> Engeloji

Translate

8 Ağustos 2021 Pazar

YAZMASAM DA...


Bloguma yazmadım ancak engelliler konusunda çalışmalara devam ettim. Engelli, engellilik, engelli farkındalığı denilince akar sular duruyor.

Engellilik konusunda iki farklı yerde çalışmalara katıldım. Biri Türkiye Beyazay Derneği'nde birlikte çalışmalar yaptığım arkadaşlarımla birlikte "Engelli Mahremiyeti" adıyla bir instagram hesabında paylaşımlar yapıyoruz. Takip edebilirsiz. Engelliler konusunda bilgileneceksiniz. Bir çok anlamsız paylaşımları takip yerine bilgi edinebilirsiniz ve bir faydası olabilir...

Engelliler konusunda bir diğer çalışmam ise Türkiye Kızılay Derneği'nin kurduğu Engelsiz Kulüp calışmalarına katılmam oldu. Bu konuyu daha sonra yazmayı düşünüyorum.


ALİYE YÜCEL 


1 Ağustos 2021 Pazar

ENGEL SEBEBİM ÇOCUK FELCİ

Ne zaman küçük bir çocuk ağlasa, yıllar öncesine giderim. İçimde bir darlık hissederim. O küçük çocuğun yerine koyarım kendimi... Çocuk felcine yakalandığım günlere giderim... Ben de böyle ağlamış olmalıyım diye düşünürüm hep... Araştırıp okuduğuma göre büyük ağrı ve sancı veriyormuş çocuk felci... 

Çocuk felcinde (poliomyelit) önceleri; ateş, baş ağrısı, halsizlik, kusma, boyunda sertlik, kol ve bacaklarda ağrı oluşuyor... Daha sonra da hastalık etkeni olan virüs omuriliğe geçerek, orada kasların hareketlerini sağlayan sinir hücrelerini tahrip ediyormuş... 

Şimdilik bu kadar.... Bu konuyu yani engel sebebimin devamını uzun uzun yazacağım belki buraya belki de Engeloji 2'ye... 

ALİYE YÜCEL


25 Temmuz 2021 Pazar

CANIM ANNEM

Bugün annemi kaybedeli tam bir yıl oldu... Bir yıl hiç bir şey yapmak istemedim. Bloguma da yazamadım.  Yaptığım her şey anlamsız geldi çünkü.  Onu yazamadım. Ondan başka bir şey yazmak da çok saçma geldi. 

Ancak engelli ve engellilik hakkında söyleyeceklerim galiba bitmedi. Bu nedenle yazmalıyım diye düşünüyorum. Uzun uzun olmasa da... Zaman zaman yazmak istiyorum. 

ALİYE YÜCEL

12 Temmuz 2020 Pazar

ÇATLAK KÜP İLE AÇAN ÇİÇEKLER


Şimdi yazacağım hikayeyi pek çok kişi duymuştur, okumuştur. Ancak bu küçük hikayenin engelli farkındalığını çok etkili anlattığını düşünüyor ve blogumda da mutlaka bulunmasını istiyorum. Gelelim hikayeye:

Zamanın birinde bir çiftçi iki tane küp satın almış. Fakat sonradan farkına varacağı üzere birisinin altında bir çatlak varmış. Çiftçi boynuna dayadığı sopanın iki ucuna asılı olan bu küplerle dereden kasabadaki evine su götürüp bahçesini sulamak için kullanıyormuş. Sağlam küp tamamen su dolu olarak geliyor. Fakat çatlak küpten sürekli su sızıyor ve yolda akıyormuş. Bu nedenle çiftçinin bahçesi sadece sağlam küp ile sulanıyormuş. Bu da çatlak küpün kendini faydasız hissetmesine neden oluyormuş. Bir süre bu şekilde devam etmişler...

