> Engeloji

Translate

4 Aralık 2016 Pazar

7. ULUSLARARASI BARİKAT FİLM FESTİVALİ


3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle çeşitli kurum ve kuruluşlarda pek çok organizasyon düzenleniyor. Bu yıl da öyle oldu. Farklı etkinlikler yapıldı. Ama benim ilgimi en çok (Belki de jüri üyesi olarak adım geçtiği için...) Uluslararası Barikat Film Festivali çekti. Festival, 1-4 Aralık tarihleri arasında düzenlendi. Bu yıl 7.'si düzenlenen festival, engellilik alanında ilk uluslararası festival olma özelliğini de taşıyor.

"Barikatsız Bir Dünya İçin Hazırlanıyoruz" sloganıyla yola çıkan festivalde; engelli temalı kısa filmler yarıştı. Engellilerin beklentilerini, duygularını, hayata bakışlarını, yaşama katılımlarını, hayatın içinde aktif rol alarak üretici bir düzeye erişebilmelerini, çağın en etkili ve en yaygın aracı olan sinema yoluyla ortaya koyabilecekleri düşüncesiyle gerçekleştirildi.

Festival komitesi amaçlarını şöyle sıralıyor;
Engelli olmayanların zihinlerindeki, engellilere yönelik barikatlara dikkat çekmek için,
Engellilerin kendi algılarında ve kendilerine ilişkin olarak oluşan, dış dünyaya yönelik barikatlara dikkat çekmek için,
Engellilere karşı, onların isteği ve iradesi dışında oluşan, düşünsel, psikolojik ve fiili sayısız barikatlara dikkat çekmek için,
Sorunun, romantik söylemlerle yumuşatılamayacak kadar ciddi olduğuna dikkat çekmek amacıyla, "sert sessizlerin" sesi olmak için,
Engelliler Günü (3 Aralık) özür dileme ya da günah çıkarmaktan arındırmak ve onların da yaşamın her alanında olduklarını göstermek için,
Ve bu amaca hizmet edecek en önemli araçlardan biri kuşkusuz sinema olduğu için.


Festivale çeşitli ülkelerden uzun ve kısa metrajlı filmler yer aldı. Filmlerde "engellilik" temasını işleniyor olması katılım için ön şarttı. Başvuruda bulunan ve seçilen belgesel, kurmaca, animasyon türlerindeki filmlerin festival boyunca gösterimi yapıldı. Bu gösterimde yer alan filmler her engel grubuna ulaştı. Görme engelliler için sesli betimleme uygulaması, işitme engelliler için de Türkçe alt yazılı olarak gösterildi.
 
Festivalde; katılan filmlerin gösteriminin yanı sıra engelli konulu yerli ve yabancı film gösterimi yapıldı. Ayrıca; paneller, yürüyüşler, bisiklet etkinliği de yapıldı. Festivale katılan filmlerde; engelliliğin her alanına vurgu yaptıkları için kamuoyunda bu konuya dair bir farkındalık ortaya konuldu. Engellilerin üretme, sunma ve değerlendirme (yapım, yönetim, oyunculuk, jüri) gibi çok çeşitli alanlarda başarı ile yer aldığı kamuoyuna gösterilmiş oldu.

ALİYE YÜCEL                      

27 Kasım 2016 Pazar

YENİ UMUDUMUZ UMUT EVLERİ


Daha önce yazımda bir annenin isteğinden bahsetmiştim. Anne Gevher Kara, otizmli oğlu Taylan beraber kalabileceği bir "huzurevi" istiyordu. "Bu haklı istek karşısında kim kayıtsız kalabilir ki?" demiştim. Bu haklı istek karşısında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kayıtsız kalamadı. Bakanlık,Türkiye'de ilk kez engellilerin aileleriyle beraber yaşayacağı "Umut Evleri" projesini hayata geçiriyor. Engelliler ve aileleri ömürleri boyunca ayrılmayacaklar. 

