> Engeloji

Translate

13 Kasım 2016 Pazar

OKULA RAHATÇA GİDEBİLMEK


Herkesin yaşadığı bir duygudur. Güzel bir şey karşısında bazen kendi yararınıza olmuş gibi sevinirsiniz. Geçen gün böyle bir duygu yaşadım. Haberde "Bedensel (fiziksel) engelli öğrencilerin okula gidişini kolaylaştırmak için asansörlü okul servisi aracı uygulaması başlatıldı" yazıyordu. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Valiliği işbirliği ile yürütülen uygulamayla bedensel engelli öğrenciler evlerinden okullarına, okullarından evlerine erişilebilirlik standartlarına uygun, kimsenin yardımı olmadan asansörlü servis araçlarıyla taşınacaklar.

Bu hizmetten şimdilik, Ankara Doğan Çağlar Ortopedik Engelliler İlkokulu, Ortaokulu ve Meslek Lisesi öğrencileri ile Çankaya Gökkuşağı Özel Eğitim Anaokulu, İlkokulu ve Ortaokulu öğrencileri yararlanmaya başlamış. Engelli öğrencilerin taşıtlarında koltuk sayısı azaltılıyor. Otomatik asansör sistemi, rampa ve güvenlik mekanizmaları bulunuyor. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Valiliği işbirliği ile yürütülen çalışmanın tüm Türkiye'de yaygınlaştırılması planlanıyormuş...

MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Celil Güngör, engelli öğrencilerin okullara daha kolay ve rahat bir şekilde ulaşabilmeleri amacıyla bu uygulamaya başladıklarını açıklıyor. Tekerlekli sandalyeyle servis aracına binmenin zor ve zahmetli olduğuna dikkat çeken Güngör, "Asansörlü servislerle örencilerimiz daha rahat bir şekilde servislere erişebilecek. Görevliler ve aileler çocuklarımızı tekerlekli arabayla servis aracına bindirmeye çalışıyordu. Çocuklarımızın servisten inmeleri de yine aynı şekilde çok zor bir süreçti..." diye anlatıyor. 


Haberi okurken okula gidip gelişlerimi düşündüm. Ne zorluklar yaşadım. Çoğu öğrenci sabah uyandığında o gün olacağı sınavı düşünür değil mi? Bense o gün okula gidip gidemeyeceğimi düşünürdüm. Okuldaki dersler, sınavlar kolaydı! Onları başarabilirdim. Ama ya arabamız çalışmaz da okula gidemezsem, diye çok korkardım. Bedensel engelli biri için ulaşım en büyük sorundur. Bu sorunun çözülmesi ise engelli için en büyük özgürlüktür.

Şimdi bu asansörlü okul servisi uygulaması sayesinde tekerlekli sandalye kullanan öğrenciler rahat ve güvenli bir şekilde okullarına gidip gelecekler... Tekerlekli sandalye ile başkalarının yardımıyla servislerine binerken zor anlar yaşayan öğrencilerin, artık yardımsız olarak servislerine binmeleri ne büyük bir rahatlık... Bunu yaşamayan bilemez. Bunu anlatmak ve anlamak zordur. Yaşamak lazım.

Bu haberi gören tekerlekli sandalye kullanan öğrenciler ne kadar çok sevinmiştir. Bu uygulama yapılamayacak ve zor bir şey değil. Her okula ve her güzergaha  böyle bir taşıt konulması gerekmiyor aslında... Bedensel öğrencileri tespit edip, sadece onların evlerinin bulunduğu güzergahların servislerinin böyle olması yeterli. Umarım bu güzel uygulama Türkiye genelinde de yaygınlaşır. Böylece tekerlekli sandalye kullanan öğrencilerin engeli kalkar.

ALİYE YÜCEL

6 Kasım 2016 Pazar

ÖNCE VE SONRA


Senden Önce Ben (Me Before You) filmi, gazeteci ve yazar Jojo Moyes'in 2012 yılında yazdığı ve Çok Satanlar listesinde yer alan, aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Romanın kahramanının engelli olduğu öğrendiğim için merak ediyor ve okumak istiyordum. Ben okuma listeme aldığımda da romanın filme uyarlandığı haberleri çıktı. "Önce okusam mı? Yoksa seyretsem mi?" diye düşünürken, okumadan önce seyrettim. Artık okur muyum? Bilemiyorum. Ama seyredince yazmadan duramadım.

Filmin konusu şöyle: Will Traynor,  yakışıklı, zengin ve başarılı genç bir adamdır. Geçirdiği bir trafik kazası sonrasında felçli hale gelmiştir. Will, bu durumda yaşamak istemez. Dünyaya küsmüştür ve ölmek istemektedir. Louisa Clark ise bir kafede garsonluk yapan genç bir kızdır. İşten çıkarılınca yeni bir iş aramaya başlar. Ve Will'e bakıcılık yapmak üzere işe alınır. Farklı kültürlerden geldikleri için önceleri anlaşamasalar da zamanla birbirlerine alışırlar. Aralarında gelişen yakınlık ikisini de değiştirmiştir. Artık onları farklı ve zorlu bir sınav beklemektedir...

Senden Önce Ben, 2016 yapımı Amerikan, İngiliz ortak yapımı bir film. Romantik bir dram olan filmin yönetmeni Thea Sharrock. Bir kadının romanını, yine bir kadın filme aktarmış. Sharrock tiyatro yönetmeni, Senden Önce Ben onun ilk filmi. Filmin oyuncuları; Emilia Clarke, Sam Claflin, Jenna Coleman, Charles Dance, Janet McTeer,  Matthew Lewis ve Ben Lloyd-Hughes. Film, çok satan bir romandan filme aktarıldığı için olumlu ve olumsuz pek çok çeşitli eleştiri aldı.


Benim en büyük eleştirim hep aynı hikaye olması, hep aynı konunun ele alınması... Kaza sonucu engelli olan bir adam ve bakıcısının hikayesinin anlatıldığı en az beş film sayabilirim. Bunlar; İspanyol yapımı İçimdeki Deniz (Mar Adento), Bollywood yapımı Guzaarish, ABD ve Fransız ortak yapımı Kelebek ve Dalgıç (The Diving Bell And Butterfly), Fransız yapımı Can Dostum (Intouchables) ve Polonya yapımı Hayat Çok Güzel (Life Feels Good). Saydığım filmlerin hepsinden benzer, hatta birebir aynı sahneler var. Üstelik ikisinde de (İçimdeki Deniz ve Guzaarish) aynı ölüm isteği işleniyordu. Neden özgün bir engelli hikayesi bulunamıyor, anlamak zor.

