Translate
27 Ekim 2019 Pazar
20 Ekim 2019 Pazar
SELMA BLAIR MS OLUNCA
"Amerikalı
oyuncu Selma Blair'e Multiple Skleroz (yani kısa adıyla MS) teşhisi konuldu" haberini geçtiğimiz yaz öğrenmiştim. Ünlü oyuncu MS'e yakalandığını sosyal
medya hesabından paylaşmış bu durumu haber olmuştu. Doksanlı yıllarda bir çok
film ve dizilerde yer alan oyuncu, en çok "Bu Nasıl Sarışın" (Legally
Blonde) filmi ile tanınıyor. Ancak o ülkemizde de verilen "Selma" ismi nedeniyle benim hatırımda...
1972
yılında doğan Selma Blair'in MS olduğunu öğrendiğimde röportajlarına ve
söylediklerine baktım. Ünlü oyuncu hastalığı ile ilgili bazı belirtileri fark
ediyor. Ancak önemsemiyor ve ciddiye almıyor. Daha sonrasında ise durumu
kötüleşiyor. MS hastalığının çok çeşitli belirtileri oluyor. Bu belirtileri
kişiden kişiye göre de değişiyor. Kişiler bazen bazı belirtileri önemsemiyor ve
doktora da gitmiyor. Bu nedenle de çoğu zaman geç teşhis ediliyor. Selma
Blair'in de öyle olmuş...
Multiple
Skleroz; beyin ve omurilikteki sinir sisteminde meydana gelen bir bağışıklık
sistemi hastalığı olduğu ve merkezi sistemini tahrip ettiği için beyinden
sinirlere verilen mesajlar ya iletilemez ya da yanlış bölgeye gider. Böylece
beyindeki; görme, yürüme, konuşma gibi çeşitli vücut fonksiyonlar kontrol
edilemez hale gelir. İzlediğim videolarında oyuncuda da titreme, denge bozukluğu ve konuşma bozukluğu
var. Blair'in hastalığının ilerlediği görülüyor.
Doğuştan
ve küçük yaşta engelli olmak ile sonradan engelli olmak arasında büyük fark
var. Doğuştan ve küçük yaşta olunca bazı şeyleri bilmiyorsun ve yapabildiklerin
sana yetebiliyor. Sonradan engelli olunca ise kolaylıkla yaptığın, yaparken
üzerinde düşünmediğin şeyleri yapamaz oluyorsun. Bu durum; zorluk, üzüntü
yanında şaşkınlık da meydana getiriyor. Selma Blair de öyle bir durumda... Durumuyla
ilgili çok samimi açıklamalarda bulunuyor.
Selma
Blair, doktor ilk teşhisi koyduğunda ağlıyor. Bunun panikten kaynaklanan değil
de kontrolünü kaybedeceği bir vücudu olacağını bildiği için akıttığı göz yaşları
olduğunu söylüyor. Bir röportajında "Ben devre dışıyım! Bazen düşüyorum.
Elimdekileri düşürüyorum. Hafızam sisli... Sol tarafım bozuk bir takip
cihazından yön soruyor! Ama yapıyorum... Gülüyorum ve tam olarak ne yapacağımı
bilmiyorum. Ancak elimden geleni yapacağım..." diyerek durumunu ve
yaşadığı zorlukları anlatıyor. 7 yaşında bir oğlu olan oyuncu, ailesi ve
dostlarının desteği ile moral bulduğunu söylüyor.
Ünlü
oyuncu, yürümekte zorlandığı için baston yardımıyla yürüyor. Oscar törenine de
özel bastonuyla gidiyor. Blair, kendi gibi MS hastası olanlarla ilgili olarak
"Kronik hastalıkları olanlardan ve MS hastalarından çok şey duydum.
