Japonya'da yüzyıllardır yapılan ilginç bir sanat var. Kırılan porselen
veya seramiğin altın tozuyla birleştirilerek tamir edilmesi... Bu sanata, kintsugi
veya kintsukuroi ismi veriliyor. Kin, Japonca altın demek. Kintsugi altınla
birleştirme, kintsukuroi ise altınla tamir sanatı demek... Kintsugi veya kintsukuroi
bir gelenekten sanata dönüşmüş... Kırılan yeri eski haline getirmek ve gizlemek
yerine tam tersine ortaya çıkarılıyor. Bu sanat bazen gümüş ve platinle de yapılıyor.
Bu sanatın amacı, kırılan seramik ve porselenlerin çöpe atmak
yerine tekrar kullanılabilir hale getirmek. Kullanılabilir hale gelirken de kırılmanın
izlerini gizlemek yerine belirgin olmasını sağlamak... Bu izlerle daha değerli ve
daha çekici hale gelmiş oluyor. İlginç bir sanat değil mi? Kırılan nesneyi
kullanılamayacağı için çöpe atmak yerine onu kullanılır bir hale getirmek...
Üstelikte böyle daha mükemmel ve değerli olmasını da sağlamak.
Kintsugi, yüzyıllardır yapılan bir sanat... 15. yüzyıldan bu yana süren bir Uzak Doğu felsefesine
göre; Wabi-Sabi (kusurlu ve eksik güzellik) adı verilen bir dünya görüşü var. Bu
felsefeye göre; bir eşya ya da insan bir acı çekerse, bir hasara uğrarsa bundan
ders alır ve çok önemli bir hatıraya sahip olur. Bu yüzden de artık daha
değerli ve güzel kabul edilir. Kusurun kabulüne odaklanılmış bir felsefe... Kintsugi
sanatı da işte bu felsefenin sonucu ortaya çıkmış...
Gelelim asıl konumuza...
İngiltere'deki Zebedee Management
isimli bir ajans, kintsugi sanatından ilham almış ve bunu insanlar
üzerine uygulamış... Zebedee Management,
engellilerin de çalıştığı bir ajans olarak biliniyor. Ajans, bu sanatı kendi
mankenlerine uygulayarak, insanların engelleriyle de güzel olduğunu göstermek
istemiş. Bu fotoğraflar Murat Özkasım tarafından çekilmiş. Hepsi birbirinden
ilginç fotoğraflar...
İnsanlar çoğu zaman; engellerini, vücudundaki yaraları, yanıkları
saklamaya çalışırlar. Çünkü, bakışlar onları rahatsız eder. Ajans, kintsugi
sanatını uygulayarak onların bu şekilde de güzel görünmesini sağlıyor. Şişman,
zayıf, uzun, kısa, kolu olmayan, bacağı olmayan, orantısız vücutlu, vücudunda
deformasyon olan kısaca her şekil ve tipteki bedenlere kintsugi sanatını uyguluyor. Bedenin her türlü
halinin herkes tarafından kabul görmesini
istiyor.
Ernest Hemingway "Dünya herkesi kırar... Ve sonra pek çok insan
o kırık yerlerden güçlenir..." demiş ya tam da bu sanat için söylemiş
sanki... Kırılan bir nesne altınla birleştiriliyor ve daha değerli oluyor. Engelli
kişi; acı çekiyor, kırılıyor, zorluklar yaşıyor ve bu yaşanmışlık onu
olgunlaştırıyor. Bu yaralanma ona bir farklılık katıyor ve engelli kişi daha değerli
bir noktaya geliyor. Her şeyin kusursuz olması istenilen günümüzde bu felsefe
ne kadar önemli... Derin bir anlamı var. Tabii anlayana...
ALİYE YÜCEL