> Engeloji

Translate

1 Eylül 2019 Pazar

DOWN SENDROMLU SPORCULARIN OLİMPİYAT OYUNLARI (TRISOME GAMES)




Down sendromlu sporcular için özel bir olimpiyat düzenlendiğini biliyor muydunuz? Down sendromlular için özel bir olimpiyat var. Down sendromlu sporcuların, diğer zihinsel engelli sporcular ve fiziksel engelli sporcularla rekabet etmesinin uygun olmadığı fark ediliyor. Bunun üzerine yeni bir birliğin kurulmasına karar veriliyor. Böylece "Down sendromlu sporcuların olimpiyat oyunları" adı verilen "Trisome Games" doğuyor.

4 yılda bir düzenlenen Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları'nın (Trisome Games) ikincisi 2020 yılında ülkemizde Antalya'da yapılacak. Dünya Down Sendromlular Federasyonu Başkanı Geoff Smedley'in, katılımıyla Antalya Spor Salonu'nda düzenlenen basın toplantısında Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları ikincisinin 31 Mart 2020 ve 7 Nisan 2020  tarihleri arasında yapılacağı açıklandı.

Antalya'da yapılacak oyunlara 100 ülkeden bin 500 sporcunun katılmasının beklendiği belirtildi. Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları'nda sporcular; atletizm (IAADS), yüzme (DSISO), senkronize yüzme (DSISO), ritmik jimnastik (DSIGO), sanatsal jimnastik (DSIGO), masa tenisi (ITTADS)  judo (JUDOWN), tenis (TBD), basketbol (IBA21) ve futsal (FIFDS) gibi çeşitli branşlarda  mücadele edecekler.


Dünya Down Sendromlular Federasyonu Başkanı Geoff Smedley, Antalya'da yapılacak oyunlarla ilgili olarak yaptığı açıklamada birincisini 2016 yılında İtalya'da düzenledikleri oyunların ikincisi için Türkiye'de Antalya'yı seçtiklerini söyledi. Smedley, "Organizasyon için eğer tüm dünya buraya geliyorsa, bu Türkiye'nin ne kadar güçlü ve güvenilir bir ülke olduğunu gösterir. Türkiye tarihinde de belki ilk kez bu kadar büyük bir engelliler organizasyonu gerçekleştirilmiş olacak" diye açıklama yaptı.

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın, Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları'nın Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edildiğini açıkladı. Engellilerin spor yapması için sağladığı katkılardan dolayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Aydın, Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları yapıldığında dünyanın gözünün Türkiye ve Antalya'ya çevrileceğini söyledi.

Sporun, herkese faydası var. Ancak engelliler için çok daha fazla önem taşıyor. Down sendromlu çocuklar için fizyolojik ve psikolojik faydalar sağladığı biliniyor. Gelecek yıl ülkemizin ev sahipliği yapacağı Down Sendromlular Dünya Spor Oyunları (Trisome Games), çok önemli bir etkinlik... Bu tür organizasyonlar engelli sporlarına dikkat çekmek adına çok etkili oluyor. Umarız engelli farkındalığı adına da faydalı bir organizasyon olur.

ALİYE YÜCEL



25 Ağustos 2019 Pazar

GERÇEK BİR HİKAYE: THE ACT


Sıkı bir yabancı dizi izleyicisi değilim. Ama zaman zaman oyuncuları ya da konusu ile ilgimi çeken diziler oluyor. Hele de yazın televizyonda seyredilecek bir şey olmayınca izliyorum. Bu yıl yayınlanan "The Act" bunlardan biri... Dizideki fotoğrafta tekerlekli sandalyedeki genç kızı görünce seyretmeden olmazdı. "The Act", Munchausen by Proxy sendromlu bir anne ve kızının hikayesini anlatıyor. Dizi, Netflix gibi internet üzerinden video yayın hizmeti veren web bir sitesi olan Hulu'da yayınlanıyor. Hulu'nun  yeni suç dizisi The Act'in en önemli özelliği gerçek hayattan alınması... 

