> Engeloji : Engeloji

Translate

Engeloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Engeloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Aralık 2018 Pazar

İNCİ'NİN KİTABI



Ekranların sevilen yüzü ve benim canım arkadaşım İnci Ertuğrul'un ilk kitabı çıktı. İlk diyorum çünkü devamı gelecek buna inanıyorum. İnci, kitabının çıktığını bana söylediğinde kendi kitabım çıkmış gibi sevindim. Yazdıklarını da çok merak ettim. "Sessizliğe Konuşanlar, Sessizliğe Susanlar" isimli kitabı imzalı olarak elime geçti. Büyük bir merak ve heyecanla okudum. Her ne kadar onu tanısam da yazdıklarından İnci Ertuğrul'u daha iyi tanıyacaktım. Öyle de oldu. Bilmediğim bazı yönlerini de öğrenmiş oldum.

TGRT'nin bana kazandırdığı en güzel dostlardan biridir İnci. Onu görenler ne kadar güzel olduğunu biliyor. Ancak onu tanıyanlar yüreğinin de ne kadar güzel olduğunu çok iyi bilirler. Ekranda yaptığı programlarında ilginç hikayelere şahit olan İnci Ertuğrul'un bunlardan etkilenmemesi ve bunları kağıda dökmemesi mümkün değildi. Bunu tahmin etmek hiç de zor değil. Bir gün yazacağını biliyordum.

Her okuduğum kitabı bloguma yazamıyorum. Yazdıklarım malum; engelli, engellilik ve engelli farkındalığı konusunda... İnci'nin kitabında çok etkileyici engelli hikayeleri var. Onların her cümlesini, her kelimesini farklı bir merakla okudum. Onlardan ortak bir duygu yakalamak için... Görme, işitme, bedensel ve zihinsel engelli kişilerin yaşadıkları vardı. Altı çizilecek cümlelerle dolu bu hikayeler çok tanıdık geldi. TGRT'den sonra engellilerle ilgili bir projede İnci'yle beraber çalışmak kısmet olmuştu. Engelli duyarlılığını iyi bildiğim için o hikayelerdeki farkındalık beni bir başka etkiledi.


İnci, duygu ve düşüncelerini anlatmaktan öte gözlemlerini de çok etkili bir biçimde aktarmış, bu da empati yeteneğini bize gösteriyor. Sessizliğe Konuşanlar, Sessizliğe Susanlar'da öyle hikayeler var ki gerçek olduğunu bilmek insanın içini acıtıyor ve çok üzüyor. Bir kısmını ekranda gördüğüm konuların hikayesini okumak ilginç geldi. Bazı konular hakkında bilgim vardı. Bazıları hakkında da bilmediğim yönleri gördüm. Ne çok tanıdık duygu ve düşünce vardı. Bazen gözyaşlarımı zor tuttum. Bazen de tutamadım.

İnci Ertuğrul kitabının arka kapağında: "Birlikte ağlamaktan fazlasını yapalım diye anlatıyorum size isimsiz kadınların hikayelerini. Onları tanıyalım, anlayalım diye. "Biz" diye başladığımız cümlelerin devamında, hakkında ahkam kestiğimiz isimsiz kadınların yaşamlarındaki farklılıkları görebilelim diye. Kendi kararlarını alıp uygulayabilen, ayaklarının üstünde durabilen, birey olan kadınların sayısı artsın diye..." diyerek bizlere sesleniyor.

İnci'nin kadınları anlatması tesadüf değil. Hayatının her döneminde kadınları dinlemiş, kitap bu doğal süreç içinde ortaya çıkmış gibi... Sanki her kadının hayatından öğreneceği çok şey var da hepsiyle konuşmak istemiş gibi... Bunu okurken anlıyorsunuz. Anlattıklarının ayrıntılarını merak ediyorsunuz. Sanki bitmesin ve daha uzun olsun istiyorsunuz. Bu da hikayelere bir gizem katıyor. Ve her hikaye bir roman olabilir diye düşündürüyor. Yazdığı hikayeler arasında kendi hikayeleri de var. Ne kadar da içtenlikle anlatmış kendini ve yaşadıklarını... Okuduğun bir kitabın yazarını tanımak, sevdiğin birinin kitabını okumak çok güzel.

ALİYE YÜCEL

28 Ekim 2018 Pazar

BLOGUM 7 YAŞINDA



Blogumu tam 7 yıl önce bir ekim günü yazmaya başlamıştım. Bir kaç yıldır her ekim ayının başında bu konuyu yazıyor, "Blogumun doğum günü..." diyordum. Bu yıl "Artık yazmayayım. 10 yıl olunca hala da yazıyorsam o zaman yazarım" dedim. Dedim demesine ama dayanamadım. Yılda bir kere bir haftayı da bloguma ayırmalıyım. Bloga başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve ciddi bir okuyucu kitlesine ulaşacağımı düşünemezdim.

Anlar, saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar geçti. Aksatmadan her hafta yazdım. Her pazar mutlaka bir yazı yayınladım. Bu güne kadar da 360'ün üstünde post oldu. Günde 100 ile 800 kişi bloguma giriyor. Ayda 5 bin civarında görüntülenme oluyor. Bu da beni mutlu ediyor. Toplam sayfa görüntülenme sayısı da 360 bini buldu. Bu konuda mütevazı olamayacağım. Blogum içerik olarak başarılı...