Sağlam olan küp gururlanıp, sürekli bu sızdıran küp ile alay ediyor ve dalga geçiyormuş: "Sahibimin bahçesi benim sayemde sulanıyor. Sen çatlak olduğun için bahçeye hiçbir faydan olmuyor..." deyip kahkahalar atıyormuş. Görevini yapamadığını düşünen çatlak ama gururlu küp bir gün dayanamayacak noktaya gelmiş ve sahibiyle konuşmuş: "Kendimden utanıyorum. Hiçbir işe yaramıyorum..." demiş ve çiftçiden kendisini çöpe atmasını istemiş. 


Çiftçi bunun üzerine gülümsemiş ve "Sen sağlam küpün dediklerine kulak asma... Sanırım geçtiğimiz yollarda kendi tarafına hiç bakmıyorsun. Gel seninle bir gezintiye çıkalım..." demiş. Kasabaya giden yola geri dönmüşler. Çiftçi, yoldaki çiçekleri çatlak küpe göstermiş: "Gördün mü? Seni boşuna taşımıyordum. Senin durumunu biliyordum. O tarafa tohumlar ektim. Senden toprağa dökülen sular ile bu çiçekler büyüdü. Sen sızdırmasaydın, yollarda böyle çiçekler açmayacaktı. Bu manzara senin eserin!" demiş.

Benim bu hikayeden çıkaracağım ders: "Herkesin bir kusuru ve eksik yönleri vardır. Hiç kimse kusursuz ve mükemmel değildir..." gibi bir çıkarım olmayacak. Bu hikayeden çıkardığım ders engelli farkındalığı adına... Yani, çatlaklarımız (engellerimiz); bizi, ailemizi ve çevremizi güzelleştiren, renklendiren bir etken olabilir. Bir de bu açıdan bakmanızı söylemek olacak. Bu durumumuzun; kimi, neyi, ne şekilde değiştirdiğini, güzelleştirdiğini biz bilemeyiz. Ama bakmalı ve görmeye çalışmalıyız. Belki bir yerlerde açan çiçekler vardır.  

ALİYE YÜCEL

5 Temmuz 2020 Pazar

ENGELLİLİK ÇALIŞMALARI



Katılmayı çok istediğim ve bana büyük bilgi birikimi kazandıracağına inandığım bir çalışma var. Boğaziçi Üniversitesi'nin düzenlediği "Engellilik Çalışmaları"... Bu yıl 1 Eylül - 11 Eylül 2020 tarihleri arasında yapılacak programa başvurular başladı. Program, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ile Research Worldwide İstanbul ortaklığıyla düzenleniyor.

Daha önceki yıllarda bizzat katılım yoluyla yapılan eğitim, bu yıl koronavirus (kovid-19) salgını nedeniyle uzaktan eğitim yoluyla yapılacak. Boğaziçi Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, lisansüstü düzeyde engellilik çalışmaları alanında araştırma yürüten ya da yürütmeyi planlayan öğrencilere yönelik eğitim programı Güz Okulu'nda olacak. 

Eğitim kadrosunda uzman kişilerin bulunduğu programın katılımcılara; hukuk, eğitim bilimleri, sosyal politika, siyaset bilimi, sosyoloji, mimarlık, tıp, toplumsal cinsiyet çalışmaları ve psikoloji gibi engellilik çalışmaları açısından önemli disiplinlerin engelliliğe yaklaşımlarına ilişkin perspektif kazandırması hedefleniyor. 


Engellilik Çalışmaları'nda farklı disiplinlerden engellilik alanında eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunan öğretim üyelerinin katkılarıyla; engellilik kuramları ve modelleri, engelliliğin farklı disiplinlerde ele alınış biçimleri, engelli hakları yaklaşımını araştırma kurgusu, yöntem ve analize eklemleme yolları ele alınacak.  

Eğitim dili Türkçe olacak program ücretsiz olacak. Program toplam 9 ders (9 saat süren video dersleri) ve katılımcıların sunumlarını içeren iki tam gün süren oturumlardan oluşuyor. Eğitimin son gününde ise katılımcılar araştırma önerilerini sunacaklar ve öğretim üyeleri ile diğer katılımcılardan geri bildirim alacaklar.  Eğitimin tüm aşamalarına tam katılım göstermek zorunlu olacak. 

