> Engeloji

Translate

3 Mart 2019 Pazar

BACAĞINI KAYBEDEN MODEL PAOLA ANTONINI



Zaman zaman engelli model ve mankenlerin hayat hikayelerini yazıyorum. Çünkü, görselliğe dayanan bir mesleği engellerine rağmen yapmalarını çok önemsiyorum. Bacağını geçirdiği trafik kazasında kaybeden Paola Antonini bunlardan biri... Paola, 1994 yılında Brezilya'da doğuyor. Güzelliği sayesinde modellik yapmaya başlıyor. Sadece güzelliği ile değil zarafet ve karizmasıyla da büyük ilgi görüyor. Sosyal medyada tanınmaya başlıyor ve seviliyor.

Paola ve erkek arkadaşı 2014 yılında, Noel'de seyahat için hazırlık yapıyorlar. Valizlerini arabaya yüklerken sarhoş bir sürücü Paola'ya çarpıyor. Bacağı feci bir şekilde eziliyor. Hemen hastaneye kaldırılan genç kadın ameliyata alınıyor. Dört cerrah müdahale ediyor ve ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak bacağının dizinin altından kesilmesi gerekiyor. Kazadan sonra bacağına bakmaya cesaret edemiyor. Bacağı kesildikten sonra onun için zorlu bir süreç başlıyor.

Genç model, iyileşip yürüyebilmesi için fizik tedavi görüyor. Uygun bir protez yapılıyor. Tam yavaş yavaş  yürümeye başlayınca daha kötü bir haberle karşılaşıyor. Bu şekilde yürüyemeyeceği için bu kez de bacağının dizinin üstünden kesilmesi gerekiyor. Böylece tekrar başa dönülüyor. Bacağı tekrar kesiliyor. Yeniden tedavi görüyor. Protez yapılıyor. Yeniden iyileşme ve yürüme süreci başlıyor.

Paola Antonini, geçirdiği kazanın ardından: "Sonsuza kadar mutsuz olmak ve hayatta kaldığıma minnettar olmak gibi seçeneklerim vardı. Ben ikincisini seçtim" diyor. Instagram'da takipçilerine duaları ve sevgileri için çok teşekkür ediyor. Durumunu trajedi olarak görmediğini, yeni yaşamını bir şans olarak gördüğünü belirtiyor. Tanrıdan umudunuzu kesmeden, hayatta kaldığı için teşekkür ediyor. Ve önemli olanın bu olduğunu vurguluyor.


Paola Antonini'nin geçirdiği kaza ile başa çıkması çok etkileyici... O, bu yıkıcı olaydan güçlenerek çıkıyor. Genç model kazanın ardından yaptığı her şeyi sosyal medyada paylaşmaya karar veriyor. Ampute bacağını saklamak istemiyor. Protezini gizlemek yerine daha da göze sokuyor. Her halini çekinmeden paylaşıyor. Milyonlarca takipçiye ulaşıyor ve onların beğenisini kazanıyor. Paylaştığı fotoğraflar engelli engelsiz herkese ilham verecek türden...

Kazadan bu yana tam 5 yıl geçmiş... Paola, modellik yapmaya devam ediyor. Bir dergide yazıyor. İngilizce eğitimi görüyor. Neutrogena, The Body Shop, Under Armour ve Nissan gibi ünlü firmalarla çalışıyor. Bu yaptıklarının yanı sıra ilham kaynağı olmaya da devam ediyor. Kendi durumunda olanlara motivasyon sağlıyor. Bu durumu sadece onun için değil herkes için anlamlı bir hale dönüşüyor. Hayat enerjisi ile herkesi kendine hayran bırakıyor.

