> Engeloji

Translate

24 Ekim 2021 Pazar

BİR FOTOĞRAFIN HİKAYESİ

Her fotoğrafın ayrı bir hikayesi vardır. Bazıları mutluluk, bazıları hüzün, bazıları sevinç, bazıları acı taşır.  

Bir fotoğraf size neler anlatabilir? Birçok duyguyu aynı anda yaşatabilir mi? Böyle fotoğraflar vardır. Bunlardan birine ünlü gazeteci Ali Eyüboğlu'nun paylaşımında rastladım. Fotoğrafa dakikalarca baktım. Aynı anda bir çok duyguyu yaşattı. Hemen paylaşımlarını ilgi ile takip ettiğim Ali Eyüboğlu'na yazdım. Bu fotoğraf ve hikayesini blogumda paylaşmak için izin aldım.

Fotoğraf Siena Uluslararası Fotoğraf Ödülleri arasında Yılın Fotoğrafı Ödülü kazanmış ve Türk fotoğrafçı Mehmet Aslan tarafından çekilmiş... Fotoğrafta tek bacaklı bir adam ile kolları ve bacakları olmayan minik bir çocuk var.

Dünyanın en prestijli fotoğraf yarışmalarından olan Siena Uluslararası Fotoğrafçılık Ödülleri'nin (Siena International Photography Awards / SIPA) bu yılki sonuçları açıklanmış. Yarışmaya 163 ülkeden katılan fotoğrafçıların eserleri değerlendirilmiş ve yılın fotoğrafı da Türk fotoğrafçı Mehmet Aslan'ın çektiği, 'Hayatın Zorluğu' isimli bu fotoğraf olmuş.

Mehmet Aslan, 'Hayatın Zorluğu' ismini verdiği fotoğrafını Hatay'ın Suriye sınırındaki Reyhanlı ilçesinde çekiyor. Fotoğraf; savaş sırasında çıkan sinir gazından rahatsızlanan annesinin kullandığı ilaçlar nedeniyle uzuvları olmadan dünyaya gelen çocuk ile onu kucağına alan bir bacağını kaybetmiş Suriyeli bir baba arasındaki duygusal anı yansıtıyor.

Hikayesi ise şöyle: 
Münzir yani fotoğraftaki baba, Suriye'nin İdlib kentinde bir çarşıdan geçerken bir bombanın düşmesi sonucu sağ bacağını kaybetmiş. O sırada hamile olan eşi Zeynep ise atılan sarin gazından (sinir gazı) etkilenmiş ve ilaç kullanmak zorunda kalmış... Bunun etkisiyle küçük Mustafa'da tetra amelia sendromu nedeniyle kol ve bacakları olmadan dünyaya gelmiş.

Eserin sahibi Mehmet Aslan, Siena'da "Yılın Fotoğrafı" seçilen bu fotoğrafın öyküsünü "İşte insanlığın ve savaşın çirkin yüzü diyerek..." anlatmış ve fotoğrafına "Hayatın Zorluğu" adını vermiş. Ben ise sadece "Hayat" kısmını görmek istedim! Hayat bu işte... Her şey yaşanıyor. Evet zorluk ve acı var ama sevinç ve mutluluk da var.

ALİYE YÜCEL

17 Ekim 2021 Pazar

KIRMIZI ODA'DA MBPS SENDROMU


"The Act", dizisini daha önce ele almıştım.  Hulu'nun suç dizisi The Act'in en önemli özelliği gerçek hayatta yaşanması... Munchausen By Proxy Sendromu (MBPS)  sendromlu bir anne ve kızının hikayesini anlatıyordu. TV 8'de yayınlanan Kırmızı Oda dizisinde de bu konu işleniyor. 

Munchausen By Proxy Sendromu (MBPS) özel bir çocuk istismarı durumu... İlk kez 1977'de Meadow tarafından tanımlanmış. Anne ya da koruyucu kimse çocukta bir hastalık varmış gibi yapmakta ya da hastalık semptomlarını kendi uydurmaktadır. Anneler, çocuğun her zaman yanında olabilmek için onun hasta olmasına ihtiyaç duyuyor, çocukları sevgi adı altında kendine muhtaç ediyorlar.

Bu çocuğun en yakınında oldukları için şüphelenmek, suçlamak zor. Bu durumda yakalanmaları da imkansız gibi... Böyle bir hastalık varlığını bilmek, tanı koymak çok zor. Belki de ancak çocuğun başına bir şey geldiğinde anlaşılır olması en korkuncu...

Kırmızı Oda'da da Rezzan'ın hasta olan annesi, ablasına bu istismarı uygulayıp onun ölümüne yol açıyor. Rezzan'ın da hasta olmasına sebep oluyor. Dizide Rezzan'ı Nihal Yalçın canlandırıyor. 

Her iki diziyi de izlerken bir çok sahnede irkilmemek imkansız. Çok sarsıcı ve rahatsız edici... Annenin yıllar boyunca kızına yaptıklarına şaşırıp kalmamak mümkün değil. Bu nasıl bir anne diye düşünüp dehşete düşüyorsunuz. 

ALİYE YÜCEL

10 Ekim 2021 Pazar

BLOGUM 10 YAŞINDA


Blogum tam 10 yaşında...

Ne yazacağım bazen son güne kadar belli olmuyor. Gündemdeki bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap, duyduğum bir söz yazıma konu olabiliyordu. Ama ekim ayının ilk haftası konum hep belliydi. Konu blogumun doğum günü!  

