> Engeloji

Translate

9 Şubat 2020 Pazar

DİZİDEKİ ENGELLİ GENÇ


Bu yıl seyrettiğim iki diziden biriydi “Kadın”… Fox Tv'de yayınlanıyordu. Diziyi üç sezondur seyrediyordum. İlgiyle izlediğim diziye son sezonda engelli bir karakter katıldı. Tekerlekli sandalyedeki genç adam olan Raif... Her hafta Raif’in sahnelerini ayrı bir merakla izledim. Neler yapacak, neler olacak diye… Diziye katıldığı haftadan bu yana hep yazmak istedim ama olmadı. Dizi bu hafta ekranlara veda etti.

Dizide: Raif (Sinan Helvacı), ünlü yazar Fazilet Aşçıoğlu’nun (Hümeyra) oğluydu. Genç adam, bir trafik kazası sonucu engelli olmuştu ve hayatını tekerlekli sandalyede sürdürüyordu. Raif, çok sinirli ve asabi bir karakterdi. Kazanın bıraktığı izi çevresinden çıkarıyordu. Herkesi özelikle de annesini çok kırıyordu. Tüm bakıcılarını reddediyordu. Ta ki bakıcı olarak Ceyda (Gökçe Eyüboğlu) evlerine gelene kadar…

Zengin, genç ve yakışıklı bir adam bir kaza sonucu engelli oluyor. Yürüyememek, hayatının tekerlekli sandalyede sürdürmek, bazı işlerini tek başına yapamamak ve başkalarına muhtaç olmak… Zor olsa gerek… Dizide bu çaresizliği etkili bir şekilde aktardılar. Raif, öyle öfke doluydu ki bir engellinin böyle bir sunumu açıkçası beni endişelendirmişti… Böyle bir karakter engelliler için çok olumsuz bir sunumdu. Senaristin bu durumu düzelteceğini tahmin ettim. Öyle de oldu.


Raif önceleri sadece annesine inat için, onu kızdırmak, sinirlendirmek için Ceyda’yı eve kabul etti. Ama sonra ona alıştı. Gün geldi evlerine yardımcı olarak gelen kıza bu aşık oldu. Çok iyi anlaştılar. Onun sayesinde yüzü gülmeye başladı. Raif; sevgi sayesinde neşeli, esprili ve mutlu biri haline geldi. Sevgi ona iyi geldi.

Raif ve Ceyda, ilginç bir çift oldular… Her ikisi de birbirlerini olduğu gibi kabul etti. Önceleri ikisi de kendini karşı tarafa layık görmedi. Ceyda, zengin ve yakışıklı adama uygun olamayacağı, onun daha iyi birini hak ettiği düşündü. Genç adamın engelini hiç görmedi. Onu olduğu gibi sevdi. Raif ise Ceyda’nın olumsuz geçmişini ve aralarındaki kültür farkını görmemezlikten geldi. Sonra sevginin mucizesini gösterdiler. 

Kadın dizisi, zaten çok sevilen ve seyredilen bir diziydi. Ancak Ceyda ve Raif’in aşkı büyük etki yaptı. Onların durumu, neler yapacakları başrol karakterleri Bahar ve Arif’ten daha çok merak uyandırdı. Dizinin sonunda mutlu son oldu ve evlendiler. Ancak Ceyda ve Raif’in hikayesi biraz aceleye getirildi. Daha devam edebilirdi. Çünkü hikayenin gelişimini ve nerelere gideceğini merak etmemek elde değildi. Çünkü ekranlarda  olumlu sunumlu engelli hikayeleri fazla yer almıyor.

ALİYE YÜCEL

2 Şubat 2020 Pazar

DOWN SENDROMLU HOSTES



Mısırlı Heba Atef, ilk down sendromlu hostes olarak tarihe geçti. Heba Atef, geçtiğimiz yıl 30 Kasım ile 5 Aralık tarihleri arasında yapılan ve “İnsanlık Yolculuğu” (Journey for Humanity) adı verilen bir dizi özel uçuş programında görev aldı. İlk uçuşunu da Mısır’ın milli hava yolu Egyptian Airlines’in Kahire-Hartum seferinde yaptı. Genç kız, özel ihtiyaçları olan bir grup yolcuya ve ailelerine eşlik etti.

