Translate
20 Mart 2016 Pazar
13 Mart 2016 Pazar
ENGELSİZ BİR DÜNYA İÇİN BULUŞTUK
Kitap Fuarı bitti. Fuarla
birlikte "Engelsiz Kalemler - Uluslararası Yayım Dergi ve İletişim Fuar
Programı" da bitti. 10 gün boyunca oradaydım. Yüz yüze görüşmediğim pek
çok arkadaşımı, kardeşimi gördüm. Ne güzel dostluklar edindim. Ne güzel günler
geçirdim. Yazacak ne çok şey var.
Sloganı "Engelsiz Bir Dünya İçin Buluşuyoruz" olan fuar programı
Engelsiz Dünya Platformu tarafından düzenlendi. Bu bir ilkti. Fuarın en önemli
farklılığından biri her engelli yazara özel bir stant tahsis edilmiş olmasıydı.
Her birimiz kitaplarımızı imzaladık.
Birlikte yaşama kültürünün gelişmesi için yapılan her adım çok
önemli... Bu nedenle Engelsiz Dünya Platformu'nun düzenlediği fuar programı çok
değerli... Engelsiz Kalemler, çok ilgi gördü. Gelecek yıllarda daha geniş
kapsamlı olacak buna inanıyorum. Emeği geçen herkese çok teşekkürler...
6 Mart 2016 Pazar
BAKANIMIZ VE ENGELOJİ
"Engelsiz Kalemler - Uluslararası Yayım Dergi ve İletişim
Fuar Programı" 04 Mart Cuma günü CNR
Kitap Fuarı Hall-1'deki özel bölümde başladı. Engelsiz Kalemler'den biri de
bendim. Bugün 3. gün. Bu üç gün içinde çok güzel anlar yaşadım. Çok güzel
anılar biriktirdim.
Fuar programı Engelsiz Dünya Platformu tarafından düzenleniyor. Fuara;
Almanya, Amerika, İsviçre, İngiltere, Fransa, Kazakistan ve ülkemizin farklı
illerinden 27 engelli yazar katıldı. Hepsi çok değerli 26 arkadaşım. Bazısını yıllar
öncesinden tanıyordum. Bazısını yeni tanıdım. Bazısını da henüz yakından
tanımadım, tanıyacağım.
İlk gün benim için en önemli anı Kültür ve Turizm Bakanımız Mahir
Ünal'ın standımı ziyareti oldu. Kitabımı eline aldı. Ben de neden Engeloji'yi
ismini verdiğimden bahsettim.
İlk bölümdeki "Çocukken,
bebekleri doğacak kişilerin "Kız olsun erkek olsun hiç fark etmez. Eli
ayağı düzgün olsun da..." sözü içimi acıtırdı." cümlesini okudu.
Sonra da her kütüphanede olması gerektiğini söyledi...
ALİYE YÜCEL
28 Şubat 2016 Pazar
ENGELSİZ KALEMLER
Ülkemiz, engellilerle birlikte yaşama kültürünü hem toplumumuzda
hem de yurt dışında yaygınlaştırmak maksadıyla konsept olarak dünyada ilk defa
yapılacak önemli bir fuar programına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. "Engelsiz
Kalemler - Uluslararası Yayım Dergi ve İletişim Fuar Programı" 04-13 Mart
tarihleri arasında CNR Kitap Fuarı Hall-1'deki özel bölümde hayata geçirilecek.
Fuar programı Engelsiz Dünya Platformu tarafından düzenlenecek.
Fuar programına "Engelsiz Kalemler" teması ile
hazırlanan ve yalnızca engellilerle birlikte yaşama kültürü konusunda yayım,
dergi ve iletişim faaliyetleri gerçekleştirilen kurum ve kuruluşların katılacak.
7 ülkeden katılım olacak. Engelsiz Kalemler ülkemize gelecek. İstanbul'da
buluşacak. Fuara; Almanya, Amerika, İsviçre, İngiltere, Fransa, Kazakistan ve
ülkemizin farklı illerinden 27 engelli yazar, 57 kurum ve kuruluş katılacak.
Fuarın en önemli farklılığından biri her engelli yazara özel bir
stant tahsis edilmiş olması. Fuarda stantların bulunduğu sokaklara da toplumda
farkındalığı yaygınlaştırmak amacıyla; Cemil Meriç, Aşık Veysel, Şükrü Sürmen,
Mithat Enç, Helen Keller ve Prof. Dr. Nemat Kelimbetov gibi aramızdan ayrılmış
olan yerli ve yabancı engelli yazar ve fikir adamlarının isimleri verildi. Bu
yıl ilki verilecek "İlham Ödülleri"ni Kazakistan'dan merhum engelli
yazar Prof. Dr. Nemat Kelimbetov ve Cemil Meriç'in varisleri alacak.