Engeloji, malum temasal bir blog. Sadece engelli ve engellilik hakkında yazıyorum. Engelli  farkındalığı meydana getirmek istiyorum. Blogumu en çok engeli olmayanların okumasını istiyorum. Okuyup anlasınlar, nasıl engellediklerini görsünler istiyorum. Bir gün biri okur ve engellileri yanlış tanıdığını anlar diye yazıyorum. Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış tanınması beni bu konuda yazmaya zorluyor.


Bloguma bir konu bulmak için araştırma yapmayı seviyorum. Bu konuda yazacağım bir şeyler var diye düşünmek ve bir yazı ortaya koymak beni mutlu ediyor. Ancak bazen zaman konu seçememek ya da zaman yetersizliğinden yazmayayım dediğim zamanlar olmadı değil. Ama bir ihmal edersem bir daha yazmak istemeyebilirim, diye endişeleniyorum. Bu nedenle bir görev disiplini yazmaya devam ettim.

Engelli ve engellilik hakkında araştırma yapanlar mutlaka bloguma rast geliyor. Çünkü 7 yıl boyunca engelli ve engellilik konusunda çok farklı konular yazdım. Farklı farklı konularla hep engelliyi ve engelliliği anlattım. Bazen gündemdeki konular ilgili olarak bloguma ilgi artıyor. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası, Mucize filminin televizyon kanallarında yayınlanması gibi...

Hep yazıyor ve söylüyorum. Yazılarımın beğenilmesini mutlaka isterim. Ama asıl isteğim engelliyi doğru tanımlayıp bir farkındalık ortaya koymak. Yazılarım hakkında yapılan güzel eleştiriler beni mutlu ediyor. Anlaşılmak çok güzel şey... Bu 7 yıl boyunca okuyan, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, ziyaret edenlere, herkese, arkadaşlarıma ve aileme çok teşekkür ediyorum.                                                                                                                                                                            
ALİYE YÜCEL    

5 Ağustos 2018 Pazar

SADE SODA DERGİSİ RÖPORTAJI



Geçtiğimiz yıl bir mail aldım. Mail, Sade Soda Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hilal Furkan Hanım'dan geliyordu. Bir araştırma sırasında bloguma rastladığını "Uzun zamandır ilk defa engellilik ve engelliler ile ilgili doğru kurulmuş cümleler okudum..." diye yazmıştı. Blogum ve yazdıklarımla ilgili çok güzel cümlelerle dolu bir maildi. Farkındalık için röportaj ya da bir yazı talebinde bulunuyordu. Cevap olarak, ilgileri için sevindiğimi; isterlerse yazı, isterlerse de röportaj olabileceğini yazdım.

Sade Soda Dergisi, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği tarafından lise ve üniversite öğrencileri için çıkarılıyor. Bir süre sonra da Hilal Furkan Hanım'ın adaşı Hilal Mısırlı Hanım'dan röportaj isteğiyle ilgili bir mail geldi. O günlerde şartlarım nedeniyle yüz yüze röportaj yerine soruları göndermelerini ve cevaplayıp göndereceğimi yazdım. Bir süre sonra sorular geldi. Sorular güzel hazırlanmıştı. Ben de samimiyetle cevapladım. Bu arada Hilal Mısırlı ile birbirimize defalarca mail gönderdik. Derginin üç ayda bir çıktığını röportajın yaz sayısında çıkacağını öğrendim. Röportaj derginin 6. sayısında yayınlanacaktı.

Dergiyi ve verdiğim röportajı merakla beklerken önce ÖNDER'in internet sitesinde daha sonrada bir çok yerde dergiden alıntı yapılarak hazırlanan haberlere rastladım. ÖNDER'in internet sitesinde "Engellerden Kavram Çıkardı" diye manşet atılmıştı. Sonra söyle devam ediyordu: "Kendisi de engelli bir isim olan Aliye Yücel, engelliler üzerine kafa yorarken "Kör Topal Giden Bilim Dalı: Engeloji" kavramını ortaya koydu. Genç kardeşlerimiz Yücel'le kavram üzerine konuştu. Gençlik dergimiz Sade Soda'da..."


Bir çok haber sitesi de "Engellerden Kavram Çıkardı" başlığını kullandı. Gaste 24 ise "Üniversiteler İçin Yeni Bir Bilim Dalı Doğdu: Engeloji" başlığını kullandı. Ondan fazla sayıda internet haber sitesi de röportajdan farklı başlıklarla konuyu ele almıştı. Yani dergiyi görmeden yansımalarını gördüm. Bu beni mutlu etti. Bir kaç gün sonra gönderilen Sade Soda Dergisi elime geçti. Her türlü dergiyi çok severim, okurum ve dikkatlice incelerim. Sade Soda Dergisi'ni de elime alınca çok beğendim. Dergi; konuları, içeriği, baskısı, kağıdı hatta ebatları ile çok başarılı ve farklı bir dergi...