Umut Evleri projesi 2008 yılında başlatılmıştı. Engelliler bir bakımevi yerine mahallelerinde, komşularından kopmadan hayatını sürdürdükleri pilot bir çalışma yapılmıştı.  Bir apartman dairesi ya da müstakil bir evde bakım elemanları ile en az 2, en fazla 6 engellinin bulunduğu evlerin sayısı 123'e ulaştı. Bu sistemin yaygınlaşması ve standartlarının oluşturulması için yeni bir yönergeye ihtiyaç duyuldu. Yeni bir yönerge hazırlanırken engelli çocuğu olanların onlarla beraber kalma isteği de değerlendirilmiş oldu.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Umut Evleri Yönergesi" ile engelliler kendisi ve yasal temsilcisi talep ettiğinde bir akrabasıyla Umut Evleri'nde kalabilecek. Bir  akrabanın Umut Evi'nde engelli yakını ile kalması halinde kuruluş müdürü ile akraba arasında evde kalış koşulları, akrabanın geliri dikkate alınarak eve katkı payı ödeyeceği ve kendi ihtiyaçlarını karşılayacağına dair bir protokol imzalanacak.


Yönergenin belki de en güzel tarafı isteyen engellinin evini Umut Evi yapabilecek olması. Bakım altına alınma talebiyle başvuran engellinin yaşadığı evlerindeki koşullar standartlara uygun ise kaldıkları ev Umut Evi'ne dönüşecek. Bu durumda ev sahibi ile kuruluş müdürü arasında protokol yapılacak. Bu protokol bakanlığı bağlı il müdürlüğünce onaylanacak. Böylece engelli evinden ayrılmadan orada kalmaya devam edecek.

Umut Evleri 24 saat esasına göre hizmet verecek. Şehir merkezlerinde bir apartman dairesinde veya müstakil bir evde açılacak Umut Evleri'ne  tabela asılmayacak. Evlerde her evi haftada en az üç kez ziyaret etmek ve engelliyi birebir takip etmek zorunda olan "Ev Sorumluları" ile "Bakıcı Eleman" ve "Sağlık Personeli" de görev alacak. Engelliye kendi ihtiyaçlarına uygun "Bireyselleştirilmiş Bakım Planı" hazırlanacak. Evdeki mobilyalar, engellilerin durumu, güvenliği ile istekleri dikkate alınarak seçilecek. Kültür, sanat ve gelişimi sağlayacak faaliyetler gerçekleştirilecek. Yemek listeleri özel ihtiyaçlara göre diyetisyen tarafından hazırlanacak.

Aynı evde yaşamak isteyenlere öncelik verilecek. Umut Evleri'nde kalan engelliler, genel sağlık sigortasından sağlık giderlerinin karşılanması, evde sağlık hizmeti ve sağlık kuruluşlarının diğer hizmetlerinden yararlandırılacak. Evler; hayırseverler, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetim tarafından gönüllü olarak yapılabilecek. Bağış hükümleri uygulanacak. Ayrıca; çalışan engellilerden ev için katkı alınabilecek, diğerlerine aylık harçlık ödemesi de yapılabilecek. Yönerge çok kapsamlı olarak ele alınmış. Engelli yararı düşünülmüş. Şimdi bütün bunların gerçekleşmesini bekliyoruz.


ALİYE YÜCEL     

20 Kasım 2016 Pazar

AKILLLI CİHAZLARDA İŞARET DİLİ



İşitme engelliler için yeni bir proje hayata geçiriliyor. "Türk İşaret Dili Bariyerleri Aşın ve Uzlaşın" kısa adıyla TİDBAU projesi. İşitme engelliler açısından çok büyük bir kolaylık sağlayacak bu proje ile Türk İşaret Dili; telefon, tablet ve bilgisayar gibi cihazlara işaret dili girecek. Bu uygulamayla işaret dili akıllı cihazlar sayesinde herkese ulaşabilecek. TİDBAU, Bahçeşehir Üniversitesi ve İstanbul Edebiyat Derneği işbirliğiyle hayata geçiliyor.

Türk İşaret Dili anlatımı için video, animasyon ve illüstrasyonun kullanılacağı uygulama bir web portalında bulunacak ve farklı platformlarda çalıştırılabilecek. Bu proje ile işaret dili geliştirilen yeni yazılımlar ve eğitim içeriklerinin sağladığı imkanlar ile uzaktan eğitim programları herkesin erişiminde olacak. Böylece işitme engellilerin yanı sıra isteyen herkes de işaret dili öğrenebilecek. "Türk İşaret Dili Bariyerleri Aşın ve Uzlaşın", Avrupa Birliği Hayat Boyu Öğrenme Programları kapsamında başvurulan 1250 proje arasından seçilmiş.

