> Engeloji

Translate

18 Ağustos 2013 Pazar

YAĞMUR KADIN


Temple Grandin’in hayatını okumuş ve başardıklarından çok etkilenmiştim. Ancak hayatını anlatan televizyon filmini seyrettiğimde “mutlaka yazmalıyım” diye düşündüm. “Temple Grandin” filmi, 1947 doğumlu ve halen hayatta olan otistik dahi Temple Grandin’in hayatını anlatıyor. Bir otistiğin gerçek hayat hikayesini yine onun gözünden yansıtılan bir film…

Otizmi, pek çok kişi “Yağmur Adam” filminden tanıyor. Filmde, Dustin Hoffman otistik rolünü çok başarıyla canlandırmış; otizmin daha pek bilinmediği yıllarda otizme dikkat çekmişti. Temple Grandin’de otistik bir bilim insanı… Yani, Yağmur Kadın! Dünyaya başkalarının göremediği bir yolla bakıyor. Gördüğü her şeyi zihninde tutuyor, resimlerle düşünüyor. Filmde annesinin de dediği gibi, farklı ama eksik değil… Bu filmden de anlıyoruz ki otizm bir farklılık, eksiklik değil…

Filmin konusuna ya da Temple Grandin’in hayatına gelince: Temple, dört yaşına kadar hiç konuşamıyor, annesi onu psikoloğa götürdüğünde de otizm tanısı konuyor… Annesinin çabasıyla konuşuyor ve eğitim alıyor… Temple’ın ortaokul ve lise yılları çok kötü geçiyor... Asosyal ve iletişim problemleri olduğu için çok zorlanıyor. Öğrendiği şeyleri tekrar ettiği için “kayıt cihazı” diye alay ediliyor. 

Lise eğitimi almak için gittiği yatılı okul bitince, Arizona’daki teyzesinin çiftliğine gidiyor. Burada kesim hayvanlarına olan ilgisini fark ediyor. Onların ne düşündüğünü, hissettiğini anlamaya çalışıyor! Bu alanda bir eğitim almak istiyor. Eğitim alıyor, yüksek lisans yapıyor, bu konuda makaleler yazıyor. Çoğunlukla erkeklerin olduğu bu alanda önce reddedilse de, kendisini hayvancılık alanında kabul ettiriyor. İş teklifleri alıyor ve kariyerinde hızla yükseliyor.


Temple, kimseye dokunamıyor, sarılamıyor… Bu eksikliği gidermek için Hug Box (Sarılma Kutusu) adı verilen bir cihaz geliştiriyor. Bu cihaz otistik çocukları sakinleştirmek için kullanılıyor. Kesim hayvanlarının kesime giderken çektiği sıkıntı ve zorlukları görüp, hayvan kesimi için bir düzenek tasarlıyor. Her iki ilginç buluşunun yapılma aşaması detaylarıyla filmde anlatılıyor…

Kapılardan korkan “Bir kapı açıldı ve ben oradan geçtim…” diyen Grandin, müthiş çabasıyla çok önemli kapıları açıyor… Halen Amerikalı hayvan bilim uzmanı, Colorado Devlet Üniversitesi’nde profesör, yazar, otizm aktivisti ve hayvan davranışları alanında danışman… O, hayvan refahı ve otizm savunuculuk hareketleri ile felsefi bir lider kabul ediliyor.

Otizm iletişimi ve sosyal hayatı çok olumsuz etkileyen bir hastalık… Buna rağmen Temple Grandin’in hayattaki ve mesleğindeki başarısı takdir edilecek düzeyde… Temple Grandin’in kişiliğinin en önemli yanı, çocukluğundan bu yana otizmli olduğuna ve otizme dair pek çok şeyin farkında olması… Bu farkındalık ona güç, başarı ve kariyer sağlıyor. Durumuyla nasıl başa çıkacağını keşfedip, onu uyguluyor.

Filmde, Temple Grandin rolündeki Claire Danes’in ne kadar başarılı olduğunu yazmadan olmaz... Sadece onun oyunculuğu için bile seyredilebilir. Bu rol kendisine bir Emmy ve bir Altın Küre ödülü getirmiş… Bu ödülleri ne kadar hak ettiğini görüyorsunuz. Annesi, teyzesi ve öğretmeni rolündeki diğer oyuncular da çok başarılı…

Bazı engellerin olumsuz durumlar ortaya koyduğunu düşünürüz. Oysa Temple Grandin’in içinde bulunduğu durum, olağanüstü bir yetenek ortaya çıkarmış… Filmde bunu görüyor ve otizm ön yargısını kırıyoruz. Yüz yedi dakika ayırarak; hem otizmi öğreniyor, otizmli bir dahiyi tanıyor, hem de onun hayatından kendimize ait dersler çıkarıyoruz… Bu da az şey değil!

