> Engeloji : Psikolojik Engelli

Translate

Psikolojik Engelli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Psikolojik Engelli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2015 Pazar

SEVGİNİN MUCİZESİ


Mucize hakkında daha vizyona girmeden aylar önce bir yazı yazmıştım. Bir engelli hikayesi olduğu için dikkatimi çekmiş, “Bakalım bize hangi mucizeyi gösterecek!” demiştim. İzledikten sonra bir daha yazıp yazmamakta tereddüt ettim. Ama bazı haberleri okuyunca “Mutlaka yazmalıyım!” dedim. Çünkü bu haberlerde “Mahsun Kırmızıgül’ün “Mucize” filminin senaryosuna benzer bir olay yaşandı. Zihinsel engelli genç ile evlendirilen kız intihar etti…” yazıyordu. Şimdi burada bir duralım! Mucize’deki Aziz zihinsel engelli değil. Köyün delisi yani psikolojik engelli de değil.

Aziz, köyün delisi ya da zihinsel engelli gibi algılanıyor. Oysa öyle değil. Engelliler konusunda belli bir fikri olan biri olarak yazıyorum. Aziz spastik engelli… Film; bir sahnesi, hariç (banyodan kaçış) bize bunu gösteriyor. Yoksa finaldeki durum buna engel olur... İnandırıcılığını kaybeder… Evet, Aziz spastik… Spastiklik bir akıl hastalığı veya zeka geriliği değil. Spastik kişilerde beyin ile vücuda giden sinyallerin tam olması nedeniyle istem dışı hareketler oluşur. Zor konuşurlar, konuşurken kasılırlar, kekelerler, yüzleri çeşitli ifadeler bürünür. El, kol koordinasyonunu sağlayamazlar. İşte Aziz de bu durumda…

Filme gelince; Film, Mahir Öğretmen’in İzmir’den doğuya tayini ve köyde yaşadıklarını anlatır gibi görülse de bir aslında bir engelli hikayesi… Engelli farkındalığı, engelli duyarlılığı hakkında çok güzel mesajlar verilmiş… Engelli Aziz rolündeki Mert Turak, çok başarılı… Müthiş oynamış… Çok ilginç bir tip ortaya çıkarmış… Kimseyle konuşmayan Aziz, atıyla konuşuyor. Çocuklar onunla uğraşıyor, alay ediyor, taşlıyor. Ailesi ve öğretmenin ona karşı tutumu oldukça iyi… Ona iyi davranıyor ve yardımcı oluyorlar. Aziz de kardeşleri gibi evlenmek istiyor…


Öğretmen ve Aziz arasındaki dostluk nasıl da etkileyici… Mahir Öğretmen, Aziz’i olduğu gibi kabul edip, onu anlıyor. Ona yazmayı ve konuşmayı öğretiyor. Eğitimin önemini bir kez daha idrak ediyoruz. Bir çizgi çizmesi, adını söylemesi bile Aziz’in babasını ne kadar mutlu ediyor. Mahir, sadece öğretmenlikle kalmıyor. Onunla yakından ilgileniyor. Aziz’e jimnastik yaptırıyor. Onun engeli yüzünden çalışmayan kollarını çalıştırıyor.

Filmdeki pek çok sahne akıllara kazınacak türden… Aziz’in babasının “Benim oğlum sakattır” sözü üzerine kızın babasının “Kalbi sakat olmasın!” cevabı da her engellinin yüreğinden yakalayacak gibi… Diğer kardeşlerin istedikleri bütün özellikler Aziz’in karısında olması çok şaşırtıcı… Masal, roman, film diyeceğim. Ama gerçek hayattan alınmış... Kadınlar, Aziz’in karısına acısa da Mizgin (Seda Tosun): “Aziz; kocam, babam, çocuğum…” diyerek hayatı olduğu gibi kabul etmenin en güzel örneğini veriyor. 

Aziz, durumundan dolayı hep horlandığı için “Belki gittiğim yaban ellerde benimle sakat olduğum için dalga geçmezler” diyerek köyünden kaçıyor… Yıllar sonra köyüne eski halinden eser kalmamış bir halde gelince, babası “Aziz oğlum! en iyi olmuşsun. Ameliyat mı oldun?” diye soruyor. Aziz de aşkın, sevginin gücünün nelere kadir olduğunu çok güzel anlatan bir cevap veriyor: “Ben karıma aşık oldum!”