Bu proje için yapılan uygulamalar ile; işitme engellilerin ihtiyaçlarına uyumlu olarak Türk İşaret Dili öğrenmek isteyen engelli ve engelsiz herkese rehberlik eden bir kaynak olacak. Türk İşaret Dili'nin kullanılmasında kültürel bilincin oluşturulması ve kullanılmasına teşvik edecek. İşitme engellilerin  karşılaştıkları problemlerin, çözüm önerilerinin paylaşılması ve toplumda bu farkındalığın oluşturulmasına katkı sağlayacak. İşitme engelliler başta olmak üzere tüm bireylerin sosyal, beşeri ve dijital yetkinliklerinin arttırılması sağlanacak. 


Proje ile ilgili olarak Türk İşaret Dili Bariyerleri Aşın ve Uzlaşın Koordinatörü Doç. Dr. Tufan Adıgüzel: "Birinci amacımız işitme engeli olanların hayatını kolaylaştırıp, işitme engeli olan ve olmayanlar arasındaki iletişimi güçlendirmek. İkinci olarak işitme engeli olanlar Türk İşaret Dili'ni belli bir kapsamda biliyorlar. Ancak gördükleri bir yazıyı işaret diline çeviremiyorlar. Bu proje ile onların da kişisel gelişimini sağlayarak istihdam edilebilirliğini de arttırmayı amaçlıyoruz." diyor.

Projede eğitmen olan BAU İşaret Dili Eğitmeni Hale Ersöz Bozacı ise "Bir işitme engelli hastaneye, belediyeye, adliyeye veya herhangi bir kuruma gittiği zaman insanlarla iletişim kuramıyor ve doğal olarak sorununu gideremiyor..." diyor. Bozacı ayrıca; büyük şehirlerde işaret dili eğitimi alma imkanı olduğunu, ancak küçük şehirlerde bunun mümkün olmadığını, kurs görme şansının daha az olduğunu, bunun da işitme engellilerin mağduriyetini attırdığını anlatıyor. 

İletişim insan için en önemli unsur... Ancak işitme engelli olunca apayrı bir önem taşıyor. Diğer engel guruplarına göre işitme engelliler bu yönde daha çok zorlanıyor. İletişim ve etkileşim olmadan dünyayı anlamayı sağlayan bilgiden mahrum olabiliyorlar. Hatta bu nedenle zihinsel gelişimleri bile eksik kalabiliyor. Bu proje ile İşitme engellilerin yaşadığı iletişim sorunları çözülebilecek. İşitme engelliler pek çok bilgiye rahatlıkla ulaşabilecekler, pek çok şey öğrenecek ve hayatları kolaylaşacak...

ALİYE YÜCEL          

13 Kasım 2016 Pazar

OKULA RAHATÇA GİDEBİLMEK


Herkesin yaşadığı bir duygudur. Güzel bir şey karşısında bazen kendi yararınıza olmuş gibi sevinirsiniz. Geçen gün böyle bir duygu yaşadım. Haberde "Bedensel (fiziksel) engelli öğrencilerin okula gidişini kolaylaştırmak için asansörlü okul servisi aracı uygulaması başlatıldı" yazıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Valiliği işbirliği ile yürütülen uygulamayla bedensel engelli öğrenciler evlerinden okullarına, okullarından evlerine erişilebilirlik standartlarına uygun, kimsenin yardımı olmadan asansörlü servis araçlarıyla taşınacaklar.

Bu hizmetten şimdilik, Ankara Doğan Çağlar Ortopedik Engelliler İlkokulu, Ortaokulu ve Meslek Lisesi öğrencileri ile Çankaya Gökkuşağı Özel Eğitim Anaokulu, İlkokulu ve Ortaokulu öğrencileri yararlanmaya başlamış. Engelli öğrencilerin taşıtlarında koltuk sayısı azaltılıyor. Otomatik asansör sistemi, rampa ve güvenlik mekanizmaları bulunuyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Valiliği işbirliği ile yürütülen çalışmanın tüm Türkiye'de yaygınlaştırılması planlanıyormuş...

MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör, engelli öğrencilerin okullara daha kolay ve rahat bir şekilde ulaşabilmeleri amacıyla bu uygulamaya başladıklarını açıklıyor. Tekerlekli sandalyeyle servis aracına binmenin zor ve zahmetli olduğuna dikkat çeken Güngör, "Asansörlü servislerle örencilerimiz daha rahat bir şekilde servislere erişebilecek. Görevliler ve aileler çocuklarımızı tekerlekli arabayla servis aracına bindirmeye çalışıyordu. Çocuklarımızın servisten inmeleri de yine aynı şekilde çok zor bir süreçti..." diye anlatıyor. 


Haberi okurken okula gidip gelişlerimi düşündüm. Ne zorluklar yaşadım. Çoğu öğrenci sabah uyandığında o gün olacağı sınavı düşünür değil mi? Bense o gün okula gidip gidemeyeceğimi düşünürdüm. Okuldaki dersler, sınavlar kolaydı! Onları başarabilirdim. Ama ya arabamız çalışmaz da okula gidemezsem, diye çok korkardım. Bedensel engelli biri için ulaşım en büyük sorundur. Bu sorunun çözülmesi ise engelli için en büyük özgürlüktür.

Şimdi bu asansörlü okul servisi uygulaması sayesinde tekerlekli sandalye kullanan öğrenciler rahat ve güvenli bir şekilde okullarına gidip gelecekler... Tekerlekli sandalye ile başkalarının yardımıyla servislerine binerken zor anlar yaşayan öğrencilerin, artık yardımsız olarak servislerine binmeleri ne büyük bir rahatlık... Bunu yaşamayan bilemez. Bunu anlatmak ve anlamak zordur. Yaşamak lazım.

Bu haberi gören tekerlekli sandalye kullanan öğrenciler ne kadar çok sevinmiştir. Bu uygulama yapılamayacak ve zor bir şey değil. Her okula ve her güzergaha  böyle bir taşıt konulması gerekmiyor aslında... Bedensel öğrencileri tespit edip, sadece onların evlerinin bulunduğu güzergahların servislerinin böyle olması yeterli. Umarım bu güzel uygulama Türkiye genelinde de yaygınlaşır. Böylece tekerlekli sandalye kullanan öğrencilerin engeli kalkar.

ALİYE YÜCEL

6 Kasım 2016 Pazar

ÖNCE VE SONRA


Senden Önce Ben (Me Before You) filmi, gazeteci ve yazar Jojo Moyes'in 2012 yılında yazdığı ve Çok Satanlar listesinde yer alan, aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Romanın kahramanının engelli olduğu öğrendiğim için merak ediyor ve okumak istiyordum. Ben okuma listeme aldığımda da romanın filme uyarlandığı haberleri çıktı. "Önce okusam mı? Yoksa seyretsem mi?" diye düşünürken, okumadan önce seyrettim. Artık okur muyum? Bilemiyorum. Ama seyredince yazmadan duramadım.

Filmin konusu şöyle: Will Traynor,  yakışıklı, zengin ve başarılı genç bir adamdır. Geçirdiği bir trafik kazası sonrasında felçli hale gelmiştir. Will, bu durumda yaşamak istemez. Dünyaya küsmüştür ve ölmek istemektedir. Louisa Clark ise bir kafede garsonluk yapan genç bir kızdır. İşten çıkarılınca yeni bir iş aramaya başlar. Ve Will'e bakıcılık yapmak üzere işe alınır. Farklı kültürlerden geldikleri için önceleri anlaşamasalar da zamanla birbirlerine alışırlar. Aralarında gelişen yakınlık ikisini de değiştirmiştir. Artık onları farklı ve zorlu bir sınav beklemektedir...

Senden Önce Ben, 2016 yapımı Amerikan, İngiliz ortak yapımı bir film. Romantik bir dram olan filmin yönetmeni Thea Sharrock. Bir kadının romanını, yine bir kadın filme aktarmış. Sharrock tiyatro yönetmeni, Senden Önce Ben onun ilk filmi. Filmin oyuncuları; Emilia Clarke, Sam Claflin, Jenna Coleman, Charles Dance, Janet McTeer,  Matthew Lewis ve Ben Lloyd-Hughes. Film, çok satan bir romandan filme aktarıldığı için olumlu ve olumsuz pek çok çeşitli eleştiri aldı.


Benim en büyük eleştirim hep aynı hikaye olması, hep aynı konunun ele alınması... Kaza sonucu engelli olan bir adam ve bakıcısının hikayesinin anlatıldığı en az beş film sayabilirim. Bunlar; İspanyol yapımı İçimdeki Deniz (Mar Adento), Bollywood yapımı Guzaarish, ABD ve Fransız ortak yapımı Kelebek ve Dalgıç (The Diving Bell And Butterfly), Fransız yapımı Can Dostum (Intouchables) ve Polonya yapımı Hayat Çok Güzel (Life Feels Good). Saydığım filmlerin hepsinden benzer, hatta birebir aynı sahneler var. Üstelik ikisinde de (İçimdeki Deniz ve Guzaarish) aynı ölüm isteği işleniyordu. Neden özgün bir engelli hikayesi bulunamıyor, anlamak zor.

Bunları söyledikten sonra tavsiye eder miyim? Evet ederim. Romantik filmleri sevenler izlemeli... Film aşka ve sevgiye inanmamızı sağlıyor. Ama yetiyor mu? İşte onun için seyretmek gerekiyor. Anlattığı daha çok şey var. Louisa'nın Will'e yaşama sevinci verme ve değiştirme çabası çok etkileyici. Böyle bir sevgili, eş veya arkadaş bulan bir engelli çok şanslı olmalı diye düşünüyor insan... Will ve Louisa karakterlerini oynayan oyuncular çok başarılılar... Kitabı okurken gözlerimin önüne ikisi gelecek eminim. Film, aslında başımıza her an her şeyin gelebileceği gerçeğini de bize gösteriyor. Ama diğer konular arasında bu fikir kayboluyor sanki...

Senden Önce Ben'de engelli birinin duygu ve düşünceleri çok güzel yansıtılmış... Engelliyseniz filmdeki pek çok sahne sizin için kaçınılmaz olacaktır. Will'in "Benimle birlikte bu sandalyeye bağımlı kalmanı istemiyorum..." demesi engelli biri için çok tanıdık bir cümle... Hayatta isteyeceği ve yapabileceği her şeye sahip olan birinin daha sonra tekerlekli sandalyeye bağımlı olması çok zor, kabul ediyorum. Ancak, empati kurmaya çalışsam Will'den farklı düşünüyorum. Filmin sonunun farklı olmasını bekleyen ve isteyen sadece ben değildim sanırım.

ALİYE YÜCEL


30 Ekim 2016 Pazar

ARKADAŞ İÇİN


Arkadaşlık çok değerli bir kavram. Hangi yaşta olursa olsun insan için arkadaşın önemi büyüktür. Peki bir çocuk arkadaşı için neler yapabilir? Düşünelim... Aklımıza pek çok şey geliyor. Peki bir dil öğrenebilir mi? Biraz zor galiba... Ancak bu gerçek olmuş... Avustralyalı Ross Kelly, işitme engelli arkadaşı Isam Gurung için işaret dilini öğrenmiş. Kaç kişi arkadaşı için bunu yapabilir ki? Bunu duyunca etkilenmemek mümkün değil.

İşitme engelli Isam Gurung, ailesi Sydney'den Canberra'ya  taşındığı için okuduğu işitme engelliler okulundan ayrılmak ve başka bir okula gitmek zorunda kalmış. Burası işitme engelliler okulu olmadığı için Isam'a bir tercüman verilmiş. Ancak yeni okulunda iletişim kurmakta zorlandığı için çekingen davranmış ve okula gitmekte zorlanmış. Okul arkadaşı Ross ise onun utangaç olduğunu düşünmüş.

Ross ve Isam arkadaş olmuşlar. Kendi aralarında iletişim için önce birbirlerine notlar yazmışlar. Ancak biri yazarken diğeri beklemek zorunda kalıyormuş. Yazmayı beklemek onlara zor gelmiş. Birbirlerini seven ve konuşmak isteyen iki arkadaş için bu yeterli olmamış... Daha rahat ve kolayca sohbet etmek istemişler. Bu nedenle Ross işaret dili öğrenmeye karar vermiş. Avustralya'da işitme engellilerin kullandığı Auslan dilini öğrenmeye başlamış. İki ay gibi kısa bir sürede de öğrenmiş...


