Translate
17 Temmuz 2016 Pazar
10 Temmuz 2016 Pazar
BİR FAZLASINI ÖĞRETİR
Bu yıl, Engelli
Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (EKPSS) katılan adaylar arasından 498 engelli öğretmen
atanma hakkı elde etti. Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuyla ilgili yazılı
bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre; 2016
yılında yapılan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'na katılan adaylar arasından EKPSS
puanına göre atandılar. Adaylar, bu atamaların
sonuçlarını "www.meb.gov.tr" internet adresinden
öğrenebilecekler.
Aday
olan engelli öğretmenler, atanmak istedikleri tercihleri 27-30 Haziran
tarihleri arasında elektronik başvuru formunu doldurmak suretiyle yapmışlardı.
Başvurusu kabul edilen 1712 aday arasından; puan üstünlüğü, tercihleri ve alan
kontenjanlarına göre 498 öğretmen adayının ataması gerçekleşti. Ataması yapılan
öğretmenlerin görev yerleri valiliklerce belirlendi. Şimdi görevleri ve
öğrencileri onları bekliyor.
Daha
önce engelli öğretmen atamaları yapılacağı haberleri medyada yer almıştı. Hatta
sayı olarak da 250 civarı verilmişti. Oysa neredeyse iki katı, 498 öğretmen
adayının ataması gerçekleşti. Gönül isterdi ki başvurusu kabul edilen 1712 engelli
öğretmen adayının tamamı bir yerlere atanabilsin. Ancak ne diyelim, buna da çok
şükür... Çünkü daha önceki yıllarda bu hak da yoktu. Engellilere
öğretmenlik yapma hakkı tanınmıyordu.
Engelli
kişilerin öğretmen olmasına, bu mesleği yapmalarına başka bir açıdan bakıyor ve
çok önemsiyorum. Engelli farkındalığı açısından... Engelli öğretmenler uzun yıllar
çalışacaklar ve yüzlerce öğrenci yetiştirecekler. Bu çocuklar engelli kavramını
öğretmenleri vasıtasıyla öğrenecekler. Böylece çocuklar, bir engellinin de meslek
sahibi olabileceğini, başarı gösterebileceği anlayacaklar. Sanıldığının aksine
aciz olmadığını görecekler. Engellerin aşılabileceğine en yakından tanık
olacaklar...
Okulun
ve dolayısıyla öğretmenlerin çocukların hayatındaki önemi söylemeye gerek var
mı bilmiyorum? Öğretmenler, anne ve babadan sonra çocuk için en büyük örnektir.
Çocuklar önce evde ebeveyn tarafından, sonra da okulda öğretmenleri tarafından
eğitilirler. Eğer; bir öğretmen mesleğini seviyorsa, araştırıyorsa, milli ve manevi
değerlere sahipse, idealleri varsa ve doğru örnek oluyorsa bir çocuk için ömür
boyu rol modeldir.
Ancak
bir öğretmen engelliyse; çocuğa diğer öğretmenlerinden fazladan bir şeyi daha
öğretir! Doğru engelli algısını... Çocuk; engelli bir bireyin yapabileceklerini,
azmini ve engelli farkındalığını öğretmeni sayesinde öğrenir. Bu nedenle, engellinin
olumlu sunumu gösteren belki de en önemli mesleklerden biri öğretmenlik...
Düşünsenize; engelli bir öğretmeni tanıyan ve seven bir çocuğun bütün hayatı
boyunca engelliye karşı bir ön yargısı ve olumsuz bir düşüncesi olabilir mi? Asla olmaz...
Bu nedenle engelli öğretmenlerin hepsinin başarılı olması ve sayısının
artmasını diliyorum.
ALİYE YÜCEL
3 Temmuz 2016 Pazar
DÜNYA ŞAMPİYONU İŞİTME ENGELLİLER
İşitme
Engelliler Erkek Milli Futbol Takımımız, 19 Haziran - 02 Temmuz tarihleri
arasında yapılan İşitme Engelliler Dünya Şampiyonası'na katıldı ve dünya
şampiyonu oldu. İtalya'nın ev sahipliği yaptığı şampiyonada 16 takım mücadele
etti. Türkiye Futbol Federasyonu'nun "Türkiye Futbol Oynuyor" projesi
kapsamında destek verdiği millilerimiz, 2012 yılında da dünya şampiyonu
olmuştu. Böylece üst üste 2. kez şampiyonluğu elde etti.