Down Sendromlu hostes Heba Atef’in, görev aldığı bu uçuş Hartum’daki Badr Havacılık Şirketi ve Akıllı Zihin Eğitim Merkezi işbirliği ile BM Uluslararası Komitesi’nin sponsorluğunda yapıldı. Bu gezi programı Mısır’daki Birleşmiş Milletler Uluslararası Engelliler Komitesi Genel Koordinatörü Reda Abdel Aziz tarafından düzenlendi. Gezi programı down sendromu ile ilgili farkındalık yaratmak ve tüm dünyaya bir mesaj göndermek amacıyla yapılmış. Amacına uygun olarak da hostes olarak Heba Atef seçilmiş…

Heba Atef’in, oldukça ilginç bir hayat hikayesi var. Yapılan bir röportajda yazılanlara göre; genç kıza 2011 yılında kan kanseri teşhisi konmuş, beş yıl bununla mücadele etmiş. Birçok zorluğun üstesinden gelmiş ve sonunda kanseri yenmiş. Mısır Arap Açık Üniversitesi Bilgi Fakültesi Radyo ve Televizyon bölümüne girmiş, hastalığına rağmen eğitimine devam etmiş... Üniversite de tek down sendromlu öğrenciymiş. Heba Atef kariyerine bir televizyon kanalında sunucu olarak başlamış…


Atef, ayrıca resim ve müzikle ilgileniyor. Bu konularla ilgili birçok etkinliğe katılmış… Birleşmiş Milletler’in kültürel komitesi tarafından Kahire Büyükelçiliği ile birlikte çağdaş sanatçıların eserlerinin bulunduğu bir sergiye resmini sergilemeye davet edilmiş… Ayrıca, cumhurbaşkanı ve kültür bakanı ile birlikte sanat odaklı çeşitli etkinliklere katılmış… 2019 Kahire Uluslararası Kitap Fuarı’nın açılışında bulunmuş… 
  
Heba Atef, ilk down sendromlu hostes olduğu gibi, Mısır’daki ilk yüksek okul eğitimi yapan down sendromlu kadın olarak da biliniyor. Atef, bu uçuş deneyiminin onu asla korkutmadığını söylüyor. Genç kız konu ile ilgili bir açıklamasında “İnsanlara sevgi ve hayatta kalma arzusunu öğretiyoruz. İnsanların yüzlerine gülümsemeler yapmak ve onlara umut vermek için buradayız…” diyor.

Haberi okuduğumda Heba Atef’in kalıcı olarak hostes olacağını sanmıştım. Ancak öyle değilmiş. Sadece “İnsanlık Yolculuğu” adı verilen bir dizi özel uçuş programında birkaç gün görev almış. Ancak devamlı olmasa ona bir fırsat verilmiş ve bir kabin ekibinin parçası olmuş… Bu bile büyük bir ses getirdi. Heba Atef bu görevinde ilgi gördü ve herkesin kalbini kazandı. Down sendromlular özel eğitim sayesinde günlük hayatta yapmaları gereken pek çok şeyi öğrenebilirler, pek çok işi başarabilirler. Çeşitli yetenekleri vardır. İşte Heba Atef’te buna en güzel örnek…

ALİYE YÜCEL

26 Ocak 2020 Pazar

ALİŞAN ENGELLİLER SARAYI'NDA



Geçtiğimiz günlerde sevilen şarkıcı Alişan’ın, Bağcılar Belediyesi’nin Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nı ziyaret ettiği haberleri vardı. Yapılan haberlere göre bu ziyaret hem Alişan hem de Engelliler Sarayı’nda bulunan engelliler için çok güzel geçmişti. Alişan, merkeze geldiğinde coşkuyla karşılanıyor. Engellilerle bir araya geliyor, görme engelliler için kitap okuyor ve orada bazı etkinliklere katılıyor...

Alişan’ın, Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda gelmesinin asıl amacı Bağcılar Belediyesi’nin görme engelliler için hayata geçirdiği “Kitabıma Ses Ol” adı verilen projesine destek vermek için… Merkezde bulunan ses kayıt odasına giren Alişan, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’yla birlikte ünlü yazar Cemil Meriç’in “Bu Ülke” isimli kitabından beşer sayfa kitap seslendiriyorlar.  