Çocukların öğretmeni Sara Middleton, Ross'un arkadaşı ile iletişim kurmak için işaret dili öğrendiğine tanıklık etmiş... Bundan çok etkilenen öğretmen, Fred Hollows adına verilen İnsanlık Ödülü için öğrencisini aday olara göstermiş. Vakıf, bu duruma kayıtsız kalamamış. Bir çok aday arasından bu ödül için Ross layık görülmüş. Ross, Fred Hallow Vakfı İnsanlık Ödülü'nü ve ödül için verilen 5000 Avustralya dolarını almış... Ross Kelly'nin yaptığı gerçek bir insanlık örneği olduğu için ödül tam da yerini bulmuş...

Bu arada adına ödül verilen Fred Hollows Avustralyalı ünlü bir göz doktoru. 1993 yılında ölen Fred Hollows kendini hastalarına adamış. Avustralya'da ve başka ülkelerde binlerce kişinin görmesini sağlamış. Onun adına kurulan vakıf her yıl insanlık ödülü veriyor. Fred Hollows'un eşi ve vakfın yöneticilerinden Gabi Hollows  "Çocuklar genellikle akademik ve sportif başarılarından dolayı ödül alıyorlar. İyi bir çocuk oldukları için almıyorlar... Biz çocukları başkaları hakkında düşünmeye teşvik etmek istiyoruz..." diyerek başka çocuklara da örnek olması için bu ödülü Ross'a verdiklerini açıklıyor.

Gabi Hollows'un bu açıklaması düşündürücü ve değerli... Çok haklı. Ödüller hep akademik ve sportif başarılara veriliyor. Akademik ve sportif başarılar da çok önemli... Ancak yapılan sosyal sorumluluk projeleri dikkate alınmalı... Özellikle de çocuklar ve gençlere verilen ödüller arasında yapılan sosyal çalışmalar fark edilip, onlara verilmeli. Yapılan güzel işlere kayıtsız kalınmamalı. Böylece teşvik edici ödüller çocuklara daha düşünceli ve duyarlı olmayı öğretebilir.
                                                                                      
ALİYE YÜCEL

23 Ekim 2016 Pazar

INSTAGRAM'DA ENGELOJİ




Bu hafta hep yapmak istediğim. Ancak ertelediğim, kitabım Engeloji'nin Instagram'da paylaşılan bir kaç fotoğraf ve tanıtımına yer vereceğim.

İlk fotoğraf ve paylaşım Burcu Kumaş'tan;

"Bu kitabı yaklaşık 2 hafta önce sabah haberlerini izlerken İsmail Küçükkaya'nın kurmuş olduğu aşağıdaki cümleler sonucu keşfettim... "Çocukken, bebekleri doğacak kişilerin "Kız ve erkek olsun hiç fark etmez. Eli ayağı düzgün olsun da" sözü içimi acıtırdı. Bu halk arasında çok kullanılan ve iyi niyetle söylenmiş bir dilektir. Ama bu cümle engelli birinin gözlerinin içine bakarak söylendiğinde, onu ne çok incittiğini hiç düşünülür mü? İnsanların bedensel engellerine odaklanmak yerine empati yapmamız gerekiyor..." (3 Aralık 2014)

 

İkinci fotoğraf ve paylaşım Mor Edebiyat'tan;

"Fi'den hemen sonra Engeloji'ye başladım ve kitabı bugün bitirdim. Engelliler üzerine Aliye Yücel'in sözleriyle anlatılmış güzel bir kitap. Yazarın düşüncelerinin yanında kitapta engellileri konulu kitaplardan, filmlerden, sosyal gerçeklerden, sosyal aktivitelerden ve gerçek yaşam öykülerinden de bahsedilmiş. Okumanızı tavsiye ederim. Aslında 'farklı' değil, çoğu zaman farkına varmadığımız bir dünyanın kapılarını gönlünüzde açacak. Mutlu akşamlar." (7 Mar 2015)




Son fotoğraf ve paylaşım Suko_Lata'dan;

"Yeni yıla sadece günler kala ben. Yeni yılda da bol okumalı günlerimiz olsun İnşallah. Kitap: Engeloji - Aliye Yücel" (29 Aralık 2014)

Bunlar beni tanımayan kişiler arasından seçtiklerim. Instagram'da Engeloji ile ilgili daha pek çok paylaşım yer alıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor...

ALİYE YÜCEL