Röportajın manşeti "Özgüvende Kadere İman Saklı" olarak yazılmıştı. Hilal Mısırlı "Bugüne kadar duymadıysanız "farkında" bir birey olmaya niyet etmek için güzel bir vesile olacağına inandığımız Aliye Hanım'ı tanımaya ve literatürümüze kazandırdığı "Kör Topal Giden Bilim Dalı: Engeloji"nin üniversitelerde anabilim dalı olarak okutulacağı günlere hazır olun" diyerek röportaja başlamış. Güzel ve içime sinen bir röportaj... Engeloji"nin üniversitelerde anabilim dalı olarak okutulacağı fikri ise beni gülümsetti.

Kitabım çıktığı zaman ve daha sonra da bir çok röportaj verdim. Ama Sade Soda Dergisi'ne verdiğim röportaj çok farklı oldu. Çok ses getirdi ve ilgi gördü. Röportajın bilmecedeki gibi bir etkisi oldu: Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane... Bu da bize derginin etki alanının ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Başta Hilal Furkan ve Hilal Mısırlı olmak üzere dergiye emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 6. sayısı çıkan derginin yayın hayatının uzun yıllar sürmesini diliyorum.
                                                                                                                        
ALİYE YÜCEL

8 Ekim 2017 Pazar

BLOGUM 6 YAŞINDA


Her hafta ne yazacağım bazen son güne kadar belli olmuyor. Gündemdeki bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap yazıma konu olabiliyor. Ama ekim ayının ilk haftası konum hep belli... Konu blogum... Blogum "Engeloji" 6 yaşında... Evet tam altı yıl önce bir ekim günü yazmaya başlamıştım. Benim için güzel bir ekim oldu! O günden bu yana her hafta yazmaya devam ediyorum.

Kişisel değil... Temasal bir blogum var. Hep engelliyi, engelliliği ve engelli farkındalığını anlatıyorum. Biliyorum ki bu kadar düzenli bir şekilde; moda, kadın, kozmetik, alışveriş ve magazin gibi konularda yazsaydım. Daha çok okunacak, daha çok ilgi görecek ve reklamlar alacaktım. Ama benim asıl isteğim bir engelli  farkındalığı meydana getirmek. Engellilerin anlatmak istedikleri aynı ve pek çok sorunları ortak. Birilerinin de bunu anlatması gerekiyor. Bunları yazarken birilerinin sesi olmak istiyorum.

6 yıldır her hafta mutlaka yazdım. Bu yıl çeşitli sebeplerden dolayı "Bu hafta yazmasam mı acaba?" dediğim anlar çok oldu. Ama içim rahat etmedi. Yazmaktan hiç vazgeçemedim. Bugüne kadar da 300'ün üstünde post yayınladım. Toplam sayfa görüntülenme sayısı da 300 bini geçti. Engelli ve engelsiz herkese sesleniyorum. En çok da engelsizlerin okuyup anlamasını istiyorum. Yanlış bildikleri pek çok şeyi öğrenmeleri için... Engellileri doğru tanımaları için... Bir gün biri rastlar da okursa engellileri doğru anlarsa ne mutlu bana!


Uzun  zamandır sadece "engelli ve engelliler" konusunda her hafta farklı bir konu bulmak ve bunu yazmak şaşırtıcı olabilir. Ama bana zor gelmiyor. Sadece hep aynı şeyleri yazma istemediğim için farklı konularda yazmaya ve aynı konudaki yazıyı iki hafta üst üste yazmamaya dikkat ediyorum. Konularım belli; engelli, engellilik, engelli farkındalığı... Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış tanınması beni bu konuda yazmaya zorluyor.

Blog yazılarımla ilgili hep güzel ve olumlu eleştiriler alıyorum. "Bir arama yaparken blogunuza rastladım, çok beğendim" , Uzun zamandır ilk defa engellilik ve engellilerle ilgili doğru kurulmuş cümleler okudum...", "Yazınızı okudum.  Anlatmak istediklerinizi çok güzel anlatmışsınız..." gibi yorumları görmek çok mutlu edici... Yazdıklarımın beğenilmesi ve en önemlisi anlaşılmak çok güzel. Okuyan bir kişide bile engelli farkındalığı meydana getirmek en büyük isteğim.

Engelli, engellilik ve engelli farkındalığı konularında anlatmak istediğim daha çok şeyin var olduğunu görüyorum. Bu yüzden ilk günkü istek ve heyecanla yazmaya devam etmek istiyorum. Bu arada 6 yıl boyunca  blogumu okuyan, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, ziyaret eden ve beni motive eden herkese, arkadaşlarıma ve aileme teşekkür ediyorum. Anlaşılmak dileğiyle...


ALİYE YÜCEL                      

25 Aralık 2016 Pazar

BENİM HİKAYEM


25 Aralık doğum günüm... Benim hikayem bugün başladı. Bugün yazmayı düşündüğüm başka bir konu vardı. Ancak "25 Aralık" olunca kendi hikayemden bahsetmek istedim. Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğdum. Doğduğum yıllarda çocuk felci çok yaygın bir hastalıkmış... Ben de 9 aylık iken çocuk felci geçirdim. Bu nedenle bedensel (ortopedik) engelliyim. Çocukluğum ev, okul ve hastane üçgeninde geçti.  Ameliyatlar, doktor kontrolleri, fizik tedavi süreçleri...