Korkuyorlar ve ne zaman daha kötüye gideceğini bilmiyorlar. Bu insanların
tecrit olduğunu görüyorum..." diyor ve MS teşhisi konulduğundan bu yana kronik
hastalık ve MS hastalığını taşıyanların savunuculuğunu yapıyor. Eminim ki onun desteği bu hastalığı taşıyanlar için bir teselli ve umut oluyor.
ALİYE
YÜCEL
13 Ekim 2019 Pazar
ENGELLİ DOSTU PROGRAMLAR
Radyo,
Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından yapılan düzenlemeyle medya hizmet
sağlayıcılarına 6 ay içinde engelli dostu programların yayın sürelerinin aylık
yayın sürelerinin en az yüzde 10'una ulaştırma şartı getirildi. RTÜK'ün
hazırladığı "Sağırların, İşitme ve Görme Engellilerin Yayın Hizmetlerine
Erişiminin İyileştirilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"
Resmi Gazete'de geçtiğimiz hafta yayımlandı.
Yönetmelikte,
engelli dostu programların yayın sürelerinin aylık yayın sürelerinin en az
yüzde 10'una ulaştırma şartının dışında başka şartlarda bulunuyor. Medya hizmet
sağlayıcıları haftada en az iki akşam kuşağı programını ve ana haber
bültenlerinden birini işaret diliyle yayınlayacak. Ayrıca hava ve yol durumu,
güncel piyasa, döviz ve skor durum ekranları da seslendirilecek.
Ana
haber bültenleri hariç haftada en az iki akşam kuşağı programının engelli dostu
program olarak yayınlanması zorunlu oldu. "Nereden bileceğiz?"
derseniz. Engelli dostu programların yayınlanacakları gün ve saati ile alt yazı, işaret dili, sesli betimleme türlerinden hangisiyle yayınlanacağı yayın
tarihinden en az bir gün önce kamuoyuna duyurulacak. Program tanıtımlarında
da çeviri türü bilgisi mutlaka
bulunacak.
Medya
hizmet sağlayıcıları, İfade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması amacıyla ana
haber bültenlerinden birini işaret dili ile yayınlayacaklar. Üstelik işaret
dilinin yanı sıra ayrıntılı alt yazı ve sesli betimleme kullanılsa bile bu
bültenler engelli dostu yayın oranlarının hesaplanmasında dikkate alınmayacak.
Kamu spotlarında ayrıntılı alt yazı, işaret dili, sesli betimleme çeviri
türlerinden en az biri bulunacak. Koruyucu sembol sisteminde kullanılan
semboller de seslendirilecek.
Ayrıntılı
alt yazı, işaret dili, sesli betimleme çeviri türlerinin üçünün birlikte ya da
biri sesli betimleme olmak üzere iki çeviri türünün birlikte aynı engelli dostu
programda kullanılırsa her bir çeviri türünün süresi ayrı ayrı değerlendirilecek.
Yayın sürelerinin hesaplanmasında saat 02.00 ile 06.00 arasında yayınlanan
engelli dostu programlar ise dikkate alınmayacak. TRT de üst kurula bildirdiği
en az üç kanalında bu yönetmeliğe uygun yayın yapacak.
Engellilerin,
hizmet almakta zorlandığı alanlardan biri medya hizmetleridir. RTÜK tarafından "Sağırların, İşitme ve
Görme Engellilerin Görsel, İşitsel Medya Hizmetlerine Erişiminin
İyileştirilmesi Çalıştayı", 26 Aralık 2018 - 7 Ocak 2019 tarihleri
arasında düzenlenmişti. Üç ayrı çalışma grubu tarafından yürütülen çalıştayın
sonucunda engellilerin medya hizmetlerine erişimini iyileştireceği düşünülen
ilkeler, uygulamalar ve talepler "Çalıştay Sonuç Bildirisi" olarak
paylaşılmıştı. Çalıştayda görüşülen, konuşulan, ele alınan konuların ve eksik
olan hizmetlerin hayata geçirilmesinin ilk adımı atıldı. Bu yönetmelikle engelliler televizyon
yayınlarına daha kolay erişebilecekler.
