> Engeloji

Translate

4 Mart 2018 Pazar

ENGELSİZ ÜNİVERSİTELER



Geçtiğimiz günlerde üniversiteye gitmek isteyen engelli öğrencileri ilgilendiren güzel bir haber gördüm. Engellilerin eğitme tam, etkin ve eşit katılımını sağlamak için başarılı çalışmalar yapan üniversiteler Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından ödüllendirilecekmiş. Böyle olunca da üniversiteler engelliler için uygun hale getirilecek. Bu haberi görünce fakültede okurken yaşadığım zorluklar bir bir gözümün önünden geçti. Herkes sınavları nasıl vereceğini düşünürken, ben bir binadan diğer binaya nasıl gideceğimi ve çıkacağım merdivenleri düşünürdüm.

Üniversiteler, "Engelsiz Üniversite Bayrakları" ve "Engelsiz Program Nişanları" alabilmek için YÖK'e başvuracaklar. Böylece her üniversite engelsiz hale gelmek için çeşitli çalışmaları yapacak. Engellilerde tercihlerini yaparken, puan, farklı bir şehir gibi konuların yanında bir de erişimi düşünmek zorunda kalmayacaklar. Bu onlar için ne büyük bir özgürlük... YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan bu konuyla ilgili uzun  açıklamalarda bulunmuş...

Tufan: "Zaten standartların hepsinin yapılıyor olması lazım. Üniversitelerin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Erişilebilirlik Belgesi'ni almış olmaları ya da TS 9111 standartlarına uygun olmaları lazım. Ancak eğitim ve sosyokültürel faaliyetlere erişim de bizim için çok önemli. Biz üniversitelerimizi teşvik etmek istiyoruz. Engelli öğrencilerimizin hayatı kolaylaşsın istiyoruz. Bir de aileler ve öğrenciler tercih yapacakken, engelliler konusunda çalışmalar yapan üniversite ve fakülteleri bilsinler istiyoruz..." diyor. 


Engelsiz üniversiteler için; üniversite kampüslerinde ve fakültelerde engelli öğrencilerin tek başlarına, yardım almadan hareket etmeleri için engelli çalışma gurubu ile birlikte olması gereken standartlar tespit edilmiş... Değerlendirme sonrasında ödüllendirilecek üniversiteleri belirlenecek. "Engelsiz Üniversite Bayrakları" 3 kategoride verilecek. "Mekanda Erişebilirlik" sağlayanlara turuncu, "Eğitimde Erişilebilirlik" sağlayanlara yeşil, "Sosyokültürel Faaliyetlerde Erişilebilirlik" sağlayanlara da mavi bayrak verilecek.

Bayrak almak için gerekli standartları sağlayamayan ama bu yolda iyi çalışmaları olan üniversitelerin de adaylıkları açıklanacak. Değerlendirme sonrası kriterlere göre en az 75 puan alan üniversiteler bayrak alacak. 50 ile 75 puan arasında kalanları da bayrak adayı üniversiteler olarak açıklanacak. Farklı engel grupları tarafından erişilebilir olan bölüm ve programlar "Engelsiz Program Nişanı" ile ödüllendirileceğini söyleyen Tufan bu konu ile ilgili şöyle bir örnek veriyor: "Görme engellinin İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüne adaptasyonu ile işitme engellininki farklı. Dolayısıyla farklı engel gruplarına programlarını erişilebilir kılan bölümlere yaptıkları çalışmalar doğrultusunda bu nişanı vereceğiz..."

Verilen bilgiye göre; üniversitelerin kazandığı bayraklar 3 yıl geçerli olacak. Bu sürenin sonunda üniversitelerin başvuracağı yıla ait ölçütlere göre tekrar başvuracaklar. Başvuru olmazsa bayrak kaldırılacak. Yükseköğretim kurumları, değerlendirilmesini istedikleri fakülte ve kampüsleri için "mekanda", "eğitimde" ve "sosyokültürel faaliyetlerde" erişilebilirlik kategorilerinde başvuruda bulunacaklar. Birden fazla fakülte ve kampüs için ve birden fazla kategoride başvurabilecekler. Başvurular 12-19 Mart'ta "yoksis.yok.gov.tr" internet adresinde yer alan form üzerinden alınacak. "Engelsiz Üniversite Ödülleri" ise 9 Mayıs'ta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. Bakalım hangi üniversiteler bayrak kazanacak?