Bunları söyledikten sonra tavsiye eder miyim? Evet ederim. Romantik filmleri sevenler izlemeli... Film aşka ve sevgiye inanmamızı sağlıyor. Ama yetiyor mu? İşte onun için seyretmek gerekiyor. Anlattığı daha çok şey var. Louisa'nın Will'e yaşama sevinci verme ve değiştirme çabası çok etkileyici. Böyle bir sevgili, eş veya arkadaş bulan bir engelli çok şanslı olmalı diye düşünüyor insan... Will ve Louisa karakterlerini oynayan oyuncular çok başarılılar... Kitabı okurken gözlerimin önüne ikisi gelecek eminim. Film, aslında başımıza her an her şeyin gelebileceği gerçeğini de bize gösteriyor. Ama diğer konular arasında bu fikir kayboluyor sanki...

Senden Önce Ben'de engelli birinin duygu ve düşünceleri çok güzel yansıtılmış... Engelliyseniz filmdeki pek çok sahne sizin için kaçınılmaz olacaktır. Will'in "Benimle birlikte bu sandalyeye bağımlı kalmanı istemiyorum..." demesi engelli biri için çok tanıdık bir cümle... Hayatta isteyeceği ve yapabileceği her şeye sahip olan birinin daha sonra tekerlekli sandalyeye bağımlı olması çok zor, kabul ediyorum. Ancak, empati kurmaya çalışsam Will'den farklı düşünüyorum. Filmin sonunun farklı olmasını bekleyen ve isteyen sadece ben değildim sanırım.

ALİYE YÜCEL


30 Ekim 2016 Pazar

ARKADAŞ İÇİN


Arkadaşlık çok değerli bir kavram. Hangi yaşta olursa olsun insan için arkadaşın önemi büyüktür. Peki bir çocuk arkadaşı için neler yapabilir? Düşünelim... Aklımıza pek çok şey geliyor. Peki bir dil öğrenebilir mi? Biraz zor galiba... Ancak bu gerçek olmuş... Avustralyalı Ross Kelly, işitme engelli arkadaşı Isam Gurung için işaret dilini öğrenmiş. Kaç kişi arkadaşı için bunu yapabilir ki? Bunu duyunca etkilenmemek mümkün değil.

İşitme engelli Isam Gurung, ailesi Sydney'den Canberra'ya  taşındığı için okuduğu işitme engelliler okulundan ayrılmak ve başka bir okula gitmek zorunda kalmış. Burası işitme engelliler okulu olmadığı için Isam'a bir tercüman verilmiş. Ancak yeni okulunda iletişim kurmakta zorlandığı için çekingen davranmış ve okula gitmekte zorlanmış. Okul arkadaşı Ross ise onun utangaç olduğunu düşünmüş.

Ross ve Isam arkadaş olmuşlar. Kendi aralarında iletişim için önce birbirlerine notlar yazmışlar. Ancak biri yazarken diğeri beklemek zorunda kalıyormuş. Yazmayı beklemek onlara zor gelmiş. Birbirlerini seven ve konuşmak isteyen iki arkadaş için bu yeterli olmamış... Daha rahat ve kolayca sohbet etmek istemişler. Bu nedenle Ross işaret dili öğrenmeye karar vermiş. Avustralya'da işitme engellilerin kullandığı Auslan dilini öğrenmeye başlamış. İki ay gibi kısa bir sürede de öğrenmiş...


Çocukların öğretmeni Sara Middleton, Ross'un arkadaşı ile iletişim kurmak için işaret dili öğrendiğine tanıklık etmiş... Bundan çok etkilenen öğretmen, Fred Hollows adına verilen İnsanlık Ödülü için öğrencisini aday olara göstermiş. Vakıf, bu duruma kayıtsız kalamamış. Bir çok aday arasından bu ödül için Ross layık görülmüş. Ross, Fred Hallow Vakfı İnsanlık Ödülü'nü ve ödül için verilen 5000 Avustralya dolarını almış... Ross Kelly'nin yaptığı gerçek bir insanlık örneği olduğu için ödül tam da yerini bulmuş...

Bu arada adına ödül verilen Fred Hollows Avustralyalı ünlü bir göz doktoru. 1993 yılında ölen Fred Hollows kendini hastalarına adamış. Avustralya'da ve başka ülkelerde binlerce kişinin görmesini sağlamış. Onun adına kurulan vakıf her yıl insanlık ödülü veriyor. Fred Hollows'un eşi ve vakfın yöneticilerinden Gabi Hollows  "Çocuklar genellikle akademik ve sportif başarılarından dolayı ödül alıyorlar. İyi bir çocuk oldukları için almıyorlar... Biz çocukları başkaları hakkında düşünmeye teşvik etmek istiyoruz..." diyerek başka çocuklara da örnek olması için bu ödülü Ross'a verdiklerini açıklıyor.

Gabi Hollows'un bu açıklaması düşündürücü ve değerli... Çok haklı. Ödüller hep akademik ve sportif başarılara veriliyor. Akademik ve sportif başarılar da çok önemli... Ancak yapılan sosyal sorumluluk projeleri dikkate alınmalı... Özellikle de çocuklar ve gençlere verilen ödüller arasında yapılan sosyal çalışmalar fark edilip, onlara verilmeli. Yapılan güzel işlere kayıtsız kalınmamalı. Böylece teşvik edici ödüller çocuklara daha düşünceli ve duyarlı olmayı öğretebilir.
                                                                                      
ALİYE YÜCEL

23 Ekim 2016 Pazar

INSTAGRAM'DA ENGELOJİ




Bu hafta hep yapmak istediğim. Ancak ertelediğim, kitabım Engeloji'nin Instagram'da paylaşılan bir kaç fotoğraf ve tanıtımına yer vereceğim.

