Bazı
insanları yıllar öncesinden tanıyor gibisinizdir ya... Ayşe Kadıoğlu Yıldız,
öyledir benim için... Onu uzun yıllardır tanıyorum gibi hissediyorum. Sanki onunla
saatlerce dertleşmiş, pek çok şey paylaşmış gibiyim. Oysa ki hiç yüz yüze
görüşmedik. Halbuki hakkında çok az şey biliyorum. Sadece sosyal medyadan
arkadaşım. Blogumdaki yazılarımı okur. Beğenilerini söyler, beni mutlu ederdi. Ben
de onun şiirlerini okurdum... Arada da birbirimize nasıl olduğumuzu sorardık...
Bir
kitabının çıktığını öğrendiğimde çok sevindim. Yazdıklarını çok merak ettim.
Böylece onu biraz daha tanıyabilecektim. Kitabı "Umuda Tutunmak" geçtiğimiz
hafta elime geçti. Kitabında yakalandığı kanser hastalığını, hastalıkla gelen
tedavi sürecini ve anılarını anlatıyordu. Merakla okumaya başladım. Okudukça ne
çok ortak his ve düşünce gördüm. Ne tanıdık cümleler... Oysa yaşadıklarımız çok
farklı şeylerdi... Okurken bazen onun yazdıklarından yola çıkarak bir çay
eşliğinde kendi hikayemi ona anlatma ihtiyacı duydum. Sanki beni çok iyi
anlayacakmış gibi hissettim.
Ayşe
Kadıoğlu Yıldız, bir Karadeniz kadını... Ne kadar da doğal, ne kadar da içten
anlatmış kendini ve yaşadıklarını... Çok sade ve çok etkileyici cümlelerle... Umuda
Tutunmak, hiç sıkılmadan ilgiyle okunacak bir kitap... Bir sonraki cümlede, bir
sonraki sayfada, bir sonraki bölümde neler yazdığını merak ederek okuyorsunuz. Okudukça
duygudan duyguya geçiyorsunuz. Kitaptan; bazen bir roman, bazen bir hikaye,
bazen bir şiir tadı alıyorsunuz.
Umuda Tutunmak; arkadaşlık, dostluk, aile,
anne olmak, evlat olmak, eş olmak, kardeş olmak kavramlarını çok ilginç
örneklerle yüzünüze çarpıyor. Ayşe, hastanede yaşadığı olayları, kemoterapi ve
radyoterapi süreçlerini öyle içten anlatmış ki, okurken sanki yanındasınız ve
onu izliyor gibi oluyorsunuz. Ancak; hasta, hastalık gibi olumsuz kavramlar
onun diliyle umuda çevriliyor.
Yazdıklarını
okurken hastalığı süresinde ona hiç destek olamadığım için üzüldüm. İnsan;
mutsuz ve çaresiz olduğunda hiç ummadığı birinden, hiç ummadığı bir cümle ile
hayata tutunabiliyor. Belki böyle bir cümleyi ona söyleyebilirdim. İşte bunu
söyleyememek beni üzdü. Bir üzüntüyü de; kitabın sonunda ona yazılmış yazıları gördüğüm
zaman yaşadım. Benden de bir yazı istemişti. Onun kitabında yer alacağını
bilemedim. Aslında zaman ve durumum istediğim gibi bir şey yazmama engel oldu.
Ama bir kaç cümle olsa da yazamadığıma çok üzüldüm.
Bir
gün bir yazışmamızda bana hastalığından bahsetmişti. O an hastalığının türünü
bile bilmeden yeneceğini düşünmüştüm. Ve yanılmadım. Çok şükür ki hastalığını
yendi. Derler ki dertlerde ayrı ayrıdır. Parmak izleri gibi... Evet bazen hastalık
aynı olsa da kişiye getirdiği ve ondan götürdüğü şeyler farklı olabiliyor.
Ancak onun anlattıklarından herkesin alacağı şeyler olacak. Yazdıklarıyla
sadece kanser hastalarına değil, başka süreğen hastalığı olanlara, engellilere hatta hiç
hastalığı olmayanlara bile güç verecek... Tutunduğu umut herkese umut olacak...
ALİYE
YÜCEL