Sloganı "Engelsiz Bir Dünya İçin Buluşuyoruz" olan fuar
programına TRT'de yayınlanan Seksenler, Filinta ve Baba Candır Oyuncuları,
Türkan Sabancı, Ediz Hun, Hülya Koçyiğit, Perihan Savaş, Turgay Tanülkü, Bulut
Aras, Müfit Can Saçıntı, Metin Şentürk, Hasan Kaçan, Rasim Öztekin, İnci
Ertuğrul, İskender Pala, Kahraman Tazeoğlu, Şahika Ercüment ve Voleybol Milli
Takımı oyuncuları katkı sundular.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla yapılacak ve 10
gün sürecek "Engelsiz Kalemler - Uluslararası Yayım Dergi ve İletişim Fuar
Programı" kapsamında Engelsiz Kalemler dışında; 9 Dakika Yeterli, Engelsiz
Dünya Gönüllüsü Ol Eğitim Programı, İlham Ödülleri ve Engelsiz Lezzetler gibi
ilk defa gerçekleştirilecek özel etkinlikler de yer alacak.
Engelsiz Dünya Platformu'nun hayata geçireceği fuar programı
engellilerin kültürel, sosyal gelişimleri ve dünyada engellilerle birlikte
yaşama kültürünün yaygınlaştırılması konusunda önemli bir rol üstlenecek. Birlikte
yaşama kültürünün gelişmesi için yapılan her adım çok önemli ve değerli...
Engelsiz Dünya Platformu'nun düzenlediği fuar programının ilgi görmesi ve gelecek yıllarda daha geniş kapsamlı
olması dileğiyle...
21 Şubat 2016 Pazar
BAŞARILAR GÖRMEK İÇİN
Geçtiğimiz
günlerde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu
(GESF) arasında bir iş birliği protokolü imzalandı. Böylece görme engelli yetenekli
öğrenciler daha çok spor yapma imkanı bulacak. Bu oldukça güzel bir gelişme... Görme
engelli öğrenciler hem eğitimlerini sürdürecekler, hem de yetenekli oldukları
bir sporda dalında faaliyet gösterecekler.
Sporun sevdirilmesi ve geliştirilmesi için düşünülmüş çok güzel bir çalışma...
Sporun
insanlar için önemini söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Ancak engelliler için çok
ayrı bir önem taşıyor. Spor engellilere; bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan
büyük katkılar sağlıyor. Spor, bir engelli için engeli ile başa çıkmakta en
büyük etken... Bilmem engellileri spor yaparken gördünüz mü? Hepsi de müthiş
azimli, yılmak nedir bilmeyen gerçek sporcular... Öylesine kendinden emin ve
kendileriyle barışık ki... Onlara baktıkça engelli olmadıklarını, engelleri
nasıl da aştıklarını görüyorsunuz.
Bu
protokolden sonra Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel eğitim okul ve
kurumlarına giden, kaynaştırma eğitimi alan görme engelliler böylece daha fazla
fiziksel ve sosyal aktiviteye katılacaklar. Yapılan bu iş birliği ile görme
engelli öğrencilerin eğitim aldığı okullarda sporun yaygınlaştırılması
amaçlanıyor. Görme engelli öğrencilerin spor dallarında başarı göstermesi
hedefleniyor.
Bu
proje kapsamında okullarda yetenek tarama testleri yapılacak. Yapılacak tarama
testleriyle yetenekli görme engelli öğrenciler tespit edilecek. Bu öğrenciler
spora yönlendirilecekler. Böylece yeteneği olduğu halde spor yapamayan öğrenciler
spor yapma imkanına kavuşacak. Türkiye Görme Engelliler Federasyonu'na bağlı atletizm,
futbol, futsal, goalball, halter, judo, satranç ve yüzme branşları var. Yetenekli görme engelli
öğrenciler bu dallarda spor yapabilecekler.
Protokolde
sporu teşvik amaçlı pek çok ayrıntı düşünülmüş... Okul spor kulübü takımlarının
top, forma, eşofman, ayakkabı çanta gibi malzeme ihtiyaçları da karşılanacak. Görme
engelli sporcuların katılacağı etkinliklerin geliştirilmesine ilişkin plan,
program, proje gibi faaliyetlerle, onların uyum alanlarında daha aktif ve
katılımcı rol almalarına yardımcı olunacak. Bu öğrencilere eğitim veren öğretmenlere
de ihtiyaç duyulduğu hallerde seminer, oyun kuralları ve antrenörlük kursları
verilecek.
Engelli
sporcular ulusal ve uluslararası alanlarda oldukça başarılı oluyorlar. Görme
engelli sporcular da Paralimpik Oyunları'nda başarılar elde ediyorlar ve oldukça
iddialılar. Bu yıl da Brezilya'da Paralimpik Oyunları var. Eylül ayında yapılacak
olan 2016 Rio Paralimpik Oyunları'nda tüm engelli sporcularımızın başarı
olmalarını diliyoruz. İşte Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Görme Engelliler
Spor Federasyonu'nun yaptığı bu iş birliği de daha çok başarılar görmek için...