ALİYE
YÜCEL
6 Ekim 2019 Pazar
BLOGUM 8 YAŞINDA
2011
yılı Ekim ayında blogumu açmış ve yazmaya başlamıştım. Tam 8 yıl oldu. Yılda
bir kere bir haftayı bloguma ayırıyorum. "Engelli Hikayeleri" diyerek
başladığım ve engelli farkındalığına dair yazılar yazdığım bloguma daha sonra
kitabımın adını verdim. Adı "Engeloji" oldu. Engeli ve engelliyi
doğru anlama bilimi... Engelliliğin yanlış bilinmesi, engellilerin yanlış
tanınması beni bu konuda yazmaya zorladı. Konularım belli; engelli, engellilik,
engelli farkındalığı...
İki
elim kanda olsa bile mutlaka her hafta yazmaya çalıştım. Ne olursa olsun
mutlaka zaman ayırdım. Aksatmadan her hafta mutlaka bir yazı yayınladım. Bugüne
kadar 400'ün üstünde post oldu. Günde 100 ile 800 kişi bloguma giriyor. Ayda 5
bin civarında görüntülenme oluyor. Bu da beni mutlu ediyor. Toplam sayfa görüntülenme
sayısı da 410 bini geçti. Engelli ve engellilik hakkında araştırma yapanlar bloguma
rast geliyorlar.
Gündemdeki
bir konu, ilgimi çeken bir haber, seyrettiğim bir film, okuduğum bir kitap
yazıma konu olabiliyor. Her hafta konu bulamamanın sıkıntısını, bulmanın
sevincini, yayınladıktan sonraki rahatlamayı, beğenilmesinin sevincini ve
ziyaretçi sayısının her geçen gün artmasının mutluluğunu yaşadım. Bloga
başlarken yıllarca yazacağımı, beğenileceğini ve ciddi bir okuyucu kitlesine
ulaşacağımı düşünmemiştim.
Yazılarım
hakkında yapılan güzel yorumlar beni mutlu ediyor. "İlk defa engellilik ve
engellilerle ilgili doğru kurulmuş cümleler okudum.Y azınız için teşekkür
ediyorum...", "Yazınızı okudum. Çok etkileyici. Farkındalık oluşturan
bir yazı...", "Arama yaparken blogunuza rastladım, çok beğendim...",
gibi güzel ve olumlu eleştiriler alıyorum. Anlaşılmak güzel şey...
Engeloji,
temasal bir blog... Engelliyi, engelliliği ve engelli farkındalığını anlatmaya
çalışıyorum. Bu kadar düzenli bir şekilde; moda, kadın, kozmetik, alışveriş ve
magazin gibi konularda yazsaydım. Daha çok okunacak, daha çok ilgi görecekti. Bu
kesin... Ama asıl isteğim engelli
farkındalığı meydana getirmek.. Bunları yazarken birilerinin sesi olmak
istiyorum.
8 yıl içinde bloguma giren, okuyan, öneren,
takip eden, beğenen, paylaşan, eleştiren, yorum yazan, motive eden herkese çok
teşekkür ediyorum. Engelli ve engellilik konularında anlatmak istediğim daha
çok şeyin var olduğunu görüyorum. Bu nedenle bugünden sonra da yazmaya, bir
şeyler paylaşmaya, engelli ve engelsiz herkese seslenmeye devam etmek
istiyorum.
ALİYE
YÜCEL
29 Eylül 2019 Pazar
SAVANT SENDROMLU DAHİ RESSAM
Fox
Tv'de yayınlanmaya başlayan "Mucize Doktor" dizisi otizm savant
sendromlu ünlülere dikkat çekti. Otizm savant sendromlu kişiler dünyada çok az
sayıda bulunuyor. Stephen Wiltshire de bu ünlülerden biri... Onun hikayesini
yıllar önce öğrenmiştim. İstanbul'a gediğinde yazmak istemiştim. Ama olmadı.