Erkek
milli takımımız bu şampiyonaya Avrupa ve Dünya Şampiyonu unvanlarıyla katıldı.
Bayan Milli takımımız ise, ilk kez bir uluslararası turnuvada mücadele etti. İşitme
engellilerin futbolunda; 55 desibel ve üzerinde duyma kaybı olan oyuncular yer
alıyor. Kurallar FİFA'nın belirlediği şekilde uygulanıyor. Her bir takımda 11
oyuncu yer alıyor.
İşitme
engelli erkek milli takımımızın şampiyona serüveni şöyle; 19 Haziran'da
başlayan şampiyonanın ilk iki maçında hem
İsveç'i ve hem de Suudi Arabistan'ı 2-1 mağlup etti. Arjantin ile 1-1
berabere kalıp grup lideri olarak çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde ise
Mısır ile karşılaştı. Normal süresi golsüz biten maçta uzatmalara gidildi.
Uzatmalarda ise Mısır'ı 1-0 mağlup edip yarı finale çıktı.
Yarı
finalde Rusya ile karşılaşan işitme engelli millilerimiz onları da 1-0 mağlup
etti ve final hakkını kazandı. Finalde Almanya ile eşleşti. Türkiye, Almanya karşılaşmasının
ilk yarısı golsüz bitti. Millilerimiz ikinci yarıda 77. dakikada Mehmet Sert'in
golüyle 1-0 öne geçti. Ancak maç 85. dakikada Almanya'nın attığı golle 1-1
berabere tamamlandı ve uzatmalara gidildi.
Türkiye,
uzatmanın 118. dakikasında Murat Şimşek'in golüyle Almanya'yı 2-1 mağlup etti.
Böylece İşitme Engelliler Milli takımımız dünya şampiyonu oldu. İşitme engelli
millilerimiz, 2008 yılında yine Almanya ile final oynamış ve mağlup olmuştu. Bu
kez Almanya'yı mağlup ederek hem rövanşı aldı, hem de şampiyon oldu.
Millilerimizin
finale kaldığını öğrendiğinde büyük bir gurur ve sevinç duydum. Bu yazıyı ay-yıldızlı
millilerimiz şampiyon olmasaydı yazmayı düşünüyordum. Çünkü final maçı oynayıp kaybetselerdi
bile dünya ikincisi olacaklardı. Bu da çok büyük bir başarı... Ancak maalesef
bu şampiyonluktan ve bu önemli başarıdan çok az kişinin haberi var. Oysa
biliyoruz ki Türkiye'de futbol çok ilgi görüyor. Şampiyonlarımızı kutluyor, engelli futbolunun da gereken
ilgi ve desteği görmesini diliyorum.
ALİYE
YÜCEL
26 Haziran 2016 Pazar
HAKLI BİR İSTEK
Zaman
zaman "change.org" kampanyalarıyla ilgili mailler ve katılım için
imza istekleri geliyor. Bunların bazılarını biraz düşünüp öyle imzalıyorum.
Bazılarını ise hiç düşünmeden... Geçen gün öyle bir mail geldi ki... "Altına
imzamı atarım..." dedim! Kampanya, huzur evinde kalacak olan bir annenin
isteğiydi. Kampanyanın muhatabı ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ydı.
Anne, ne mi istiyordu? Engelli oğluyla beraber kalacağı bir "huzurevi"...
Kampanyayı
başlatan Gevher Kara, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Kurucu Üyesi, oğlu Taylan
otizmli... Gevher Hanım, oğlu 6 aylık olunca ondaki farklılığı görmüş. Taylan, 1
yaşına gelince de tamamen içine kapanmış. Çevresini fark etmemiş, duymamış,
konuşmamış... Gevher Kara, onun hem annesi, hem öğretmeni olmuş. Konuşmayı,
okumayı yazmayı öğretmiş. Şimdi 43 yaşında olan Taylan kendi ihtiyaçlarını
gideriyor, bazı ev işlerini yapabiliyor. Ancak yaşlanıyorlar ve ikisi evde
yaşayamayacak duruma gelecekler...
Gevher
Kara, öyle etkileyici cümlelerle durumunu ve isteğini anlatmıştı ki... Oğlu Taylan'la
birlikte aynı huzur evinde kalmak istiyor. Oysa yasalarımız buna engel... O bir
huzurevine, engelli oğlu ise bir bakımevine konacak... Kampanyayı bu nedenle
başlatmış. Change.org bu kampanya için bir film de hazırlamış. Kampanyanın
video filmini seyreden, mektubunu da okuyan herkes hak verecek... Anneyi haklı
görmeyen bir kişi bile çıkacağını sanmıyorum.