ALİYE
YÜCEL
14 Şubat 2016 Pazar
ENGEL OLMAK BU
Ülkemizde
ve dünyada engelliler yeterince tanınmıyor, anlaşılmıyor. Böyle olunca da doğru
iletişim kurulamıyor. Engellilere genellikle acımak ya da küçümsemek şeklinde çok
yanlış bir bakış açısı var. Bunu yapılan araştırmalardan öğrendiğimiz gibi
medyaya yansıyan haberlerden görüyor ve anlıyoruz. Öyle şeyler söylüyorlar ve
engellilere öyle bakıyorlar ki insan inanamıyor. Şimdi bazılarını sıralayayım.
İlk örnek bir şarkıcıdan... Magazin muhabirlerinin sıkça sorduğu
bir soru olan: "Hayatınızda biri var mı? Sevgiliniz var mı? " sorusu
şarkıcı Hande Yener'e de soruluyor. O da cevap olarak "Sakat mıyım? Kör
müyüm? Topal mıyım? Yaşlı mıyım yaaa? Tabi ki sevgilim var..." diyor. Evet!
Hiç çekinmeden, rahatlıkla bu cevabı veriyor. Bu cevapla engellilere nasıl bir
bakış açısı olduğunu da ortaya koyuyor. Engellileri hiç tanımadığı, bilmediği verdiği
bu cevaptan nasıl da belli oluyor.
AK
Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut, bir açılışta engelliler için
çıkan yasaları hatırlatıp "Bu insanlar sokağa çıkamıyorlardı, evlerde
saklanıyorlardı. Anneleri babaları bu insanları sokağa çıkarmaya sıkılıyordu,
utanıyordu. Ama hükümetimizin 2005 yılında çıkardığı yasa ile biz engellileri
insan yerine koyduk, adam yerine koyduk. Bazıları 'Eskiden evimizdeki engelli,
yatalaklar bir an önce ölse de kurtulsak diye Allah'a yalvarırdık' diyordu.
Şimdi 'Aman ölmesin, evimizin bereketi bu. Ben onun yüzünden devletten 450-500
lira bakım ücreti alıyorum, aman ona bir şey olmasın diye bakıyoruz' diyorlar.
İşte zihniyet değişikliği bu..." diyerek engelliye bakışının yanlışlığını
ortaya koyuyor.
Gazi
olan Yılmaz Yiğit, Ankara'da bir belediye
otobüsüne bindiğinde, otobüsün şoförü gaziye kartını basmasını söylüyor.
Gazi'de kartı arka cebinde olduğu ve her iki eli de olmadığı için çıkaramıyor.
Şoförden yardım istiyor. Şoför açıyor ağzını yumuyor gözünü... "Sizin gibi
şerefsizlerden bıktım. Bana ne. Çıkarmak zorunda mıyım? Bunlar hep böyle. Benim
için mi kollarını kaybettin? Sana iyi olmuş, iyi ki kaybetmişsin. Senin gibi
şerefsiz bir gaziden 2 bin 500 TL. tazminat aldım, benim için mi gazi oldun?
Şerefsiz..." gibi bir çok hakaret ettikten sonra gazinin kollarını
kastederek "Allah görmüş de elini almış işte..." diyebiliyor.
Amerika'da
2016 yılında yapılacak seçimlerde başkan aday adayı olan ünlü iş adamı Donald
Trump, yaptığı bir seçim konuşmasında New York Times muhabiri Serge Kovaleski'nin
hareket ve konuşmasını taklit ediyor. Donald Trump, mitingte Kovaleski için
"İyi bir muhabir..." diye bahsedip, sonra da "Şimdi bu zavallı
adamı görmelisiniz..." diyerek kollarını ve ellerini tuhaf hallere sokup,
çarpıtarak muhabirle engelinden dolayı alay edebiliyor.
Son
örnekte Savunma Sanayi Müsteşarlığı ARGE ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanı
Ata Şenlikçi'den... Ata Şenlikçi, Engelsiz Siber Güvenlik Konferansı'na konuşmacı
olarak katılıyor. Konuşmasında da "Şahsıma ait 6 çocuğum var.
Elhamdülillah hiçbirinde hata yok..." diyebiliyor. Engelli için; özürlü,
sakat, noksan, malul, aciz gibi çok tabirler kullanılıyordu. O da çıkıp "hatalı"
dedi.
İşte
böyle... Yukarıda bahsettiğim konuları zamanında uzun uzun yazmıştım. Cehalet,
eğitim vs. diyeceğiz, ancak görüyorsunuz ki değil. Her kesimden ve mevkiden
gelen bakış bu yönde... Gördüğünüz gibi bu örnekler medyaya yansıyanlar ve
benim rastladıklarım. Bunun gibi yüzlerce örnek vardır. Üstelik bunlar söze
dökülenler, bir de akıldan geçip dile getirilemeyenler var. Bunları gördükçe umutsuzluğa
düşmemek elde değil. Engele ve engelliye bakış maalesef bu... Aslında engel
olmak bu...
