> Engeloji

Translate

6 Nisan 2014 Pazar

BUKALEMUN OLMAK


2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'ydü. Bu yazıyı okuyan kaç kişinin bir yakını otizmlidir (Otistik Değil, Otizmli!) ya da kaç kişi otizmli birini görmüş ve  tanımıştır bilemem... Pek çoğumuzun Yağmur Adam (Rain Man) gibi filmlerden tanıdığımız bir durum otizm... Filmde, Dustin Hoffman otizmli biri rolünü çok başarıyla canlandırmış; otizmin daha pek bilinmediği yıllarda otizme dikkat çekmişti. Otizm ve Asperger Sendromu kişilerde çok ilginç durumlar ortaya çıkarması sebebiyle pek çok filme konu olmuştur. İşte Bukalemun'da bu filmlerden biri... Mükemmel bir rol yeteneğine sahip, otizmli bir adamı anlatan kısa film...

Filmin konusu şöyle; Bir adam (Atıf Emir Benderlioğlu) sokaktaki ağacın dibinde kolları açık dikilirken bulunur. Dikkat çeken hali nedeniyle çevredekiler tarafından hastaneye götürülür. Orada hiç konuşmayınca, Psikiyatr Ebru'ya (Eda Akman) getirilir. Ebru, onun otizmli olduğunu düşünür. Kimsesiz olan adını bile söylemeyen bu adama Ozan adını verir. Ozan'ın hiç iletişim kuramamasına rağmen, çok büyük rol yeteneği vardır. Başarıyla pek çok kişiliğe dönüşür. Onun bu yeteneğini tesadüfen öğrenen Ebru ve stajyeri, Ozan'ı bir rol için oyuncu seçmelerine götürürler... Ancak Ozan bu rolü istemez. O çok basit bir rolün peşindedir...


Bukalemun, 2006 yılı yapımı psikolojik bir dram... Yönetmenliğini Alper Çağlar'ın yaptığı filmin başrollerinde; Atıf Emir Benderlioğlu, Eda Akman, Selçuk Çullu ve Çelik Bilge oynuyor. Filmin senaryosu oldukça sürükleyici... Oyunculuklar da çok etkileyici... Hiç konuşmayan Ozan'ın birden bir spor spikerine dönüşüp maç anlatma sahnesi, insanı hayrete düşürüyor. Atıf Emir Benderlioğlu'nun oyunculuğuna hayran kalmamak mümkün değil... Sadece bu sahneyi görmek için bile bu film izlenir.

Otizm iletişimi ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen bir hastalık…  Ancak filmden de bir kez daha anlıyoruz ki otizm eksiklik değil, bir farklılık… Filmin adındaki gibi, her türlü kişiliğe mükemmel bir şekilde bürünmesi otizmlilerdeki dahiliği çok güzel bir biçimde ortaya koyuyor. Ozan; kimi zaman bir spor spikeri, kimi zaman Hamlet, kimi zaman da Moliere'in Cimri'si oluyor... Üstelik bunları çok ustaca yapıyor.

Bukalemun, ülkemizde yapılmış konusunu otizmden alan belki de en çarpıcı film... Hatta, pek çok benzeri yabancı filmden daha başarılı... Seyrederken; gerçek dünya ile aralarına aşılmaz bir duvar koyan otizmli kişilerin, farklı dünyasına kısa bir yolculuk yapıyorsunuz. Alper Çağlar, onların hayatına bir ışık tutmuş... Otizmli birini tanımak ve anlamak için sadece 19 dakikanızı ayırmamız yeterli...


ALİYE YÜCEL

30 Mart 2014 Pazar

ENGELLİ DOSTU BELEDİYELER


Bugün Türkiye'de yerel seçimler yapıldı. Seçim sürecinde belediye başkan adayları çeşitli vaatlerde bulundu. Pek çoğu engellilere çeşitli hizmetler vereceklerini ve engelsiz bir şehir yapacaklarını vurguladılar. Bazısı engelli seçmenleri ziyaret etti. Yurdumuzdaki il ve ilçe belediyelerinde engelliler için pek çok çalışmalar yapılıyor. Bunu görüyor ve biliyoruz... Yapılan bu çalışmalar engelliler için çok büyük önem taşıyor. Engellilerin yaşam kalitesini yükseltmek için çalışmalar yapan belediyelere de "Engelli Dostu Belediye" unvanı veriliyor.