Pek çok kişi için böyle kötü bir deneyim büyük travmaya sebep olur. Hem fiziksel açıdan hem de psikolojik açıdan olumsuz etkiler bırakır. Paola'ya etkisini ve yıkımını tahmin etmek hiç de zor değil. Sonuçta bir model... Modellik yapıyorken bir bacağını kaybediyorsun. Bu durumda ne yapılabilir? Genç yaşta başına bu kazanın gelmesiyle tabii ki çok üzülüyor ve etkileniyor. Ancak anlıyoruz ki bu onu hiç etkilememiş gibi davranıyor. Durumu ciddi olsa da zararın büyüklüğünü görmüyor, bardağın dolu tarafına bakıyor. Çünkü, hayatın sizden bir şey aldığında bir diğerini hatta daha fazlasını geri verdiğine inanıyor.

ALİYE YÜCEL                                                

24 Şubat 2019 Pazar

ENGELLİ RAPORLARININ DÜZENLENMESİ DEĞİŞTİ


Engelli raporlarının düzenlenmesi değişti . Raporların, geçerlilik süreleri ve alınış şekilleri ile ilgili yönetmelik bütünüyle değiştirilerek "Erişkin" ve "Çocuk"lar için iki farklı şekilde düzenlendi.

17 Şubat 2019 Pazar

KIRILAN YERDEN GÜÇLENMEK



Japonya'da yüzyıllardır yapılan ilginç bir sanat var. Kırılan porselen veya seramiğin altın tozuyla birleştirilerek tamir edilmesi... Bu sanata, kintsugi veya kintsukuroi ismi veriliyor. Kin, Japonca altın demek. Kintsugi altınla birleştirme, kintsukuroi ise altınla tamir sanatı demek... Kintsugi veya kintsukuroi bir gelenekten sanata dönüşmüş... Kırılan yeri eski haline getirmek ve gizlemek yerine tam tersine ortaya çıkarılıyor. Bu sanat bazen gümüş ve platinle de yapılıyor.

Bu sanatın amacı, kırılan seramik ve porselenlerin çöpe atmak yerine tekrar kullanılabilir hale getirmek. Kullanılabilir hale gelirken de kırılmanın izlerini gizlemek yerine belirgin olmasını sağlamak... Bu izlerle daha değerli ve daha çekici hale gelmiş oluyor. İlginç bir sanat değil mi? Kırılan nesneyi kullanılamayacağı için çöpe atmak yerine onu kullanılır bir hale getirmek... Üstelikte böyle daha mükemmel ve değerli olmasını da sağlamak.

Kintsugi, yüzyıllardır yapılan bir sanat...  15. yüzyıldan bu yana süren bir Uzak Doğu felsefesine göre; Wabi-Sabi (kusurlu ve eksik güzellik) adı verilen bir dünya görüşü var. Bu felsefeye göre; bir eşya ya da insan bir acı çekerse, bir hasara uğrarsa bundan ders alır ve çok önemli bir hatıraya sahip olur. Bu yüzden de artık daha değerli ve güzel kabul edilir. Kusurun kabulüne odaklanılmış bir felsefe... Kintsugi sanatı da işte bu felsefenin sonucu ortaya çıkmış...


Gelelim asıl konumuza...  İngiltere'deki Zebedee Management  isimli bir ajans, kintsugi sanatından ilham almış ve bunu insanlar üzerine uygulamış... Zebedee Management,  engellilerin de çalıştığı bir ajans olarak biliniyor. Ajans, bu sanatı kendi mankenlerine uygulayarak, insanların engelleriyle de güzel olduğunu göstermek istemiş. Bu fotoğraflar Murat Özkasım tarafından çekilmiş. Hepsi birbirinden ilginç fotoğraflar...

İnsanlar çoğu zaman; engellerini, vücudundaki yaraları, yanıkları saklamaya çalışırlar. Çünkü, bakışlar onları rahatsız eder. Ajans, kintsugi sanatını uygulayarak onların bu şekilde de güzel görünmesini sağlıyor. Şişman, zayıf, uzun, kısa, kolu olmayan, bacağı olmayan, orantısız vücutlu, vücudunda deformasyon olan kısaca her şekil ve tipteki bedenlere kintsugi sanatını uyguluyor. Bedenin her türlü halinin herkes tarafından kabul görmesini  istiyor.

Ernest Hemingway "Dünya herkesi kırar... Ve sonra pek çok insan o kırık yerlerden güçlenir..." demiş ya tam da bu sanat için söylemiş sanki... Kırılan bir nesne altınla birleştiriliyor ve daha değerli oluyor. Engelli kişi; acı çekiyor, kırılıyor, zorluklar yaşıyor ve bu yaşanmışlık onu olgunlaştırıyor. Bu yaralanma ona bir farklılık katıyor ve engelli kişi daha değerli bir noktaya geliyor. Her şeyin kusursuz olması istenilen günümüzde bu felsefe ne kadar önemli... Derin bir anlamı var. Tabii anlayana... 

ALİYE YÜCEL

10 Şubat 2019 Pazar

TEŞEKKÜRLER GOOGLE



Kullanılan teknolojilerin pek çoğunun engelsiz tüketicilere yönelik olarak tasarlandığını söylemeye gerek yok. Ancak günümüzde bu yavaş yavaş değişiyor. Günlük hayatta kullanılan pek çok teknoloji ürünleri için artık engelliler de düşünülüyor. Engellilerinde sosyal iletişimlerine yardımcı olan uygulamalar ve günlük hayatında kullanacağı pek çok ürün tasarlanıyor. Google, işitme engelliler ve duyma zorluğu çekenler için iki yeni mobil uygulaması başlattı.

Bunlar, Live Transcribe (Canlı Alt Yazı) ve Sound Amplifier (Ses Yükseltici) uygulamaları... Google'ın bu yeni uygulamaları sayesinde işitme engellilerin ve duyma zorluğu çekenlerin hayatları büyük ölçüde kolaylaşacak. Android ekosistemi için kullanıma sunulan Live Transcribe (Canlı Alt Yazı) ve Sound Amplifier (Ses Yükseltici) uygulamaları Android platformu için kullanıma sunulmak üzere Google Play'de yayınladı.

Google'ın faydalı uygulamalarından ilki Live Transcribe (Canlı Alt Yazı)... Bu uygulama ile bulunulan ortamdaki konuşmalar gerçek zamanlı olarak kullanıcının ekranında metne dönüşüyor. Modern otomatik konuşma tanıma teknolojisini kullanan Live Transcribe uygulaması çift yönlü konuşmaları da dönüştürebiliyor. Kullanıcılar ayrıca takip ettikleri sohbetlere, ekrana cevap yazarak da katılabiliyor.


Live Transcribe (Canlı Alt Yazı) uygulaması, 70'den fazla dil ve lehçedeki canlı konuşmaları metne dönüştürüp, ekrana aktarıyor. Buna Türkçe de dahil... İki dil arasında hızla geçişe imkan veren iki dil desteği de bulunuyor. Canlı Alt Yazı, uygulaması bulunulan ortamdaki konuşmaları metne dönüştürmek için mikrofon erişimine ihtiyaç duyuyor. Bu uygulamaya ücretsiz erişilebiliyor.

Google'nin bir diğer uygulaması Sound Amplifier (Ses Yükseltici), kablolu kulaklıkla çalışıyor. Akıllı telefonlardan duyulan sesleri kulaklığa aktarıyor, çevredeki sesleri arttırıyor. Gürültülü ortamlardaki düşük sesli konuşmalar güçleniyor, daha rahat ve doğal bir dinleme imkanı sağlıyor. Böylelikle sohbeti devam ettirme ihtiyaca göre özelleştiriliyor. Ara yüzler, ses ve mikrofon ayarları düzenlenebiliyor. Arka planda olan istenmeyen ve rahatsız edici sesler azaltılabiliyor.

Tanıtılan yeni uygulamalar ile ilgili olarak Google Ürün Müdürü Brian Kemler: "Bariyerleri yıkmak ve hayatı herkes için daha kolay hale getirmek için teknolojinin gücüne inanıyoruz. Bugün, işitme engelliler ve zor duyanlara yardımcı olacak iki yeni Android uygulamasını tanıtıyoruz: Live Transcribe (Canlı Alt Yazı) ve Sound Amplifier (Ses Yükseltici)..." diyor. Bu uygulamaların iletişim konusunda zorluk çeken işitme engelliler için çok faydalı olacağı kesin. Teşekkürler Google...

