> Engeloji : 1.09.2017 - 1.10.2017

Translate

24 Eylül 2017 Pazar

ENGELLİ MOLA EVLERİ


Antalya Büyükşehir Belediyesi "Engelsiz Antalya" hedefiyle engellilere yönelik projelerini hayata geçirmeye devam ediyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi, şimdi de engelli aileleri için çok önemli bir hizmet başlatıyor. Engelli ailelerinin günübirlik işlerini rahatlıkla yapabilmesi için "Engelli Mola Evleri" projesi hayata geçirilecek. Antalya Valisi Münir Karaloğlu ve Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel, bu önemli projenin protokolünü imzaladı. Böylece aileler engelli çocuklarını mola evlerine bırakarak, çarşıda pazarda ve nerede işleri olursa olsun rahatlıkla yapabilecekler.

Menderes Türel mola evleri hakkında yaptığı açıklamada "... Özel bir bireyi olan bir aile su faturasını, elektrik faturasını veya günlük çarşı alışverişini yapmak için engelli bir bireyle çarşıya çıkması kolay olmuyor. İşte bu yüzden bu engelli mola evlerimize çocuklarını bırakarak, günlük rutin işlerini gün boyu rahatlıkla yapabilecek. Bankada işi varsa banka işini görecek. Çarşıda pazarda alışverişi varsa onu yapacak, elektrik, su faturası varda onu ödeyecek. Bütün gün boyunca engelli mola evlerimizde aileler adına bu hizmeti vereceğiz. Günübirlik bir hizmet olacak tabi ki. Gün sonunda veya birkaç saat sonunda da aileler engelli vatandaşlarımızı mola evlerimizden alarak tekrar evlerine dönebilme şansı olacak." dedi.

Antalya Belediye Başkanı Türel'in proje ile yaptığı açıklamalara göre; Engelli Mola Evleri, ilk olarak Muratpaşa, Kepez ve Konyaaltı ilçelerinde belirlenen 3 pilot okulda başlayacak. Daha sonra önce 5 ve daha fazla okulda mola evleri açılacak. Okul bahçelerinde belirlenen alanlara engellilerin rahatlıkla ulaşabileceği, kısmı zamanlı veya günübirlik bakılarak, keyifli zaman geçirebileceği tek katlı binalar inşa edilecek. Binaların kapalı ve açık alanlarının toplamı 400 metrekareyi bulacak.


Ağır engellilerin bakımı oldukça zordur. Engelli çocukları olan aileler oldukça meşakkatli günler geçirirler. Bir yere gitmek istedikleri zaman çocuklarını bırakabilecek birini bulmak, bırakacakları bir yer bulmak imkansızdır. Hiç olmazsa bazı günler; bir zaruret durumunda, bir sağlık sorunu olduğunda, zorunlu gidilmesi gereken yer olduğunda engelli çocukların bırakılacağı bir yerin olması onlar için ne kadar büyük bir kolaylık olur. İşte Engelli Mola Evleri buna cevap verecek.

Bu projenin ne kadar gerekli olduğu ortada... Engelli çocukları olan aileler çocukları orada iken sosyal hayata katılabilecekler ve çocukları ile uğraşırken yapamadıkları pek çok şeyi yapabilecekler. Bu projenin bir diğer yararı da engelli çocuklara olacak. Evinden hiç çıkmayan, daima evinde oturan, sadece belli kişileri gören engelli çocuklar dört duvar arasında kalmaktan kurtulacaklar. Böylece onlarda sosyalleşecek ve üstelik bazı beceriler de kazanacaklar.

"Engelli Mola Evleri" projesi Türkiye'de bir ilk. Daha önce niye düşünülmedi? Bugüne kadar neden yapılmadı acaba? Anlamak zor. Halbuki çok gerekli olduğu ortada... Bu proje engelli çocuğu olan bir çok aileyi büyük ölçüde rahatlatacak ve onları mutlu edecek. Umarız bu proje sadece Antalya ile kalmaz. Diğer illere ve hatta ilçelere de örnek olur ve pek çok yerde Engelli Mola Evleri açılır. Engelli Mola Evleri'nin çoğalması dileğiyle...


