> Engeloji : OTİSTİK DEĞİL

Translate

5 Nisan 2015 Pazar

OTİSTİK DEĞİL


Otizmli kişilere “Otistik” demenin yanlış olduğunu öğrendiğimde onların bu seslenişinin ne kadar haklı olduğunu anladım. Çünkü otizm onları tek başına anlatan bir kavram değil. Sadece karakterinin bir bölümü… Onlar da duyguları ve farklı yetenekleri olan birer birey… Bu nedenle onların bunu değiştirme çabasını “Otistik” yerine “Otizmli” denmesini istemelerini çok iyi anlıyorum. Bunun farkını anlamak, bunun farkına varmak lazım.

Geçtiğimiz Perşembe 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ydü. Otizm, bizim çok da iyi bilmediğimiz ve filmlerden (Rain Man, Temple Grandin, Bukalemun gibi) tanıdığımız bir engel türü… Otizm, kişilerde ilginç durumlar ortaya çıkardığı için filmlere konu olmuş... Otizmli bir kişi gördünüz mü? Ya da çevrenizde varsa da tanıyor musunuz bilmem? Ama şu bir gerçek ki, onlarla nasıl iletişim kuracağımızı ve nasıl davranacağımızı maalesef bilemiyoruz.

Otizmi tanımak, otizme farkındalık oluşturmak konusunda Tohum Otizm Vakfı’nın çalışmalarını takdir ediyorum. Yaptıkları projelerle, kampanya ve yayınlarla bir şekilde herkese ulaşıyorlar.  “Otizm Yelpazesinde Yer Alan Her Çocuğun Bilmenizi İsteyeceği 10 Şey” başlığıyla hazırladıkları 10 madde otizmli bir çocuğu çok güzel anlatıyor. Okurken herkesin mutlaka bulup, okuması gerektiğini düşündüm. Çünkü bilmediğim şeyler vardı. Otizmle ilgili burada hepsini yazamayacağım pek çok bilgi var.

Bilmemiz gereken en önemli ayrıntılardan biri duyusal algılarının bozuk olduğu… Bize normal gelen bazı şeyler; sesler, kokular, tatlar, görüntüler, temaslar onlar için çok rahatsız edici olabiliyor. Örneğin; bulunduğu ortamda birçok kişinin aynı anda konuşması, mekanik bir ses, ter kokusu, titreşen ışıklar gibi şeyler onları çok rahatsız ediyor. Onlarla baş edemeyebiliyor. Bu durum denge duyusunu etkiliyor ve vücutlarının konumunu algılayamıyorlar.


Otizmli kişilerin algılarının farklı olduğunu unutmayalım. Örneğin; ona “Çok mu sevindin?” demek yerine “Eteklerin zil mi çalıyor?” dersek onun kafasını karıştırmış oluruz ve söylediğimizin onlar için bir anlamı olmaz. Deyimler, imalar ve kinayeler onlara anlamsız gelir ve akılları karışır. Çünkü somut düşünürler. Bu yüzden uzaktan seslendiğimizde anlamayıp ve isteklerimiz yapmayabilirler.

Yanlarına gelip basit cümlelerle istediğimizi anlatmalıyız. “Oyuncaklarını bırak. Yatıp uyuma zamanı” gibi basit ve net cümleler onların uyum sağlamasını kolaylaştırır. Kelime dağarcıkları sınırlı olduğu için vücut diline ve gösterdiği tepkilere bakmak gerekir. Bazen yapması gereken bir şeyi söylemek yerine defalarca yapmak gerekebilir. Sosyalleşme konusunda yardıma ihtiyaçları vardır. Kriz ya da öfke nöbetlerinin sebebini bulmak gerekir.

Unutmayalım ki bu hayat onların seçimi değil. Onlarla iletişim halinde iken büyük bir sabırla yaklaşmalı ve koşulsuz sevmeliyiz. Desteğimize ve rehberliğimize ihtiyaçları var. En önemlisi de eğitim… Bu onlar için çok önemli bir unsur… Özel oldukları için özel bir eğitim almaları gerekiyor. Otizmli çocuklar birbirinden farklı özelliklere sahip olduğundan her çocuğa bireysel eğitim verilmeli…

Her konuda, her engelde olduğu gibi otizmde de eksiklikleri değil artılarını görmek lazım. Kesinlikle yalan söyleyemezler, oyunlarda hile yapmazlar, arkadaşlarıyla dalga geçmezler, insanlara ön yargıyla yaklaşmazlar. Bütün bunlar insan olmak için önemli değerler. Otizme eksiklik olarak değil, farklı bir yetenek olarak bakmak gerekiyor. Günümüzde; Einstein, Mozart ya da Van Gogh gibi dahilerin otizmli olduğu düşünülüyor. Onların düşünme şekilleri farklıydı ve dünyaya farklı bir gözle baktılar. Ancak biliyoruz ki mükemmel işlere imza attılar.

ALİYE YÜCEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder