeyeceğini fakat okutmanın gerçekten zor olduğunu ifade ediyor. Mutlaka okunması gerektiğini düşündüğüm bu kitabın bilinip okunmasına ''karıncanın ateşe taşıdığı su misali'' bir katkıda bulunmak için bu paylaşımı yapıyorum.
Bu tür paylaşımların ve farkındalıklarımızın artması dileğiyle...

diyerek paylaşmış...




                                                        @maktass_ (Merve Uğur)

                                                     Tarih: 13 Şubat 2018 

Kitap Fuarı'ndaki güzel bir hediyeleşmenin sonucu şimdi minik kalplere ulaşmak. Çocuklarımızda farkındalık oluşturmaya vesile olduğunuz için çok teşekkürler Aliye Hanım. Emeğinize, kaleminize sağlık. 😊 

diyerek paylaşmış... 





                                                       Tarih: 4 Ocak 2019 

Merhaba. Yeni yıla girdik. Şimdiden 4 gün geçti bile. Nasılsın? İyi misin?😊
✨
Yeni yılın ilk paylaşımı olan çok özel bir kitapla geldim. Kitabı ilk defa bir yıl önce yazarın beni takip etmesiyle gördüm. O zaman alamamıştım. Yazarla küçük bir sohbetten sonra alacağıma söz vermiştim. Aradan aylar geçti ve ben Aralık ayında aldım. Ayın bitimine doğru okuyup bitirdim. Şimdi ancak paylaşıyorum😁
✨
Aliye Yücel Bursa doğumludur.9 aylıkken çocuk felci geçirmiş. Marmara Üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olmuş. Aslında öğretmen olarak eğitim alıpta -her engelli de olduğu gibi- engelli olduğu gerekçesiyle görevini yapmasına izin vermeyen adaletsiz bir sistemin kurbanı olmuş. Haliyle kendisi de medya sektörüne yönelmiş. Engellilere yönelik çeşitli dergilerde editörlük yapmış. TRT ve TGRT gibi kanallarda çeşitli görevlerde bulunmuş. 2010 yılından bu yana Beyazay Derneği ve İŞKUR’un ortak projesi engelli istihdamına yönelik Engelli Kariyerinde Değerlendirme Uzmanı olarak çalışmakta. Kişisel bir blog sayfası var. Ve hayatı hep engellilere yönelik projelerle geçmiş.
✨
Engeloji kitabı blogunda yazdığı yazılardan oluşuyor. 7 ayrı bölümden ve küçük alt başlıklardan oluşan kitapta her konu çok güzel işlenerek anlatılmış. Her türden engelli insanların maddi manevi bütün sorunlarını ele alarak bilgilendirmiş. Kitabın amacı belli. Engelsiz insanlara engellileri anlatmak, engellileri bir nebze olsun anlamak, aptal bakış açımızı değiştirmek ve farkındalık yaratmak amacıyla yazılmış bir kitap.
✨
Okudukça bilgilendim. Bazı şeyleri yaşadım gördüm.”Evet bu böyle”dediğim yerler oldu. Okudukça“aaa ben bu şekilde hiç düşünmemiştim”dedim. Hikayelerimde beğendiğim kitaptan alıntılar paylaştım. Yazarla sohbetlerimizde bana “Benim tek amacım var. insanların kitabı okuyarak farkındalık kazanmasını istiyorum”dedi. Gerçekten çok özenle yazılmış. Engellileri en iyi anlayan değerli bir insanın böylesi harika bir kitap yazması beni fazlasıyla mutlu etti. Siz hep yazın olur mu? İyi ki varsınız @aliyeyucel16 🙏
✨
Google’la “Engeloji veya Aliye Yücel ”yazarsan Hürriyetteki röportajı, Milliyetteki Ali Eyüpoğlu’nun yazısını okumalısın. Şiddetle kitabı öneririm. Okumalısın!!


diyerek paylaşmış...

