İşaret dili,
işitme ve konuşma engellilerin kendi aralarında ve diğer kişilerle iletişim
kurarken, el hareketlerini ve yüz mimiklerini kullanarak oluşturdukları görsel
bir dildir. İşaret dili sanıldığının aksine evrensel bir dil değildir.
Ülkelere, hatta aynı ülkede bölgelere ve illere göre bile değişir. Hepsi
birbirinden farklılıklar gösterir.
İşaret dili,
1616 yılında ilk kez İtalyan Giovanni Bonifacio tarafından kullanılmıştır. 1750
yılında iki kız kardeşi de sağır olan Abbe Charles De I’Epee, bu dili
değiştirerek, geliştirmiştir. 1770'li yıllarda Fransa'da işitme engellilerin
kullandığı el hareketleri dil olarak kabul edilmiştir. Daha sonra bu Amerika'ya
götürülmüştür. Amerika'da 1817 yılında Thomas Gallaudet, işitme engelliler için
bir okul kurmuş ve ilk kez orada işaret dili öğretilmiştir.
İşaret dilinin
başlangıcı işitme engellileri bir araya toplayan bir okulun yada bir kurumla
aynı zamana geldiği tahmin edilmektedir. Ancak çok önceleri, daha ilkelce bile
olsa; konuşamayan kişilerin iletişim kurmak için işaret dilini kullandığını
tahmin etmek hiçte zor değildir. Öyle ya, kişi duymuyor. Duymayınca ses
çıkarmayı da öğrenemeyecek, bilemeyecek. Böylece doğal olarak çevresiyle
anlaşabilmek ve iletişim kurabilmek için bir takım hareketler yapacak, ellerini
ve yüzünü konuşturacaktır.
Türk işaret
dilinin tarihi, 16. yüzyıllara Osmanlı Devleti’ne kadar uzandığı bilinmektedir.
O zamanlar Osmanlı mahkemelerinde işaret dilinin kullanıldığına dair kanıtlar
mevcuttur. İlk İşitme Engelliler Okulu da 1902 yılında 2. Abdülhamit döneminde
kurulmuş ve bu okulda işaret dili kullanılmıştır. İşaret dilindeki
farklılıkların azaltılması için Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve
Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü 1995 yılında Yetişkinler İçin İşaret Dili
Kılavuzu yayınlamıştır.
İşaret dili
alfabesi sözlü dil alfabesinden farklıdır. Her dilin işaret dili de aynı
değildir. Bulunduğu dilden etkilense de ondan farklı bir dildir. Türk İşaret
Dili ya da kısa adıyla TİD, Türkiye’deki işitme engelliler tarafından
kullanılan dildir. Diğer işaret dilleri gibi Türk İşaret Dili de Türkçeden
etkilense de Türkçenin gramer yapısından farklı olarak kendine özgü bir gramer
yapısına sahiptir.
Her işitme
engelli işaret dili bilmemektedir. Ancak bilenler de pek çok yerde kendini
ifade etmekten uzaktır. Çünkü çevrede işaret dili bilen ve anlayan kişi sayısı
yok denecek kadar azdır. İşitme engelliler pek çok yerde olduğu gibi kamu kurum
ve kuruluşlarında iletişim derdini anlatamamaktadır. Çünkü işaret dili bilen
personel yoktur. Bu ne zor bir durumdur. Bir yerdesiniz konuşamıyorsunuz,
işaret dili ile bir şeyler anlatıyorsunuz ama anlaşılmıyor. Yabancı bir ülkede
dil bilmeden kalmak gibi...
İşaret dilinin
kolayca öğrenildiği ve çok eğlenceli olduğu söyleniyor. İşitme engelli
olmayanların da; hele de iletişimin yoğun olduğu işlerde çalışıyorsa bu dili
öğrenmesinde yarar var. Bu dili öğrenip, işitme engellilere yardımcı olmak ne
büyük anlam taşır. Hayatı boyunca bir tek işitme engelli ile iletişim kursa
bile, buna değmez mi?
ALİYE YÜCEL
Çok teşekkürler..Güzel ve sonucu önemli bir yere gelmiş..evet işaret dili ile iletişim kurabilen işitme engelliler hastane, adliye. kurslar vs.. işleri düşünce çok sıkıntı çekiyorlar, yardımcı olmak en azından olmaya çalışmak gerek.
YanıtlaSilişaret dili
Silne güzeldir anlayana konuşanlar bile onlar kadar anlaşamaz öyle hareketleri vardır ki o mimikler sanki konuşmakta neymiş dedirten cinsten gözlri bile anlatır bazı kelimeleri ama biz bir türlü anlamayız ne demek istediklerini bazen ve onlar çıldırırlar neden anlamıyorsun diye ve hadicanım sende konuşsan ne konuşmasan ne hepsine sevgiler