ALİYE YÜCEL

17 Eylül 2017 Pazar

INSTAGRAM'DAN İNSANLIK AYIBI


Charlie Beswick, Goldenhar Sendromlu küçük oğlunun fotoğrafını Instagram'da paylaşıyor. Ancak, Instagram bunu beğenmediği için kaldırıyor! Evet doğru okudunuz. Instagram, çocuğun fotoğrafını beğenmiyor! Geçtiğimiz hafta Charlie, Harry'nın protez gözü olmadan çekilen bir fotoğrafını Instagram'da paylaşıyor. Instagram bu fotoğrafı yüzünün şekli yüzünden, "ihlal kuralları" gerekçesiyle kaldırıyor. Daha sonra bu yanlış düzeltilmiş, Harry'nin ailesinden özür dilenmiş ve fotoğraf tekrar yüklenmiş... Yüklenmiş ancak böyle bir zihniyetin ve ayrımcılık olması ne kadar can sıkıcı... İnsanlık ayıbı...

Harry, Goldenhar Sendromu nedeniyle bir gözü, gözünün yuvası, burun deliği ve bir kulağı eksik olarak doğuyor. Goldenhar doğuştan gelen bir sendrom. Bu sendrom yüzü ve omuriliği etkiliyor. Goldenhar Sendromu'nda; yüzde asimetri (yüzün bir tarafı diğerinden farklı olması) oluyor. Gözde iyi huylu büyümeler veya göz ve yuvasının olmaması, hiç oluşmamış veya kısmen oluşmuş bir kulak, eksik burun deliği, omurilikte anormallikler oluyor. Ayrıca kalp, akciğer, böbrekler ve merkezi sinir sistemini de etkileyebiliyor.

Anne Charlie, oğlunun fotoğrafının kaldırılmasından sonra "Instagram'ın bu tavrı iğrenç bir şey ve bana ayrımcılık gibi geliyor. Oğlumu ve onun yüzünü gösterdiğim için gurur duyuyorum" diyerek Twitter hesabından "Çocuğuma bakınca ne görüyorsunuz? En güzel gülümsemeyi, harika kalbi ve en saf sevgiyi görüyorum" diyerek paylaşmış. Bunun üzerine bu tweet 100 binden fazla RT almış. Instagram'dan da bu ayrımcılığa bir son verilmesi istenmiş...


Harry'nin fotoğrafının kaldırılmasından sonra fotoğrafın tekrar Instagram'da yer almasını isteyen pek çok mesaj gelince fotoğraf yeniden yükleniyor. Instagram sözcüsü bu konu ile ilgili "Fotoğraf yanlışlıkla kaldırıldı. Ancak hatayı fark ettiğimizde fotoğrafı hemen geri yükledik. Aileden özür dileriz." diye bir açıklama yapıyor. Aslında daha önce de böyle bir durum yaşanıyor. Morgan Bartley isimli 19 yaşında genç bir kızın zayıfladığını gösterdiği fotoğrafı da Instagram tarafından kaldırılmış...

Instagram'da; topluluk yönergeleri, çıplaklığı tasvir eden, organize suçu ve terörizmi kutlayan, çeşitli kitlelere uygun olmayan fotoğraflar yasak... Ayrıca ırk,  cinsiyet, cinsel yönelim, dini bağlılık, engellilik ve yaralanma gibi sebeplerle rahatsız edici fotoğraflar da yasak... Bütün bunları anladık, ama bir annenin sevgi ile koyduğu fotoğrafı kaldırmak neyin nesi? Sana ne? O anne çocuğunu öyle seviyor. Ondan hiç utanmıyor... Asla çirkin bulmuyor ve paylaşıyor. Kim bunu hangi hakla kaldırabilir?