Ailem benim için en büyük şans... Çok farklı karakterde olan annem ve babamdan ayrı ayrı konularda, ayrı ayrı güçler aldım. Annem, babam ve kardeşlerim bana hiç bir zaman engelli gibi davranmadılar. Eksikliklerimi gördüler ama hep artılarımı ön plana çıkardılar. Bu da beni daha güçlü yaptı. Böyle olunca çevreden gelen olumsuz etkilere aldırmamayı öğrendim. Ailem eğitim almam konusunda da maddi ve manevi desteği hiç esirgemedi.

Eğitim herkes için ilk şart... Ancak engelliyseniz bu çok daha önem kazanıyor. Sadece çalışan bir birey olmak için değil... Çevreye kendini kabul ettirmenin de bir yolu bu... Başarılı bir öğrenciydim. Tabii böyle olunca çevrede bir kabul görüyorsunuz, bu da bir özgüven sağlıyor... Özgüven çok önemli. Yoksa engelli olmak çok daha zor.


İlk, orta ve lise öğrenimimi ilçemde, Mustafakemalpaşa'da tamamladım. Üniversite öğrenimi için İstanbul'a geldim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ilk tercihimdi. Oradan mezun oldum. Mezun olduğum yıllarda maalesef engellilere öğretmenlik hakkı verilmiyordu. Bu nedenle öğretmen olduğum halde, mezuniyet için gerekli olan stajımı yaptığım halde, mesleğimi  yapamadım.

Sevdiğim bir alan olduğu için medya sektöründe çalışmaya başladım. 1989 – 1990 yıllarında Kadın ve Aile Dergisi’nde editör olarak; 1991 – 1994 yılları arasında engellilere yönelik Yaşama Sevinci Dergisi’nde editör, yine engellilere yönelik hazırlanan ve TRT’de yayınlanan Her Şeye Rağmen programında yapım yardımcısı olarak çalıştım. Sonra TGRT'ye girdim.

TGRT'de uzun yıllar çalıştım. 1994 ile 2010 yılları arasında... Metin Yazarlığı, Yapım - Yönetim Yardımcılığı (Kadın ve Sağlık Programlarında), TGRT - Basın ve Halkla İlişkiler Basın Tanıtım Sorumlusu ve TGRT HABER Medya Sorumlusu olarak görev yaptım. 2010 yılından bu yana da Beyazay Derneği ve İŞ-KUR’un ortak projesi olan engelli istihdamına yönelik Engelli Kariyeri’nde Değerlendirme Uzmanı olarak çalıştım.

Bu arada engellilere yönelik çeşitli projelerde çalıştım. Danışmanlık yaptım. 2011 yılında yazmaya başladığım halen yazmaya devam ettiğim engelli ve engellilik hakkında yazdığım "Engeloji" isimli kişisel bir blogum var. Bu yazıyı okuduğunuza göre  biliyorsunuz! Ve aynı isimli bir kitabım var.

ALİYE YÜCEL

23 Ekim 2016 Pazar

INSTAGRAM'DA ENGELOJİ




Bu hafta hep yapmak istediğim. Ancak ertelediğim, kitabım Engeloji'nin Instagram'da paylaşılan bir kaç fotoğraf ve tanıtımına yer vereceğim.

İlk fotoğraf ve paylaşım Burcu Kumaş'tan;

"Bu kitabı yaklaşık 2 hafta önce sabah haberlerini izlerken İsmail Küçükkaya'nın kurmuş olduğu aşağıdaki cümleler sonucu keşfettim... "Çocukken, bebekleri doğacak kişilerin "Kız ve erkek olsun hiç fark etmez. Eli ayağı düzgün olsun da" sözü içimi acıtırdı. Bu halk arasında çok kullanılan ve iyi niyetle söylenmiş bir dilektir. Ama bu cümle engelli birinin gözlerinin içine bakarak söylendiğinde, onu ne çok incittiğini hiç düşünülür mü? İnsanların bedensel engellerine odaklanmak yerine empati yapmamız gerekiyor..." (3 Aralık 2014)

 

İkinci fotoğraf ve paylaşım Mor Edebiyat'tan;

"Fi'den hemen sonra Engeloji'ye başladım ve kitabı bugün bitirdim. Engelliler üzerine Aliye Yücel'in sözleriyle anlatılmış güzel bir kitap. Yazarın düşüncelerinin yanında kitapta engellileri konulu kitaplardan, filmlerden, sosyal gerçeklerden, sosyal aktivitelerden ve gerçek yaşam öykülerinden de bahsedilmiş. Okumanızı tavsiye ederim. Aslında 'farklı' değil, çoğu zaman farkına varmadığımız bir dünyanın kapılarını gönlünüzde açacak. Mutlu akşamlar." (7 Mar 2015)




Son fotoğraf ve paylaşım Suko_Lata'dan;

"Yeni yıla sadece günler kala ben. Yeni yılda da bol okumalı günlerimiz olsun İnşallah. Kitap: Engeloji - Aliye Yücel" (29 Aralık 2014)

Bunlar beni tanımayan kişiler arasından seçtiklerim. Instagram'da Engeloji ile ilgili daha pek çok paylaşım yer alıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor...

