Bazen
duygularınız ayrımına varamazsınız. Daha doğrusu hangisinin ağır bastığını
anlayamazsınız. İşte öyle oldum. Müge Anlı'nın programında şahit olduğum durum
beni bu hale soktu. Seyredenler bilir programda ailesinden ayrı kalanlar onları
arıyor. 50 yıl sonra bile ailesine kavuşanlar oluyor. Biri çıkıyor ailesinden
hatırladıkları üç beş şeyi (çoğu zaman onlar bile doğru olmayabiliyor)
paylaşıyor. Beş on dakika sonra bir telefon bağlanıyor. "O benim kızım,
oğlum, kardeşim, yeğenim, kuzenim, arkadaşımın kızı..." gibi bildiklerini
anlatıyor. Ve aile bulunuyor. Nasıl güzel bir heyecan fırtınası ve mutluluk...
Yine
böyle oldu. Geçtiğimiz hafta 25-30 yaşlarında bir genç geldi. Konuşma zorluğu
vardı ve algısında da bir problem olduğu hemen anlaşılıyordu. "5-6
yaşlarında kayboldum. Polisler beni buldu.Yuvaya verdiler..." diye
anlattı. Sonra da ailesinden hatırladıklarının bir bir söyledi. Çok borcu
olduğundan da bahsetti. İnsan, borca kızsa da durumundan dolayı merhamet
duygularının ağır bastığı bir durumdaydı. Neyse bir telefon geldi. "Bu
benim kardeşim olabilir, yoldayım geliyoruz..." diyen. Sonra adını bile doğru
hatırladığı kardeşi ile ağabeyi olacak kişiler geldi. Nasıl da benziyorlardı.
Gelelim
başa... Genç, geldiğinde kardeşinin adını, babasının adını (konuşma zorluğu nedeniyle
yanlış anlaşıldığından eminim), babasının mesleğini ve soyadını bir harf
değişikliğiyle söylemişti. Ailesiyle ilgili pek çok ayrıntıyı hatırlıyordu. Kaybolduğu
gün ile ailenin çocukları kaybettiği gün de aynıydı. Babasındaki fotoğrafı
gören arkadaşları ve yurt müdürleri onun olduğuna hem fikirdiler. Bütün bunları
geçtim. Kardeş ve amca çocuklarıyla çok büyük benzerlikleri olduğu halde babası
kabul etmedi. Ayrıca DNA testi yapılmasını istememişti. Bu değil diyen biri DNA
testinin yapılmasını niye istemez onu da anlamak zor. Değilse çıksın o zaman ortaya...
Ertesi
gün çok tepki aldığından mıdır nedir? DNA testini kabul etmiş. Ailenin DNA
testi için gittikleri yerdeki tutumları da ayrı bir rezalet.. Sonuç belli
olunca ne olur bilemem... Bir baba nasıl böyle davranır? Bu baba için ne
yazılır? Oysa kaybolduğunda ödül bile koymuş... Şimdi ise söylediği "Benim
oğlum gözlerini böyle kırpmıyordu..." İyi de aradan yıllar geçmiş... O çocuk
aileden uzak neler yaşamış? Aile ortamında, sevgi ile büyümedi ki... Neden,
nasıl bu hale geldi biliyor musun?
Bir babanın böyle davranmasına inanmak zor. İçimden,
bu normal bir çocuk olsaydı. Doktor, mühendis, avukat gibi bir mesleğe sahip olsaydı.
Baba yine böyle mi davranırdı, diye
düşünürken, Müge Anlı da buna benzer olan düşüncelerini paylaştı. Ben yine de
çok borcu olduğu için kabullenmediğini düşünmek istiyorum. O da hiç insanca
değil. Ama engelli olduğu için reddettiğini düşünmek bile istemiyorum. Çünkü bu
çok acı...
ALİYE
YÜCEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder