Operatör Doktor Kadir Abul, ünlü İspanyol Ressam Jusepe de
Ribera'nın "Çarpık Ayak" isimli yağlıboya tablosunu inceledi. Ribera
bu resmi 1642 yılında yapmıştı. Dr. Abul, resimde yer alan dilenci çocuğun
hastalığının "Çarpık Ayak" değil, o dönemde henüz adı bile konulmamış
"Çocuk Felci" (poliomiyelit) hastalığı olduğunu belirledi. Doktorumuz
tam 376 yıl sonra bu teşhisi koydu. Böylece tablonun sırrını çözdü.
Jusepe de Ribera (ya da Jose Ribera) 1591 yılında doğmuş, 1652
yılında Napoli'de ölmüştür. Ribera, 20 yaşında iken İtalya'ya gitmiş bir daha
ülkesine dönmemiştir. Caravaggio ve Corregio gibi İtalyan ressamların etkisinde
kalsa da İspanyol resminin özelliklerini de bırakmamıştır. Dini motifleri
kullansa da acılı olayların ve umutsuzluğun ressamı olarak anılır. Acıyı
bayağılığa kaçan gerçekçilikte anlatmıştır. "Çarpık Ayak" (bazı
yerlerde "Topal" diye de
geçiyor) yani söz konusu tablo da
bunlardan biridir.
Dr. Abul, tabloyu incelemeye başladığında, çocuğun elinde tuttuğu bir
kağıt ve sol omzunda tuttuğu sopa
dikkatini çekiyor. Bu sopanın bir koltuk değneği olabileceğini düşünüyor. Çünkü
"Çarpık Ayak" hastalarının koltuk değneğine ihtiyaç duymadığını bildiği için heyecana
kapılıyor. Hemen bilgisayarda sopanın boyunu ölçüyor. Değneği hizaladığında tam
koltuk altı seviyesine geldiğini görüyor. Değnek düz değil de bir seviyeden
sonra eğri duruyor. Çocuğun boynunun tam
önüne gelen kısmı aşınmış ve eğrilmişti. Buraya bir bası geliyor olmalıydı.
İşte bu aşınma ve eğilme, çocuğun dizi kilitlemek için, değneğini dizin hemen
üzerine ve ön kısmına bastırarak kullandığını gösteriyordu. Bu yürüme şekli "çocuk felci"
hastalığının karakterine uyuyordu.
Çocuğun neden elini dizinin üstüne bastırarak yürümek yerine
koltuk değneği kullandığını düşündü. Bu sorunun cevabı da çocuğun elinde
tuttuğu kağıtta gizliydi. Kağıtta Latince "Da mihi elimo/sinam
propter/amorem dei! (Allah aşkına bana sadaka verin!) yazıyordu. Bu kağıt o
dönemde hükümetten alınan dilencilik belgesiydi. Bu belge olmadan dilenince
hırsız olarak kabul edilir dilenemezdi. Belge sayesinde hem dilenme hakkını
elde ediyor. Hem de koltuk değneğini dizine yaslayıp kilitleyerek yürüyünce
kendisini daha aciz ve acınır durumda gösterip para alma şansını
arttırıyordu.
Doktorumuz, çalışmasını ilk olarak Türk Milli Ortopedi
Kongresi'nde sunuyor. Çalışma daha sonra Op. Dr. Fettah Büyük ve Op. Dr.
Adbulhamit Mısır'ın katkılarıyla bilimsel bir makale haline getiriliyor.
Yazışmalar sonrası Louvre Müzesi'nden telif hakları alınıyor ve Amerika'nın
ünlü tıp dergisi Clinical Orthopaedics and Related Research'de yayınlanıyor. Makale,
derginin ana editörlerinin ilgisini çekiyor. Derginin, Mayıs 2018 sayısının kapağında
yer alıyor. Dr. Kadir Abul ve meslektaşları şimdi, tablonun adını değiştirmek
için Louvre Müzesi'ne başvuracaklar.
Op. Dr. Kadir Abul, teşhisini "Tablonun çizildiği sene 1642, çocuk
felci hastalığının tanımlanması 1789 senesi. Arada 150 yıl gibi bir süre var.
Ressam çiziyor ama hangi hastalığı çizdiği belli değil. Tabii bizim iddiamız
çocuk felci yönünde, elimizde bunu net kanıtlayacak MRI veya EMG gibi
tetkiklerimiz de yok. O yüzden tablodaki gizli ayrıntıların analizi önem
kazanıyor. Bizim yaptığımız tam da bu oldu" diye açıklıyor.
Haberi önce Show TV'de gördüm. Sonra da Hürriyet Gazetesi'nde
okudum. Araştırmak için baktığımda bir çok yerde haberinin yapıldığını gördüm. Çok
dikkatimi çeken bir haber oldu. Belki de çocuk felci olması daha da ilgimi
çekti. Gerçekten de ilginç bir haber... Her şey iyi güzel. Ancak engelli çocuğun
dilenci olma ihtimali oldukça çok can sıkıcı... Engelliler dilenci değil ki... Engellilere
acımak ve sadaka vermek yanlış bir davranış. Onlara maddi değil, manevi destek verilmesi
gerekir. Sevgi, anlayış, empati gibi...