Nick
Vujicic, adını duymuşsunuzdur. Eğer bu ismi hatırlamıyorsanız da fotoğraflarını
görmüş olmanız mümkün. Nick Vujicic, hani şu kol ve bacakları olmayan süper
adam! Fotoğraflarını pek çok yerde gördüğüm, bu genç adamın hikayesini merak
etmemek mümkün değildi. Nick, 1982 yılında Avustralya'da kol ve bacakları
olmadan dünyaya gelmiş.
Nick'nin
Tetra-Amelia Sendromu, yani bir gen bozukluğu hastalığı nedeniyle kolları ve
bacakları yok. (Tetra adı buradan geliyor. Yani dört uzvu olmayan anlamında...)
Sadece kalçasından çıkan iki tane parmağı var. Ancak yapabildikleri ve
başardıkları inanılır gibi değil. Yazı yazmak, bilgisayar kullanmak, tıraş
olmak, saçını taramak gibi günlük işlerin yanı sıra; hiç bir engeli olmayan pek
çok kişinin yapamadıklarını yapıyor. Kol ve bacakları olmadığı halde; tenis,
futbol ve golf oynuyor, davul çalıyor, balık tutuyor, yüzüyor ve sörf yapıyor.
Durumundan
dolayı alay konusu olan Nick, bu yüzden
çok zor günler geçirmiş. 8 yaşında iken intihara teşebbüs etmiş, küvette boğulmak
istemiş! Ancak ailesine olan sevgisi yüzünden bunu yapamamış. Bir gün annesi
ona engelli olan, fakat asla pes etmeyen bir adamın makalesini okutmuş. Bu
hikaye Nick'i çok etkilemiş. O günden sonra kendine ve hayata bakışı tamamen
değişmiş. Kendine bir yön çizmiş.
Nick
Vujicic, çok genç yaşta insanlara umut aşılayan konuşmalar yapmaya başlamış.
Böylece insanlara örnek olmaya başlamış. Uzuvsuz Hayat Derneği'ni (Life Without
Limbs) kurmuş. Daha otuz yaşına gelmeden yirmiden fazla ülkeyi gezerek,
konferans ve seminerler vermiş. Kitap yazmış. Konuşma videoları ve kitabı
"Kollar Yok, Ayaklar Yok, Endişe Yok" satış rekoru kırmış. Bu arada özel
hayatında da güzel gelişmeler meydana gelmiş. Aşık olmuş ve o kadınla evlenmiş.
Şimdi bir çocuğu var. Çocuğunu da kollarıyla değil, yüreğiyle sarıyor!
Yazım
için Nick'nin pek çok fotoğrafına baktım. Onun fotoğraflarına baktığınızda
mutluluğunu ve yaşama sevincini çok açık bir şekilde görüyorsunuz. Yüzü hep
gülüyor... Bacaklı ve kollu olmanın mutluluk kaynağı olmadığını anlatıyor! İçinize
bir sevinç doğuyor. Gülümseyip ne mutlu ona diye düşünüyorsunuz. Gerçekten çok farklı,
çok özel biri... Neden kol ve bacakları
olmadan dünyaya geldiğini daha iyi anlayabiliyorsunuz!
Hayatının
hiç bir anında "Keşke kollarım ve bacaklarım olsa... " dememiş. Hep
şükretmiş, büyük hayaller kurmuş ve asla vazgeçmemiş... Yaptıklarının,
başardıklarının, söylediklerinin pek çoğunu buraya yazamadım. Yazdıklarımla
yetinmeyip araştırın. Pek çok ilginç detay ile karşılaşacak ve eminim çok şaşıracaksınız.
Okuduklarımdan, gördüklerimden ve seyrettiklerimden sonra keşke Türkiye'ye de
gelse, gelse de engelli engelsiz herkese bir hayat dersi verse diye düşündüm. Bu
arada "Keşke Müslüman olsa..." demeden de edemedim.
Nick,
"Dünyaya istediğimiz gibi gelmeyiz, tıpkı istediğimiz gibi gitmediğimiz
gibi..." diyor. Ne büyük bir idrak değil mi? Süper adamın kadere rıza
noktasına geliş hikayesi ise çok daha enteresan, öyle ki üzerinde saatlerce
düşünülecek türden... Nick Vujicic işte şöyle diyor: "Küçükken tanrıya hep
neden böyle yaratıldığımı sorardım ve bir gün içime cevabını üfledi. Cevap
şuydu: Bana güven!" Nick'in sırrı işte burada...
ALİYE
YÜCEL