ALİYE YÜCEL

9 Ekim 2016 Pazar

BLOGUM 5 YAŞINDA


Bloguma, beş yıl önce başlamış, ilk yazımı 4 Ekim 2011 günü koymuştum. Engeloji, 5 yılını doldurdu. Bloga başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve bana bir kitap kazandıracağını bilemezdim. "Engelli Hikayeleri" diyerek başladığım ve engelli farkındalığına dair yazılar yazdığım bloguma daha sonra kitabımın adını verdim. "Engeloji" oldu. Engeli ve engelliyi doğru anlama bilimi... İsminin böyle etkili olacağını tahmin edemezdim. Ancak Engeloji çok etkili bir isim oldu.

Blogumu; ne amaçla, neyi eksik gördüğüm için, neyi anlatmamın gerekli olduğunu fark ettiğim için açtığımı defalarca anlattım. Kısaca bahsedersem. Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış tanınması beni bu konuda yazmaya zorladı. Bir engelli olarak bunu anlatmamın gerekli olduğunu düşündüm.  Okuduğum bir kitapta, seyrettiğim bir filmde, bir haberde, duyduğum bir sözde engelli farkındalığını görüp aktarmaya çalıştım.


Dile kolay tam 5 yıl. Genellikle pazar günleri olmak üzere her hafta bir post yayınladım. Ne olursa olsun mutlaka zaman ayırdım ve hiç aksatmadım. Her hafta farklı bir konu ve bu konu ile engelli farkındalığı ortaya koymak kolay değildi. Farklı farklı konularla hep engelliyi ve engelliliği anlattım. Bazen engellilerle ilgili bir gelişmeyi, bazen engellilere yapılan bir haksızlığı, bazen engelli konulu bir kitabı veya filmi yazdım.

Belki başka konularda (moda, kadın, kozmetik, alışveriş, magazin gibi...) yazsaydım. Daha çok ilgi görecek, daha çok okunacaktım. Reklam alacaktım. Bunu biliyorum. Ama anlatmak istediğim, anlatmamın gerektiğine inandığım önemli bir konu varken başka konularda yazmak istemedim. Çünkü, yazılarımın beğenilmesinden çok, engelli  farkındalığı meydana getirmek istiyorum. Bunu her fırsatta belirtiyorum. Bunları yazarken birilerinin sesi olduğuma inanıyorum. Engellilerin anlatmak istedikleri aynı ve pek çok sorunları ortak. Birilerinin de bunu anlatması gerekiyor.

Blogumun 5 yıl içindeki görüntülenme sayısı 250 bini geçti. Bu oldukça iyi bir rakam. Engeloji; düzenli (her hafta mutlaka bir post), özenli, fotoğrafları konu ile alakalı ve niş (niche) bir blog oldu. Bunu ben demiyorum. Bilenler diyor! Geriye dönüp baktıkça bunca zamandır sadece "engelli ve engelliler" konusunda her hafta farklı yazılar yazabildiğime şaşıranlar da oldu. Doğrusu bazen ben de şaşırıyorum!


Bu arada çok önemli bir gelişme de oldu. Blogum ve kitabım sayesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 10-16 Mayıs Engelliler Haftası nedeniyle düzenlenen 7. Cemil Meriç Engel Tanımayan Başarı Ödülü'nü kazandım. Ödülü, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İbrahim Karaosmanoğlu'nun elinden  aldım. Cemil Meriç'in adının geçtiği bir ödülü almak çok mutlu ediciydi.

Bu hafta 5. yıl dolayısıyla blogumla ilgili bir şeyler yazmak ve teşekkür etmek istedim. Engelli ve engellilik konularında anlatmak istediğim daha çok şeyin var olduğunu görüyorum. Bu nedenle bugünden sonra da yazmaya ve bir şeyler paylaşmaya devam etmek istiyorum. Bu geçen 5 yıl içinde bloguma giren, okuyan, öneren, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, motive eden herkese çok teşekkür ediyorum. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle...

ALİYE YÜCEL                       

10 Temmuz 2016 Pazar

BİR FAZLASINI ÖĞRETİR


Bu yıl, Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (EKPSS) katılan adaylar arasından 498 engelli öğretmen atanma hakkı elde etti. Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuyla ilgili yazılı bir  açıklama yaptı. Açıklamaya göre; 2016 yılında yapılan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'na katılan adaylar arasından EKPSS puanına göre atandılar. Adaylar, bu atamaların sonuçlarını "www.meb.gov.tr" internet adresinden öğrenebilecekler. 

Aday olan engelli öğretmenler, atanmak istedikleri tercihleri 27-30 Haziran tarihleri arasında elektronik başvuru formunu doldurmak suretiyle yapmışlardı. Başvurusu kabul edilen 1712 aday arasından; puan üstünlüğü, tercihleri ve alan kontenjanlarına göre 498 öğretmen adayının ataması gerçekleşti. Ataması yapılan öğretmenlerin görev yerleri valiliklerce belirlendi. Şimdi görevleri ve öğrencileri onları bekliyor.