ALİYE YÜCEL

3 Şubat 2019 Pazar

AH ŞU RAMPALAR



Engelli rampaları, tekerlekli sandalye kullanıcıların yükselti farklarını aşmaları için yapılmış, ergonomik ve güvenlik şartlarını sağlayarak dizayn edilmiş eğimli platformlardır. Tanım bu ama sosyal medyada bir rampaya rastladım ki. İnanılır gibi değil. Gördüğüm pek çok rampa maalesef standartlara uygun değil. Ama böylesi görülmemiştir sanırım. Yapanlara sormak isterdim. Bunu gerçekten bir rampa olarak mı yaptılar?

Rampaların bir çoğunun eğimi öyle yanlış yapılıyor ki, mimari standartlardan çok uzak. Yapmış olmak için yapıldığı belli oluyor. Amaca hizmet etmek şöyle dursun. Daha çok zarar verecek türden... Tekerlekli sandalyedeki biri çıkmak ya da inmek için kullandığında düşüp büyük sağlık problemleri hatta hayati tehlike yaşayabilir. Böyle bir rampaya rastlarsanız bundan uzak durmak gerekiyor. Sakın ha...

Normalde tekerlekli sandalyeli kişi bir rampayı tek başına kolaylıkla inip çıkabilmeli... Ancak bazı rampalarda tekerlekli sandalyedeki birinin tek başına inip çıkması mümkün değil. Hatta, bir kaç kişinin yardımıyla bile kullanılamaz halde. Peki o zaman bunlar neden böyle yapılır. Bunun tek bir cevabı var. Olsa olsa yapmış olmak için, dostlar alışverişte görsün diye yapılıyor. Başka bir açıklaması olabilir mi?


İmar yönetmeliğinde TSE 9111'e Madde 30'da bina girişleri ve rampalara yer verilmiş. Rampaların bir standardı var. Belirlenen bu standartlara göre, tekerlekli sandalyenin çıkacağı yükseklik 15 cm. veya daha az olursa eğim % 8, 15-50 cm. arasında eğim % 7, 50-100 cm. arasında eğim % 6 ve 100 cm.'in üzerinde ise eğim % 5 olması gerekiyor. Ama pek çok yerde engelli rampası eğimleri % 20 civarında... Buna hiç dikkat edilmiyor. Rampaların bir denetimi de yok.

Tekerlekli sandalyede hayatini sürdürenler için hayatı kolaylaştıran bu rampalar, sadece tekerlekli sandalyeler için değil ki bebek arabaları, bisikletler, çeşitli el arabaları için de gereklidir. Hatta yaşlıların ve küçük çocuklarında hayatını kolaylaştırır. Bireysel yapılar da belki ihtiyaç olduğu düşünülmüyor. Ama çeşitli siteler ve  toplu konutlarda bu böyle yapılıyor maalesef... Halbuki rampalar mutlaka yönetmeliğe uygun şekilde yapılmalıdır. Bu zor bir şey değildir.

Kimse tekerlekli sandalye muhtaç olmasın ama olduğunuzda o rampa öyle büyük bir önem kazanıyor ki... Bu kelimelerle anlatılamaz. O olmazsa bir adım öteye gidemiyorsunuz. İhtiyacı olmayan asla bilemez. O an ki çaresizliği ancak yaşayan bilir. Çok önemli bir ihtiyaçtır. Bu nedenle artık standartlara uygun rampalar yapılmalı, uygun olmayan rampalara ruhsat verilmemelidir. Bunu yapanlara ve ruhsat verenlere de bir yaptırım olmalıdır. Yoksa faydası yerine zararı olacaktır.


ALİYE YÜCEL

27 Ocak 2019 Pazar

KAÇ KİŞİ BUNU YAPABİLİR?