İlk fotoğraf ve paylaşım Burcu Kumaş'tan;

"Bu kitabı yaklaşık 2 hafta önce sabah haberlerini izlerken İsmail Küçükkaya'nın kurmuş olduğu aşağıdaki cümleler sonucu keşfettim... "Çocukken, bebekleri doğacak kişilerin "Kız ve erkek olsun hiç fark etmez. Eli ayağı düzgün olsun da" sözü içimi acıtırdı. Bu halk arasında çok kullanılan ve iyi niyetle söylenmiş bir dilektir. Ama bu cümle engelli birinin gözlerinin içine bakarak söylendiğinde, onu ne çok incittiğini hiç düşünülür mü? İnsanların bedensel engellerine odaklanmak yerine empati yapmamız gerekiyor..." (3 Aralık 2014)

 

İkinci fotoğraf ve paylaşım Mor Edebiyat'tan;

"Fi'den hemen sonra Engeloji'ye başladım ve kitabı bugün bitirdim. Engelliler üzerine Aliye Yücel'in sözleriyle anlatılmış güzel bir kitap. Yazarın düşüncelerinin yanında kitapta engellileri konulu kitaplardan, filmlerden, sosyal gerçeklerden, sosyal aktivitelerden ve gerçek yaşam öykülerinden de bahsedilmiş. Okumanızı tavsiye ederim. Aslında 'farklı' değil, çoğu zaman farkına varmadığımız bir dünyanın kapılarını gönlünüzde açacak. Mutlu akşamlar." (7 Mar 2015)




Son fotoğraf ve paylaşım Suko_Lata'dan;

"Yeni yıla sadece günler kala ben. Yeni yılda da bol okumalı günlerimiz olsun İnşallah. Kitap: Engeloji - Aliye Yücel" (29 Aralık 2014)

Bunlar beni tanımayan kişiler arasından seçtiklerim. Instagram'da Engeloji ile ilgili daha pek çok paylaşım yer alıyor. Bu da beni çok mutlu ediyor...

ALİYE YÜCEL

16 Ekim 2016 Pazar

MAMA CAX'IN GÜCÜ


Geçenlerde sosyal medyada Mama Cax'ın bir fotoğrafına rastladım. "İşte protez bacaklı bir manken (model) daha..." dedim. Hayatını okuyunca oldukça ilginç olduğunu gördüm. O bir moda ikonu ve blogger. Üstelik tam bir savaşçı, kanseri yenmiş. Mama Cax, 1989 yılında Brooklyn'de doğmuş. Montreal ve Haiti'de büyümüş. Daha 14 yaşında iken kemik ve akciğer kanser teşhisi konmuş. Üstelik 3 haftalık bir ömrünün olduğu söylenmiş. Çocuk yaştaki biri için ne büyük bir travma yaşadığını tahmin etmek zor değil... Ancak, o bir bacağını kaybetse de kanseri yenmiş.

Sağ bacağı kalçasından itibaren kesilen Mama Cax, ampute bacağına takılan protez bacağı ve kol değnekleri ile yürümüş... Daha 17 yaşında iken Kosta Rika'ya gitmiş. Seyahat etmeyi çok sevdiği için o günden sonra tam 5 kıtada 20 ülkeyi gezmiş. Mama Cax, aynı zamanda çok tanınan bir blogger. Kendi adının taşıyan blogunda önce seyahatlerini yazmış. Daha sonra modaya yer vermeye, yediklerini, içtiklerini ve yaşadıklarını yazmaya başlamış. Bir çok markanın da ilham kaynağı olmuş...

Genç kadının, pek çok kişinin umutsuzluğu düşeceği durumu karşısında oldukça metanetli olduğunu yaptıklarından anlıyoruz. Yaşama sevinci ile hayata dört elle sarılmış... Bu duruşu sayesinde moda ve blog dünyasına çok farklı bir renk katmış. Bir röportajında "Bu dünyanın daha fazla bloggera ihtiyacı yok ama farklı deneyimler içeren bloggerlara ihtiyaç var." diyerek farkını ortaya koyuyor. Bedensel engelli bir kadın olarak seyahat blogunun olması da engelliler için çok ilham verici...


Mama Cax, şanslı olduğunu düşünüyor. Çünkü birçok insanın tedavilerini karşılayamadığını ve engelleri yüzünden ayrımcılığa maruz kaldığını biliyor. Engellilerin dünyanın pek çok yerinde politik olarak ve sosyal anlamda dışlandığını görüyor ve bu nedenle "Farklı bir pozisyonda olduğumu görüyorum. Bir gün engellileri savunacağım" diyor. "İnsanlığı düşünmek yada bir şeylerin eksikliğini görmek beni motive ediyor. Dünyadaki iyiliği ve insanların bu yolculukta bana olan desteğini görmek, bana bırakmamam gerektiğini hissettiriyor" diyerek gücünü nereden aldığını açıklıyor.

"Yaralar, izler... Onlardan ne kadar nefret etsek de gün sonunda hala bir parçamız ve hikayemizi ancak onlarla anlatabiliriz" diyen Mama Cax, kendisini ve hikayesini "fiziksel engelli zenci bir kadının deneyimleri" diye tanımlıyor. Blogunun oldukça çok takipçisi olduğu gibi, sosyal medyada da pek çok takipçisi var. Her gün farklı bir protez bacakla bir fotoğraf paylaşıyor. Renkli ve desenli protez bacakları öyle etkileyici ve çarpıcı ki... Görülmeye değer! Bloguma fotoğraf seçerken zorlandım. Hepsini görmenizi isterim.

Her engellinin başarısı beni çok etkiler. Onların başarılarını gönülden destekler ve alkışlarım. Ancak konu mankenlik ve modellik olunca ayrı etkileniyorum. Çünkü, mankenlik ve modellik kavramları ile engellilik kavramı yan yana gelmesi mümkün değil. Bu nedenle engelli manken ve modeller elde ettikleri başarılarının yanı sıra ön yargıları da kırmış oluyorlar. Kusursuz bedenler yerine; kusurlu bedenler görmek farklı bir algı meydana geliyor. Bu da çok etkileyici ve engelli farkındalığı adına çok önemli bir adım...


 ALİYE YÜCEL

9 Ekim 2016 Pazar

BLOGUM 5 YAŞINDA


Bloguma, beş yıl önce başlamış, ilk yazımı 4 Ekim 2011 günü koymuştum. Engeloji, 5 yılını doldurdu. Bloga başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve bana bir kitap kazandıracağını bilemezdim. "Engelli Hikayeleri" diyerek başladığım ve engelli farkındalığına dair yazılar yazdığım bloguma daha sonra kitabımın adını verdim. "Engeloji" oldu. Engeli ve engelliyi doğru anlama bilimi... İsminin böyle etkili olacağını tahmin edemezdim. Ancak Engeloji çok etkili bir isim oldu.