ALİYE YÜCEL

25 Şubat 2018 Pazar

KARDEŞİM OZİ BİZDEN BİRİ



Zaman zaman blogumun "İstatistikler" bölümüne bakıyorum. "Trafik Kaynakları" bölümünde "Ekşi Sözlük" üzerinden bloguma girildiğini gördüm. Kardeşim Ozi ile ilgili bölümde Ekşi Sözlük Yazarı "Lovefly" tarafından; "İnsanın içinde ifşa etme isteği yaratan anne tarafından şikayet edilen karakter..." diye başlayan  bölümde Habertürk'ün bu konu ile haberinin linki ve şikayet eden kadının yaptığı yanlışı anlatan bir kaç cümle yazılmıştı. Sonra, bir de şu siteye göz atın diyerek blogumun ve "Barbie ve Tekerlekli Sandalyedeki Arkadaşı" postumun linki verilmişti.

Spoiler olarak da; bu tür çizgi film ve oyuncakların faydalı olduğuna işaret eden yazımın bir bölümü "İşte Becky, çocuğu engelliliğin bir çeşidi olan ortopedik engellilikle tanıştırıyor. Bu hoş bir durum değil mi? Böyle bir bebekle oynayan çocuk tekerlekli sandalyede birini görse yadırgar mı? Engellilik kavramını ve engelli gerçeğini öğrenmez mi? Ayrıca, tekerlekli sandalyedeki çocuklar için de tıpkı onlar gibi bir bebek olması çok uygun bir durum değil mi?" bölümü yazılmıştı.

Ekşi Sözlük'te bu yazılanları görünce Kardeşim Ozi'yi çok merak ettim. Bir bölümümü izledim. Kardeşim Ozi, TRT Çocuk'ta yayınlanan bir çizgi film... Çizgi filmin kahramanı Ozi (Ozan) down sendromlu küçük bir çocuk. Annesi, babası, ablası ve dedesi ile yaşıyor. Ailesi onu ablasından farklı görmüyor. Konuşmalarında yarım cümleler kuruyor. Görünüşü farklı... Ozi maceraları ile down sendromuna dikkat çekiyor, down sendromu için bir farkındalık ortaya koyuyor. Daha önce de Minika Çocuk televizyonunda Punky isimli bir çizgi film yayınlanıyordu. Punky de down sendromlu bir kız çocuğuydu.


Down sendromuna dikkat çeken Kardeşim Ozi'yi, bir anne şikayet etmiş... Anne: "TRT Çocuk'taki Ozi karakteri Zombi gibi. 30 yaşında kadınım ben bile korkuyorum. Allah aşkına şu karakterleri daha sevimli çizin. Sizin hiç mi çocuğunuz, yeğeniniz, komşu çocuğunuz yok, hangisi Ozan'a benziyor? Böyle bir surat, böyle bir vücut olur mu? Kafa vücuda yapışmış boyun yok, konuşma bozukluğu da var. Sizin yüzünüzden kızımda konuşma bozukluğu olacak" diyerek sosyal medya üzerinden yayının durdurulması için şikayetçi olmuş.

Kardeşim Ozi'yi şikayet eden bu anneye ne demeli bilemedim. "Bu tahammülsüzlük niye?" diye sormak isterdim. Bunun niye yapıldığını bile anlamamış. Çocuklardan önce ebeveynler eğitilmeli galiba... Eminim ki çocuğu Ozi'den olumsuz etkilenmez. Çocuk, Ozi'nin farklı olduğunu görüp sorabilir. Ona uygun bir dille down sendromunun ne olduğu anlatılır ve böylece engelli farkındalığı öğrenebilir. Bu nedenle böyle bir karakterin olması çocuklar için oldukça faydalı. Bu anneye; hem uzmanlardan hem de sosyal medyadan "bilinçsizlik ve cehalet" diye büyük tepki gelmiş...