Mucize’nin hikayesi gerçek hayattan alınmış… Gerçek Aziz; eşi, 2 çocuğu ve torunuyla birlikte İstanbul’da yaşıyor. Yaşadığı durum gerçekten ilginç ve bir mucize… Filmde adını bundan alıyor. Böylesi olur mu? Bilemem. Olursa da binde bir olur. Ancak engellilere umut verme açısından çok güzel ve etkileyici bir film. Ayrıca, Aziz’in köyden gittikten sonraki hikayesini de merak etmemek elde değil. Keşke devam filmi de çekilse…
                                                     
http://aliyeyucel.blogspot.com.tr/2014/06/mahsun-kirmizigulden-mucize.html

ALİYE YÜCEL

28 Aralık 2014 Pazar

AKIL OYUN EDERSE


Orijinal ismi A Beautiful Mind olan Akıl Oyunları filmini pek çok kişi seyretmiş ya da adını duymuştur diye tahmin ediyorum. Filmde Nobel Ekonomi Ödüllü ünlü matematikçi John Forbes Nash'ın hayatı ve dolayısıyla şizofreni hastalığı anlatılıyordu. Nash'ı dünyaca ünlü Avustralyalı oyuncu ve yönetmen Russell Crowe başarıyla canlandırmıştı. 2002 yılında gösterime giren filmi Ron Howard yönetmiş ve iki dalda Oscar almıştı.

Russell Crowe, ülkemizde çektiği yeni filmi Son Umut'un galası için geldiğinde TV 8'de bir programa katıldı. Bu programda Gladyatör'den, Cinderella Man'a kadar pek çok filminden bahsedildi. Bu filmlerle ilgili sorular soruldu. Bir soru da Akıl Oyunları filmi için geldi. Bu soru bu filmdeki şizofreni hastasını nasıl bu kadar başarıyla canlandırdığı oldu. Russell Crowe, bu konuda profesyonelliğini gösterdi. Şizofreni hastalarının videolarını izlediğini ve onların karakteristik 21 vücut hareketini öğrenip öyle hazırlandığından bahsetti. Böylece John Forbes Nash rolünü nasıl oynadığını açıkladı.

John Forbes Nash, 1928 yılında doğmuş ve halen hayattadır. 1994 yılında Oyun Teorisi ile Nobel Ekonomi Ödülü'nü almıştır. İlginç olan taraf şudur ki, Oyun Teorisi'ni 21 yaşında doktora tezi olarak sunmuş ve 45 yıl sonra ödül almıştır. Nash, genç yaşta gizli bir görevde profesör olarak çalışmaya başlamış, soğuk savaşta şifre çözücü olarak çalışmıştır. Çarpıcı fikirleri ile matematik alanında önde gelen isimlerden biri olarak görülmüştür. 30 yaşından önce eşi Alicia Larde ile evlenmiş ve bir çocuğu olmuştur.


John Forbes Nash, öğrencilik yıllarından itibaren hayaller görse de normal bir şekilde hayatını sürdürmeye çalışmıştır. Kendisi fark etmese de arkadaşı sayesinde hasta olduğu ortaya çıkmış ve paranoid şizofreni hastası olduğu anlaşılmıştır. Bu arada hastanede kalması gerekse de eşi ve kendisi istememiştir. Bu hastalıkla baş etmesinde ki en büyük destek eşinden gelmiştir. Ödülünü de ona ithaf etmiştir. Nash, dünyayı dolaşıp Oyun Teorisi hakkında konferanslar vermiştir. 2012 yılında Türkiye'ye de gelmiştir.

Akıl Oyunları, süresi iki saati aşsa da ilgiyle seyredilecek bir film... Film sayesinde şizofren birini ve şizofreni hastalığını bir ölçüde öğrenmiş oluyoruz. Psikolojik engellilik çevre açısından en zor engellilik türlerinden biridir. Çünkü çoğu zaman hasta yaptıklarının ve davranışlarının farkında değildir. Ama ailesi ve çevresi bundan büyük ölçüde etkilenir. Filmin belki de en umut verici yönü bu hastalığın tedavi edilebileceği ve şizofren birinin de büyük başarılara imza atabileceğini göstermesidir.