Engelli haklarına göre; belediyeler engellilere uygun düzenlemeleri standartlara uygun yapmak zorundalar... 5378 sayılı ve 2005 tarihli Engelliler Kanunu'na göre, tüm Türkiye'de fiziki çevre düzenlemeleri ve ulaşılabilirliği için 7 yıl süre tanınmıştı. Bu süre 2012 yılında doldu. Ancak düzenlemeler yetişmediği için süre uzatıldı. O süre de bitince durum ne olacak? Çok merak ediyorum. Çünkü engellilere uygun düzenlemelerin yapılmasının zor olduğunu anlıyoruz. Belki yeni yapılan binalar için bunları yapmak daha kolay, ancak eski binaların düzenlenmesi zor olabiliyor.

Kamuya açık yerlerin çoğunun mimari planları hep engelsiz insanlar düşünülerek yapılmış… Engelliler hep göz ardı edilmiş... Sinema, tiyatro, alışveriş merkezleri, kafe, restoran gibi yerlerin çoğunda rampa ve asansör yok. Hatta kamu binalarında bile rampa ve asansör yok... Görme engelliler için hissedilebilir yüzey düzenlemeleri yapılmıyor. İşaret dili bilen kimse yok. Pek çok yerde kimsenin aklına engelliler gelmiyor.


Binalardaki koridor, merdiven, rampa, asansör, tuvalet ölçülerinin ve zeminin bir kez daha gözden geçirilmesi, konuya gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve gerekli düzenlemelerin mutlaka yapılması gerekiyor. Kamu kurum ve kuruluş binaları, kamuya açık alanlar ve toplu taşıma araçları mutlaka engellilerin kullanımına uygun hale getirilmelidir. Konuyla ilgili en büyük görev de yerel yönetimlere düşüyor.

Bütün belediyeler; engellilerin sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda hayata katılmalarını sağlayacak önlemler almalı, bu yönde çalışmalar yapmalıdır. Engelliye yapılan hizmetlerin yardım olarak görülmesi de büyük yanlış... Bu hizmetler ve erişilebilirlik engelli bireyin de hakkı değil mi? Her vatandaşın hizmetlerden eşit şekilde yararlanması gerekmez mi? O halde bu bir sosyal yardım değil, haktır...

Yerel yönetimlerin başarısı, engelliye verdiği değer ile ölçülürse hiçte yanlış olmaz...  Umarız seçim sürecinde verilen vaatler yerine getirilir. Engelliler seçimden önce hatırlanan, sonra da unutulan bir kesim olmaz. Kim kazanırsa kazansın. Tüm belediyeler "Engelli Dostu Belediye" olmak için yarışsın... Daha yaşanılabilir şehirler yapılsın... Böylece engelliler kazansın!

ALİYE YÜCEL  


23 Mart 2014 Pazar

İREM VE PUNKY


Punky'den canım yeğenim İrem sayesinde haberdar oldum. İrem, seyredip öğrendiği her çizgi filmi internetten de seyretmek ister... Geçtiğimiz günlerde: Şila, (bana "hala" demek yerine, yine bir çizgi film karakterinin adıyla sesleniyor) bana Punky'yi açar mısın? dedi. İşte o zaman Punky'nin adını duydum. Kardeşim, Punky'nin Down Sendromlu bir kız çocuğu olduğunu söyledi. Punky, Minika Çocuk televizyonunda yayınlanıyormuş... Şaşırdım ve Down Sendromlu bir çocuğun baş karakter olduğu çizgi filmi merak ettim...

Hemen bir bölümünü buldum ve beraberce seyretmeye başladık. Punky, beş-altı yaşlarında küçük bir kız çocuğu... Konuşmaya başlayınca "Merhaba, Benim adım Punky. Down Sendromluyum..." diyor. Bütün Down Sendromlu çocuklar gibi çok sevimli, neşeli ve güler yüzlü bir çocuk... Annesi, ağabeyi, anneannesi ve köpeği ile birlikte yaşıyor. Çizgi filmde Punky'nin günlük hayatta yaptıkları ve çevresindekilerle iletişimi anlatılıyor.