Blogumu; ne amaçla, neyi eksik gördüğüm için, neyi anlatmamın gerekli olduğunu fark ettiğim için açtığımı defalarca anlattım. Kısaca bahsedersem. Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış tanınması beni bu konuda yazmaya zorladı. Bir engelli olarak bunu anlatmamın gerekli olduğunu düşündüm.  Okuduğum bir kitapta, seyrettiğim bir filmde, bir haberde, duyduğum bir sözde engelli farkındalığını görüp aktarmaya çalıştım.


Dile kolay tam 5 yıl. Genellikle pazar günleri olmak üzere her hafta bir post yayınladım. Ne olursa olsun mutlaka zaman ayırdım ve hiç aksatmadım. Her hafta farklı bir konu ve bu konu ile engelli farkındalığı ortaya koymak kolay değildi. Farklı farklı konularla hep engelliyi ve engelliliği anlattım. Bazen engellilerle ilgili bir gelişmeyi, bazen engellilere yapılan bir haksızlığı, bazen engelli konulu bir kitabı veya filmi yazdım.

Belki başka konularda (moda, kadın, kozmetik, alışveriş, magazin gibi...) yazsaydım. Daha çok ilgi görecek, daha çok okunacaktım. Reklam alacaktım. Bunu biliyorum. Ama anlatmak istediğim, anlatmamın gerektiğine inandığım önemli bir konu varken başka konularda yazmak istemedim. Çünkü, yazılarımın beğenilmesinden çok, engelli  farkındalığı meydana getirmek istiyorum. Bunu her fırsatta belirtiyorum. Bunları yazarken birilerinin sesi olduğuma inanıyorum. Engellilerin anlatmak istedikleri aynı ve pek çok sorunları ortak. Birilerinin de bunu anlatması gerekiyor.

Blogumun 5 yıl içindeki görüntülenme sayısı 250 bini geçti. Bu oldukça iyi bir rakam. Engeloji; düzenli (her hafta mutlaka bir post), özenli, fotoğrafları konu ile alakalı ve niş (niche) bir blog oldu. Bunu ben demiyorum. Bilenler diyor! Geriye dönüp baktıkça bunca zamandır sadece "engelli ve engelliler" konusunda her hafta farklı yazılar yazabildiğime şaşıranlar da oldu. Doğrusu bazen ben de şaşırıyorum!


Bu arada çok önemli bir gelişme de oldu. Blogum ve kitabım sayesinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 10-16 Mayıs Engelliler Haftası nedeniyle düzenlenen 7. Cemil Meriç Engel Tanımayan Başarı Ödülü'nü kazandım. Ödülü, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İbrahim Karaosmanoğlu'nun elinden  aldım. Cemil Meriç'in adının geçtiği bir ödülü almak çok mutlu ediciydi.

Bu hafta 5. yıl dolayısıyla blogumla ilgili bir şeyler yazmak ve teşekkür etmek istedim. Engelli ve engellilik konularında anlatmak istediğim daha çok şeyin var olduğunu görüyorum. Bu nedenle bugünden sonra da yazmaya ve bir şeyler paylaşmaya devam etmek istiyorum. Bu geçen 5 yıl içinde bloguma giren, okuyan, öneren, takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, motive eden herkese çok teşekkür ediyorum. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle...

ALİYE YÜCEL                       

2 Ekim 2016 Pazar

100 ENGELLİ 100 AYAK


Türkiye Beyazay Derneği, Cumhurbaşkanlığı himayesinde "Aşmak İçin Hareket" kampanyasını başlatmıştı. Ulusal bazda hizmet veren kampanya, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın destekleriyle devam ediyor. Kampanya; engelli, engelsiz herkesi engelleri beraber hareket ederek aşmayı ve birlikte yaşama kültürünü geliştirmeyi amaçlıyor. Bu proje kapsamında geçtiğimiz gün İstanbul Ahmet Cömert Spor Salonu'nda "100 Engelli 100 Ayak" etkinliği düzenlendi.

Etkinlik; Türkiye Beyazay Derneği ve Küçükçekmece Dostluk Engelliler Spor Kulübü işbirliği ile yapıldı. Sunuculuğunu ünlü manken Şenol İpek'in yaptığı "100 Engelli 100 Ayak" etkinliğinde, engelli sporcular ve ünlü isimler tekerlekli sandalye basketbol maçı yaptılar. Ayrıca; Modacı Murat Günhan'ın düzenlediği "Murat Günhan Fashion Show" defilesi yapıldı ve Aysun Kaya da sevilen şarkılarını söyledi. Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortağı olduğu etkinlikte, Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva "Engellilerin varlığının farkında olmak önemli bir kazanım olacak. Birbirimizi tanıdıkça daha mutlu olacağız..." dedi.

Anadolu Ajansı muhabirinin sorularını cevaplayan Lokman Ayva; engelleri ve ön yargıları aşmak istediklerini belirtip; "Bunun içinde engelli ve engelsizlerin bir arada olması gerekiyor.  Bunun için "Aşmak İçin Hareket" diyoruz. Arkadaşlarımız İnşallah burada önce bir farkındalık meydana getirecekler. Akülü sandalyeye ihtiyacı olan arkadaşlarımıza hediyeleri verilecek. Bu arada yaşama kültürünü bu etkinlik sayesinde başaracağız..." diye konuştu.


Ayva ayrıca; "Engelliler her yerde. Zenginlerden de fakirlerden de engelliler var. Sanat, iş dünyasında da var. O yüzden herkesin bunun farkına varması lazım. Engellilerin nasıl yaşadığının bilinmesi gerekiyor. Şu anda yaşlandıktan sonra engelli olma oranı çok yükseldi. Engellilerin varlığının farkında olmak önemli bir kazanım olacak. Birbirimizi tanıdıkça daha mutlu bir toplum olacağız." diye açıklama yaptı.

Farkındalık meydana getirmek için yapılan etkinliğe engelli engelsiz, ünlü ünsüz birçok kişi katıldı. Engelli sporcular ve ünlü isimler tekerlekli sandalye basketbol maçı yaptılar. Manken Şenol İpek, oyuncu Yıldırım Memişoğlu ve manken Tuğçe Sarıkaya da basketbol maçında oynadı. Küçükçekmece Dostluk Engelliler Spor Kulübü Onursal Başkanı Turgay Kıran, herkesin engelliler adına farkındalık için etkinliğe geldiğini belirtip; emeği geçenlere teşekkür etti. Etkiliğin sonunda da 100 engelliye 100 akülü sandalye dağıtıldı.
 