Gevher
Kara mektubuna şöyle başlıyor. "İki ayrı bedeniz ama aslında tek kişiyiz.
Oğlumla bizi ayırmayın. Zihinsel engelli bir çocuk annesi olarak doğduğu günden
bu yana gözümün önünden ayırmadığım, ömrümü seve seve adadığım evladımla, elden
ayaktan düşüp ona bakamayacak yaşa gelince de birlikte bir huzur evine yerleşme
hayali kurardım. Ben evladıma ihtiyaç duyduğu sevgiyi verirken ikimizin
bakımına birinin yardım edeceği düşüncesiyle içim huzurla dolardı.
Ancak
çok yakın bir tarihte öğrendim ki yasalarımız buna müsaade etmiyor! Ben normal
bir huzur evine yerleştirilirken; canımdan çok sevdiğim, hayatı boyunca
koruduğum ve kolladığım evladım, benden çok uzakta hiç bilmediği,
anlayamayacağı bir ortama konacakmış. Kalan ömrümüzde bize verilen bir lokma
ekmeğe gözyaşımızı katık ettirmeyin.
Analara,
babalara, sesimi duyan sizlere sesleniyorum. Ancak sizin desteğinizle sessiz
çığlığımı gerekli makamlara duyurabilirim. Biliyorum bu ülkede benim gibi birçok
aile var... Devletin evlatlarımız birlikte kalabileceğimiz "huzurevlerini"
hayata geçirmesi için sizlerden bir imza, sadece bir imza istiyorum... Bu
ayrılığı bize yaşatmasınlar, zaten ölüm bir ayrılıktır ama ölmeden önce bizi
öldürmesinler..." diye bitiriyor.
Gevher
Kara isteğinde çok haklı. Kampanyanın sonucunu merakla takip ediyorum. Çünkü emsal teşkil
edecek, belki pek çok anne ve babanın yüreğine su serpecek. Kampanya daha ilk
günden binlerce imza attı. Başlamasından kısa bir süre sonra sonuç gelmeye başladı.
Bakanın talimat verdiği ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın harekete
geçtiği, aileye yardımcı olmak istedikleri haberleri yer aldı. Böyle
olacağından hiç şüphem yoktu. Bu haklı istek karşısında kim kayıtsız kalabilir
ki?
ALİYE
YÜCEL
19 Haziran 2016 Pazar
ENGELSİZ ÜRÜNLER
Ev
aletleri hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Çünkü büyük kolaylık ve gereklilik...
Ancak, bunların bazılarından görme engelliler faydalanamıyor. Oysa herkes için
erişilebilirlik olmalı, görme engelliler de bunları kullanabilmeli. Düşünsenize, görme engellisiniz ve çamaşır yıkayacaksınız.
Ama makinenizi çalıştıramıyorsunuz. Mutlaka birinden yardım almak zorunda
kalıyorsunuz. Zor bir durum... İşlerimizi başkalarına ihtiyaç duymadan tek başına yapabilmemiz çok önemli...
Görme
engelliler ev aletlerini başkasının yardımı olmadan kullanmak istiyorlar. Bu
çok yerinde bir istek. Çeşitli uygulamalar sayesinde de bunu yapabilirler. Buradan yola çıkan Altınokta Körler Derneği, sosyal medyadan bir "change.org"
kampanyası başlatıyor. İstekleri de görme engeliler için "ev aletlerinin erişilebilir
olması"... Bu kampanyanın başlamasından bir süre sonra da Arçelik bu sese
kulak veriyor ve dernekle iletişime geçiyor.
Böylece, Altınokta Körler Derneği ile Arçelik ortak bir çalışma yaparak çok güzel bir iş
ortaya çıkıyorlar. Arçelik, "Engelsiz Ürünler" projesi başlatıyor. Bir
ilke imza atıp, görme engellilerin yardımsız kullanabileceği ev aletleri
üretiyor. Ünlü beyaz eşya üreticisi, görme engelliler için ev aletlerindeki
engelleri kaldırıyor. Görme engellilerin hayatını kolaylaştırıyor. Onların da rahatlıkla
kullanabileceği çamaşır makinesi, buzdolabı, elektrik süpürgesi, fırın ve ütü gibi
çeşitli eşyalar üretiyor.
