Bazı
özel günler büyük anlam taşır. Biz kutlasak da kutlamasak da… Bize birilerini
hatırlatır! Bizi bir yerlere götürür! Öğretmenler Günü de böyledir. “Bugün Öğretmenler Günü” cümlesini duyunca
herkes öğretmenini ya da öğretmenlerini düşünür. Her öğretmenim benim için çok
değerlidir. İlkokul, Ortaokul, Lise ve Fakültedeki tüm öğretmenlerim ve
hocalarım… Bazısı ise çok özeldir. Lisedeki müzik öğretmenim Zümrüt Düvenci
gibi... Müzik, çok sevdiğim bir dersti. Ama sevmesem de, o bu dersi bana
sevdirirdi eminim.
1981
yılıydı. Mustafakemalpaşa Lisesi’nin Bursa’ya bir okul gezisi vardı. Bu geziye
öğrencilerle beraber Zümrüt Hanım’da gitmişti. Dönüş yolunda otobüs kaza
yapmıştı. Yaralılar vardı. Sevgili Zümrüt Hanım’da bunlardan biriydi… Başından
büyük darbe almış, ağır yaralanmıştı. Hastaneye kaldırıldığında komadaydı.
Hayatından endişe edilirken, çok şükür hayati tehlikeyi atlatmıştı.
Kazada
başından çok ağır bir darbe aldığı için göz sinirleri kopmuştu. Defalarca
ameliyat olmuştu. Ama gözleri görmüyordu. İlçemizde onun güzelliği dillere
destandı. Mavi gözleri öyle güzeldi ki... Kazadan sonra görmediğini duyan
herkes “Nazar değdi” demişti.
İlçemiz
bu kaza ile çalkalanmıştı. Kazayı duyduğum an Zümrüt Hanım’ım ağır
yaralanmasına çok üzülmüştüm. Sonra onun yaşadığını öğrenmiştim. “Gözleri
görmüyormuş” dediler. Ben olsun yaşıyor ya, diye sevinmiştim. Engelli olarak
yaşamak zor olsa da, o bunu başaracak güçteydi. Bunu çok iyi biliyordum. Ailece,
eşi İsmail Ağabey’i (İsmail Düvenci) de tanıdığımız için, evine ziyaretine gitmiştik. Kapıyı
küçük Ceyda açmıştı. Evet yanılmamıştım. Canım öğretmenim, çok güçlü olarak
karşımdaydı. O engeliyle baş etmesini biliyordu.
Zümrüt
Düvenci, mesleğini seven bir müzik öğretmeniydi. Kazadan sonra öğretmenlik yapmadı.
Tüm öğrencileri ona hayrandı. Hem iç, hem dış güzelliği mükemmeldi. Bir insan
bu kadar güzel, bu kadar şık, bu kadar alımlı olur da bu kadar mütevazı
olabilir miydi? Zor... Çok zor… Ama Zümrüt Hanım böyle biriydi. Onun için ne
yazsam az olabilir…
İlçemiz
küçük olduğu için çevrede onunla ilgili pek çok haber ve yorumlar yapılıyordu.
Ama o ve eşi İsmail Ağabey tüm olumsuz yorumlara rağmen, beraberce
her şeyin üstesinden geldiler. Mutlu yaşamlarını ve beraberliklerini devam
ettirdiler.
Kızı
Ceyda Düvenci nedeniyle yıllardır medyada onunla ilgili haberleri görüyor, ilgiyle
takıp ediyorum. Örgü örüyor, ev işlerini kendi yapıyor, saçını bile kendi
boyuyordu. Yanılmamışım, canım öğretmenim
hiç engelli gibi yaşamıyordu.
Şimdi
yollarımız ayrıldı. İstanbul’da olduğumuz halde görüşemedik. Birkaç yıl 24
Kasım’da aradım. Sonra irtibatımız koptu. Şimdi her 24 Kasım’da aramak
istediğim ilk kişi o oluyor. O görmese de, ben onun gözlerinin ışıltısını hep hatırlıyorum.
ALİYE
YÜCEL