Unutmayalım; down sendromu genetik bir farklılık... Normal bir insanda 46 kromozom bulunurken onlarda 47 kromozom bulunuyor. Down sendromlu çocukların karakteristik özellikleri vardır. Diğer çocuklara göre yavaş öğrenirler. Problem çözmede ve karar vermede zorlanabilirler. Özel eğitim ve fizik tedavi görmeleri gerekebilir. Ancak günlük yaşantılarını sürdürmek için gereken pek çok şeyi öğrenebilirler. Pek çok işi başarabilirler. Down sendromlu çocukların çeşitli yetenekleri vardır. Normal çocuklarla iletişim kurup, onlarla oynayabilirler. Ozi gibi karakterler down sendromunu ve engelli farkındalığını çocuklara öğretiyor. Bu nedenle bu tür çizgi filmleri şikayet etmek yerine, artmasını istemeliyiz.

ALİYE YÜCEL

18 Şubat 2018 Pazar

ALO 183



Alo 183, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde hizmet veren bir sosyal destek hattıdır. Alo 183 Çağrı Merkezi'nde; aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilere yönelik bakanlığın verdiği hizmetler hakkında bilgilendirme ve yönlendirme yapılır. İleri teknoloji ile donatılan çağrı merkezi, hizmetlere erişimde de önemli kolaylıklar sağlıyor. Türkiye'nin her yerinden ücretsiz olarak aranılabiliyor. Hat aracılığıyla vatandaşlarda gelen çağrılar 7 gün 24 hizmet veriliyor.

Aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ve gazilerin yanı sıra  ayrıca; ihmal, istismar ve şiddet vakaları veya töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için tedbir mahiyetindeki ihbarlarda alınmakta olup, durumun aciliyetini göz önünde tutularak, vakanın bulunduğu ilin acil müdahale ekip sorumlusuna ve veya kolluk kuvvetlerine bildirilerek müdahale edilmesi sağlanıyor.

Psikolojik, hukuki ve ekonomik alanlarda danışmanlık hizmetleri sunuyor. Faydalanılacak hizmet kuruluşları hakkında bilgi veriliyor. Merkeze gelen çağrılar; vatandaş temsilcisi, mevzuat uzmanı, mesleki uzman, saha koordinasyon uzmanı tarafından cevaplanıyor. Alo 183 ayrıca; işitme engelliler için işaret dili bilen görevliler, işitme engellilere görüntülü görüşme hizmeti veriyor. İşitme engelliler dışında konuşma engelliler de Alo 183'e ücretsiz mesaj gönderebiliyor. Talepler, ilgili personel tarafından değerlendiriliyor. Yine telefon veya kısa mesaj uygulaması ile vatandaşlara cevap veriliyor.


Engellilerin yasal hakları, eğitim, rehabilitasyon hizmetleri, engellilere yönelik istihdam çalışmaları, ulaşılabilirlik, engellilere verilen yardım ve bağlanan aylıklar, sağlık hizmetleri, engellilerin koruma altına alınması, Bakım Rehabilitasyon veya Engelli Yaşam Merkezleri'ne yerleştirilmesine ilişkin iş ve işlemlere ilişkin istek, tavsiye ve şikayetler değerlendirilerek gerekli bilgilendirme yapılmakta, vatandaşların hizmet alabilecekleri ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yönlendirilmesi sağlanıyor.

Alo 183 sosyal destek hattı 5 kategoride hizmet veriyor. Çocuk, Kadına Şiddete Hayır, Engelliler, Yaşlılar, Şehit Yakınları ve Gaziler. Geçtiğimiz yıl en çok engelli hizmetleri için aranmış, en çok engelli hizmetleri konusunda başvuru almış... Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Alo 183 Sosyal Destek Hattı'na geçen yıl 329 bin 698 çağrı ile ilgili işlem yapılmış, sorun teşkil eden konular çözüme kavuşturulmuş. Destek hattına en fazla engelli hizmetleriyle ilgili başvuru gelmiş...