Munchausen by proxy sendromu (MBPS) özel bir çocuk istismarı durumu... İlk kez 1977'de Meadow tarafından tanımlanmıştır. Anne ya da koruyucu kimse çocukta bir hastalık varmış gibi yapmakta ya da hastalık semptomlarını kendi uydurmaktadır. Böylece "sözde hasta" olan çocuğu doktora götürmektedir. Anneler, çocuğun her zaman yanında olabilmek için onun hasta olmasına ihtiyaç duyuyor, çocukları sevgi adı altında kendine muhtaç ediyorlar. Bu kişiler herkesin güvenini kazandıkları ve çocuğun en yakınında oldukları için şüphelenmek, suçlamak zor. Bu durumda yakalanmaları da imkansız gibi... Böyle bir hastalık varlığını bilmek, tanı koymak güç... Belki de ancak çocuğun başına bir şey geldiğinde anlaşılır olması en korkuncu...

The Act'ın konusuna gelirsek şöyle: Aşırı koruyucu bir anne olan Dee Dee Blanchard, tekerlekli sandalyedeki küçük kızı Gypsy Rose'u ağır hastalıklar, evsizlik ve Katrina kasırgası gibi bir çok güçlüğe karşı korumuştur. Biz yeni geldikleri şehirdeki yeni yaşantılarını izlerken annenin hiç kimsenin görmediği hastalıklı, karanlık ve korkutucu yüzünü de görmeye başlıyoruz. Gypsy Rose annesinin en yakın arkadaşı olmadığını ve ona yaptıklarının anladığı zaman işler değişiyor. Annesiyle arasındaki zarar veren ilişkiden kurtulmak isterken bir cinayet ortaya çıkıyor...



Dizi 8 bölüm halinde yayınlandı. Dizide anne Dee Dee Blanchard'ı ünlü oyuncu Patricia Arquette, kızı Gypsy Rose'u ise genç oyuncu Joey King canlandırıyor. Diğer rollerde ise Calum Worthy, Betty Lynn Allison, Steve Coulter ve Juliette Lewis yer alıyor. Patricia Arquette ve Joey King rollerinde çok başarılılar. Joey King'in oyunculuğuna hayran kalıyorsunuz. Patricia Arquette'de ise nedense hep Hülya Avşar'ı gördüm. Yerli versiyonu çekilirse o oynamalı diye düşündüm. Bu arada anne ve kızının hikayesi anlatan 2017 yılında HBO'da yayınlanan "Mommy Dead and Dearest" isimli bir belgesel de var.

Diziyi izlerken bir çok sahnede irkilmemek imkansız. Çok sarsıcı ve rahatsız edici... İnsan bir an bu sahnelerin bir çoğunun gerçekten yaşanmış olduğuna inanamıyor. İnanmak istemiyor. Gerçek hayatın bir dizi senaryosundan çok daha kötü ve korkunç olması gerçeği insanı derinden sarsıyor. "Dizi bu... Film işte..." diyerek kendinizi rahatlatamıyorsunuz. Diyelim ki dizide bazı sahneler abartıldı. Ama bir gerçek var ortada...

Annenin yıllar boyunca kızına yaptıklarına şaşırıp kalmamak mümkün değil. Dee Dee'nin kızının üzerinden çeşitli kişi ve kuruluşlardan para yardımı alması, çevredeki herkese hatta doktorlara bile hasta olduğunu düşünmeye ikna etmesi, gereksiz tedavilere tabi tutması, başını daima traş etmesi, yemek yemeğe bir engeli olmasa da karnından tüple beslemeye zorlaması, zekasında problem olmadığı halde öyleymiş gibi yansıtması, yürüyebildiği halde hayatının tekerlekli sandalyede geçirmesini istemesi inanılır gibi değil. Bu nasıl bir anne diye düşünüp dehşete düşüyorsunuz.

Bu arada gerçek hayatta Gypsy Rose, annesinin ölümünden ikinci derecede cinayet ile suçlanıp on yıl hapis cezası alıyor. Sevgilisi Nick ise ömür boyu hapse mahkum oluyor. Ruhsal sorunları olan Nick'in rehabilite edilmesi gerekiyordu. Bu kadar ceza almasını anlayamadım. Halbuki ona bunu yaptıran Gypsy on yıl alıyor. Hikaye çok şaşırtıcı... Gerçek olmasa "Böyle bir hikaye yazan bir senarist olabilir miydi acaba?" diye düşünüyor insan. Yabancı dizileri seviyorsanız mutlaka seyredin. Dizinin bu yılın seyredilmesi gereken dizilerinden biri olduğu kesin...