Punky, çizgi film başlarken Down Sendromlu olduğunu söylüyor. O, bunu söylemese nasıl anlardık bilemedim. Çünkü, yüzünün sevimli yuvarlaklığı dışında, normal bir çocuktan farkını göremedim. İrem için ise, sevdiği herhangi bir çizgi film karakterinden hiç bir farkı yoktu. Çünkü çocuklar için, sevdikleri çizgi karakterin kromozom sayısının hiçbir önemi yok...


Geçtiğimiz Cuma günü, 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü'ydü. Bir süredir kutlanan, ancak 2011 yılında resmi olarak kabul edilen anlamlı gün... Down Sendromu 21. kromozomlardaki genetik farklılık (21. Kromozom bilinmeyen bir nedenle bölünmemiş ve hücrede yerini korumuştur) nedeniyle oluştuğu için 21 Mart'ta kutlanıyor. Aslında Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü demek daha doğru...

Down Sendromu genetik bir farklılıktır. Normal bir insanda 46 kromozom bulunur. Down Sendromlularda ise fazladan bir, yani 47 kromozom bulunuyor. Down Sendromluların karakteristik özellikleri vardır. Farklı bir yüz görümüne sahiptirler... Hepsi birbirine benzer. Down Sendromlu çocukların ne kadar sevimli olduklarını söylememe gerek var mı bilmiyorum? Onlar "Tıpkı sizin gibiyiz, artı bir farkla..." diyorlar. Tek istekleri sevilmek... Ama acıdığımız için değil de... Her çocuğu nasıl seviyorsak öyle...

Down Sendromlu çocuklar diğer çocuklara göre yavaş büyürler ve yavaş öğrenirler. Problem çözmede ve karar vermede zorlanabilirler. Bazı sağlık problemleri olabilir. Özel eğitim ve fizik tedavi görmeleri gerekebilir. Ancak günlük yaşantılarını sürdürmek için gereken pek çok şeyi öğrenebilirler. Down Sendromlu çocukların çeşitli yetenekleri vardır. Pek çok işi başarabilirler. Normal çocuklarla iletişim kurup, onlarla oynayabilirler. İşte Punky, bize Down Sendromlu çocukların ilgi, destek ve eğitim ile neler yapabileceğini gösteriyor. Bu, Down Sendromlu çocuklar ve aileleri için büyük bir moral... Bizler için ise herkesi olduğu gibi, farklarıyla kabul etmek için güzel bir örnek...

ALİYE YÜCEL

16 Mart 2014 Pazar

ONLINE EĞİTİM İLE...


Engellilerin önündeki en büyük engelin eğitimsizlik olduğu gerçeğine inanan Türkiye Beyazay Derneği "Online Eğitim ile Engelleri Aşıyoruz" projesi başlattı. İstanbul'da yaşayan ve yaşları 7 ile 18 arası değişen; bedensel engeli nedeniyle okuldaki eğitime göremeyen ya da eğitimini yarıda bırakan engellilerin evden online eğitim görmelerini sağlayacak bir proje...
  
Kalkınma Bakanlığı ve İstanbul Kalkınma Ajansı'nın desteği, İstanbul Valiliği ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile Türkiye Beyazay Derneği tarafından yürütülen "Online Eğitim ile Engelleri Aşıyoruz" projesi kapsamında İstanbul'da yaşayan 7 ile 18 arası değişen bedensel engelli 431 bedensel engelli yararlanacak...

"Online Eğitim ile Engelleri Aşıyoruz" projesi kapsamında Fatih'te yaşayan ve projeden yararlanması için seçilen 47 öğrenciye tablet bilgisayarları düzenlenen bir törenle verildi. Fatih Belediyesi Engelliler Birimi'nin desteğiyle Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen tablet bilgisayar dağıtımına Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva, Fatih Kaymakamı Ahmet Ümit, Fatih halkı, engelli çocuklar ve aileleri katıldı. Dağıtım töreninden önce proje ile ilgili ayrıntılı bilgi verildi.