ALİYE
YÜCEL
7 Şubat 2016 Pazar
ENGELLİ LEGO FİGÜRÜ
Lego, üzerindeki girinti ve çıkıntılar sayesinde birbirine kenetlenen, çeşitli
renklerdeki yapı parçalarından oluşan bir oyuncak çeşididir. Danimarkalı The Lego
Group isimli şirket tarafından 1949 yılında üretilmeye başlanmıştır. Önceleri
tahtadan yapılmış, daha sonra plastikten üretilmiştir. Hemen hemen her çocuk
Lego ile oynamıştır. Lego'nun her çocuğun hayatında önemli bir yeri vardır.
Çocukların gelişimine olumlu katkısı olduğu da bir gerçektir.
"Toy
Like Me" projesinden daha önce bahsetmiştim. İngiltere'de üç anne, engelli
çocuklarına onlara benzer engelli oyuncak bulamayınca, engelli oyuncak bebekler
tasarlayıp bunu internette paylaştılar. İşte
Toy Like Me (Benim Gibi Oyuncak) isimli bu proje dünyada büyük ilgi gördü. Oyuncak
firmaları da bundan etkilendi. Pek çok oyuncak firması engelli oyuncaklar
üretmeye başladı. Her ihtiyaç grubuna yönelik setler üreten ünlü oyuncak Lego da
buna kayıtsız kalamamış ve engelli bir oyuncak üretmiş... İlk engelli figürünü
Lego City'ye dahil etmiş...
Aslında
Lego daha önce engelli bir oyuncak üretmiş... Ancak bu figür Toy Like Me grubu
tarafından eleştiri almış. Çünkü, bu figür tekerlekli sandalyede yaşlı bir adammış. "Oysa
sadece yaşlı kişiler tekerlekli sandalyede olmazlar. Genç bir kişide engelli
olabilir ve tekerlekli sandalyede yaşayabilir..." diye firmayı uyarmışlar.
İşte bunun üzerine de Lego tekerlekli sandalyede genç bir figür üretmiş. Bu
engelli gencin yanında ona eşlik eden bir rehber köpek de var.
Yıllarca
çocuklar için kaleler, evler, yarış arabaları, gemiler üreten Lego şimdi bu
engelli figür ile belki de çocukların dünyasına engellileri tanıtacak. Çünkü çocuk
için bu engelli oyuncaklar çok önemli... Engelli çocuklar; daima kusursuz
bebekleri görüp, kendilerini dışlanmış ve yalnız hissedebiliyorlar. Kusursuz
olan bebekler çocuğun dünyasında olumsuz bir etki bırakabiliyor. Engelli
oyuncakların, çevresinde dışlanan engelli çocukların özgüven duygusunun
gelişmesinde ve kimlik kazanmasında etkisi büyük...
Aslında
engelli bebekler sadece engelli çocuklar için değil, engeli olmayan çocuklar
için de önemli. Engellinin dünyasını tanımaları, anlamaları ve onlarla birlikte
yaşamayı öğrenmeleri için... Bu bebekleri gören ve oynayan çocuk engelli birini
görünce yadırgar mı? Korkar mı? Onları dışlar mı? Küçük yaşta bu gerçekle
tanışmış olur. Çünkü engelli ve engelsiz bu hayatı birlikte paylaşıyoruz. Bir
gün bir yerde mutlaka karşılaşıyoruz.
Bakalım
engelli Lego Türkiye'ye gelecek mi? Merakla bekliyorum. Çünkü Barbie'nin
tekerlekli sandalyedeki arkadaşı Becky'yi Türkiye'ye bulamadım. Böyle bir
oyuncağı çocuğuna alacak, onunla oynatacak ebeveynler var mıdır? Bu da ayrı bir
konu... Genelde çocukları engelli olmayan anne ya da babalar çocuklarını böyle
bir oyuncakla oynatmak istemezler. Onları uzak tutarlar. Çünkü çocukları böyle
bir oyuncakla oynarsa onların da bu hale geleceğini mi düşünürler bilinmez! Bazı ebeveynler için engellilik
kavramı kaçılması, görülmemesi, yok sayılması gereken bir kavramdır. Oysa engellilik
hayatın bir gerçeğidir. Bunu görmezden gelmekle bir yere varılmaz. Bunu
unutmayalım.
31 Ocak 2016 Pazar
HATA KİMDE?
Geç kalmış
bir yazı... Daha duyduğumda yazmak istedim. Ama sonra vazgeçtim. "Aman sen de...
Değmez bile..." dedim. Bugün konusu tekrar geçince yazmadan yapamadım. Geçtiğimiz
günlerde Antalya'nın Alanya ilçesinde düzenlenen Engelsiz Siber Güvenlik
Konferansı'na, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ARGE ve Teknoloji Yönetimi Daire
Başkanı Ata Şenlikçi konuşmacı olarak katılıyor. Konuşmasında da "Şahsıma
ait 6 çocuğum var. Elhamdülillah hiçbirinde hata yok..." diyor. Bu nasıl
bir gaf?