Victor Hugo "Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık. Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin." diyor ama bu çok zor galiba... Günümüzde hep kusursuz şeyler paylaşılıyor. Medya da bunu destekliyor. Bunu teşvik ediyor. Farklı, kusurlu görseller asla kabul görmüyor. Bu ayrımcılığı bazı kişiler yapabilir ancak dünyaca ünlü ve çok ilgi gören bir sosyal medya platformu yapınca insan büyük bir şaşkınlık duyuyor ve inanamıyor. Bu arada insanlığın geldiği nokta da insanı korkutuyor!
                                                                                       
ALİYE YÜCEL 

10 Eylül 2017 Pazar

STEPTEMBER PROJESİ


Cerebral Palsy'li (Beyin Felci) kısa adıyla CP'li çocuklara destek olmak ve bireyleri spora yönlendirmek için yapılan Steptember Projesi 4 Eylül Pazartesi günü başladı. 9 ülkede eş zamanlı yürütülen proje 1 Ekim tarihine kadar sürecek. Türkiye temsilciliğini Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı'nın yaptığı Steptember Projesi'nde CP'li çocuklar için günde 10 bin adım atılacak ve onlar için bağış toplanacak. Bu bağışlar çocukların özel eğitim, tedavi ve rehabilitasyonlarında kullanılacak.

Projeye katılmak isteyen gönüllüler steptember.org.tr üzerinden; en fazla 4 kişi olmak üzere takımlarını oluşturup, kayıt oluyorlar. Daha sonra bağış hedeflerini belirliyorlar. Üyelik sonrasında içinde "adımsayar" da olan bir Steptember Kiti gönderiliyor. 4 Eylül'den 1 Ekim'e kadar her gün web sitesine girip attığınız adımlar yazıp, sosyal çevrenize de bağış yapmak çağrı yapabiliyorsunuz. Stemtember'e katılanlar yürümek dışında koşabilecek, bisiklete binebilecek, yüzebilecek ve dans edebilecek. Yapılan her türlü aktiviteleri otomatik alarak adım sayısına çeviren 40 ayrı etkinlik bulunuyor.

İsmini, Eylül (September) ve Adım (Step) kelimelerinin birleşmesinden alan Steptember projesi 2011 yılında Avustralya'da başlatılmıştır. Bu ilginç sosyal sorumluluk projesi ile CP farkındalığı ortaya koyuluyor ve yapılan bağışlarla da Cerebral Palsy'li çocuklara yardımlar yapılıyor. Toplanan bağışlarla onların özel eğitimine, hidroterapi ve fizyoterapi gibi masraflarına destek olunuyor. Ayrıca gönüllüler attıkları adım ve aktivitelerle de kendi sağlıklarına olumlu bir katkı sağlamış oluyorlar.


Cerebral Palsy, beyin ve beyincikte meydana gelen bir hasar sonucu ortaya çıkıyor. Cerebral Palsy doğum öncesi, doğum sırasında ve 3 yaşına kadar olabiliyor. Hamile iken olan sorunlar, hamilelikte kullanılan ilaçlar, düşük tehlikesi, annenin stresli bir hamilelik geçirmesi, yüksek ateşli hastalıklar, başa alınan darbeler, zor doğum, kordon dolanması ve kan uyuşmazlığı gibi pek çok etken CP'ye sebep oluyor. Beyin Felci (CP), geçiren kişilerde beyin ile vücuda giden sinyallerin tam olmaması nedeniyle istem dışı hareketler ortaya çıkar.

Cerebral Palsi, çocukluk çağında en çok görülen bedensel engellilik durumudur. Dünyada da 17 milyondan fazla CP'li kişi var. İstatistikler ülkemizde her 8 saatte bir CP'li bebeğin doğduğunu gösteriyor. Rakamlar oldukça yüksek. Bu nedenle  onlar için bir şeyler yapılmalı... Çünkü onların ömür boyu özel eğitim ve rehabilitasyona ihtiyaçları var. Bu hizmetlere kavuşabilmeleri ve sosyal hayatta yer almaları için onlara destek olmak gerekiyor. Onların yanında olmamız çok önemli...

Steptember Projesi, 1 Ekim Pazar günü bitiyor. Ancak bağış kampanyası Ekim ayı boyunca  da devam ediyor. Dünyada pek çok kişi ve şirket Steptember'e katıldı. Türkiye'den de katılanlar var. Ancak keşke ünlüler fanlarıyla birlikte bu sosyal sorumluluk projesine katılsalar ve adımlarını engelli çocuklar için atsalar. Özellikle de spor yapanlar... Günde 10 bin adım atmak hiç kolay değil. Ancak yürüdükçe engelli çocuklara faydalı olmak fikri oldukça güzel değil mi? Atılacak her adım onlar için bir umut...