Bu hafta İnstagram'da Engeloji'den bahseden paylaşımlara yer veriyorum. Blogumda kalsın ve kalıcı olsun istedim. Bunlar ilk aramalarda seçtiklerim. Beni tanımayan kişilerin paylaşımları... Daha pek çok paylaşım var. Gördüğümde ne kadar mutlu olduğumu söylememe gerek yok değil mi?

ALİYE YÜCEL

10 Mayıs 2020 Pazar

ENGELLİLER HAFTASI BAŞLIYOR



Bugün Dünya Engelliler Haftası başlıyor. 10 Mayıs ile 16 Mayıs tarihleri arası Engelliler Haftası'dır. Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelerde, engelliler hatırlanır ve engelli sorunları ele alınır. Bu haftanın amacı; engellilerin topluma kazandırılması, engelli farkındalığının oluşması, insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanmasıdır.

Her gün farklı bir engel grubuna tahsis ediliyor:
10 Mayıs Engelliler Haftası'nın Açılışı,
11 Mayıs Görme Engelliler Günü,
12 Mayıs İşitme ve Konuşma Engelliler Günü,
13 Mayıs Ortopedik Engelliler Günü,
14 Mayıs Zihinsel ve Ruhsal Engelliler Günü,
15 Mayıs Güçsüz, Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü,
16 Mayıs Engelliler Haftası'na Genel Bakış.

Engelliler Haftası'nda, engelliler konusunda dikkat çekmek ve duyarlılığı sağlamak için kurum ve kuruluşlar tarafından çeşitli etkinlikler düzenleniyordu. Bu yıl koronavirüs (kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan yasaklar nedeniyle bunların birçoğu yapılamayacak. Ancak medyada da bu konu ile ilgili çeşitli haberler yapılacak, sosyal medyada çeşitli paylaşımlar olacak.


Dünyanın pek çok yerinde kutlanan bu haftayı ben "Engelli Farkındalığı Haftası" olarak görüyorum. Bu haftada yapılacak en önemli etkinliğin de engelli farkındalığının oluşturulması için çaba harcamak olduğuna inanıyorum. Her alanda bir farkındalık oluşturulmalı... Bu konuda yapılan çalışmalar önemli, bu konuda yapılan çabalar değerli…

Engelliye bakış açısının değişmeli gerekiyor. Engelliye doğru bakış küçük yaşta kazandırılmalıdır. Bu nedenle anne, baba ve öğretmenlere büyük iş düşüyor. Çocuk engelliye acımamayı, küçümsememeyi, alay etmemeyi öğrenmeli... Çocuk büyüdüğünde de engelliye ön yargı ile bakmamalı... Engelliye “sakat, aciz, cüce, topal, çolak, kör, sağır, spastik, kambur” diyerek yaklaşmaması öğretilmelidir.

Engelli kişilerle iletişimde yapılan en büyük yanlış nedir biliyor musunuz? Ön yargı! Engellilik maalesef negatif bir durum olarak görülmüştür. Engellilik negatif bir durum olmaktan çıkıp bir farklılık olarak kabul edilmelidir. Engelliliğin bir farklılık olduğu kabul edilip, ona göre davranılmalıdır. Herkes farklı bir özelliğe sahiptir. Engellilik de böyle bir farklılık olarak görülmelidir. Engelliye acımadan, küçümsemeden yaklaşılmalıdır. Engelli farkındalığının artması ve engellerin kalkması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL

22 Mart 2020 Pazar

KORONA GÜNLERİNDE EMPATİ



Bu hafta başka bir konuyu ele almak istiyordum. Ama korona virüsü bizi esir aldı. Her yer de o… Okular tatil, alışveriş merkezleri ve pek çok işyerleri kapalı… 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı var. Böyle olunca da başka bir konuyu yazmak olmazdı. Yıllar sonra tarihe bakınca herkes virüsten kırılırken bunu mu yazılır denmemesi için korona virüsü ile ilgili yazacağım. Ama bambaşka bir açıdan…

Bloguma başladığım günden beri engelli ve engellilik konusundan başka bir konuyu ele almadım. Blogum “Engeloji” olunca güncel bir konuyu bile engellilikle ilgisi yoksa yazmadım. Yine öyle yapacağım. 