Spor yapan kişiler farklı farklı olsa da kalpleri ve amaçları bir oluyor. Yapılan bu etkinlikte; engelli ve engelsiz kişiler spor yaparak birlikte oldular. Sporda yaşanan hareketlilik, heyecan, beraberlik, engelli ve engelsiz herkesi birleştirdi. Engelleri beraber hareket ederek aşanlar, böylece birlikte yaşama kültürünü de öğreniyor. Bu nedenle "Aşmak İçin Hareket" kampanyasının etkinliklerinin artarak devam etmesini gönülden diliyorum.  


ALİYE YÜCEL

25 Eylül 2016 Pazar

ENGELLİ DOSTU BANKALAR


Çoğu zaman engellilerin banka isyanı ile ilgili haberlere rastlıyoruz. Yüksek ATM'lerin tekerlekli sandalye kullanan için ne büyük bir zorluk olduğunu söylemeye gerek var mı? Görme engellinin bankadan içeri girdiğinde ne tarafa gideceğini bilememesi ne demek? Bankaya gelen işitme engellinin iletişim kurma çabası... Herkes gibi engellilerin de bankacılık hizmetlerinden faydalanabilmesi gerekli... İşte geçtiğimiz günlerde bununla ilgili güzel bir haber vardı. Bankalarda engellerin kalkmaya başladı haberi...

Bir bankanın girişindeki yüksek basamak nedeniyle içeriye giremediğim ve başka bir şubeye gittiğim olmuştur. Nasıl bir mimar, mühendis ve usta tarafından yapılmışsa öyle bir basamağı vardı ki, engelli olmayanlar bile zorlanıyordu. Bu benim yaşadığım bir zorluk. Bir gerçek var ki engelli müşteriler, bankalardaki çeşitli zorluklar yaşıyor. Her engel grubu farklı engelle karşılaşıyor. Görme engelliler farklı, ortopedik engelliler farklı, işitme engelliler farklı zorluk yaşıyor. İşte bunu gören bankalar, engelli bankacılığı için yatırımlarını arttırmaya başladı.

Türkiye Bankalar Birliği, ihtiyaçlar üzerine engelliler için bankacılık hizmetlerini geliştirmek için çalışmalar yapıyor. Bunun sonucu; banka şubelerinin girişleri ve kapıları ortopedik engellilere uygun hale getiriliyor. Görme engelliler için şubelerinin içine hissedilebilir zemin yapılıyor. Tekerlekli sandalyeyi kullananlar engelliler için alçak gişe bankoları ve alçak ATM'ler yapılıyor. Müşterinin engel bilgileri bankada kayıtlı olursa sıralama sisteminde engelli müşteriye öncelik tanınıyor...


Habere göre; son üç yılda ortopedik engelli kişilere hizmet veren ATM sayısı yüzde 393 oranında artmış ve 4362 sayısına ulaşmış. Görme engellilere hizmet veren post sayısı da yüzde 185 oranında artmış. 2014 yılında engellilere hizmet veren banka sayısı 21 iken, şubelerini engellilerin rahat kullanımı için düzenleyen banka sayısı şimdi 25'e ulaşmış... Bu sayı az. Ancak anlıyoruz ki bu sayı artacak. Çünkü ihtiyaç olduğu görülüyor.

Engellilere hizmet veren 25 bankanın 3229 şubesinde görme, 3754 şubesinde ortopedik engellilere hizmet veriliyor. Bankalar; sadece görme engelliler ve ortopedik engelliler için değil,  işitme engelliler için de çalışmalar yapmaya başlıyor. Bankalarda, işaret dili bilen personel alımı artıyor. Banka çalışanlarından işaret dili eğitimi almak isteyenlere kurs imkanı tanınıyor. Şubede işaret dili bilen personel bulunmadığı zaman da görüntülü destek sunulması zorunlu oluyor.

Engellilerin bankacılık işlemlerine kolayca ulaşması sektöre yeni kaynak girişini de sağlamış. Uzmanlar; engellinin gerek yatırım, gerekse kredi bazında bankalarla ilişkisi olduğunu belirtiyorlar. Her engelli için en az 2 bin liralık işlem yapılsa, 5 milyon engellide işlem hacmi 10 milyar civarında olacağı gözleniyor. Bu bile bankaların engellileri dikkate alması için yeterli oluyor.

Bankaların engellilere bu hizmeti vermesinde yönetmelikte etkili oluyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılan yönetmelik ve esaslar belirlendi. Bankalar, engellilerin sorunsuz hizmet alabilmesi için düzenlemelerini 1 Ocak 2018 tarihine kadar tamamlamaları gerekiyor. Dileriz bu süreden bile önce bu düzenlemeler yapılır. Çünkü, bankacılık gibi bir alanda engelli olmak oldukça zor...


ALİYE YÜCEL

18 Eylül 2016 Pazar

2016 PARALİMPİK OYUNLARI BİTTİ


7 Eylül'de başlayan 2016 Paralimpik Oyunları (Engelli Olimpiyatları) bugün sona erdi. Brezilya Rio'da yapılan olimpiyatlar çok ilginç görüntülere sahne oldu.

Paralimpik Oyunları'nda ilk madalyamız judoda Ecem Taşın'dan geldi. Kadınlar Judo 48 kiloda yarışan görme engelli Ecem Taşın, Tayvanlı sporcu ile karşılaştı ve bronz madalya kazandı. 

İlk altın madalya ise Nazmiye Muslu Muratlı'dan geldi. Muratlı, halterde kadınlar 41 kiloda 104 kiloyla dünya rekoru kırarak altın madalya kazandı. Nazmiye Muslu Muratlı 2012 Londra Paralimpik Oyunları'nda da altın madalya kazanmıştı.

2016 Paralimpik Oyunları'nda ikinci altın madalyamız masa tenisinden geldi. Sporcumuz Abdullah Öztürk, 4. Class'da mücadele etti. Çinli rakibini 3-1 yenerek altın madalyanın sahibi oldu.

Kadınlar atıcılık branşında Ayşegül Pehlivanlar, 10 metre havalı tabanca kategorisinde 3. oldu ve bronz madalya elde etti.