Daha önce engelli öğretmen atamaları yapılacağı haberleri medyada yer almıştı. Hatta sayı olarak da 250 civarı verilmişti. Oysa neredeyse iki katı, 498 öğretmen adayının ataması gerçekleşti. Gönül isterdi ki başvurusu kabul edilen 1712 engelli öğretmen adayının tamamı bir yerlere atanabilsin. Ancak ne diyelim, buna da çok şükür... Çünkü daha önceki yıllarda bu hak da yoktu. Engellilere öğretmenlik yapma hakkı tanınmıyordu.


Engelli kişilerin öğretmen olmasına, bu mesleği yapmalarına başka bir açıdan bakıyor ve çok önemsiyorum. Engelli farkındalığı açısından... Engelli öğretmenler uzun yıllar çalışacaklar ve yüzlerce öğrenci yetiştirecekler. Bu çocuklar engelli kavramını öğretmenleri vasıtasıyla öğrenecekler. Böylece çocuklar, bir engellinin de meslek sahibi olabileceğini, başarı gösterebileceği anlayacaklar. Sanıldığının aksine aciz olmadığını görecekler. Engellerin aşılabileceğine en yakından tanık olacaklar...

Okulun ve dolayısıyla öğretmenlerin çocukların hayatındaki önemi söylemeye gerek var mı bilmiyorum? Öğretmenler, anne ve babadan sonra çocuk için en büyük örnektir. Çocuklar önce evde ebeveyn tarafından, sonra da okulda öğretmenleri tarafından eğitilirler. Eğer; bir öğretmen mesleğini seviyorsa, araştırıyorsa, milli ve manevi değerlere sahipse, idealleri varsa ve doğru örnek oluyorsa bir çocuk için ömür boyu rol modeldir. 

Ancak bir öğretmen engelliyse; çocuğa diğer öğretmenlerinden fazladan bir şeyi daha öğretir! Doğru engelli algısını... Çocuk; engelli bir bireyin yapabileceklerini, azmini ve engelli farkındalığını öğretmeni sayesinde öğrenir. Bu nedenle, engellinin olumlu sunumu gösteren belki de en önemli mesleklerden biri öğretmenlik... Düşünsenize; engelli bir öğretmeni tanıyan ve seven bir çocuğun bütün hayatı boyunca engelliye karşı bir ön yargısı ve olumsuz bir düşüncesi olabilir mi? Asla olmaz... Bu nedenle engelli öğretmenlerin hepsinin başarılı olması ve sayısının artmasını diliyorum. 

ALİYE YÜCEL 

20 Mart 2016 Pazar

FUARDAN ANILAR


Bir fuar böyle geçti. Ne güzel anlar yaşadım. Ne güzel anılar biriktirdim. Ortam kitap kokunca her şey güzeldi galiba... Yazacak ne çok şey var. Ama nereden başlamalı, neleri yazmalıyım bilemiyorum.

Fuarda benim için en anlamlı zamanlardan biri Hekimoğlu İsmail Hoca ile tanışmak oldu. Gördüğümde öyle mutlu oldum ki... Onun kitapları ne çok yüreği etkilemiştir. Hele de Minyeli Abdullah... Tanıştım ve Engeloji'yi imzalayıp verdim. Ne güzel bir andı...

Gurur Göç, Bodrum'dan geldi. Tanışmaya ve Engeloji'yi imzalatmaya... Siz beni tanımazsınız. Ama ben sizi yazılarınızdan tanıyorum. Sizinle tanışmaya geldim. Uçaktan şimdi indim. Hemen buraya geldim..." dediğinde benim için fuardaki en mutlu anlardan biriydi. Taaa Bodrum'dan gelmişti. Kendisine çok teşekkür ettim. Beni çok mutlu etti.

Fuarla ilgili yazılarıma daha sonra uzun uzun ilaveler yapmak istiyorum. Yaşadığım beni etkileyen her şeyi aktarmak,  yazmak istiyorum. Ama şimdilik bu kadar...

ALİYE YÜCEL                                                                             

13 Mart 2016 Pazar

ENGELSİZ BİR DÜNYA İÇİN BULUŞTUK


Kitap Fuarı bitti. Fuarla birlikte "Engelsiz Kalemler - Uluslararası Yayım Dergi ve İletişim Fuar Programı" da bitti. 10 gün boyunca oradaydım. Yüz yüze görüşmediğim pek çok arkadaşımı, kardeşimi gördüm. Ne güzel dostluklar edindim. Ne güzel günler geçirdim. Yazacak ne çok şey var.

Sloganı "Engelsiz Bir Dünya İçin Buluşuyoruz" olan fuar programı Engelsiz Dünya Platformu tarafından düzenlendi. Bu bir ilkti. Fuarın en önemli farklılığından biri her engelli yazara özel bir stant tahsis edilmiş olmasıydı. Her birimiz kitaplarımızı imzaladık.

Birlikte yaşama kültürünün gelişmesi için yapılan her adım çok önemli... Bu nedenle Engelsiz Dünya Platformu'nun düzenlediği fuar programı çok değerli... Engelsiz Kalemler, çok ilgi gördü. Gelecek yıllarda daha geniş kapsamlı olacak buna inanıyorum. Emeği geçen herkese çok teşekkürler...