Virüsün getirdiği bir durum var. Korona virüsü salgını dolayısıyla insanlar bu hastalıktan korunmak ve yakınlarını korumak için evde kalmaları gerekiyor. Bu durum için #evdekal, #evdekaltürkiye hashtagleri yapılıyor. İnsanlar dışarıya çıkmıyor, çıkamıyor…  Evde kalmaya başladılar, kalıyorlar da…


İnsanlar evde kalıyorlar kalmasına da… Dün bir bugün iki, sıkılmaya başladılar bile… Medyadan okuduklarımdan, konuştuğum kişilerden bunu anlıyorum. Anladım ki, her gün dışarıya çıkmaya alışan insanlar, iki gün üst üste evden çıkamayınca çok sıkılıyorlar. Oysa günlerce değil, aylarca, yıllarca evinden, odasından hatta hatta yatağından çıkamayanlar var. Bazı hastalar ve engelliler bu durumdalar… Onların dünyaları dört duvar…

Şimdi bu durumda şunu söylemek istiyorum. Canı sıkılanlar umarım evlerinden çıkamayan milyonlarca engelli için artık empati yapabilirler. Çünkü bu durum geçecek… Hastalığa yakalanmayan ya da yakalanıp atlatanlar için hayat devam edecek.  Korona virüsü, hayatta kalanlar için daha önce görmediği pek çok şeyi getirdi ve pek çok şeyi yaptırdı. Umarım evden çıkamayan kişiler için de empati yapmayı getirmiştir.

Bu konu ile ilgili yazacak yüzlerce cümlem var. Ama edebiyat yapmaya gerek yok. Maksadımı anlattım diye düşünüyorum. Evden hiç çıkamayanlar için empati yapmak, sonra da şükretmek gerekiyor.  Evde kalacağınız süre içinde belki daha çok kitap okuyacak, daha çok film seyredeceksiniz. İster ‘Kolera Günlerinde Aşk’i okuyun, ister ‘Kolera Günlerinde Aşk’i seyredin, ama korona günlerinde empati yapmayı sakın unutmayın!

Not: 
Allah yardımız olsun. Ülkemiz ve tüm dünya bu beladan bir an önce kurtulsun…

ALİYE YÜCEL

15 Mart 2020 Pazar

BİR DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLAMASI



Geçen hafta kutlanan Dünya Kadınlar Günü için yapılan farklı bir etkinlikten bahsedeceğim. Zebedee Management isimli ajans Dünya Kadınlar Günü etkinliği için engelli kadınlarla fotoğraflar çekimi gerçekleştirmiş… Zebedee Management, İngiltere’de engellilerin de çalıştığı, engelli modellerin yer aldığı bir ajans… Engellilerle ilgili önemli farkındalık çalışmaları yapıyor. Dünya Kadınlar Günü’nde farklı engellere sahip çeşitli kadınların gününü bu şekilde kutlamış… Fotoğraflar oldukça ilginç geldi.

Engellilerin medyada en az temsil edilen azınlık olduğu kesin… Böyle olunca engelli kadınlarda az yer alıyor. Medyada özellikle de reklamlarda engelli kadınlar yer almıyor. Oysa onlarda kadın… Kadın olmanın tek bir yolu yok. Engellileri ve görünür farklılıkları temsil eden ajans Dünya Kadınlar Günü her türlü kadını kutluyor. İşte Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamamız gereken bazı kadınlar ve bu proje ile ilgili anlamlı cümleleri:

33 yaşındaki Monique, cam kemik hastası (osteogenesiz imperfecta)… Kemikleri çok kolay kırılabiliyor. Monique: “… Ne kadar farklı olursa olsun tüm kadınların kutlanması, kabul edilmesi ve güzel görülmesi gerektiğini göstermek için bu kampanyaya katıldım…” diyor.

19 yaşındaki Maya’nın, genetik olarak skolyozu var. Hayatını tekerlekli sandalyede sürdürüyor. Maya “… Yalnız olmadığınızı ve aynı deneyimi yaşayan ulaşabileceğiniz o kadar çok insan olduğunu unutmayın. En önemlisi, bu dünyada çok güzel ve önemli olduğunuzu unutmayın…” diyor.

