Türkiye’nin ilk görme engelli diplomatı Dilek Ertürk'ün Fethiye’de gittiği noterde yaşadığı olayı anlattığı haber ilgimi çekti. Onunla ilgili kısa bir araştırma yaptım.
Türkiye’nin ilk görme engelli diplomatı olan, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu (TİHEK) Kurul Üyesi Dilek Ertürk beş yaşında salıncaktan düşüyor. Bu düşme esnasında beynindeki göz sinirleri tahrip olduğu için görme yetisini kaybediyor.
Turgut Özal başbakan iken aralarında geçen konuşma onun mesleğini belirlenmesini sağlıyor.
Özal ona ne olmak isteğini soruyor. O da avukat olmak istediğini söylüyor. Özal ise 'Hayır, siz engelliler hukuk alanında son derece başarılısınız, bunu biliyoruz, ama sen farklı olmalısın, ilk olmalısın, başka bir alanda ses getirmelisin. Türkiye'nin ilk görme engelli diplomatı olmalısın' diyor. O da bunu gerçekleştirmek için gerekli çabayı gösteriyor.
Gayrimenkul satışı sırasında yaşadığı olay onu çok yaralıyor. Vekâlet işlemi için gittiği noterde kendisinden ‘iki şahit’ isteniyor. Ertürk bu şartı ağlayarak kabul etmek zorunda kalıyor.
Milliyet gazetesine verdiği röportajda olayı şöyle anlatıyor.
“Ankara’daki evi satıp başka bir ev alımı yapacaktım. Vekalet vermek için Fethiye’de notere gittim. Görme engelli olduğumu söyleyip vekalet vereceğimi ilettim. Beklerken ‘TİHEK’i biliyor musunuz?’ diye sordum ‘Evet’ dediler. ‘Noterler Birliği’nin engellilere şahitle vekalet verme uygulamasına karşı yaptırım kararını ben çıkarttırdım’ dedim.
İki şahit uygulaması için ‘Sizi korumak için yapıyoruz’ dediler. Ben diplomatlık yaptım, pek çok ülkede Türkiye’yi temsil ettim. TİHEK gibi Türkiye’de özgürlükleri savunan ve yaptırım kararları alan önemli bir kurumun parçasıyım. Beni okur-yazar kabul etmiyorlar. Ne dedimse ‘olmaz, iki şahit’ dendi.
“Okuma yazma bilip bilmediğimi soruyorlar. ‘Ben Türkiye’nin ilk görme engelli diplomatıyım. Neyi bekliyoruz, şahit mi?’ diye sordum.
“İki şahit getirdiler. Biri çaycı diğeri mütercimlik yapan bir Azerbaycanlı. Küçümsemek için söylemiyorum, eğitimleri benim düzeyimde bile değil. Bir çaycının, bir diplamata şahitlik etmesi ne acı. Boya sürülen parmağımla evraka bastırırken gözyaşlarımı tutamadım. Hayatımdaki en zor anlardan biriydi. İşlerim bitince de oturup hüngür hüngür ağladım. Yaptırım kararı verdiğim bir konunun mağduru oldum. Bir arpa boyu yol alınamamış. Hiçbir şey değişmemiş.”
Engelliler maalesef ki pek çok alanda bu tür mağduriyete uğruyor.
ALİYE YÜCEL