ALİYE YÜCEL        

6 Mart 2016 Pazar

BAKANIMIZ VE ENGELOJİ


"Engelsiz Kalemler - Uluslararası Yayım Dergi ve İletişim Fuar Programı" 04  Mart Cuma günü CNR Kitap Fuarı Hall-1'deki özel bölümde başladı. Engelsiz Kalemler'den biri de bendim. Bugün 3. gün. Bu üç gün içinde çok güzel anlar yaşadım. Çok güzel anılar biriktirdim.

Fuar programı Engelsiz Dünya Platformu tarafından düzenleniyor. Fuara; Almanya, Amerika, İsviçre, İngiltere, Fransa, Kazakistan ve ülkemizin farklı illerinden 27 engelli yazar katıldı. Hepsi çok değerli 26 arkadaşım. Bazısını yıllar öncesinden tanıyordum. Bazısını yeni tanıdım. Bazısını da henüz yakından tanımadım, tanıyacağım.


İlk gün benim için en önemli anı Kültür ve Turizm Bakanımız Mahir Ünal'ın standımı ziyareti oldu. Kitabımı eline aldı. Ben de neden Engeloji'yi ismini verdiğimden bahsettim.

İlk bölümdeki "Çocukken, bebekleri doğacak kişilerin "Kız olsun erkek olsun hiç fark etmez. Eli ayağı düzgün olsun da..." sözü içimi acıtırdı." cümlesini okudu. Sonra da her kütüphanede olması gerektiğini söyledi... 

ALİYE YÜCEL

11 Ekim 2015 Pazar

KİTABIM 1 YAŞINDA...


Geçen hafta blogumun 4. yaş günüydü. Ne ilginç ki dün de kitabım Engeloji'nin yaş günüydü. Kitabım 1 yaşında... Engeloji, 10 Ekim 2014 günü satışa çıkmıştı. Güzel bir duyguydu. Sağlık problemlerim yüzünden bu sevincime gölge düşse de "Bunda da bir hayır vardır" diye düşünmüştüm. İstediğim tanıtımın olmadığına inanıyorum. Bu kesin...  Ama yine de medyada yer aldı. Hem de övgü ile bahsedildi. Okuyan herkes beğendiğini iletti. Bu da beni çok mutlu etti. Bir yazar ne ister ki? Anlaşılmak, beğenilmek...

Engeloji'den bahsedenleri daha önce blogumda yazmıştım. Milliyet Gazetesi Ali Eyüboğlu, ATV Müge Anlı, Fox TV İsmail Küçükkaya (Çalar Saat), 24 TV Murat Çiçek (Günün Manşeti), Akşam Pazar Eki, Yeni Akit Gazetesi, Yazar Ümit Şimsek, Kadınlar Arası, Hürriyet Sosyal Ayşe Baykal, Türkiye Gazetesi, Posta Gazetesi, Millet Gazetesi, Fikir Haber, Fatih Gazetesi, Küçük Kırmızı Pabuçlar, Engelliler.web, Olumlu Haber, Varide, Yaşadıkça, Özürlüler Gazetesi, Dünya Bizim, Milliyet Blog, Duyabilirsin, Engelsiz Dostlar, Ne Okuyabilirim gibi bir çok medyada yer almıştı. Bunlar bulabildiklerim, rast geldiklerimdi.


Bu arada Instagram, Facebook ve Twitter’da da çok güzel paylaşımlar yer aldı. Okuyanlar görüşlerini yazdı. Kitabım olduğu için diye söylemiyorum. Engeloji, nesne olarak da güzel oldu. Kapak tasarımı da çok beğenildi. İlk gördüğümde benim içime sinmişti. Herkes tarafından da çok beğenildi. Tanıdığım, tanımadığım pek çok kişi tarafından fotoğrafları çekildi. Sosyal medyada yayınlandı. Öyle güzel ve ilginç fotoğraflar vardı ki... Görülmeye değerdi. Çok beğendim ve mutlu oldum. Bazılarını da bloguma koydum.

Kitabın hazırlık sürecinde isminin böyle etkili olacağını düşünmemiştim. Adı ilk bulduğumda arama motorunda sorgulayınca, arama motoru yakın bir kelime yazıp "Yine de girdiğiniz şu sorguyu mu aramak istiyorsunuz?" yazdı. Benim de istediğim buydu! Hiç kullanılmamıştı, farklıydı ve anlamlıydı. Bulduğum an "İşte bu..." demiştim. Engelli ve engelliyi doğru anlamak bir bilimdi!  Engeloji de bunu anlatıyordu. Zamanla da Engeloji ismini daha çok benimsedim ve sevdim.

Bu arada alıp okuyanların kitap hakkındaki düşüncesi "Başladım, hiç sıkılmadan okudum...", "Elime aldım okumaya başladım, bırakmak istemedim...", "Engelliyi tanımıyormuşuz okuyunca anladım...", "İkincisi ne zaman gelecek?", "Yenisini bekliyoruz...", "Engeloji 2 ne zaman çıkacak?" oluyor. Bu sözler de beni mutlu ediyor. Engeloji’yi okuyan, bahseden herkese söyledikleri övgü dolu çok sözler için çok teşekkür ediyorum. Engeloji 2 de gelebilir belki...
                                                                                               


ALİYE YÜCEL

4 Ekim 2015 Pazar

BLOGUM 4 YAŞINDA...