Engellilik ve engellilerle ilgili bir çok haber yapılıyor. Ben de her gün bu haberleri takip edip, okumaya çalışıyorum. Bazısı gerçekten dikkatimi çekiyor. Geçtiğimiz gün böyle bir habere rastladım. Haberde; Amerika'nın Ohio eyaletinde yaşayan bir adamın evlat edindiği engelli çocukları için tekerlekli sandalye erişimine uygun iglo (Eskimo evi) inşa ettiği yazıyordu. Haberde Gregg Eichhorn ve eşi Katie'nin tam dokuz engelli çocuğu evlat edindiğinden de bahsediliyordu.

Gregg, kar yağdığında bir hafta sonu ailesiyle birlikte karın tadını çıkarmak istiyor. Kar üzerinde bütün çocuklarının içinde oynayabileceği bir yer yapmaya karar veriyor. Çünkü, oğlu Elijah ve kızı Zahara tekerlekli sandalyede olduğu için karda oynamakta zorluk çekiyorlar. Daha önce de bir iglo yapan adam, kız kardeşi Sarah ve çocuklarının yardımıyla içerisinde küçük bir iglo olan iki katlı engelli erişimine uygun bir yer yapıyor. Böylece bütün çocukları karda oynamanın keyfini çıkarıyorlar.

19 yaşında olan Zahara, Uganda'dan evlatlık alındığı için hiç kar görmemiş. Kar görmek onu şaşırtıyor ve etkiliyor. İgloyu görünce mutlu oluyor. Gregg'in yakın arkadaşı Dan Thoms; Elijah ve Zahara'nın iglodaki fotoğraflarını çekiyor. Bu fotoğrafları sosyal haber sitesi Reddit'te yayınlıyor. Bu paylaşımlar çok dikkat çekiyor ve beğeniliyor. Gregg Eichhorn ve ailesi güzel yorumlar alıyor. Gregg, hikayenin yayılmasından dolayı mutluluk duyuyor.


Gregg bu konu hakkında "The Mighty" isimli engellilere destek grubuna "Tekerlekli sandalyenin içeri girebileceği, böylece Elijah ve Zahara'nın da kardeşleri gibi oynayabileceği bir iglo yapmaya karar verdik. Ailemiz, bütün çocuklarımızı her türlü aktiviteye dahil ediyor. O günle ilgili sıra dışı bir olay yoktu aslında..." diye bir açıklama yapıyor. Gregg'in bu yaptığı çok takdir edilse de o bu yaptığının ailesi ile eğlendiği çok normal bir gün olduğunu söylüyor.

Gregg ve Katie'nin engelli çocukları evlat edinme hikayeleri çok ilginç... Engelli çocukları evlat edinme istediklerinde her engelli çocuğu evlat edinemeyecekleri biliyorlar. Bu nedenle koruyucu ebeveynlik lisansı alıp, beklemeye başlıyorlar. Bir gün, bir iki hafta içinde ölecek çok hasta bir erkek bebeğin haberini alıyorlar. İlk olarak hayatta kalma şansı az olan bu bebek Elijah'ı evlat ediniyorlar. Onların sevgisi ve ilgisi sayesinde hayatta kalıyor. Elijah, şimdi 11 yaşına gelmiş. Gregg, Elijah ile ilgili olarak, "Onsuz bir hayat düşünemiyorum. O beni daha iyi bir insan yaptı ve hatta bana engelli çocukları evlat edinmem gerektiğini bile öğretti..." diyor.

Gregg Eichhorn, tekerlekli sandalye erişimine uygun bir iglo yaptığı için takdir topluyor. Bu yaptığı haber oluyor. Oysa asıl takdir edilmesi gereken dokuz engelli çocuğu evlat edinmesi değil mi? Gregg "Yetim olan engelli (tüm tıbbi ve özel ihtiyaçları olan) çocukları kabul ediyoruz. Çünkü onlar ev bulmakta zorlanıyorlar..." diyor. Bundan da mutluluk duyuyorlar. Biliyoruz ki engelli çocuklara bakmak koşulsuz bir sevgi ve büyük bir özveri gerektirir. Kaç kişi bu kadar yüce gönüllü olabilir? Kaç kişi bunu yapabilir? Bu yüzden Gregg ve eşi Katie en büyük takdiri ve alkışı hak ediyorlar.