Duyunca
kulaklarıma inanamadım. Acaba söylediğini kulakları duyunca "Ben ne yaptım"
dedi mi? Engelliler için yapılan bir konferansta engeli hata olarak görmek ve böyle
bir cümle kullanmak için nasıl bir zihniyettir biri bana anlatsın. Cehaletin bu
kadarı nasıl oluyor? Sen müsteşar ol. Engelliler için yapılan bir konferansa
konuşmacı olarak çağırsınlar. Bu cümleyi sarf et. Böyle diyerek hayatının
hatasını yapmış bence... O konuşurken salonda onu dinleyen pek çok engellinin
olması da dikkat çekici...
Şimdi
"hata" kelimesini tanımlarına bir bakalım.
1-
Yanlış,
2-
İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı,
3-
Suç, günah, kusur.
Şimdi
soruyorum "Engelli" kavramıyla söylediği nasıl bağdaşır? Hata
kelimesinin anlamı için Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne baktım. Ama nereye
bakarsak bakalım. Hatanın olumlu bir anlamı var mı? Var da biz mi bilmiyoruz?
Anlaşılan
engelliye ne diyeceğini bilememiş. Sakat, özürlü, engelli bir şey diyecek. Ama
o hatalı diyor. Engellilik konusunda bir damla duyarlılığı olmayan ve empati
yapamayan birinin engelli konulu bir konferansa çağırması en büyük hata. Ancak
iyi ki de söylemiş! Bilinç altı böyle çünkü... Böyle düşünüyor ki böyle
söylüyor. Zihniyetini açıkça belli etmiş. Toplumun büyük bir kesiminin düşüncelerini
yüksek sesle söylemiş...
Kelimeler
ağzımızdan çıkarken iyi düşünmeliyiz. Herkesin, ama özellikle de yetkililerin
ağzından çıkanların kulaklarının duyması gerektiğine inanıyorum. Bir taraftan engelinin ayrımcılık görmemesi, olumsuz
sunulmaması için uğraşılsın. Bunun mücadelesi verilsin. Yetkili biri, bir müsteşar
bunu yapsın. Engeli bir hata olarak görsün ve düşünsün. Bırakın böyle düşünmeyi,
konuşmasında "Çocuklarımda hata yok!" desin. Engeli, engelliyi bir hata
olarak görüyorsa bu hata kimin diye sormazlar mı adama?
İnsan
biraz utanır. Şimdi bu zat engelli ve engellilik adına ne yaparsa yapsın, hatta ağzıyla
kuş tutsun beni etkiler mi? Cevabım tabii ki hayır! Okumadım ama eminim sonradan
da "Yanlış anlaşıldım. Öyle demek istemedim..." diye bir takım beyanı
da olmuştur. Ama artık ne derse desin. Özrünü kabul eden olmayacaktır. Eğer çocukları
hatasızsa (!) babaları adına çok utanmışlardır. Yok eğer utanmıyorlarsa onlar
zaten hatalıdır!
ALİYE YÜCEL
24 Ocak 2016 Pazar
ENGELSİZ DÜNYA PLATFORMU
Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu'nun
yaptığı bir sergi açılışıyla hayata geçirilen Engelsiz Türkiye Platformu'nun
kapsamı değişti. Yapacağı çalışmalar uluslararası bir hale gelince
"Engelsiz Dünya Platformu" oldu. Kısa adı EDP olan Engelsiz Dünya
Platformu, öncelikle engelliler olmak üzere bütün dezavantajlı gruplarla
birlikte yaşama kültürünü hem Türkiye'de hem de yurt dışında yaygınlaştırmak
amacıyla kurulan bir sivil toplum örgütü.
Her geçen gün yeni isimlerin katıldığı platformun; üniversiteler,
konfederasyonlar, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, özel kuruluşlar
ve bunlara bağlı 314 dernek ve 1.100.000 üyeden meydana gelen oldukça geniş bir
yapısı var. Bunların isimleri şöyle;
Kızılay,
Bağcılar Belediyesi,
Türkiye Sakatlar Konfederasyonu (TSK),
Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği (TBYM),
Türkiye Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu (TAŞPAKON),
Yeni Dünya Vakfı,
İstanbul Aydın Üniversitesi,
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi,
GENAR Araştırma,
Nakkaş Akademi ve
VEFA Yayın Yapım Grubu'dur.
Farkındalık oluşmuş bir topluluk ve dünya için var olmak
misyonuyla yola çıkan platform, bütün dezavantajlı gruplarla birlikte yaşama
kültürü konusunda farkındalığı yaygınlaştırma vizyonunu hedef alıyor. Engelsiz
Dünya Platformu; farklılıkları kabul edip aynı zaman birleştirici olmayı,
başkalarını ötekileştirmemeyi, herkese güven vermeyi, toparlayıcı ve
birleştirici olmayı, sahip olduğumuz insani değerleri muhafaza etmeyi ve herkesin değerlerine saygılı olmayı ilke
ediniyor.