 ALİYE YÜCEL

11 Ağustos 2013 Pazar

ENGELLİ KARİYERİ


Engelli istihdamı ve kariyeri alanında yepyeni bir oluşum olan Engelli Kariyeri yaptığı çalışmalarla da farklı olmayı; engelliyi engelli olduğu için değil, yeteneğine uygun olduğu için işe yerleştirmeyi amaçlıyor.

Hedef kitlesi; 14 yaş üstü bedensel, hafif zihinsel, işitme, konuşma, görme ve süreğen engelliler olan Engelli Kariyeri, % 40 ve üzeri oranda Engelli Raporu olan herkese hizmet veriyor.

Şartlar uygun olduğunda, engellinin de her işi yapabileceğinden yol çıkan Engelli Kariyeri; engelliyi tanıyıp, önce ona uygun mesleği, sonra işi buluyor. İşe uyumunu sağlayıp, iş takibini de yapıyor.

Engelli Kariyeri’nin çalışma sistemi 6 aşamadan oluşuyor:

1- Kayıt:
Engellinin; severek çalışacağı işine ilk adımıdır. Engelli bireyin; engel grubu, eğitim durumu, aile ve iletişim bilgileri sistemli bir yazılım programında kayıt altına alınır.

2- Değerlendirme:
Engellilerin; yeteneklerinin, birikimlerinin, ilgi alanlarının, karakter özelliklerinin ve eğitim durumlarının, geçerliliği olan bir mesleki rehberlik testi ile belirlendiği süreçtir. Engeli dikkate alınmadan, hangi meslek alanlarının kişiye uygun olduğu tespit edilir.

3- Yönlendirme:
Değerlendirme sonucunda engelli bireyin eğitim eksikliği varsa ihtiyacına uygun olan temel eğitim kurslarına ya da kabiliyetine göre mesleki eğitim kurslarına yönlendirildiği aşamadır.


4- İş Eşleştirme:
İş ve meslek analizi tamamlanan engellinin eğitimine, birikimine, yeteneğine ve ilgi alanına en uygun iş yerine yerleştirilmesidir. En uygun işe, en uygun engellinin yerleştirilmesi amaçlanır.

5- Oryantasyon  (İş Uyumu):
Çalışma alanında şartlar uygunsa, kişi daha başarılı olur. Engelli bireyin işinde başarılı olması için gerekli şartlar belirlenerek, iş yerine uyumunu sağlayacak oryantasyonun yapılmasıdır.

6- İş Takibi (İzleme):
Engelli bireyin işe yerleştirdikten sonra belli periyodik aralıklarla durumunun takip edilmesi, olası sorunların işverenle beraber çözülmesi sürecidir. Böylece Engelli Kariyeri, engelliyi uygun işe yerleştirmekle kalmayıp iş takibini de yapmaktadır.

Engelli istihdamı konusunda kaliteyi getirmeyi ve engelli ile işveren arasında köprü olmayı hedefleyen Engelli Kariyeri; Türkiye Beyazay Derneği’nin bir projesidir.

Engelli Kariyeri; yeteneklerini keşfetmek, ilgi alanına uygun bir işe yerleşmek, daha verimli ve huzurlu bir işte çalışmak isteyen, geleceğin başarılı ve iddialı engelli bireylerini bekliyor.

İletişim:
Tel: 0212 250 29 46 - 48 

ALİYE YÜCEL

4 Ağustos 2013 Pazar

GERÇEK VE MECAZ



Kur’an-ı Kerim’de engellilerle ilgili pek çok hüküm bulunmaktadır. Çeşitli ayetlerde bedensel, görme, işitme, konuşma, zihinsel engellilik ve bazı hastalıklardan söz edilmektedir. Ancak bunlar birer kusur ve eksiklik olarak görülmemiştir. Kur’an-ı Kerim’de geçen engellilikle ilgili kavramların birçoğu mecaz manadadır.

Bilindiği gibi bir kelimenin hakiki anlamının dışında başka bir anlamda kullanılmasına mecaz, oluşan anlama da mecaz mana denir.  Mecazın diğer söz sanatlarından farklı olan bir yönü doğrudan “mana” ile alakalı oluşudur. Mecaz manada iki kelime bir yönüyle benzerlik ilişkisi kurularak birbirine benzetilir. Böylece anlatım güçlenir, renklenir; daha etkili ve derin olur.