Alişan, görme engelliler için kitap okumanın dışında; Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’yla birlikte merkezi geziyor. Engelli milli sporcularla tanışıyor. Eğitim veren atölyeleri geziyor. Eğitim gören kursiyerleri görüyor, onlarla birlikte şarkı söylüyor. Ok atmak ve bilek güreşi gibi çeşitli etkinliklere katılıyor. Programın sonunda Belediye Başkanı Çağırıcı, Alişan’a Bağcılar Belediyesi Gönül Bağı üyelik sertifikasını veriyor. Ayrıca engelli kursiyerlerde kendi yaptıklarından hediye ediyorlar.


Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’yla ilgili olarak çok olumlu izlenimleri olan Alişan “Gelirken merkezi tek veya iki odalı küçük bir yer zannediyordum. İsim olarak öylesine konuldu diye düşünüyordum. Ama görünce çok şaşırdım. Burası gerçekten bir saray… Burada gezmekten çok büyük keyif aldım. Buranın halkı böyle bir başkana ve böyle bir yapıya sahip olduğu için çok şanslı…” diyor.  

Alişan ayrıca “Bizim en büyük sorunumuz engelli kardeşlerimizin evden çıkamaması. Hep evin içindeler, topluma karışmıyorlar. Burada gördüm ki el sanatları gelişmiş, birbirleriyle kaynaşmışlar. Burada hiçbir engel yok. Gurur duydum. Allah bu kompleksi kazandırandan razı olsun…” diyerek merkezi çok beğendiğini dile getiriyor.

Alişan, Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’na gelmeden önce böyle bir yerle karşılaşacağını ummadığını ve çok şaşırdığı belirtiyor. Bu vesile ile de engelliler için yapılan bu güzel mekanın güzelliğini anlatıyor. Engellilerle ilgili birkaç proje için defalarca Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda bulunma fırsatım oldu. Orası gerçekten de bir saray… Engelliler için her şey düşünülmüş… Bu kadar modern bir yapıda bulunmak insana değer verildiğini hissettiriyor. Bu nedenle tüm engelliler adına emeği geçen herkese teşekkürler…

ALİYE YÜCEL

19 Ocak 2020 Pazar

ESİM



Sağlık Bakanlığı’nın işitme engelliler için çok faydalı bir projesi var. Kısa adı ESİM olan Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni kullanamayan işitme engelliler için 7 gün 24 saat görüntülü olarak destek veriyor. Böylece işitme engelliler sağlık hizmetlerine ulaşabiliyor ve sağlık hizmetlerinde yaşanan iletişim sorunları ortadan kalkıyor. Bu uygulama dünyada bir ilk…

ESİM, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün, 2016 yılında yerli ve milli kaynaklarla geliştirdiği bir uygulama… Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi’ne ulaşabilmek için uygulama bütün akıllı telefonlarına ücretsiz olarak indirebiliyor. İndirilen mobil uygulamada yer alan özellikler aracılığıyla 112 Acil Servis’e anında bildirimde bulunabiliyor, işaret dili ile görüntülü konuşma yapabiliyor, GPS kullanılıp konum ve olay yeri fotoğrafı gönderebiliyor.

ESİM sayesinde iletişim kurulunca konumu ve durumu belirlenen işitme engelli hastanın bulunduğu yere hemen acil müdahale ekibi ve ambulans yönlendiriliyor. ESİM aracılığı ile 112 Acil Ambulans hizmeti yanında tercüme hizmetiyle de Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nden randevu verilebiliyor. Hastanelerde tüm işlemlerini yapabiliyorlar. Muayene ya da tedavi olurken de iletişim problemi ortadan kalmış oluyor.



Engel tanımayan mobil uygulama ESİM’in amacının; işaret dili bilen personellerden oluşan bir iletişim merkezinden, son teknoloji mobil uygulamalar aracılığıyla işitme engellilerin her an ve her yerden görüntülü görüşme yaparak her türlü sağlık hizmetlerinden faydalanmasını sağlamak ve onların hayatlarını kolaylaştırmak olarak açıklanıyor.

Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi’nin hizmeti internet üzerinden çalışsa da internet bağlantısı bulunmadığı zamanda da SMS üzerinden koordinat gönderilerek bağlantı kurulabiliyor. SMS ücretleri Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanıyor. ESİM’de işaret dili tercümanları ve sağlık personelleri görev yapıyor. On binin üzerinde işitme engelliye hizmet verdi ve vermeye devam ediyor.

ESİM’in hizmeti, konuşamadığı için sağlık sorununu anlatamayan işitme engellilerin en zor anında yanlarında olup onların kolaylıkla iletişim kurulması sağlıyor. Böylece; sağlık sorunlarına çözüm bulunuyor ve işitme engelliler bağımsız bir şekilde yaşamını sürdürmesinde çok büyük bir katkı sağlıyor. Sağlık en önemli unsur… Bu nedenle Engelsiz Sağlık İletişim Merkezi uygulaması çok önemli… Uygulama diğer alanlarda da mutlaka olmalı…

ALİYE YÜCEL

12 Ocak 2020 Pazar

HER SEYİRCİ BÖYLE YARIŞMACI İSTER



TGRT’de çalıştığım yıllardan gelen bir alışkanlık ile televizyon eleştirmenlerinin yazılarını ilgiyle okuyorum. Ama içlerinde Yüksel Aytuğ’un yeri başka… Geleyim yazacağım konuya… ATV’de yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasının dün gece yayınlanan bölümünün tanıtımını izlemiş ve “Bunu seyretmeli ve yazmalıyım” demiştim. Çünkü tanıtımda engelli bir genç kız yarışıyordu. Yüksel Aytuğ cuma günkü yazısında bundan bahsedince iyice merak ettim ve seyrettim.

“Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında dün akşam konuşma engelli bir genç kız yarıştı. Ümmü Gülsüm Genç, 27 yaşında… Yarışmaya Artvin’den katıldı. Atatürk Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Mezunu ve kamuda memur olarak çalışıyor. 4 yaşında iken bir ateşli hastalık geçirmiş ve bunun sonucu konuşma engelli hale gelmiş… İlginç yanı ise duymasında bir problem yok. Duyuyor ama konuşamıyor. Çevresindekilerle yazarak ve işaret diliyle iletişim kuruyor.

Ümmü Gülsüm’ün yarışmaya katılmasıyla birlikte yıllardır devam eden “Kim Milyoner Olmak İster?” yarışmasında bir ilk yaşandı. Ümmü Gülsüm için formatta bazı değişiklikler yapılmıştı. Yarışmacı için özel olarak bir yazı tahtası hazırlanmıştı. Kenan İmirzalıoğlu’nun sorularını ve söylemek istediklerini yazarak cevapladı. Cevap şıklarını da kartlara yazılmış şıklarla gösterdi. Telefon jokerine de soruyu Ümmü Gülsüm yerine Kenan İmirzalıoğlu okudu.



Hedefi sorulduğunda herhangi bir para hedefinin olmadığını önemli olanın orada bulunmak olduğunu söyledi. 11. soruya kadar geldi. Ondan önce yarışan birçok yarışmacı onun seviyesine bile gelemediler ve çok az para ile gittiler. Ümmü Gülsüm, tam 125 bin lira kazandı. Kazandığı ödülle ikiz kardeşlerinin eğitimine destek olmak istediğini belirtti. Ümmü Gülsüm Genç, çok başarılı bir yarışma çıkardı. Kültürü ve zekasıyla çok etkiledi. Çok sempatik ve güzeldi. Öyle güzel gülüyordu ki…

Yarışmayı büyük bir ilgi ile izledim. Performansı, öz güveni ve başarısı şapka çıkarılacak türdendi. Kenan İmirzalıoğlu’nun da onu ne kadar takdir ettiğini bakışlarından anladık. İmirzalıoğlu, “Önemli olan engelleri kırmak” dedi. Bugün baktım medyada da gündem olmuş. Twitter’da onunla ilgili öyle güzel twitler atılmış ki… Okumaya değer. Gerçekten de seyreden herkesin ilgisini çekmiş aksini düşünmek mümkün değildi. Öyle güzel anlar yaşattı ki, gönlümüz onunlaydı. Biz de onunla birlikte yarıştık.