Judoda kadınlar 70 kiloda görme engelli Mesme Taşbağ, Belaruslu rakibiyle karşılaştığı maçı kazandı ve bronz madalyanın sahibi oldu.   

İlk gümüş madalyamız masa tenisinden geldi. 7. Class sporcumuz Kübra Korkut, final maçında Hollandalı rakibine yenildi. Gümüş madalya elde etti.

Bir bronz madalyada 4-5 Class'da Masa Tenisi Milli Takımımız'dan geldi. Abdullah Öztürk, Ali Öztürk ve Nesim Turan'dan oluşan grubumuz Çin Milli Takımı'nı mağlup ederek bronz madalya kazandı.

Görme engelliler (T11) 1500 metrede koşan Semih Deniz 3. oldu ve bize bir bronz madalya getirdi. 

Goalball Kadın Milli Takımı, finalde Çin ile oynadığı karşılaşmayı 4-1 kazanarak altın madalyanın sahibi oldu. 

Türkiye; 3 altın, 1 gümüş ve 5 bronz madalya aldı.


ALİYE YÜCEL

11 Eylül 2016 Pazar

2016 PARALİMPİK OYUNLARI BAŞLADI


2016 Paralimpik Oyunları (Engelli Olimpiyatları) görkemli bir açılış töreniyle başladı. Rio 2016 Paralimpik Oyunları 7 Eylül-18 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Brezilya Rio'da yapılan olimpiyatlara 160 ülkeden 4148 sporcu 23 branşta katılıyor. Ülkemizi de üç farklı 79 sporcumuz temsil ediyor. Bedensel Engelliler Spor Federasyonu'ndan 49, Görme Engelliler Spor  Federasyonu'ndan 29, Özel Sporcular Federasyonu'ndan bir sporcu ile Paralimpik Olimpiyatları'na katılıyoruz.

79 sporcumuzun federasyonlara göre branşları şöyle; Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu'ndan; atıcılık, masa tenisi, okçuluk, atletizm, halter, yüzme, tekerlekli sandalye tenisi, tekerlekli sandalye basketbol. Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu'ndan; B1 futbol, kadınlar golbol, erkekler golbol, judo, atletizm ve Özel Sporcular Federasyonu'ndan ise atletizm.

Paralimpik Oyunları, çeşitli engel gruplarından sporcuların katıldığı ve farklı sporların yapıldığı bir etkinliktir. “Paralympic” kelimesi İngilizce engelli anlamına gelen “Paralyzed” ve “Olympic” kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir. Yaz ve Kış Oyunları olmak üzere olimpiyatların bitmesinden iki hafta sonra yine aynı ülkede yapılır. Engelli olimpiyatlarının fikir babası Sir Ludwig Guttman’dır. Nörolog Doktor Guttman, genç felçli gazilere bakarken, onların rehabilitasyonunda sporun önemini keşfetmiş ve tekerlekli sandalyedeki engellilere aktiviteler düzenlemiştir.


Sir Ludwig Guttman’ın düzenlediği 1. Stoke Mandeville Tekerlekli Sandalye Oyunları, 1948 Londra Olimpiyat Oyunlar ile aynı tarihte yapılmıştır. 2. Dünya Savaşı gazilerinin katılımıyla düzenlenen organizasyon, dört yıl sonra Hollandalı sporcuların katılımıyla uluslararası olmuştur. Engelli sporcular için olimpik stildeki ilk organizasyon ise 1960 yılında Roma Olimpiyatları’nın ardından yapılmıştır. Paralimpik Oyunları, 2008 yılında olimpiyatlardan sonra uluslararası ikinci büyük spor yarışması haline gelmiştir.

Ülkemiz ilk kez 1992 yılında Barcelona'da yapılan Paralimpik Oyunları'na bir yüzücüyle katıldı. 2000 yılında Sidney Paralimpik Oyunları'na da bir sporcu ile katıldı. 2004 Atina'ya 8, 2008 Pekin'e 16 sporcu ile katıldık. Bir önceki Londra 2012 Paralimpik Yaz Oyunları’na ise ülkemizden 69 sporcu ile katılmıştık. Londra'da 1 altın, 5 gümüş ve 4 bronz olmak üzere toplamda 10 madalya kazanmıştık. Bu yılda güzel başladık. Halterde 40 kiloda Nazmiye Muslu Muratlı 109 kiloyla dünya rekoru kırarak altın madalya kazandı.

Rio 2016 Paralimpik Oyunları TRT'den yayınlanıyor. Zaman zaman seyrediyorum. Maalesef devamlı seyretmenin imkanı yok. Öyle etkileyici, öyle güzel görüntüler var ki... Keşke tüm sporseverler seyredebilse... Azmi, başarıları ve yaşama sevincini görebilse... Önümüzdeki hafta bitecek ve kaç madalya aldığımız da belli olacak. Gönlümüz ve dualarımız sporcularımızla... Ay-yıldızlı bayrağımızın daha çok dalgalanması dileğiyle...

ALİYE YÜCEL

4 Eylül 2016 Pazar

REYHAN ÖĞRETMEN


Hakkında yapılan haberleri duydunuz mu bilemiyorum. İngilizce öğretmenliği yapan görme engelli Reyhan Arısoy Levent, velilerin şikayeti ile görevden alınmıştı. Bu haberi okuduğum günden beri sonucunun ne olacağını merak ediyordum. Çok şükür ki bu yanlıştan dönüldü. İzmir'in Karabağlar İlçesinde Duğrallar İlkokulu'nda görev yaparken görevden alınan ve bir süredir derslere giremeyen Reyhan Öğretmen, kaymakamlık talimatıyla görevine kaldığı yerden devam edebilecek...
 
Reyhan Arısoy Levent'in görevden alınma olayı şöyle gelişmişti: Sınıfa giren bazı veliler, Reyhan Öğretmen'in görüntülerini gizlice çekip, bunu sosyal medyada yayınlamıştı. Yayınlanan görüntülerde masada oturan öğretmen, ayağa kalkan öğrenciyi fark etmediği yer alıyordu. Bunun üzerine veliler, görmediği için sınıfta verimli ders işlenemediğini, ders sırasında öğrencilerin dışarı çıktığını ve öğretmenin buna müdahale edemediğini, güvenlik zafiyeti oluşturduğunu söyleyip; ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne dilekçe verdiler ve Reyhan Öğretmen'in görevden alınması istemişlerdi.