Anlatılmak istenen bir şeyin çarpıcı ve etkili bir biçimde aktarılması olan mecaz Kur’an-ı Kerim’de çokça yer almaktadır. Bazen mecaz mana ile gerçek mana karıştırılır. Ayetlerdeki bazı hükümlerde böyle bir karışıklık olursa engelliye bakış açısından yanlışa düşülür. Bir örnekle anlatırsak; Kur’an-ı Kerim’de görme engelli anlamındaki kör (a’ma) kelimesi hem gerçek, hem de mecaz olarak kullanılmıştır.

Mecaz manaya bir örnek verecek olursak;
İsra Suresi 72. Ayet: “Şu dünyada kör (a’ma) olan kimse ahirette de kördür, yolu daha sapıktır.”

Bu ayette geçen “kör” sözcüğü mecaz manasıyla kullanılmıştır. Burada anlatılmak istenen mana şüphesiz ki gerçek mana değildir. Yani bu dünyada görme engeli olan kimse ahirette de aynen görme engelli olacak; görmeyecek demek değildir.  Ayetin sonundaki “… yolu daha sapıktır” ifadesine göre de delaletle ilgili olduğunu anlatılmaktadır. Buradaki körlük; görme engeli değil, “doğru yolu bulamamayı” ifade etmektedir. Bu durumda “Dünyada doğru yolu göremeyen, ahirette de kurtuluşa eremeyecektir.” Anlamını taşımaktadır. Ancak Yüce Allah, bunu bu şekilde değil… Daha çarpıcı ve etkili olması için mecaz olarak ifade etmiştir.



Kur’an-ı Kerim’de engellilikle ilgili gerçek bir kullanıma örnek verecek olursak;
Nur Suresi 61. Ayet: “Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur.”

Bu ayette kör, topal ve hasta gerçek manalarında kullanılmıştır. “Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez, yapamadıklarından dolayı sorumlu tutulmazlar” anlamını taşımaktadır.
  
Engellilikle ilgili bir başka mecaz mana da şu ayette geçer:
Hacc Suresi 46. Ayet “Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki onları akıl edecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur.”

Bu ayette Allah’ın bize anlatmak istediği; esas yanlış gerçekleri bile bile görmezden ve duymazdan gelmektir. Yoksa görmemek, duymamak gibi fiziki olan kusurlardan bahsedilmemiştir. Fiziki eksiklikler ve engellerin Allah katında önemi yoktur.

Bu örneklerden başka pek çok ayet mecaz mana yüklüdür. Mecazi kullanımın farklı bir etkisi vardır. Dil bilimcileri ve İslam alimlerinin çoğunluğu mecazın varlığını kabul etmiştir. Kabul edilmemesi mümkün görülmemektedir. Çünkü o zaman bazı olgu ve durumları açıklamakta zorluğa düşeriz. Kur’an-ı Kerim’de geçen engellilikle ilgili kavramlarda bunlardandır…  


ALİYE YÜCEL

28 Temmuz 2013 Pazar

KUR’AN-I KERİM OKUMAYA ENGEL YOK


İstanbul’da düzenlenen Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Dünya Elemeleri’nin galibi görme engelli Kasım Şen… Şen, Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma yarışmasında tüm rakiplerini geride bırakıp birinci olmuş… Görme engelli olması onu Kur’an-ı Kerim okumaktan mahrum etmemiş... O, Braille Alfabesiyle yazılmış Kur’an-ı Kerim (Kabartma Kur’an-ı Kerim) okuyor. Kur’an-ı Kerim’i parmaklarıyla okuyor.

Hiç Braille Alfabesiyle yazılmış Kur’an-ı Kerim gördünüz mü bilmem? Braille Alfabesiyle yazılan sayfalar fazla yer tuttuğu için Kabartma Kur’an-ı Kerimler beş-altı cilt oluyor. Gören gözlerle biz baktığımızda ne olduğunu anlamıyoruz ama görme engellilerin parmakları onu biliyor ve okuyor. Braille Alfabesiyle yazılmış Kur’an-ı Kerim olması görme engelliler için çok önemli bir çalışma… Böylece onlar da Kur’an-ı Kerim okuyabiliyorlar, bundan mahrum kalmıyorlar…