Engelli hizmetlerindeki 90 bin 286 müracaat, ağırlıklı olarak evde bakım, engelli bakım ve rehabilitasyon merkezleri, engelli hakları, engelli istihdamı, indirimler, engelli kimlik kartlarında olmuş... Destek hattına en fazla engelli hizmetleriyle ilgili başvuru gelmiş olması, en çok engellilerin araması ilginç geldi. Acaba bunun nedeni nedir? Engelli sayısının çokluğu mu? Engellilerin sorunlarının çokluğu mu? Yoksa engellilerin sorunlarını çözmek için her çabayı göstermesi mi? Merak etmemek elde değil.

ALİYE YÜCEL

11 Şubat 2018 Pazar

BU TUVAL SENİN



Bağcılar Belediyesi ve Türkiye Beyazay Derneği iş birliği ile engelliler için resim yarışması düzenleniyor. "Bu Tuval Senin" isimli yarışmaya % 40 ve üzerinde engeli olan herkes katılabiliyor. Yarışma; yurdumuzda yaşayan, yaş ve engel gurubu ayrımı olmadan bütün engellilere açık olacak. Mülteci ve yabancı uyruklu engelliler de katılabilecek. Yarışmanın sponsorları: İSKİ, PTT ve Altınbaş Üniversitesi.

Yarışmacılar; eserini Bağcılar Engelliler Sarayı'na elden ya da posta ile teslim edecekler. Eserlerin tesliminde yarışmacıların; ad ve soyadlarını, engelli raporlarının fotokopilerini, kısa öz geçmişlerini, iletişim bilgilerini ve eserin adını bildirmeleri gerekiyor. Engelli raporu dışında engelli kimlik kartı gibi belgeler de kabul edilmeyecek. Ayrıca eserlerin uzun kenarlarının 100 cm'den uzun olmaması da gerekiyor.

Sloganı "Renklerin dünyasına sen de katıl" olan resim yarışması için belli bir konu belirlenmemiş. Konusu serbest. Yarışmacılar,  istedikleri resmi yaparken istedikleri malzeme ve tekniği kullanabilecekler. Her yarışmacı sadece bir eserle başvuracak. Bu resimlerin daha önce hiçbir şekilde yayınlanmamış ve hiçbir yarışmada eser sahibi bilinecek şekilde, ödül ile değerlendirilmemiş olması gerekiyor.


"Bu Tuval Senin" yarışmasının jüri üyeleri arasında dünyaca ünlü Ressam Ahmet Güneştekin de var. Eserleri küresel galerilerde çok beğenilen ve dünyaca ünlü sanatçımız, geleceğin ressamlarına önemli tavsiyelerde bulunacak. Diğer jüri üyeleri de tanınmış isimlerden oluşuyor. Demet Sabancı Çetindoğan, Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı ve Fatoş Sarıgül Altınbaş yarışmada jüri olacaklar.
  
Yarışmanın diğer yarışmalardan ayıracak en büyük özelliği Ressam Ahmet Güneştekin'in talebi doğrultusunda derecelendirmenin ilk üç ile sınırlı olmaması... Güneştekin, "İlk üç gibi bir derecelendirme olmamalı, yetenekli bulduğumuz tüm eser sahipleri ödüllendirilmeli. Mesele yeteneklilere ulaşmaksa eğer; katılımcılar, imkanı neyse onunla katılmalı..." diyerek jüriye katılmış. Yani yeteneği olan her eserin sahibi ödül alacak.

Eserlerin son teslim tarihi 30 Mart tarihi. Yetenekli görülen bütün eserler sergilenecek. Eserin sahipleri İstanbul'a davet edilecek ve ödüllendirilecek. Dereceye giren resimlerin her türlü yasal kullanım hakları ve telif hükümleri Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şubesine ait olacak. Ödül töreni 28 Nisan 2018 tarihinde Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı'nda yapılacak. Bu Tuval Senin, yetenekli engellileri ortaya çıkaracak. 