ALİYE YÜCEL  


18 Ağustos 2019 Pazar

6. HİS GÖRDÜKLERİNİZ DE ÖTESİNDE



Görme engelli üç katılımcının çektiği fotoğraflardan oluşan sergi, 16 Ağustos Cuma günü Muğla'nın Bodrum ilçesinde açıldı. "6. His Gördüklerinizin de Ötesinde" ismi verilen sergi; her üçü de hiç görme engelli olan, 72 yaşındaki Cengiz Orçun, 24 yaşındaki Tayfun Cura ve 10 yaşındaki Efe Beray Altın'ın çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Oldukça ilginç ve farklı bir sergi... Görmüyorsun; ışık, şekil ve renkler senin için bir şey ifade etmiyor. Ama fotoğraf çekiyorsun...

Doğuştan görme engelli olan Tayfun Cura ile Efe Beray Altın ve görme yeteneğini kaybeden Cengiz Orçun'un, hislerini ve duyma yeteneklerini kullanarak yakaladıkları anlardan oluşan serginin amacının; engellerin bir düşünceden ibaret olduğu, fırsat verildiğinde engelli bir bireyle sağlıklı bir birey arasında hiçbir fark olmadığı, somut olarak ortaya koymak ve bu yolla farkındalık meydana getirmek olduğu açıklanmış...

Fotoğraf sanatçısı Ömür Erdoğan, sosyal medya üzerinden başvuru aldıklarını ve bu projeyi hayata geçirdiklerini söylüyor. Görme engelli fotoğrafçılara, gönüllü eğitmenler Mine Kahraman, Tuncay Özdal ve Murat Aslankar eğitim vermiş. Projenin editoryal süreci ve medya ilişkilerini Berkem Temizel yürütüyor. Verilen eğitimler sonucunda hayata geçen projenin koordinatörlüğünü ise Özlem Şen yapıyor.

 
Özlem Şen, proje ile ilgili olarak; "Bir ışık belirdi ve bundan sonra da engelli bireylerin evlerine hapsedilmesi değil, hayatın içinde aktif olarak çalışması adına bir başlangıç olduğunu düşünüyorum" diyor. Ayrıca; yüzde yüz görme engelli bireylerin tamamen işitsel yetileriyle 6. hislerini kullanarak çalışmalar yaptıklarını, engellerin sadece beyinde ve yürekte olduğunu somut olarak kanıtladıklarını belirtiyor.
 
Projeye çektiği fotoğraflarla katılan Cengiz Orçun, Bodrum'un tanınmış kaptanlarından ve aynı zamanda müzisyen... 47 yıl önce görme yeteneğini kaybeden Orçun, ilçede emeği geçenlerin fotoğraflarını düşük enstantane hızıyla çektiklerini belirtiyor. Fotoğrafını çektiği kişiler arasında balıkçı, saat tamircisi ve terzinin olduğunu açıklıyor.

Cengiz Orçun, Tayfun Cura ve Efe Beray Altın'ın fotoğraflarının bulunduğu serginin medyada büyük ilgi gördüğü açıklandı. Engelliler için bir toplumsal sorumluluk projesi olan "6. His Gördüklerinizin de Ötesinde" sergisi 25 Ağustos Pazar gününe kadar Bodrum OASİS AVM'de olacak. 29, 30, 31 Ağustos tarihlerinde ise Yalıkavak Marina Brandroom'da gezilebilecek. Dilerim sergi, İstanbul'a da gelir ve buradaki fotoğraf severlerle de buluşur.

ALİYE YÜCEL

11 Ağustos 2019 Pazar

SPORCULARIMIZIN BAŞARISI




2019 IPC Para Atletizm Gençler Dünya Şampiyonası, 20 Temmuz - 04 Ağustos tarihleri arasında yapıldı. İsviçre'nin ev sahibi olduğu şampiyona Notvil şehrinde yapıldı. Para Atletizm Gençler Dünya Şampiyonası, Uluslararası Paralimpik Komitesi tarafından düzenleniyor. Şampiyonaya ülkemizden de sporcularımız katıldı.