Platform; başta engelliler olmak üzere yaşlılar, yetim çocuklar ve
kadınlar için çeşitli faaliyetler yapmayı amaçlıyor. Ayrıca, bünyesinde bulunan
sivil toplum kuruluşları arasındaki tanışma, dayanışma ve müzakere olanaklarını
geliştirmek, yurt ve dünyadaki olaylara ortak tepki vermek, sahip olduğumuz
değerlere topluma aktarmak için çaba göstermek amaçlarından bazıları... Bu
amaçları gerçekleştirmek için gerekli eğitim, bilinçlendirme, sosyal ve
kültürel etkinlikler için çalışmalarını sürdürecek...
Birlikte yaşama kültürünün gelişmesi için yapılan her adım çok
önemli ve değerli... Engelsiz Dünya Platformu'nun faaliyet alanları oldukça
geniş... Yapacakları faaliyetlerin, olaylara verilecekleri tepkilerin, eğitim
çalışmalarının, oluşturacakları lobilerin, yapacakları seminer, panel ve kampanyaların,
her türlü etkinliklerin örnek olacağına inanıyorum. Engelsiz Dünya Platformu
Başkanı Kenan Yabanigül olmak üzere tüm kuruculara ve yönetim kurulu üyelerine
başarılar diliyorum.
ALİYE YÜCEL
17 Ocak 2016 Pazar
ATLARI VURMUYORLAR
Bacağı
kırılan atların vurulduğunu bilirsiniz. Eskiden bir atın bacağı kırıldığında iyileşemeyeceği
için maalesef hayatına son veriliyordu. Bu durum bir filme bile isim olmuştu. "Atları
da Vururlar" filmini duymayan yoktur. Küçük yaşlarda filmlerde bacağı
kırılan atların vurulduğunu görmüş, öğrenmiştim. At düşüyor ya da kaza
geçiriyor, bacağı kırılıyor. Sahibi ya da bakıcısı tabancayı çekip vuruyordu. Buna
çok üzülür, "Neden vuruyorlar, neden? Neden onları da bizim bacağımız gibi
alçıya almıyorlar da öldürüyorlar?" diye düşünüyordum.
Öğrendim
ki o zaman bugünkü teknoloji olmadığı için mecburen böyle yapılıyormuş. Çünkü
atın rahat etmesi için ayakta durması gerekirmiş. At yattığı zaman vücudundaki
iç organlar ağırlık yapar nefes alması zorlaşırmış... Bu nedenle atlar ayakta
rahat eder, ayakta durmak istermiş. Kırılan kemiğin kaynaması 2-3 ay sürer. Bu
süre içinde atın hareketsiz yatması, oraya güç yüklememesi gerekirmiş... Atlar
hareketsiz kalamadıkları, kalkmak istedikleri için kaynama gerçekleşemez ve bu
yüzden çaresiz kalınıp, bacağı kırıldığında vurulurlarmış...
Neyse
ki bu durum artık değişti. Gelişen teknoloji ile atlar artık tedavi
edilebiliyor. Onlara da protez bacak takılıyor. Böylece atlar hem yürüyor hem
de hayatları kurtuluyor. İşte Papi'nin hikayesi de böyle... Balıkesir'in
Bandırma ilçesinde yaşayan Papi isimli at dört yıl önce bir trafik kazası
geçiriyor. Sol arka bacağından ağır yaralanıyor. Bir veteriner müdahale ediyor
ve bacağını kesiyor. Tedavisinin devam etmesi gerekiyor. Ancak Papi, sahibini
de kanserden kaybediyor.
Hayvanları
Koruma Derneği (HAYKOD) onun durumunu öğreniyor. Papi bunun üzerine Jokey
Kulübü'nün de desteğiyle HAYKOD tarafından Ankara'ya bir barınağa getiriliyor. Yaptığı
ortez ve protezler sayesinde binin üzerinde hayvanı yürütmeyi başaran Niyazi
Çapa, Papi'yle ilgileniyor. Ona önce metal bir destek sonra da bir protez
yapıyor. Papi, proteze çok çabuk alışıyor. O günden bu yana protez bacağı ile
hayatını sürdürüyor. Yürüyor, hatta koşuyor. Niyazi Çapa onun için "Papi,
aslanlar gibi..." diyor.
Papi'nin
protezi geçen dört yıl boyunca hayırseverlerin desteğiyle tam üç kez
değiştirilmiş. Değiştirilmesi gerekiyormuş, çünkü yıllar geçtikçe fiziki özellikleri
de değişiyor yeni bir proteze ihtiyaç duyuyormuş. Papi'nin son protezinin
malzemesi Amerika'dan gelmiş ve silikondan yapılmış... O, şimdi bu yeni protezle
çok daha rahat edecek ve daha rahat yürüyecek... Papi de her canlı gibi daha
güzel bir hayatı hak ediyor.