İşte Kasım Şen de Braille Alfabesiyle yazılmış Kur’an-ı Kerim’i tanımış görme engelli biri… Şen, çok küçük yaşta geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu görme yeteneğini tamamen kaybetmiş… Ama bu engel onun hayata tutunmasına asla engel olmamış… Çankırı Belediyesi’nde santral memuru olarak çalışan Kasım Şen’in aktif bir sosyal hayatı var. Spor yapıyor, şiir yazıyor. Kur’an-ı Kerim hocalığı yapıyor. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Kamu Yönetimi üçüncü sınıf ve İlahiyat birinci sınıfta eğitimine de devam ediyor…


İlk olarak bir Cuma hutbesinde görme engelliler için Kabartma Kur’an-ı Kerim olduğunu duyan Kasım Şen, Kur’an-ı Kerim okumaya karar vermiş… Hemen Kabartma Kur’an-ı Kerim’i temin etmiş ve öğrenmeye başlamış. Ancak bununla yetinmemiş en doğru ve en güzel şekilde okumak istemiş… Bu nedenle cami imamından tecvit dersi almış… Böylece Kur’an-ı Kerim’i en güzel şekilde okumaya başlamış…

Şen, daha sonra öğrendiğin Kur’an-ı Kerim’i öğretmeye de başlamış… Her yaz Kur’an Kursu’nda Kur’an-ı Kerim hocalığı yapıyor. Pek çok öğrenciye Kur’an-ı Kerim ve temel dini bilgiler dersi veriyor. Kur’an-ı Kerim öğretmeyi ve öğrencilerini çok seven Şen; öğrencilerinin karanlık dünyasının gören gözleri olduğunu söylüyor.

Hayatını Kur’an-ı Kerim okumaya ve öğretmeye adayan Şen, Kur’an-ı Kerim okuma ile ilgili düzenlenen pek çok yarışmalara katılmış ve dereceler almış... Belki de en ilginç yanı Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okuma yarışmasında derece alması… Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okumada herkes gözleriyle okurken, o parmaklarıyla okuyor ve dereceye giriyor!

Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nda görebilen tüm rakiplerini geride bırakarak yarışmayı kazanan Kasım Şen, şimdi Suudi Arabistan‘ın Başkenti Riyad’da yapılacak olan dünya şampiyonasında Türkiye’yi temsil edecek… Ne mutlu ona… Görüyoruz ki Kur’an-ı Kerim okumaya engel yok… Bizi en iyi şekilde temsil etmesi ve başarılı olması dileğiyle…


ALİYE YÜCEL

21 Temmuz 2013 Pazar

ENGELSİZ CAMİ


Medyada zaman zaman gördüğümüz “Engelliler İçin Engelsiz Cami”, “Bu Cami Engelliler İçin Tasarlandı”, “Tarihi Cami Engelliler İçin Yeniden Düzenlendi”, “Camiye Rampa Yapıldı”, “Camiye Asansör Yapılıyor” gibi haberler pek çok tesis veya hizmet binası gibi, maalesef ki camilerin de engelliler için uygun olmadığını gösteriyor.

Camilerin fiziki yapısı da engellilerin ziyaretini, ibadetini zorlaştırıyor, hatta bazen imkansız hale getiriyor. Engellisin, camiye gitmek istiyorsun ama camiler hiç uygun değil. Bu camiye gitmek isteyen engelliler için önemli bir sorun… Camilere erişimin zorluğu anlaşıldığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı da bu konudaki eksikliği hissettiği için çeşitli düzenleme ve uygulama çalışmaları yapıyor. Ancak yeterli değil…

Pek çok caminin merdivenleri dik ve yüksek, bedensel engelli birinin çıkması çok zor. Tekerlekli sandalye için rampa yok. Asansör yok… Belki namaz kılmak için bir sandalyeye oturmak gerekebiliyor. Abdest almak için gereken lavabo ve tuvaletlere gelince... Bedensel engellilere hitap eden tuvalet bulmak çok zor hatta imkansız... Caminin abdest alma bölümünde ise bedensel engelli birinin abdest alması çok zorlukla gerçekleşiyor. Bedensel engelliler (ortopedik) için camiler erişilmez… Ancak; camiler sadece bedensel engelliler için değil, tüm engel grupları için ulaşılır ve erişilir olmalı…


Ağır işitenler için, kulaklıklardaki ses düzeyini yükselten sistem ile camilerin iç alanındaki ses düzeyi yükseltilebilir. Hiç işitmeyenler için projeksiyon ile hutbe metni yazı ile perdeye yansıtılabilir. Müftülük tarafından işaret dili bilen bir uzman görevlendirilebilir. Ezan için uyarı ışıkları yapılabilir. Görme engelliler için; hissedilebilir zemin ve özel dokuma halılar konulabilir. Böylece görme engellilerin camideki hareketleri kolaylaşmış olur.