ALİYE YÜCEL

4 Şubat 2018 Pazar

GÖRÜNTÜLÜ SÖZLÜK: İŞARETÇE


İşaretçe, "görüntülü" bir Türk İşaret Dili sözlüğü. Site işitme engelli olmadığı halde işaret dilini kullanan ve seven Uludağ çifti tarafından hazırlanmış. Başak ile Serdar Uludağ, işaret dilini öğrenirken çeşitli zorluk çekmişler ve yaşadıkları bu zorluklar nedeniyle İşaretçe ortaya çıkmış... www.isaretce.com'a girince; Başak Uludağ'ı el, kol ve ağız hareketleriyle kelimeleri işaret diliyle anlatırken görüyoruz. Videolar, montaj ve kod yazılımı gibi çeşitli teknik işleriyle de eşi Serdar Uludağ ilgileniyor.

Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu Başak Uludağ, özel bir firmada pazarlama müdürü olarak çalışıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği mezunu Serdar Uludağ ise özel bir firmanın yazılım departmanı danışmanı... Onlar, birbirleriyle zaman zaman işaret diliyle konuşuyorlar. Başak Uludağ'ın ailesinde işitme engelli biri yokmuş, ancak çocukken Göztepe'de evinin olduğu yerde bulunan işitme engelliler ilkokulunun bahçesinde oynanan sessiz oyunlar onun işaret diline ilgi duymasına sebep olmuş...

Uludağ çifti, sitelerinde; işaret dili öğrenmek de aynı dil öğrenmek gibi çok emek ve tekrar gerektiğini, kaynak bulmanın zor olduğunu belirtiyorlar. İşaret dili kurslarını ve işaret dili için hazırlanmış sözlükleri eleştiriyor. Onları yetersiz buluyorlar. Mevcut sözlüklerin ortak sorunlarını görüp onlara çözüm getirmek istiyorlar. Bu nedenle işaret dilini öğrenmek isteyenler için görüntüye dayalı bir site kurduklarını anlatıyorlar.


Onlar: "Bizim, işaret dilini öğrenirken yaşadığımız en büyük zorluk, tekrar etmek ya da hatırlamak istediğimiz işretleri kolayca anlayabileceğimiz bir kaynak bulmak oldu. Mevcut sözlükler ya görüntülü değildi ve bu nedenle işareti doğru anlamak kolay olmuyordu ya da benzer görüntülü sözlüklerin içerikleri tam değildi ve aradığımız kelimeler bulunamıyordu. Bu yüzden işaret dilini, "keşke tam istediğimiz gibi görüntülü, içeriği güncel, arama motoru esnek bir sözlük olsa" diye yakınarak öğrendik. Bir gün "bunu neden biz yapmıyoruz ki" dedik! İşte, İşaretçe böylelikle doğmuş oldu" diyorlar.

İşaretçe çok güzel hazırlanmış. Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu'nun en güncel Türk İşaret Dili sözlüklerini kaynak olarak kullanmışlar. İki kaynaktaki tüm kelimeler alınmış... En çok kelime onların sözlüğünde... Sitede 3500 kelime bulunuyor. Bu kelimeler arasında bir tek argo kelime yok. Merak edip aramak için argo bir kelimeyi yazdım, karşıma "Lütfen ağzımızı bozmayalım" uyarısı geldi! İşaretçe'de işareti aynı olan kelimeler "eş işaretliler" etiketiyle yer alıyor. Ayrıca diğer sözlüklerde bulunmayan "kategoriler" bölümü de bulunuyor.