Törende konuşan Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva eğitimin engelli için önemini belirterek şöyle konuştu: "11 yaşında görme engelli oldum. Hepimizin bir potansiyeli var. Herkesin yapabileceği bir şey var. Dolayısıyla bu potansiyeli açığa çıkartmanın yolu da eğitim... Bu eğitimin olması lazım ki çocukların yarınları aydınlık olsun. Sadece kendilerini kurtarmakla kalmasınlar... Ailelerine, ülkelerine, Fatih'e (ilçesine) insanlığa faydalı olsunlar... Bu yüzden tablet dağıtımını çok önemsiyorum..."

Bu projeyi öğrenince günümüzdeki engellilerin şanslı olduğunu düşündüm. Yıllar önce bu tür imkanlar, böyle teknolojik gelişmeler yoktu. Eğer olsaydı pek çok bedensel engelli arkadaşımız eğitim görecek, bu günkü durumlarından çok farklı yerlerde olabilecekti. Çünkü bedensel engeli ağır olan biri için okula gidip eğitim almak çok zor olabiliyor. Okullardaki mimari engeller kolay kolay aşılamıyor.

Tabletleri alan engelli çocukların sevinçleri gözlerinden okunuyordu. Bir an önce eve gidip tablet bilgisayarlarını açmak için sabırsızlanıyorlardı. Yapılan bu eğitim desteği, onların hayatlarını değiştirecek güzel adım atmalarına sebep olacak... Belki de yarım kalan okuma hayallerini bu sayede gerçekleştirebilecekler... Ancak önce bunu kendileri istemeleri ve verilen eğitimleri dikkatle takip etmeleri gerekiyor. Unutmayalım eğitim engeli aşılınca her şey çok farklı olabiliyor.

ALİYE YÜCEL

9 Mart 2014 Pazar

BİR KURULUŞ HİKAYESİ


Engelliler ve engellilik adına yapılan her türlü çabayı çok önemsiyorum. Hele de bunu engelsiz biri yaparsa... Murat Kaya, Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu 3. sınıf öğrencisi... Adana'da yaşıyor ve engeli yok... Adana Ampute Engelliler Spor Kulübü kurucusu ve antrenörü... Bilmeyenler için Ampute Futbol (Engelli Futbolu); bacaklarından biri olmayan sporcuların koltuk değneği (kanadyen) kullanarak oynadığı bir engelli sporudur.

Murat'ta pek çocuk gibi futbola büyük ilgi duyuyormuş, yeteneği de olunca on yıl lisanslı futbol oyunculuğu yapmış... Bir gün Ampute Futbol Milli Takım kaptanının röportajını okumuş ve çok etkilenmiş... Her zaman farklı bir şeyler yapmak istediği için "Acaba ben de bir ampute futbol takımı kurabilir miyim?" diye düşünmüş...  Önce Adana'da Ampute Futbol Takımı var mı yok mu diye bir araştırmaya başlamış... Bazı kurma girişimleri olsa da hiç kimse Ampute Futbol Takımı kurmayı başaramamış... Murat, bunu öğrenince hemen kurma girişimlerine başlamış...

Çevresindeki herkes ona bunun çok zor olacağını, kurmayı başaramayacağını söylemiş... Ancak bu sözler onu daha da kamçılamış... O zoru başarmak istemiş ve ne pahasına olursa olsun bu takımı kurmaya karar vermiş... Kurma kararıyla birlikte inanılmaz zorluklar yaşamaya da başlamış... Önce bir dernek kurmak gerektiği için bununla uğraşıp, bir dernek kurmuş... Üniversitedeki iki arkadaşı da ona yardım etmiş ve burs paralarını bile takımı kurmak için harcamışlar... Adana Büyükşehir Belediyesi malzeme konusunda onlara yardımcı olmuş...


