Geçtiğimiz
ay, Donald Trump'un engelli bir muhabire olan davranışını, onunla alay etmesini
dünyada duymayan kaldı mı bilmiyorum. Sanırım duyanların çoğu da şaşırmış ve kınamıştır.
Çünkü yaptığı inanılır gibi değil. Gaf olarak adlandırıldı ama bu gaftan da
beter bir durum. Üstelik bu kişi sıradan biri de değil! Engelliye böyle bakan
biri "Başkan" olacak! Hem de Amerika'ya... İçler acısı bir durum...
ABD'de
2016 yılında yapılacak seçimlerde aday adayı olan ünlü iş adamı Donald Trump, Güney
Carolina'da yaptığı seçim konuşmasında New York Times muhabiri Serge
Kovaleski'yle engelinden dolayı alay etti. "Konjenital eklem
sendromu" olan muhabirin hareket ve konuşmasını taklit etti. Serge
Kovaleski, eklemlerin hareket kabiliyetini engelleyen bir hastalık olan
"konjenital eklem sendromu" nedeniyle özellikle sağ kolu ve elindeki
hareketlerde kısıtlılık yaşıyor.
Donald
Trump, miting konuşmasında, Kovaleski için "İyi bir muhabir..." diye
bahsedip, sonra da "Şimdi bu zavallı adamı görmelisiniz..." diyerek kollarını
ve ellerini tuhaf hallere sokup çarpıtarak Serge Kovaleski'yi taklit ve alay
etti. Trump'ın yaptığı bu eylemden sonra New York Times bir açıklama yaptı. Açıklamada
"Donald Trump'ın muhabirlerimizden birinin görünüşüyle alay etmesini çok
çirkin buluyoruz" ifadesi kullanıldı.
"Kabağın
da Sahibi Var!" hikayesini bilirsiniz.Trump'un haberini duyduğumda aklıma hemen
bu hikaye geldi. Hikayeyi bilmeyenler için anlatayım. Bilenler içinde hatırlatayım:
Bir
derviş berberde tıraş olurken, mahallenin kabadayısı gelir ve başına vurarak,
"Kalk bakalım kabak. Tıraş sırası bizde!" der. Dövene elsiz, sövene
dilsiz olan, halktan gelenin Hak'tan geldiğine inanan derviş sabreder.
Kabadayıya berber de bir şey diyemez. Derviş "La Havle. Ya sabır!"
diyerek tıraş olmayı bırakıp, yan koltukta oturup beklemeye başlar. Fakat
kabadayının dili durmaz. Tıraş boyunca "kabak aşağıya, kabak yukarı"
diye hakaret etmeye devam eder. Dervişi sürekli aşağılar...
Sonunda
kabadayının tıraşı biter ve çeker gider. Fakat, kabadayı sokağa adım atar atmaz
kontrolden çıkan bir at arabası gelir kabadayıyı altına alır, sürükler ve feci
bir şekilde ezer. Bu manzarayı gören berber, dervişe dönüp "Derviş biraz
ağır olmadı mı?" diye sorar. Derviş: "Hayır! Kabadayının hareketleri
Allah'a dokunur diye aklıma geldi ve içimden hakkımı da helal ettim. Ama bu
kabağın da bir sahibi var!" der.
Engelli
birinin alay edildiği, aşağılandığı her durumda aklıma bu hikaye gelir. Bu kez
de öyle oldu. İşte gördük! Bir kişi engelli ise böyle bir duruma maruz
kalabiliyor. Engelli kişi hangi sınıftan
olursa olsun, kariyer yapmış, muhabir olmuş, Pulitzer Flaş Habercilik Ödülü'nü
de almış olsa fark etmiyor. Engelinden dolayı alaya alınabiliyor. Bunu söyleyen
kişi de dünyanın en büyük devletlerinden birinin başkan aday adayı olabiliyor. Ne
denir bilemedim. Ama Donald Trump'a bu hikayeyi anlatmak isterdim.
"Kabağın da bir sahibi var!" demek isterdim. "O bunu anlar
mıydı?" derseniz. Hiç sanmıyorum. Engelliye bu bakış acısıyla bakan
birinin bunu anlayacağından da şüphem var!
ALİYE
YÜCEL