Önceden
olsaydı kaza sonrası vurulacak olan atlar günümüzde protez sayesinde hayatını
sürdürebiliyor. Bu güzel bir gelişme... Bir bacağını kaybeden bir insan protez sayesinde nasıl yürüyorsa, atlarda
bundan faydalanıyor. Böylece atların öldürülmesi artık tarihe karışıyor. Bacağı
kırılan atın acı sonla bitecek hikayesi güzel bir şekilde devam ediyor. Artık
atları vurmuyorlar!
10 Ocak 2016 Pazar
BENİM GİBİ KEDİCİK
"Benim
Gibi Oyuncak" kampanyasını biliyorsunuzdur. İngiltere'de yaşayan üç anne,
engelli çocuklarına onlara benzer oyuncak almak istiyorlar. Ama istedikleri
oyuncakları bulamıyorlar. Bunun üzerine "Benim Gibi Oyuncak" (Toy
Like Me) adı altında ilginç bir proje başlatıyorlar. Anneler, engelli çocukları
için onlar gibi engelli oyuncak bebekler tasarlıyorlar... İşte size bunun
benzeri bir durumdan bahsedeceğim. Bu defa "Benim Gibi Kedicik"
hikayesi...
Olay,
ABD'nin California eyaletinde yaşanıyor. Scarlette Tipton, 2 yaşında bir kız
çocuğu... Hayatın kime ne getireceğini bilemiyoruz. Minik Scarlette, daha 10
aylık iken kolu şişiyor. Sürekli şişmesi üzerine doktora götürülüyor. Tetkikler
sonuncu küçük kızın kolunda ender rastlanan türde bir kanser olduğu
anlaşılıyor. Tedavisi olmayınca da kolu omuz hizasından itibaren kesiliyor. Scarlette'nin
hayatı kurtuluyor. O günden sonra hayatına tek kol ile devam ediyor.
Ailesi
minik kızlarına özel bir yeni yıl hediyesi vermek istiyor. Annesi Simone Tipton
ve babası Matt Tipton ona, arkadaş olacak evcil bir hayvan almayı düşünüyorlar.
Aylarca da arıyorlar. Bir gün hayvan barınağına gittiklerinde orada gördükleri minik
bir kedi onları çok şaşırtıyor... Scarlette'nin annesi Simone Tipton, Doc'la
karşılaşma hikayeleri için "Barınakta gördüğümüz manzara karşısında çok
şaşırdık. Tatlı tatlı miyavlayan minik kedinin de sağ ön bacağının da aynen
kızım Scarlette'nin gibi yok olduğunu gördük ve daha uygun bir kedi
bulamayacağımızı anladık. Ayrıca kızımda onu çok sevdi..." diyor. Böylece,
aile kızlarına benzer bir kedicik görünce onu almak istiyor.
Ailesinin
Scarlette'e hediye etmek istedikleri Doc ise daha 3 aylık bir kedi yavrusu... Doc,
soğuk havada ısınmak için bir arabanın motoruna giriyor. Minik kedinin patisi
motorun pervanesine sıkışıyor. Hemen veterinere götürülüyor ve tedavi ediliyor.
Ancak sağ patisi kurtarılamıyor ve kesiliyor. Doc, hayvan barınağında yaşıyor. Hayvan
barınağının yetkilileri verdikleri her hayvanın nereye verileceği konusunu iyi
düşünüp, iyi bakılacağından emin olmak isterler. Her hayvan özen ister. Ancak
Doc'un durumunda olan bir kedi için çok daha dikkatli olmak gerekiyor.
Yetkililer Scarlette'in durumunu öğrenince; onların tam verilecek bir aile
olduğunu düşünmüşler. Böylece, Scarlette bu çok özel hediyeye sahip olmuş...
Çocuklar
hayvanları çok severler. Özellikle de minik kedileri... Ancak Scarlette için Doc'un
yeri çok daha farklı ve önemli... Çünkü benzer bir kaderleri var. Benzer şeyler
yaşayan bu iki miniğin dostluğunun çok özel olduğunu söylemeye gerek var mı
bilmiyorum. Şimdi de kader onları bir araya getirmiş ve aynı evde yaşıyorlar. Video
ve fotoğraflarına bakınca birliktelikleri insanı yüreğinden yakalıyor ve tatlı
bir tebessüm ettiriyor. Her ikisi de çok mutlu görünüyor.
