Uzun
zamandır “Başka Dilde Aşk” filmini yazmak istiyordum. Yani, bu yazı biraz geç
kalmış bir yazı… Film, engelli duyarlılığı adına yapılan en güzel Türk filmlerinden
biri… İşitme engelli bir genç adamla, hiçbir engeli olmayan bir genç kızın
hikayesi… Film, konuşmadan anlaşmak mümkün müdür? Sorusunu soruyor ve
cevaplıyor.
Filmin
konusuna gelince: İşitme engelli Onur, bir kütüphanede çalışmaktadır. Babası,
Onur küçükken onu ve annesini terk etmiştir. Onur, bundan kendini sorumlu
tutmuş ve konuşmayı öğrendiği halde konuşmamıştır. Galatasaray kürek takımında
olan Onur takım arkadaşının nişan partisinde Zeynep’le tanışır. Hiç konuşmadan
geçen gecenin sonunda Zeynep Onur’un işitme engelli olduğunu öğrenir. Ancak yine
de ondan vazgeçmez... Bir çağrı merkezinde çalışan ve hiç tanımadığı kişilerle
devamlı konuşmak zorunda kalan Zeynep, konuşmadan anlaştığı Onur’la çok
mutludur…
Filmde
Onur’u Mert Fırat canlandırıyor. Nasıl başarılı anlatılmaz, görmek lazım. Oynamamış,
yaşamış sanki… Filmi seyredip daha sonra Mert Fırat’ı konuşurken görürseniz bir
an şaşkınlığa uğrayabilirsiniz! Aaa! Bu
adam konuşuyormuş diye! Aynı zaman da senaryo da ona ait. Kafasında işitme
engelli birinin hikayesi varmış ve bunu filmin yönetmeni İlksen Başarır’a
anlatmış senaryo haline getirmişler ve çok güzel bir iş başarmışlar… Mert Fırat,
bu senaryoyu yazarken bir arkadaşından etkilenmiş… Zaten rolünü bu kadar güzel oynamasını
bir işitme engelliyi tanımasına bağlıyorsunuz. Başka türlü nasıl bu denli
gerçekçi olabilir ki…
Mert
Fırat, Saadet Işıl Aksoy ve Lale Mansur bu film için işaret dili öğrenmişler… Mert
Fırat’ın dışında başta Zeynep rolündeki Saadet Işıl Aksoy ve Onur’un annesini canlandıran
Lale Mansur olmak üzere diğer oyuncular da çok başarılı… Saadet Işıl Aksoy çok
doğal… Lale Mansur’a gelince engelli birinin annesi nasıl olursa aynen öyle…
Film,
engelliye toplumumuzda nasıl bakıldığının örneklerini ve mahalle baskısını gösteriyor.
Zeynep’in arkadaşları “Aslında sağır olmasa yakışıklı çocukmuş…” ve “Annen,
baban Onur’un halini öğrenince ne olacak?”, Zeynep’in babası ise “Neyini eksik
ettik ki, eksik bir adamla birliktesin?” diyebiliyor! Onur’un annesi Zeynep’in
engelli olmadığını öğrenince ilişkilerini onaylamayıp oğluna “Ben seni
düşünüyorum, üzülmemen için…” diyor. Onur ise tüm bunlar için annesine “Babam
utandığı için… Sen korktuğun için…” diyerek engellilere bakışlardaki yanlışlığı
dile getiriyor.
Filmde
çok etkileyici sahneler var. Ama birkaç sahne var ki… Sadece bunlar için bile
bu film seyredilir. Zeynep ve Onur’un ağladıkları sahne, Onur’un annesiyle
tartıştığı sahne, bir de psikolojik
engelli komşularına jest yaptıkları sahne… Öyle sarsıcı ki… Öyle duygu yüklü ki…
Etkilenmemek mümkün değil.
Film,
romantik komedi ama çok önemli sosyal mesajlar veriyor, hem de insanın gözüne
sokmadan ve duygu sömürüsü yapmadan… İşitme engellilerin dünyasını da çok güzel
ayrıntılarla (çalar saat işlevini gören sallanan yatak gibi) anlatmış… Filmin
alt yazılı olarak yayınlanması ve böylece işitme engellilere de ulaşması çok
yerinde… Sonuç olarak hala seyretmemiş olanlar varsa mutlaka seyretmeli…
ALİYE
YÜCEL
hala umutlarımızın peşindeyiz umudumuz hiç bitmeyecek ölünceye kadar yol alacakmıyız? belki ama fazlada güvenmeyelim hayallerimiz yıkılmasın belki bizden sonraki nesillerde bizim gibi umutlarının peşinden koşacak kimileri başaracak kimileri üzülecek asırlarca sürecek bir süreçteyiz hor görülecek dışlanacağız ama umutlarımız sürecek bir gün bizimde toplumda saygı göreceğimizzamanın gelmesi hayaliyle hoşça kalın hocam
YanıtlaSil