Şimdi otizm savant sendromu gündemde yer alınca bu sendromu taşıyan en ilginç
yeteneğe sahip kişi olan Stephen Wiltshire'yi hatırladım.
Stephen
Wiltshire, otizm savant sendromlu bir ressam... Sadece bir kez gördükten sonra
bir manzarayı belleğine kaydedip, daha sonra çizebilme yeteneği ile tanınıyor. Fotoğrafik
hafızasına kaydettiği bütün yapıları karakalem ile kusursuz bir şekilde
çizebiliyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü fotoğrafik hafızasına sahip olan
kişi olarak gösteriliyor. Stephen Wiltshire, "Yaşayan kamera", "insan
kamera", "dahi ressam", "dahi bellek" gibi çeşitli
isimlerle anılıyor.
Stephen
Wiltshire, 1974 yılında Londra'da doğmuştur. 3 yaşında iken ona otizm (savant
sendromu) tanısı konulmuştur. Sessiz bir çocuk çocukluk geçirmiş, kendi
dünyasında yaşamıştır. Dil gelişimi olmadığı için çevresindekilerle çizerek
iletişim kurmuştur. 5 yaşında resim yapmaya başlamıştır. 8 yaşında iken şehir resimleri
çizmiştir. Öğretmenleri konuşmaya teşvik için resimden uzaklaştırmaya zorlayınca
ilk kez konuşmuş ve konuştuğu ilk kelime "kağıt" olmuştur. 9 yaşında konuşmaya
başlamıştır.
Çizimlerinde
usta bir perspektif ve farklı bir stili olduğu için bütün bunlar onun doğuştan bir
kabiliyeti olduğunu göstermiştir. İngiltere'nin en başarılı çocuk sanatçısı ve
kraliyet nişan ödüllerini almıştır. Çalışmaları dünya çapında duyulmuş, birçok
televizyon programına konu olmuştur. Hakkında çeşitli kitaplar yazılmıştır.
Londra'da kendi çalışmalarının bulunduğu bir galerisi vardır. İnanılmaz
hafızası, olağanüstü resim yeteneği yanında bir de müzik yeteneği vardır.
Dahi
Bellek, Londra'nın üzerinde bir helikopterle uçarak kuş bakışı resimlerini
detaylı ve ölçekli olarak çizmiştir. Bu çizimde 12 tarihi yer ve 200 bina
aslına uygun olarak çizilmiştir. Çizdiği bu çalışma tüm dünyada büyük ilgi gördü.
Binlerce sanatsever bu eseri görmek için Londra'ya geldi. Londra'dan sonra Roma,
Tokyo, Newyork gibi birçok şehri helikopter gezisinden sonra panoramik olarak
tüm detaylarıyla her şeyi kağıda aktarmıştır. Wiltshire, 2014 yılında Palladium Tower'in
açılışı için ülkemize de gelmiştir. İstanbul'un üzerinde 45 dakika boyunca
helikopterle gezmiş ve İstanbul'u 5 günde, 4 metre uzunluğundaki dev bir tuvale
detaylı olarak çizmiştir.
Dahi Ressam Stephen Wiltshire de dizide seyrettiğimiz Mucize Doktor gibi otizmli kişinin
doğru bir eğitim verilince neler yapabileceğinin en güzel örneği... Bazen
engellerin eksiklik değil de farklı bir yetenek ortaya çıkarabileceğini Stephen
Wiltshire tanıyınca bir kez daha anlıyoruz. Bu arada insan, dünyada otizmli birçok kişinin
doğru iletişim kurulamadığı için özel yeteneğini ortaya koyamadığını düşünmeden
edemiyor.