Şampiyona öncesi bir açıklama yapan Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Asbaşkanı ve milli takım kafile başkanı Ensar Kurt "Amacımız dünya şampiyonlukları kazanmak ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek" diye açıklama yapmıştı . Gerçekten de öyle oldu. Şampiyonada madalya haberleri peş peşe geldi. Milli sporcularımız şampiyonada 6 altın, 2 gümüş ve 1 bronz olmak üzere 9 madalya kazandılar.

Havva Elmalı, 2 altın ve 1 gümüş, toplamda 3 madalya kazandı.1500 metre yarışında 5,29.32 derecesiyle dünya gençler rekorunu kırarak şampiyon oldu ve altın madalya aldı. 800 metrede yine dünya gençler rekorunu kırarak şampiyon oldu ve altın madalya kazandı. 400 metrede ise dünya ikincisi oldu ve gümüş madalya kazandı.



Muhsine Gezer, 400 metre yarışında 62,20 derecesi ile dünya şampiyonu ve 1500 metrede 5 dakika 11 saniye ile dünya şampiyonu ile 2 altın madalya kazandı.

Oğuz Türker, T20 kategorisinde 1500 metrede 4,16'lık derecesi ile dünya şampiyonu oldu ve altın madalya kazandı.

Eda Yıldırım gülle atmada 12,05 metre ile dünya şampiyonu oldu ve altın madalya kazandı.

Fatma Damla Altın uzun atlamada 5,02 metre ile dünya ikincisi oldu ve gümüş madalya kazandı.

Sevim Demircan, T20  kategorisi 400 metrede 64,79 saniyede koşarak dünya üçüncüsü oldu ve bronz madalya kazandı.

IPC Para Atletizm Gençler Dünya Şampiyonası'na 42 ülkeden 350'ye yakın sporcu katıldı. Milli takımımızın, dünyanın en genç atletizm milli takımı unvanına sahip olduğu açıklandı. Engelli sporcular ulusal ve uluslararası alanlarda oldukça başarılı oluyorlar. Özel sporcularımızın şampiyonada gösterdiği başarı çok gurur verici... Nice başarılara...

ALİYE YÜCEL

4 Ağustos 2019 Pazar

JAPONYA'NIN AĞIR ENGELLİ MİLLETVEKİLLERİ



Japonya'da geçtiğimiz ay yapılan seçimde, muhalefet partisinin adaylarından engelli iki milletvekili parlamentoya girdi. Engelleri ağır olan Yasuhiko Funago ve Eiko Kimura, geçtiğimiz gün ilk kez parlamentoya geldiler. Japonya parlamentosuna daha önce de engelli milletvekilleri girmişti, ancak onların engelleri bu kadar ağır değildi. Bu nedenle parlamentoda bazı problemlerle karşı karşıya kalındı.

Engelli vekillerinin rahat girip çıkmaları için parlamento binasına özel düzenlemeler ve rampa yapıldı. Yasuhiko Funago ve Eiko Kimura yapılan özel rampayı kullanarak, yataklı tekerlekli sandalyeleri ile meclisteki oturuma katıldılar ve diğer vekillerden büyük alkış aldılar. Milletvekillerinin seçilmesi Japonya'da "engellilerin temsiliyeti açışından" önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

61 yaşındaki Yasuhiko Funago'ya, 2000 yılında ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) yani motor nöron hastalığı teşhisi konulmuş. İlerleyen hastalığı nedeniyle bir çok uzvunu kullanamıyor. Funago, sadece bakıcısı veya bilgisayar yardımıyla iletişim kurabiliyor. Engelli milletvekili seçildikten sonra duygulandığını belirterek "Belki fiziksel anlamda zayıf görünebilirim. Ancak benim için ölüm kalım meselesi olduğu için diğerlerinden daha fazla cesaretim var" dedi.


54 yaşında olan Eiko Kimura ise, kısa adıyla SP denilen serebral palsili. Sağ eli dışında boynundan aşağısı felçli. Vücudunu hareket ettiremiyor. Çok küçük yaştan beri engelli olan Kimura, engelli kişilerin bir araya gelmesi, birleşmesi ve böylece topluma daha iyi katılımı konusunda çalışmalar yaptı. Eiko Kimura, parlamentoya gelmeden önce "Biz yardımcılarımız olmadan hiç bir şey yapamayız...", hatta "Katılamayız" diye açıklama yaptı.