ALİYE YÜCEL

20 Ocak 2019 Pazar

MEDYAYA ERİŞİM



Engellilerle ilgili çalıştayları bloguma yazmasam da takip etmeye çalışıyorum.  Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından gerçekleştirilen "Sağırların, İşitme ve Görme Engellilerin Görsel, İşitsel Medya Hizmetlerine Erişiminin İyileştirilmesi Çalıştayı" 26 Aralık 2018 - 7 Ocak 2019 tarihleri arasında  yapıldı. Üç ayrı çalışma grubu tarafından yürütülen çalıştayın sonucunda engellilerin medya hizmetlerine erişimini iyileştireceği düşünülen ilkeler, uygulamalar ve talepler "Çalıştay Sonuç Bildirisi" olarak kamuoyuyla paylaşıldı.

Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde düzenlenen programın açılış konuşmasını RTÜK Başkanı ve Çalıştay Koordinatörü Prof. Dr. İlhan Yerlikaya yaptı. Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, engellilere yönelik düzenlemelerin, hayatlarını kolaylaştırmak açısından çok önemli olduğunu ve yapılacak düzenlemelerin yalnızca eğitim, sağlık gibi alanlarla sınırlı kalmamasını gerektiğini belirterek: "Medya alanında engellilere yönelik gerekli  iyileştirmelerin yapılması lütuf değil bir haktır" dedi.

Yerlikaya, RTÜK'ün engellilerin yayın hizmetlerine erişimlerinin iyileştirilmesi için ilk adımın 2007 yılında "Özürlülerin Televizyon İzleme ve Dinleme Eğilimleri Kamuoyu Araştırması" ile atıldığını, 2011 yılında da bu konuda ilk yasal düzenlemenin yapıldığını, "Yayın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" değişikliğinin 2014 yılında yürürlüğe girdiğini; düzenleme uyarınca dizi, film ve haber programlarında engellilere yönelik alt yazı hizmetlerinin zorunlu hale geldiğini açıkladı.


Çalıştayda; başta engelliler olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, ulusal yayın kuruluşları temsilcileri, dijital platform işletmecileri, kamu kurumları temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla 3 ayrı çalışma grubu oluşturuldu. İşaret Dili, Ayrıntılı Alt Yazı ve Sesli Betimleme konuları özelinde Üst Kurul'da çeşitli toplantılar gerçekleştirerek, engellilerin yayın hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak bir dizi madde hakkında görüş birliğine varıldı.

Ana haber bültenleri ve olağanüstü durum haberlerinin işaret diliyle verilmesinin, haberde yansıtılan bilgi veren spotların ekrandaki haberi açıklayacak şekilde olmasının, görme engelliler için bültenlerde sadece görsel içerikle verilen hava durumu ve mali piyasalar gibi bilgilerin de seslendirilmesinin istendiği belirtildi. Gündüz kuşağındaki çok izlenen yayınlarda işaret dili çevirisinin olmasının, bant yayınlanan çok izlenen programın ilk yayınını takiben tekrarında 48 saat sonraki yayınında; ayrıntılı alt yazı, işaret dili ve sesli betimleme olmasının beklendiği açıklandı.

Engelliler, bazı alanlarda hizmet almakta zorlanıyor. İşte bu alanlardan biri de medya hizmetleri. Oysa medyadaki her türlü hizmetin  engellilerin de erişimine uygun hale gelmesi gerekiyor. Bu çalıştay, işitme ve görme engellilerin yayın hizmetlerine erişimini kolaylaştırılması amacıyla yapıldı. Çalıştayda görüşülen, konuşulan, ele alınan konuların ve eksik olan hizmetlerin bir an önce hayata geçirilmesi dileğiyle...


ALİYE YÜCEL