Yüksel Aytuğ yazısında “Bu yarışmayı kaçıran, bir bilgi yarışmasından fazlasını kaçıracak ona göre… Benden söylemesi, sizden izlemesi…” diyordu. Ne kadar da haklıymış… Ne çok şey gösterdi engelli engelsiz herkese… Engellerin içimizde olduğunu, istediğimizde bunu aşabileceğimizi en güzel şekilde anlattı. “Kim Milyoner Olmak İster?” bilemem ama her seyirci böyle bir yarışmacı ister.  Bunu anlamış olduk.

ALİYE YÜCEL

5 Ocak 2020 Pazar

TEKERLEKLİ SANDALYE BASKETBOLU KONULU MANGA: REAL



Manga ve animeler çok seviliyor. Anime, Japon çizgi filmlerine denir. Manga ise Japon çizgi romanlarına verilen addır. Bu yazımda size bir mangayı yazacağım. Real’den bahsedeceğim. Real, tekerlekli sandalye basketbolu oynayan gençlerin hikayesini anlatan bir manga serisi... Takehiko Inoue, tarafından yazılmış ve resimlendirilmiştir. Inoue, çok ünlü bir manga sanatçısıdır ve Real onun en önemli eserlerinden biridir. Real, 1999 yılından bu yana yayınlanıyor.

Real’in hikayesi basketbol oynayan üç gencin etrafında dönüyor. Nomiya, Togawa ve Takahashi. Bu üç farklı kişiliğe sahip genç ortak bir noktada birleşirler bu da basketbol tutkularıdır. Onlar basketbol oynamak için çeşitli engellerin üstesinden gelmek zorundadırlar. Real, insanlara ne olduğuna ve başlarına en kötüsü geldiğinde de fiziksel ve duygusal olarak nasıl iyileşmeye başlayabileceklerine dair süreci anlatıyor. İlham verici hikayeleri engellilerin klişesine meydan okuyor. Şimdi üç gencin hikayelerini öğrenelim...

Togawa, en hızlı kısa mesafe koşucusuyken kemik kanseri olduğunu öğreniyor ve sağ bacağını diz altıdan itibaren kaybediyor. Hayatını tekerlekli sandalyede sürdürmeye başlıyor. Bacağını kaybettikten sonra zamanını yalnız olarak geçiriyor ve hayatının bittiğini düşünmeye başlıyor. Bir gün kendisi gibi engelli olan yaşlı adam Tora ile tanışıyor. Tora,  ona moral veriyor ve tekerlekli sandalye basketbol ekibi Tigers ile tanıştırıyor. Böylece basketbol oynamaya başlıyor. Bir ara takımdan ayrılınca rakip takımdan teklif alıyor. Japon milli takımına bile seçiliyor…


Takahashi, oldukça popüler bir lise öğrencisidir. Aynı zamanda basketbol takımının kaptanıdır. Bir gün bisikletle giderken bir çöp kamyonu ona çarpar. Bu kaza sonucu belden aşağısı felç olur. Takahashi, artık eskisi gibi olamayacağı anlar. Popüler günlerinin sona erdiğini düşünmeye başlar. Yaşamayı istemez. Eski takım arkadaşı Nomiya ona gelen ziyaretçilerden biridir. Ona moral verip, yaşama sevinci vermek için uğraşır…

Nomiya’nın ise bir engeli yoktur. Liseden ayrılmıştır. Basketbolu çok sevmektedir. Ancak bu konuda başarılı değildir. Bir kaza sonucu bir kızın engelli olmasına sebep olmuştur. Suçluluk duyan Nomiya, genç kızı gezmeye çıkarmaktadır. Yine bir gün Yasumi’yi gezdirirken Togawa’ya rastlar. Onunla tanışır. Nomiya, Togawa’yla arkadaş olur ve Tigers takımının da amigosu olur…