Gelelim
Scarlette'in ailesine... Ailenin engel ve engelliye bakışı ne kadar önemli. Scarlette'in
ailesi oldukça bilinçli. Onlar, minik bir bebekken bir kolunu kaybeden
kızlarının bu durumla baş etmesi için elinden geleni yapıyor. Bir patisi
olmayan bir kediyi almaları da bunu gösteriyor. Bu minik kedicik Scarlette'e çok
güzel bir yol arkadaşı olacak. Aralarında çok özel bir bağ oluşacak. Durumuna
daha kolay uyum sağlayacak. Böylece, Scarlette, Doc'a baktıkça ve onunla
birlikte büyüdükçe yalnız olmadığını anlayacak.
ALİYE YÜCEL
3 Ocak 2016 Pazar
"BAMBAŞKA" BİR ENGELLİ FİLMİ
Yeni
bir engelli filmi daha vizyona girmeye hazırlanıyor. "Bambaşka" 8
Nisan 2016 tarihinde vizyonda olacak. Film, bir kaza sonucu engelli hale gelen
Doğa'nın hayata tutunma çabasını konu alıyor. Filmin haberlerini, afişini ve
fragmanını görünce çok şey vaat ettiğini görüyoruz. Beğeniyle seyrettiğimiz ve
çok sevdiğimiz eski Türk filmleri tadında bir film gibi... Umarım sonu eski Türk
filmlerinden farklı olur!
Engelli
farkındalığını anlatmak için çekilen filmin yapımcısı ve senaristi Bülent
Aydoslu. Yönetmeni ise Bahadır Abşin. Filmin başrollerinde; Buse Sevindik,
Birgül Ulusoy, Caner Tanrıverdi, Tayfun Sav, Fatih Paşalı ve paylaştığı
fotoğraflarla sosyal medya fenomeni olan Cansu Taşkın oynuyor. Film, bir sosyal
sorumluluk projesi olarak düşünülmüş... Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen
filmin çekimleri İzmir Boyoz Akademi Oyunculuk Okulu tarafından yapılmış... Komedi
filmlerinin ilgi gördüğü günümüzde romantik bir dram olan filmin ilgi görmesini
dilerim.
Filmin
konusu şöyle: Doğa, üniversite öğrencisi genç bir kızdır. Hayat dolu, eğlenceli
biri olan Doğa bir kaza geçirir. Kaza sonucu omurilik felci olur ve belden
aşağısını hissedemez. Tekerlekli sandalyede yaşamaya başlar. Hayatı tamamen
değişen ve yaşama sevincini kaybeden genç kız bir gün Yiğit ile tanışır. Yiğit,
medyatik bir oyuncudur ve nişanlısı tarafından aldatılmıştır. Yiğit, ruhsal
yıkımını atlatmak isterken, Doğa da Yiğit'le hayata tutunmayı dener. İki genç, engelli
ve engelsiz kişilerin birlikte yaşayabileceğini gösterirler...
Bambaşka
için yapılan haber, fragman ve tanıtımlardan anlıyoruz ki filmde engelli birinin
hayata tutunma çabaları ve çevresiyle olan ilişkileri ele alınıyor. Doğa,
engelli hale gelince hayata küsüyor. Sonradan engelli hale gelen kişilerin bu ruh
halinde olması çok rastlanır bir durum... Hayatını normal bir şekilde
sürdürürken birden engelli olmak, tekerlekli sandalyede yaşamaya başlamak hemen
kabullenilir bir durum değil. Ancak hayat devam ediyor. Doğa da mücadelesini
sürdürürken; sevip, seviliyor ve hayata başka bakıyor. Bambaşka, bir sevgi
filmi... Sevgi ve aşk gerçek olunca engelli, engelsiz ayrımı kalmıyor.
Seyretmeden
bir şeyler yazmak pek uygun değil. Ancak, film sadece engellinin değil, çevresinin
de engel ve engelliye bakışını yansıtıyor. Yiğit, aldatılmanın yıkımını
Doğa'nın sevgisiyle atlatmaya çalışıyor. Mutluluğu onda buluyor... Film de pek
çok engelli ebeveyninin çabalarını da görüyoruz. Doğa'nın annesi Hatice Hanım
kızı için her türlü zorlukla savaşıyor. Kızının eski günlerine dönmesi için
çabalıyor... Babası Behzat Bey de kızı için ne yapacağını bilemiyor ve onun mutlu
olması için uğraşıyor...
Bir
engelli hikayesini anlatan Bambaşka'nın nesi bambaşka çok merak ediyorum. Doğa rolündeki
oyuncunun engelliyi nasıl canlandırdığını da... Eski Türk filmlerine benzeyen
filmin sonunun onlara benzemesini
istemiyorum. Sonunda Doğa iyileşip, kalkıp yürümesin! "Bu nasıl bir dilek?"
diyenlere şunu söylemek istiyorum. Unutmayın, ömür boyu bu şekilde yaşayanlar
var. Bir kişinin sevgiyi ve mutluluğu hak etmesi için mutlaka engelsiz olması
gerekmiyor. Engelli ve engelsiz kişiler de birlikte mutlu olabilir. Biraz da
bunlar anlatılmalı...
ALİYE
YÜCEL
Formun Üstü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)