Bunun üzerine üst meclis, engelli milletvekillerinin mecliste görevdeyken hizmetlerini finanse etmeyi kabul etti. İktidar ve muhalefet partili milletvekilleri arasında yapılan görüşmenin ardından; her iki milletvekilinin bilgisayarlarının, tıbbi ekipmanlarının meclis ve komite odalarına getirmelerine, kıyafet kurallarına uymayacaklarına karar verildi. Bakım görevlilerinin de onlarla birlikte eşlik etmelerine izin verildi.  

Japonya kabinesinden yapılan açıklamaya göre Japonya'da 9,63 milyon engelli var. Funago ve Kimura'nın da milletvekili olmasıyla engelliler adına bir çok önemli çalışmaların yapılacağını tahmin etmek zor değil. Funago ve Kimura'nın durumlarına bakılınca Türkiye'de milletvekili olma şansları olur muydu bilemiyorum. Biraz zor galiba. Ama olmalı... Çünkü her engel grubunun kendine göre zorlukları ve sorunları farklıdır. Bunları da ancak kendileri bilebilir.

ALİYE YÜCEL

28 Temmuz 2019 Pazar

BU YARIŞMAYI "UMURSUYORUM"



Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD) ile Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Çizgi Film ve Animasyon Bölümü ortaklaşa omurilik felcine dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacı ile "1. Umursuyorum Kısa Film Animasyon Yarışması" düzenliyor. Bu yarışmaya jenerik dahil 1 dakikayı geçmeyecek çizgi film ve animasyon filmleri katılabilecek.

Engelli farkındalığı adına önemli olacak bu yarışmanın amacı şöyle açıklanmış: Türkiye'de omurilik felcine, nedenlerine, önlemlere, yaşam koşullarına dikkat çekmek, bu alanda farkındalık yaratmak, bilgilendirmek, acıma hissi yaratmadan görünür kılmak, güçlenme gibi birlik duygusu ve umut  aşılayan yaklaşımlar meydana getirmek adına düzenlenmektedir.

Yarışma için konu önerilerine gelince:
- Omurilik felçlileri ile ilgili bilgiler, nedenleri, önlemler,
- Toplumsal dışlanma ve yalnızlık,
- Günlük hayat engelleri (caddeler, sokaklar, kaldırımlar, atmler, iç mekanlar vb.),
- İşgaller (otopark, tuvalet, asansör, toplu taşıma araçları vb.),
- Eğitim, hayata kazandırma,
- Siyaset, sanat, spor ve bilimde var olma...



Yarışmanın jürisinde; Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Genel Başkanı Ramazan Baş, Bahçeşehir Üniversitesi Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan, animasyon yönetmeni Ayşe Ünal, animasyonlara sesiyle hayat veren seslendirme sanatçısı Harun Can, Kral Şakir'in yaratıcısı Varol Yaşaroğlu, oyuncu Metin Akdülger , yönetmen Ömür Kınay, Yavuz Sultan Selim Animasyon ve Post Prodüksiyon var.

Yarışmaya 18 yaşını doldurmuş Türkiye vatandaşı olan herkes katılabiliyor. Katılım, bireysel veya ekip halinde olabiliyor. Ayrıca birden fazla  çalışma ile katılmak da mümkün. Filmlerin Türkçe dublajlı ya da Türkçe alt yazılı olması gerekiyor. 1. Umursuyorum Kısa Film Animasyon Yarışması'na filmlerin son gönderim tarihi 20 Kasım 2019 tarihi olacak. Yarışmanın sonuçlarının açıklaması ve ödül töreni ise 2 Aralık 2019 tarihinde...

Bu yıl ilki düzenlenecek olan 1. Umursuyorum Kısa Film Animasyon Yarışması'nın filmlerini çok merak ediyorum. Dereceye girsin ya da girmesin hepsini izlemek isterim. Neyi, nasıl ve ne kadar verecekler? En önemlisi engelliyi anlayabilmişler mi? Empati yapabilmişler mi? Nasıl olduğunu görmek istiyorum. Engelli ve engellilik konusunda yapılacak her şeyi, her adımı umursuyorum.