ALİYE
YÜCEL
22 Eylül 2019 Pazar
GÖNLÜMÜZÜN BİRİNCİSİ
Sümeyye Boyacı adını Türkiye'de bilmeyen yok. Sümeyye, 2018
yılında İrlanda'nın başkenti Dublin'de yapılan Avrupa Paralimpik Yüzme
Şampiyonası'nda kadınlar 50 metre sırtüstü S5 kategorisinde Avrupa Şampiyonu
olmuş ve altın madalya kazanmıştı. Genç kız adını şimdi dünyaya da duyurdu. İngiltere'nin
başkenti Londra'da yapılan Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası'nda 50 metre
sırtüstü kategorisinde 44.74'lük derecesiyle dünya ikincisi oldu ve gümüş
madalya aldı.
Doğuştan her iki kolu olmayan Sümeyye 2003 doğumlu, henüz 16
yaşında... Kolları olmadığı halde yüzmeyi seviyor, öğreniyor, bugünlere geliyor.
Paralimpik yüzme yarışmalarında kolları olan yüzücülerle yarışıyor. Yani kulaç
atanlarla birlikte yüzüyor ve bu büyük başarılar elde ediyor. Dünya Paralimpik
Yüzme Şampiyonası'ndaki yarışmada 3 salise farkla ikinci olmasıyla ilgili olarak
"Ben kafamla dokunmak zorundaydım, rakibim elleriyle daha yukarıdan
dokundu" diyor.
Milli sporcumuzun hayatında ilginç detaylar var. Avrupa Şampiyonu
olduğunda yazmıştım. Küçük yaşta iken Sümeyye'ye kavanozda bir balık hediye
ediliyor. Bu balık verilirken de sihirli bir cümle söyleniyor: "Bak
balıkların da kolları yok. Ama yüzüyorlar, mutlular..." O röportajlarında
"Yüzmek için kollara ihtiyaç yok, balıkların da kolları yok..."
diyor. Küçük yaşında duyduğu bu cümle onu yüzmeye ve bu önemli başarılara götürüyor.
Sümeyye'nin verdiği röportajlarını ve yapılan haberlerini okurken
azmine, çabasına ve özgüvenine hayran kalmamak elde değil. Verdiği bir röportajda
"Kollarım yok ama görünmeyen kanatlarım var" diyor. Küçükken hep
kollarının çıkacağını düşünüyormuş. Annesi ona kollarının çıkmayacağını ve her
şeyi ayaklarıyla yapabileceğini anlatmış. Öyle de olmuş. Yüzme dışında da pek çok
şeyi ayaklarıyla yapabiliyor. İnanılması zor ama ayaklarıyla resim, ebru, yemek
yapıyor ve dikiş dikiyor.
Milli sporcumuz Sümeyye, kendine gelen pek çok mesajda "Bizim
gözümüzde asıl birinci sensin" dediklerini söylüyor ve ekliyor "Ben de
aslında ikinci olduğuma inanamıyorum. Bana da sanki birinci olmuşum gibi
geliyor..." diyor. Çok haklı ben de öyle düşünüyorum. Çünkü kolları
olmadığı halde salise farkı ile kollarıyla yüzen birinin gerisinde kalıyor. İkinci
olsa da o şampiyon ve bizim gönlümüzün birincisi...
Sümeyye Boyacı ikinci olmasıyla da çok önemli bir başarı elde
etti. Bu başarısıyla Cumhuriyet tarihinde yüzmede ilk kadın dünya ikincisi
oldu. Yaşı daha çok küçük, önünde uzun yıllar var. Bir çok başarı elde edecek.
Bunu tahmin etmek zor değil. Onun şimdi ki hedefi ise 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları'nda
olimpiyat şampiyonu olmak ve altın madalya almak. Azmine, çalışmasına ve
başarılarına bakarsak bu onun için çok kolay olacak. Tebrikler Sümeyye, nice başarılara...
