Temple
Grandin’in hayatını okumuş ve başardıklarından çok etkilenmiştim. Ancak
hayatını anlatan televizyon filmini seyrettiğimde “mutlaka yazmalıyım” diye
düşündüm. “Temple Grandin” filmi, 1947 doğumlu ve halen hayatta olan otistik dahi
Temple Grandin’in hayatını anlatıyor. Bir otistiğin gerçek hayat hikayesini yine
onun gözünden yansıtılan bir film…
Otizmi,
pek çok kişi “Yağmur Adam” filminden tanıyor. Filmde, Dustin Hoffman otistik rolünü
çok başarıyla canlandırmış; otizmin daha pek bilinmediği yıllarda otizme dikkat
çekmişti. Temple Grandin’de otistik bir bilim insanı… Yani, Yağmur Kadın! Dünyaya
başkalarının göremediği bir yolla bakıyor. Gördüğü her şeyi zihninde tutuyor,
resimlerle düşünüyor. Filmde annesinin de dediği gibi, farklı ama eksik değil… Bu
filmden de anlıyoruz ki otizm bir farklılık, eksiklik değil…
Filmin
konusuna ya da Temple Grandin’in hayatına gelince: Temple, dört yaşına kadar
hiç konuşamıyor, annesi onu psikoloğa götürdüğünde de otizm tanısı konuyor… Annesinin
çabasıyla konuşuyor ve eğitim alıyor… Temple’ın
ortaokul ve lise yılları çok kötü geçiyor... Asosyal ve iletişim problemleri olduğu
için çok zorlanıyor. Öğrendiği şeyleri tekrar ettiği için “kayıt cihazı” diye
alay ediliyor.
Lise
eğitimi almak için gittiği yatılı okul bitince, Arizona’daki teyzesinin
çiftliğine gidiyor. Burada kesim hayvanlarına olan ilgisini fark ediyor. Onların
ne düşündüğünü, hissettiğini anlamaya çalışıyor! Bu alanda bir eğitim almak
istiyor. Eğitim alıyor, yüksek lisans yapıyor, bu konuda makaleler yazıyor. Çoğunlukla
erkeklerin olduğu bu alanda önce reddedilse de, kendisini hayvancılık alanında kabul
ettiriyor. İş teklifleri alıyor ve kariyerinde hızla yükseliyor.
Temple,
kimseye dokunamıyor, sarılamıyor… Bu eksikliği gidermek için Hug Box (Sarılma
Kutusu) adı verilen bir cihaz geliştiriyor. Bu cihaz otistik çocukları
sakinleştirmek için kullanılıyor. Kesim hayvanlarının kesime giderken çektiği
sıkıntı ve zorlukları görüp, hayvan kesimi için bir düzenek tasarlıyor. Her iki ilginç
buluşunun yapılma aşaması detaylarıyla filmde anlatılıyor…
Kapılardan
korkan “Bir kapı açıldı ve ben oradan geçtim…” diyen Grandin, müthiş çabasıyla
çok önemli kapıları açıyor… Halen Amerikalı hayvan bilim uzmanı, Colorado
Devlet Üniversitesi’nde profesör, yazar, otizm aktivisti ve hayvan davranışları
alanında danışman… O, hayvan refahı ve otizm savunuculuk hareketleri ile
felsefi bir lider kabul ediliyor.
Otizm
iletişimi ve sosyal hayatı çok olumsuz etkileyen bir hastalık… Buna rağmen
Temple Grandin’in hayattaki ve mesleğindeki başarısı takdir edilecek düzeyde…
Temple Grandin’in kişiliğinin en önemli yanı, çocukluğundan bu yana otizmli
olduğuna ve otizme dair pek çok şeyin farkında olması… Bu farkındalık ona güç,
başarı ve kariyer sağlıyor. Durumuyla nasıl başa çıkacağını keşfedip, onu
uyguluyor.
Filmde,
Temple Grandin rolündeki Claire Danes’in ne kadar başarılı olduğunu yazmadan
olmaz... Sadece onun oyunculuğu için bile seyredilebilir. Bu rol kendisine bir
Emmy ve bir Altın Küre ödülü getirmiş… Bu ödülleri ne kadar hak ettiğini
görüyorsunuz. Annesi, teyzesi ve öğretmeni rolündeki diğer oyuncular da çok
başarılı…
Bazı
engellerin olumsuz durumlar ortaya koyduğunu düşünürüz. Oysa Temple Grandin’in
içinde bulunduğu durum, olağanüstü bir yetenek ortaya çıkarmış… Filmde bunu görüyor
ve otizm ön yargısını kırıyoruz. Yüz yedi dakika ayırarak; hem otizmi öğreniyor,
otizmli bir dahiyi tanıyor, hem de onun hayatından kendimize ait dersler çıkarıyoruz…
Bu da az şey değil!
ALİYE
YÜCEL