Karabağlar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Reyhan Arısoy Levent'in öğretmenlik yapıp yapamayacağı konusunda bir rapor almasına karar vermişti. Ancak rapor daha beklenmeden, 17 yıldır öğretmenlik yapan öğretmenin, görevden alınıp idari hizmetlere alındığına dair bilgi verildi. Reyhan Öğretmen de, bunun üzerine görüntü çeken velinin tespitini isteyip, hukuka başvurdu. Türkiye Beyazay Derneği de ona bu süreçte destek verdi.


Görevden alınma haberi, öğrencilerini çok seven Reyhan öğretmen ve eşi tarafından üzüntüyle karşılandı. Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü mezunu olan Reyhan Arısoy Levent küçük yaşta geçirdiği ateşli hastalık sonucu görme yeteneği kaybetmiş... Eğitimini tamamladıktan sonra var olan açık nedeniyle İngilizce öğretmeni olarak atanmış... İstanbul ve Karaman'dan sonra 2010 yılından bu yana İzmir'in Karabağlar İlçesinde Duğrallar İlkokulu'nda görev yapmaya başlamış...

Reyhan Arısoy Levent, bu konuda verdiği röportajında bir velinin bu görüntüyü çektiğini belirtip; "Bugüne kadar ne öğretmenlerden, ne okul müdüründen, ne velilerden bir şikayet geldi. Bu olay ortaya çıkınca şoke oldum. Ben dersteyken hiçbir öğrenci dışarı çıkmıyor... Sadece teneffüse 1-2 dakika kaldığında, küçük olduklarından tuvalet ve kantin sırasında ezilmesinler diye onları erken çıkarıyorum. Çocuklar beni çok seviyorlar. Görmemem, kötü bir eğitimci olduğum anlamına gelmez. Çok iyi bir eğitimciyim. Bugüne kadar yetiştirdiğim öğrencilerden de bu belli..." demişti.

Bu konuda yazılacak ne çok şey var. Bir düşünelim. Görmemesi onun kandırılmasını mı gerektirir? Öğrencilerin de dürüst olması gerekmez mi? Ondan bir şeyler öğrenmek yerine onu kandırmaları mı gerekir?  Mesele eğer kopya çekmek ise, öğretmeleri görme engelli olmasa bile kopya çekmezler mi? Reyhan Öğretmen, yabancı dil öğretmeni bu yüzden ağırlıklı olarak konuşmaya dayalı  (ki bence engelliler de her alanda öğretmenlik yapabilir) eğitim vermiyor mu? Üstelik, Reyhan Öğretmen orada gardiyan olarak bulunmuyor ki, "Aman kaçmasınlar..." diyelim. Orada bir şeyler öğretmek için var. Öğrenmek isteyenler de karşısında... Reyhan Öğretmen, öğrencilerine güveniyor. Üstelik o öğrencilerine yabancı dilden daha fazlasını öğretiyor. Güven ve dürüstlüğü... O görmese de gören var!


ALİYE YÜCEL 

28 Ağustos 2016 Pazar

ENGELLİ ATAMALARI


Engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmelerine ilişkin atama ve kura töreni Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı. Yapılan törene Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. İlkokul, ortaokul eğitim seviyesinden 1220, ortaöğretim eğitim seviyesinden 2514, ön lisans eğitim seviyesinden 1340, lisans eğitim seviyesinden 1039 kişi olmak üzere toplam 6113 engelli memurun ataması oldu.

Cumhurbaşkanımız, engelli memur kuralarını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ile birlikte yaptı. Recep Tayyip Erdoğan, törende yaptığı konuşmada engellilere hitaben "Sizler birer kader mahkumu değilsiniz, sizler her şeyinizle, aklınızla, zekanızla, alın terinizle ürettiklerinizle bu ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacak insanlarsınız..." diyerek "Engelli vatandaşlarımızın tankların önüne dikildiğini, darbecilerin karşısında aslanlar gibi durduğunu çok iyi biliyoruz. Her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum..." diye belirtti.

14 yıl öncesinden örnek veren ve Türkiye'de böyle bir anlayışın olmadığını kaydeden Erdoğan, "Engelli kardeşlerimizin devlette görev alması gibi bir mekanizma var mıydı? Adeta sıfır noktasındaydı. Biz geldik ve bunu tırmandırmaya başladık. Özel sektör burada biraz ağır hareket ediyor. Bakanlarımızdan rica ediyorum, özel sektörü biraz daha sıkıştıracağız. Onlarda devletten geri kalmamalı. Devlet yüzde 3'lere varıyorsa onlar da en az o kadar, biz parasını verelim, kusura bakmasınlar. Biz sizlerden belli bir iane, sadaka değil, katkıda bulunmak suretiyle, onuruna, şahsiyetine saygı göstermek kaydıyla istihdam istiyoruz..." dedi. 


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu da yaptığı konuşmada; "Kamu kurumlarında ihmal edilmiş, özel sektörde ihmal edilmiş engelli vatandaşlarımıza da el uzatmakta ve onları yeni ve modern bir anlayışla kucaklamaktayız" dedi. Ayrıca; kamuda istihdam edilen memurların en az yüzde üçünün engelli personel olması hususunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda hükme bağlandığını belirtti. 2002 yılında engelli memur sayısı 5777 iken yapılan atama ile bu sayı 49264 rakamına ulaşacağını açıkladı.

24 Ağustos 2016 tarihi itibariyle yerleştirilen engelli adayı personelin atamaları yerleştirildikleri veya göreve başlatılmadan tercihte bulundukları il Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilecek. Engelliler, konu hakkında gerekli bilgileri 81 ildeki müdürlüklerin atama birimlerinden alınabilecekler. Bize de yeni atanan engelli kamu personeline görevlerinde ve kariyer basamaklarında başarılar dilemek düşer. Umarız özel sektördeki engelli eleman alımlarının sayısı da artar...

ALİYE YÜCEL
            

21 Ağustos 2016 Pazar

AŞMAK İÇİN HAREKET


Yurdumuzda 72 ve yurtdışında 7 şubesi ile pek çok engelliye hizmet götüren Türkiye Beyazay Derneği, Cumhurbaşkanlığı himayesinde "Aşmak İçin Hareket" kampanyasını başlattı. Ulusal bazda hizmet veren kampanya, Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın destekleriyle yürüyor. Türkiye Beyazay Derneği'nin geliştirdiği "Aşmak İçin Hareket" felsefesi, engelleri beraber hareket ederek aşmayı benimsiyor ve birlikte yaşama kültürünü geliştirmeyi amaçlıyor.