ALİYE YÜCEL

21 Temmuz 2019 Pazar

SERDAR ORTAÇ'TAN SONRA MURAT KURŞUN



Yıllar önce ünlü şarkıcı ve besteci Serdar Ortaç'a Multiple Skleroz yani kısa adıyla MS teşhisi konulmuştu. Ortaç'tan sonra şimdi de şarkıcı Murat Kurşun'un MS hastalığına yakalandı haberleri gündeme geldi. Kurşun, hastalığı ile ilgili çok samimi ve duygusal açıklamalarda bulundu. "İki yaşında bir çocuğunuz var ama oynayamıyorsunuz, koşamıyorsunuz. Üzülüyorum yani..." diyerek durumunu anlattı. 

Multiple Skleroz; beyin ve omurilikteki sinir sisteminde meydana gelen bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. MS, merkezi sistemini tahrip ettiği için beyinden sinirlere verilen mesajlar ya iletilemez ya da yanlış bölgeye gider. Böylece beyindeki; görme, yürüme, konuşma gibi çeşitli vücut fonksiyonlar kontrol edilemez hale gelir. Çok çeşitli belirtileri vardır. Belirtileri kişiden kişiye değişir. Kişiler bazen bazı belirtileri önemsemez doktora da gitmez. Bu nedenle de çoğu zaman da geç teşhis edilir.

1974 yılında doğan Murat Kurşun, küçük yaşlardan beri müzikle uğraşıyor. Bir çok müzik aletini çalabilen sanatçı; Kibariye, Seda Sayan ve Ceylan gibi bir çok ünlü sanatçıya söz ve müzik desteği verdi. Bugüne kadar sekiz adet albüm çıkaran Kurşun, müzik dışında yedi yıl da profesyonel futbolculuk yaptı. Murat Kurşun, şarkıcı Ceylan'la olan evliliği ile de hafızalarda kaldı. 2006 yılında evlendiler, 2007 yılında da boşandılar. Sanatçı 2016 yılında, Miss Turkey 2015 üçüncüsü Asena Toprak'la evlendi ve bir oğlu var.


Murat Kurşun'un açıklamaları hastalık ve seyri hakkında bilgiler veriyor. Kurşun: "İlk başta sol göz kapağım düştü. Biz beklemiyorduk tabi. Sonra birkaç doktora gittik kimse bulamadı. Hep yanlış teşhisler konuldu..." diyor. Evet! MS teşhisi zor bir hastalık ve sebebi bilinmiyor. Tıbbın ilerlediği günümüzde bile hastalık hala sırrını koruyor. Sebepler arasında virüsler ve bağışıklık sistemi gösteriliyor. Bulaşıcı değil. Kimin yakalanacağı da bilinmiyor. Hastalık genellikle 20 ile 40 yaşları arasında ortaya çıkıyor. Yani hastalığa yakalanan kişiler hayatlarının en verimli çağlarındadır.

Sanatçı; ağrılarının olduğunu, yürümekte güçlük çektiğini, bir gün kalktığında hiç bir şeyin olmadığını, bir gün ise kalkamadığından bahsediyor. MS hastalığı zaman zaman ataklar gösterir. Bu hastalığa yakalanan kişilerin yapması gerekenler; genel olarak sağlıklarının korumak, beslenmelerine dikkat etmek, ilaçlarını kullanmak, morallerini yüksek tutmak, güneşten korunmaktır. Bu sayede hastalığın seyrini yavaşlatmak mümkündür. Maalesef ki MS, önlenebilir ve tamamen tedavi edilen bir hastalık değildir.

Kurşun "Allah'a şükürler olsun isyan etmedim. Sonuçta duyuyorum, gözlerim görüyor, yürüyorum. Bunlara şükür etmek lazım. Bizden daha kötüleri var. Korkmuyorum da hastalığımın arkasındayım. Önümüzdeki aylarda hiç bir şey kalmayacak diye kendi kendimi teselli ediyorum" diyerek hastalığının tedavisi ile ilgili bir umut bekliyor. Süreğen hastalarının içinde böyle bir umut vardır. "Bir gün tedavisi bulunacak ve iyi olacağım..." diye düşünürler. Bu umut onları hayatta tutar. Dünyada MS ile ilgili çeşitli deneyler ve araştırmalar yapılıyor. Bir an önce kolayca teşhis edilebilsin ve tedavisi tam olarak yapılabilsin. Böylece korkulan bir hastalık olmaktan çıksın.  

ALİYE YÜCEL