Tahmin ediyoruz ki kulübü kurmak yetmiyor. Onlara oynayacakları bir saha lazım... Oynayacakları sahayı da Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne defalarca giderek, zar zor ayarlamışlar... Saha verilmiş, ancak bu kez Ampute Futbol ölçülerine uygun sahayı çizmemişler, çizmek istememişler... Murat, bantla sahanın sınırlarını kendisi belirlemiş... Önce Vali Yardımcısı ile görüşmüşler, sonra yerel bir kanalda canlı yayında seslerini duyurunca, sahayı çizmeye gelmişler... Ancak Ampute Futbol ölçülerine uygun bir sahaya ihtiyaçları var. 

Adana Ampute Engelliler Spor Kulübü'nün kurulma aşaması çok büyük zorluklar ve maddi sıkıntılara sahne olmuş... Bu kuruluş hikayesi çok yeni, Adana Ampute Engelliler Spor Kulübü Eylül 2013'te kurulmuş...  Ampute Futbol 1. Lig Kırmızı Grup'ta mücadele ediyorlar. Kulübün biri gazi, 15 lisanslı futbolcusu var. Adana'yı temsil eden ilk Ampute Futbol Takımına uygun olanların başvurularını bekliyorlar...

Kulübün kurucusu ve antrenörü Murat Kaya'nın, "Engelsiz Spor Tesisleri" adı altında bir çok engelli branşları içine alan ve engelli olmayanlarında kullanabileceği bir tesis hayali var... Murat'ın bana gönderdiği mailde buraya yazamadığım pek çok engelle karşılaştığı halde yılmaması, bu takımı kurma aşamasındaki her adımı beni çok etkiledi... Murat Kaya, bu kulübü kurmakla engellileri evden çıkarmış, onları spora yönlendirmiş ve rehabilite etmiş... Bu nedenle Murat'ın yaptıkları çok takdir edilecek bir çaba...  Adana Ampute Engelliler Spor Kulübü'nün pek çok başarılara imza atacaklarına inanıyor, hepsine başarılar diliyorum.

ALİYE YÜCEL



2 Mart 2014 Pazar

2014 EKPSS


2014 Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (2014 EKPSS) başvuruları geçtiğimiz pazartesi (24 Şubat Pazartesi) günü başladı. 7 Mart 2014 Cuma günü de bitiyor. Umarım bu sınava girmek isteyen engelli arkadaşlar bu güne kadar başvurularını yapmayı unutmazlar... Bu sınav; Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılıyor. ÖSYM'nin açıklamasına göre, Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı 27 Nisan Pazar günü 81 il merkezinde yapılacak...

Bu sınav özel bir sınav, sadece engelliler için... Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'na doğuştan veya sonradan, bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yetenekleri bakımından özür oranının % 40 veya üzerinde olduğunu sağlık kurulu raporuyla belgeleyen herkes girebiliyor. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'na girmek için yaş sınırı da yok... 50 yaşındaki bir engelli de sınava girebiliyor. İstekleri halinde engellilere engel  grubuna uygun refakatçi temin edilebiliyor.

Engelliler için yapılan sınavın ilki, Nisan 2012'de Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) adıyla yapılmıştı. Yıllarca, “Özürlü mü?” yoksa “Engeli mi?” diye bu iki kavram tartışılıp durdu. Kimi engelliyi uygun görmüştü, kimi de özürlüyü… Devletimiz önce özürlüyü kabul etmişti, daha sonra engelliyi doğru buldu. Böylece bazı isimler de değişti. Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS) da Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (EKPSS) oldu.

Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'na ortaöğretim (lise) kurumlarından, yükseköğretim ön lisans veya lisan düzeyinde eğitim veren kurumlardan mezun olanlar, sınavın geçerlilik süresi içinde mezun olabilecek olan engelli adaylar başvurabilecek...


İlkokul, ortaokul, ilköğretim, özel eğitim iş uygulama merkezi mezunu veya EKPSS'nin geçerlilik süresi içinde mezun olabilecek adaylar başvuru yapacaklar ama sınav yerine noter huzurunda yapılacak kuraya katılacaklar ve
kura sistemiyle işe yerleştirilecekler... Sadece kuraya katılmak için başvuru yapacak adaylar için başvuru süresi ise 12 Mayıs 2014 tarihinde başlayacak ve 23 Mayıs 2014 tarihinde sona erecek...