Bugün 4 Ekim. Blogum, bugün tam 4 yaşında... Bu nedenle bu konuda yazmak istedim. Blogumu 4 Ekim 2011 günü Engelsiz e-Ticaret projesi kapsamındaki eğitimde deneme amaçlı kurmuştum. O gün bloga başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve ciddi bir okuyucu kitlesine ulaşacağımı düşünebilir miydim? Hayır... Blogumu "Engelli Hikayeleri" adıyla başlamıştım.  Daha sonra kitabım sayesinde değişti "Engeloji" oldu!

Engelli ve engellilik hakkında kişisel olarak ve çevremde gözlemlediklerimden bir fikrim vardı. Engellilik yanlış biliniyor, engelliler yanlış tanınıyordu. Hep "Bunu doğru anlatmalıyım..." diye düşünüyordum. İşte deneme amaçlı açtığım blogum bunu anlatmamı sağladı. Farklı farklı konularla hep engelliyi ve engelliliği anlattım. Yazılarımın beğenilmesini tabii ki isterim. Kim istemez? Ama asıl isteğim engelliyi doğru tanımlayıp bir farkındalık ortaya koymaktı. Sanırım bunu başardım.

İki elim kanda olsa bile mutlaka her hafta yazmaya çalıştım. Her hafta (genellikle pazar günleri) bir post yayınladım. Hiç aksatmadım. Bir işim çıktığında ya da bir yere gidileceği zaman ailemin "Bu hafta da yazı koyma... Ne olur ki? Kalsın..." demelerine "Yok! Olmaz..." deyip mutlaka bir yazı koymaya çalıştım. Çünkü biraz ihmal etsem, bir aksasa, belki de yazma hevesim kaçacak, bir daha yazmak istemeyecektim.


4 yıldır emek verdim. Bir görev disiplini ile yazdım, yazdım, yazdım... Yazmaktan hiç vazgeçmedim. Hep aynı heyecan ve istekle yazmaya devam ettim. Bu süre içinde 200'ün üstünde post yayınladım. Engelli ve engelsiz herkese seslenmek istedim. Bu nedenle konularımı araştırarak, özenle ve günceli yakalayarak seçmeye çalıştım. Konu bulmanın sıkıntısını, bulmanın sevincini, yayınladıktan sonraki rahatlamayı, beğenilmesinin sevincini ve ziyaretçi sayısının artmasının mutluluğunu yaşadım.

4 yıl az bir zaman değil. Bu zaman içinde neler neler oldu. Çok şey değişti. Hayat bu... Üzücü, kaygılı, umutlu, sevinçli, mutlu, mutsuz; pek çok an, saat, gün, hafta, ay ve  yıl geçti. Her yazıda farklı ruh hali içindeydim. Yayınladığım her yazı bana da bir şeyler kattı. Blogum bana çok şey verdi. Sayesinde çok şey öğrendim. Güzel insanlarla tanıştım. En önemlisi de bir yayınevi tarafından fark edildim... Ve pek çok blog yazarı gibi bir kitap sahibi oldum.

Bugünden sonra da yazmaya devam edeceğim. Blogumun; düzenli, özenli, seçtiğim fotoğrafların konu ile alakalı ve niş (niche) bir blog olduğunu söyleyenleri hiç yanıltmamak istiyorum. 4 yıl boyunca okuyan, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, ziyaret eden ve beni motive eden herkese, arkadaşlarıma ve aileme çok çok  teşekkür ediyorum. Diğer yazılarda görüşmek dileğiyle... Nice yıllara...

                                                                  
ALİYE YÜCEL    

12 Nisan 2015 Pazar

ENGELOJİ’DEN BAHSEDENLER 2


Engeloji’den Bahsedenler’i daha önce paylaşmıştım. Kitabım; Milliyet Gazetesi Ali Eyüboğlu, ATV Müge Anlı, Fox TV İsmail Küçükkaya (Çalar Saat), 24 TV Murat Çiçek (Günün Manşeti), Akşam Pazar Eki, Yeni Akit Gazetesi, Yazar Ümit Şimsek, Kadınlar Arası, Hürriyet Sosyal Ayşe Baykal, Türkiye Gazetesi, Fikir Haber, Fatih Gazetesi, Yaşadıkça gibi pek çok medyada yer almıştı.

Bu geçen zaman içinde yine Engeloji’den bahsedenler oldu. İşte onlar:


Posta Gazetesi

Küçük Kırmızı Pabuçlar

Millet Gazetesi

Varide

Dünya Bizim

Milliyet Blog



Özürlüler Gazetesi

Bedrekaa

Haberler

Duyabilirsin

Engelsiz Dostlar

Ne Okuyabilirim

Bunlar bulabildiklerim, rast geldiklerim. Belki bu günden sonra da yer alacak. Ancak biriktiği için yer vermek istedim. Bu arada Instagram, Facebook ve Twitter’da da çok güzel paylaşımlar yer aldı. Engeloji’den bahseden herkese yer verdikleri ve yazdıkları övgü çok sözler için çok teşekkür ediyorum.

ALİYE YÜCEL