Arçelik, bunu HomeWhiz teknolojisi ile
yapıyor. HomeWhiz, akıllı cihazlarla uyumlu çalışıp, ürünler üzerinde kontrol
sağlıyor. Bazıları cep telefonlarıyla yönetilebiliyor. Engelsiz ürünlerde; Braille
Alfabesi yazılan kullanma panelleri, sesli ikazlar, sesli kullanım kitapçıkları
var. Ürünlerin üzerinde bulunan, gösterge panelleri, düğme ve kumandalar için
Braille Alfabesi ile yazılan çıkartmalar üretiliyor.
Bazı
örnekler verirsek; çamaşır makinesinin kontrol paneli Braille Alfabesi ile
yazılıyor. Elektrik süpürgesi toz torbası dolduğunda sesli uyarı veriyor.
Buzdolabı sesli geri bildirim veriyor ve kontrol düğmesi Braille Alfabesi ile
yazılıyor. Ütünün tabanına eklenen bir parça ellerin zarar görmesinin önüne
geçiliyor. Bunlar kurulum sırasında veya çağrı merkezlerine başvurarak elde edilebiliyor.
Engelsiz ürünler sipariş verildiği takdirde kolayca satın alınabiliyor.
Herkes
gibi görme engelliler de her türlü ürünü yardımsız kullanabilmeli... Çözümü
bulunabiliyorsa engeller kalkmalı... Sosyal sorumluluk alanında çok önemli bir
adım atan Arçelik, bu konuda daha pek çok çözüm üretecek gibi... Engelli
kişilerin bu ihtiyacını görüp, yaptıklarıyla cevap vermesi nedeniyle Arçelik alkışı hak ediyor. Dileriz bundan böyle diğer firmalar da yaptıkları
ürünlerde engellileri düşünür.
ALİYE
YÜCEL
12 Haziran 2016 Pazar
SANATA DOKUNMAK
Dünyada
sanat alanında çok farklı çalışmalar yapanlar var. İşte bunlardan biri de
Andrew Myers. Sanatçı, farklı ve kendine has bir teknikle yaptığı resim
çalışmalarıyla dikkat çekiyor. O, vidalardan mükemmel resimler yapan bir
ressam. Tuval olarak kontrplak, fırça olarak da matkap kullanıyor. Üç boyutlu
portreleri çok ilgi görüyor ve iyi para ediyor. Alman asıllı sanatçı California'da
yaşıyor.
Andrew
Myers, eserlerini şu şekilde meydana getiriyor: Önce kontrplak üzerine yapacağı
portrenin eskizini çiziyor. Daha sonra matkapla delikler açıyor. Açtığı
binlerce deliğe vidaları yerleştiriyor. Girintili çıkıntılı şekilde
yerleştirdiği vidalar boyut kazanıyor. Daha sonra bu vidaların üzerini
boyayarak görsel olarak da muhteşem bir eser ortaya çıkarıyor. Bakıldığında vidalarla
hazırlandığı anlaşılmayacak kadar güzel olan portrelerini
yaklaşık altı ay kadar bir sürede tamamlıyor.
Cantor Fine Art kurusu Sam Cantor, Görme Engelliler İçin Büyülü Tepeler Kampı (The Enchanted Hills Camp For The Blind) sayesinde George Wurtzel ile tanışıyor. Onun atölyesini geziyor ve çok etkileniyor. Onun bir fotoğrafını çekiyor ve Andrew Myers'e gönderiyor. Wurtzel'den habersiz, onun bir portresini yapmasını istiyor.
Myers,
bu fotoğraftan yola çıkarak görme engelli ustanın tam dört bin vidadan oluşan bir
portresini yapıyor. Tablo bittikten sonra Myers, onu alıp Wurtzel'in atölyesine
gidiyor. Yaşlı adama vidalarla yapılmış tabloyu hediye ediyor. Wurtzel,
dokunmaya başlıyor. Portreyi inceleyen yaşlı adam elleriyle kendi yüzünü görüyor.
Bu sürpriz karşısında gülümsüyor ve çok mutlu oluyor. Adamın gülümsemesi sanatçıyı
çok etkiliyor. Myers, o an gören bir kişinin bile o portreye bakarak bu kadar
zevk alamayacağını düşünüyor.