Bu sınava başvurmada unutulmaması gereken çok önemli bir adım var. Adayların başvuru yapmak için ÖSYM Başvuru Merkezleri'ne gelmeden önce; bulunduğu il yada ilçedeki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü'nden başvuru yapacağı engel grubunu belirten onaylı "Ön Kabul ve Taahhüt Beyanı" belgesini almaları gerekiyor. Bu belgeyi almayan adayların başvuruları kabul edilmiyor.

Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucunda pek çok engelli arkadaşımız bir iş sahibi olacak. Hem de kamu kurum ve kuruluşlarında… Umuyorum bu yerleştirmenin sonunda alınacak personeller; hem kamu kurumlarının ihtiyacı olduğu alanlara, hem de eğitimine, yeteneğine ve engeline uygun bir kadroya atanırlar. Sınava girenlere başarılar, kuraya gireceklere de bol şanslar dileğiyle...


ALİYE YÜCEL

23 Şubat 2014 Pazar

YAZMAYA ENGEL YOK


Bağcılar Belediyesi ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü işbirliğiyle yürütülen "Türkiye'nin Yeni Yazarları" isimli Yazarlık Atölyesi projesi başladı. Projenin tanıtımına, ilk dersi vermek üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da katıldı. Siyaset, sanat, spor ve basın dünyasından bir çok konuğun katıldığı programın sunuculuğunu İnci Ertuğrul yaptı.

Bağcılar Engelliler Sarayı'nda yapılacak atölye çalışmalarına; görme, işitme, bedensel engelli ve engeli olmayan 18 kursiyer katılıyor. Sloganı "Kitaplar Böyle Daha Güzel" olan Türkiye'nin Yeni Yazarları projesi 6 hafta sürecek... Bu sürede atölyede yazarlık teknikleri ve uygulamaları anlatılacak... Pek çok yazar, şair, fikir adamı ve yazıya gönül vermiş kişiler bu atölyede tecrübelerini paylaşacak...

Türkiye'nin Yeni Yazarları, engellilerin yetenek ve potansiyellerini görünür hale getirmek ve engellilere yeni istihdam alanlarının açılmasına yönelik önemli bir proje... Atölye çalışmalarına katılan kursiyerler, çeşitli medya organlarında yazar ve editör olarak görev alabilecek... Belki de en önemlisi bu proje ile engelliyi iyi tanıyan ve onları doğru anlatan yazarlar ortaya çıkacak... Bu nedenle proje; engelli ve engelsiz, herkesin birlikte yaşama kültürüne büyük katkılar sağlayacak...


Yazarlık Atölyesi'nin bitiminde düzenlenecek törende; öykü yarışmasında birinci olan grup Altın Kalem Ödülü'nü alacak... Örnek ve teşvik olması açısından da engelli olup; sanat ve edebiyat alanında başarılı olan Aşık Veysel ve Cemil Meriç gibi ünlülerin canlandırmaları yapılacak... Ayrıca kursiyerlerin yazdığı öyküler üç versiyon (Braille Alfabesi ve sesli) şeklinde kitap haline getirilecek...

Atölyedeki yeni yazar adaylarıyla tanışma imkanı buldum. Türkiye'nin Yeni Yazarları olma yolundaki arkadaşların hepsi de çok istekli ve heyecanlı... Kursiyerlerin yazarlık isteğiyle beraber; iyi birer "okur olma" isteklerine de şahit oldum. Bu da oldukça önemli... Çünkü biliyoruz ki, yazmanın yolu öncelikle okumaktan geçiyor. Başarılı olacaklarına inandığım arkadaşlarımın takipçisi olacağım...

Türkiye'nin Yeni Yazarları, engelliler adına yapılan sosyal sorumluluk projelerinden çok farklı... Yazmaya verilen bu büyük destek ve engellileri yazmaya yönlendirmek takdir edilecek bir çaba... Dünyaya örnek olabilecek bir çalışma... Bu nedenle başta Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı olmak üzere, bu projeye emeği geçen herkese çok teşekkürler...


ALİYE YÜCEL