Engellilik alanında (tercihen sosyal bilimler alanında) lisanüstü düzeyde akademik araştırma yapmaya istekli; yüksek lisans, doktora öğrencisi ya da yeni kabul almış adaylar 20 Temmuz tarihine kadar online başvuru yapabilecekler. Adayların, engellilik alanında 600 kelimeyi geçmeyecek şekilde araştırma özeti yazmış olmaları ve başvuru formuna bu araştırma özetini ekleyip göndermeleri gerekiyor. Kabul edilen adaylar 14 Ağustos günü açıklanacak. 

ALİYE YÜCEL

28 Haziran 2020 Pazar

2020 ENGELSİZ ÜNİVERSİTE ÖDÜLLERİ


"Engelsiz Üniversite Ödülleri", 2018 yılından bu yana geleneksel olarak veriliyor. Bu ödüllerin çok faydalı olduğunu düşünüyor ve ilgi ile takip ediyorum. Engelsiz üniversiteler için; üniversite kampüslerinde ve fakültelerde engelli öğrencilerin tek başlarına, yardım almadan hareket etmeleri için engelli çalışma gurubu ile birlikte olması gereken standartlar tespit ediliyor. Üniversiteler, "Engelsiz Üniversite Bayrakları" ve "Engelsiz Program Nişanları" alabilmek için Yükseköğretim Kurumu'na başvuruyorlar. 

Bu yıl 2020 Engelsiz Üniversite Ödülleri, koronavirüs tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle düzenlendi. YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, törende yaptığı konuşmada, geçen yıl 80 üniversiteden 668 başvurunun yapıldığı Engelsiz Üniversite Ödülleri'ne bu yıl 116 yükseköğretim kurumundan 841 başvuru aldıklarını açıkladı. 

Engelsiz Erişim" ve "Engelsiz Eğitim" temalarıyla düzenlenen törende yükseköğretim kurumlarına "Mekanda Erişebilirlik", "Eğitimde Erişilebilirlik", ve "Sosyokültürel Faaliyetlerde Erişilebilirlik" olmak üzere 3 kategoride "Engelsiz Üniversite Bayrak Ödülleri" ile farklı engelli gruplarına erişilebilir kılan üniversitelerin ilgili programlarına "Engelsiz Program Nişanı" verildi.



"Engelsiz Üniversite Bayrak Ödülleri" kapsamında"Mekanda Erişileilirlik" sağlayanlar üniversitelere "Turuncu Bayrak" verildi. "Mekanda Erişim Bayrak Ödülü" için 431 başvuru oldu. 41 üniversite 118 "Turuncu Bayrak Ödülü" almaya hak kazandı. "Eğitimde Erişilebilirlik" sağlayan üniversitelere "Yeşil Bayrak" verildi. "Eğitimde Erişilebilirlik Bayrak Ödülü" için 141 başvuru oldu. 8 üniversiteye 9 "Yeşil Bayrak Ödülü" verildi. 

"Sosyokültürel Faaliyetlerde Erişilebilirlik" sağlayan üniversitelere "Mavi Bayrak" verildi. "Sosyokültürel Faaliyetlerde Erişilebilirlik Bayrak Ödülü" için 141 başvuru oldu. 12 üniversiteye 17 "Mavi Bayrak Ödülü" verildi. Programlarını farklı engelli gruplarına erişilebilir kılan üniversitelerin ilgili programlarına verilen "Engelsiz Program Nişanı" için yapılan 114 başvuru arasında  toplamda 4 üniversiteden 66 programa da "Engelsiz Program Nişanı" verildi.

Ödül alan üniversitelerin tamamını buraya yazmak mümkün değil. Sadece en çok ödül alan üniversitelerin isimlerini yazacağım. Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi ile Afyon Kocatepe Üniversitesi 13 bayrak alarak ilk sırada yer aldılar. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi 8 bayrak ile ikinci, Ondokuz Mayıs Üniversitesi de 6 bayrak ödülü ile üçüncü oldu. Üniversitelerin bayrak sayılarının artması dileğiyle... 