ALİYE YÜCEL
15 Eylül 2019 Pazar
MUCİZE DOKTOR İLE GELEN FARKINDALIK
Her
yeni sezonda yeni diziler başlıyor. Bunların hepsini seyretmek mümkün değil. İlgimi
çeken bazı dizilerin ilk bölümünü seyrediyorum. Beğendiğim takdirde devam
ediyorum. Bu sezon ilgimi çeken dizilerden biri Fox Tv'de yayınlanmaya başlayan "Mucize
Doktor" oldu. Dizinin başrolünde engelli biri var. Dizi, otizm savant
sendromlu bir deha olan Ali Vefa'nın Tıp Fakültesi'ni bitirip cerrahi asistanı olarak
işe başlamasını anlatıyor.
Dizinin
konusu şöyle: Otizm savant sendromlu Ali Vefa'nın en büyük hayali doktor
olmaktır. O engelline ve bütün ön yargılara rağmen tıp fakültesini birincilikle bitirmiş,
stajını yapmıştır. Şimdi de ihtisas yapmak istemektedir. Manevi babası Adil
Bey'in başhekim olduğu hastaneye cerrahi asistanı olarak işe başlamak için
gelmiştir. Hastane yönetim kurulu ise onun işe alınıp alınmayacağı konusunda
tartışırlar. Başhekim hariç kimse otizmli birinin doktor olabileceğine
inanmaz...
Diziye
konu olan savant sendromu genelde otizmle ilişkilidir. Bu nedenle otizm savant
sendromu olarak anılır. Savant kelimesi "bilim adamı" ya da
"bilgin" anlamına gelmektedir. Savant terimi ilk olarak 1887 yılında
Down sendromuna da adını veren J. Langdon Down tarafından kullanılmıştır. Otizm
savant sendromlu kişilerin, ağır düzeyde gelişimsel ya da zihinsel
yetersizliklerin yanında çoğu insanda bulunmayan sıra dışı zihinsel becerileri
de vardır.
Bu
kişiler genel zeka düzeyleri normal olmadığı halde bir ya da daha fazla alanda
önemli yetenek sahibi olurlar. Savant sendromlu kişilerin üstünlük gösterdiği
beceriler genellikle hafıza ile ilgili olmaktadır. Hızlı hesaplama, sanatsal
veya müzikal alanlarında çok yetenekli olurlar. Otizm savant sendromu doğuştan
olabildiği gibi bir kaza ya da travma sonucunda da ortaya çıkabilmektedir.
Yayınlanan
pek çok dizi gibi Mucize Doktor da uyarlama bir dizi... "Good Doktor"
isimli Kore dizisinden uyarlanıyor. Dizinin farklı versiyonları vardır. ilk
versiyonu 2013 yılında Kore'de çekilmiştir. Daha sonra Amerika ve Japonya'da da yapılmıştır. MF Yapım tarafından yapılan Mucize Doktor'un
başrolünü Taner Ölmez (Ali Vefa) oynuyor. Diğer rollerde Onur Tuna, Sinem Ünsal, Hazal
Türesan, Özge Özder, Murat Aygen, Fırat Altunmeşe, Hayal Köseoğlu, Bihter
Dinçer, Korhan Herduran ve Reha Özcan var. Dizinin yönetmenliğini ise Yusuf
Pirhasan yapıyor.
Dizinin
ilk bölümü geçtiğimiz perşembe günü yayınlandı ve büyük bir ilgi gördü. Biliyoruz
ki genelde engellilere özellikle zihinsel engellilere ön yargı ile bakılıyor. İşte
bu dizi ön yargıları yıkacak gibi görünüyor. Dizi, bize bazı engellerin bazen eksiklik
değil de farklı bir yetenek ortaya çıkarabileceğini anlatıyor. Bazı kişilerin zihinsel
engelli bile olsalar bazı alanlarda çok başarılı
olabileceğini gösteriyor. Mucize Doktor, işte bu açıdan çok önemli mesajlar veriyor. Algıları
değiştirecek gibi duruyor.
ALİYE
YÜCEL
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)