Cantor
Fine Art, tarafından hazırlanan mini (5 dakikalık) belgeselde ikilinin (George
Wurtzel ile Andrew Myers) tanışmaları, aralarında geçen diyalog ve Wurtzel'in portresine
dokunmasını seyretmek çok etkileyici... İnsanın ruhuna dokunuyor. Andrew Myers,
görme engellilerin dokunarak görebileceği portreler yaparak onların dünyasına
resim sanatını sokuyor. Böylece sadece görmeye dayalı bir sanatın dokunarak da görülmesini
sağlıyor.
ALİYE
YÜCEL
5 Haziran 2016 Pazar
MODEL OLMAK
Misfit
Models bir modellik ajansı... Model denilince aklınıza; kusursuz bedenler, uzun
boy, güzel ve yakışıklı kişiler gelir. Misfit Models'de ise; böyle modeller
yok. Bu ajansta; kısa boylu, şişman, cılız, bazı uzuvları olmayan, yüzleri
alışılagelmişten farklı, dövmeli, garip saçlı, tekerlekli sandalyeli ve engelli
bedenlere sahip modellerden var. Sıra dışı, uyumsuz, farklı, kendine has
görünüşleri olan ve normlara uymayan modeller...
Ajansa
ait internet sitesini incelediğinizde, aynı anda görmenizin asla mümkün
olamayacağı farklı insan tipleriyle karşılaşıyorsunuz. Berlin'de bulunan
ajansın sahibi Del Keens İngiltere'de yaşadığı zaman Ugly Models ajansına
kayıtlıymış. Keens; Calvin Klein, Ranault, Levis ve Dizel gibi pek çok ünlü
firma ile çalışmış. Bu konuda deneyim kazanmış. Daha sonra Berlin'e taşınınca Almanya'da
çalışabileceği buna benzer bir ajans aramış. Fakat bulamamış. "Böyle bir
ajansı niye ben kurmayayım..." diye düşünmüş ve Misfit Models ajansını
kurmuş.
Ajans;
güzellik kelimesini alışagelen algıdan farklı kabul ediyor. "Modanın size
zorla kabul ettirmeye çalıştığı gibi değilseniz, iki haftalık diyetleri
takmıyor, toplumca kabul edilen burun şeklini umursamıyorsanız, mükemmel bir
vücuda sahip değilseniz, o zaman siz de Misfit Model olabilirsiniz" diye
sesleniyor. Yaş, ırk, milliyet ayrımı gözetmeden sıra dışı bedenlere sahip
herkesi ajansa davet ediyor.
Modellerin
hemen hemen hepsinin (sahibi de dahil) görünüşleri nedeniyle alay edilmiş, aşağılanmış
ve küçümsenmiş olduklarını tahmin etmek hiç de zor değil. Oysa şimdi hepsi özgüveni
tam olan kişiler... Ajans sayesinde dış görünüşleriyle barışmışlar. Kendilerini
özel hissediyorlar. Artık cesurlar ve farklılıklarını değerlendiriyorlar. Önceden
dalga geçilen özellikleri şimdi aranan bir kişi olmalarını sağlıyor.
Bir
gün Del Keens'e "Portföyünüzde ne tür engelliler var?" diye soruluyor.
O da cevap olarak "Bilmiyorum ki... Çünkü "engelli" tam olarak
ne demek ki?" diyor. Ne güzel bir cevap bu... Gerçekten de "Engel
nedir?", "Engelli nedir?" sorularının cevabını kim tam olarak
bilebilir ve verebilir? Bir organın olmaması yada görevini yapamaması mı kişiyi
engelli yapar? Yoksa asıl engel onları engelli gören zihinlerde midir?
Ajansa
kayıtlı sıra dışı modeller çeşitli reklamlarda oynuyor ve oldukça başarılılar. Dikkat
ve ilgi çekiyorlar. Akılda kalıyorlar. Ancak, umarım bu modellere hep kötü
roller verilmez. Devamlı kötüyü canlandırmazlar. Çünkü biliyoruz ki; masallarda
ve filmlerde iyiler hep güzel... Kötüler ise hep çirkin ve kusurludur. Dileriz
bu modellere verilen iyi ve başarılı roller çocukluktan beri bize öğretilen bu
algıyı da yıkar. Böylece engelli ve kusurlu olan kişilerin de iyi ve başarılı olabileceği
fikri yaygınlaşır.
ALİYE
YÜCEL
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)