Dinimizde caminin yeri ve önemi büyüktür. Bazı vecibeler camide yapılmaktadır. Biliyoruz ki camide cemaatle namaz kılmak, evde namaz kılmaktan çok daha fazla sevaptır. Bu nedenle “Engelli de camiye gitmesin, evinde namaz kılsın” diye düşünmek ve onları bundan mahrum etmek doğru olmaz. Engelliler de sorun yaşamadan ve rahatlıkla ibadetlerini yapabilmelidir. Hiç olmazsa mübarek gün ve gecelerde camide namaz kılmak, vaaz dinlemek engellinin de hakkıdır.

Engellilerinde camilere gitmekte zorlanmaması, cemaatle namaz kılmaktan mahrum kalmamaları için kamu alanlarında olduğu için düzenlemeler zorunlu olmalıdır. Tarihi ve tamamlanmış camilerde düzenlemeler çok zor olsa da yeni yapılacak camilerde buna mutlaka dikkat edilmelidir. Hiç olmazsa düzenlemeye uygun olan bazı camiler tespit edilip, o camiler engellilerin hizmetine uygun hale getirilmeli ve engellilerin hizmetine açılmalıdır. Üstelik yapılan düzenlemelerin bazıları, hareket zorluğu çeken yaşlı ve hasta olan cemaat içinde çok faydalı olacaktır.


ALİYE YÜCEL

14 Temmuz 2013 Pazar

FATİ’Yİ ÇOK SEVDİM


“Fati ile Birlikte Yürüyoruz” kampanyasından daha önceki bir yazımda bahsetmiştim. Geçtiğimiz hafta “ICEVI Europe 2013 Turkey” Kongresi’nde; Fati’nin yani “Birlikte Yürüyoruz” kampanyasının standı da vardı. Kampanyanın yüzü olan çizgi karakter Fati’nin canlandırılmış hali çok büyük ilgi gördü. Bu ilgi hoşuma gitti ve bu yazıyı yazmamı sağladı…

Fati, elinde beyaz bastonu, gözünde siyah gözlük olan görme engelli küçük bir çocuk… Öyle sevimli, öyle tatlı, öyle cana yakın ki onu gören herkesin yüzü gülüyor. Kongrede de ona rastlayan herkes, canlıymışçasına ona sevgi ve hayranlıkla baktı. Küçük büyük herkes Fati ile fotoğraf çektirmek için adeta yarıştı. 

“Fati ile Birlikte Yürüyoruz” engellileri ilgilendiren ama engelli olmayan kişilere yönelik bir kampanya… Bu kampanya engelliyi tanımadığımız için, engellilerle birlikte yaşama kültürünü arttırmak amaçlı olarak başlatıldı. Türkiye Beyazay Derneği tarafından da yürütülüyor.

Ailede ve çevrede engelli biri yoksa okullarda da öğretilmeyince (çünkü bildiğim kadarıyla okullarda engellilik kavramıyla ilgili bir müfredat yok ve öğretmenlerde bu konuda bir eğitim almıyor) çocuklar engelli olgusunu hiç bilmiyorlar. Bu nedenle çocuklar herhangi bir engelli biriyle karşılaştıklarında şaşırıyorlar… Engelliye nasıl davranacaklarını ve onlarla nasıl konuşacaklarını bilemiyorlar…


İşte Fati, yaşadığı çeşitli maceralarla pek bilinmeyen görme engellilerin dünyasına ışık tutuyor… Yaptıklarıyla engellilerin yaşam tarzını öğrenmek için çocuklara olduğu kadar, yetişkinlere de yardımcı oluyor… Bu kampanya ile toplum onu tanıyor, bu sayede görme engelli bireylerin farkında oluyor.