Aşmak İçin Hareket projesi, engelli bireyler ile engelsiz bireyleri tanıştırmak, yüz bin engelli ve yüz bin engelsiz bireyi spor yaptırarak birlikte olmalarını sağlamayı hedefliyor. Engelleri her anlamda yıkacak bu kampanya ile engelli engelsiz kişilerin sosyal uyumları güçleniyor, yaşam standartları gelişiyor, engelli bireylerin toplumdan uzaklaşmalarına izin verilmeden toplumun merkezinde ve hayatla içi içe olmaları sağlanıyor.

Engelli ve engelsiz bireyler düzenlenecek çeşitli etkinliklerle bir araya geliyor ve birlikte düzenli spor yapmaları sağlanıyor. Engelli bireylere hareketlilik, oyun ve spor aktiviteleriyle oluşturulmuş "Spor Eğitim Programı" uygulanıyor. Uygulama sırasında engelli çocuk ve gençlerin yetenekleri doğrultusunda spor branşlarına teşvik ediliyor. Temel teknik ve becerileri doğrultusunda ilgili spor alanlarına yönlendiriliyor.


Kampanya kapsamında, spor eğitimi programı yürütecek spor eğitmenleri özel bir eğitimden geçirilerek Aşmak İçin Hareket kampanyasında görev alıyorlar. Engelsiz bireylere de engellilerle spor yapmak konusunda ön bilgi veriliyor. Çalışan sayısı fazla  olan çeşitli kurum ve şirketlerle görüşülerek çalışanların kampanya dahil  edilmesi sağlanıyor. Böylece her kesimden engelli ve engelsiz kişiler bir araya geliyor. Engelleri hep birlikte spor yaparak aşıyorlar.

Spor insanları birleştiren en önemli unsurlardan biri... Bireyler birlikte spor yaparak bir farkındalık geliştiriyorlar. Bu kampanya ile hareketlilik, sporla yaşanan heyecan, beraberlik, oyunların kattığı özgüven, engelli bireylerimizin bugüne kadar kullanılmayan yeteneklerinin ortaya çıkarılması, içlerindeki başarı inancının,  spor sevgisinin ve hayat motivasyonlarının arttırılması sağlanıyor.

Rastladınız mı bilmem? Türkiye Beyazay Derneği'nin Aşmak İçin Hareket kampanyasının kamu spotu başta TRT olmak üzere bir çok kanalda yayınlanıyor. Spotta "...İnsanlar kendilerini hapsettikleri hapishanelerinden kurtulmuş olurlar..." diyerek engellileri spora ve harekete teşvik ediyor. Spor yapanların bedenleri farklı olsa da yürekleri, kalpleri ve amaçları bir oluyor. Yazımı, Aşmak İçin Hareket'in internet sitesinin ilk sayfasındaki cümleyle bitiriyorum: "Birlikte Daha Aktif... Sen de Aşmak İçin Hareket'e dahil olmak istiyorsan kayıt ol..."


ALİYE YÜCEL

14 Ağustos 2016 Pazar

SESSİZ DÜNYADAN BİR SES


Gazze'den güzel bir haber... Gazze'de işitme engelli ve işitme zorluğu çeken öğrenciler bir yüksekokuldan mezun olmuş... Anadolu Ajansı'nın haberine göre; İşitme engelli ve işitme zorluğu çeken öğrenciler Gazze Şeridi'nde bulunan İslam Üniversitesi'nden mezun olmuşlar. Ön lisans düzeyinde 81 kız ve 33 erkek, toplamda 114 öğrenci eğitim görmüş ve mezuniyetlerini tamamlamış. Projeye destek veren kurum ve kişilerin de katıldığı bir törenle belgelerini almışlar. Bunlar okulun mezun olan ilk engelli öğrencileri...

Engelli öğrencilere eğitim desteği projesi; Körfez İşbirliği Teşkilatı (KİK) Katar El-Fahura Eğitim Kampanyası tarafından finanse edilirken, Katar ve Filistin Kızılay Örgütü ve çeşitli kurumlar tarafından hayata geçirilmiş. Öğrenciler bilgisayar ve teknolojiye ilişkin dallarda eğitim almışlar. İşitme engelli öğrencilere uygun eğitim ortamı, onlara uygun eğitim araç ve gereç sağlanmış... Ayrıca staj yapma imkanı da verilmiş. Öğrencilerin hepsinin de yetenekli ve başarılı olduğu belirtiliyor.

Gazze Sosyal İşler Bakanlığı verilerine göre, Gazze Şeridi'nde 18 yaş altı 1243 ve 18 yaş üstü ise 2409 işitme engelli bulunuyor. Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde ilk kez 2014 yılında işitme engelli ve işitme zorluğu çeken öğrenciler için bilgisayar ve teknolojiyle ilgili çeşitli alanlarda ön lisans programı başlatılmış. Üniversite, gelecek eğitim-öğretim yılında da engelli yeni bir grup öğrencinin eğitime başlayacağını açıklamış. 


Engelliler arasında en az sorunsuz olduğu düşünülen grup işitme engellilerdir. Çünkü görünürde bir engelleri yoktur. Ancak bu büyük bir yanılgıdır. İşitme engellilerin iletişim kurmaları zor olduğu için, eğitim almaları diğer engellilere (bedensel ve görme engellilere) göre çok daha güçtür. Bunun pek çok sebebi vardır. İşitme güçlüğü öğrenme güçlüğünü getirir. Bu nedenle eğitim verilmezse, hem günlük yaşantılarında hem de meslek ve iş hayatlarında en çok zorlanan engel grubu işitme engellilerdir. 

Eğitim herkes için, her engelli için çok gereklidir. Ama işitme engelliler eğitim almadıkları takdirde algı ve zihinsel açıdan da gerileme durumunda kalırlar. Üstelik zorunlu eğitimi alsalar bile yüksek eğitim yapma şansları diğer guruplara göre daha azdır. Engelleri nedeniyle özel bir eğitim almaları gerekir. İşte bu nedenle Gazze'de işitme engelli öğrencilerin mezuniyet haberi dikkatimi çekti. Hem de bir yüksekokulu bitirmişlerdi. Bu nedenle öğrencileri takdir ettim. Umarım iş ve kariyer hayatlarında büyük ses getirirler...

ALİYE YÜCEL