Blogum "Engeloji" şimdi 10 yaşında... Tam 10 yıl önce bir ekim günü yazmaya başlamıştım. Blogum 1 Yaşında, 2, 3, ... ve Blogum 8 Yaşında diye her ekim ayında yazdım. Ancak geçen yıl, 9. yılda hiç yazamadım.
 
İki elim kanda olsa bile mutlaka her hafta mutlaka yazmaya çalışmıştım. Hiç aksatmamıştım. Bir işim çıktığında ya da bir yere gideceğimiz zaman ailemin "Bu hafta da yazma. Kalsın..." demelerine rağmen mutlaka bir yazı koymaya çalıştım. Ta ki annemin vefatına kadar... O günden sonra yazmadım. 

Evet. Tam bir yıl hiç yazamadım. Elim gitmedi derler ya... Her şey anlamsız geldi. Onu, canım annemi yazamadım. Ondan başka bir şey yazmak da saçma geldi. 

Ancak engelli ve engellilik hakkında söyleyeceklerim bitmedi. Bu nedenle artık uzun uzun olmasa da bir şeyler koymaya çalışıyorum. Bugün de blogumun 10. yılını yazmak istedim. Adıyla yaşasın!
 
ALİYE YÜCEL

3 Ekim 2021 Pazar

BİR ŞAMPİYONLUK DAHA



Engelli sporcularımızın başarısı sürüyor. Şimdi de işitme engellilerden bir dünya şampiyonluğu geldi.

4. Dünya İşitme Engelliler Voleybol Şampiyonası’nda İşitme Engelliler Kadın Voleybol Milli Takımımız dünya şampiyonu oldu.
 
Milli Takımımız, İtalya’da düzenlenen şampiyonanın son maçında ev sahibi İtalya'yı da yenerek namağlup bir şekilde dünya şampiyonluğu unvanını kazandı. 

ALİYE YÜCEL 

26 Eylül 2021 Pazar

YiNE YENİDEN ŞAMPİYON


Ampute Futbol Milli Takımımız Polonya'da yapılan Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası finalinde İspanya'yı 6-0 yenerek birincilik elde etti ve şampiyon oldu. 

Milli Takımımızın bu başarısı tesadüf değil. 2017 Avrupa Şampiyonası'nda İstanbul'da düzenlenen kupanın da sahibi olan millilerimiz, bu yıl yine zirveye yerleşerek bu mutluluğu üst üste ikinci kez yaşadı ve bize de yaşattı.

Ampute Futbol Milli Takımımızı gönülden tebrik ediyor, nice başarılara imza atmasını diliyorum. 

ALİYE YÜCEL

19 Eylül 2021 Pazar

"1000 KİTAP" VE ENGELOJİ


"1000 Kitap" sitesini biliyor musunuz? Bu site, okuduğunuz kitapları ve onlardan alıntıları yazabileceğiniz bir platform. Kitapseverler için oldukça yararlı ve güzel bir site-uygulama...

Site tamamen kitaplarla ilgili... Şöyle ki; daha önce okuduğunuz kitapları, şu an okumakta olduğunuz kitabı, okumayı düşündüğünüz kitapları, kitap okuma hedef sayınızı, kitaplarla ilgili yorumlarınızı, alıntıları ve incelemeleri yazabiliyorsunuz. Bu kadarla da kalmıyor; kitaplar ve yazarlarla ilgili bilgiler, haberler, röportajlar ve fotoğraflar da yer alıyor.

Başkalarına kitaplarla ilgili bilgi verip, yol gösterirken kendi okuma arşivinizi de oluşturmuş oluyorsunuz. Araştırınca bu faydalı sitenin, 2012 yılında Hacı Seydaoğlu tarafından hazırlandığını öğrendim.


Benim "1000 Kitap" ile tanışmam ise kitabım Engeloji sayesinde oldu. Engeloji ile ilgili yazılanları okurken rastlanmıştım. Beğeniler beni mutlu etti. Okuyan kişiler oldukça faydalı yorumlar yapmışlar. Engeloji'nin ikinci baskısı ya da Engeloji 2 için beni teşvik etti.

Biliyorum ama geç kaldım ama sonunda ben de uygulamayı telefonuma indirdim, üye oldum, Engeloji hakkında paylaşım yapanları takip ettim ve oturup bu yazıyı yazdım. Her kitapseverin ve kitap okuyan herkesin bu siteye üye olup birikimlerini aktarması gerektiğini düşünüyorum. Belki de bir kişinin kitap okumasına vesile olursunuz. Ne güzel olur değil mi?

ALİYE YÜCEL

12 Eylül 2021 Pazar

BİR ÖNYARGI HİKAYESİ


Çalıştığım işyerinin yemekhanesinde arkadaşlarımla yemek yerken biri yanıma yaklaştı ve "Hal, hareket, tavır ve davranışlarınızla çok hanımefendisiniz. Bir de sol elinizle yemek yemezseniz çok iyi olacak..." dedi. 

Ben şaşkın şaşkın kendisine baktım. Ne desem diye düşünürken birden " İyi de benim sağ kolum sakat ama..." deyiverdim. Yüzünün aldı ifadeyi anlatamam. Ne diyeceğini şaşırdı. Yarım yamalak bir özür dileyerek hemen uzaklaştı.

Önyargı, eskilerin deyimiyle "peşin hüküm" bu işte; karşıdakinin durumunu bilmeden düşünce ve davranışını ortaya koymak... 

ALİYE YÜCEL