Akıl Oyunları yani A Beautiful Mind aynı adlı kitaptan senaryolaştırılmıştır. Türkiye olarak yabancı film isimlerini çevirme konusunda hangi noktadayız bilemem. Kimi çok başarılı buluyor, kimi de başarısız... Bazı filmlerin Türkçe isimleri uygun olmayabilir. Ama ben A Beautiful Mind isminin Akıl Oyunları olarak çevirisini çok başarılı bulmuştum. Psikolojik engelliliği çok güzel anlatıyor. Çünkü bu hastalıkta, akıl insana gerçekten oyun ediyor! Kişi de bu duruma gelebiliyor ve böyle davranıyor. Yoksa bütün bu davranışları ve yaptıkları nasıl açıklanabilir ki? Allah hepimizi nefsin ve aklın oyunlarından korusun.


ALİYE YÜCEL

31 Mart 2013 Pazar

HALİT ERGENÇ VE KARDEŞİ




“Muhteşem Yüzyıl” dizisinde Kanuni Sultan Süleyman karakterini canlandıran oyuncu Halit Ergenç Türkiye Beyazay Derneği Ankara Şubesi’nin “21 Mart Dünya Down Sendromu Günü” dolayısıyla düzenlediği programa katıldı. “Dünyanın Melek Yüzleri” adı verilen programda “Benim kardeşim zihinsel engelli… Down Sendromluların 21. kromozomlarında bir tane daha fazlası var. Onlar hayatı bizim görmediğimiz, yaşayamadığımız tarafından görüyorlar. Yakınlarında olan insanlara da aslında oradan görebilmeyi ve hayatın değerini anlayabilmeyi öğretiyorlar…” diye açıklama yaptı.

Halit Ergenç’in “Benim kardeşim zihinsel engelli…” diyerek bir açıklama yapmasından çok etkilendim… Çünkü genelde engelliler çevreden saklanıyor… Yakın çevresi hariç kaç kişi biliyordu bu gerçeği? Çok az… O hiç çekinmeden, her türlü olumsuz eleştiriyi hiçe sayarak bunu söyledi. Onun bu yaklaşımı pek çok engelli yakınının içine su serpmiş ve yalnız olmadıklarını hissettirmiştir. Bundan eminim...

Ünlü oyuncu Halit Ergenç’in bu açıklaması medyanın da dikkatini çekti. Muhteşem Yüzyıl’ın, muhteşem oyuncusunun engelliye bu yaklaşımı büyük ilgi gördü. Engellilerin saklandığı bir ülkede ünlü bir sanatçının bunu açıklaması, çekinmeden söylemesi ilginç geldi. Çünkü bu gerçekten alışılagelmemiş bir açıklamaydı. Hayatında saklı kalan bu gerçeği onun ağzından duymak etkileyiciydi. Bu nedenle herkesi şaşırttı.


Engelliyi dışlamak, küçük görmek sadece belli çevrelerde rastlanmıyor. Hemen hemen her çevrede bu tür tutumlara rastlanıyor. Engelliler sosyal olarak dışlandıkları için yakınları da bunu gizlemek durumunda kalıyorlar. Aileler engelli çocuklarını, engelli yakınlarını çevreden saklıyorlar. Dışarıya çıkarmaktan bile çekiniyorlar… Engelliler toplumun bu tutumu yüzünden eve hapsedilebiliyor.

Neden aileler çocukları engelli (özellikle de zihinsel ve psikolojik engelli) olduğunda onlardan utanırlar ve onları saklamak durumunda kalırlar? Kendilerini suçlarlar? Sanki bu bir suçmuş gibi… Sanki kendileri de suçluymuş gibi… Böyle hissedip, böyle davranılınca; ünlü ve başarılı birinin çıkıp “Benim kardeşim zihinsel engelli…” diye açıklama yapması ne büyük bir değer kazanıyor!

Toplum engellilere farklı yaklaşıyor. Engelliler küçük görülüyor, istenmiyor ve dışlanıyor. Böyle bir gerçek ve bir toplum baskısı var maalesef… Ancak bu tabuyu yıkmak gerekiyor. Muhteşem Süleyman’da olsan, muhteşem bir hayatın olsa da engellilik hayatın bir gerçeği… Bundan kaçamayız. Siz engelli olmayabilirsiniz. Ama çocuğunuz, eşiniz, kardeşiniz veya bir yakınınız engelli olabilir. Bunu asla unutmayalım…


ALİYE YÜCEL