ALİYE YÜCEL 

3 Eylül 2017 Pazar

İBRAHİM'E GÖRE RENKLER


İstanbul Valiliği tarafından engelli farkındalığını arttırmak için bir kitap yayınlandı. Renklerin Kara Kitabı, görme engelli bir çocuk olan İbrahim'in dilinden renkleri anlatıyor. Kitabın yazarları Menena Cottin ve Rosana Faria. Türkçeye çevirisi ise Talim Terbiye Başkanı Alparslan Durmuş tarafından yapılmış. Çok farklı bir fikirden yola çıkılarak hazırlanan kitabın tamamı simsiyah...

Kitabın bir sayfasında görme engelli İbrahim'in renklerle ilgili duygu ve düşünceleri yer alıyor. Hem Latin hem de Braille (Kabartma) alfabesiyle yazılmış... Diğer sayfada ise yazılanların anlatıldığı kabartma şekiller var. Kitabı, gören kişiler de, görme engelliler de okuyabiliyor. İbrahim'in renklerle ilgili tanımlamaları oldukça ilginç. Belki de pek çok kişinin aklına gelmeyecek türden... Tespitleri çok düşündürücü...

Kitabın kahramanı İbrahim renkleri görmüyor ve bu yüzden gören bir kişiden daha farklı algılıyor. O renkleri duyuyor, kokluyor ve tadıyor! Kısaca renkleri bu şekilde tanıyor. Kırmızı onun için hem çilek gibi, ekşi hem de karpuz gibi tatlı... Bir de sürtünüp yüzülmüş bir dizin can acıtmasını hatırlatıyor. Yeşil, taze biçilmiş ot gibi kokuyor. Sarı, hem civciv kadar yumuşak hem de zihninde hardal gibi bir tat uyandırıyor. Kahverengi, ayaklarının altına ezilen kurumuş yapraklar gibi hışırtılı ses çıkarıyor. İbrahim'e göre renklerin kralı ise siyah ve annesi onu öptüğünde yüzünü okşayan ipek saçlar gibi yumuşak...


Kitabın ön sözü İstanbul Valisi Vasip Şahin tarafından yazılmış. Şahin yazısına, "Her mevsim ayrı güzel olan ve her haliyle insanı büyüleyen bir şehir yaşıyoruz..." diye başlıyor. Daha sonra "Gelin, durup gözlerimizi kapatalım. Düşünelim. Bunca rengi gözümüz kapalıyken görmeyi, fark etmeyi, hissetmeyi deneyelim. Bu renkleri hiç görmemiş olsaydınız, erguvanın rengini, Boğaz'ın mavisini, nasıl anlatırdınız? Elinizdeki bu kitap, göremeyen bir çocuğun dilinden renkleri anlatıyor ve bir sorgulamanın içine itiyor insanı. Sahiden gören kim acaba?" diye devam ediyor...

Renklerin Kara Kitabı'nın arka kapağında ise: "Bu kitapta renklerin tadını alacak, kokularını duyacak, seslerini işitecek, dokunuşlarını hissedeceksiniz. Evet, yeni bir bakış açışıyla renkleri yeniden keşfedeceksiniz. Kitabı isterseniz Latin, isterseniz Brail alfabelerinden okuyabilirsiniz. Kitapta ikisi de var. Bu arada kitabın resimlerine bakmak mı istersiniz, yoksa dokunmak mı? Tercih yine tamamıyla sizin." cümleleri yer alıyor.

Kitabın çıkış zamanı da 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ya da 10-16 Mayıs Engelliler Haftası değil. Bu da oldukça anlamlı... Belirli gün ve haftaların dışında da engelliler ile empati kurulması ve engelli farkındalığı oluşturulması için yayınlanmış... Belki de bu kitap görme engellilerden çok görebilenler için çok şey anlatıyor. Görme engellilerin dünyasını tanımamızı sağlıyor. Küçük ve büyük herkese hitap ediyor. İstanbul Valiliği'nce ücretsiz dağıtılan kitabı herkes görmeli ve okumalı...

ALİYE YÜCEL