“Fati ile Birlikte Yürüyoruz” engelliyi tanıma adına yapılan en doğru kampanyalardan biri… Fati, çocukları engelliliğin bir çeşidi olan görme engellilikle tanıştırıyor. Fati’yi gören ve tanıyan bir çocuk, o günden sonra görme engelli birini görse şaşırmaz, yadırgamaz… Görme engellilik gerçeğini doğru öğrenip, ona göre davranır…

Fati karakteri görme engelliler adına çok olumlu bir sunum… Çünkü Fati; karanlıkta kitap okuyabilen, top oynayan, bilgisayar kullanabilen, satranç oynayan, sorumluluk sahibi, akıllı, özgüveni yüksek, yetenekli, esprili ve cesur bir kahraman... Bu nedenle Fati ile tanışan bir çocuk görme engeli birini gördüğünde ona çok farklı bakacak... Engelliyi tanıyacak, anlayacak ve doğru bir bakış açısına sahip olacak…

İşte tüm bu nedenlerden dolayı Fati’yi çok sevdim. Fati, görme engelli insanları tanıtmak, onlarla ilgili ön yargı ve tutumları değiştirmek için tasarlanmış ve amacına ulaşmıştır. Çünkü çocukların engellilik olgusuyla küçük yaşta tanışması, bunu öğrenmesi gerekiyor. Bundan asla kaçamayız. Unutmayalım ki engelli ve engelsiz sosyal hayatı beraber paylaşıyoruz.
  

ALİYE YÜCEL

7 Temmuz 2013 Pazar

ICEVI EUROPE 2013 TURKEY


“ICEVI EUROPE 2013 TURKEY” 30 Haziran - 5 Temmuz 2013 tarihleri arasında; Cumhurbaşkanlığı’nın himayesinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Türkiye Beyazay Derneği’nin ev sahipliğiyle İstanbul’da düzenlendi. Bilmeyenler için açıklayayım: “ICEVI”, Görmeyenlerin ve Az Görenlerin Eğitimi ve Rehabilitasyonu Uluslararası Konseyi’nin kısa adıdır.

Bu yıl 8.si düzenlenen ICEVI Avrupa 2013 Türkiye Kongresi 1 Temmuz Pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Aylin Çiftçi, Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva, Dünya ICEVI Başkanı Colin Low, ICEVI Avrupa Başkanı Hans Welling’in açılış konuşmalarıyla başladı. Kongrenin açılışına ünlü sanatçı Ajda Pekkan da katıldı.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen yaptığı konuşmada engellilik alanında yapılan çalışmalarla ilgili olarak “Bu meselede asıl aşılması gereken zihni engellerdi. On yıllık süre içinde yapılan en önemli işlerden birisi, zihni dönüşümün ortaya çıkmış olmasıdır. Zihni dönüşüm aşıldıktan sonra artık onun önündeki problemler, kendiliğinden teker teker yok olmaya mahkumdur” dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Aylin Çiftçi “On yıl önce Türkiye’de engellilik konusuna, “engelli kişi yardım edilecek kişidir” gözüyle bakılıyordu. Bu nedenle de bütün hizmet anlayışı, sosyal yardıma yönelikti. Son on yılda yaşanan zihinsel dönüşümle, bu durumun “topluma katılım”, “birlikte yaşama zihniyetinin kazandırılması” çalışmasına dönüştü. Bizim de yapmaya çalıştığımız en önemli şey: Birlikte yaşamayı öğrenmek, birlikte yaşayabilmek” diye konuştu.


Türkiye Beyazay Derneği Başkanı Lokman Ayva “11 yaşında görme duyumu kaybettim. Sonra fark ettim ki, ben aslında görürken karanlıkta yaşıyormuşum. Görürken, bazı konulara körmüşüm. Görme duyumu kaybettikten sonra insanların gerçek davranışlarını görmeye başladım. İnsanların pek çoğunun, herhangi bir engeli olan insanların bir şeyi başaramayacağına inanıyor. Hiçbir zaman gerçek bu şekilde değildir. Herkesin bir potansiyeli vardır…” diyerek engelliye bakışın değişmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

“ICEVI İle Değişmekte Olan Bir Gelecek” sloganı ile uluslararası çalışmalar yapan konseyin, Kaya Ramada Plaza’da gerçekleşen kongresine yüzün üzerinde ülke katıldı. Çeşitli ülkelerden gelen yabancı ve yerli katılımcılar; her yaştaki görme engellileri, topluma ve günlük hayata dahil etmek için yaptıkları çalışmaları kongrede paylaştı. Görme engellilerin eğitiminde ve rehabilitasyonunda gelinen son nokta masaya yatırıldı.

ICEVI’nin düzenlediği kongreye Türkiye’nin ev sahipliği yapması; Türkiye’de de engellilik adına bir şeylerin yapıldığını ve engelliye bakışın değişmeye başladığını gösterdiği için çok çok önemli… “ICEVI İle Değişmekte Olan Bir Gelecek” dileğiyle…

ALİYE YÜCEL