Her üç kahramanda günümüz toplumundaki insanlara benzer özellikler taşıyor ve herkes onlara benzer birilerini tanıyor. Farklı karakterlere sahiptir olsalar da her üç karakterin de hayatlarında mücadele var. Takehiko Inoue, engelli bir kişinin nelerle mücadele ettiğini okurlarına çok başarılı bir şekilde aktarıyor. Ayrıca, karakterlerin psikolojik engellerini nasıl aştığını bize gösteriyor. Real, adı gibi gerçeklik temeli olan bir manga... Hem hikaye olarak hem de görsel sanat olarak son derece iyi anlatıldığı için okunması gereken bir seri…

ALİYE YÜCEL

29 Aralık 2019 Pazar

MAMA CAX'IN ÖLÜMÜ



Daha önce ünlü model Mama Cax ile ilgili bir yazı yazmıştım. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybettiğini öğrendim. Cax, sıradan bir model değildi. Küçük yaşta kansere yakalanmış, kanseri yenmiş ama bacağını kaybetmişti. Ancak o yılmamış, modellik yapmıştı. Protez bacağıyla moda dünyasının engellerini yıkmış, pek çok engelliye ümit aşılamış ünlü bir moda ikonu ve bloggerdi. Çok ilginç bir hayat hikayesi vardı.
    
Mama Cax, 1989 yılında Brooklyn'de doğmuş. Montreal ve Haiti'de büyümüş. Ona daha 14 yaşında iken kemik ve akciğer kanser teşhisi konmuş. Üstelik 3 haftalık bir ömrünün olduğu söylenmiş. Çocuk yaştaki biri için büyük bir travma yaşamış. Geçirdiği ameliyat sonrasında sağ bacağı kalçasından itibaren kesilen Cax, ampute bacağına takılan protez bacağı ve kol değnekleri ile yürümeye başlamış... Daha 17 yaşında iken Kosta Rika'ya gitmiş. Seyahat etmeyi çok sevdiği için o günden sonra tam 5 kıtada 20 ülkeyi gezmiş...

Cax, modelliğinin yanı sıra aynı zamanda çok tanınan bir bloggerdi. Kendi adının taşıyan blogunda önce seyahatlerini yazıyordu. Daha sonra modaya yer vermeye, yediklerini, içtiklerini ve yaşadıklarını yazmaya başlamıştı. Birçok markanın da ilham kaynağı olmuştu. Blogunda ve sosyal medyada da pek çok takipçisi vardı. Her gün farklı bir protez bacakla bir fotoğraf paylaşıyordu. Renkli ve desenli protezleri öyle etkileyici ve çarpıcıydı. Görülmeye değerdi. 


Genç kadın, pek çok kişinin umutsuzluğa düşeceği durumu karşısında oldukça metanetliydi ve yaşama sevinci ile hayata dört elle sarılmıştı. Moda dünyasında protez bacaklı bir mankenin yer alması farkındalık açısından oldukça etkili olmuştu. Mama Cax, "Yaralar, izler... Onlardan ne kadar nefret etsek de gün sonunda hala bir parçamızdır ve hikayemizi ancak onlarla anlatabiliriz…" diyordu.

Ünlü model bir röportajında ise "Bu dünyanın daha fazla bloggera ihtiyacı yok ama farklı deneyimler içeren bloggerlara ihtiyaç var…" diyerek farkını ortaya koymuştu. Bana göre de bedensel engelli bir kadın olarak onun seyahat blogunun olması da çok ilginç gelmişti ve engelliler için çok ilham verici olduğunu düşünmüştüm. Bloguna zaman zaman bakıyor. Paylaştıklarını görüyordum.

Mama Cax, birçok insanın tedavilerini karşılayamadığını ve engelleri yüzünden ayrımcılığa maruz kaldığını biliyordu. Bu yüzden de şanslı olduğunu düşünüyordu. Engellilerin dünyanın pek çok yerinde politik olarak ve sosyal anlamda dışlandığını görüyor ve bu nedenle "Farklı bir pozisyonda olduğumu görüyorum. Bir gün engellileri savunacağım…" diyordu. Savunuyordu da… Yaşasaydı yine engellilere rol model olacak ve onları savunmaya devam edecekti. Ancak hayat bu… Ömrü bu kadarmış… Otuz yaşında aramızdan ayrıldı.

ALİYE YÜCEL