ALİYE YÜCEL

21 Haziran 2020 Pazar

OTİZMLİ BUĞRA'NIN AZMİ

Buğra Çankır'dan bahsedeceğim bu yazımda... Otizmli bir gencin büyük başarısından... Genç yetenek, üniversite eğitimi ile yetinmeyip yüksek lisans yaptı. Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Anasanat Dalı Yüksek Lisans tezini başarıyla tamamladı ve mezun oldu.  Buğra otizmli ve iletişim kurma konusunda ağır engeli var. Ancak o dünyadaki 645 üstün yetenekli otizmlilerden biri... 
Buğra Çankır, henüz 2 yaşında iken otizmli olduğu anlaşılmış... Ama o farklı olduğunu göstermiş ve 3,5 yaşında okumaya başlamış. 10 yaşında geldiğinde de müziğe olan yeteneği keşfedilmiş. İletişimde güçlükler yaşasa da "mükemmel kulak" ya da "tam kulak" olarak nitelenen ve doğadaki tüm sesleri nota olarak tanımlayabilen özel  bir yeteneği var. 2004 yılında California Üniversitesi tarafından yapılan "mutlak kulak" testinde o güne dek yapılan sınavlardan en yüksek puanı (tam puan) alan Çankır, 2007 yılında ise Wisconsin Medical Society tarafından "Müzikal deha" olarak literatürde yerini aldı. 

Buğra Çankır, 2011 yılında İngiliz Kraliyet Akademisi lisans öncesi programını  tamamladı. Piyano dalında "Associated Board of the Royal School of Music, Piano Grade 8" sertifikasını aldı ve kaynaştırmalı öğrenci olarak Hatay Bedii Sabuncu Güzel Sanatlar Lisesi'ni bitirdi. 2016 yılında İskenderun Teknik Üniversitesi Mustafa Yazıcı Devlet Konservatuarı'nı bitirdi. 2018 yılında ise AKÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Anasanat Dalında yüksek lisansa başladı. Bu yılda yüksek lisansını bitirdi. 

Buğra Çankır ile ilgili yapılan haberleri okuyunca ailesinin çok büyük desteği olduğunu gördüm. Onunla gurur duyuyorlar. O bu yönden çok şanslı... Babası Kemal Çankır, yapılan bir röportajda oğlunun müziğe olan ilgisi ve yeteneklerini keşfettikleri günden sonra ailece otizmin olumsuz yönünü geride bırakıp Buğra'nın müziğe olan ilgisine odaklandıklarını belirtiyor. Böylece bu bakış açısının ne kadar değerli olduğunu bize anlatmış oluyor. Oğluna olan güvenini belirtip onun daha bir çok başarılara imza atacağını her fırsatta dile getiriyor. 

Buğra, ilköğretimi öğretmen olan annesinin yanında yapıyor. Annesi, engelli çocuğu olan ailelere hitaben "Hangi engelle karşılaşırlarsa karşılaşsınlar eğitim camiasında olur, oturdukları muhitte komşularından olur pes etmesinler. Buğra'nın bir misyonu oldu. Engelli çocuk aileleri, çocuklarının peşini asla bırakmamalı. Bütün anne babalar çocuklarıyla bir şekilde ilgileniyorlar ama bir noktada çevreden bir şey gördüğünüzde demoralize olabiliyorsunuz, orada canınız yanıyor. O zaman aileler bırakabilir ama o noktada asla çocuklarını bırakmamalılar" diyor.

Otizmli bazı kişiler çok özel yeteneklere sahip oluyorlar. Bu bir ya da daha fazla alanda olabiliyor. Üstünlük gösterdikleri yerler; hafıza, sanatsal veya müzikal alanlarıdır. Buğra Çankır da bunlardan biri... Buğra'nın yeteneği de müzikal alanda... O, onun durumundaki çocuklara imkan ve fırsat verildiğinde nerelere gelinebileceğini bize gösteriyor. Bu nedenle ailelere ve öğretmenlere büyük iş düşüyor. Bu çocukları fark etmek ve onları yeteneklerine göre yönlendirmek...

ALİYE YÜCEL