Gemma 25 yaşında, melanositik naevus ile doğuyor. Yani vücudunda farklı boyutlarda yüzlerce doğum lekesi var. Gemma: “…Birçok kız gibi ortaokulda görünümümle mücadele ettim. Kıyafet ve makyajla örmeye çalıştım… Yavaş yavaş, farklarımı kucaklamaya başladım. Bu hala bir yolculuk, ama uzun bir yol kat ettim!..” diyor.

Niamh 20 yaşında, ektodermal displazisi var.  Ektodermal displazi; deri, saç, tırnaklar, dişler ve ter bezlerinin gelişim bozukluğu ile kendini gösteren kalıtımsal bir hastalık… Niamh: “… Bu fotoğraf çekimi beni rahatlık alanımdan çıkardı. Çünkü son derece savunmasızım ve dünyanın görmesi için tüm güvensizliklerim sergileniyor. Ancak bu beni inanılmaz derecede güçlendirilmiş hissettirdi…” diyor.


Clara 39 yaşında, ehlers danlos sendromu olarak adlandırılan vücuttaki bağ dokularını etkileyen kalıtsal bir hastalığa sahip. Clara: “… Ben vücut pozitifliği, kendini sevme, kendini güçlendirme ve başkalarını yeteneklerinden bağımsız olarak kalbinin istediklerinin peşinden gitmeye teşvik eden büyük bir destekçiyim…” diyor.

20 yaşındaki Kathleen, down sendromlu bir genç kadın… Kathleen ile ilgili şöyle deniyor: “… Engelli olduklarında kadın olduklarını nasıl unutuyordunuz? Yani Kathleen, Down sendromu olan bir kadın mı yoksa Down sendromlu bir kadın mı olarak tanımlanmalıdır? Düşündüğünüz kadar basit bir cevap değil…”

Cara 21 yaşında, vücudunun tüm yönlerini etkileyen fonksiyonel bir nörolojik bozukluğa sahip… Hayatını tekerlekli sandalyede sürdürüyor. Cara: “… Hastalandığımda beri, benden aldıkları ve değiştikleri için vücuduma çok kızmıştım. Zebedee Management kadınlarla ilgili bu çekimi yaparken, nihayet bedenimle gurur duydum ve sadece engelliliğimden dolayı da güzel hissettim...” diyor.

65 yaşındaki Lindy, işitme engelli… Lindy: “… İşitme engelim var. Gizli bir sakatlık… Seyahat, sosyal ortamlar vb. gibi zamanlarda zor olabilir. Artık işitme cihazımdan utanmam gerektiğini düşünmüyorum… Hepimiz eşsiziz!..” diyor.

20 yaşındaki Georgina, miyaljik ensefalomiyelit sendromlu yani kronik yorgunluk sendromu geçiriyor. Georgina, “… Bugün hakkında nereden konuşmaya başlayacağım. Sanırım bu çekimde yer alan bu güzel kadınların her biriyle gerçekten gurur duyduğum gerçeğiyle başlayacağım…” diyor.

Renee 21 yaşında, paraplejili yani omurilik felçli… Vücudunun alt yarısında kuvvet ve hareket kaybı var. Hayatını tam zamanlı olarak tekerlekli sandalyede sürdürüyor. Renee: “… İnsanların onları benzersiz kılan her şeyi kucaklamasına ve sevmesine yardımcı olabileceğimi umuyorum…” diyor.

Her kadının ayrı ayrı fotoğrafları var. Hepsi çok çarpıcı… Fotoğraflar, Shelley Richmond tarafından çekilmiş… Burada hepsine yer veremeyeceğim. Söylediklerinin de hepsini yazamadım. Ama anladığım kadarıyla bu çekim kadınlara çok iyi gelmiş. Engelleriyle yüzleşme imkanı bulmuşlar. Umarım onları görenler de aynı şeyleri hisseder.

ALİYE YÜCEL