- Ne
yapmak istiyorsun?
- Koşmak...
Ama düşmeden!
Bir
adam ile görme engelli küçük bir çocuk arasında geçen ve beni derinden
etkileyen bu diyalog 2008 yılında gösterime giren "Hayattan Korkma"
isimli filmde geçiyor. Film, aynı kasabada yaşayan üç yakın arkadaştan birinin
çocuğunun görme engelli olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması ve bunun
üzerine yapılan çabaları anlatıyor.
Filmin
konusu şöyle: Mandıracılık yapan Talat, tavuk yetiştiren Bedrettin ve fırıncı
Rıfkı çocukluktan beri çok samimi arkadaştır. Her üçü de Balıkesir'in Gömeç
ilçesinde yaşamakta ve kendi ürettiklerini satarak, geçinip gitmektedir. Bir
gün Talat'ın küçük oğlunun gözlerinde görme kaybı olduğu ortaya çıkar. Götürdükleri
doktor Murat'ın ameliyat olması gerektiğini, olmadığı taktirde görme yeteneğini
tamamen kaybedeceğini söyler. Ancak tedavi için çok para gereklidir. Bunun
üzerine de üç arkadaş ve aileleri birlik olup, ameliyat için gerekli parayı
bulma çabasına girişirler...
Filmin
yönetmeni Berrin Dağçınar. Hayattan Korkma; televizyon dizileriyle tanınan Dağçınar'ın
ilk sinema filmi, senaryo da kendisine ait. Filmin oyuncu kadrosu ise oldukça
zengin. Zeki, Alasya, Haldun Boysan, Tarık Pabuççuoğlu, Hakan Boyav, Zeynep
Eronat, Suzan Aksoy, Ceren Soylu, Mehtap Anıl, Sedef Avcı, Mert Fırat ve çocuk
oyuncu Fırat Can Aydın. Ancak oyuncu kadrosu beklentinizi yükselmesin. Oyuncuların
hepsi de birer masal kahramanı gibi, naif bir karakteri canlandırıyorlar.
Hayattan
Korkma, sıcak ve içten bir aile dramı... Ana hikayenin yanı sıra pek çok sayıda
yan hikaye var. Filmde; dostluk, arkadaşlık, aile, anne-çocuk, dayanışma, sevgi,
aşk gibi pek çok sosyal ve insani değer eğlenceli bir dille anlatılmış... Eski Türk
filmlerine benziyor. Onlardaki sıcaklık var. Zaman zaman ana hikaye ve filmin
kahramanı küçük çocuk unutulsa da (!) hoşça vakit geçirtiyor.
Film,
günümüzde anlamını kaybeden pek çok değeri ortaya koyarken; kah duygulandırıyor,
kah hüzünlendiriyor, kah güldürüyor. Sıkıntılar ve sorunlar karşısında
yılmayınca bir çözüm yoluna ulaşılabileceği gösterilmiş. Tabii ki bu arada; ümit
ve dayanışma ile zorlukların aşılabileceğini, bu nedenle hayattan korkmamak
gerektiğini de hatırlatıyor.
Tüm
engellilerin bir şeyler yapmak istemesini, yapmak istediklerini yapabilmesini,
bu imkanı ve bunun yolunu bulabilmesini çok önemsiyorum. Filmde pek çok
etkileyici ve çarpıcı sahneler var. Ancak yazımın başında verdiğim replik; bence
filmde geçen en anlamlı sahne... Sadece o sahne, o replik ve devamı için bile
seyredilmeye değer. Sanırım bu yüzden afişte bile o sahne var. Babasının
arkadaşı olan Bedrettin (Hakan Boyav); özel durumundan etkilenip küçük Murat'a ne
yapmak istediğini soruyor. Sonra da çok şaşırtıcı
bir cevapla karşılaşıyor. Görme engelli küçük çocuğun istediği şey ise, ne
kadar doğal ve ne kadar masumca: Düşmeden koşmak!
ALİYE
YÜCEL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder