Hayat
Çok Güzel (Life Feels Good) Polonya yapımı bir film. Orijinal adı Chce Sie Zyc,
Lehçe "Yaşamak İstiyorum" anlamına geliyormuş. Film, beyin felci (Cerebral
Palsy) geçiren ve dünya ile bağlantı kurmadan büyüyen Mateusz'un hikayesini
anlatıyor. Konusu gerçek bir hayat hikayesinden alınmış. Bu etkiyi arttırıyor. Daha
ilk sahnede bir engelli filmi olduğunu anlıyorsunuz. "O zaman seyretmek
istemem.." derseniz, inanın çok şey kaçırmış olacaksınız. Bu filmi
izledikten sonra "İyi ki blogum var. Film hakkında düşündüklerimi
yazabileceğim..." dedim.
Filmin
konusu şöyle: Doğuştan, beyin felci geçirmiş olan Mateusz'a zekasında bir
problem olmadığı halde zeka geriliği teşhisi konmuştur. Ailesinin ilgilenmesine
rağmen yetişkin olunca zihinsel
engelliler kliniğine yatırılır. Çevresinde
olan biten her şeyin farkındadır. Ama kendini ifade edememektedir. Mateusz,
kendini ispat etme çabası içindedir. "Bir bitki olduğunuzda sizi kimse
anlamaz..." diyen Mateusz tam 25 yıl sonra zekasında bir problem
olmadığını anlatmayı başarır...
Hayat
Çok Güzel çok etkileyici bir film. Film, Mateusz'un gözünden hayata bakışı konu
alıyor. Onun iç sesiyle anlattığı duygularını anlamaya çalışıyor, dünyayı onun
gözüyle görüyoruz. Mateusz'un çocukluğunu Kamil Tkacz, yetişkinliğini Dawid
Ogrodnik canlandırıyor. Oyunculuklar
muhteşem. Filmin yönetmeni Maciej Pieprzyca. Oldukça başarılı bir film ortaya
koymuş. Biraz durağan bir film ancak Mateusz'un gelişimini merak ettiğiniz için
sıkılmıyorsunuz. Ya da ben hiç sıkılmadan izledim. Hüzün ve espri bir arada... Ayrıca
kurgusu çok iyi ve sahneler sıkmayacak uzunlukta... Uluslararası festivallerde
aldığı ödülleri hak etmiş...
Film dokunaklı sahnelerle dolu... Sosyal
hizmet uzmanının "Bir bitkiden farkı yok" dediğinde annenin ümitsizliğini
görmeniz gerekir. Kız kardeşinin annesine "Sen de ondan utanıyorsun değil
mi?" diye sorduğu soru pek çok engellinin evinde yüksek sesle söylenmese
de akıllardan geçmiştir. Anne ve babasıyla paylaştığı bir çok sahnede boğazınıza
bir yumruk oturuyor. Gönüllü olarak gelen kızın "Bana tepki veriyor"
demesi... Buna itiraz eden görevliye de "Kelimelere ihtiyacın yok. Gözdeki
bir bakış yeter..." dediği sahnede anlaşılmanın bir insan için önemini kavrıyorsunuz.
Filmin
pek çok yerinde engellinin yaşadığı gerçeklerle karşılaşıyorsunuz. Annesi,
babası, kardeşleriyle yaşadığı ilişki ve ilgi farklılıkları... Büyüdükçe
ihtiyaçlarının artması gerçeği... Durumunu anlayamayan kişiler tarafından (geri
zekalı muamelesi yapılıyor) gördüğü muamele... Sosyalleşme sürecinde yaşadığı
zorluklar... Annesinin yaşlanması ve ona bakmakta zorlanması.... Her şeye
rağmen hayatı sevmesi ve vazgeçmemesi gibi...
Film,
engelliye nasıl bakıldığını ve engelli sorunlarına ne kadar ilkel bir yaklaşım
içinde olduğumuzu bir kez daha ortaya koyuyor. Engelli olmanın en zor yanı
kendini ispat zorunda olmaktır. Bu filmde bu çok güzel anlatılmış... İletişim
herkes için ne kadar önemli ve
değerli... Engelliysen bu daha da önem kazanıyor. Mateusz, bu durumda bile
"Hayat güzel, yaşamak istiyorum..." diyorsa, hayatının yolunda gitmediğini
düşünenler bakış açısını değiştirmeli...
Not:
Sahne
aralarında çeşitli semboller kullanılıyor. Bunların ne olduğunu merak ediyor.
Öğrenince çok etkileniyorsunuz.
Film
"Bitti..." deyip bırakmayın. Jeneriğin aktığı sahneyi sakın kaçırmayın. Çok şey anlatıyor!
ALİYE
YÜCEL