Bu site, hem işitme engelliler için hem de işaret dili öğrenmek isteyenler için çok önemli bir kaynak. Onlar, her geçen gün daha iyi olmak ve büyümek için çabalıyorlar. Sözlük çok ilgi de görüyor. Uludağ çifti İşaretçe'yi hiç bir beklentileri olmadan, zaman ve imkanlarını kullanarak hazırlamışlar. Bundan herhangi bir kar amaçları da yok. Uygulama tamamen ücretsiz ve sitede hiç reklam da bulunmuyor. Bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorlar. Onları tebrik ediyor, herkes adına çok teşekkür ediyorum.


ALİYE YÜCEL                                                             

28 Ocak 2018 Pazar

GÖNÜLLÜLÜK VE GENÇLER


Bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Beyazay Derneği, 1988 yılından bu yana engelli ve engellilik konusunda çeşitli çalışmalar yapıyor. Engellilerin umut ışığı oluyor. Onların eğitim ve yaşam kalitelerini yükseltiyor. Yurt içinde ve yurt dışındaki pek çok şubesiyle engellilere hizmet veriyor. Dernek, hedeflerini her geçen gün büyütmeye devam ediyor.  Derneğin her şubesi önemli çalışmalara imza atıyor. İstanbul Şubesi de yaptığı etkili çalışmalara bir yenisini ekledi.

Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şubesi, "Engelli çalışmalarında ben de varım" diyen genç gönüllülere bir çağrı yaptı. Üniversite gençliğinin engellilerle ilgili çalışmalarda rol alması ve farkındalık kazanması amacıyla bir çalışma başlattı. Gebze Teknik Üniversitesi öğrencileri ile ortak bir projede buluşuldu. "Gençlerle El Ele Engelleri Aşalım" etkinliği düzenlendi.

Gebze Teknik Üniversitesi'nin gönüllü öğrencileri, Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şubesi'nin düzenlediği "Gençlerle El Ele Engelleri Aşalım" projesi kapsamında eğlenceli bir wokshop etkinliğine katıldılar. Ön yargılar olmadan tanışmalar, daha güzel bir Türkiye için aksiyon planları ile bavula neler sığdırabileceğiz gibi pratik çalışmalar ele alındı. Etkinlikte hep birlikte hem eğlenceli vakit geçirdiler, hem de farkındalık kazandılar.


Gönüllü gençlerin çalışmaları devam ettiği sırada etkinliğe İstanbul Milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakçı da katıldı. Derneğin çalışmalarına destek veren Kavakçı, gençlerin engelli çalışmalarında olmaları ve onları desteklemelerinin önemini anlatan bir konuşma yaptı. Gönüllü gençleri tebrik eden Ravza Kavakçı, onlarla kısa bir sohbette bulundu.

Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva ise etkinlikle ilgili olarak şunlar söyledi: "Üniversitelerimiz, liselerimiz kendi bünyelerinde oluşturacakları bu tarz kulüpler ile toplumsal farkındalık çalışmalarına mutlaka destek vermelidir..." Lokman Ayva ayrıca gençlerin her alanda öne çıkmasının önemine dikkat çekti.

Gönüllü çalışmalarında yer alan gençler ile birlikte "Beyazay İstanbul Gençlik Kulübü" oluşturarak farkındalık çalışmalarının renkli aktiviteler ile toplumun tüm kesimine yayılmasını amaçladığını belirten Türkiye Beyazay Derneği İstanbul Şube Başkanı Hanife Baykal "Amacımız Beyazay İstanbul Gençlik Kulübü'nü oluşturarak çalışmalara gençleri de dahil etmektir. Engelliler ile ilgili çalışmalar, toplumun tüm katmanlarına eşit olarak yayılmalıdır" diye açıklama yaptı.  Baykal, gönüllü çalışmalarında gençlerin rolünün büyük olduğunu vurgulayıp tüm gençleri sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya davet etti.
                                                         

ALİYE YÜCEL

21 Ocak 2018 Pazar

KARNE ALMAK İSTİYORUM


Engelli küçük kızın karne üzüntüsü haberini gördüğümde ister istemez bir empati kurdum. Haberde Mardin'in Artuklu ilçesinde yaşayan Fikriye Nur Esin'in karne alamamasının üzüntüsü anlatılıyordu. Engelli olan 9 yaşındaki Fikriye Nur, okula devam edememenin üzüntüsünü yaşamış ve bu bir haber yapılmıştı. Yarıyıl tatilinin başladığı ve öğrencilerin karne aldığı gün önemli bir haberdi bu... Okumak ve karne almak isteyen engelli bir çocuk...

Fikriye Nur, arkadaşları gibi okula gidememenin ve karne alamamanın üzüntüsünü yaşıyor ve "Herkes karne alacak ben alamayacağım..." diyerek üzüntüsünü dile getiriyor. Küçük kız daha sonra "Okulumu seviyorum. Benim arkadaşlarım olsun istiyorum. Ben okula gitmiyorum, eğer gitsem arkadaşlarım olurdu. Gazeteci olacağım çünkü gazeteciler çok iyi. Ne olur bana yardım edin. Çünkü ben engelliyim. Engelliyim diye beni kabul etmiyorlar..." diye anlatıyor. İlkokul 2. sınıfa kadar giden küçük kız, okulda yaşanan problem nedeniyle okuluna devam edememiş.

Annesi bu konu ile ilgili: "Öğretmeni kendisiyle engelli olduğu için ilgilenmiyordu. Kendisini okul müdürüne de şikayet ettik. Sürekli kendisine bağırıyordu. Bize "Kızınızı başka okula gönderin. Benim yanıma getirmeyin" diyordu. Bu yüzden okula gönderemedik bu yıl. Bütün çocuklar karne alacak. Kızım alamayacak. Karne almayı çok istiyordu. Engelli olduğu için okuldan geri kalsın istemiyorum. Onun da okumaya hakkı var. Eğer kızım engelli olmasaydı, gelip "neden okula göndermiyorsun" diyeceklerdi. Ama engelli olduğu için istemiyorlar onu. Tek istediğim vatana hayırlı bir evlat olsun. Cumhurbaşkanından bu konuda yardım bekliyorum" diyor.


Bu ailenin anlattığı... Diğer tarafta ise; İhlas Haber Ajansı'nın (İHA) telefonla ulaştığı okul yetkilileri ve öğretmenler ise bu iddiaları yalanlamışlar. Ne dediler, kendilerini nasıl savundular, sebebini ne diye açıkladılar. Bu konuda bilgi verilmemiş. Gerçek nedir? Kim haklı, kim haksız bilemeyiz. Ama ortada bir gerçek var ki o da küçük kızın okula gidemediği ve karne sevincinden mahrum kaldığı... Fikriye Nur da akranları gibi okula gidebilmeli ve eğitim almalı...

Engelli çocukların eğitim alması çok önemli... Bunun içinde "kaynaştırma eğitimi" var. Bu engelli öğrenciler için bir hak. Ancak bu nedense uygulamada bazen böyle olmuyor. Neden olmuyor anlamak zor. Bu olayda aile öğretmeni suçluyor. Bazı okullarda öğrenciler tarafından dışlanıyor. Bazen de öğrenci velileri engelli öğrencileri istemeyebiliyorlar. Eğitim almak isteyen engelli öğrencilerin ve ailelerinin işi oldukça zor. Kendilerini okula ve öğrencilere kabul ettirmek için uğraşmaları, savaşmaları gerekebiliyor.

Engelli çocukların kendi akranlarıyla birlikte eğitim alması; hem onlar, hem de diğer çocuklar için çok kazançlı bir durum. Ama görüyoruz ki bazen amacına ulaşamıyor. Bunun için bir şeyler yapılmalı... Bir çözüm yolu bulunmalı... Bir tek engelli çocuk bile eğitim hakkından mahrum kalmamalı... Kabul etmek gerekir ki bazı engelli çocuklar için özel bir eğitim ve çaba gerekebilir. Ama engelli çocuklar da engeli olmayan çocuklarla aynı okula gidebilir. Sadece bazı hareketleri kısıtlı diye ya da tekerlekli sandalyede diye bir çocuk neden ayrı bir okula gitsin ki?


 ALİYE YÜCEL